@sirius_70
|
Karan Pusat Çağdaş'dan;
Aynanın karşısında koluma saatimi takarken, son kez kendimi inceleyerek siyahlar içindeki iri yapılı vücuduma baktım. Yine siyah, hafif dar bir gömlek ve onu altına siyah bir pantolon giymiştim. Diğer renkleri sevmiyordum, en azından kendi üzerimde hoş duracağını düşünmüyordum. Annemin aşağıdan onuncu kez seslenmesi ile telefonumu, kitaplarımı ve defterimi alarak aşağıya inerken bu sabırsız hallerini bir türlü anlamıyordum. Daha dersin başlamasına bir saat vardı ama annemler sanki çoktan geç kalmışız gibi davranıyorlardı. "Geldim, iki dakika sabredemediniz?" "Oğlum geç kalacaksınız şimdi, hadi oturun bir ân önce masaya." diyerek Rüzgar'ın yanındaki sandalyeye oturması ile sert bir soluk vererek kitaplarımı ve telefonumu sehpaya bırakarak masadaki yerime oturdum. Önümdeki acı kahvemden bir yudum alırken diğerleri çoktan kahvaltıya başlamışlardı.
******
Hızlı geçen bir kahvaltının ardından Aras ile evden çıkarken karşı evden çıkıp garaja doğru ilerleyen Toprak Abi'yi ve Kaan'ı görmüştüm Bizim araba bahçenin girişinde olduğu için Ahmet Amcalar'ın evine doğru gitmeye başlamıştık Aras ile birlikte. Görüş açımıza giren topluluk ile Ahmet Amca'ya kısa bir baş selamı verip nasıl olduğunu sordum. "İyiyim Karan sen nasılsın?" "Bende iyiyim amca." Başı ile onaylarken yüzümü tarıyordu keskin bakışlarıyla. "Arya dün bir şeylerden bahsetti bize, denemek istemişsin." Vücudum kasılırken başımla onaylayarak. "Evet amca dün konuştuk, o da onayladı." "Seni severim Karan, ama sakın kızımı üzecek bir şey yapma, bunca zaman üzülmesine engel olamadım bundan sonra üzeni mahvederim." diyerek kısa bir tehdit savururken başımla onaylamakla yetindim bu sefer. "Dün bu konuda biraz Toprak ile tartışır gibi oldular. Toprak yeni bulduğu kardeşini bırakmak istemiyor haklı olarak, ama verdiği sert tepkiden ötürü Arya biraz korktu. Beraber odada konuştular ama ben tam olarak ne konuştuklarını bilmiyorum, onay verdi mi? Vermedi mi? Emin değilim. Sen çok üstüne gitme bizimkilerin, en ufak bir şeyde sana dalarlar." Kaşlarım çatık bir şekilde Arya'yı düşünürken bakışlarım Furkan'ın omuzunda dalgınca parmaklarıyla oynayan kıza takılmıştı. Saçları yüzünü kapattığı için yüzünü hiç görememiştim. Çok ağlamış mıydı acaba? Bakışlarım bür süre onda dolaşsa da hiçbir şekilde yüzünü görememiştim. Arabaların gelmesi ile bakışlarım onları bulurken, Toprak'ın öfkeli bakışlarını üzerimde hissediyordum. Herkes arabalara yerleşirken bende kendi arabama binmiştim yanımdaki Aras ile birlikte. "Umarım Toprak Abi ile çok fazla tartışmamışlardır. Toprak Abi'nin gözleri kızarmıştı o böyleyse yengemi tahmin edemiyorum bile." diyen Aras ile sıkıntılı bir nefes alırken biraz daha yüklendim gaza. "Umarım Toprak benim yüzümden kıza kötü bir şey yapıp da, dönülmez bir hata yapmamıştır." diyerek fısıldarken Aras da umarım demekle yetinmişti.
