Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Bölüm 9

@smanurkya

#Zilal'i Ağzından#

Duyduğum şeyle bir an duraksadım. Donakalmıştım adeta. Tostumu ısırmak için eğildim masada öylece kalakaldım. Gözlerimde bi yanma vardı sanki kulağımda da hafif bir çınlama. Kantine giren Sayha'ya kaydı gözlerim ve bi ısırık daha alıp doğruldum yerimden ve merakla ne tepki vereceğime bakan çocuklara dönüp;"Banane" dedim. "Zilal" demişti ki sözünü kestim Yiğit'in;"Yiğit banane dedim, banane! Uzatmayın."

-Gerçekten bişey söylemiyecek misin? Diyen Anıl'a döndüm bu sefer;"Giderken ne diyebildim ki, geldiğin de bişey diyim." dedim ve bişey daha demelerine izin vermeden kalktım masadan;"Uykusuzum ben eve gidiyorum, hadi eyvallah" diyip çıkışa doğru ilerlemeye başladım.

Kendimi arabaya atar atmaz derin derin nefesler almaya başladım. Yutkunmak, yutkunmak ne zor bi eylemmiş. Hiç bișe olmamış gibi gitti, hiç bișe olmamış gibi gelmiş.

Eve geldiğim de direk odama çıkıp üstümü değiştirdim. Tam yorganı kaldırmış yatıyordum ki, Sayha'nın;"Dertlerinden uyuyarak mı kurtuluyosun?" sözü bian kulaklarımda yakılandı. "Değil!" dedim kafamı sağa sola silkelerken. "Derya benim derdim değil."

#Yiğit'in Ağzından #

Zilal'in arkasından bakarken Anıl'ın:"Napıcaz şimdi?" sorusuyla ona döndüm. "Bilmiyorum ama Derya'nın gelmesi hiç iyi olmadı." dedim. Bunun üzerine Efe arkasına yaslanırken;"Bi bitmedi çocuğun çilesi. Biz dilinin düğümünü çözelim derken boğazı düğüm düğüm oldu." dedi. Haklıydı. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım:"Daraldım bende iyice, gidiyorum." dedim ve çıktım kantinden. Bahçeye doğru yürümeye başladım.

Tam arabamın kapısını açmak için eğilmiştim ki arkamdan Derya'nın:"Yiğit" demesiyle durdum. Yavaşça doğruldum ve arkamı döndüm:"Merhaba" diyince umursamazca yüzüne bakmaya devam ettim:"Bişey demeyecek misin?" dedi bu sefer.

-Niye geldin, dedim.

-Hata yaptığımı anladım, dediğinde dalga geçercesine güldüm:"Yanlış" dedim. Ona yaklaşıp tam karşısına dikildim:"Giray artık seninle Zilal'in canını yakamayacağının farkına vardı ve sana tekmeyi bastı. Sende geri dönersem Zilal seni tekrar sever sandın." dediğimde bana diktiği gözlerini kaçırdı. "Sanma." dediğimde tekrar bana döndü. Bende konuşmaya devam ettim;"Bana bak Derya beni iyi dinle. Gitmişsin gelmişsin bunlar benim umrumda değil. Ama o kirli ellerini kardeşime sürmeye çalışır ve ben onu yine onu o halde çırpınırken görürsem, bu sefer sessiz kalmam ve sen, sende sağ kalmazsın. Buraya geldiğine geleceğine pişman ederim seni ve beni bilirsin dediysem yaparım."deyip arabaya bindim.

#Efe'nin Ağzından#

Yiğit'in de gitmesiyle masada Anıl'la başbaşa kaldık. Uzun bir sessizlik sonucu Anıl'ın:" Efe" demesiyle kafamı kaldırıp ona baktım:

-Efe, napcaz lan. Zilal kaldıramaz. Şimdi takmıyorum ayakları yapıyo ama yıkılır. Yıkık zaten dökülür bişeler olur yani. Napcaz ?

-Bilmiyorum.

-Yiğit'te bilmiyo, durum o kadar kilit yani. Bana bak. Şu geçen Zilal'le kilitlediğimiz bi kız vardı Sayha. O kurtaramaz mı Zilal'i? Dediğinde duraksadım;

-Anıl emin ol benimde tek ümidim o.

