@smpatikyzc
|
-Gökçe hadi kızım kalk artık!!! Sürekli tepem de bu sesi duyuyordum ama ne olduğunu algılayamıyordum. Bir yandan da telefondan gelen sesle gözlerimi açtım. Alarm çalıyordu ve annem de beni uyandırmaya çalışıyordu. Gece çok geç yattığım için şimdi uyanmakta zorlanıyordum. Normalde de uykuyu seven bir yapım vardı zaten. Artık annemim bana bağırarak ses tellerine zarar gelmesin diye tamam kalkıyorum diyerek gönderdim. Telefonun saatine baktığım da 7 buçuk olduğunu gördüm ve kendime gelebilmek için biraz yatakta oyalandım. Artık kalkmam gerekiyordu. Biraz daha böyle oyalanmaya devam edersem işe geç kalacaktım çünkü. Mesleğimi sevmeseydim bu saatte kalkmak işkence olurdu. Ama her zaman ki gibi sabah kalkmakta zorlansam da bu sabah olduğu gibi fazla gecikmeden kalkıyorum. Yataktan kalktım dolabın kapağını açtım ve ne giysem diye bir süre düşündüm. Giyeceklerime hemen karar verip üzerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkayıp hafif bir makyaj yapıp saçlarımı düzleştirdim ve işimi bitirdim. Sabah erken olunca canım hiçbir şey istemiyor ama eğer bir şey yemezsem annem beni bu şekilde asla göndermez buna eminim. Bu yüzden direkt mutfağa girdim. Abim işten gelmişti. Abim de turizm okumuştu ve bir otelde çalışıyordu. Bazen gece bazen gündüz çalışıyor. Yanına gittim. Yanağına öpücük kondurdum. - Günaydın abi. - Günaydın kardeşim. Nasılsın? Nasıl gidiyor bir sorun var mı? - Aynı abi iyi gidiyor bir sorun yok. - İyi bakalım. Olursa söyle. Hadi canım ben yatıyorum sana iyi çalışmalar dedi başımdan da öperek odasına gitti. Kısaca kahvaltımı yaptım. Çantamı da alarak anneme bağırdım. - Anneeee ben çıkıyorum. - Allah seni ne yapmasın. Ne bağırıyorsun deli danalar gibi şimdi abini delirteceksin. - Seni seviyorum bebek dedim gülerek evden çıktım. Ben özel bir okulda psikolojik danışman olarak çalışıyordum. Ne kadar çevreme mesleğimi anlatamamış olsam da işimi çok seviyorum özellikle de öğrencilerimi. Bu lise benim ilk iş yerim ilk öğrencilerim olduğundan onların bendeki değeri farklıydı. Çalıştığım okul benim yaşadığım eve çok uzak kalıyordu ama ailem tek başıma eve çıkmama razı olmadıkları için eve çıkamıyordum. Bu durumun beni çok zorlamasına rağmen şimdilik bir şey diyemiyordum. İki saatim neredeyse yolda geçiyordu. En yakın zamanda bu ev meselesini babamla konuşmam gerekiyordu artık. Durağa geldim otobüsümün gelmesini beklerken çevremdeki insanları incelemeye başladım. Herkes bir koşuşturmaca peşindeydi. Kimisi okula gidiyordu kimisi işe... Yanım da bir çift vardı. El ele tutuşmuş onlarda otobüs bekliyordu. Onlara imrenmeden de duramadım. Ne zaman böyle çiftler görsem yanlış bir şey ama onları izlerdim. Tabi ki çaktırmadan. Kötü bir niyetle değildi. Sadece bu çiftler gerçekten göründüğü gibi her an böyleler miydi, mutlular mıydı, birine güvenip her şeyini ona açmak bu kadar kolay mıydı? Bu soruların hepsi bende cevapsız kalıyordu. Düşüncelerimin fazla derinlere dalacağını bildiğim için bu düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştım. Tam bu sırada da otobüs gelmişti. Boş bir yer görünce hemen oraya yöneldim. Okula gidene kadar camdan dışarıyı izledim. Okula gelince otobüsten inip okula doğru yürümeye başladım. -Günaydın Gökçe hocam. Arkamı döndüm kim diye. Son sınıf öğrencilerimden