******
Arabayı üniversitenin bahçesine park ederken hemen arkamdan da Kaan'ın arabası girmişti park yerine. Herkes sırayla arabadan inerken Furkan, Kaan ve Ayaz boş gözlerle beni süzüyorlardı. Demir ise ufacık yaşına bakmadan kaşlarını çatmış sertçe bakmaya çalışıyordu. Bende bakışlarına karşı sert bakışlarımla karşılık verirken kısa bir ân gözlerimi Arya'ya çevirdim. Açık bıraktığı saçları yüzünden yine yüzünü göremezken bakışları elindeki telefonundaydı. Kaan bakışlarımı fark etmiş olmalı ki Furkanlar'ı göndererek bakışlarını bana çevirdi. "Sadece beş dakika Karan, fazlasına gerek yok şimdilik." diyerek okula doğru ilerlerken aramızda mesafe bırakarak arkası bize dönük şekilde banka oturmuştu. Hemen Arya'nın yanına adımlayarak saçlarını ellerimle geriye çekerken elindeki kapalı telefona baktım kısa bir ân. Sanırım tek derdi bir şeylerle oyalanmaktı. "Güzelim, ne oldu sana böyle?" diyerek tek elimle belinden tutarken bir elimle de kızarmış gözlerinin altını okşuyordum. "Karan, ben çok yoruldum... Her şeyden..." diyerek derin bir nefes alırken başını göğsüme yaslamıştı. Bu ses öyle gündelik bir yorgunluğun sesi değildi, bu yılların yorgunluğuydu... Bu bir ömrün, yaşanmamış çocukluğun, gerçekleşmemiş hayallerin yorgunluğuydu. "Tüm yaralarını saracağım güzelim, sadece biraz daha sabretmen gerekiyor." "Çok uzun sürmesin... Daha fazla dayanamam, hiç gücüm kalmadı." diyerek fısıldarken içimi burkan sesiyle daha sıkı kavradım belini. "Bugün babanla konuşayım, seninle biraz hava alalım, biraz dertleşiriz, rahatlarsın az da olsa. Hem de dün abinle yaşananları anlatırsın." diyerek saçlarına ufak bir öpücük kondururken sadece başıyla onaylamıştı. "Hadi dersine geç güzelim, ben konuşacağım Ahmet Amcayla merak etme sen." diyerek ondan ayrılırken yavaş adımlarla kendi okuluna doğru adımlamıştı. Telefonumu cebimden çıkarırken bir yandan da okuluna giren Arya'yı izliyordum. Hüzün ve kötülük hep iyileri buluyordu... "Alo amca, müsait miydin?" "Evet oğlum, şirketteyim odamda oturuyordum, önemli bir şey yoktur umarım?" "Yok amca merak etme de, ben bu akşam için senden izin alacaktım, Arya biraz durgun onunla konuşmak istiyorum." "Karan, seni oğlum yerine koyarım oğlum ama..." "Amca, geç olmadan geliriz, hem merak etme sadece konuşacağız, çok durgun, buna ihtiyacı var." "Peki ama kızımı erken getirmezsen değil bir daha buluşmak yüzünü göstermem sana." "Tamamdır amca, okul çıkışı gideriz akşam da çok geç olmadan döneriz. Teşekkürler, hadi sana da kolay gelsin." diyerek telefonu yüzüne kapatırken derin bir nefes almıştım. Şu dersler umarım bir ân önce biterdi...
******
"Evet arkadaşlar bugünlük bu kadar yeter, herkese iyi günler." diyen hoca ile rahat bir nefes alarak eşyalarımı topladım Hızla derslikten çıkarak otoparka geçtim, dersim normale oranla biraz daha geç bitmişti... Hoca bırakmamıştı. Kitaplarımı arka koltuğa bırakarak arabama bindim. Lisenin önündeki bankta kulağında kulaklığıyla oturan Arya'nın beni farketmesi için birkaç kez kornaya bastım. Kızarmış koyu mavi bakışları beni bulurken yüzündeki ufak tebessüm ile yerinden kalkarak ön koltuğa geçti. "Çok bekledin mi güzelim?" "Yok çok beklemedim, müzik felan dinleyince zaman çabuk geçti." diyerek mırıldanırken daha fazla beklemeden arabayı çalıştırdım ve yeşillik herhangi bir alana doğru sürdüm...