-Ayarlamamız lazım, bişeler yapmamız lazım, diyip ayağa kalktı;

-Nereye.

-Gidiyorum.

-Onu görüyorum, ama nereye?

-Ya dedim ya ayarlamamız lazım diye, ayarlamaya gidiyorum, diyip yürümeye başladı. Bende arkasından:"Anıl gözünü seveyim tek başına bişey yapma." diye bağırdım.

Herkesin gitmesiyle tek başıma kalmıştım. Dersimin başlamasına yarım saat vardı. Ders başlayana kadar burada oyalanmaya karar verdim. 10-15 dakika geçmişti ki kantine Derya'nın girmesiyle ağzıma götürdüğüm bardakla dondum. Kantine şöyle bi göz gezdirip göz göze geldiğimiz de bakışlarını bende sabitleyip bana doğru gelmeye başladı. Bir yudum daha aldığım bardağı uzanıp masaya koyduktan sonra bakışlarımı tekrar ona çevirdim. Sandalyeyi çekip oturdu ve:"Merhaba Efe" dediğinde hiç bișe demedim.

-Neden beni gören herkes hortlak görmüş gibi bakıyo? " dediğinde;" Hortlak görsek emin ol daha çok sevinirdik."dedim. Bozulmuştu ve yüzünden belli oluyordu. Tam gitmek için ayağa kalkmıştım ki;" Efe, Zilal nerede? "diyince ona döndüm. Allah kahretmesin ki onun peşine düşmüştü:"Ulaşamıyacağın bir yerde. Sen çok yanlış düşünüp gelmişsin buraya. O köprünün altından çok sular aktı Derya. Şimdi istediğin kadar ara Zilal'i. Bulacağın tek şey belan olur. Arama." dedim ve çıktım kantinden. Zilal için dönmüştü ve bunu saklamıyordu. İşler çok karışacaktı çok...

# Anıl'ın Ağzından #

Kantinden çıkar çıkmaz Sayha'yı bulmak için yola koyuldum. Bu işe bi el atmam lazım o yılana bi daha asla kankamı harcatamam. Nasıl bulcam bu kızı.

Zilal'in sınıfına girdim ve sırada oturan çocuklara;

-Gençler bölüyorum ama bu sınıfta Sayha adında, güzel olduğunu umduğum bi kız varmış. Nerde şimdi o?

-Sayha sınıfa gelmedi henüz.

-Gelmedi mi? Tembel demek ki.

Tembel olması beni biraz endişelendirdi. Gelin olarak alma konusunda şüphelendim şuan.

-İyi de ders başlamadı henüz.

-Bu durumu kurtarmaz, hem sen karışma, sana ne oluyo,dedim ve bana deliymişim gibi bakan çocuğa arkamda bırakıp kapıya doğru yürüdüm. Tam çıkmıştım ki biriyle çarpıştım:"Ya önüne baksan... Töbe Bismillah yılan uzak dur benden." dedim karşımda kafasını ovuşturan Derya'ya bakarken:

-Anıl of ya dikkat etsene.

-Keşke daha sert çarpsaydım dedim, gözlerini devirip:"Zilal içeri de mi? Dediğin de gözlerim büyüdü;

-Hayır, yok.

-Emin misin? Diyip kafasını uzatıp sınıfa bir göz attı.

-Sen sınıfını nerden buldun, dedim telaşla.

-Şurada ki çocuklara sordum. Onu boş ver de Zilal nerde biliyo musun?

-Sanane seni yılan. Uzak dur kankamdan.

- Hiç değişmemişsin Anıl.

-Sende öyle, bütün iticiliğinle karşımda duruyosun. Hem bu ne yüzsüzlük, ne diyceksin çocuğa. Artık sana bakar mı sanıyosun.

-Onu göreceğiz Anıl'cığım

-Anıl'cığım deme bana seni itici şey, hem çekil önümden yengemi arıyorum, onunla konuşmam gereken önemli şeyler var, diyip bir adım atmıştım kolumdan tuttu;"Yengen mi, kimden bahsediyorsun, kimin sevgilisi var?

-İlk önce o pis ellerini çek ve bi daha asla dokunma bana, üstelik bu seni hiç alakadar etmez.

-Efe mi?