Buğra. - Günaydın Buğracım dedim. Konuşarak okulun içine doğru yürümeye başladık. Ben odama gitmek için Buğra' ya veda ettim. Odama gelip eşyalarımı dolabıma yerleştirdim. Kendimi de koltuğa bırakıp mutfakta çalışan Canan ablamdan bir kahve istedim ve gözlerimi kapatarak geriye doğru yaslandım. Günlük rutinim haline gelmişti bu yaptıklarım. Kapının çalınmasıyla gözlerimi açıp içeriye çağırdım Canan ablayı. - Gel abla. - Kahveni getirdim kızım. - Sağ ol Canan ablacım ellerine sağlık. - Afiyet olsun güzelim. Kolay gelsin sana diyerek odamdan çıktı. Canan abla bu okula görüşme için geldiğim de benimle çok ilgilenmişti. Kendisi çok tatlı çok anaç bir kadındır. Buraya alışmam da çok yardımı dokunmuştur. O yüzden onu çok severim tabi o da beni sever. Boş bulduğum her an kendimi onun yanında bulurum. Bu aralar okulda o kadar yoğunum ki nefes alacak zamanım olmuyordu. Son sınıfların sınavına iki ayları kalmıştı ve hepsi o kadar heyecanlılar ki. Heyecanlarını almam onları rahatlatmam için her ara da yanıma geliyorlardı. Ne kadar rahatlatmaya çalışsam da o anlık bunalımlı halleri ortadan kalkıyor ama heyecanlarını korkularını uzun süre gideremiyordum. Sınava kadar da gitmeyeceğini biliyorum çünkü bu yollardan ben de geçmiştim. Bu nedenle onları çok iyi anlıyordum ve elimden geleni yapıyordum onlar için. Bu kadar stresli ve gergin olmalarının sebebi aslında başaramamaktan korkmalarıydı. Hepsinin büyük hedefleri vardı ve bu hedeflerini gerçekleştirmek istiyorlardı bununda farkındaydım. Hepsinin başaracağına inancım tamdı. Hepsi pırıl pırıl öğrencilerdi, ne kadar çok çalıştıklarını emek verdiklerini ben görüyordum. Çalışma programlarını düzenleyip, yeniliyorum. Ne kadar onlara güvensem de çalışıp çalışmadıklarını kontrol ediyordum her zaman olduğu gibi. ×××××××× Akşam çıkış saati geldiğinde eşyalarımı alıp okuldan çıktım. Otobüse bindim eve gitmek için. Sonra aklıma biriciğim geliyor. Biriciğim de kuzenim Lina’ nın kızı Beliz. O benim bir tanecik yeğenimdi. Kuzenim Lina ise benim öz ablam gibiydi. Gibi değil hatta öyleydi yani o kadar yakınız. Doğduğumuzdan beri hiç ayrılmadık hep bir aradayız. Benden beş yaş büyük ama çok iyi anlaşırız. İki yıl önce Tunahan eniştemle evlendiler. Allah'a şükür çok mutlular, bu mutlulukları ömür boyu hiç bozulmaz inşallah. Bebeğim aklıma gelince ne kadar da özlediğimi anladım ve yorgunluğu falan bir kenara bırakarak biriciğim görmeye karar verdim. Sonunda otobüsten kurtuldum. Dünya varmış ya... Nasıl berbat bir şey bu otobüsler o kadar bunaldım ki gün geçtikçe çile gibi gelmeye başlamıştı. Kuzenimin evinin önüne geldim zile bastım. Lina kapıyı açtığında beni görünce şaşırdı. -Benim aşkım nerde Linoş diyerek eve girdim. Hemen kuzenime sarıldım çantamı da ona vererek içeriye koştum. - Deli kız dursana dedi ama ben biriciğim çok özlemiştim Lina' yı takmadan odaya girdim. Genel olarak buraya gelişim hep bu şekilde olduğu için Lina beni yadırgamazdı. -Aşkım…. deyip kaldım devamını getiremedim çünkü odada tanımadığım bir adam vardı ve benim bağırmamla o da bana dönmüştü. Beni gördüğü anda o da bana bakmaya başlamıştı. Tabi bakmaya başlar. Deli gibi bağırarak odaya dalana kim olsa bakardı. Of Allah’ım yaaa. Neden hep benim başıma geliyordu böyle rezillikler. İçeriye öküz gibi dalmam yetmedi bir