Yeni Üyelik
52.
Bölüm

52. Bölüm

@sirius_70

Gece Arya Soyer'den:

İçeri çekildiğim yangın merdivenleri ile neye uğradığımı şaşırırken bakışlarım aylar sonra hayatı bana zehir eden adamla çakışmıştı.

Yüzündeki pis gülümseme ile bana bakarken, bir kolunu boğazıma sarmış beni de duvarla arasına almıştı.

Aramızdaki mesafeyi artırabilmek için daha çok duvara yapışırken, Hasan ondan korktuğumu düşünmüş olmalı ki yüzündeki alaylı gülümseme ile gözlerime bakıyordu.

"Senin ne işin var burada? Hapisteydin sen?" derken sesimdeki sertlikle yüzündeki gülümseme yavaş yavaş solmuştu.

"Tutamadılar beni güzel kızım, benim seni evde hapsettiğim gibi onlar beni cezaevinde hapsedemedi. Bende fırsatını bulup kaçtım."

Boğazımdaki elini tutup tek hamleyle yer değiştirirken şimdi o duvarla benim aramdaydı.

Yaralı olan elimin dirseğini boğazına bastırırken, diğer elim ile âni bir hamle yapmaması için omuzundan tutuyordum.

Omuzundaki elimi saniyelik çekerek telefon etmek için ceplerimi kontrol ederken babamın odasında bıraktığım gerçeği ile yüzleşmem bir olmuştu.

Sinirle oflarken gözlerimi içeride gezdirdim bir süre.

Kapıya yakındık, onu oraya çekip dışarı çıkartırsam şirket görevlileri polise teslim etmemde yardımcı olurlardı sanırım.

Hasan'ı kolundan tuttuğum gibi refleksle kapıya doğru çekerken ne yapacağımı anlamış olmalı ki benden hızlı davranarak dizime tekme atıp yere düşürmüştü.

Kolundan tutup bende onu yere çekerken beklemiyor olmalı ki başını duvara çarpmıştı.

Kolumu boğazına dayayarak yattığı yerde onu sabit tutmaya çalışırken dengemi sağlayarak ayağa kalkmaya çalışıyordum ama izin vermiyordu.

Ellerim arasından kurtularak ellerini boğazıma sararken tıkanan nefesim ile kurtulmak için daha çok çabalamaya başladım ama sanki ellerim işlevini yitirmiş gibi güçsüzleşmişti.

Nefes alamamanın verdiği çaresizlikle çırpınırken, aklıma sürekli eskilerin gelmesi ile psikolojik olarak kendimi güçsüz görüyordum ve bu ister istemez fiziksel olarak da etkiliyordu beni.

Ama hayır, ben güçlüydüm, başarabilirdim. 17 yılımı zehir eden bu adama karşı gelebilirdim.

Vücuduma bir anlık güç yüklenmesi olurken, Hasan'ı üzerimden iterek ben onun üzerine çıktım.

Nefesimi düzenlemeye çalışırken bir yandan da hamle yapmaya çalışan Hasan'ı durdurmaya çalışıyordum. Sağ elimi kaldırarak gözünün alt kısmına yumruk atarken acıyla inleyerek gözlerini kapatmıştı.

Az önceki nefessiz kaldığım anların acısını çıkartırcasına yüzüne yumruklarımı sıralarken acıyla inliyordu yattığı yerde.

Hasan'ın yüzü kan içinde kalmış öylece yatarken benim ellerimin de yüzünden kalır yanı yoktu.

Sağlam olan elimin derisi soyulmuş, hafiften kan sızıyordu derilerimin arasından. Diğer elimdeki sargıda ise biraz kan vardı.

Bir süre oturduğum yerde soluklanırken daha ne olduğunu anlamadan saçımdan çekilerek yere düşürülmüştüm.

Daha olayları kavrayamadan yüzüme yediğim tokat ile yanağım sızlarken, alışkın olduğum acıyla yutkundum. Hasan yüzündeki alaylı gülümseme işe bana bakarken yumruk yaptığı elini sert bir şekilde karnıma geçirmişti. Midemden yükseldiğini hissettiğim sıvı ile öğürürken üst üste karnıma darbe yemem olayları daha kötü bir yere taşımıştı.

Ayağa kalkacak gücü kendimde bulamazken Hasan çoktan oturduğu yerden dikelmişti. "Sen her zaman buna mahkumsun Arya, her zaman yerlerde olacaksın, kimse seni asla sevmeyecek." diyerek yüzüme doğru haykırırken ben seslice gülmeye başlamıştım.

"Babam sağ olsun benimle çok güzel ilgileniyor Hasan, seviyor beni, abilerimde çok seviyor. Senin gibi yalnız değilim ben. Benim ailem senin gibi şerefsiz değil." derken gözlerinde ân ve ân harlanan öfkeye şahit olmuştum.

Kalktığı yerde üstten üstten bana öfkeyle bakarken ayağıyla karnıma tekme savuracakken son anda ayağından tutarak onu yere düşürmüştüm. O daha ne olduğunu kavrayamadan ayağa kalkarak tekme atarken şimdi benim yerimde o vardı.

