Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.Bölüm

@siyahincili

Seri adımlarla havaalanindan çıkarken ilk yaptığım şey gözlerimi uçsuz bucaksız mavilikle buluşturmak oldu . Bugün uzun senelerin ardından sonunda hayallerime kavuştuğum hayatımın ilk günü .


Neyseki havaalanından fazla uzaklaşmadan boş bir taksi bulabildim. Birkaç valizimi araca yerleştirdikten sonra ben de arka koltuğa bindim ve cebimden çıkardığım kağıttaki adrese tekrar göz gezdirdim. Pek kısa sayılamayacak bir yolculuğun ardından nihayet görevlendirildiğim köye vardım . Taksi ücretini ödeyerek uzun süre zaman geçireceğim binanın karşısına dikilip bir süre etrafı inceledim . Bu koca bir kamera şakası olmalıydı . Mesleğimin gereğini yerine getirmek icin gönderildiğim yerde bırakın hasta tedavi etmeyi köpek bağlasan durmazdi .Binanın dış duvarlari neredeyse tamamen yıkılmış , cam çerçeve kırılmış, çatı ise bir rüzgarda uçacak gibiydi . Ya aklımı kaçırıyordum ya da ortada büyük bir yanlışlık vardı . Sakinliğimi korumaya çalışarak sağlık bakanlığındam yetkili birilerine ulaşmaya çalıştım , çabalarım sonucunda İlçe sağlık bakanlığına bağlandım . Durumu anlattığımda böyle bir şeyden haberleri olmadığını yarın gelip teftiş edeceklerini ve gerekirse eğer tadilat başlatacaklarını söylediler . Sorunun büyük bir kısmı halledilmiş gibi görünse de aslında hala orada duruyordu . Buraya atanırken bana bu sağlık ocağının içerisinde bir odada kalacağımı diğer kısımlarını ise sağlık hizmeti için kullanabilecegimi söylemiş ve ben de buna güvenerek kalacak yer arayışına girmemiştim. Daha önce gelip binayı kontrol etmediğim için kendime lanetler ederken bakana bu durumumu utana sıkıla anlatmak zorunda kaldım . Köyün muhtarıyla konuşup bana yardım etmesini sağlayacağını söyleyerek telefonu kapattı. Hayal kırıklığıyla bir kapanan telefona bir de karşımdaki harabe binaya baktım .


Yaklaşık yarım saat geçmişti ki adım sesleriyle bakışlarımı daldıgım noktadan kaldırdım . 50 li yaslarinin ortalarında , kısa , tıknaz bir adam bana yaklaşıyordu . Sağlık bakanliginin bahsettiği muhtar olduğunu düşünerek ayağa kalktım . Yanilmamistim ki kısa bir sürede yanıma ulaşıp " Kusura kalma kızım, benim buraya doktor atandigindan daha yeni haberim oldu .Bilsem bu kullanılmaz binaya atanmana engel olurdum. Yarın gelip bakacaklarmis ama bir hal çaresi bulunur elbet sen canını sıkma." Dedi . Samimiyetle çıkan sesine sadece kafa sallayarak " Umarım öyle olur ." Dedim . Canımın sıkkın olduğunu anlamış olacak ki fazla üstelemeyip tekrar söze başladı "Bakan bey biraz bahsetti . İstanbullardan gelmişsin, kalacak yerin yokmuş öyle mi?" Yersiz mi bilmiyorum ama yine de saçma bir utançla kızardım " Evet , öyle . Ne yapacağımı da bilemedim . Aslında ben taksiyle merkeze inip bir otelde de kalabilirim ama buraları hiç bilmiyorum . Siz iyi bir otel varsa bana söylerseniz ben gerisini hallederim." Sözlerimi beni kesmeden dinlemiş ama yine de pek onay vermemiş olacak ki itiraz edercesine kafasını iki yana salladı . " Olur mu öyle şey kızım. Koskoca köye bir doktor kızı sığdıramayacak mıyız ? Sen gel hele benimle muhtarlığa oturup konuşalım sana bir çatı buluruz elbet." Gerek olmadığını , merkeze gidebilirsem bir otelde kalabileceğimi defalarca söylemem rağmen muhtar bey pek aldirmamis olacak ki o önde ben arkada muhtarlığın kapısından girmiş , karşılıklı oturmuş ne ara önüme koyduğunu bilmediğim çayı yudumlayarak bir yandan muhtarın telefon görüşmesini bitirmesini bekliyor bir yandan pencereden azıcık gözüken kararan gökyüzünü izliyordum.

