Yeni Üyelik
61.
Bölüm

61. Bölüm

@sirius_70

Karan Pusat Çağdaş'tan:

 

Aralık kapıdan içeri girerek önce salona ardından ise Arya'nın odasına adımlarken, bir yandan ise birden beni görünce korkmaması için sesleniyordum.

"Arya, güzelim nerdesin?"

Odasının açık kapısından içeri girerken açık olan lavabo kapısından gelen ses ile oraya yönelerek içeri girdim. Arya titreyen eli ile çekmecede bir şeyler arıyordu. "Arya, iyi misin?" diyerek belinden tutarken ağırlığını bana vermiş, başını ise göğsüme yaslamıştı.

Elleri sıkı sıkıya koluma tutunurken lavabodan çıkararak yatağa oturmasını sağladım. "Gel bakalım, neyin var?"

Titrek bir nefes alırken ellerimin arasındaki ellerinden birini çekerek karnına baskı uygulamaya başladı. "Bilmiyorum, u-uyurken birdenbire ağrım artınca ne yapacağımı bilemedim k-krem almaya geldim." derken kekelemesi ile acı çektiği belli oluyordu.

Endişeyle yerimden doğrularak lavaboya girdim ve çekmecelerdeki tüm kremleri elime doldurmaya başladım. Sonunda bitmesi ile hızla kremleri yatağın üzerine bırakarak hangisi olduğunu söylemesi için bakışlarımı Arya'ya çevirdim.

Eline aldığı turuncu kapaklı kremi elinden alarak uzanmasına yardımcı oldum, tişörtünü sıyırarak bandajı karnından çıkarırken etrafı kızarmış olan yarayı inceleyerek kremi açtım. Hiç beklemeden acısının bir an önce dinmesi için kremi yarasına sürerken acıyla inlemesi ile telaşla yaraya üflemeye başladım. "Bu olduğuna eminsin değil mi, çok mu acıdı?"

"E-evet bu krem, ilk başta yakıyor ama sonradan acısı g-geçiyor." anladığıma dair mırıltılar çıkarırken elimdeki kremin kapağını kapatıp yatağın üzerine bıraktım. Arya gözlerini sıkıca kapatmış yatağın örtüsünü sıkarken hala acı çektiği belli oluyordu. Gözünden damlayan yaşları silerken akmaya devam etmesi ile ellerim saçlarını buldu. Yavaş yavaş okşarken hala rahatlamaması ile pes etmeden devam ettim.

"Abla, evde misin?" diye bağırarak merdivenlere çıkan Demir'in sesi ile bakışlarım aralık kapıdan onunla kesişirken hafifçe kaşlarını çatarak hızla yanımıza adımladı. Arya'nın hâlini görmesi ile "Abla!" diyerek yatağın diğer tarafına çökerken Arya hala gözlerini açmamıştı. "Neyi var abi, niye böyle?" diyerek bakışları beni bulurken Arya'nın saçlarını okşuyordu. "Ağrısı artınca krem almaya gelmiş, bende şirketten geldikten sonra yanına geldim bakmak için, ama geldiğimde bu hâldeydi, kremini sürdük ama sanırım ilk başta biraz yakıyormuş."

"Ablam, güzel gözlüm nolur cevap ver bana?" diyerek başını Arya'nın boynuna gömerken titrek çıkan sesi ile içim kötü olmuştu. "İ-iyiyim ablam, g-geçer birazdan merak etme." diyen Arya ile Demir derin bir nefes alarak daha çok sokulmuştu boynuna.

"Çekme acı, bu hâlini görmeye dayanamıyorum." diyerek göz yaşlarını ablasının boynuna akıtırken hala başını kaldırmamıştı.

Arya yavaş yavaş sakinleşerek eski haline dönerken bizde rahatlamıştık.