Acımadan zindan olan 17 yılımın acısını ondan çıkarırcasına tekmeler atarken eliyle tekmelerimi engellemeye çalışıyordu.

Ayağını kullanarak beni yere çekerken yan yana düşmüş bir şekilde duruyorduk.

Ona yenilmemek adına hızla doğrulup sağlam elimle onu yumruklamaya başlamıştım ama o da boş durmuyor, ellerinin birisi saçımı asılırken diğeri ise boynumu sıkmaya çalışıyordu, attığım yumruklardan ne kadar yapabilirse.

Gözlerim saniyelik olarak acıyan ellerime dönerken gördüğüm kan ile derin bir nefes aldım, sargı bezi kana boyanmışken sağlam olan elimin üst derisi biraz soyulmuştu.

Karnıma yediğim tekme ile geriye sendelerken beni etkisiz hale getirmeye çalışan Hasan'a ayağımla müdahale ederek kendimi kurtarmıştım. Ama o hâlâ durmak niyetinde değildi sanırım.

Tekrar üzerine çıkıp yumruklamaya başlarken, onun elleri bu sefer beni durdurmaya çalışmıyordu. Ya da durdurmaya gücü kalmamıştı.

Bir şey demeden yüzüne yumruk atmaya devam ederken karnımda hissettiğim metal ile yumruklarım anlık olarak durmuştu.

Bakışlarım kısa bir süre aşağıya kayarken, Hasan'ın elinde tuttuğu bıçağı karnıma saplamış olmasını beklemiyordum.

Sanırım olayın sıcaklığı ile acı hissetmiyordum.

Karnımdan çıkan bıçak tekrar Hasan tarafından karnıma saplanırken nefes alamadığımı hissetmiştim.

Kısa sürede dengemi sağlayamayarak yere düşerken, boğazımdan yükselen sıvı ile öğürerek ağzımdan çıkan kanı mermere tükürmüştüm.

Hasan yüzündeki sırıtma ile bana bakarken beni kollarımdan tutarak merdivenin başına bırakmıştı. "Senden kurtulmanın vakti geldi de geçiyor kızım." diyerek ayağıyla karnıma tekme savururken bedenim yavaş gavaş basamaklardan yuvarlanmaya başlamıştı.

Acıdan dişlerimi sıkıp gözlerimi kapatırken, elindeki bıçakla yanıma gelerek kanlı bıçağı gözlerimin önüne tutmuştu. "Bak işte bu senin ölüm fermanın." derken yüzünde pis bir sırıtma vardı.

Son kez gücümü kullanarak âni bir hamleyle onu yere düşürürken yatar pozisyondan oturur pozisyona geçmiştim. Kaşları çatılmış bir şekilde beni izlerken elimdeki bıçakla tekrar darbe atmaya çalışmıştı vücuduma ama başaramamıştı.

Bıçak olan elini tutup engellemeye çalışırken yavaş yavaş gücüm çekiliyordu. Ama direnmeliydim...

Bıçak sağa sola kayarken bir yere saplanması ile ikimizde durmuştuk aynı anda. Ellerim şokla bıçaktan çekilirken bakışlarım Hasan'a kaymıştı. O da şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

Geriye doğru sendelerken Hasan'ın karnında saplı olan bıçakla titrek bir nefes aldım. Ben ne yapmıştım böyle...

Ben birine zarar vermiştim.

Hasan oturur pozisyona gelirken karnındaki bıçağı hiç düşünmeden çekmişti.

Elindeki kanlı bıçakla dururken, korku dolu gözleri beni buldu.

Hasan ölmekten korkuyordu. Hiçbir şeyden korkmayan Hasan ölmekten kokruyordu.

Gözümü ondan çekerek kırmızıya boyanmış fayansa bakarken, yanağımdan bir damla süzülmüştü.

Kayan gözlerim ile ne yapacağımı düşünürken kollarımdan destek alarak yerde süründüm ve sırtımı soğuk duvara yasladım. Hasan hâlâ korkuyla bıçağa bakarken bakışları arada bana da kayıyordu.

Uzun bir süre sessizlikten sonra yangın merdivenlerinde yankılanan tok ses ile ikimizin bakışları da kapıya kayarken gözleri kararmış, korkulu ifade ile bize bakan Karan ve arkasından babamlar görünmüştü.

Bakışları önce Hasan'ın elindeki kanlı bıçağı daha sonra da benim vücudumu bulurken hepsinin gözündeki korku ve endişe buradan bile belli oluyordu.

"Kızım." diyerek bağıran babam merdivenlerin başında şok olmuşçasına duruken son nefesimi veriyormuşçasına veda ettim babama.

"Ö-özür d-dilerim baba, b-ben b-başaramadım, b-ben s-avaşamadım, m-mücadele ettim ama y-yine kaybet..." derken kararan gözlerim ile sözüm yarıda kesilirken kulağıma uğultu şeklinde bağırma sesleri geliyordu.

 

 

Loading...
0%