-Hayır

-Yiğit mi?

-Yoo

-Z-Zilal mi?

-Noldu betin benzin attı. Bunun seni hiç alakadar etmediğini söylemiş miydim? Çekil şuradan, diyip ilerlemeye devam ettim. Giriş katına gelmiştim ki Aybüke'nin bir kıza "Sayha" diye seslenmesiyle o tarafa döndüm. Aybüke koşup kızla kucaklaşınca bende o tarafa doğru yürüdüm. Yanlarına geldiğim de;"Selam kızlar" dedim. İkisi de bana döndü:"Aybüke Ali hoca seni çağırıyo" dedim yanımızdan gitsin diye.

-Ne, neden, neredeydi? Dediğinde

-Yukarıdaydı şimdi nerede bilmiyorum, git bakalım niye çağırıyomuş,dedim. Aybüke Sayha'ya dönüp;"Sınıfta görüşürüz o zaman" diyip merdivenlere doğru yönelince arkasından :"Sebebini öğrenince bizede söyle merak ederim." diye bağırıp Sayha'ya dönüp onu baştan aşağı süzdüm o da şaşkınca bana bakıyordu. Elimi çeneme koyup ona baktım ve onaylarcasına kafamı salladım;"Yengem olmak için yeterli güzelliğe sahipsin." dediğim de:"Ne?" dedi."Kız bana bak Zilal'i seviyo musun?" diye sorduğum da gözleri daha da büyüdü;"Bakma öyle. Şimdi bu ne diyo diyosun ama Derya geldi." dediğimde;

-Derya kim?dedi.

-İlk önce benim kim olduğumu sorman gerekmiyo mu?

-Seni biliyorum. Zilal'in Yiğit'in yanında çok gördüm seni Anıl adın.

-Bu Zilal'i sevdiğinin bi kanıtımı?

-Ne diyosun ya? Diyip kalkmak için harekete geçmişti ki kolundan tutup onu durdurdum.

-Derya Zilal'in eski sevgilisi. Gitmişti geri geldi. Zilal çok sevmişti onu amaaann uzun hikaye yani seviyosan bişeler yap. "dediğinde gözleri dolmaya başladı;" B-Benim derse gitmem lazım. "dedi ve bişe dememe fırsat vermeden arkasını dönüp gitti. Bende orada öylece kaldım." Eee noldu yani şimdi? "dedim kendi kendime bende derse gidim bari diyip sınıfa doğru yol aldım.

#Sayha'nın Ağzından#

Anıl'ı arkamdan bırakmış sınıfa doğru yürürken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Hızla sınıfa girip sırama oturdum. Zilal yoktu. Bir müddet sonra Aybüke de gelip yanıma oturdu:"Ay Ali hoca felan çağırmamış beni, o kadar uğraştım bulcam diye." söylenirken bir yandan da defterlerini çıkarıyordu. Hiç bişe söylemedim. Önümde duran defterimin ucuyla oynuyordum:"Sayha sana söylüyorum hey! Ya bana baksana." dediğin de ona döndüm. Gözlerim dolu doluydu. Aybüke bu halimi görünce gözleri kocaman oldu:"Sayha noldu kuzum?" dedi telaşla;"Aybüke" dedim titreyen sesimle;"Sevebiliyomuş ama unutamamış. O zaten yanıyormuş, ben çok yanlış anlamışım." dedim daha fazla konuşamıyacağımı anlayıp sarıldım ona.

Bütün gün surat asarak ve Aybüke'nin beni güldürmeye çalışmalarıyla geçti. Okul çıkışı bişeler yapmayı teklif edip bunun için ısrar etsede eve gitmek istediğimi çok yorgun olduğumu ve hemen uyuyacağımı söyledim, ve aynen de öyle yaptım. Eve geldiğim de akşam yemeğini yiyip, yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım.

