@sirius_70
|
Gece Arya Soyer'den:
Yattığım yerdeki hareket ile gözlerimi açarken şokla kucağında yattığım Karan'a baktım. Ne işim vardı benim burada, onun kucağında? Yerimden hızla doğrulmamla yaram acırken, ağzımdan kaçan iniltiye engel olamamıştım. "Sakin ol güzelim, eve gidiyoruz, kucağımda uyuyakalınca uyanma diye bırakmadım bilerek." diye kendini açıklarken başımı sallayarak kucağından indim ve yanına oturdum. Bir elim karnımda dururken bakışlarım camdan dışarıda akan yolda geziniyordu.
***** Duran arabalar ile herkes yavaş yavaş inerken bende Karan'ın yardımıyla inmiştim. Birkaç gündür yaşadığımız olaylar yüzünden dikişlerim tutmamıştı ve ağrı yapıyordu. İki kere patlamıştı, biri hastanede diğeri ise sorgu odasında polisin itmesi ile olmuştu. Yürürken hâlâ zorlanıyor ve âni hareket yapamıyordum. Oturup kalkarken bile yardım almam gerekiyordu neredeyse Yavaş adımlarla eve doğru ilerlerken kapıda bizi bekleyen Aslı Abla ve kucağındaki Rüzgar ile yüzümde bir tebessüm oluşmuştu. Anlamsız sesler çıkarırken etrafa neşe saçıyordu. Yanlarına ulaşmamız ile tombiş yanağından makas alırken elleri yerinde durmuyor her yere sallıyordu. Çok hareketli bir çocuktu. Aslı Abla yüzündeki imâlı gülümseme ile bir bana bir Karan'a birde Karan'ın belimi sıkıca sarmış olan eline bakıyordu. Kolu sıkıca belime sarılmış eli tam yaramın üstüne denk geliyordu. Sanki çevreden gelecek zarara karşı korur gibi tutuyordu. Babamın boğazını temizlemesi ile çok oyaladığımızı fark ederek içeri doğru adımladık. Ayakkabımı çıkarmak için eğilemeyeceğimi bildiğim için sağ ayağımın ucuyla sol ayağımın topuk kısmına basarak çıkarmıştım. Başkasına çıkarttıracak hâlim yoktu herhalde. Herkes sırayla salona geçerken bende yavaşça merdivenlere adımladım, duş alsam iyi olurdu. Kendimi rahat hissedemiyordum. "Baba ben duşa gireceğim, beklemeyin beni." diyerek salona doğru seslendim ve yavaşça basamakları çıkmaya başladım. Abimler yardım için gelmek isteselerde engel olmuştum. Kendim halledebilirdim.
******
Islak saçlarımı oturduğum yerde havluyla kurularken karnımdaki sızıyı görmezden gelmeye çalışıyordum. Regl olmuştum ve maalesef ki ilk gün ağrıdan nefes alamaz hale gelirdim. Acıya alışkın olmama rağmen bu ağrı tarif edilemezdi. Daha önce de ağrı çekmiştim ama babamlar evde yoktu, şirkette oldukları için haberleri olmuyordu genelde... Hap hiçbir şekilde işe yaramıyordu, yapmam gereken şeyler sıcak su, sıkıca örtüye bürünmek ve saatlerce o ağrıyı çekmekti. Yavaş yavaş artan ağrım ile saçımla uğraşmayı bırakıp yatağa uzanırken çekmeceden aldığım çorabı ayaklarıma geçirerek örtüyü sıkıca üzerime örttüm. Uyusam geçerdi belki ama, bu ağrıyla uyumak bir mucize olurdu. Karnımda dikiş olduğu için sıcak su da koyamıyordum. Mecbur geçmesini bekleyecektim. Gitgide artan ağrım ile yatakta cenin pozisyonu alarak acı içinde kıvranırken, titrek bir nefes çektim içime...
