@sirius_70
|
Yazardan: Kapıda durmuş şokla Arya ve Hasan'a bakan herkesin eli ayağı buz keserken, beyaz fayansın kırmızıya boyanmış olması ve Hasan'ın elindeki bıçak içlerindeki korkuyu harlamıştı. Kimse olduğu yerden hareket etmeden öylece onlara bakarken Arya'nın nefes nefese, bir yandan acı çekerken diğer yandan konuşmaya çalışması ile dikkatler ona odaklanmıştı. "Ö-özür d-dilerim baba, b-ben b-başaramadım, b-ben s-avaşamadım, m-mücadele ettim ama y-yine kaybet..." derken kararan gözleri ile sözü yarıda kesilirken Ahmet Soyer kalbindeki ince sızıyla koşar adım merdivenleri inmişti. Sırayla arkasından Karan, Toprak, Poyraz da inerken hepsinin yüreği yangın yeriydi. "Babam, kurban olduğum, kapatma gözlerini. Hadi evimize gideceğiz daha." diyerek Arya'nın yanaklarına hafif tokat atarken içindeki tarif edilemez acıya engel olamıyordu bir türlü. "K-koruyamadım, söz vermiştim seni koruyacağım diye ama başaramadım." diyen Toprak dizlerinin üzerine çökmüş acıyla titreyen elleri ile kardeşinin saçlarına dokunurken kimsenin gözü duvar kenarında acı çeken Hasan Atakul'u görmüyordu. Soyerler ne yapacağını bilmiyor bir şekilde öylece şoktan hareket edemezken, Semih bu süreçte ambulansı aramış, Karan ise daha önceden almış olduğu ilk yardım derslerini şoktan çıkarak gözleri önüne getirmeye çalışıyordu. Semih, Karan'ın baş işareti ile Ahmet, Toprak ve Poyraz üçlüsünü zorla Arya'dan uzaklaştırırken basamaklara oturtmuştu ayakta duramayacaklarını bildiği için. Karan kana bulanmış zeminde dizleri üzerinde çökerek Arya'nın beyaz kana bulanmış gömleğinin düğmelerini açarken gördüğü şey ile sinirlerine hakim olamamıştı, iki kere yan yana yerlerden bıçaklanmıştı Arya. Öfkeli gözleri Hasan'ı bulurken Toprak da yeni fark etmişçesine ona çevirdi bakışlarını. Oturduğu yerden kalkarak onun yanına doğru ilerlerken ilk darbesini yumruk atarak göstermişti. Semih, Toprak'ı geri çekmeye çalışırken Karan ise Arya'nın üzerindeki gömleği çıkartmış yarasına baskı uygulamaya başlamıştı. Poyraz içindeki büyük endişe gitgide harlanırken oturduğu basamaktan kalkarak Arya'nın diğer tarafına oturmuş yerde duran ellerini elleri arasına almıştı. Gözlerinden akan yaşlara engel olamazken kardeşinin hareket etmeyen bedeni ile daha da artıyordu sanki. "B-baba." diyen Arya ile Ahmet Soyer hızla kalkıp yanına çökerken içerideki sessizlik içlere dokunan cinstendi. "Söyle babam, söyle kuzum benim." diyerek ellerini Arya'nın uzun saçlarına daldırmış, yavaş yavaş okşuyordu. "Benim ç-çok uykum var, uyusam geri uyanabilir miyim. B-ben ölmek istemiyorum b-baba, çok korkuyorum." derken ağzından kaçan hıçkırığa engel olamamıştı. "Deme öyle meleğim, lütfen deme. Ölmek yok babam, daha yeni kavuşmuşken gitmek yok." derken başını kızının boynuna gömmüş, ağladığını gizlemeye çalışıyordu. "Ama canım yanıyor b-baba, uyusam geçer belki." demesi ile Ahmet Soyer kendini tutamazken kollarını kızına sıkıca sararak seslice ağlamaya başlamıştı. "O benim kızım Soyer, kızımdan uzak dur." diyerek bağıran Hasan ile Soyer erkekleri sinirlerine hakim olamamış hepsi oturduğu yerden kalkarak Hasan'ın yanına gitmiş ve birer tekme savurmuşlardı. "Arya, kapatma gözlerini güzelim, bak babanlar çok üzülür sonra." diyen Karan ile Arya'nın gözleri onu bulmuştu. "Evet güzelim, gözlerimin içine bak böyle, sakın kapatma tamam mı, korkma da, birazdan ambulans gelecek." derken elindeki heryeri kana bulanmış gömleğe sıkıntılı bir bakış attı. Gömlek de, elleri de kan içinde kalmıştı. "Abim, kurban olduğum kapatma gözlerini bebeğim, lütfen yapma bunu bize, yaşayamayız Arya'm." diyerek gözünden akan yaşlar ile Arya'nın yanına diz çöken Toprak ile herkesin yürekleri yeniden sızlamıştı. Duyulan ambulans sesleri ile herkesin yüzünde umut ifadesi yeşerirken, Semih nerede olduklarını belli etmek için koşarak dışarı çıkmıştı. Ambulansın acı sesi şirketin etrafını