Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bölüm 2

@smanurkya

O tarafa doğru korkuyla yürümeye başladım. Bacaklarım titriyordu ama bu beni engellemiyordu. Gitgide sesler daha da yükseliyordu. Köşeyi döndüğümde beni bekleyen şeyin ne olduğuyla ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Duvardan destek alarak elimden gelen en sessiz şekilde ilerliyordum. Tam köşeye geldiğimde duvarın arkasına sinebildiğim kadar sindim ve ne olduğunu görmeye çalıştım.

Gördüğüm şeyle gözlerim yuvalarından fırlarcasına açıldı. İki adam Zilal'i yani Poyraz'ı kollarından tutmuş arkası dönük olanda onu dövüyordu. Poyraz'ın ağzı burnu kan içindeydi. Diz üstü çöktürüldüğü için arabanın farkları tam yüzüne vuruyordu. Bu yüzden çok net görebiliyordum. Onu tutan iki adamın yüzünü göremiyordum çünkü ayakta dikildikleri için farlar sadece dizlerine vuruyordu. Başka hiç ışık yoktu ve ben gece körüydüm. İç sesim yine çok mantıklı bir şekilde:"Geri dön Sayha belki de göremediğin kaç adam var orada sayılarını bile bilmiyorsun." dedi.

"Çok mantıklı" diye fısıldadım kendi kendime tam geri dönecektim ki bütün beyinsizliğimle telefonumu ve biber gazımı elime alıp o tarafa doğru yürüdüm.

İyice yaklaştığımı düşündüğümde;"Bırakın çocuğu" dedim sesimi çıkarabildiğim kadar güçlü çıkarmaya çalışarak. Telefonumun flashını açıp etrafa tuttum 5-6 adam vardı. Hepsi bana bakıyordu. Zilal'i döven kişi hariç. Durmuş beni dinliyordu ama yüzünü bana dönmüyordu:

"Bakın şuan telefonun ekranında 155 yazıyo. Ara tuşuna basıp açtıklarında imdat diye bağırmam bile yeterli. Buraya çok yakın bir polis karakolu var. Telefon sinyalinden burayı bulmaları 5 dakika buraya gelmeleri 2 dakika. Bırakın çocuğu" dedim. Biraz olsun etkili olmayı ümit ederek. Bana bakanlar şok olmuş şekilde arkası dönük adama bakıyolardı. Sanırım başları oydu. O ise inatla dönmüyordu yüzünü sanki bilerek göstermiyordu.

"Geri çekiliyoruz" dedi arkası dönük adam. Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim hiç. Ne yani bana saldırmayacaklar mı? Arkamdan başıma vurup bayıltmayacaklar mıydı? Ne diyorum ben..

Adamlar arabalarına yaklaştıkça bende Zilal'e doğru yavaşça yaklaştım. Malesef o adamın yüzünü görememiştim. Onlar gider gitmez adımlarımı hızlandırıp Zilal'in yanına çöktüm:" İyi misin?" dedim. Daha saçma bir soru soramazdım. Tabi ki cevap vermedi:"Pekala bana tutun hadi gidelim burdan" dedim. Bana hiç bakmadan yerden destek alarak ve sendeyelerek de olsa kalktı yerden. " Koluna gireyim" dedim

"Gerek yok." dedi buz gibi ses tonuyla. Topallayarak yürümeye başladı. Bende sessizce peşinden gittim.

Hiç öyle dizi veya filmlerdeki gibi kolunun altına girmemiş çok yaklaşıp birbirimize uzun uzun bakmamıştık. Teşekkürde etmemişti zaten. O önde sendeleyerek gidiyo ben de arkadan onu takip ediyordum. Yeni dayak yemiş birine göre fazla hızlı yürüyordu. Ve ben ona bu sağlam halimle yetişmekte güçlük çekiyordum. Terk edilmiş alandan çıkıp okula doğru yürüme başladı.

"Kim o adamlar ne istiyolarlar senden?" dedim cevap vermedi.

"Kaşın patlamış, dudağın da burnundan da kan gelmiş. Hastahaneye gitmelisin. Mikrop kapabilirsin." dedim. O ise beni umursamayıp okulun tam önünde simsiyah gold detaylı plakası bile özel olan bir arabaya doğru yöneldi.