******
Karan Pusat Çağdaş'tan;
Babamların şirket hakkında konuştuğu şeyler iyice sıkarken oturduğum yerden kalkarak salondan çıktım. Bir saat geçmesine rağmen hâlâ aşağıya inmeyen Arya ile merakla yukarı çıkarken etrafın sessizliği dikkatimi çekmişti. Duşa gireceğim demişti ama su sesi gelmiyordu, acaba uyumuş muydu? Merakla odasının önüne gelirken hafif aralık kapıdan gördüklerim ile kaşlarım çatılmıştı. Arya yatakta sessizce ağlıyordu. Düşünmeden odaya dalarken gözlerimizin buluşması ile kan çanağına dönen, kızarmış mavi gözlerine baktım bir süre. Yatağın yanına ilerleyip ucuna otururken yavaşça yüzüne gelen siyah tutamları kenarı ittim. "Neyin var güzelim, ağrın mı var?" "Çok a-ağrıyor Karan." derken titreyen sesi içimi delip geçerken komodinin üzerindeki ağrı kesiciye uzandım. "İçtim ben iki tane, etki etmiyor." demesi ile çaresizce ilacı geri koyarken ne yapacağımı bilememiştim. "Yürümek ister misin biraz, hem doktor da demişti yürümek iyi gelir, dikişler yerine oturur diye." başını onaylamazca iki yana sallarken gözünden akan bir damla yaş daha yatağın çarşafıyla buluşmuştu. "Dikişlerim a-ağrımıyor, karnım ağrıyor." diyerek yatağa sırt üstü uzanırken bir eli karnında derin nefesler alıyordu. Aklıma gelen karın ağrısı meselesi ile bakışlarım onu bulurken onun gözleri kapalı sessizce göz yaşı akıtıyordu. Elim yavaşça, rahatsız etmekten korkar şekilde karnına giderken ellerini avucuma alarak kenarı bıraktım. Ellerim karnını bulurken dikişlerine denk gelmemesi için büyük bir çabayla ve dikkatle masaj yapmaya başladım. "Geçecek güzelim birazcık daha sabret sadece." diyerek bir yandan karnına masaj yaparken boştaki elimle saçlarını okşuyordum. Mayışmış bir şekilde dururken yavaş yavaş kapanan gözleri ile yüzümde tebessüm oluşmuştu. Çok masum duruyordu böyle... Kısa sürede uyuyakalırken yanakları yaşlardan dolayı nemli kalmıştı. Kalbimde oluşan ağrıyla yüzünü incelerken hafif morluklar kalmıştı yüzünde. Boğazı daha da iyi olmuştu artık, eskisi kadar kötü görünmüyordu. Dikkatle incelerken aralanan kapı ile bakışlarım oraya dönmüştü. Poyraz ve Toprak Abi kapıda dikilerken, ikisinin bakışı da Arya'nın karnındaki elime kaymış ve aynı anda kaşları çatılmıştı. "Ne yapıyorsun sen?" diyerek sinirleyen tıslayan Toprak Abi beni kolumdan tutup zorla çekerken sinirli gözleri yüzümde geziniyordu. "Bir şey yaptığım yok, karnım ağrıyor dedi, ağlıyordu bende masaj yaptım." diyerek yanlış anlaşılmayı gidermeye çalışırken onun bakışları yatakta cenin pozisyonu almış, elleriyle karnına baskı uygulayan Arya'ya dönmüştü. Uyku sersemliği ile elini yaraya dikkat etmeden fazla bastırmış olmalı ki inleyerek gözlerini açmıştı. "Abim." diyen Poyraz yatağa adımlayarak Arya'nın yanına oturmuştu. "A-abi karnım çok ağrıyor." derken sesi ilk ağrıdığı anki gibi titremişti. "Ne iyi gelir güzelim, söyle de getirelim, dindirelim acını." diyen Toprak Abi de yatağın bir ucuna otururken ellerini elleri arasına almıştı. "İ-ilaç içtim geçmedi, sıcak su da dikişlerimi acıtıyor, geçmeyecek.." derken titreyen sesi kalbime hançer saplanmış gibi hissettirmişti. Çaresizce beklerken Toprak Abi bakışlarını bana çevirmişti. Gözleri ile Arya'yı işaret ederken sanırım masaj yaparak acısını dindirmemi istiyordu. "Karan sen masaj yap kardeşim, biz şimdi yanlışlıkla