Pek uzun sayılamayacak bir sürenin sonunda muhtar bana döndü .

- Köyün köklü ailelerinden Karabeylilerle konuştum, ne kadar istersen seni evlerinde misafir edebileceklerini söylediler . Haydi kalk hele de seni konaklarina kadar götüreyim.

Utana sıkıla ayağa kalkıp köy boyu muhtarı takip ettim . Yol boyunca bu ailenin köyde hatta Urfa'da ne kadar söz sahibi olduklarından, misafire hürmetlerinden tutun haklının yanında nasıl durduklarina kadar birçok şeyden bahsetti . Doğrusu gerikafali bir aile beklerken kültürlü ve modern bir aileyi karşımda bulacak olmak beni şaşırtmıştı. Sonunda konağın kapısına vardık , muhtar beklemeden kapıyı çaldi ve çok geçmeden kapı açıldı . Genc güzel bir kızın kapıyı açarak bizi içeri buyur etmesiyle içeriye girdik . Avludaki sedirlerde oturan birçok göz önce muhtara arından yanındaki bana döndü . İçlerinden alımlı orta yaşlarda bir kadın bana yaklaştı, sanırım evin hanımıydı.

- Hoşgeldin doktor kızım , başına gelen talihsizliği duyduk . Sen canını sıkma elbet hallolur. Buyur otur ayakta kalma

Beni kolumdan tutup hafif çekmesiyle ben de ardinan ilerleyip yanındaki sedire oturdum. Bunu yaparken diğer aile üyelerine de gülümseyip selam vermekten geri durmamıştım.

- Beni misafir etmeyi kabul ettiğiniz için ne kadar teşekkür etsem az . Çok değil bu gece kalsam yeter . Yarın sabah erkenden merkeze inip kalacak yer bulacağım zaten kendime. Şimdi birden bu durumla karşılaşınca şoktan ne yapacağımı bilemedim . Sağ olsun muhtar beyle sizlerden rica etmiş Beni misafir ettiğiniz için tekrar teşekkür ederim


- Ne kadar istersen kalabilirsin , bu kocaman konakta bir sürü boş odamız var . Sofraya bir tabak daha koymuş , soframızı da senlendirmis oluruz hem fena mı olur .

Başımı mahcubiyetle salladım . Ben geldiğimde sofraya oturmaya hazırlanıyor olacaklar ki çalışanlar sofraya binbir çeşit yemek diziyorlardir . Bir süre nereden geldiğim , kaç yaşında olduğum hangi okulu bitirdiğim gibi sorularla dolu kısa bir sohbet ettik . Bu sürede aile üyelerini de biraz da olsa tanımış oldum . Beni eve ilk buyur eden kadın tahmin ettiğim gibi evin hanimiymis . İki erkek çocuğu varmış Oğullarından biri evliymis . Hatta Karısıyla da tanışmış daha şimdiden onu çok sevmiştim. Sofra hazırlığının tamamlanmasıyla hep birlikte sofraya geçtik , yemeğe yeni başlamıştık ki açılan kapıyla herkesin bakışları kapıya döndü . Ben kapının tam hizasında arkam dönük bir şekilde oturduğumdan dönüp bakmak istesem de hiçbir şey göremedim.

- Oğlum hoş geldin , gel buyur sofraya . Biz de yeni oturmuştuk.

- Yok anne , ben şirkette atıştırdım bir şeyler size afiyet olsun . Gidip dinleneceğim biraz .


Bu sözlerinin ardından cevap beklemeden hızlı adımlarla merdivenleri adımlamıs , o sırada fırsattan istifade arkadan da olsa onu görebilmiştim . Sesinin ben de uyandırdığı tanıdık hisle kafam bulanirken düşünmek istemediğim geçmişime dalmıştım ki evin gelini Dilan bana dönünce gözümü çıktığı merdivenden çekip ana geri döndüm . Yemek boyunca şehrin güzelliklerinden bahsedildikce bahsedildi . Bense ne kapsam kârdır diyerek şehirle ilgili her şeyi dikkatlice dinlemeye aklımı saçma düşüncelerden uzaklastirmaya çalıştım.

