Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@siyahbeyazyarim

Keyifli Okumalar

Kardeşler Legolas’ı içeriye aldıktan sonra, etrafına toplanmışlardı. Ondan gelecek bir açıklama, bir cevap bekliyorlardı. Bu durumu anlayan Legolas, kardeşlere tek tek bakmıştı. Konuşmak için ağzını açtığı sırada, Perseus ondan önce davranmış konuşmaya başlamıştı.

“Bize neler olduğunu açıklayacak mısın?” dedi Perseus.

“Elbette açıklayacağım, biraz sabırlı olman gerekiyor. Lakin ilk önce size kendimi tanıtmak istiyorum. Çünkü beni tanımıyorsunuz, öyle değil mi?” dedi Legolas.

Legolas, hemen konuya girmek ve onları korkutmak istemediğinden ilk başta kendisini tanıtmak istemişti. Kardeşlerse onun haklı olduğuna karar vermiş ve hep bir ağızdan onu onaylamıştı. Herkes bir yere oturduktan sonra Legolas tekrar konuşmaya başlamıştı.

“İsmimi bildiğiniz için onu atlıyorum. Elflerin hem temsilciyim hem de prensiyim. Ayrıca sizin koruyucunuz sayılırım. Yaşım daha çok genç ve önümde çok uzun bir hayat var. Şuan da ki görevim sizi korumak, sağ salim Derfia’ya götürmek. Aklınızda birkaç soru olduğunu, neler olduğunu merak ettiğinizi biliyorum.” dedi Legolas.

Kardeşler ilk başta konuşmamışlardı. Akıllarında tek bir soru vardı; Legolas güvenilir mi? İçlerinde ona güvenebileceklerine dahil bir his vardı. Lakin düşünmeden edemiyorlardı. Güvenmekten başka çareleri yokmuş gibilerine geliyorlardı. Fakat öyle olmadığını biliyorlardı. Mia aklına gelen ilk soruyu ona sormuştu.

“Derfia neresi? Nasıl bir yer? Neden oraya gideceğiz peki? Ayrıca sana neden güveneyim?” dedi Mia.

“Derfia, dağların arasında cennet gibi bir ülke. Havası her daim bahar havasında, oradan gitmek istemeyeceğiniz kadar harika bir yer. Çünkü gitmek zorundasınız, yoksa düşmanlarımız size zarar verebilir. Bizde bunu istemeyiz. Güvenmek zorunda değilsiniz elbette. Fakat güvenseniz daha iyi olur.” dedi Legolas.

“Düşmanlar kim? Bizden ne istiyorlar.” dedi Arman.

Legolas bunu nasıl açıklayacağını ilk başta bilememiş. Biraz düşündükten sonra uygun kelimeleri bulmuştu. Fakat bu konuda Derfia ülkesine gidene kadar fazla bilgi vermek istemiyordu. Çünkü etraf güvenilir değildi ve birileri onları konuşurken duymasını istemiyordu. Fakat kardeşlere bir cevap vermesi gerektiğini biliyordu. Biraz düşündükten sonra kardeşlere dönüp konuşmuştu.

“Kendini Derfia ülkesinin kraliçesi sanan bir cadı. Aslında o kötü birisi ve Derfia halkına çok kötü davranıyor. Çok uzun zaman önce Elflerin kralı, cadının zulmünden kurtarmıştı. O günün sonunda bir kehanet oluştu. Dört kardeş hakkında bir kehanet. Lakin zulmü tekrar başladı ve Derfia halkı zor durumda. Bizden o dört kardeşi istiyorlar.” dedi Legolas.

“Yani o kardeşler biz miyiz?” dedi Mia.

Kardeşler Legolas’ın anlattıklarından pek bir şey anlamamışlar, onları korkutmasına yetmişti. O dört kardeşin onların olabileceklerini tahmin bile etmemişlerdi. Fakat kehanette geçen dört kardeş olduklarını nasıl anladıklarını merak ediyorlardı. Fakat bunu sormaya da çekiniyorlardı. Legolas’ın vereceği cevabı merakla bekliyorlardı.

