Yeni Üyelik
56.
Bölüm

56. Bölüm

@sirius_70

Karan Pusat Çağdaş'tan:

Koluma pansuman yaptırdıktan sonra ufak bir sargı bezi saran hemşire ile gömleğimin kolunu indirip babamla beraber odadan çıkarken Arya'nın durumunu merak ettiğim için hızla odadan çıkıp yolunu bildiğim odaya adımlamaya başladım. "Beklesene oğlum, ben senin kadar genç değilim artık, yoruluyorum." diyen babamla adımlarım yavaşlarken bana yetişmesi ile tekrar vakit kaybetmeden yürümeye başladım.

Odanın önüne gelmemizle içeri giren Soyerler'i fark etmemiz bir olmuştu. Bizde vakit kaybetmeden içeriye girerken Ahmet Amca'nın durumumu sorması ile kısa bir bilgi vermiştik.

Odada sessizce otururken kimseden çıt çıkmıyor herkes istisnasız Arya'yı izliyordu. O ise uyuyordu.

Saçları benim topladığım gibi aynı kalmış sadece bir kaç tutamı etrafına çıkmıştı. Üzerindeki kanlı hastane kıyafeti çıkarılmış onun yerine yeni bir hastane kıyafeti giydirilmişti.

 

******

Arya'nın uyanması ile hemen yanıbaşındaki Toprak Abi ve Ahmet Amca onunla konuşmaya başlarken yüzündeki tebessüm ile onlara bakıyordu.

Ben dalmış bir şekilde sohbet eden üçlüyü izlerken açılan kapı ile bakışlarım onlardan ayrılıp içeriye giren doktorlara kaymıştı.

İkiliden biraz daha genç olan doktor söze girerken bende dahil olmak üzere hepimiz dikkat kesilmiştik ne söyleyeceğine.

Ameliyatına giren doktor normal bir kaç şey söylerken kalp doktorunun söze girmesi ile benim bile içim yanmıştı. Göz göre göre öleceksin diyordu resmen.

Sinirle ellerim yumruk olurken odadan çıkan doktor ile bakışlarım Arya'ya kaydı. Başını eğmiş öylece dururken Toprak Abi'nin yanına oturup kendine çekmesi ile ağzından bir hıçkırık kaçmıştı.

Ölmek istemiyordu, bunu yangın merdiveninde de söylemişti.

Korkuyordu....

Belkide hayatını doya doya yaşayamadığı için korkuyordu.

Ya da bugüne kadar çektiği acıları telafi edemediği için.

Hayatın sadece acı yanını gördüğü için de korkuyor olabilirdi.

Daha yeni kavuştuğu babasından ve abilerinden ayrılmak istemiyordu belkide.

Ya da o kara toprağa girmekten korkuyordu.

Çok sebebi vardı korkmak için, çünkü o hayatını yaşayamamış, 17 yılını bir canavara teslim etmiş birisiydi.

Bazı insanların ölümden korkma sebebi ya toprağın altına girip yalnız kaldıktan sonra yaşayacakları şeyler, bazı insanlarınki dünyada kazandıklarını götürememek, ve en kötüsü ise unutulmaktan korkmaktı.

İnsanlar unutulmak istemezdi, sürekli adı duyulsun herkes ona kıskançlıkla baksın isterlerdi, insanoğlu doymazdı karnı doysa gözü yinede doymazdı...

Acı dolu bakışlarım abisinin göğsünde ölmemek için hıçkırarak ağlayan kızdaydı.

Abisine sıkıca sarılmıştı titreyen elleriyle.

Ahmet Amca da bir köşede oturmuş ağlarken babam ona destek olmaya çalışıyordu dolmuş olan gözleriyle.

Ahmet Amca daha fazla yerinde duramayarak kızının yanına oturmuş onu kendine çekerken ikiside ağlıyordu şimdi.

