@sirius_70
|
Dedemiz torunların karıştığını öğrenince neden kalp krizi geçirdi temalı bir özel bölümdür..
Yazardan; Geçmiş...
Mehmet Soyer sessiz adımlar ile koridorda ilerlerken, yüzünde gururlu bir tebessüm vardı. Koskoca Mardin ağasına kız torun yakışık almazdı. Ne kadar erkek torunu olursa o kadar göğsü kabarır, soy ismi şahlanırdı. "Ağam, Hasan Atakul ile görüştüm, oğlu doğduğu ân bizim Hayat yengenin kızıyla değiştireceğiz. Zaten ikiside bu hastanede, doğumları da başladı hiçbir sıkıntı çıkmayacak." "Tamamdır Hakkı, hiçbir sorun istemiyorum, Soyer soyadı bir erkekte daha can bulmalı." Diyerek yüzündeki yamuk sırıtış ile koridorda ilerlemiş ve kendini sabırsızlıkla doğumhanenin önünde bekleyen oğlunun yanına bırakmıştı. "Sakin ol aslanım, ne bu heyecan?" "Nasıl sakin olayım baba, prensesim gelmek üzere. İlk defa kızım olacak. " Diyerek mutlulukla volta atarken aynı anda duyulan iki bebek sesi ile sesler kesilmiş herkes doğumhaneye bakakalmıştı.
......
Hemşireler kucaklarındaki bebekler ile odaya girerken iki mavi kundak gören Ahmet Soyer afallayarak bakakalırken onun aksine babası yüzündeki sinsi gülümseme ile hemşireye bakıyordu. "B-benim kızım olacaktı." "Ultrasyon görüntülerinde yanlışlıklar olabilir beyefendi, iki oğlunuz oldu." Diyen hemşire bebekleri bırakarak çıkarken Mehmet yüzündeki gülümseme ile. "Hadi bakalım oğlum, Allah analı babalı büyütsün." Diyerek gülümsemiş ve odadan çıkarak koridorda kendini bekleyen Hasan Atakul'un yanına ilerlemişti. "Hakkı Hasan Bey'in parasını verin, bir daha da asla iletişime geçmeyin kendisi ile." Diyerek parayı veren adamlarına kısa bir bakış atarak Hasan Atakul'u göndermişti göz göre göre. Mutlulukla hastaneden çıkarak herkese emirler yağdırırken, erkek torunlarım oldu diyerek tüm Mardin'e ziyafet çektirmişti. Akşam olması ile tekrar hastaneye giderken yüzündeki gülümseme ile kapıyı tıklatarak içeriye girdi. "Benim paşalarım ne yapıyormuş bakalım?" Diyerek torunlarının yanına ilerlerken gördüğü pembe kundak ile şaşkın bakışlat ile uyuyan gelinine ve başında dikilen karısına baktı. "Bu ne demek oluyor Zelal, bu kız bebek de ne böyle." "Altını değiştirirken fark ettik Mehmet, adam sana mavi kundakta kız bebeği vermiş. Sabahtan beri telefonlarımı açsaydın öğrenirdin. Dolandırıldın." Diyen hanımı ile adam neye uğradığını şaşırırken öfkeyle çıkmıştı odadan. "Hakkı, bul bana Hasan denen adamı, bana kız bebe vermiş, ben napayım kızı, bana erkek torun lazım." Diyerek yeri göğü inletirken karşıdan elinde valiz ile kendisine doğru gelen oğlunu fark etmişti. "Bana ne dikiliyorsun kapıda, girsene içeri." "Kızın olmuş." "Çok şükür Rabbim yüzüme baktı da bir kız evlat nasip etti baba, dualarım kabul oldu." Diyerek sevinçle içeriye geçerken arkasından öfkeyle bakan babasından bi haberdi.
.......
"Ağam kaçmış gitmiş, adam hiçbir yerde yok, tüm parayla birlikte sanki yer yarıldı da içine girdi." Diyen Hakkı ile Mehmet Soyer deliye dönmüş bir şekilde ne yapacağını bilemezken kalakalmıştı koca koridorda bir başına. Ne anlamı kalmıştı ki bebekleri değiştirmenin. Erkek torun için yapmıştı bunu ama bir kazancı olmamış aksine zarar bile etmişti.
.......