Demir hafif kızarmış gözlerindeki yaşlarından kurtulurken, yüzünde huzur dolu gülümseme ile Arya'yı izliyordu. Daha fazla bakışmayarak Arya'nın boynuna öpücük kondururken odaya yayılan kahkaha sesi ile dudağımın kenarı kıvrılırken bakışlarım gamzelerine kaymıştı. "Demir, öpmesene boynumdan ya tikim var dedim ya sana." diyen Arya koluyla boynunu kapatmaya çalışırken Demir rahat durmuyor sürekli öpüyordu.

Sonunda Demir'den kurtulamayacağını anlamış olmalı ki kendini hızla geriye çekerek başını göğsüme gömmüş kollarımın arasına sığınmıştı. "Koru beni, lütfen." diyerek fısıldarken yüzünde hâlâ az önceki kahkakasından kalan ufak tebessüm vardı. Bir kolumu sırtına sararken, diğer kolumu boynuna sararak Demir'in öpmesine engel olmuştum. "Abi bırak ya, çok korkuttu bugün beni, intikamımı alacağım." diyerek Arya'yı çekmeye çalışırken kollarım arasındaki beden kollarıyla vücudumu sıkı sıkıya sarmıştı. "Bırak yaa, Demir, valla küserim bak."

"Demir, hadi ablana rahat bir kıyafet getir aslanım, üzerini değişip rahatlasın, ağrısı daha yeni geçti zaten." diyerek onu bizden biraz olsun uzaklaştırırken Arya derin bir nefes almıştı. "Teşekkür ederim." diyerek kollarım arasından çıkarken hızlanan kalbime tezat, boş kalan kollarım ve uzaklaşan kokusu ile içimde koca bir boşluk hissetmiştim.

Kısa bir afallamadan sonra kendime gelirken, öğrendiğim bilgiden dolayı yüzümde bir tebesüm oluşmuştu. Demek hanım efendinin boynundan tiki vardı, bunu öğrendiğim iyi olmuştu, lazım olursa kullanırdım belki.

Demir'in lavabodan elinde kıyafetlerle çıkması ile ayağa kalkarken ikisinin bakışları da beni bulmuştu. "Sen ablana yardımcı ol aslanım, ben kapıda bekliyorum sizi." diyerek baş selamı verip çıkmıştım.

Sırtımı duvara yaslarken cebimdeki telefonu çıkartarak gelen bildirim olup olmadığına bakmıştım, sadece birkaç gereksiz şirket bildirimi vardı ama başka yoktu.

Kısa süre sonra açılan kapı ile bakışlarım ikilinin üzerinde dururken Arya'nın giydiklerini inceledim.

Siyah dar paça bir pantolon ve onun üzerine büyük ihtimal abilerinden birinin olduğu belli olan açık kahve bir sweet giymişti. Ayağında ise beyaz spor ayakkabıları vardı.

"Abi ben bir formamı çıkarayım, rahat edemem böyle, sizde ablamla sizin eve geçin, babam akşam orda olacağımızı söylemişti."

"Biz geçeriz, sende erken gel, annem bir şeyler hazırlamıştır, okuldan yeni geldiniz yersiniz, daha babamların gelmesine çok var." diyerek Arya'yı belinden tutarken Demir beni başı ile onaylamakla yetinmişti.

Arya ile dikkatlice merdivenleri indikten sonra evden çıkarak, hemen arka taraftaki bizim eve geçmiştik.

Annem, Ayaz, Rüzgar, Aras beraber otururlarken sohbet ediyorlardı. Arya'yı boştaki ikili koltuğa oturtarak üzerimi değişeceğimi söyledim ve adımlarımı kendi odama çevirdim.

 

    *****

 

Siyah tişörtümü de giydikten sonra kendimi aynada süzdüm. Yine siyahlara bürünmüştüm.

Siyah bir kot pantolon ve siyah bir tişört benim gündelik kıyafetlerim için en idealiydi. Zaten renkli giymeyi sevmezdim, siyah benim rengimdi.

Daha fazla oyalanmayarak aşağı kata salona indim. Annemlerin gülüşme sesleri buraya kadar geliyordu.