Saatler ilerledikçe ilerledi , herkes odasına çekildi ve ben yan odamda aklımı bulandıran o adamın olduğunu bilerek sabaha kadar uyuyamadım .


Aradan üç hafta geçti , o ilk günün ardından merkeze insem de ne otellerde kalacak boş oda vardı ne de kiralayacak bir ev. Bu yüzden o günden beri bu evde kalıyordum . Zaman geçtikçe ev halkıyla samimilesmistik , beni kızları yerine koyuyorlardı. Hatta öyle ki evin yemeğine temizliğine yardım ettiğim , birlikte çarşıya pazara gittiğimiz bile oluyordu. O tanıdık sesin sahibine gelecek olursak üç haftadir kendisini hiç göremedim. Dilanin söylediğine göre sabah erkenden kalkıp evden çıkıyor akşam ise eve geç geliyormuş . İşleri yoğun olacak ki hafta sonu dahil bu böyle sürdü. Bu sırada sağlık bakanınca merkezdeki devlet hastanesine hekim olarak atandım ve iki haftadır görevimin başındayım. Ben hastahaneden gelince sofra çoktan kurulmuştu , sessizce yemekler yendi . Evin erkeklerinin odalarına çekilmesiyle Zilan hanım ,Dilan ve ben avluda oturmuş keyif kahvesi içiyorduk. Biz konuşmaya dalmış ,saatin nasıl geçtiğini fark etmemişken konağın dış kapısı sessizce açıldı. Tüm gözler sesle kapıya döndü. Bakışları yerde muhtemelen bir şey düşünerek yürürken bizleri fark edip aniden kafasını kaldırdı.

Göz göze gelmemiz ve nefesimsin boğazımda tikanmasi bir oldu . Hayır ! Hayır , hayır, hayır!

Bu gerçek olamazdi , bir kabusun içindeydim ve uyanınca her şey çok güzel olacaktı . Buna inanmak istedim , gözlerimi kapatıp tekrar açtım ama değişen bir şey olmadı .

Titreyerek ayağa firlamamla elimdeki fincan yere düşüp parçalandı. Elimden kayan tek şey bir fincan olsun istedim ama fazlası vardı . Özgürlüğümün şimdiden gittiğini hissetmistim.

Fısıltıyla dudaklarımdan dökülen tek kelime ise duymaktan nefret ettiğim ismiydi " Mirza"

Zilan hanım ve Dilan ne olduğunu anlamaya çalışarak bize bakarken o beni gördüğüne hiç şaşırmış görünmüyordu. Biliyordu değil mi en başından beri , o yüzden haftalardır köşe bucak kaçıyordu benden . Peki ben geçmişimden kaçabilecek mıydım?

+S..sen bu nasıl olur ? Hayır bu gerçek olamaz dimi , bir kabusun içindeyim !

Bana doğru bir adım atmasıyla geriye attığım iki adımla aramızdaki mesafeyi tekrar açtım .

+ Yaklaşma, bana sakın yaklaşma! Biliyordun , haftalardır beni seninle aynı çatı altında tuttun sen!

Titremem iyice artmış , farkına vardığım şeylerle nefesim gittikçe boğazımda tikanmistim . O ise karsimda sanki hiçbir şey olmamış gibi dikilmiş temkinli adımlarla bana yaklaşmaya çalışıyor, bir yandan da beni sakinleştirmek için bir şeyler söylüyordu ama çoğunu anlamıyordum.

- Sakin ol , konuşalım 

+ Yaklaşma bana ! Hayatımı mahvettin , her seyimi aldın benden . Her seyimi ! Nefret ediyorum senden duydun mu beni ! Defol git ya , çık git artık hayatımdan .

Bağırışımla gözyaşlarım iyice şiddetlenirken aldığım nefes bana yetmemeye başlamıştı . Korku, panik ve çaresizlik birbirine karıştı , gittikçe dibe çekildiğimi hissettim.

+ Ben kurtuldum senden ! Her şey bitmişti , her şey ! Şimdi bu saçmalık ne böyle !!

Sözlerime az önceki gibi yine tepki vermez sanıyordum ki beni şaşırtan histerik bir gülüş çıktı dudaklarından .

