Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@siyahbeyazyarim

Keyifli okumalar...

“İçeriye almayacak mısın beni?” dedi yabancı.

“Ah özür dilerim. Seni beklemiyordum.” dedi Legolas.

Legolas, kapının önünde çekilmiş, geçmesi için yol vermişti ona. İçeriye giren adam bakışlarını kardeşlere çevirmiş dikkatlice onları incelemeye başlamıştı. Aynı şekilde kardeşlerde adamı inceliyordu. Adamın kıvırcık siyah saçları, mavi gözleri ve esmer bir teni vardı. Kardeşler onun kim olduğunu çıkaramamış, adam onları tanıyormuş gibi davranıyordu.

“Merhaba çocuklar. Sizi yakından görmek beni çok mutlu etti.” dedi yabancı.

“Bizi tanıyor musun?” dedi Aaron.

“Evet, çok yakından tanıyorum diyeyim.” dedi yabancı

“Ne güzel. Ama biz seni tanımıyoruz bu daha güzel…” dedi Aaron.

Yabancı Aaron’un bu değine gülmüş, Legolas gözlerini devirmekle yetinmişti. Legolas, Aaron’un bu hallerine alışmıştı, fakat yabancı bu hallerini ilk defa görüyordu. Legolas’ın oturduğu sandalyeye o oturmuştu. Kardeşlere dönmüş konuşmaya tekrar başlamıştı.

“Benim adım Brom. Derfia’da sıradan bir savaşçıyım. Aynı zamanda Legolas’a korumalık görevinde yardıma geldim. Bir an önce Derfia’ya ulaşmamış gerekiyor. Savaş kapımızda.” dedi Brom.

“Ben yokken bir şeyler mi oldu orada?” dedi Legolas.

“Çok şey oldu aslında. Cadı giriş yerimizi bir şekilde öğrenmiş. Ordularını göndermiş, tahminimiz üç-dört hafta içinde Derfia’ya ulaşmaları yönünde. Bu yüzden sizi hemen bulmam ve Derfia’ya götürmem gerekti.” dedi Brom.

Kardeşler şaşkınlıkla ağızlarını açmış, Legolas tedirgin bakışlarıyla düşünmeye başlamıştı. Çok az vakitleri olmaları onu korkutuyordu. Çünkü kardeşlere yeterince eğitim veremeyecekti. Legolas, cadının bilerek ordularını erken gönderdiğini düşünüyordu. Kardeşler eğitim alamazsa kendilerini koruyamazlar ve cadının onları öldürmesi kolaylaşacaktı.

Legolas, bakılarını Brom’a çevirmiş ve beynine girerek ona fısıldamıştı. ‘Şimdi ne olacak? Ne yapacağız?’ Brom onun bu hareketine şaşırmamış, kardeşler yanlarındayken sesli konuşmak istememişti.

‘Bu gece burada kalacağız. Kardeşlerin bu son dinlenmesi olabilir. Bundan sonrası için yorulacaklarını hissediyorum. Hem ruhsal hem de fiziksel olarak.’ diye yanıtlamıştı Brom onu. Legolas hafif bir şekilde başını sallamakla yetinmişti. Brom’un haklı olduğunu biliyordu. Legolas kardeşlere dönmüş, kendilerine meraklı ve şaşkın şekilde baktıklarını görmüştü. Onlara ne cevap vereceğini bilmiyordu.

“Bu gece buradayız. Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkacağız. Yolumuzu uzatmak yerine çölden geçeceğiz. Orası bizim için daha kestirme olacaktır.” dedi Legolas.

“Çölden geçmek zor olacaktır bizim için ama bunu başaracağımıza eminim.” dedi Brom.

“Oradan geçerken susuz ve aç olacağız. Buna nasıl dayanacağız?” dedi Mia.

“Elbet bir yol bulunur sen düşünme bunu.” dedi Legolas.

“Kaçınılmaz savaş yaklaşıyor ve bizim elimiz kolumuz hepten bağlı.” dedi Perseus.

“Maalesef ki bağlı.” dedi Legolas.

Savaş yaklaştıkça korkuları çoğalıyor, karamsarlık üstlerine çöküyordu. Bu savaşı kazanamamaktan korkuyorlardı. Onlara güvenen insanları hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorlardı. En önemlisiyse önem verdikleri insanları kaybetmekten korkuyorlardı. Kardeşleri büyük sorumluluk bekliyordu. Bu sorumluluk altından nasıl kalkacaklarını bilmiyorlardı.

“Legolas, seninle biraz konuşabilir miyiz?” dedi Perseus. “Ama yalnız konuşmak istiyorum.” diye ekledi.

“Tamam, diğer odaya geçip konuşalım. Brom sen burada kardeşlerin yanında kal.” dedi Legolas.

Perseus ve Legolas, diğer boş odaya geçmişler, karşılıklı olarak yataklara oturmuşlardı. Legolas, onun ne konuşacağını içten içe merak ediyor, bir o kadar da korkuyordu. Korkmasının sebebi Brom hakkında bir şeyler sormasıydı. ‘Onun hakkında bazı şeyler mi hatırladı’ diye aklından geçirdi. Lakin bunun olmasını şu anlık istemezdi.

“Brom… O bizim babamız değil mi?” dedi Perseus.

Legolas’ın korktuğu başına gelmişti. Perseus onun babası olup olmadığını soruyordu ve ne cevap vereceğini bilmiyordu. Vereceği her cevap çıkmaz yola çıkıyordu. Her sustuğu saniye Perseus’u geriyor, gelecek cevaptan korkmasını neden oluyordu.

“Lütfen cevap ver. O mu değil mi? Bunu bilmek istiyorum. Bir şey yapmamdan korkuyorsan söz veriyorum yapmayacağım. Ne de kardeşlerime bunu söylemeyeceğim.” dedi Perseus.

Legolas, onun bu çaresiz halini gördükçe yüreği yanıyordu. Biraz daha düşündükten sonra konuşmaya başlamıştı.

“Bak Perseus, o senin baban doğru. Bunu nasıl anladın bilmiyorum. Fakat ona kızmadan önce biraz zaman tanı. Sizi geride bırakmasının bir sebebi muhakkak vardır. Bunun ne olduğunu ben bilemem. Ne olursa olsun hataya da düşseniz doğru yolda olsanız da ben sizin yanınızdayım. Hataya düştüğünüz de hep beraber doğru yolu bulacağız. Yere düştüğünüzde hep beraber ayağa kalkacağız. Beni bir abi, bir anne ve bir baba olarak görebilirsiniz.” dedi Legolas.

“Her şey için teşekkür ederim.” dedi Perseus.

Perseus, Legolas’ın yanına gidip sarılmıştı. Legolas’ın desteği iyi gelmişti ona. Beraber diğerlerinin yanına gitmişler, konuştukları sohbete katılmışlardı. Ne konuştuklarını sorsalar da söylememişlerdi. Akşam karanlığı çöktükten sonra kardeşler uyumuş, Legolas ve Brom sırayla nöbet tutmaya başlamışlardı.

Yayınlanma Tarihi: 12.09.2024

Loading...
0%