İçeri girdiğimde karşılaştığım manzaraya şaşırmamıştım. Aras yere uzanmış yatarken Rüzgar ise bir eliyle yüzüne vurup diğer eliyle saçlarını asılıyordu. Herkes bu duruma gülerken benim gözlerimin odağında Arya'nın gamzeleri vardı.

Yanına adımlayarak koltuğun boş kısmına otururken kolumu oturduğu yerin sırt kısmına attım. "Ağrın var mı güzelim?" kafasını bana çevirince burun buruna gelmemiz ile kısa bir ân duraksasa bile gözlerini gözlerime dikti.

"Yok, krem sürdük ya ağrımıyor artık."

"Ağrırsa söyle mutlaka." diyerek bakışlarımı önüme çevirirken gözlerini kısmış bizi izleyen Aras ile göz göze geldim. Sinsice gülüyordu, kim bilir aklında ne vardı yine?

"Nasıl oldun güzelim, ağrın olduğu için okula da gelemedin?" diyen Aras yüzündeki sinsi gülümseme ile bana bakarken dediği kelime ile sinirle ellerimi yumruk yapıp kaşlarımı çattım.

Ne demek güzelim?

"Daha iyiyim Aras, ağrım da yok artık." diyen Arya ile bakışlarım onu bulurken Aras'ın inlemesi ile bakışlarım tekrar onu buldu. Ayaz kafasına yastık atmıştı sanırım.

"Büyüğümsün demem kırarım kafanı, ikizimden uzak dur Aras Abi." diyerek kaşlarını çatmış Aras'a bakarken oh olsun dercesine bakmıştım kardeşime... İçim rahatlamıştı resmen o yastık sayesinde...

Onlar kendi arasında muhabbete dalarken yerde sürünen Rüzgar ayaklarımızın ucuna gelmiş ne olduğunu bilmediğimiz şeyler mırıldanıyordu. "Ne oldu aslanım?" diyerek kucağıma alırken sevinçle bağırmıştı.

Bakışları ile bir süre yüzümü taradıktan sonra başını çevirerek Arya'ya bakmaya başladı, ona gitmeye çalışırken tuttuğum için ağlar gibi mırıltılar çıkarıyordu. "Abla uf olmuş aslanım, sonra alsın seni."

"Yok sorun değil, dizime oturtur musun?" diyen Arya ile bir süre kararsız kalsam da Arya'nın bakışlarına dayanamayarak dizine oturttum.

"Yakışıklı, ne yapıyorsun bakalım?" diyen Arya Rüzgar'ın elini tutmuş üstüne öpücükler konduruyordu. "Aaa, ımm mmmh." diyen Rüzgar sanki bir şeyler anlatıyormuş gibi boştaki elini sallarken yüzümdeki gülümsemeyi engelleyememiştim.

"Öyle mii, sonra ne oldu peki?" diyen Arya ile Aras tekrar bilmediğimiz şeyler mırıldanırken hayranlıkla onları izliyordum.

Bir süre sonra ikiside sessizliğe gömülürken Rüzgar kafasını Arya'nın göğsüne yaslamış öylece etrafı izliyordu.

Arya'nın saçının bir tutamını avuçları arasına almış sessizce duruyordu.

Arya ise ellerini Rüzgar'ın saçları arasında gezdiriyordu.

"Yorulduysan alıyım mı güzelim?" diyerek Arya'nın kulağına eğilirken başını bana çevirmesi ile burunlarımız yine birbirine değmişti.

"Yok biz gayet rahatız, yorulmadık da, rahatını bozmayalım küçük beyinde." derken bakışlarını kaçırmıştı az önceki olaydan dolayı.

"Sen bilirsin güzelim." diyerek kolumu sırtını yasladığı yere koyarken kendimde sırtımı koltuğa yaslayarak salondakilere odaklandım.

 

*****

 

"Omuzuma yaslanan baş ile bakışlarım yanımdaki bedene dönerken uyuyakalan Arya'yı fark ettim.