Elindeki anahtara basmasıyla arabanın açıldığını belli eden ses ve ışıklar yanıp söndü. Sürücü koltuğu tarafına geçip arabaya binmeden buz gibi sesiyle "Arabaya bin" dedi.Bende arabaya yaklaştım ve arabanın yanında durdum. Tam kapıyı açmış binecekti ki benim hareketsiz görünce bana baktı. Ortalık ışıklar dolayısıyla aydınlık olduğundan gözlerinin rengini görebiliyordum. Saçlarıyla yarışır derecede koyu siyahtı ve bana dikdik bakoyordu. Bende ona dikdik bakıp:

"Hastahaneye gitmelisin"

"Arabaya bin"

"Yaraların var"

"Hastahaneye gitmicem"

"Eczane o zaman, bilmiyorum ya dikişlik bir yaran varsa ya burnun kırıldıysa morarmış."

"İlk defa kaşım patlamıyo dikişlik bir sızı da yok, bin şimdi şu lanet arabaya." dedi. Sinirlenmişti. Arabaya bindim.

"Evini tarif et."

"Etmiyorum." dedim. Gözlerinde hafif bir şaşkınlıkla bana döndü.

"Evet doğru duydun etmiyorum. Sen şimdi beni bekliyceksin. Ben şuradaki eczaneden tentürdiyot, pamuk alıp geliyorum. Düşüp bi yerlerimi yaralamayı çok sevdiğim için çantamda çok etkili bir yara kremi ve antibiyotik merhem var. İstersen beklemeyip gidebilirsin. Tabi bu karanlıkta genç bir kızı bırakıp gitmeye için el verirse. "diyip arabadan indim ve eczaneye doğru yürümeye başladım. Açıkcası ben egzoz sesi beklerken arabadan indiğini belli eden kapı sesi ve kilit sesi duydum. Arkamı döndüğümde arabadan inmişti. Ona bakınca başıyla bana ilerle işareti yaptı. Bende önüme dönüp yürümeye devam ettim; yüzümde aptal bir gülüş vardı.

Eczaneden gerekli olan malzemeleri alıp dışarı çıktığımda duvara yaslanmıştı ve sigara içiyordu.

"Gel benimle" diyip okulun bahçesine girdim. Kimse yoktu okulda. Basket sahasındaki seyirci yerlerine oturdum o ise dikliyordu. "Hadiii" dedim. Oflayarak oturdu ve bana döndü. Sabırsız bir ifade vardı yüzünde bi an önce yapda kurtilim senden der gibi.

Tentürdiyotu pamuğa döküp kaşına bastırdım. Ben acıyacağını düşünüp üflerken onun suratında mimik oynamamıştı. "Alışkınsın galiba yaralara" dedim. Cevap vermedi. Öyle keskin bakışları vardı ki insanı ürpertiyodu.

En son burnuna da bir bant yapıştırdım ve "Bitti " dedim. Der demez ayağa kalktı. Bende çabucak eşyaları topşayıp peşinden gittim. Okulun önündeki arabasına yöneldi. O sürücü koltuğuna geçerken bende yanına oturdum. Yol tarifi harici hiç konuşma geçmedi aramızda. Benim bir kaç defa daha "o adamlar kimdi" sorularım karşılık bulamayınca bende çok zorlamadım.

Sonunda sitenin önüne geldiğimizde tam kapıyı açacaktım ki: "Bir daha yapma" demesiyle ona döndüm. O da yola bakan yüzünü bana çevirip:

"Bir daha böyle bir şeye şahit olursan o kafa tasının içindeki beynini kullan ve kaç ordan. Bir dahakine bu kadar şanslı olmayabilirsin. Ne sanıyorsun senden korktukları için mi gittiler? Eğer amaçları beni öldürmek olsaydı şuan sende yaşamıyo olurdun. O yüzden kendini bu kadar kolay yem yapma. " Tam cevap verecektim ki:" Önüne dönüp:"İn şimdi arabadan." dedi. Bende uzatmak istemediğim ve bir teşekkür beklemediğim için indim arabadan. Ve siteye girdip bizim bloğa doğru yürüdüm.

Eve girdiğimde annemler daha gelmemişlerdi. Gerçi evde olsalardı da bişe demezlerdi. Geç geleceğimi biliyorlardı. Annem ve babam aile şirketimizde birlikte çalışıyorlardı. Babam işleri büyütmek için buraya taşınmıştık. Şimdilik çok büyük bir şirket değildi ve bizim de aşırı bir zenginliğimiz olmasa da maddi yönden istediğim herşeye sahiptim.