dikişine felan zarar veririz, daha fazla acı çekmesin meleğim." demesi düşüncelerimi desteklerken başımla onaylayarak üzerimdeki takım elbisenin ceketini çıkardım ve yavaşça Toprak Abi'nin kalktığı yere oturdum. Ellerim karnını bulurken yavaş ve dikkatli bir şekilde karnına masaj yapmaya başladım. İlk değdiğimde eli refleksle elimi bulurken saçlarını okşayarak kulağına eğildim "Sakin ol güzelim, dinecek birazdan ağrın." diyerek ellerini kenarıya bırakmıştım. Kısa sürede gözleri kapanmaya başlarken aşağıdan seslenen Ahmet Amca ile Toprak Abi ve Poyraz, Arya uyanmasın diye çıkmışlardı. "Dikişlerim acıyor, otursam olur mu?" diye mırıldanan Arya'yı yatak başlığına yaslanarak onayladım. Sırtını yatak başlığına yaslayacakken belinden dikkatlice tutarak göğsüme yaslamasını sağladım. İlk bir süre kasılsa da sonrasında bir şey demeden başını arkaya yatırıp omuzuma yatırmış ve gözlerini kapatmıştı. Açıkta kalan boynu gözlerim önüne serilirken burnuma dolan o efsane kokunun keyfiyle masaj yapmaya devam ettim bir süre. Elim ağrıdıkça diğer elime geçiyor, sırayla ellerimi dinleştiriyordum. Arya kısa sürede yorgunluktan ve ağrının dinmesi ile uyuyakalırken saat gece yarısını çoktan geçmişti. Toprak Abi bir ara yanımıza uğrayıp bizi o hâlde görünce sinirle 'seninle sonra görüşecez' işareti yapıp geri odadan çıkmıştı. Başka da kimse gelmemişti. Düşünceler arasında cebelleşirken günüm yorgunluğu ile kapanan gözlerim ile elimde işlevini yitirmişçesine Arya'nın karnında öylece dururken daha fazla direnmeyip gözlerimi kapattım...
******
"Abi, yenge kalkın artık yaa yemin ederim biri sizi böyle görürse kıyamet kopar." diyerek tepemde bağıran Aras'ı duymazdan gelerek önümdeki bedeni belinden tutarak kendime daha çok çektim. "Bak yaa kızı da bırakmıyor, abii kalk gözünü seveyim yengeme belki kıyamazlar ama seni doğrarlar vallaha." "Ne saçmalıyorsun sen?" diyerek gözlerimi aralarken gözümün önündeki siyah uzun saçlar ile ne yapacağımı bilememiştim bir ân. Arya sırtı bana dönük bir şekilde uyurken, ben ise ona belinden tutup sıkıca sarılmıştım. Nasıl bu hâle geldiğimizi düşünürken gözlerime şokla bakan mavi gözler ile yüzümde ufak bir tebessüm oluşmuştu. Ne huzurlu bir uykuydu bu böyle... "Hele şükür uyandınız, kız yenge sen benim abimi yatağa mı attın?" diyen Aras ile Arya'nın gözleri büyürken arkasındaki yastığı bir anda Aras'ın kafasına atmıştı. "Seni de mezara atacam bekle sen, pislik." diyerek hızla Aras'ın üstüne doğru ayaklanırken bir anda acıdan iki büklüm olmuştu. Dikişlerini unutmuştu. Hızla belinden tutarak geri yatağa çekerken öldürücü bakışlarım Aras'ın üstündeydi. "Ayy, yenge niye öyle şeyler yapıyorsun ki, insan kayınına hiç böyle şeyler yapar mı? Abi ben bu kızı sevmedim bana kötü davranıyor, başkasını bul." diyerek burun kıvırırken derin bir nefes alarak Aras'a döndüm. "Kendin mi çıkarsın yoksa yardım edeyim mi abicim?" diyerek tehditvari bir şekilde konuşurken gözlerini kısarak sinirle bana baktı. "Aman iyilikte yaramıyor, ben olmasam cenazen çıkacaktı bu evden Karan Efendi." diyerek odadan çıkmış kapıyı da arkasından kapatmıştı. "İyi misin güzelim?" diyerek Arya'nın tişörtünü biraz yukarı sıyırdım. Bandaj temiz gözüküyordu ama yine de emin olmak için, yapışkanı kenarıdan açarak dikişlerine baktım. Sadece tentürdiyot