Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@sizofrenbirisi

Günün ikinci bölümüü

İyi okumalarr🍀

_________

Gelen meyve suyumla birlikte pipeti yerleştirip içmeye başlamıştım bile, ağzımız damağımız kurudu be.

 

Hem meyve suyumu içip hemde etrafı inceliyordum bunun sebebi karşımda oturan adamdan kaynaklı da olabilirdi tabi.

 

Adamın gözlerine bakınca bir garip oluyordum, içimi saran his güzel hissettiyordu ama hissettirmekle kalıyordu işte.

 

'Ya babam değilse' diye düşünmeden duramıyordum.

 

"Ya babansam?" diyen sesle sesli bir şekilde dediğimi fark edip karşımdaki adama baktım şaşkın bir ifadeyle, duymuştu.

 

Hastanede kan verdikten sonra sonuçları beklemek hemde ne yapacağımız hakkında konuşmak için bir kafeye gelip oturmuştuk.

 

Tuğrul Bey'in yanında ki adam kardeşiymiş, Murat denen adamla konuşurken biz Tuğrul beyle dinliyorduk.

 

Sizin konuşmanız gerekmiyor muydu?

 

Tuğrul beyin bakışları üstümden ayrılmıyordu, bu beni germiyor aksine heyacanlandıyordu.

 

Tam ağzını açıp birşey diyecekken çalan telefonla susup telefonu kulağına yasladı.

 

Gözleri gözlerimdeydi, "Geliyoruz." diyip ayağa kalktı "Sonuçlar açıklanmış, herşey belli zaten." Diyip gözlerini Murata çevirdi.

 

Murat gergin duruyordu ama yinede belli etmemek adına tebessüm etti.

 

-------------

 

Terleyen elimi formama silip sakinleşmeye çalıştım.

 

Bakışlarımı doktordan çekip ona baktım, babama.

 

Doktorun az önce dedikleri zihnimde yankılandı.

 

'Ahu, Tuğrul Bey'in kızı.'

 

Dolan gözlerimi kırpıştırıp, gözlerimi ondan çektim.

 

"Eee bu işide hallettiğimize göre, ben kaçar. İşler beklemez." Murat denen adama bakıp "Ben, ben ne olacağım?" Diye sordum şaşkınlıkla ona bakarken.

 

"Babanı bulduğuna göre onunla gideceksin tch tch, bir kaç saat önce ki mutluluğa noldu?" Diyip bana baktı.

 

Sustum ve bakışlarımı ondan kaçırdım, akıllı düşünemiyordum şu anda.

 

"Murat bey, sizi daha fazla meşgül etmeyelim biz, gidebilirsiniz tutan yok." Diyip alayla konuşan adama baktım.

 

Ayağa kalkmasıyla yanıma doğru adımlamaya başladı, tam önüme gelip elini uzattı, "Evimize gidelim, herşeyi konuşacağız." Demesiyle uzattığı eline baktım.

 

Titreyen elimi kaldırıp, uzattığı elini tuttum.

 

Gazamız mübarek olsundu.

 

_____________________

 

Duran arabayla, yerimde dikleşip camdan dışarı baktım, karşımda ki eve bakarken şaşkın bakışlarım kapımı açan adamla düzeldi.

 

Arabadan inip ona baktım, bakışlarımı fark etmiş olacak ki, güldü.

 

"Bu evde tek mi yaşıyorsun sen?" diye sormadan edemedim, sorduğum an pişman olmuştum bile.

 

Gülüşünü bastırıp, "Ne o? Çok mu büyük?"

 

"Büyük biraz az kalır gibi," diye mırıldandım sessizce.

 

"Tek yaşayana göre büyük evet ama ben tek yaşamıyorum."

 

Sorar gözlerle ona baktım, bakışlarımı görüp derin bir nefes aldı, "içeriye geçelim gel."

 

Başımı sallayıp onu takip ettim, bir yandan da büyük bahçeyi inceliyordum.

 

Zile basmadan kapının açılmasıyla bakışlarımı kapıya çevirdim, evde çalışan bir kadındı sanırım.

 

"Hoşgeldiniz Tuğrul bey." Sadece başını sallayıp bana döndü, elini belime yerleştirerek içeriye doğru ilerletti.

 

Elini belimden çekmeden kadına döndü, "Samete söyle bagajdan bavulları alsın odaya götürsün."

 

"Hemen efendim." diyip yanımızdan ayrıldı.

 

Birşey demeden yürümeye başladı, peşinden benide sürükleyerek.

 

Salon olduğunu düşündüğüm odaya girdiğimizde, tekli koltukta oturan telefonla uğraşan kişiye baktım.

 

Telefondan gözlerini ayırıp, bize çevirdi göz ucuyla bakıp geri telefonuna döndü bir kaç saniye ekrana boş boş bakıp bakışlarını yeniden bize çevirdi.

 

"Baba?" Sert sesiyle kendime geldim, put gibi dikilmiş olanları izliyordum.

 

Baba mı?

 

"Baba mı?" dememle ikisinin bakışlarıda bana döndü.

