Yeni Üyelik
57.
Bölüm

57. Bölüm

@sirius_70

 

Barış Ayaz Soyer'den:

 

Kapıda öylece dikilmiş polislerin ne için geldiğini merak ederken babam hepimizin merakını gidermek istercesine sormuştu ne olduğunu.

 

"Gece Arya Soyer, Hasan Atakul'u kasten bıçaklamaktan suçlusunuz. Bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor."

Duyduklarım karşısında gözlerim korkuyla Arya'yı bulurken onun da bakışlarında korku ve pişmanlık vardı.

Düşmek üzereyken belinden tutan Karan Abi ikizimi kendine çekerken Arya şoka girmiş gibi hareket etmiyordu.

"Yok, olmaz, benim kızım kimseyi bilerek bıçaklamadı, o adam saldırdı kızıma, nefsi müdafaa yaptı benim kızım, götürmenize izin vermem." diyen babam başını olumsuzca sallarken polislerin içeri girmemesi için kapıda kalkan olmuştu.

"Beyefendi biz o kısma karışmıyoruz, karakoldaki polis arkadaşlar ilgilenecek Arya Hanım ile. Şimdi lütfen zorluk çıkarmadan hanımefendiyi getirin yoksa maalesef zor kullanmak zorunda kalacağız."

"Kimse benim kızımı zorla hiçbir yere götüremez, buna izin vermem."

Polis memuru bir süre, çaresizce karşısında dikilen babama baktıktan sonra arkasından bekleyen kişilere işaret verirken bir kaç memur babamı tutup evimize girmişti. Abimlerin engel olmaya çalışması hiçbir şey ifade etmezken sonunda ikizime ulaşan memur elindeki kelepçeyi takmak için uzatmıştı ki Karan Abi izin vermemişti. "Gerek yok buna, kelepçesiz size eşlik ederiz biz."

"Maalesef kurallar gereği kelepçe takmamız gerekiyor, lütfen zorluk çıkarmayın." diyerek Arya'nın bileklerine uzanırken bu sefer kimse engel olamamıştı o metal parçanın ellerini esir almasına.

Arya titreyen elleri ile bakışırken korku dolu gözlerini babama çevirmişti. "B-baba ben bilerek yapmadım, o-o bana yapacaktı ama izin vermemek için çabalarken oldu, b-baba beni götürmelerine izin verme, nolur?" diyerek geri kaçmaya çalışırken arkasında duran Karan Abi ile bütün olmuştu vücudu.

Polisler soğukkanlılıkla Arya'yı kolundan tutup evden çıkarırlarken babam ve abimler de peşinden gitmeye başlamışlardı. Bende şoktan çıkıp arkalarından ilerlerken polis arabasının önünde duran babam ve Arya'nın konuşmalarına dikkat kesildim. "Babam, kuzum benim, ben seni alacağım ordan ama biraz sabret olur mu babacığım, avukatlara haber vereceğim hemen, arkanızdan geleceğim, yalnız bırakmayacağız seni bebeğim. Sizde lütfen, rica ediyorum yavaş olun, hastaneden daha sabah çıktı dikişleri çok taze." derken son cümlesine polislere bakarak söylemişti. Başıyla babamı onaylayan polisler ikizimi arabaya bindirirlerken bizde arkalarından kendi arabalarımıza binmiştik.

Babam ön koltuğa oturmuş, şoför koltuğunda ise Toprak abim vardı. Babam elindeki telefonu kulağına tutarken sessizce kiminle konuştuğunu anlamak için dinlemeye başladık.

"Alo, amca." diyen Azat abimin sesi ile herkes stresle nefesini tutmuş beklerken babamın cevap vermesi de uzun sürmemişti.

"Azat, yardımın lazım oğlum, birkaç sıkıntılı olaylar yaşadık, sen savcısın, Devran da avukat onuda alıp kimseye bir şey demeden İstanbul'a gelebilir misiniz?"

"Tamam amca, olayları orada anlatırsınız, ben şimdi Devran'a haber veririm ilk uçakla geliriz, akşama ordayız amcam, sıkma canını hallolur elbet neyse sıkıntın." diyerek kısa bir vedalaşma faslından sonra telefonu kapatmıştı.

"Şirketin avukatlarının bu davayla başa çıkabileceğini zannetmiyorum." diyerek bize kısa bir açıklama yaparken Toprak abim iyi yaptığınu söylüyordu babama.

 

   *****

 

Karakolun önünde duran polis arabası ile bizim arabada hemen arkasına durmuş herkes koşar adım inmişti arabadan. Arya iki polis koluna girmiş bir şekilde içeriye götürülürken bakışları kısa bir ân bizi bulmuştu, dolu gözlerinden bir damla yaş dökülürken benimde gözlerim dolmuştu.