“Evet, o çocuklar sizsiniz. Sizi yakalayıp öldürmek istiyor ki, onun hükmü sona ermesin diye. Kehanet gerçekleşmeye başladı, siz Derfia ülkesine gelince onu devir bitmeye başlayacak. Sizin devriniz başlayacak. Lakin onu yenmemiş kolay olmayacak.” dedi Legolas.

“Tüm amacı bizi öldürmek mi? Bizden korktuğu için mi tüm bu yaptıkları?” dedi Aaron.

“Evet. Tamda o dediğinden.” dedi Legolas.

“Peki, bizden ne istiyorsunuz? Biz ne yapabiliriz?” dedi Perseus.

“Doğruyu söylemek gerekirse, cadıyı yenmek için sizin yardımınıza ihtiyacımız var. Siz olmadan bunu yapabileceğimizi sanmıyorum. Bize yardım edecek misiniz?” dedi Legolas.

Kardeşler bir süre birbirine baktılar. Bu soruya ne cevap vereceğini bilmiyorlardı. Önlerinde iki seçenek vardı. İkisinin de sonu kötüydü. İlk seçenek; Onunla gitmeyip, kendi kendilerini savaşmayı öğrenip, kendilerini koruyacaklardı. Lakin tek başlarına yapamayacaklarını biliyorlardı. İkinci seçenek; Onunla Derfia ülkesini gidip, orada öğreneceklerdi. O öğrendikleri onlara nasıl bir yardımı olacak bilmiyorlardı.

Kardeşler kendi başlarına bir şey yapamayacaklarının farkındaydı. Derfia ülkesine gitmekten başka çareleri yoktu. Kardeşler birbiri ile konuşmasa da bakışları her şeyi anlatıyordu. Kararlarını vermişlerdi, Legolas’la gideceklerdi.

“Tamam, oraya gelip size yardım edeceğiz.” dedi Arman.

“Buna çok sevindim.” dedi Legolas.

Legolas, kardeşlerin bu kararına sevinmişti. Çünkü oraya gidince bir şeylerin yoluna koyacağına inanıyor. Kardeşlerin tüm gerçekleri öğrendiğinde ne yapacaklarını bilmiyordu. ‘Brom’un babaları olduğunu öğrenince ne tepki verecekler? Onu affedebilecekler mi?’ diye geçirdi içinden Legolas.

Legolas’ı daldığı düşüncelerden, Mia’nın sesi çıkarmıştı. Kardeşlerin en çok merak ettiği konu bu olabilirdi.

“Amcam, ona ne olacak? O düşmanımız mı? Değil mi?” dedi Mia.

“O düşmanımız değil, aksine dostumuz. Biz yola çıktıktan birkaç gün sonra, o da arkamızdan gelecek.” dedi Legolas.

“Ne zaman çıkıyoruz yola?” dedi Aaron.

“Bu gece uyuyup iyice dinlenin. Yarın güneş battıktan sonra hemen sonra yola çıkacağız. O yüzden hazırlığınızı yapın. Fakat ağırlık yapacak eşyanızı yanınıza almayın. Çünkü yol boyunca size yük olmaktan başka bir şey yapmaz.” dedi Legolas.

Kardeşler ‘tamam’ manasına kafalarını sallamıştı. Legolas, girdiği pencereden tekrar dışarıya çıkmış, çıkmadan önce ‘gece boyunca nöbet tutacağım, siz rahat bir şekilde uyuyun’ demişti. Kardeşler onun dediğini yapıp uyumuşlardı. Lakin kesik kesik uyumuşlar, her biri rüyasında kötü şeyler görmüşlerdi. En kötüsünü Mia görmüştü.

Rüyasında amcasını görmüştü. Legolas ve kardeşleriyle yola çıktıktan sonra, eve birileri saldırmıştı. Amcasına nereye gittiğimizi öğrenmek için işkence yapmış. Lakin öğrenemeyince öldürmüşlerdi. Sabaha karşı ufak bir çığlık atarak uyanmıştı. Onun o çığlığına perseus abisi uyanmış, Mia sakinleşene kadar ona sarılmıştı. O sakinleşince tekrar uyanmasını sağlamıştı.

Yayınlanma Tarihi: 08.09.2024

Loading...
0%