lekesi görünüyordu kan felan yoktu neyse ki. "Hadi gel elini yüzünü yıkayalım da aşağıya inelim, herkes uyanır birazdan." diyerek önce kendim kalkarak ardından da ona yardımcı olurken belinden destek olarak lavaboya gitmesine yardımcı oldum. Dikkatli bir şekilde sağlam olan eliyle yüzünü yıkarken bende kendi yüzümü yıkayarak havluya kurulamıştım. Aynada kendime bakıp siyah gömleğimin kollarını katlayarak, üstten birkaç düğmemi açtım. Kolumdaki saat daha sabahın yedisini gösterirken içimden Aras'a büyük bir küfür savurup saçlarıma şekil verdim. Kahve gözlerim aynada kendimi bulurken, gözgöze geldiği maviler ile şefkatle dolarken, dudağımın kenarının kıvrılmasına engel olamamıştım. Öyle dikkatli izliyordu ki daha gözgöze geldiğimizin bile farkında değildi. Onu utandırmamak adına bakışlarımı başka tarafa çevirirken boğazımı temizledim. "Ben hazırım güzelim inelim mi aşağıya?" "Ben üstümü değişsem önce, biraz beklesen olur mu?" "Zorlanırsan seslen güzelim, ben seni odada bekliyorum." diyerek lavabodan çıkıp kapıyı da ardımdan kapatırken komodinin üzerindeki telefonumu alarak gelen bildirimlere bakmaya başladım. Şirketle ilgili mesajlardı genelde... Kapının açılması ile bakışlarım oraya kayarken gözlerim gökyüzünü andıran o mavilerle buluşmuştu, hani bazen hava akşamüzeri laciverte boyanırdı ya, tamda o renki gözleri. Gözleri mavinin en güzel tonuydu... Gözlerine fazla baktığımı anlayarak hızla kıyafetlerine göz gezdirirken hayranlıkla süzdüm bedenini. Belindeki yarası yüzünden kısa giyinmişti birazcık. İkimizden de ses çıkmazken Arya'yı belinden tutarak yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlettim. O da bana ayak uydururken yavaş adımlarla merdivenleri inerek salona girmiştik. Aras ve kucağındaki Rüzgar duşında salonda kimse yoktu. Resmen iki günde insanların evine çökmüştük... İkili koltuğa ilerleyerek dikkatlice otururken Aras'ın bakışlarını üzerimizde hissedebiliyordum. Sırıtarak yüzündeki imâyla bize bakıyordu. "Kız yenge sen ne yere bakan yürek yakanmışsın meğer, iki günde bizim oğlanı kaptın helal olsun sana." diyerek Arya ile eğlenirken Arya derin bir nefes alarak sinirli bakışlarını Aras'a çevirdi. "Aras, seni çok pis döverim. Ne yengesi, ne kapması ya, iyice saçmaladın sen, demek ki insanda kafa olmayınca böyle oluyormuş sayende öğrendik." diyerek sinirle tıslarken bir elini sinirden bacağıma koymuş pantolonumu sıkıyordu.
Kucağında Rüzgar olmasa eminim yastığı çoktan kafasına yemişti benim salak kardeşim.
"Oyy minnoş yengem benim, utanma utanma biz bizeyiz şurda."
"Aras istersen uğraşma Arya'yla abicim, kız dövüş biliyor sonuçta, iyileştikten sonra elinden almam seni."
"Abi sende direkt hanımcı olmuşsun, koskoca Karan Çağdaş hanımcı, vay bee, hem yengem bana kıyamaz dimi güzellik?" diyerek kucağında Rüzgar ile yanımıza gelerek koltuğun kol kısmına oturmuştu.
Merdivenlerden gelen toplu ayak sesleri ile Aras hızla oturduğu yerden kalkarken bakışlarını üzerimizde gezdirdi.
"Abi senin kayınçolar topluca geliyorlar valla, kolay gelsin sana. Kız yengee sende abimi koru çok dövmesinler yazık abime." diyerek bizden en uzak noktaya otururken söylenmeyi de ihmal etmemişti.
"Şimdi araya felan kaynar dayak yeriz, aman Allah korusun.." diyerek kucağındaki Rüzgarı daha da kendine çekmişti.
|
0% |