15 yıl sonra...
"Ağam bulduk sonunda." Diyen Hakkı sevinçle odaya dalarken Mehmet Soyer kimi bulduğunu anlamıştı bile. "15 yıl geçti, bir önemi kalmadı artık, ailesinden ayırmanın bir manası yok." "Ama ağam..." "Yeter Hakkı bu konu hakkında konuşmanın bir lüzumu yok artık çıkabilirsin." Diyerek adamını kovarken hiçbir şey olmamış gibi devam etmişti evrak işleri ile uğraşmaya.
.......
2 yıl sonra...
"Baba, haberleri duydun mu?" Diyerek içeriye giren Mustafa sevinçle koltuğa çökerken babasının ve annesinin anlat artık temalı bakışlarına maruz kalmıştı. "Ahmet, Merve'ye test yaptırmış, öz kızı değilmiş, doğumda karışmış felan dedi, gidip yeğenimle tanışalım bir an önce. " Mehmet Soyer duydukları ile anlık şoka girerken, bir şey demeden şaşırmış gibi rol oynayarak yerinden kalkmış ve çalışma odasına gitmişti. Sonunda birbirlerini bulmuşlardı demek... "Ağam." Diyen Hakkı salonda duyduğu konuşmalar ile dayanamayıp ağasının yanına gelmişti. "Söyle Hakkı." "Ağam iki yıl önce de size bu konu ile ilgili gelmiştim ama reddetmiştin beni. Ben iki yıl önce gerçek torununuzu araştırdım. Ağam torununuz çok ağır şiddet görmüş öte ailesinde, adam kızı öldürmekten beter etmiş. Keşke yapmasaydık ağam ben çok pişman oldum, el kadar bebeye yapmadığını koymamış o Hasan denen herif. Zavallı kız çok ağır çileler çekmiş." Diyerek dert yanarken Mehmet Soyer beklemediği laflar ile şok olmuş bir şekilde adamına bakıyordu. "H-hakkı, nasıl ödeyeceğiz biz o kızın vebalini, nasıl ödeyeceğiz Hakkııı. " Diyerek dövünürken sıkışan kalbi ile nefes alamazken en son sandalyeden düştüğünü hatırlıyordu.
.........
6 yıl sonra...
"Zelal biz nasıl ödeyeceğiz o kızın ahını, biz küçücük bebenin hayatını kararttık, ben bilsem yapar mıydım, hiç kendi öz torunumu göz göre göre şeytanların eline verir miydim? Güzel Arya'm benim verdiğime bin pişmanım." "Vermedin Mehmet, sen o kızı sattın o namussuz adama, ben böyle olacağını bilsem, ölsem vermezdim o kızı senin ellerine." Diyerek dövünen Zelal ile ikisi de pişmalıkla yanıp kavrulurken duydukları ile şok olan Asım dolmuş gözleri ile avluya inmişti. Gezmeye gelmiş olan Ahmet amcasına ve ailesine bakarken gözleri Arya ablasına kaymıştı. Sevdiğinin kollarında mutlu mutlu erik yiyordu. Hamileydi ablası, ikinci bir bebeğe hamileydi. Kız bebeğine... "A-amca." Diyerek titrek sesle amcasının yanına giderken hepsi doğrulmuş endişe ile Asım'a bakıyordu. "Dedemle babannem konuşurken d-duydum. A-arya ablayı dedem değiştirmiş. Diğer aileye o v-vermiş." Diyerek her şeyi iki cümlede açıklarken 30 sene sonra ortaya çıkan gerçekler herkesi şok etmişti. "Ne diyorsun sen amcam, yanlış duymuşsundur." Diyerek korkuyla kızına bakarken Arya da donakalmıştı. "B-baba." Diyerek titrek bir sesle babasına bakarken Ahmet Soyer kızının aksine gür sesi ile konağı inletmişti. "Babaaa." "Karan ne diyor Asım, dedem mi yapmış, o mu zehir etmiş bana hayatı. Niye yaptı ki, ben ne yaptım ona?" Diyerek göz yaşları ile eşine bakarken Karan ne diyeceğini bilemiyordu. "Sakin ol güzelim, prensesimize bir şey olmasın bak, her şey açığa kavuşacak elbet. " Diyerek ayağa kalkarken Arya da kalkmıştı onunla birlikte. "A-ahmet, ben erkek torun sevdasına