de bağırarak girdim. Nasıl utandım nasıl utandım bir ben bir de Allah bilirdi. Beyaz tenli olmamdan dolayı kıpkırmızı olmuşumdur kesin. Bu huyumdan her zaman nefret etmişimdir ama şimdi daha fazla nefret ettim. Ben odanın kapısında şok olmuş bir şekilde kalakaldım sağ olsun kuzen bozuntusu beni arkadan iterek içeri soktu. -Linoş niye söylemiyorsun biri var diyerek fısıldadım. -Kızım dinledin mi ki hemen içeriye daldın. Kadın da haklıydı öyle bir aptallık yapmıştım. Neyse Gökçe olan oldu şimdi kendine gel ve daha fazla kendini rezil etme ve harekete geç diyerek telkin verdim. Adama yaklaşarak ufak bir tebessüm ederek elimi uzattım. –Merhaba, Gökçe ben. Kusura bakmayın öyle bir anda daldım içeriye sizin olduğunuzu bilmiyordum diyerek biraz toparlamaya çalıştım. - Merhaba Gökçe, Ali Asaf ben de. Tanıştığıma memnun oldum. Sorun değil olur öyle şeyler diyerek beni rahatlatmaya çalıştı sanırım. Çok efendi bir şekilde cevap verince şaşırmıştım. Genelde çevremde böyle insanlar pek fazla bulunmazdı da. Adam konuşana kadar gözüne bakamamıştım ama konuştuğu anda o ses tonunu duyunca istemsiz olarak gözlerine baktım ve o an göz göze geldik. O da bana bakıyordu. Simsiyah gözleri vardı. Öyle bir derin bakıyordu ki gözlerini gözlerinden çekmek çok zordu. Hani bazen olurda bir şeye istemsizce dalıp gidersiniz ya aynısı şu anda bende de olmuştu. Adama dalıp gitmiştim. Bu durum bana çok uzun bir süre gibi gelmişti ama aslında çok kısa bir andı. Hemen kendime gelmeliydim. Kimseye belli etmeden bir silkelendim. Asaf’a ufak bir tebessüm ederek etkisinden çıkmaya çalıştım. Allah var yakışıklı biriydi. Kitaplarda ya da filmlerde söylenenler kadar abartılı olmasa da her kızın dikkatini çekebilecek biriydi. Uzun boylu, kalıplı eli yüzü düzgün bir adamdı. Beni bu hayal âleminden rezil olma sebebi findık kurdumun agulama seslerini işittim. Hemen beşiğinin başına gittim uyanmış bana bakarak gülümsüyordu. Yatağından kucakladığım gibi göğsüme yasladım. Mis gibi bebek kokusunu içime çektim. Allah’ım nasıl özlemişim biriciğimi ya. Ölürdüm ben buna. -Teyzesinin güzeli özledin mi beni ha. Ben seni çok özledim bitanem. Ya Lina bir hafta da ne olmuş buna. Tam ısırmalık olmuş bu tombik. -Kızımı ısırmaya kalkma seni daha evime almam bak baldız diyerek odaya eniştem geldi. Her zamanki gibi bana takılmadan duramayan Tunahan eniştemle de sarıldım. -Hoş geldin baldız. -Hoş buldum eniştecim. -Siz tanıştınız mı diyen eniştemle varlığını unuttuğum adama döndüm. Gülümseyerek bizi izliyordu ona döndüğüm anda normal haline döndü. -Evet, enişte dedim. -Olsun ben yine de tanıştırayım. Kardeşim Gökçe Lina ' nin kuzeni benim de en sevdiğim baldızım dediğin de ufak bir kıkırtı kaçtı ağzımdan. -Sevgi duymasın eniştecim. -Söylemezsen duymaz canım. Neyse baldız Ali de benim asker arkadaşım, kardeşten ötedir benim için. -Tekrar tanıştığıma memnun oldum dedim kısaca ona bakarak. O da konuşmadan sadece kafa salladı. Normalde insanların gözlerine bakmaktan asla çekinmem hatta iletişim kurarken özellikle göz teması kurma taraftarıyken Ali Asaf ' ın gözlerine bakamıyordum. Bu duruma çok şaşırsam da çok üzerinde durmamaya çalıştım. -Niye hiç bize gelmiyorsunuz siz ya beni fıstığımdan ayrı koyuyorsunuz değil mi bebeğim sen de beni özlüyorsun? Sanki beni anlayacakmış gibi