Diğer Soyer erkekleri de destek vermek için yanlarına gidip hep beraber sarılırlarken kızının ağlamasına dayanamayan Ahmet Amca, Toprak Abi'yi ve Poyraz'ı göndermişti gerekli çıkış işlemleri için.

 

*******

 

Sonunda gelen ikili ile Ahmet Amca ve Toprak Abi Arya'ya giyinme konusunda yardım etmek için kalırken biz odadan çıkmıştık. Hiç kimseden ses çıkmazken kısa sürede açılan kapı ile kucağındaki Arya ile Toprak Abi çıkmıştı odadan. Arya'nın üzerinde siyah hafif dar bir eşofman ve yarım beyaz bir tişört vardı. Yarası tişörtünün açıkta bıraktığı kısımdan gözükürken bakmamaya çalışarak adımlarımı çıkışa ilerlettim.

Annem Ahmet Amcalar'da olduğu için bizde oraya gidecektik.

Arabalara yerleşmemiz ile konvoy şeklinde ilerlerlemeye başlamıştık...

 

******

Arabaların durması ile herkes sırayla inerken Arya, Toprak Abi'ye yürümek istediğini söyleyerek kucağına almasına engel olmuştu.

Herkes yavaş adımlarla onları takip ederken bende yavaş adımlarla Arya'nın yanında yürüyordum.

Kapı açılma sesi ile herkes bakışlarını eve çevirirken bende kısa bir süreliğine bakıp önüme dönmüştüm. Bakışlarım önce eve bakan Toprak Abi'ye ardından ise boştaki eliyle başını tutan Arya'ya değmişti.

Kaşlarım çatılırken dengesini sağlayamayıp yığılması ile hızla belinden tutup kendime çektim. Tenine değen ellerim ile vücudum kasılırken Arya'nın elleri sıkıca kollarıma tutunmuş düşmemek için çabalıyordu. Yarasına dikkat ederek hafifçe dikleştirdim. Herkes telaşla etrafımıza doluşurken Arya hafifçe kollarımdan destek alarak kalkmaya çalıştı, ama izin vermeden dikkatlice kucağıma alarak eve doğru ilerlemeye başladım sırtımdaki delice bakışları görmezden gelerek.

Salona girmemiz ile Arya'yı boştaki koltuğa uzandırarak boş bir yere otururken Toprak Abi'nin sinirli bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

Arya duş almak için Kaan ile yukarı çıkarken bende babamların sohbetini dinliyordum. Bu seferde Arya iyileştikten sonra piknik yapalım diyorlardı. Sanki çok ayrı kalmışlar gibi.

Annem kucağındaki Rüzgar ile içeri girerken bakışlar onu bulmuştu. "Hıh geldiniz mi, Arya nerede, yoksa çıkmadı mı hastaneden?"

"Yok duş almaya çıktı Aslı, bu arada her şey için teşekkür ederiz." diyen Ahmet Amca mahcuplukla bakarken annem kaşlarını çatarak ona bakmıştı.

"Sözü mü olur Ahmet Abi, zamanında Semih'e ne kadar destek olduğunu biliyoruz açtırma şimdi ağzımı. Hem artık burdayız kurtulamazsınız bizden." diyerek Rüzgar'ı yere bırakmıştı.

Babamın yanındaki boş yere oturmuş o da sohbete dahil olmuştu.

 

******

Bakışlarımı telefondan kaldırarak etrafta gezdirirken yavaşça emekleyerek salondan çıkan Rüzgar'ı görmüştüm. Annemler sohbete dalmış oldukları için görmezlerken başına bir şey gelme ihtimaline karşı bende ayaklanarak peşinden çıktım.

Merdivenlere emekleyerek tırmanırken yarısından çoğunu bitirmişti. Düşmesinden korktuğum için hızlı adımlarla bende merdivenleri çıktım.