 

Gözgöze birbirimize bakarken çekiştirilerek götürülen ikizim ile bizde vakit kaybetmeden arkasından girmiştik ama çoktan sorgu odasına almışlardı biz onu tekrar göremeden.

 

******

 

Saatler geçmesine rağmen Arya'yı görmemize izin vermezlerken çaresizce Azat abimleri bekliyorduk.

 

Gelmelerine çok az bir süre kalmıştı. Telefonla haber etmişlerdi binmeden önce ve şuan uçağın inmiş olması gerekiyordu.

Babam koltuğa oturmuş, kollarını sıvamış bir şekilde çökmüşçesine dururken bizimde ondan bir farkımız yoktu.

Semih Amca ile Karan Abi de gitmemiş, saatlerce bizimle beraber beklemiş, zorla bir şeyler yedirmişlerdi.

Bakışlarım etrafta gezinirken kapıdan giren takım elbiseli kuzenlerim ile hızla oturduğum yerden kalkarak yanlarına gittim, babamlarda peşimden gelmişlerdi. "Durum ne amca, her şeyi baştan sona anlatın lütfen."

"Hasan Atakul, Arya'nın üvey babası hapisten kaçmış, gün boyu Arya'yı takip ederek şirketimize kadar gelmiş. Sonra da Arya'yı tek bulduğu bir ân yangın merdivenlerine çekmiş. İçeride ne oldu bilmiyoruz onları bulduğumuzda ikiside bıçaklanmış ve kan kaybetmişlerdi. Polisler de yaralı felan dinlemeden apar topar buraya getirdiler şimdi de göstermiyorlar kızımı. Kurban olayım kızımı bir kere de olsa görmemi sağla Azat, lütfen oğlum." diyerek yıkılmış bir ifadeyle Azat abiye yalvarırken hepimiz çaresizce ona bakıyorduk.

"Amcam biz bir başkomiser ile konuşalım, ifadelerini dinleyelim sonra duruma göre bilgilendirecem ben sizi. Nefsi müdafaaysa işimiz kolay." diyerek yanımızdan kayıp giderlerken bizde tekrar beklemeye koyulmuştuk.

Asım da gelmişti, ne alakaysa, o da yanımıza oturup bizimle beklemeye başlarken kimseden çıt çıkmıyordu.

 

******

 

Azat Soyer'den:

 

Baş komiser ile konuşmuş şimdi ise Arya'nın tutulduğu sorgu odasına gidiyorduk Devran ile birlikte.

 

Kısa sürede geldiğimiz oda ile kapısını çalıp girerken, içerideki gürültüden dolayı sesimizi duymamışlardı sanırım.

Kaşlarım çatılırken bakışlarım elini masaya vurup Arya'nın üzerine yürüyerek tehditler yağdıran polis memuruna kaymıştı. Arya korku dolu gözlerle memura bakarken masadaki kelepçeli eli geriye kaçmasına engel oluyordu. Oturduğu sandalyeye çaresizce sinmiş, zorladığı için kelepçe bileğine iz oturmasını sağlamıştı.

Daha fazla kapıda beklemeyerek yanlarına ilerlerken polis memurunu kolundan tuttuğum gibi geriye ittim. "Devran, arkadaş hakkında sorguda şiddet ve tehdit sebebiyle soruşturma başlat, bir süre göz altında tutulsun beyefendi." derken sesimin sert çıkmasını sağlamıştım.

"Sen kimsin de beni hapse attıracaksın lan?" diyen memur ile yüzümde alaylı bir gülümseme oluştu.

"Mardin adalet savcısıyım, bir sorun mu vardı?" gözleri korkuyla büyüyen memura sert bakışlarımı yollarken koridordan herhengi bir polis memuru çağırıp nezarete atmasını söylemiştim.

Bakışlarım Arya'yı bulurken yavaşça yanına adımlayarak önünde diz çöktüm. Sanırım polisler getirmeden önce duş almıştı, bunu ıslaklıktan dolayı boynuna yapışan saçlarından ve mis gibi odayı saran kokusundan anlamıştım.

"Güzelim, iyi misin?" derken titreyen elini ellerim arasına alarak dolmuş olan gözlerine baktım.

"Ben b-bilerek yapmadım abi, yemin ederim yanlışlıkla oldu." diyerek kendini açıklamaya çalışırken boştaki elimle boynundaki saçlarını geriye doğru itiyordum. "Tamam güzelim, biz elimizden geleni yapacağız sen sıkma canını tamam mı? Bak babanlar dışarda bekliyorlar birazdan çıkacağız çok kısa bir süre nezarethanede kalacaksın ama ben mahkemeyi elimden geldiğince öne çekeceğim. Şimdi yaran nasıl onu söyle bana."