Kolları sıkıca göğsünde yatan Rüzgar'ı sararken o halde uyuyakalmış başı da omuzuma düşmüştü.

Koltukta duran elimi Arya'nın omuzuna sararken, kucağında kardeşime sıkıca sarılarak uyuyuşunu izledim kısa bir süre.

"Ayy kuzularım ya uyuyakalmışlar." diyen annemle bakışlar bizi bulurken herkesin yüzünde bir gülümseme olmuştu, tabi Ayaz ve Demir'in kısa sürede olsa Arya'nın omuzundaki elime sinirle bakmasını saymazsak.

"Ben Rüzgar'ı alayım, birinizde Arya'yı alsın da odaya yatırın, kızın her yeri tutulur yoksa." diyen Annem ayaklanırken Ayaz da bana fırsat vermeden ayaklanmıştı.

Annem Rüzgarı Arya'nın kucağından alacakken yerinden sıçrayan Arya ile irkilerek geri çekilmişti.

Arya Rüzgar düşmesin diye daha sıkı tutarken korku dolu bakışları kısa sürede etrafta gezmiş daha sonra ise kucağındaki Rüzgar'ı bulmuştu.

"Ben, Rüzgar'ı almaya çalışınca sıçradım birden, korkuttuysam kusura bakma abla." diyen Arya mahcup bir şekilde anneme bakarken annem önemli olmadığını söyleyerek Rüzgar'ı almış ve odasına götürmüştü. Kısa süre sessizlik olurken Ayaz üstünü değişmeye evlerine gitmişti.

Aras ile de Demir derin bir sohbete dalmıştı. "İyi misin güzelim?" diyerek önüne gelen saçlarını omuzundan getiye atarken mavi gözleri kısa bir ân beni bulmuş ve başıyla onaylamıştı.

Bakışlarıyla evi incelerken bende onu inceliyor hemen dibimden gelen kokusunu doyasıya içime çekiyordum.

Bu kadar güzel kokması haksızlıktı.

"Sömürdün sömürdün az kokla, k9 gibi kokladın kızı." diyen Aras ile şaşkın bakışlarım onu bulurken salonda olmayan Demir ile rahat bir nefes almıştım. "Ayaz'ın telefonu çaldı onu götürmeye gitti." diyerek açıklama yaparken başımla onayladım.

"Kız yenge, alacan mı sen benim abimi?" diyerek Arya'ya bakan Aras ile çatık kaşlarım onu bulurken bir yandan da sorduğu sorunun cevabını beklercesine Arya'ya bakıyordum.

"Nasip, kısmet bilemem ki ben bunu."

"Kız bilirsin bilirsin, deme öyle, bak abim diye demiyorum delikanlı adamdır, e yakışıklı, para desen var, arabası da var evlenince kalacağı evi bile var, annem alıp yerleştirdi güzelce, kaçırma bence bunu sen."

Arya şaşkınca Aras'ı dinlerken bu tatlı hâline ufak bir tebessüm ettim.

"Yoksa benden demesi havada kaparlar bizimkini, ben senden başka yenge istemiyorum." demesi ile kaşları çatılan Arya'ya baktım. "Yok ya daha küçük o, evlenme yaşı gelmedi." demesi ile ikiside benim burda olduğumu unutmuşlardı.

"Ne küçüğü yenge adam 22 yaşında, kocaman adam, hem belki yarın annem bulmadan kendi bulur gelecekteki eşini. Kaçırma bak ciddiyim." demesi ile Arya kaşlarını iyice çatarken sinirle dudaklarını dişlemeye başlamıştı. "Bulur mu ki?"

"Bulurum, belli olmaz bana." dememle bakışları beni bulurken, burda olduğumu yeni farketmiş gibi utanıp bakışlarını kaçırmıştı. "Daha yaşın küçük bulma boşver." derken ne dediğini bilmiyor gibiydi.

"Niyeki, sen istemez misin senin elinden tutup anneme 'sana gelinini getirdim' dememi?" kulağına fısıldamam ile bu kadar açık konuşacağımı düşünmüyor olmalı ki şaşkın bakışları beni bulmuştu.