#Zilal'in Ağzından #

Çalan alarmı duvara fırlatmamla uyandım:"Çok uyudum sanki bide ötüyo bok" diye söylenirken ayağa kalktım ve banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada ki yansımama baktım. Morarmış göz altlarım, uykusuzluktan kızarmış gözlerim. O günleri anımsatıyordu sanki. Suyu açıp birkez daha yüzümü yıkadım. Üstümü giyinip odadan dışarı çıkmak için kapıya açtığımda merdiven başında korkuluklara yaslanmış bi şekilde uyuyan Efe'yi olduğum yerde kaldım;"Napıyo lan bu burada" diye odanın eşiğinden geçmiştim ki bi anda alarm çalmaya başlayınca neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde etrafa bakarken elinde sapanla odadan Anıl çıktı ve uyku mahmuru haliyle bağırmaya başladı;"Yiğit, Yiğit koş gidiyo bu." Bu sırada Efe uyanmış. Yiğit ise odasından çıkmıştı. Kaşlarım havada şaşkınca onlara bakarken bakışlarımı Efe de sabitledim;"Oğlum niye orda uyuyosun?" dedim.

-Ya oturuyodum, uyumuşum, dedi elini ensesine atıp ovalarken.

-Yalanına sıçim, giderim diye korktun demi? Giderim ve maçta geberene kadar kendimi dövdürtürüm sandın,dedim ve Anıl'a döndüm;

-Sende alarm kurdun, o elindeki sapanla beni mi vuracaktın gitmim diye? Dediğim de:"Evet" diyince gülmeye başladım ve;"Manyak mısınız lan siz?" dediğimde Yiğit;"Onlar değil ama sen öylesin, abartmış olabilirler ama haklılar, maça gidip geberene kadar bile bile dayak yemek yapmadığın şey değil."dediğinde;"Evett Yiğit'ten sabah dozumu aldığıma göre tamam. Gençler sabah oldu kaçmıyorum, okula gidiyorum. Sizde gelince okulda görüşürüz, sizi beklerdim ama erkenden önemli bi dersim var." diyip merdivenlere doğru yürüdüm lakin Anıl'ın;"Zilal" diye seslenmesiyle tekrar ona döndüm. Hızlı adımlarla yanıma gelip bana sarıldığında şaşırsamda bozmadım. Daha sonra Efe de gelip sarıldı sonra da Yiğit. Hepsi kendi dilinde;"Sen konuşmasan da biz seni biliyoruz" diyodu şuan bana;"Eee tamam be. Kesin şu gereksiz dramı, geç kalıyorum" diyip ayrıldım onlardan ve çıktım evden.

Okulun bahçesine geldiğimde de tam arabamı park etmiş, kilitliyodum ki beynimi uyuşturan;"Zilal" sesiyle taş kesilmem bir oldu;"Derya..."

Nefes alışımı kontrol altına almaya çalışırken yavaşça ona döndüm. Burada, gerçekten!

-Zilal biliyorum kızgınsın ama biraz konuşabilir miyiz? Sana söylemek istediğim çok şey var, dediğinde küçümsercesine güldüm ve okula doğru yürümeye başlamıştım ki tekrar;"Zilal vazgeçmicem, beni dinleyene kadar." dediğinde ona döndüm;"Umrumda değil, söyleyeceğin hiç bi şeyle ilgilenmiyorum." dedim. O sırada kopan bir çığlıkla bahçenin girişine baktım. Sayha yerde yatıyordu ve insanlar başına toplanıyordu;"S*ktir!" dedim ve oraya doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başlamıştım ki bi an duraksayıp Derya'ya döndüm işaret parmağını kaldırıp onu işaret ederek;"Uzak dur benden." diyip tekrar önüme dönüp Sayha'ya doğru koşar adımlarla ilerlemeye devam ettim.

Yiğit'in Ağzından

Okulun bahçesine girdiğimde her zaman ki yere arabamı park ettim. Arabadan inip okula doğru yürüyordum ki bahçe kapısının tam girişinde bekleyen Sayha ilişti gözüme. Öylece dikiliyordu. Bir yere odaklanmıştı. Baktığı yere kafamı çevirdiğimde sıkıntıyla gözlerimi kapatıp başımı geriye doğru attım;"Hayır ya!" Derya ve Zilal'e bakıyordu. Tekrar Sayha'ya döndüğümde yüzündeki hayal kırıklığını burdan bile fark edebiliyordum. Bu sefer gözüme bahçenin dışında Sayha'nın az ilerisinde duran motorsikletli çocuk ilişti. Anahtarı çevirmiş kaskını yeni çıkarıyordu. Aklıma gelen şeyle çocuğa doğru koşar adımlarla ilerledim. Sayha'nın beni görmemesine dikkat ederek arkasından geçip çıktım bahçeden. Gerçi şuan önünden geçsem bile beni görüp görmeyeceğinden emin değilim.

