Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@siyahbeyazyarim

Herkese merhaba. Bu benim ilk kitabım olduğu için mantık hataları çoktur. Şimdiden kusuruma bakmayın. İlk başta wattpadde yayınladığım kitap. Orası kapanınca buraya geçtim. Umarım burası benim için sanş getirir.

Keyifli okumalar...

Genç adam olabildiğince hızlı bir şekilde koşuyordu. Gövdesi büyük ağacın kökleri etrafa yayılmıştı. Ağacın köklerini fark etmeye adam yere düşmüştü. Kesik kesik lakin derin derin nefesler alıyordu. Onun için durma sırası değildi. Arkadaşlarının ve halkının yanında olması lazımdı. Düşmanlarına karşı onların yanında olması gerekiyordu.

Genç adam yirmili yaşlarındaydı. Uzun boylu biraz yapılı birisiydi. Kıvırcık siyah saçları ve masmavi gözleri vardı. Birkaç sene önce çok sevdiği kadınla evlenmiş, ondan dört çocuğu olmuştu. Lakin şimdi onları arkasında bırakmak zorunda kalıyordu. Bir gün geri dönecek, onlara her şeyi açıklayacaktı. Genç adam çocuklarıyla bir gün karşılaşacağını şimdiden hissediyordu.

Adımlarını sıkı ve hızlı hızlı atıyordu. Ağaçların birbirine sık ve rengârenk olduğu ormana giriş yapmıştı genç adam. Yetişmişti, arkadaşlarının yanında olabilecekti. Son bir gayetle koşmaya devam etti genç adam.

Ormandan çıkmış, açıklık bir alana gelmişti adam. Karşısında DERFİA duruyordu; sonunda varabilmişti oraya. Hayranlıkla bakmaya başlamıştı, son ziyaretinden itibaren çok şey değiştiğini fark etmişti. Onlara katılanlar yeni savaşçılar; yeni kurulan demirhaneler, talimler için yeni kurulan alanlar vardı.

Genç adam etrafı incelemeyi bırakıp yürümeye devam etti. Arkadaşları Merlin ve Legolas'ı bulana kadar durmamıştı. Merlin ve Legolas'ı alanın ortasında duran büyük beyaz çadırın içinde bulmuştu. Genç adam içeriye girdiğinde ikisi de susmuş, bakışları ona dönmüştü.

Merlin yaşının genç olmasına rağmen usta bir büyücü olmuştu. Siyaha yakın saç rengi, mavi gözleri, beyaz bir teni ve ortalama bir boyu vardı. Legolas, uzun boylu, dikkat çeken sapsarı saçları, mavi gözleri ve beyaz teni vardı. Legolas elflerin temsilcisiydi. Elflerin kraliçesi, Legolas’a yetki vermiş, verilecek tüm kararlarda onun sözü geçecekti. Ortamda ki sessizliği Merlin bozmuştu.

“Eski dostum Brom, seni görmek ne güzel. Hoş geldin aramıza.” dedi Merlin.

Brom cevap verebilmek için nefesinin düzelmesini bekledi. Üzerinden kısa bir zaman geçmişti ve Brom’un nefesi düzelmişti.

“Hoş buldum eski dostum. Sizi görmekte çok güzel.” dedi Brom.

“Hayırdır, seni buraya getiren nedir? Bir sorun yok değil mi?” dedi Legolas.

Merlin ve Legolas, Brom’un vereceği cevaptan korkuyorlardı. Korkuyorlardı çünkü; düşmanları her an harekete geçebilirlerdi.

“Üç gün önce, cadının uşağı evimin yakınlarına geldi. Ondan bir haber getirdi bana size getirmem için. Üç gündür de yollardayım, aileme haber veremeden yola çıkmak zorunda kaldım.” dedi Brom.

Merlin ve Legolas şaşkınlıkla, Brom’a bakmışlardı. Cadıdan bu hareketi beklemiyorlardı. Bu kadar erken harekete geçmesini hiç beklemiyorlardı.

“Ne haberiymiş bu?” dedi Brom.

“Söyle ki; DERFİA kururken oluşan kehaneti unutmadığını, zamanı gelince de o çocukları öldüreceğini ve kendisinin sonsuza denk DERFİA’nın başına geçeceğini söyledi.” dedi. “Ayrıca gelecekte ki savaşa hazırlıklı olsunlar dedi.” diye ekledi Brom.

Merlin, Brom’un dediklerini bir müddet düşündü. Her şey zorlaşmaya başlamıştı. Bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğine karar vermesi gerekecekti. Şuan ki önceliği Brom’a DERFİA’nın kurulması hakkındaki hikayeyi anlatmaktı. En önemlisiyse kehanetten bahsetmesi gerekecektir. Uzun süre kehaneti düşünmüş ama pek bir sonuca varamamıştır.

“Brom, sana hiç DERFİA’nın nasıl oluştuğunu anlattım mı?” dedi Brom.

Legolas, Merlin’in bunu anlatmak istediğine hem şaşırmış, hem de neden anlatmak istediğini anlamamıştı. Lakin sesini çıkarmamış, bir köşede anlatacaklarını dinlemeye başlamıştı.

Dünyayı değiştirecek kokuyu taşıyan rüzgar, gece uğuldayarak esiyordu. Uzun boylu bir Elf gözlerini kısarak etrafı incelemeye başlamıştı. Elinde tuttuğu uzun soluk kılıcını sıkıca kavradı. İki omurganın arasına girecek kadar keskin, en sağlam zırhta çentik atacak kadar güçlüydü.

Elf dikkat çeken gri saçları beyine kadar iniyordu. Gözleri mavinin en koyu tonunu taşıyordu. Onu gören herkes hayranlıkla bakıyordu. Elf bütün dünyanın yükünü sırtında taşıyordu.

