@siyahbeyazyarim
|
Keyifli okumalar “Doğrulu söylemek gerekirse, ona karşı kazanmamış çok zor. Yeterli sayıda askerimiz yok. Erzağımız gittikçe azaldı. Halkın ve askerlerin morali gün geçtikçe azalıyor. Umudumuzu size bağlamak aptallık olur belki de. Daha kılıç, ok ve yay kullanmayı bilmiyorsunuz. En ufak bir büyüye karşı bile koyamazsınız. Savaşa kadar sıkı bir eğitim alsanız bile, yeterli olur mu emin değilim. Yine de size ihtiyacımız olduğunu değiştirmez.” Bilgenin konuşmasından sonra kardeşlerin morali iyice bozulmuştu. Derfia ülkesine gelirken bir umut bir şeyleri başarabileceklerini düşünmüşlerdi. Fakat bilgenin dediklerinden sonra uçup gitmişti. “Yine de başaracağımıza eminim. Siz her ne kadar olumsuz konuşsanız da.” Mia, çok küçükte olsa bir umut olduğunu, bu savaşı kazanacaklarını biliyordu. Sadece içindeki umudu söndürmek istemiyordu. Her şeyden önce zorluklardan kaçmamalı öğrenmişti amcasından. “Kardeşim haklı. Sıkı bir eğitimden geçsek de başaracağımızı biliyorum.” Perseus, her zaman olduğu gibi kız kardeşinin arkasındaydı. Onun hisselerine güveniyordu. Biliyordu ki sonunda dediği oluyordu. Arman ve Aaron bir şey demese de bakışlarından Miaya katıldıkları belliydi. Savaşa kadar sıkı çalışıp, kendilerini savunmayı öğrenene kadar durmayacaklarını biliyorlardı. “Efendim, bende kardeşlere katılıyorum. Siz olmasanız bile ben onlara savaşa kadar eğitim vereceğim.” Bilge, onların birbirine kısa zamanda bağlanmalarına, birbirlerini savunmalarına şaşırmıştı. Oromis ise bu durumdan memnun olmuştu. Kardeşlerin savaşmadan kolay kolay pes etmeyeceklerini anlamıştı Oromis. “Çok sıkı bir eğitime gireceksiniz biliyorsunuz değil mi? Size çoğunlukla Legolas eğitecek, boş kaldığım zamanlarda ben. Biliyorsunuz ki savaş her an olabilir. Bu yüzden nefes bile almanız zor olabilir.” “Biliyoruz efendim. Her ne olursa olsun savaşmadan bilemeyiz ne olacağınız. Bu arada teşekkür ederiz bize eğitim vereceğiniz için.” Kardeşler Oromisle anlaşabildiğinden memnunlardı. Bilge hakkında ufakta olsa bir ön yargı olmuştu. Dediklerinin doğru olduğunu biliyorlardı, fakat söyleme tarzından kırılmışlardı. Legolas kardeşlerde ufak bir değişiklik olduğunu fark etmişti. “Birkaç bir şey daha sorabilir miyim? Sizin için sakıncası var mı?” Mia, aklını kurcalayan soruları sormak istiyordu. Sormasa içinin rahat etmeyeceğinin farkındaydı. Oromis, bir sakıncasının olmadığını, sorabileceğini söylemişti. “Belki biliyorsunuz ben rüyalarımda bazı şeyler görüyorum. Gerçekleşecek olayları. Onları nasıl ve neden gördüğümü merak ediyorum. Neden bizim o kardeşler olduğumuzu düşünüyorsunuz? Yani nasıl bu kadar eminsiniz? Birde babam neden bizi bırakıp terk ettiğini? Bu sorularıma cevap vermezseniz anlarım ama aklımda ufak bir soru kalsın istemiyorum.” Mia kadar diğer kardeşlerde merak ediyordu bu sorularının cevabını. Bilge ve Oromis sıkıntılı bir nefes verdiler. Onlar için cevap vermesi zor sorulardı. Bilge bu sorulara cevap vermek istemese de, Oromis bilmeleri gerektiğini düşünüyordu. “Bu sorulara cevap almak en doğal hakkınız. İlk soruna gelirsem Mia, bir tahminim var ama emin olmadan bunu paylaşmak istemiyorum seninle. Daha doğrusu onunla konuşmadan. İlk sorunu geçiştirdiğimi sanma sakına. Tam bir cevabı olmadan, arafta bırakmak istemiyorum. İkinci soruna gelirsem, kehanette ki dört çocuğun siz olduğunu gösteren kanıtlar var. İlki rüyamızda siz olduğunuzu gördüm. İkincisi Bromun çocukları olduğunuz için, Derfia ile doğrudan olmasanız da bağlantılı olduğunuz içindi. Son olarak da ilk sorunla azıcık bir alakası var Mia. Son sorunun cevabının Legolas da olduğunu düşünüyorum. Değil mi Legolas?” Oromis konuşmasını sonlandırdığında, tüm bakışlar Legolas’a dönmüştü. Bu sorudan kaçamayacağını biliyordu. Tek istediği şimdi olmamasıydı. Mektubu verse üzüleceklerini, belki de yıkılacaklarını düşünüyordu. Legolas derin bir nefes alıp verdikten sonra cevaplamıştı. “Evet efendim. Doğru düşünüyorsunuz. Sean –Brom’un kardeşi- bana bir mektup verdi. Nedeninin orada yazdığını merak ediyorum. Sadece savaş öncesi vermek istememiştim, kardeşlerin üzülmemesi, akıllarının mektupta kalmamasını.” Kardeşler, Legolas’ın ince düşüncesine hayran kalmışlardı. Fakat o mektupta ne yazdığını, Bromun nasıl bir sebebinin olduğunu merak ediyorlardı. “Mektubu bize verebilir misin Legolas.” Legolas istemeye istemeye kabul etmişti vermeyi. Tek şartı, dördü yalnız kaldığı zaman okumalarını istemişti. Brom’un mektupta sadece kardeşlerinin bilmesini istediği şeyler olduğunu tahmin ediyordu. Ve sadece onların mektubu okumasını isteyeceğini bildiği gibi. “Bu şartımı yanlış anlamazsınız umarım.” “Hayır. Senin yerinde olsak bizde aynısı söylerdik.” “Konuşmamızın bittiğini düşünüyorum. Bugün dinlenin, yarın sabah erkenden eğitiminiz başlayacak. Eğitiminizden Legolas sorumlu. Arada ben ve Oromiste eğitim vereceğiz. Ve çok sıkı bir eğitimden geçeceksiniz. Her an savaşabilecek konumda olmanızı istiyorum.” Bilge son sözlerini söyledikten sonra odadan ayrılmıştı. Geride sıkıntılı bir Oromis ve Legolas, şaşkın kardeşler bırakmıştı. Kardeşler, bilgenin bu ani değişen tavrından pek bir şey anlamamıştı. “Siz bilgenin kusuruna bakmayın. Savaş yüzünden herkesin sinirleri gergin. Bu da hal ve hareketlerimize yansıyor.” Oromis kardeşlere kısa bir açıklama yapmış ardından yemek yemeleri ve dinlenmeleri için çadıra göndermişti. Legolas’ın onlara eşlik etmesini istemişti. Kardeşlerin yarın yoğun bir gün olacağını tahmin ediyorlardı. Legolas Brom’un mektubunu vermişti kardeşlere. Yanlarında kalıp kalmayacağını sorduğunda, kardeşler kalmasını onlara destek olmasını istemişlerdi. Yayınlanma Tarihi:15.09.2024 |
0% |