Son basamağa çıkmışken son anda tutmuştum ama kucağımda çırpınmaya başlamıştı küçük bey.

Saçlarına öpücük kondururken başını omuzuma yaslamasını sağlayarak merdivenleri inmek için geri dönüyordum ki duyduğum acı dolu sesle bakışlarım Arya'nın odasına kaymıştı.

Bir şey mi oldu? Düşüncesi ile hızla odaya adımlayarak kapıyı çalarak cevabı beklemeden içeri girdim.

Arya yatağa oturmuş elindeki sweeti üzerine tutmuş şaşkınca bana bakarken hızla arkamı döndüm. "Ben sesini duyunca bir şey oldu sandım da o yüzden daldım odaya, sen iyi misin?" diyerek kendimi açıklama gereği duyarken sesimin kısık çıkmasına engel olamamıştım.

"Şey sweeti giymeye çalışırken dikişlerim acıdı da o yüzden çıktı sesim."

"Abinleri çağırayım mı yardımcı olmaları için?"

"Kaan abim duşta, diğerleri de salondalar rahatsız etmeyeyim şimdi ben onları." diyerek mırıldanırken yavaşça arkamı döndüm.

"Ben yardımcı olurum istersen, yani yanlış anlama gözümü felan kapatırım." diyerek kendimi açıklarken kucağımdaki Rüzgar tuhaf sesler çıkarıyordu.

"Olur." diyerek kısık sesle mırıldanan Arya ile yanına adımlayarak Rüzgar'ı yatağa bıraktım. Elleri arasındaki bol sweeti kendi ellerim arasına alırken altında siyah bir eşofman üzerinde ise sadece iç çamaşırı olduğu için çok bakmamaya çalıştım. Önünde ayakta dikilirken sweeti sıyırarak kafa kısmına geldim. Dikkatlice kafasından geçirirken sırtında gördüğüm çeşitli yara izleri ile gözlerimi kapattım. Bu canilikti...

Kimse bunu hak etmezdi, özellikle de ailesi sandığı insanlardan.

Kafasından geçirdiğim sweetin kol kısmını tutarak yavaşça Arya'nın bileğinden tuttum. "Yavaş ol güzelim, canın yanmasın." diyerek tek kolunu geçirdim.

Diğer kolunu da yavaşça ellerim arasına alarak hafifçe kaldırırken yüzünü buruşturması ile hareketimi kestim. "Az kaldı biraz daha sabret olur mu güzelim?" diyerek yüzünü buruşturmasına rağmen diğer kolunu da sweetten geçirdim.

Üzerindeki tişörtü iyice indirdikten sonra geriye çekilirken Rüzgar'ı da kucağıma aldım.

"Sende gel hadi bizimle, Kaan içeride yapar pansumanı, tek başına sıkılma burada." diyerek Rüzgar'ı tek kolumla tutup Arya'ya belinden destek vererek kalkamasına yardımcı oldum.

Sol kolum Arya'nın belinde ona destek verirken sağ kolumda ise Rüzgar'ı tutuyordum.

Yavaş yavaş merdivenleri inerken gömleğimi sıkan Arya'nın canının yandığını hissedebiliyordum.

Son basamağa gelmemiz ile Rüzgar'ı yere bırakarak Arya'ya döndüm kucağıma almak için ama çalan kapı engel olmuştu. Merdivenlerin önünde durmuş öylece kapıya bakarken mutfaktan çıkan görevli hızla kapıyı açmıştı.

Bakışlarım önce mavi üniformayı ardından ise polis armasını görürken kaşlarım çatılmıştı. Neden gelmişlerdi ki polisler?

Salondan çıkan Ahmet Amca polislerin önünde durmuş ne olduğunu sorgularken herkesin kaşları benim gibi çatılmıştı.

"Gece Arya Soyer, Hasan Atakul'u kasten bıçaklamaktan suçlusunuz. Bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor."

  

 

 

Loading...
0%