Çocuğun yanına geldiğimde;"Merhaba kardeşim" dediğimde hala motorun üstünde oturan çocuk bana döndü:"Bu okulda okuyorsun değil mi?" dediğim de onaylarcasına kafasını salladığında;"Güzel, beni tanıyo musun peki?" dediğimde şaşkınca yüzüme bakıp;"Tanıyorum abi, Yiğit ismin Yiğit Gür." dedi. Gülümseyip:"Doğru" dedim. Kucağındaki kaskı alırken:"İn motordan." dedim. Şaşkınca "Ne" dediğinde:"Olum in motordan, açıklama yapacak vaktim yok, acelem var hadi." diye sesimi yükseltmemle çocuk ne olduğunu anlamasada indi motordan. O iner inmez ben bindim motora;"Adımı biliyosan, hele soy adımı biliyosan motorunu çalmıyacağımı bilirsin. Git ve bahçede beni bekle 10 dakikaya getiricem motorunu." diyip kaskı kafama geçirip çalıştırdım motoru;"Evet, şimdi, Giray'a yem olmasın diye yalan söylediğim Sayha'yı kendi ellerimle Derya'nın önüne yem diye atma vakti. Hadi bakalım Zilal bey Efe'nin tabiriyle düğümün boğazında mı, dilinde mi hep birlikte görelim."

Çalıştırdığım motoru Sayha'ya doğru sürerken yavaşlayıp Sayha'ya yandan yavaşça sürttüm. Darbemle Sayha yere düştü. Özür dilerim Sayha bunu yapmam lazımdı. Motoru hızlandırıp karşı yola geçtim ve köşe başında duvarın arkasına sinip izlemeye başladım. Sayha'nın attığı çığlıkla insanlar Sayha'nın başına toplanmaya başlıyordu:"Hadi oğlum, hadi Zilal, koş Sayha'ya hadi." dedim kendi kendime. Ümitli bekleyişim Zilal'in Sayha'nın yanına diz çökmesiyle yüzümde koca bir sırıtışla son buldu:"Bingo"

ZİLAL'İN AĞZINDAN

-Açıl, açıl, lan çekil, bağır çağır sonunda Sayha'nın yanına ulaşmıştım. Yanına diz çöktüm onu süzerken;"Yer elması, iyi misin?" dedim. Doğrulmaya çalışırken ;"Ayağım, ayağım çok acıyo." dedi. Silkelediği ellerini tutup avuç içlerine baktım;"Ellerinde sökülmüş." dedim dolu dolu gözlerine bakarken;"Çok mu acıyo?" dediğim sırada bir çocuk;"Okulun revirine götürelim" diyince çocuğa dönüp ;"Sen gidersin o kıytırık revire" dedim. Daha sonra Sayha'ya döndüm tekrar ve:"Pantol giydiğin için teşekkür ederim" diye fısıldadım:"Efendim ne dedin?"

-Hiç, hiç bișe,diyip kucağıma aldım. Arkamı dönmemle Derya'yla karşı karşıya geldim. Sorar gözlerle bana bakıyordu:"Çekil" dedim gözlerine bakarken. Daha sonra sesimi yükselterek "Çekilin" dedim. İnsanların bize yol vermesiyle arabaya doğru yürümeye başladım:"Zilal indir beni. Nereye gidiyoruz, herkes bize bakıyo."dediğinde arabama ulaşmıştım. Kapıyı açıp Sayha'yı oturtup kemeri takarken burunlarımızın birbirine sürtmesiyle durdum. Al sana bir klişe daha. Kokusu dolarken yine burnuma;" Çok konuşuyosun lavanta kokuku" demiştim ki;"Yer elması" diye tamamladı beni. Gülüyordu. Güzel gülüyodu. Tebessüm edip geri çekildim. Tabiki susmadı;

-Nereye gidiyoruz?

-Hastahaneye

-Zilal burası özel bir tıp okulu, yani içerisi doktor adayı dolu, revire gitmemiz yeterli.