******
"Geldik güzelim." diyerek emniyet kemerimi çözerken Arya da yavaşça inmişti arabadan. Arka koltuktan ceketimi alarak bir kolumu Arya'nın beline sararak iri bir çınar ağacının önüne ceketimi örtü gibi serdim. İlk kendim oturup sırtımı ağaca yaslarken Arya'yı da dikkatle elinden tutarak sırtı göğsüme denk gelecek şekilde oturttum. Başı omzumu bulurken bende ellerimi beline sarmıştım sımsıkı. "Anlat güzelim." Titrek bir nefes çekerek söze başlarken bende başımı omzuna koyarak dinlemeye başladım... "Dün gece sizden çıkıp eve gidince..." Kaşlarım duyduklarımla birlikte çatılırken öfkeyle derin bir mefes aldım. "Ben gerekirse Toprak Abi ile görüşürüm güzelim, bana istediğini yapsın umrumda değil ama sana yapamaz, buna izin vermem." diyerek net bir şekilde dile getirmiştim. "Sonra gece yarısı tekrar konuştuk, izin verdi, sadece onlardan uzaklaşacağımdan, korktuğumda onlara değil sana sığınacağımdan korkmuş. Ama dün gece onay verdi sadece seni biraz zorlayacak gibi." diyerek eliyle minicik işareti yaparken dudağımın kenarı kıvrılması bir olmuştu. Boynuna kokulu bir öpücük kondurmam ile eliyle yaptığı işaret bozarak refleksle saçlarımdan tutup engellemeye çalışırken kahkahasına engel olamamıştı. "Karan yapma." diyerek kahkasının arasında söylenirken son kez öpücük kondurarak başımı omuzuna yasladım. "Kokuna hayranım kadın..." diye fısıldayarak daha büyük bir nefesi ciğerlerime hapsederken o da başını omzuma yaslamıştı. Ben onun boynunda soluklanırken o başını omuzuma yaslamış gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. "Yüreğine hayranım adam..." Söyledikleri ile dudağımın kıvrılmasına engel olamazken, başımı kaldırarak saçlarına ufak bir öpücük kondurdum. "Sevgilim olacak mısın? Daha erken biliyorum ama bir yerden başlamak istiyorum güzelim." diyerek bakışlarımı yüzünde gezdirdim. "Karan... Ben de istiyorum ama erken gibi biraz, sencede öyle değil mi?" diyerek yanlış anlamamdan korkar gibi tedirgince bana bakarken başımla onayladım. "Güzelim, erken biliyorum ama sevgili olunca bir şey değişmeyecek ki, emin ol sen istemediğin sürece sana dokunmam, elini bile tutmam. Sadece ilişkimizin bir ismi olsun istiyorum." diyerek kendimi açıklarken gözleri bir süreliğine karşıya dalmış ne diyeceğini düşünüyordu. "Olur, o zaman, yavaş yavaş güçlendiririz ilişkimizi. Zaten birden olmaz ki yavaş yavaş olacak." "Evet sevgilim, emin ol her şey senin istediğin gibi olacak. Hiçbir şey eksiksiz." diyerek sevgilim dediğim kısmı kulağına fısıldarken kasılan bedeni ile kısa bir ân şaşkınlıktan çıkamamıştı. "Hadi gidelim artık, yoksa Ahmet Amca kızımı niye geç getirdin diye başımın etini yer." diyerek yavaşça ayaklanırken o da kalkmış ve üzerini düzeltmişti. Ceketimi yerden alarak üzerindeki kirin geçmesi için kısaca silkeledim ve kolumu Arya'nın beline dolayarak onunla beraber arabaya doğru ilerlemeye başladım...
|
0% |