"A-acıyor biraz." derken sesinin titremesine engel olamamıştı. Elini bırakarak sandalyesini yan çevirirken bakışlarım gri tişörtün yüzeyine ulaşmış kırmızılığa takıldı. Sinirle dişlerimi sıkarken tişörtü hafif sıyırarak kana bulanmış olan bandaja baktım.

"Nasıl oldu bu?" derken sert sesime mâni olamazken Devran da ne olduğunu görmek için yanıma diz çökmüştü. "Beni buraya getirdiklerinde polis memuru oturmam için ittiğinde düştüm, öyle oldu." sinirden damarlarımın çıktığını hissederken kararmış gözlerimi Devran'a çevirdim. "Kelepçeyi açtırmak için birini getir buraya, sağlık görevlilerine de haber ver." diyerek gitmesini işaret ederken koşar adım odadan çıkan Devran ile bakışlarım tekrar Arya'yı bulmuştu.

"Bekle güzelim gelecekler birazdan." diyerek siyah gömleğimin üzerindeki ceketi çıkararak omuzlarına bıraktım. "Saçların ıslak, burası da soğuk biraz, ceketi giy de üşüme." Tek kolunu omuzuna atarak giyinmesine yardımcı olurken üşüdüğünü yeni fark etmiş gibi titremeye başlamıştı. Diğer taraftan sandalyeyi çekerek yanına otururken biraz da olsa ısınması için göğsüme çekmiştim.

 

*****

 

Gelen polis memuru kelepçeyi açarken Arya'yı kucağıma almak için hamle yapmıştım ama engel olmuştu. "Biraz yürüyeyim, alma kucağına." demesi ile kolumu beline sardım sıkıca. Yavaş adımlarla odadan çıkarken kelepçe izi oturmuş olan bileğinden tutmuştu Devran da.

 

Koridorun sonuna gelmemiz ile amcamlar görünürken bakışlar tek tek bizi bulmuştu.

Amcam yanımıza gelerek Arya'ya sıkıca sarılırken başını boynuna gömmüş gözünden akan yaşları saklamaya çalışıyordu. "Babam, iyi misin meleğim? Canın çok yanıyor mu?" derken titreyen ellerini tişörtün kan bulanmış kısmına deydiriyordu.

"İyiyim babam, hiç acımıyor, sadece biraz kanamış, çok ayakta kaldığım içindir." diyerek gerçekleri saklayan Arya'ya hayranlıkla bakarken amcamın yerini Toprak almıştı. "Seni almadan burdan gitmeyeceğiz güzelim, korkma tamam mı?" diyerek alnına ve yanaklarına öpücük kondururken onun yerini Poyraz almıştı bu sefer. "Ay parçam, yarın mahkeme bitince hep beraber yuvamıza döneceğiz güzelim, biraz sabret olur mu abicim?" derken o da saçlarına öpücük kondurmuştu.

"İkizim, diğer yarım. Çok acıyor mu canın, yalan söyleme sakın ben anlarım, benimde canım yanıyor güzelim." derken o da sıkıca Arya'ya sarılmış kokusunu derince içine çekmişti.

"A-abla, geri gel olur mu? Biz sensiz yapamayız, geç geldin erken gitme gözünü seveyim bizi nefessiz bırakma." diyerek Arya'nın boynuna sarılırken hıçkırıklarını susturma gereği duymamıştı.

Bir süre sonra ikili ayrılırken Asım geçti bu sefer. "Arya'm, ben ne güzel seninle uyumaya gelmiştim abimlerin aklını alıp, şimdi oldu mu bu güzelim? Neyse bir süre daha burdayım bol bol vakit geçiririz seninle." diyerek yanağına öpücük kondururken Kaan ile Furkan geldi bu sefer. Furkan klasik buradayız, gitmeyeceğiz, arkandayız sözleri ile destek verirken Kaan yere diz çökmüş yarasını inceliyordu. "Çok zorlamışsın be güzelim, nasıl yanıyordur şimdi canın." diyerek yerden kalkarken kimseden ses çıkmamıştı.

Kısa sürede gelen sağlık görevlileri Arya'ya ambulansta kısa bir pansuman yaptıktan sonra geri dönerlerken iki tane polis memuru Arya'yı nezarete götürmüşerdi.

Kapıdaki sıkıntılı bekleyiş devam ederken bende Devran'ı yanıma alarak kamera kayıtlarını ve kanıtları incelemeye başladım.

 

Loading...
0%