Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@sirius_70

     Kısa kollu tişörtünü yatağın üzerine bırakarak rahat bir eşofman giyindi, tişörtünü de giyecekken odaya dalan Ayaz ile bir küfür savurup arkasını döndü. Ayaz ise az önce ikizinin sırtında gördüğü izlerle takılı kalmıştı. Ayaz gözleri dolu bir şekilde ikizine bakarken Arya ise ne yapacağını bilemez halde ikizine bakıyordu.


    Ayaz Soyer'den


   Poyraz Abim ve Arya'nın kısa tartışmasından sonra, Arya kimseye bir şey demeden hızla odasına çıktı. Kalbimdeki ağrı ile derin bir nefes aldım, canı yanıyordu ve ben bunu sürekli hissediyordum.


    Annem, babam ve Furkan Abim Poyraz Abim'e bağırırken kimseyi umursamadan Arya'nın odasına adımladım, odaya daha yeni girdiği için uygunsuz bir vaziyette olacağını düşünmeden direk girmem ile gözlerimi açıp kapatıp karşımdaki manzaranın gerçekliğini sorguladım.


     Sırtında bir sürü yara olan, neredeyse derisi görünmeyecek kadar kötü durumda olan sırt benim ikizimin sırtı mıydı?


Gözlerimin dolmasını engelleyemeyerek gözlerine çevirdim gözlerimi. Ne yapacağını bilemez halde bana bakıyordu.


    Hızla yanına gidip kollarımı ona sararken bir süre dondu kaldı ama o da bana karşılık verdi. İkimiz de gözyaşı dökerken omuzlarımız ıslanıyordu.


    "Ben kötü birisi değilim Ayaz, yemin ederim onlara bir şey yapmadım, ne yaptıysa onlar bana yaptı hayatımı mahvettiler." dedi titreyen sesi ile. Arya omuzumda hıçkırarak ağlarken onu teselli edecek bir cümlem olmadığı için kendime lanet ettim.


    Omuzunu ıslatan her bir damla ile kalbime hançer saplanırken, Merve'nin öz ikizim olmadığını geç anladığım ve gerçek ikizimin bunları yaşamasının ağırlığını yaşadım kalbimde.


   Her kalbim ağrıdığında ağrı kesici içip geçirmeye çalıştığım için lanet ettim kendime, bu hikayede suçlu bizken bedelini masum bir kız ödemişti.


O masum kız benim ikizimdi...


     Bir süre daha gözyaşı döktükten sonra birbirimizden yavaşça ayrıldık. Arya hafif kızarmış mavi gözleri ile sanki söylediklerine inanmam için umutla gözlerime bakıyordu.


     "Arya ben sana inanıyorum güzelim, ama bunu annem ve babama söylemeliyiz eski ailen hakettiği yere gitmeli." Arya hızla başını iki yana salladı ve bana baktı. "Kimseye bir şey anlatmayacağız Ayaz, eğer anlatırsan bundan sonra beni polis zoru ile bile bu evde tutamazsınız, bir daha asla yüzümü göstermem size."


    Korkuyla gözlerim büyürken Arya'yı başım ile onayladım, onu görememek sanırım en kötü ceza olurdu benim için.


    Arya son kez gözlerime bakarak yatağına oturdu, sırtını yatak başlığına dayarken bacaklarını kendine çekti, ben de yatağın diğer tarafından dolaşarak onun yanına oturdum. Bakışları beni bulurken hafif tebessüm etti. "Birşeyleri anlatmak ister misin? Bu yükü tek başına taşımak zorunda değilsin." Arya'nın bakışları bir süre yüzümde gezindi ve ciddi olup olmadığımı ölçtü bakışları ile.


