4. Bölüm

Benimleyken ağlamalarının sebebi bile çok gülmek olucak,öbür türlüsüne artık izin vermeyeceğim.

Novira`
skzlovia_8s

Kapıyı açmamla Jeongin'in üzerime atlaması bir olmuştu."Hyungum!" ben de karşılık vererek ona sıkıca sarıldım ve benden ayrıldığında hafifçe saçlarını karıştırdım.'Hangi rüzgar attı seni buraya bakalım minik?' kaşlarını çattı."Gelmemeli miydim?Seni özleyemez miyim?" 'Hayır tabiki,bir anda gelince şaşırdım sadece,tabiki özleyebilirsin,içeri gel hadi!" Hızlıca kolumdan tutup koltuğa oturttu ve karşıma geçip ellerimi tuttu.

"Taşınıyormuşsun hyung,olan hiçbir şeyi bana anlatmıyorsun ben de başkalarından öğrenmek zorunda kalıyorum.Eskiden olsa saniyesinde yazardın neler oluyor?" 'Gerçekten her şey o kadar sarpa sarmıştıki hiç kimseye bir şey yazamadım inan.Sadece Chan hyung burada olduğu için...her neyse işte evet taşınıyorum!' son kısmı o kadar heyecanlı söylemiştim ki yanlışlıkla, yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu."Bu mutluluğun sebebi ne dökül!" diyerek bağdaş kurup dedikodu pozisyonuna geçti.

'Şimdi şöyle ki yanlış anlama tamamen arkadaşça düşünüyorum anladığım kadarıyla çok iyi birinin ev arkadaşı olacağım ve ev o kadar güzel ki,üzerine 3 kedisi var ve bu benim her zaman hayalimdi!' durup dudaklarımı ısırdım.'Yanlışlıkla hızlı oldu...' dizlerinin üzerine çıkarak omuzlarımı tutup yüzüme yaklaştı.

"Sen Han Jisung o çok iyi arkadaş hakkında eksik bilgi veriyorsun,seni çok iyi tanıyorum beni kandıramazsın." 'Tamam o zaman Jeong,en başından başlıyorum! Hazır ol.'

Belki bir belki iki saat oturup neler yaptığımızı konuştuk.Buna ne kadar çok ihtiyacım varmış meğer. Jeongini geçirirken ben de evden çıktım ve markete gidip ihtiyaçlarımı aldım.

___

Sabahın saat 10'u ve ben rüyamda görmüş gibi bu saatte Minho'nun kapısındayım.Zaman o kadar kısıtlı,yapmam gerekenler o kadar çoktu ki ne kadar hemen üzerine konuyormuş gibi olsada başka çarem yoktu.Dehşet utanıyorum.10 dakikanın sonunda cesaret edip kapıyı çaldım.Lütfen uyandırmıyım, lütfen...Kapının açılması saniyeler aldığında sonunda tuttuğum nefesi bıraktım.Şaşkınca bana baktığında elimi kaldırıp salladım.

'Günaydın Minho!' Fazlasıyla utandığım için sesim de kısık çıkmıştı...Fısıldayarak bağırmışım gibi...Kocaman gülümseyerek elimde tuttuğum koliye baktı ve elimden aldı."Günaydın Jisung!Hadi gel."Koliyi benim için ayırdığı odaya götürdüğünde kapının önünde durmaya devam etmiştim,çoktan tırnak kenarlarımı yolmaya başlamıştım bile.Biraz fazla çekingen olduğumu söylemeli miyim?

Minho geri dönüp beni gördüğünde şaşkınca bana baktı."Neden içeri geçmedin,bir sorun mu var?" 'Şey ben rahatsız etmiş olmak istemiyorum ama...' yanıma gelip nazikçe kolumdan tuttu ve salona götürdü.

'Evi boşaltmak için sadece 4 günüm kaldı yapılacak çok iş var ve yetişememekten korkuyorum.' Gözlerini kocaman açtı."Dört gün mü?Kim dört günde evi boşaltmanı bekleyebilir,insafsızlık." sinirlenmiş göründüğünden konuyu kapatmak için konuştum.'Özür dilerim cidden başka çarem yok.'

Ben koltuğa otururken bir şey yapacakmış gibi ayakta kaldı. "Saçmalama lütfen seninle vakit geçirmekten mutluluk duyarım hem evi boşaltmana ben de yardım edeceğim tek başına bu kadar işin altından kalkman çok zor." istemsizce gülümsedim.'Galiba reddetmek gibi bir seçeneğim yok?' dudaklarını büzerek ellerini iki yana açtı."Maalesef elimizde ondan kalmadı." bu sevimli hareketine güldüğümde dudaklarımı ısırdım."Çok samimisin,teşekkür ederim." benim aksime.Bir şey söyleyecek gibi oldu ama sonra bundan vazgeçip gülümsedi.