sararken, görenler acıyarak bakmaktan öteye gitmiyordu. ****** Kalbindeki ağrı ile elindeki oyun konsolunu yere bırakan Ayaz, ağrıyan kalbini tutarken yanında oturan Demir telaşla neyi olduğunu soruyordu abisine. "Abi, iyi misin, cevap versene, kalbin mi ağrıyor yoksa?" derken sesi titriyordu. "Bir şey oldu Demir, Arya'ya bir şey oldu." derken oturduğu yerden zorla doğrularak telefonuna uzandı. Zar zor Poyraz abisini arayarak telefonun açılmasını beklerken elinin biri hâlâ kalbini tutuyordu. "A-ayaz, hemen bizim hastaneye gelin abicim." diyerek telefonu açtığı gibi Ayaz'ın yüzüne kapatan Poyraz ile Demir ve Ayaz telaşla evden çıkmıştı. ***** Görevlilerin getirdiği sedyeye bindirilen Arya ile herkes başına toplanırken görevlilerin söylemesi üzerine geri çekilerek sedyeyi arkadan takip etmeye başlamışlardı. Arya ambulansa alınırken, yanına yerleşen babası ile kapılar kapanmış, ambulansın acı sesi gitmeden önce herkesin içini dağlamıştı yeniden. Arkasından ise içinde bu alevde yanmış yürekler olan araba takip etmişti onları. ******* Ahmet Soyer kızının elini sıkıca tutmuş, gözünden akan yaşlara engel olamazken ağzından hıçkırık kaçırmamak için çok çabalıyordu. Görevliler bir yandan kanı durdurmaya çalışırken diğer yandan ise hastaneyi aramış Arya hakkında önemli bilgileri veriyorlardı. "Hastayı kaybediyoruz, nabız zayıflıyor, kalp atışları yok denecek kadar azaldı." diyerek bağıran genç görevli ile hastaneye bilgi veren kızın telaşlı bakışları birbirini bulurken Ahmet Bey ağzından kaçan hıçkırığa engel olamamıştı. "Kızımı kurtarın, ne olur, o daha çok küçük." derken titreyen sesine mani olamamıştı. Görevli genç adam ile genç kız korkuyla bakışırken ikisinin yüreği de Ahmet'in dedikleri ile sızlamaya başlamıştı. Ambulansın monitoründen çıkan ses ile eli ayağı birbirine karışan gençler bir süre ne yapacağını bilemeseler de hemen müdahaleye başlamışlardı. "Sen hastaneye acil ameliyathane için bilgi ver ve doktorlar acilde beklesinler, şoföre de söyle daha da hızlansın, ben de kalp masajına başlayacağım." diyerek derince soluklanırken iki elini de masaj için ayarlayarak Arya'nın göğsüne koymuştu. Ahmet Soyer acı içinde olayları izlerken, hızlanan ambulans ile arkasından onu takip eden arabalar da gazı kökleyerek hızlıca ambulansı geçmiş, hastaneye önceden gidip onları orada karşılamak istemişlerdi. Ayaz ve Demir hastaneden gelmediklerini duyduktan sonra acile çıkmış duvar kenarında soluklanırken, acı içinde kime ne olduğunu merak ediyor ve korkuyla bir köşede bekliyorlardı. Hastaneye gelen acil çağrı ile stajyer Kaan Soyer, kalp cerrahı ve genel cerrahi uzmanı kapıya çıkarken hepsi gelecek olan hastayı bekliyorlardı. Onun hakkındaki tek bilgi 17 yaşında, karnından iki kez bıçak darbesi aldığı ve kalp hastası olmasıydı. ****** Toprak ve Karan arabalarını hastanenin arka kısmına bırakarak hızla acile ilerlerlerken, kenarıda ambulansı acı içinde bekleyen Ayazlar'ı bulmuşlardı. Demir abilerinin üzerindeki hafif sıçramış kana bakarken gözleri gömleği göğüs kısmına kadar kan olan ve ellerinin de yer yer kan olduğu belli olan Karan'ı bulmuştu. Ya babasına ya da ablasına aitti bu kan ve o ikisine de bir şey olmasını istemiyordu. Toprak abisinin yıkılmış hâlini görünce korkudan kime ne olduğunu soramamıştı ikiside. Ambulansın acı sesinin etrafta yankılanması ile herkesin yüreğindeki korku büyürken derin bir nefes alarak ambulansı izlemeye başladılar. Duran ambulanstaki görevli hızla inerek kapıları açarken üç yürek daha alevle harlanmıştı. Ayaz, Demir ve Kaan'ın beklediği manzara bedeni kana bulanmış, ambulans görevlisi tarafından kalbine masaj yapılan Arya değildi. Ayaz koşarak ikizine ilerlerken gözyaşları çoktan akmaya başlamıştı. Kaan geriye doğru sendelerken, önce ağlayarak ambulanstan inen babasına ardından ise sedyeyle indirilen Arya'ya bakmıştı. "Akif sedyeye çıkıp kalp masajına devam