     Hafifçe başını sallaması ile pür dikkat onu izlemeye başladım. "Altı yaşındaydım daha, küçüktüm, her çocuk gibi anne ve babamın bana ilgi göstermesini beni sevmesini istiyordum. Ana sınıfındayken arkadaşlarım lunapark hakkında konuşur yorum yaparlardı, ben ise onların anlatmaları ile kafamda hayaller oluşturmaya çalışırdım. Babalarının onlara pamuk şeker aldıklarından bahsederlerdi ben ise ne tadını biliyordum ne şeklini. Akşam heyecanla eve gittim, hayatımda ilk defa babamdan bir şey isteyecektim, çaldım kapıyı annem açtı yüzüme bile bakmadan geri döndü gitti. Onu umursamadan hızla salona gittim babam oturmuş televizyon izliyor keyifli keyifli." dedi akan burnunu çekerek. Küçük bir çocuğun bunları yaşaması ağırdı, sevgi görmemesi çok ağırdı.


    Arya derin bir nefes alarak bakışlarını duvara çevirdi. Ve kaldığı yerden konuşmasına devam etti.  "Gittim yanına nefret dolu gözleri parladı beni görünce.  'Baba' dedim 'Ne var?' dedi. 'Beni lunaparka götürür müsün, arkadaşlarım anlattı çok güzel bir yermiş oyuncaklar varmış, pamuk şeker de varmış.' dedim hevesle. Yüzüme bakarak gülümsedi, ben götürecek sandım sevinçle boynuna atladım babamın." Arya tekrar kısa bir ara vererek nefesini düzene soktu. Dili ile konuşmaktan kuruyan dudaklarını ıslatıp bakışlarını üzerimden çekti ve boş duvara dikti.


    "Tuttu kolumdan 'Sen bana ne hakla sarılırsın? 'diyerek tokat attı. Çok acıdı canım, ağlamaya başladım düştüğüm yerde. Saçımdan tutarak zorla kaldırdı beni ben yapma dedikçe daha çok asıldı saçımı. Evden dışarı çıkardı ve kömürlüğe kapattı beni, hava çok soğuktu dondum orada, oysa sadece lunaparka gitmek istemiştim. Bağırdım bağırdım bağırdım en sonunda kapı şiddetle açıldı, saçlarımı tuttu yine 'Bağırıp durma komşular aradı sesler geliyor, uyuyamıyoruz diye'  ben daha çok bağırdım, dinlemedim sözünü. Kolumdan tuttuğu gibi yere attı beni ben daha ne olduğunu anlamadan karnıma, sırtıma, belime, bacaklarıma her yerime tekme attı. Ben acıdan bağırırken durmadı, aksine daha hızlı vurmaya başladı."


     Arya boş bir ifade ile duvara bakarken, durmadan akan göz yaşlarım ile her ne kadar bulanık görsem de yüzüne bakmaya devam ettim. Çok ağırdı ve o bu yükü bunca yıl omuzlarında taşımıştı hem de tek başına. Ben ona bakmaya devam ederken sessizliği tekrardan bozarak konuşmaya başladı.


    "O öylesine sert vururken acıdan bayılmışım, ölür de başıma kalır diyerek korkmuş ve eve götürmüş beni tekrar, pansuman yapmışlar bana. Sabah uyandığımda her yerim ağrıyordu ve vücudum yara bere içindeydi. Aynanın karşısına geçtiğimde yanağım attığı tokattan dolayı morarmıştı. Ben okula nasıl gideceğimi düşünürken annem olacak kadın geldi yanıma elinde kapatıcı vardı, altı yaşındaki bir çocuğun yaralarını kapatıcı ile kapattı. Hani anneler çocuklarını sever derlerdi, benim annem sandığım kadın beni hiç sevmedi ki, ben çok mu bir şey istedim ondan, evden çıkmadan söyledikleri hâlâ aklımda, ne demişti sahi 'Bir daha yüzüne vurma, görünmeyecek yerlere vur, okulda hocalar felan şüphelenir.' vücudumdaki yaralar değil de dedikleri yakmıştı canımı. Zaten babam sandığım adam da tehdit etmişti, birine bir şey söylersen daha kötü döverim diyerek." dedi ve dolu gözlerindeki yaşları gözlerini kapatarak gidermeye çalıştı, ama kapalı gözlerinden bir damla yaşın akmasına engel olamamıştı.