Esen rüzgar, düşmanlarının kokusunu ona kadar taşımıştı. Şaşkınlıkla kirpiklerini kırptırdı. Bu kadar çabuk bulmalarını beklemiyordu. Huzursuzca yerinde kıpırdadı. Bir an önce oradan ayrılmalıydı, durduğu süre boyunca yakalanma ihtimali yükseliyordu.

Elf hızlı ve sıkı adımlarla ilerlemeye başladı. Arkasındaki düşmanları atlatabilecek miydi? Yoksa ona yetişip yakalayacaklar mıydı?

Ne kadar süre koştuğunu bilmiyordu. Gideceği yere, dostlarının yanına gelmişti. Gelmişti, lakin gördükleri içler acısıydı. Cadı’nın yandaşları dostlarına saldırıyordu. Çoğu arkadaşını kaybetmiş, hayatta olanlarsa savaşmaya devam ediyorlardı. Lakin onlarda yorgun ve bitkindi. Dayanacak güçleri kalmamıştı.

Ayakları adım atmak istemese de, atmak zorundaydı. Arkadaşlarının yanına gidip onlarla omuz omuza savaşmak istiyordu. Zorda olsa adımlarını atmış, arkadaşlarının –Tek kişi olmuş olsa da- yardımına koşmuştu.

Her ne kadar savaşırsa savaşsınlar, öldürseler bile düşmanları bitmek bilmiyordu. Elf git gide sayılarının azaldığının farkındaydı ve bir şeyler yapması gerekiyordu. Lakin ne yapacağını bilmiyordu.

Aklına gelen ilk şeyi yapmıştı. Bunu yaparken doğru bir şey yaptığını hissediyor ve düşünüyordu. Düşmanların geldiği yöne dönerek; ‘Böetq istalri!’ dedi.

Yaptığı büyü onları ne kadar durdurur bilmiyordu, lakin her ne yapacaksa çok az bir vakti vardı. Elini çabuk tutması gerekiyordu.

‘Umarım bunu başarabilirim.’ dedi içinden.

Elfin dudaklarından hızla bazı sözcükler döküldü. ‘Deloi öoi’ Son sözcüğü bağırarak söylemişti. Etrafı hızla değişmiş, saydam olsa da hafiften belli olan bir koruma kalkanı oluşmaya başlamıştı.

Çevresini incelemeye başladığında, birbirlerine sık olan ağaçların rengarenk, dağların birbirine paralel uzunlukta olduklarını gördü. En önemlisiyse etraflarının dağlarla çevrili ve durdukları yer dışında ormanlık alan olduğunu fark etti. Elf onları bir dağın ortasında ki vadiye getirmişti, en azından öyle olduğunu düşünüyordu.

Elf dostlarından geri kalanlara bakmıştı. Çok az kişi kalmalarına rağmen toparlanmak için elinden geleni yapacaktı. Elbette toparlanmak zor olacaktı onlar için lakin toparlanmak zorundaydılar.

Elf yaralı dostlarının yanına koşup onlara elinden geldiğince yardım etmeye çalışmıştı. Yara almayanlar bile bir işin ucundan tutmaya çalışıyordu.

Günler, haftalar, aylar geçmişti belki. Bu süre zaafında biraz da olsa toparlanmışlardı. Kalacak ev yapmak için birkaç ağaç kesmek zorunda kalmışlardı. Her kestikleri ağaç için yeniden ağaç dikmeli ihmal etmemişlerdi.

Şifa çadırı, demirhane yapmışlardı, Ekinlerini ekip biçmek içinde dağların yamacına tarla yapmışlardı. Savunma sistemiyse başta aksaklık olsa da zamanla kuvvetlendireceğini düşünüyordu Elf.

Dağların arasına geldikleri günden beri aralarına birkaç kişi katılmıştı. Bebekler doğmuştu. Yavaş yavaş sayıları artıyordu. Bu biraz da Elfi korkutuyordu. Çünkü, kalacak yer ayarlamakta güçlük çekeceklerini ve yiyecek bulmada sıkıntı çekmekten korkuyordu. Onları kurtarmak yerine daha kötü duruma sokmaktan korkuyordu.

“Efendi Oromis?” dedi genç Elf.

“Efendim, bir sorun yok değil mi?” dedi Oromis.

“Aslında yok, sadece bir şey sormak istiyorum.” dedi genç Elf.

“Buyur, ne sormak istiyorsun.” dedi Oromis.

“Şimdi ne olacak? Ne yapacağız? Az önce odamda otururken bir kehanet oluştu ve yazdıkları beni korkutuyor.” dedi genç Elf.

“Kehanet mi? Kağıt yanında mı?” diye soru yöneltti ona.

Genç Elf kehanetin yazılı olduğu kağıdı Oromis’e uzattı. Elf hem şaşkın hem de korkmuştu. Şaşkındı çünkü böyle bir şey beklemiyordu, korkuyordu çünkü bu kehanet onların başına işler açabilirdi. Genç elf’in verdiği kağıdı eline almış ve okumaya başlamıştı.

Yüzyıllar sonra esaret gelecek Derfia’ya

Cadı’nın hükmü devam mı edecek? Yoksa sona mı erecek?

Dört kardeş güçleriyle cadıyı yenebilecek mi?

Umutların tükendiği an sevgi üstün gelecek…

Derfia ya tamamen yok olacak,

Yada huzurlu bir şekilde yaşamaya devam edecekler…

Böetq istalri! – Büyük Ateş!

Deloi öoi – Yeryüzü Değiş

 

Yayınlanma Tarihi: 08.09.2024

Loading...
0%