-Evet o doktor adaylarından biride Anıl, hemde göz gibi önemli bi alanda. Anıl'ın bile doktor adayı olduğu bir okuldaki öğrencilere çok güvenmemek lazım. "diyip kapattım kapısını ve sürücü koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırıp okul bahçesinden çıktım. Sayha;

- Nereye gidiyoruz peki, hangi hastahaneye?

-Yiğitleri hastahanesine.

-Yiğitlerin hastahanesi mi var, dedi sesine hayret düşmüş bir şekilde. Cevap vermedim.

Nihayet Gür hospital yazısını görmüş ve otoparkına girmiştim. Arabayı park ettim ve Sayha'nın tarafına geçip kapıyı açtım. Tam kucağıma almak için eğilmiştim ki;"Kucağına almana gerek yok, yürümeme yardım etmen yeterli" diyince birkaç saniye durup suratına baktım ve eğilip kucağıma aldım:"Yavaş yavaş yürümeni beklicek kadar sabırlı değilim." dediğimde gözlerini devirdi. Hastahaneye girdiğimizde sağ taraftaki tekerlekli sandalyelerden birine Sayha'yı oturtup danışmaya doğru ilerledim. "Şuan şunlarla uğraştığıma inanamıyorum." dedim. Sayha duymamıştım. Danışmaya yaklaşınca kız hemen ayağa kalktı;"Hoşgeldiniz Poyraz Bey" dedi.

"Şu kız" diyip Sayha'yı gösterdim ve konuşmaya devam ettim;

-Düştü. Ayağı burkuldu veya çatladı bilmiyorum. Ayağına bişeler oldu işte. Nereye gitmeliyim?

-Anladım. Acilden giriş yapın, sizinle ilgilenecekler. Ben arıyorum şimdi, dediğinde acile doğru ilerledim. İçeri girince doktor olduğunu düşündüğüm 40'lı yaşlarında bir adam;"Buyrun Poyraz Bey ben ilgileneceğim sizinle diyip bizi acilin yanında ki bi muayene odasına götürdü. Sayha'ya dönüp ;" Sizi şöyle sedyeye alalım dediğinde Sayha'yı sedyeye oturttum ve uzandı. Doktor Sayha'nın ayağına dokunduğunda Sayha:"Ah" diyerek elime yapıştı ve sıkmaya başladı. İlk önce elimi tutan eline daha sonra ona baktım. Böyle bişey yaptığının farkında değildi ve doktora bakıyordu. Bende doktora döndüm. Sayha'ya:"Ayağını hareket ettirir misin?" dedi. Sayha ayağını biraz oynatınca daha da sıktı elimi. Bense pür dikkat doktoru izliyodum. Doktor ;"Pekala şurasımı diyip bir noktaya dokununca Sayha ufak çaplı bir çığlık attı ve bana dönerek:" Acıyo"dedi. Ben ilk önce bana bakan Sayha'ya daha sonra doktora döndüm ve: "Kırılmış mı, röntgen çekmicek misiniz?" dedim. Doktor hafifce tebessüm edip;"Hayır o kadar büyük bişe değil." dediğinde boşta kalan diğer elimle sahayı gösterip;"Acıyo diyo kız."dediğimde bu sefer doktor:" Burkmuş çünkü,ama kötü bi durumu yok. Krem yazıcam bide ağrı kesici. Eczacı sana nasıl olacağını anlatır ama kremi 3 gün boyunca günde üç defa sür ve sar. Büyük ihtimal yarına geçer ama sen yine de sargıyı iki gün çıkarma. "diyip bana döndü;" Ve sen delikanlı, sevgilini bugün çok yürütme. "dediğinde Sayha'ya döndüm oda bana bakıyordu. O sırada elimin içindeki elini fark ettip hemen çekti elini ve doktora döndü:" O benim sevgilim değil."dedi. Sesinde şey vardı, hayal kırıklığı. Doktor;" Pekala, geçmiş olsun"diyip çıktı odadan. Tam Sayha'yı sandelyeye oturtmak için eğilmiştim ki;"Gerek yok" diyip doğruldu ve ayağa kalktı:"Ben hallederim" diyip toplallayarak yürümeye başladı.