düştüm oğlum, bilemedim ne halt yediğimi, hatamı geç anladım. Affet oğlum babanı, sende affet Arya beni." "Bu mu yani, bu kadar mı? Sen erkek torun için benim kızımın hayatını kararttın, bunu bize söyleseydin ben bulurdum kızımı, o hayata mahkum etmezdim Aryam'ı da Merve'yi de. Sen nasıl bir herifsin yaa bir de utanmadan karşıma geçmiş af diliyorsun." Diyerek ortalığı ayağa kaldırırken Soyer kardeşleri de babasından farklı değildi. Karşılarındaki herif ayırmıştı onları bir tanecik kardeşlerinden. Aile bildikleri dedesi yapmıştı bunu onlara. "Yetmedi mi baba, sana altı erkek torun verdim, abimin kardeşlerimin de bir sürü erkek çocuğu var. Bir tanecik kızım mı battı gözüne. Allah gözünü doyursun başka da bir şey demiyorum ben sana." "Oğlum soyumuz için.... " "Yeter yaa, yeter, hâlâ soy diyorsun, seninde senin soyununda canı cehnneme Mehmet Soyer, sen hiçbir şeyi haketmiyorsun. Ne ölün ölüme, ne dirin dirime. Kendi soyu için torununun, benim canımın canını yakmışken benden sana evlatlık bekleme, bundan sonra Ahmet diye bir oğlun. Toprak, Poyraz, Kaan, Furkan, Ayaz, Demir, Arya diye torunun yok." Diyerek çocuklarına ve dünürlerine kısa bir bakış atarken hepsi ne yapacağını anlamış gibi ayaklanmış ve konak kapısına ilerlemeye başlamıştı. "B-baba gidelim bu şehirden, ya benim kızımı da benden almaya çalışırsa." Diyerek ağlayan Arya ile bakışlar onu bulurken Mehmet Soyer başını kaldıramıyordu yerden. "Korkma güzelim buna ne ben, ne de Karan izin verir, yansın kendi cehenneminde." Demiş ve kızını kolları arasına alarak çıkmıştı konaktan. Asaf, amcasının yanından ayrılarak annesinin elini tutarken. Deniz ise Toprak dayısının göğsüne uzanmış sessizce izliyordu herkesi. "A-ahh, s-sancı-sancı." Diyen Arya ile Karan hızla sevdiğini kucağına alırken Arya başını olumsuz anlamda sallıyordu. "Daha bir ay var o-olmaz Karan, burda doğmasın, kaderi bana benzemesin." Diyerek ağlarken bir yandan da karnını tutuyordu. Karan sevdiğinin sözlerini umursamadan acı çekmesine dayanamazken, hızla hastaneye gitmek için koltuğa oturtmuş peşinden ise diğer aile üyeleri ilerlemeye başlamıştı...
........
"Erken doğmasına rağmen çok sağlıklı, rutin kontrolleri yapıldı, gayet sağlıklı, geçmiş olsun, Allah analı babalı büyütsün." Diyen hemşire bilgilendirmenin ardından bebeği Karan'ın kucağına verirken Karan kolları arasındaki küçücük cana içi gidercesine bakıyordu. "Prensesim, babasının güzeli." Diyerek koklarken bebek kokusu içini huzur doldurmuştu. "Bak annende uyandı." "Diyerek kızını annesinin göğsüne bırakırken, Arya içine bebeğinin kokusunu çekerek sıkıca sarılmıştı bebeğine." "Özür dilerim annecim, hep benim yüzümden oldu, bu kadar stres yapmasam sen daha karnımda olacaktın." Diyerek bebeğini sıkıca sarmıştı. Asaf ve Deniz'de anne babasının yanına giderek sedyeye otururken Arya evlatlarını Karan ise tüm ailesini kolları arasına almıştı...
Nasıl oldu bilmiyorum ama biraz hızlı yazdığım bir bölüm oldu... Dedenin fenalaşmasını merak edenler olmuştu, onlar için kısa bir bölümdü. Umarım merakınızı giderebilmişimdir. Bu son özel bölümdü... Diğer kitabıma da göz atmayı unutmayın ❤❤kendinize çoook iyi bakın, sizleri seviyorumm
|
0% |