"Çay,kahve?Ya da dur kahvaltı yaptın mı?" 'Direk işe başlasaydık...' "Yüksek ihtimal saatlerdir o evde bunlarla uğraşıyorsun boş versene." omuz silktim.'Kahve olur o zaman.' kaşlarını çattı."Kahvaltı yaptın mı Jisung?" daha ilk günden fazla mı düşünüyor.'Hayır,kahvaltı yapmayı sevmiyorum.' genelde yemek yemeyi tercih etmiyorum...Yine bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti.Başını sallayarak mutfağa gitti.

Elinde iki kahveyle salona döndüğünde gülümseyerek teşekkür ettim.Kısa bir sessizlik olduğunda kahveyi yudumlamaya başladım.

Ayağımda hissettiğim yumuşaklık ile küçük bir çığlık atarak ayaklarımı yukarı topladım.Minho o kadar büyük bir kahkaha atmıştı ki sonunda yere bakmayı akıl ettim.Doriyi görmemle yüksek ihtimal kıpkırmızı olmuştum.Çok sıcak.

Korktuğumdan değil alışkın olmadığım için irkilmiştim. Ayaklarımı indirip kahveyi sehpaya bıraktım.Beklemediğim bir anda saçımda hissettiğim yumuşaklık ile şaşkınca Minho'ya döndüm.

"Sakin ol Jisung,kıpkırmızı oldun." Elini çekti.Sacma bir boşluk hissettim.'Ya korktuğumdan değil alışkın değilim o yüzden...' "Biliyorum tabiki utanmana gerek yok bunun için" gülümseyerek kafa salladim.

Rahatlatmak istermiş gibi "En sevdiğin renk ne?" diye sordu.Hiç düşünmeden 'Mavi çok severim,senin?' "Ben aslında bütün renkleri severim ama mavi ve beyaz desem?" tebessüm ettim."Neden mavi peki?" 'Çünkü sevdiğim çoğu şeyin rengi okyanus,deniz,sahil zaten biliyorsun...Sonra gökyüzünü çok severim,çok.Öyle başka bir sebep gelmedi aklıma...' biraz daha böyle sohbet ettikten sonra işe koyulduk.

_

3 Gün sonra

Yeni odamda oturmuş kitapları kitaplığa yerleştiriyordum.Evin içinde sıkılmamamız için şarkı çalıyordu.Minho da bana yardım ediyordu ama bir anda yanımdan kalktı.Şarkıyı mırıldanırken şarkının bir anda değişmesiyle duraksadım hareketli ve içimi kıpır kıpır eden bir şarkı başladı.Minho'nun yaptığını bildiğim için gülümseyerek kapıya döndüm bununla birlikte gülümsememin yerini sonu gelmeyen kocaman bir kahkaha aldı.

Gülmekten yerleri tekmelemeye başlamıştım.Omzunda pembe mor bir çocuk oyuncağı olan hoparlör vardı ve üzerinde prenses çıkartmaları!Gözünde yine pembe kelebek şeklinde güneş gözlükleri, kafasında kulaklı taç ve sırtındaysa kanatları vardı.O da kendi halini en az benim kadar komik buluyordu ki benimle birlikte gülme krizine girmişti.

'Minho!Of fazla harikasın!' Gülmekten fena halde sıcak bastı.'Sizin kadar harika olamam bay domates!'Beyaz ten problemleri...Dediği şeyle daha fazla güldüm,utanmayı es geçmeyi seçtim.Bana yaklaşıp önüme diz çöktü.Göz göze gelince omzuna vurdum.'Salak.' diye fısıldadım gülerek.

Elini bana uzattı "Bu dansı bana lütfeder misiniz?" dedi şakayla karışık.'Bu şarkıyla?' "Nasıl bir dans istersin Jisung?" gülümseyerek göz kırptı.Buraya kadardı yine dudaklarımı ısırarak gözlerimi kaçırdım."Hayır hayır,çekinmek yok,şaka!Bu şarkı aklıma güzel bazı şeyler getiriyor diyelim." gülümsedim.'Zaten ben de tam olarak böyle bir dans isterdim!' kahkaha atarak yeniden elini işaret etti,elini tuttum ayağa kalkarken kısık sesle 'Uzun zamandır gülmemiştim,az kalsın gülmeyi unutacakmışım...' "Ne dedin?" 'him' diyerek gözlerine baktım.O sırada iki elimi tutarak sallanmaya başladı.

Tacının üstündeki kulaklara dokunarak konuştum 'Yanaklarım ağırdı,uzun zamandır bu kadar çok gülmemiştim!' Ona ayak uydurarak dans etmeye devam ettim.Bir şey demeden arkasındaki beyaz kanatları çıkartıp bir bebekmişim gibi benim kollarıma geçirdi."Şimdi kanatlar asıl sahibi buldu."

Gözlerimin içine baktı,daha önce kimsenin bakmadığı gibi baktığını hissettim."Ve ayrıca,benimleyken ağlamalarının bile sebebi çok gülmek olucak,öbür türlüsüne artık izin vermeyeceğim"

 

_

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin güzellikler!

Bölüm : 26.12.2024 20:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...