Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@sizofrenbirisi

Kitabı Wattpad'dede yayınlamıştım, orada sadece iki bölümü mevcut, burdan da denemek istediğim için buraya atacağım bölümleri.

İyi okumalarr💌

Oy vermeyi unutmayın lütfen, düşüncelerinizide belirtmekten çekinmeyin😺

______________

Güneş ışığının yüzüme vurmasıyla kaşlarımı çatıp yastığı kafama gömmüştüm, alarm sesiyle birlikte oflayarak yastığı yana savurup "la havle!" diyerek alarmı kapattım.

Başımı yeniden yastığa gömerek memnuniyetle gülümsedim, aniden aklıma gelen şeyle aniden yataktan fırlayıp lavoboya koştum.

Sınavım vardı sınavım!

Okulda sınav haftasına girmiştik ve bugün son sınavımızı olacaktık, bunun rahatlığıyla son sınavı sallamayıp hiç çalışmamıştım.

Sınavım fiziktenti ve fizikten bir bok anlamıyordum.

Oflayarak hızlıca işlerimi halledip evden çıktım,evdekiler çoktan işlerine gitmiş olmıydı ki sesleri çıkmıyordu.

Aksine çoktan Ceylin hanım beni soru yağmuruna tutmaya başlamıştı bile.

Aklıma gelen kişiyle yüzümü buruşturarak otobüs durağına koşmaya başladım.

Gördüğüm otobüsle hızımı artırıp kapının kapanacağı zaman içeri girdim, kartı basıp boş olan bir yere oturdum.

Derin bir nefes alıp cebimden telefonu çıkardım, dersin başlamasına on dakika vardı. sınav ilk dersti yani bu demek oluyordu ki okulda çalışamayacaktım ki zaten çalışsamda anlayacağımı sanmıyordum.

Bu dersten düşük alırsam evdekilerin ne kadar kızacağı ise yeni dank etmişti.

Oflayarak telefondan sınavda çıkabilecek konularla ilgili video açtım.

Anlamasakta anlamaya çalışcaktık artık.

-----------------------

Zilin çalmasıyla bacağımı dahada çok sallamaya başladım.

Sınav bitmişti, ama ben anca beş soru çözebilmiştim.

Yapamadığım sorular yüzünden streslenirken hocanın sesiyle ona döndüm.

"Herkes kağıtları getirsin, hızlı!"

"Hocam lütfen biraz daha zaman verin ya!" diyen öğrencilerle hoca kaşlarını çatıp"On soru sordum! Herkesin yapabileceği sorulardı bir derste de on soruyu yapamıyorsanız sıkıntı sizde! Hepiniz getirin kağıtları hadi!"

Yakınma sesleriyle birlikte yenilmişlikle ayağa kalktım ve kâğıdımı masaya koyup sınıftan çıktım.

Üç sorudan emindim sadece, otuz alırsam tam anlamıyla sıçmıştım.

Ah be kızım, ah be ahu, niye çalışmadın ya!

"Ahu!" diyen sesle bakışlarımı etrafta gezdirdim, bakışlarım nöbetçi öğrenci olduğunu düşündüğüm kişide durduğunda yanıma gelmesini izledim.

"Bir sorun mu var?" Diyerek meraklı gözlerle ona baktım.

"Müdür seni çağırdı." Sorar gözlerle ona bakarken sadece omuz silkmekle yetindi.

Başımı sallayıp müdürün odasına doğru adımlamaya başladım.

--------------

'Gel' komutuyla birlikte kapıyı araladım ve içeriye doğru adımladım.

İçerde gördüğüm kişilerle gözlerimi kırpıştırdım.

Şaşkınlıkla açılan ağızımla birlikte "Baba?" sessizce mırıldandım.

Umursamaz gözlerle beni süzüp "Eşyalarını al gel, gidiyoruz." demesiyle

Müdür beye döndüm, başımı sallayıp odadan çıktım.

'Birşey mi yaptım' 'Okula neden gelsin ki?' düşüncelerimle boğuşurken o sırada sınıfa gelmiştim bile, bana dönen bakışları umursamadan çantamı alıp çıkışa doğru ilerlemeye başladım.

Gördüğüm adamla adımlarımı hızlandırıp yanına gittim, arabanın içine girmiş bana bakıyordu.

Şoförün kapımı açmasıyla içeri girip babamın yanına oturdum ve gergin bir şekilde derin nefesler almaya başladım.

Bir sorun yoktur diye dua etmeye başlamıştım bile, ailem(!) gerekmedikçe benimle muhattap olmazdı.

Gerektiğinde ise sonu hiç güzel bitmiyordu.

Hissettiğim bakışlarıyla göz ucuyla ona baktım, gülüp saçlarımı karıştırdı.