 

Tuğrul derin bir nefes alıp bize anlamsızca bakan adama çevirdi bakışlarını, "Kardeşin ahu."

 

"Ne?" İkimizinde aynı anda konuşmasıyla ikimizde çatık kaşlarımızla birbirimize bakmıştık.

 

Bu serseri tipli benim abim olamazdı değil mi?

 

Olmamalıydı dimi.

 

Tuğrul adamı ikimizin tepkisine gülüp, "Kardeşinizi buldum derken dalga geçmiyordum Alp, şimdi inanıp inanmamak size kalmış."

 

"Kardeşinizi?" -nizi- kısmını bastırarak söylemiştim.

 

Kaç kardeşim vardı benim?

 

Sadece babamın olduğunu düşündüğüm yerde bir de kardeşlerim mi vardı?

 

Tuğrul adamı L şeklindeki koltuğa kendini atıp gömleğinin iki düğmesini açtı, "Defnenin, seni bizden aldığını biliyor muydun?"

 

Bu konuya aniden gireceğini bilmiyordum o kesin.

 

Defne annemdi, beni yetimhaneye bırakan annem.

 

O an alple göz göze geldim, ifadesiz bir şekilde beni süzüyordu.

 

Bende o şekilde onu süzdüm, herşey karşılıklıydı sonuçta.

 

Tuğrul adamı konuşmayacağımı anlamış olacak ki devam etti, "3 yaşına girmiştin, doğum günündü..." Derken eskileri hatırlamış gibi yüzünde buruk bir gülümseme oluştu.

 

"Hepimiz senin doğum gününü kutlayacağımız yerde toplanmıştık, defnede seni kutlayacağımız yere getirecekti." O kadının ismini söyleyince yüzünü buluşturuyordu.

 

"Sizi bekledik, o kadını aradım defalarca, mesajlar attım. Hiç birisine cevap vermedi, sonra... Elime bir zarf ulaştı, o kadının seni benden, bizden aldığına dair bir zarftı bu"

 

Alp'e baktım koltukta oturmuş gerilen çenesi ve sıktığı dişlerinden yüzü kızarmıştı.

 

"Beni bir piçle aldattığını ve seni de yanında aldığını anlatan bir zarftı, Oğullarımı annesiz, kızımı babasız bıraktı." Öfkeyle nefes alıp elleriyle yüzünü sıvazladı. "O günden sonra seni çok aradık, inan bana. Bir gün, bir saniye bile aklımdan çıkmadın, o salak seni öyle bir yere saklamış ki bulamadım seni. Haftalar önce bir mektup geldi eve. Olduğun yerin adresi yazıyordu, o kadının benimle aldattığı herif gönderdi mektubu, defne birkaç yıl önce geberip gitmiş. O herifinde az bir zamanı kalmış diğer tarafa vicdanını rahatlatmak için bu mektubu gönderdi bana." Diyip alayla güldü, bakışlarını bana çevirdi.

 

'Defne geberip gitmiş' kelimesine üzülmedim, üzülemedim.

 

"Gebersin piç." Gelen sesle alp'e baktım yeniden, o da bana bakıyordu.

 

"Otursana," boynumda hissettiğim nefesle yerimden sıçradım.

 

Hızla arkamı dönüp, konuşan kişiye baktım.

Arkamda bende santimlerce uzun bir erkekle karşılaşmayı elbette beklemiyordum.

Yüzüne bakmak için kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım, sırıtan yüzüyle karşılaşınca elim ayağıma dolaşmıştı resmen.

 

Adam aynı bendi ulan! Ben, ben! Erkek versiyonumdu bildiğin.

 

"Aren! Kızı korkuttun oğlum ya dikkatli olsana." Gelen yeni sesle kapıdan içeri giren adamı adının Aren olduğunu öğrendiğim çocuğun yanına gelmesiyle elini omzuna koymuştu, göz ucuyla arene bakıp bakışlarını bana çevirdi.

 

Karşımda iki tane -dev kadar- tanımadığım adamlarla bakışıyordum resmen!

 

"Kesin lan sesinizi! Ahu yanıma gel kızım." Tuğrul adamın bana seslenmesiyle irkilip onlara arkamı dönüp hızlı adımlarla yanına gittim.

 

Sikerlerdi bunlar beni, net.

 

Tuğrul adamının yanına oturup kulağına doğru yaklaşıp koltuklara kendini atan adamları işaret ederek "Bunlar kim?" dememle, gülüp o da benim kulağıma aynı şekilde yaklaşıp "Abilerin." Demesiyle başımı salladım 'anladım' dercesine. Kafamı çekip karşımda duran üç adama baktım.

 

Ne? Dank ede

n şeyle, aniden Tuğrul adamına döndüm.

 

Abilerim mi?

 

"Abilerim mi?" Dememle kahkaha sesi duyuldu koskoca solunun içinde.

 

_____________

İlk başta içime sinmemişti bölümler ama ilerleyen zamanlarda daha da güzel olacağını düşünerek yayınlıyorum, kendinize hoşça bakın sevgiyle kalın 💓

Loading...
0%