    Gözleri kapalı şekilde dururken tekrar konuşmaya başlaması ile akan göz yaşlarımı umursamadan yine ona çevirdim bakışlarımı.


     " 11 yaşında yemek ve temizlik yapmaya başladım, annem sandığım kadın köle gibi kullanırdı beni, bir yandan okul bir yandan ev işi çok yorardı. Birgün yine okuldan geldim üzerimi değiştirdim ve yemek yapmaya başladım. Sonra sofrayı kurmaya başladım tabakları yerleştirdikten sonra kolum yanlışlıkla masadaki bardağa çarptı, tutmaya çalıştım ama ben daha tutamadan yere düştü. Mutfağa geldi koşarak kendini annem zanneden kadın. 'Zaten kendin fazlalıksın bir de eşyalara zarar vermeye mi başladın?' dedi ben daha kendimi savunamdan elektrikli süpürgenin demir sapı ile vurmaya başladı bacaklarım ve karnım mosmor olmuştu. Sonra da beni çöp gibi tutup odama attı. Yine kendi yaralarımı kendim sardım." dedi ve tekrar kısa bir süre sessizlik oldu. Bir süre Arya duvarı ben ise diğer yarımı izledim. Konuşmayacağını anladığım da ben konuşmaya başladım bu sefer.


    "Peki Melih, abin korumadı mı seni onlardan, kardeşime dokunmayın demedi mi?" Arya sorduğum soru karşısında ufak bir tebessüm etti.


    "Onunla aramız küçükken iyiydi, beraber yatar kalkardık, dışarıda olmadığı zamanlar beni korurdu onlardan sonra ben daha ne olduğunu anlamadan Hasan bir köşeye çekti bir şeyler konuştu, sonra bir anda o da bana düşman kesildi ve tüm nefretini yüzüme tükürdü." Arya yeniden derin bir nefes alarak gözlerini kapattı.


    "Bir gün eve Melih'in arkadaşları geldi, ben de evdeydim o gün, 11 yaşındaydım daha, atıştırmalık bir şeyler hazırladım onlara. Salona gidip kapıdan seslendim 'Abi yiyecek bir şeyler hazırladım size mutfaktan alır mısın?' dedim çünkü arkadaşları benden büyüktü ve yanlarına girmekten çekiniyordum. Arkadaşları beni görünce gülmeye başladı, neye güldüklerini takmadan arkamı dönüp odama gittim. Aradan iki saat felan geçtikten sonra Melih odama girdi. Ben hızla ayağa kalkıp karşısına geçtiğimde yüzüme bir tokat attı. Ben yere düşerken ayağı ile tekmelemeye başladı, sonra saçımdan tutup kaldırdı ve işaret parmağını yüzüme doğru salladı 'Eğer bir daha arkadaşlarımın yanında beni rezil edersen ve bana abi dersen seni gebertirim' dedi. Meğer arkadaşları o gün yırtık kıyafetlerim yüzünden bana gülmüş. Hasan bana asla yeni bir kıyafet almazdı ki, hepsi yırtıktı kıyafetlerimin, sadece arada dışarı çıkarken rezil olmayalım diye düzgün bir şeyler alırdı. O gün güya onu arkadaşlarına rezil ettiğim için üç gün yemek ve su vermediler üzerine bir de sobayı yakmak için kullandığımız odun ile dövmüştü beni." dedi ve derin bir nefes aldı.


    "İşte bu yüzden abinler hata yapıyor, ben bile yaşadıklarıma rağmen onlara ön yargı ile yaklaşmadım. Belki onlara anne, baba veya abi diyemem ama beni severlerse ben de onları çok severim." dedi ve yatağa uzanarak cenin pozisyonu aldı.


    Uykuya dalmadan önce söylediği şeyler ile hıçkırıklarımı engellemek için elimle ağzımı kapattım.


    "Ayaz bu anlattıklarım onlardan gördüğüm ilk şiddetlerdi ben onlardan 10 yıl şiddet gördüm. Ama biliyor musun artık canım yanmıyor


çünkü acıya alıştım ben, ne kadar zor da olsa ben acıya alıştım ikizim."


Loading...
0%