Bahçeye çıkmışdık ki;

-Sen arabaya doğru yürü ben şuradan ilaçları alıp gelim. Zaten ben alıp gelene kadar sen anca gidersin arabaya.

-Gerek yok Zilal, ben taksiyle giderim. İlaçları da babama aldırırım. Sen yeterince uğraştın. Konuşmanı da böldüm zaten. Senin bekleyenin vardır şimdi,diyip yanımdan geçerek taksilerin olduğu yere doğru adımlamaya başladı.

Ne beni mi bekleyen varmış. Konuşmam mı bölünmü.. Derya'yı diyo. Tabi ya gördü sabah bizi konuşurken. Derya'yı okulda tanımayan yok, bizi bilmeyen de. Allah bilir neler duymuştur. Kafamı çevirip sendeleyerek ilerleyen Sayha'ya baktım. Derin bir nefes verip ona doğru yürümeye başladım. Allah'ım neler yapıyorum. Birkaç adımla arayı kapattım. Bi anda onu kucağıma aldığımda ufakçaplı bir çığlık attı. Arabaya doğru yürümeye başladım. Düşmemek için refleks olarak kollarını boynuma doladı ve kocaman gözlerle bana bakıyordu. Ben karşıya bakarak ilerliyordum;" birincisi az önce sabırlı biri olmadığımı söylemiştim. İkincisi boş konuşuyosun yer elması, çok boş konuşuyosun." dedim. Arabanın yanına geldiğimizde onu indirdim ve kapıyı açtım. "Şimdi o çenene harcadığın enerjini ayaklarına harca ve bin." dediğimde kollarını bağlayıp bana bakmaya başladı. Gözlerimi devirip ona biraz daha yaklaşıp tam göz hizasına eğilip;" Arabaya bin yer elması" dediğimde başka seçeneği olmadığını anlamış olacak ki oflayarak arabaya bindi. Kapısını kapattıktan sonra gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim. "Napıyosun Zilal napıyosun?"

Eczane önünde durup ilaçları aldıktan sonra uzun, sessiz ve benim iç savaşımla geçen bir yolculuğun ardından Sayha'nın evine gelmiştik. Sitenin içine girip tam Sayha'ların binasının önünde durdum. Hiç bișe demeden direksiyona bakıyordum. Sessizliği bozan Sayha oldu;

-Herşey için teşekkür..

-Etme, in arabadan.

-Ne? Dediğinde onu yukarı kadar götürme isteğimi bastırıp:

-Herşey için teşekkür etme Sayha. İn arabadan ve sadece ilaçlarını düzenli kullan,dedim. Bir müddet bana baktıktan sonra indi arabadan. Kapıyı kırmak istercesine kapattığımda.Bende gaza kökledim. Gidebildiğim kadar hızlı gidiyordum. Ne yaşıyorum lan ben,Ne yapıyorum?Sabah Derya'yla burun buruna gelmişim şimdi Sayha peşinde koşuyorum, hemde ondan uzak durmam gerekirken. Resmen kızı gün boyu kucağımdan indirmedim. İçimi yakan bir sinir vardı ve bu beni boğuyordu. Niye Allah'ın belası niye, niye o kızdan uzak duramıyosun? Bi şeylerin boğazıma kadar geldiğini fark ettiğimde arabayı sağa çekip derin derin nefesler alıyodum. Bağırmaya başladım bir yandan da var gücümle direksiyona vuruyodum.

EFE'NİN AĞZINDAN

Çalan telefonumu çıkarıp ekrana baktım;Anıl arıyordu. Cevapladım;

-Alo,Anıl nerdesiniz lan eve geldim kimse yok.

-Efe beni dinle. Beni aradılar Zilal bizim barlardan birindeymiş. Sarhoş olmuş zilzurna, bilirsin geleneksel aile yemeklerinden birindeyim, çıkamıyorum şuan. Yiğit'e de ulaşamadım. Git al şunu.

-İçmiş mi? İyi de Zilal içmez ki yani içer ama çok nadir. Zilzurna olacak kadar değil. En son kendinden geçene kadar şey gecesi içmişti.

-Evet Derya'nın gittiği gece.

Derin bir nefes verip;

-Hangi bar, dedim.

-Zico.

-Gidiyorum, diyip kapattım telefonu ve yeni girdiğim evden çıkıp arabama geri bindim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%