et, ameliyathaneye kadar hastayı kaybedebiliriz yoksa, sizde çabuk olun hastayı ameliyathaneye alıyoruz." diyerek bağıran kalp cerrahı ile sedyeye çıkan gençle beraber sedye hızla hastaneye girmiş arkasından ise Soyer erkekleri ve Karanlar gitmişti. "Kalbi durdu ambulansta hocam, geri döndermeyi başardık ama dayanır mı bilmiyorum, kalp hastasıymış." diyen görevli ile herkesin içindeki telaş büyürken ameliyathanenin kapısından içeri kayanlar ile başta Ahmet Soyer olmak üzere herkes tek tek duvar kenarına çökmüştü. Kaan ne kadar yalvarsada akrabalık kuralından dolayı ameliyathaneye girememişti. "Baba nasıl oldu bu? Kim yaptı bunu, okuldan ayrıldığımızda hiçbir şeyi yoktu?" diyen Kaan yükselen sesine mani olamazken Ahmet Bey duvara yasladığı başını oğluna çevirmişti. "Hasan Atakul hapisten kaçmış, Arya'yı takip ederk şirkete kadar gelmiş, tek yakaladığı ân yangın merdivenine çekmiş, biraz kavga etmişler, içeride ne olduğunu bende bilmiyorum, bulduğumuzda da bu haldeydi benim meleğim." derken boğuk çıkan sesi ağladığını kanıtlar nitelikteydi. Kısa süre sonra ameliyathanenin kapısında dağılmış bir Furkan, Selim ve Kuzey belirirken üçüde korkuyla yere çökmüş olan kişileri inceledi. Ahmet Soyer yere oturmuş öylece boşluğu izlerken sağında Demir, solunda ise Ayaz omuzuna yaslanmış şekilde ağlıyordu. Demir'in yanında Toprak, Ayaz'ın yanında ise Poyraz vardı. Birbirlerinden destek alıyordu hepsi. Furkan Toprak abisinin yanındali yerini alırken bakışları koltukta yan yana oturan Karan ve Semih ikilisine kaymıştı. Karan'ın üzerindeki kanlı gömleği görmesi ile kalp atışları hızlanırken, korkulu bakışları açıklama istercesine abisini bulmuştu. Toprak kardeşine, her şeyi anlatırken Furkan duyduklarının ağırlığı ile abisinin omuzuna yaslanmış ve çoktan göz yaşlarını dökmeye başlamıştı. Ameliyathanenin önünde yere çökmüş topluluğu gören herkes acıyarak bakıp geçerken içlerindeki yangını göremiyorlardı. Soyer erkeklerinin hepsinin gözleri ağlamaktan kızarmış bir şekilde ameliyathanenin kapısınsa dikili dururken, Karan içindeki garip bir şekilde büyüyen endişe ve korku duygusunu dışarıya yansıtmamaya çalışıyordu. ****** Saatler geçmesine rağmen kan almak için çıkan hemşire dışında hiç kimsenin çıkıp bir şey dememesi ile içlerindeki korku büyüyen Soyerler korkulu bir bekleyiş içinde dururlarken kimseden ses seda çıkmıyordu. Sonunda açılan kapı ile mavi önlükler içindeki hafif ihtiyar doktor Ahmet Bey'i görmesi ile kendine çeki düzen verirken derin bir nefes aldı korkuyla. "Ahmet Bey, durum pek iç açıcı değil maalesef, küçük hanım geldiğinde çok fazla kan kaybetmişti ve kalp hastalığıda bunu tetikleyerek daha ileri bir seviyeye ulaşmış derecedeydi. Bir kaç gün uyutarak durumunu inceleyeceğiz, ama siz yine de her şeye hazırlıklı olun." demesi ile Ahmet Soyer geriye doğru yıkılırken son anda Semih ve Karan tutmuştu. Toprak ayakta duramayacağını anlayarak sandalyeye çökerken Demir ve Ayaz ağlayarak birbirine sarılmışlardı. Poyraz öfkeyle karşısındaki doktorun yakasına yapışırken ne yaptığını bilmiyordu korkudan. "Kardeşimi kurtaracaksın, o da çok küçük, kurtaracaksın onu duydun mu?" diyerek hastaneyi gürültülü sesi ile doldururken Karan'ın kolundan çekmesi ile ayrılmıştı doktorun yakasından. Kimse ne yapacağını bilemez şekilde dururken açılan kapı ile Arya sedyeyle çıkarılmıştı. Herkes sedyenin etrafına toplanırken korkuyla baktılar genç kızın yüzüne. Üzerinde hastane kıyafetleri vardı, saçlarının bir tutamı beyaz boneden dışarı çıkmış, yüzü solgun gözüküyordu. Yanağı kızarmış tokat yediği belli olurken, boynundaki büyük morluk nefessiz bırakıldığının kanıtıydı. Burnundaki hava maskesi ile öylece baygın yatarken hemşireler daha fazla beklemeden sedye ile beraber yoğun bakım ünitesine geçmişlerdi, Soyer erkeklerine ise hastaların izlenildiği camdan Arya'yı izlemek kalmıştı.
Sınır 15 oy😇 |
0% |