"Beni mi?" diye sordu şaşkınca.

"Evet hem ailelerimiz de tanışıyorlar, yaş farkı da çok yok aramızda, sen güzelsin ben yakışıklı. Daha ne olsun?" diyerek ciddi ifademle ona bakarken aklı karışmıştı.

Aras'ın da salondan çıkması ile sadece ikimiz kalmıştık.

"İkimizde aramızdaki çekimi fark ediyoruz bence güzelim, istemeden de olsa birbirimize yaklaşıyoruz gün geçtikçe. Bu çekime net bir isim vermek için henüz erken ama en azından deneyelim, birbirimizden uzaklaşmayalım." diyerek cümlemi tamamlarken o da başıyla onaylamıştı beni. Bana bu konuda hak veriyor olması içimi rahatlatmıştı. En azından aynı şeyleri düşünüyorduk.

"Ya babamlar kızarsa?" diyerek korkuyla bana dönerken kalbimde bir sızı baş göstermişti. Eski ailesinden dolayı bunu sorduğunu biliyordum.

"Merak etme güzelim, Ahmet Amca ve abilerin seni her konuda desteklerler. Kıskanırlar ama mutluluğuna engel olmak istemezler bence." diyerek yüzüne beklentiyle bakmaya başlamam ile bakışlarını kararsızca etrafta gezdirdi. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi sanki.

"Deneyelim, ama çok ileri gitmeyelim, bir sınırımız olsun." demesi ile dudağımın kenarı yukarı kıvrılırken başımla onaylamıştım. "Olur güzelim, sınırlara dikkat ederek ilerleyelim, yavaş yavaş, acele etmeden." dememle beni onaylamıştı.

İçimde bir türlü yavaşlatamadığım kalp atışlarım yine kendini belli ederken dışardan bunun belli olmadığına emindim.

Çünkü yüzümde artık bir gülümseme yoktu.

Ama içimden geçen duyguları görseler, her şeyi anlarlardı.

İkimizden de ses çıkmazken, ben Arya'nın saçlarıyla oynarken o ise başını koltuğun sırt kısmına yaslamış duvardaki resimleri inceliyordu. Çocukken ne kadar çirkin olsamda annem her yere resmimi asmıştı. Asla utanmamıştı benden.

Çocukluğumda en iyi dostlarım Aras ve Soyer kardeşlerdi.

Onlar olmasa eminim kimse arkadaş olmak istemezdi benimle.

Güzel çocukluk geçirmemi sağlamışlardı.

"Çcukluğunu anlatsana biraz." diyen Arya'nın gözlerinde gördüğüm boşluk ile içimde oluşan burukluğa engel olamazken derin bir nefes aldım.

"Abinlerle geçti çocukluğum, diğer çocuklar çok kilolu olduğum için dışlarlardı beni, hep tek başımaydım, sonra abinler destek çıktılar hep benimle oynadılar, çok güzel vakitler geçirdik çocukluğumun kahramanları onlar. Sıradan bir çocuktum." diyerek cümleyi tamamlarken 'senin çocukluğun nasıl geçti?' diye soramamıştım.

Çünkü zaten iyi olmadığını biliyordum.

"Belki ayrı yerlerde büyümemiz şanstır, beraber büyüseydik abi kardeş sevgisi dışına çıkamayacaktık. İyi düşünmeye çalışıyorum, bir sebebi vardır onca acının diyorum ama olmuyor Karan, ben niye bunları yaşadım?" diyerek dolu gözlerini bana çevirirken bir şey diyememiştim, ne diyebilirdim ki zaten?

Böyle acı çekmesinin bir sebebi olamazdı, olmamalıydı...

Arya'yı kendime çekerken veremediğm cevabın huzursuzluğu kokusunu solumam ile gitmişti sanki, derin bir nefesle kokusunu içime çekerken daha çok kendime çekmiştim Arya'yı.

 

   

 

     

 

 

Loading...
0%