Şaşkınlıkla açılan gözlerimi ona çevirdim, ne yapıyordu bu adam?

Ölüyor muydum yoksa?

"Kimliğin yanındadır umarım," diyip sorar gözlerle bana baktı.

"Çantamda." diye mırıldandım "Bir sorun mu var?" çekinerek sorduğum soruya karşı gülümsedi.

Gülümsediğini görünce kendime engel olamayarak "Kesin bir sorun var." diye sessizce konuştum, ama o bunu duymuştu.

"Gidince görürsün." diye sevinçle şakıdı resmen.

Nemrut adamı gülünce görüncede bir garip oluyordu, anam.

-----------
"Neden hastaneye geldik ki?" yandan yandan baktım yanımdaki adama.

"Test yaptırcaz." diye umursamazca konuştu.

Dediği şeyi bir kaç saniye algılayamarak ona baktım.

Bakışlarımı fark etmiş olacak ki, "Üvey olduğunu unuttun sanırım, belkide ailen seni bulmuştur ha?" Alayla gülümsedi.

"Sağolsun ceylin hanım hiç unutturmadı." Deyip alayla gülümsemesine karşılık verdim.

"Kimin karısı," diye konuşup onayladı beni.
Gözlerimi devirip içimde beliren heyacanla gözlerim hızlıca etrafı talan etti.

Üç yaşından beri yetimhanede kalıyordum, taki çok sevgili karan ailesi beni evlatlık alana kadar.

Ceylin karan ve Murat karan.

Annem ve babam konumunda değillerdi, hiç bir zaman onları öyle bir konumada koymamıştım, onlarda koymamı beklememişti zaten.

Gerekmedikçe muhattap olmaz, konuşmazdık. Beni neden evlat edindiklerini sorduğumda ise kafa dengimiz uyuşuyordu demişlerdi.

Aklıma gelen şeyle gülüşümü bastırmıştım, bana aile olmamışlardı evet ama gerektiğinde bir abi, abla olmuşlardı.

Sadece hatırladığım annemin beni yetimhaneye bırakmasıydı. O gün saatlerce ağladığımıda hatırlıyordum.

Ve şimdi, ailemin beni bulma ihtimalinden bahsediyordu. Ve ben içimdeki heyacanı bastıramayıp umut ediyordum.

Belki bundan sonrası daha güzel olurdu?
Ailemle birlikte.

Ne kadar çabuk benimsedin öyle, kıyamam.

Unutma sadece ihtimal.

İç sesimle birlikte içimde beliren heyacan dindi.

Kapıyı tıklamadan giren adamla gözlerimi devirdim, sanki kendi odasına giriyordu.

İçeride bulunan kimseyi umursamadan "Eee doktor, getirdim kızı. Yapta bitsin şu iş."

Doktor olduğunu düşündüğüm adamın şaşkın bakışlarını görüyordum.

Kendisi babam olacak adamın nasıl böyle konuştuğunu sorguluyordu muhtelemen.

Çatık kaşlarımla koltukta oturan iki adamı süzdüm.

Birisi diğerinden daha büyük dururken, diğeri otuz yaşlarında olmalıydı muhtemelen.

Göz göze geldiğimizde ise gözlerimi kaçırıp doktora baktım mahcup gözlerle.

Doktor bakışlarımı fark etmiş olacak ki, anlayışla gülümsedi.

"Ahu hanım, durumdan haberiniz var mı bilmiyorum ama yinede tekrar edeyim." Gözleriyle koltukta oturan adamları işaret ederek, "Tuğrul Bey'in kızı olmanızın ihtimali var."

Tuğrul olduğunu düşündüğüm adamla göz göze gelişim ve "İhtimal değil, ahu benim kızım." demesiyle benzerliğimiz ile beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

Bu ne rahatlıktı kardeşim?

"Test için, kan almamız gerek isterseniz yinede bir test yapalım Tuğrul bey."

Kapkara saçları, bronz teni, yapılı vücudu ve biçimli dudaklarıyla adeta bir taştı.

Bu adam benim babam mıydı?

Konuşma sesleri geliyordu fakat hiç birine odaklanamamıştım, sadece karşımda babam olabilecek adamla bakışıyordum.

Dudaklarını oynattığında kendime gelmek ister gibi irkildim.

Murat adamı bana dönüp halime baktı, dudaklarını birbirine bastırıp gülmesini bastırmaya çalıştı. Bu adamda ne çok gülmüştü bugün.

"Geçte iğne yapsınlar sana." Beş yaşındaki çocukla konuşuyordu sanki, gözlerimi ondan çekip doktora ve elinde ki iğneye baktım.

Derin bir nefes alıp verdim, başlıyorduk bismillah.

 

 

Loading...
0%