#Zilal'in Ağzından#

Kızın arabadan inmesiyle sıkıntıyla yüzümü sıvazladım. Lanet olsun nerden bulaştı bu kız bana. Umarım korktuğum başıma gelip Giray pisliği benim yüzümden birine daha zarar vermezdi. Giray'ın ismini duymam bile gerilmeme sebep oluyordu. Benim yüzümden başka birine zarar verme düşüncesi ise kanımı donduruyordu. Telefonumu çıkarıp Efe'yi aradım.:

"Buyur kardeşim"

"Efe attığım konuma gel."

"Tamam"

Efe benim çocukluk arkadaşımdı. Kardeşim. Yiğit, Efe, Anıl kan bağımız yoktu ama öz kardeştik. Birlikte büyüdük. Çocukluğumuzdan bu yana her günümüzü beraber geçirdik. Ne desem koşulsuz yaparlardı. Nedenini sormadan...

Efe'nin arabasını görmemle arabadan çıktım. Yediğim tekmeler sonucu vücudumun bazı yerlerinde ağrılar vardı. Ama alışkındım. Efe arabadan inip bana yürüdü:

"Zilal burası neres.... Lan noldu sana. Dövüşemi gittin. Allah kahretsin ne zaman bırakıcaksın bu lanet sokak dövüşlerini. "

"Sakin ol. Giray saldırdı bana savunmasız yakaladı it."

"Vay ibne. Ee noldu peki nerde."

"Beni dinle. Bu sitede oturan bir kız adı neydi hah Sayha. Bizi gördü aptalca beni kurtarmaya çalıştı felan. Bizim okuldan yeni öğrenci. Bütün gece burda durmanı istiyorum. Giray saçma sapan bir düşünceye kapılıp benim canımı yakmak için kıza zarar vermeye kalkabilir. Burdan kuş uçurtma ve ters bi durum sezersen ara beni. "

" Peki kızın resmi felan yok mu nerden tanıcam kızı? "

" Nerden bulim resmini sana. İri gözleri var işte. Upuzun saçları koyu kahve, bukleli.

"Kızın ismi ne demiştin?" dedi Efe telefonuyla ilgilenirken.

"Sayha. Sayha Asma" dedim. Kendini tanıtırken aklımda kalmıştı soy ismi. İki dakika sonra telefonu bana çevirdi. Ekran da onun resmi vardı:

"Bu mu kız?"

"Evet nerden buldun?"

"Ortak arkadaşlarımız var. Bazıları hızlı davranıp eklemiş hemen kızı ismini yazınca direk bu çıktı.

" Peki, gidiyorum ben"

"Eyvallah"

#Efe'nin Ağzından#

Saat sabahın 8'ine geliyordu ve ben neredeyse gözümü bile kırpmamıştım. Zilal'in dediği her şeyi görev bilirdim ben. Şuan benden neden böyle bişey istediğini anlayabiliyordum anlamasamda yapardım zaten. Korkuyordu. Murat'ın ölümünden kendini suçluyordu ve biri daha onun yüzünden zarar görmesi fikrine bile tahammül edemiyordu. Murat Zilal'in öz kardeşiydi. Giray tarafından Poyraz'a olan düşmanlık hasebiyle acımasızca öldürülmüştü. Murat bizimde kardeşimizdi hepimiz bir abiydik onun için. Hepimiz dağıldık ama en çok hasarı Zilal aldı ve hep kendini suçladı.

Saat öğlen 11'e doğru gelen giden olmayınca arabadan çıkıp siteye doğru yürüdüm ve güvenlik görevlisinin yanına gittim.

"Abi kolay gelsin."

"Teşekkür ederim buyrun."

"Ya ben arkadaşı bekliyordum, okula gidicektik. Adı Sayha Asma, ama hala çıkmadı. Bir arayabilir misiniz? Zilal geldi derseniz?"

"Bir saniye siz şu yeni taşınan ailenin kızını diyorsunuz"

"Evet"

"Sayha Hanım çıkalı 1 saat oluyo ben çıkarken görmüştüm."

"Ne!! İmkansız, ben burada bekliyorum geced.. yani sabahtan beri"

Güvenlik kameralardan bişeye bakıp tekrar bana döndü:

"Arka kapıdan çıkmış, siyah bir araba almaya gelmiş."

"Ne diyosun abi, ne diyosun Allah kahretsin." diyip hızla arabaya doğru giderken telefonu çıkarıp Zilal'i aradım.

"Alo"

"Zilal, abi yok, kız yok arka kapıdan çıkmış siyah bir araba almaya gelmiş.

Zilal'in telefonu suratıma kapatmasıyla arabaya binip napmam gerektiğini düşündüm. "Yiğit'i ara Efe" dedim kendi kendime ve Yiğit'i aradım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%