- Her şey bitmişti öyle mi ? Siz beni hapse tıkmaya çalışınca her şey bitti mi demek istedin yoksa ! Galiba sana gerçekleri söylememişler minik kelebeğim. Ben hiçbir zaman girmedim o deliğe , yıllarca uzaktan seni izledim . Liseyi bitirmeni , üniversite sınavına girdiğin günü , üniversitedeki her gününü sessizce uzaktan izledim .

Beynimdeki her bir hücrem çığlık çığlığa bağırıyordu . Yıllarca burnunun dibinde olduğu , her an bana ulaşabilecek olması gerçeğiyle bedenim buz kesti . Kurtuldum sanarken adım adım onun kurduğu kapana girdigimi yeni yeni fark ettim .

- Her şey bitti demiştin dimi . Hayır güzelim , hiçbir şey bitmedi . Hiçbir zaman seni sevmeyi bırakmadım ben ! Köpek gibi seni uzaktan sevmeye devam ettim ! Sensizlik beni mahvederken ben yine de senin kendine hayat kurmani istedim . Yüzünde hayran olduğum o gülüşü bir kere daha görmek için çok şey feda ettim ben ! Ama ... Ama artık bitti . Bundan sonra kokunu duymadığım bir gün bile geçirmeyeceğim.


+ İstemiyorum! Anlıyor musun beni . İstemiyorum seni ! Senden sesinden , yüzünden bana dokunuşundan iğreniyorum !

Acıyla yüzüme baktı . Duymak istedikleri bu değildi ama duymayı bekledikleri bu olacak ki kafasını agirca aşağı yukarı salladı

- Neden ?

Bana bunu cidden sordu mu ? Ağlamam gülmeye döndü. Dudaklarımdan kopan koca kahkaha sinir krizinin eşiğinde olduğumu fazlaca gosterirken bu onu daha fazla kizdirmisti. Ateş fışkıran gözlerle avluda bir ileri bir geri yürüyor, elleriyle saçlarını çekiştirip bir yandan da bana öfke saçıyordu

- Ben sana ne yaptım lan ! Seni sevmekten başka ne yaptım . Beni getirdigin şu hale bak ! Bana bak lan ! Olmadığım , hiç olmak istemediğim bir adama dönüştürdün beni ! Ben seni sevmeye çalıştıkça sen beni geri ittin. Canını yakmak istemedikçe üstüme geldin ! Sınırlarım olduğunu bile bile yaptın bunu !

Bana birkaç adım yaklaştı iki elini yukarı kaldırıp güçsüzce geri bıraktı

- Tek şey istedim senden , tek bir şey . Beni sevsen yeterdi lan !


Gözlerinin içine baktım , gözyaşlarım bir bir beni terk ederken bunca sözüne karşılık tek bir şey söyledim. Çaresizce istediğim tek şeyi :

+ B..ben , ben sadece yaşamak istedim

Bacaklarımdaki bütün güç çekildi , yer ayagimin altında kaydı sanki . Düşecegimi anlamış olacak ki kollarının arasına çekti beni . Nefes alamıyorum, titreyen ellerimi boğazıma sardım . Çaresizce aldığım minik soluklardan oksijen dilendim . Yoktu . Beni sıkıca sarmalıyor , bir yandan nefes almamı söyleyip duruyordu . Yapamadım. Titremem iyice arttı , ilk kez öleceğimi hissettim.

- Kerim ! Odamdaki çekmeceden ilacını getir hemen ! Çabuk lan !

- Bana bak güzelim , nefes al . Özür dilerim tamam mı , sadece nefes al . Sakinleş lütfen , lütfen sakinleş .

Bilincim yavaş yavaş kayboluyordu , ne bir şey düşünebildim ne de çaresizce nefes almaya çalışmaktan başka bir şey yapabildim. Sadece yaşamak isterken daha ilk dakikadan ölümle burun buruna geldiğim acı gerçeği bir damla yaşla sağ yanağımdan döküldü.

Yaklaşan adım seslerini duydum . Kolumdaki keskin acı geldi ardından. Gördüğüm son şey onun yüzü olurken yavaşça karanlığa teslim oldum .


Merhaba bu benim ilk kurgum. Saçma gelebilir , beğenmeyebilirsiniz sizden tek ricam hakaret etmeden beni nazikçe uyarmaniz olur. Uzun süredir aklımda olan bir hikayeydi . Çok kez farklı formlara dönüşse de en son bunda karar kıldım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar canlarım 🤍🌼


Loading...
0%