yeğenime soruyorum. O da beni anlamış gibi ses çıkarınca hepimiz gülüyoruz. Arada gözlerim Ali Asaf’a kayıyor. O da buna gülüyor ve ben o an eriyorum. O gülüyor ben ona bakakalıyorum. O nasıl gülmektir Allah’ım. Ne olur bu akşam çabucak geçsindi yoksa iyi şeyler hissetmiyordum. Bana ne olduğunu anlayamıyordum anlamakta istemiyordum ama sadece bu gece bitsin ve ben bu adamın etkisinden kurtuluyum istiyordum. Adamın çok farklı bir çekimi vardı. Normalde Ali Asaf’ tan daha yakışıklılarla bir araya gelmişliğim vardı ama bu adamın dediğim gibi farklı bir havası, aurası vardı. Bilerek yapmadığından emindim. Adamın doğal hali gibiydi. -Gökçe sen işten mi geliyorsun yemek yedin mi aç mısın diye art arda soran kuzenime bakıp cevapladım. -Evet, canım işten geldim eve hiç uğramadım hamarat kuzenim döktürmüştür bir şeyler dedim. -Tamam, canım zaten biz de yemedik tam sofra hazırlayacaktım sen geldin ben sofrayı hazırlıyım. -Bekle ben de sana yardım edeyim diyerek kalktım eniştem ekmek almaya gittiği için Beliz ‘i Asaf a uzattım. -Birazcık tutabilir misin? Beşikte şimdi asla yatmaz Lina’ ya yardım edene kadar diyerek ona baktım. Hemen ayağa kalkıp bana uzandı. O arada cevap verdi. -Tutarım tabi. Ver bakalım bu güzel prensesi bana. Beliz’ i vermek için ona biraz yaklaşmam gerekiyordu. Çok istemesem de mecburen yaklaştım, yaklaştığım anda ondan bana gelen losyon ve parfüm kokusu öyle güzel ki o an hangi parfümü kullanıyorsun diye sormamak için kendimi zor tuttum. Tabi ki bir rezilliği daha kaldıramayacağım için öyle bir hataya düşmedim. -Teşekkür ederim deyip gülümsedim. O da bana cevaben gülümsedi. Asaf’ ın yanından ayrılıp mutfağa geçtim. Lina yemekleri tabaklara dolduruyordu. Ben de yemekleri masaya taşıdım, bardakları kaşıkları falan koydum. Odaya her girişimde Asaf’ la göz göze geliyordum. Çok güzel bakıyordu. O gözlere dalıp gitmemek çok zordu. Hele bir de bebekle ilgilenişi vardı ki otur karşılarına onları izle. Eline bebek çok yakışmıştı, ondan çok iyi bir baba olacağı da o kadar belliydi ki. Ben yine derinlere daldığımı fark edip hemen mutfağa gittim. Her şey tamamlandığında içeriye girdim. Asaf Beliz’ le oynuyordu ikisininde kahkahası evi inletiyordu. Asaf dış görünüş olarak sürekli gülen birine fazla benzemiyordu biraz sert bir duruşu vardı görüntü olarak. Onları o halde görünce baya şaşırdım. -Teyzecim niye böyle gülüyorsun ha ne oldu güzelim diyerek konuya dâhil oldum. Beliz’ in cevap veremeyeceğini bildiğim için aslında soru Asaf’ a idi. Direkt sormamak için böyle küçük oyunlara başvurmuştum. Asaf’ ta beni fazla bekletmeden cevap verdi zaten. Akıllı adam. -Güzellikle sohbet ettik biraz Hülya. Sohbeti de çok güzelmiş bu fıstığın. İsmimi bir başkasının ağzından ilk defa duyar gibiydim. Öyle güzel söylemişti ki. Ne kadar istemesem de adamın her hareketi, tavrı beni çok etkiliyordu. Bir erkekten ilk defa etkilenmiyordum ama Asaf’ ta olanlar farklıydı. Niye böyle olduğumu bende anlam veremiyordum. Of, Gökçe kızım kendine gel. Ne oluyor sana yakışıyor mu hiç sapık gibi adamı incelemek, ses tonuna dikkat etmek? Adam anlayacak gör bak o zaman ki rezilliği. -Anladım deyip gülümsemeye çalıştım. Ne kadar becerdim bilemem çünkü bu düşünceler beni çok zorluyordu. Eniştemin de gelmesiyle masaya geçtik. Beliz’ i Asaf’ tan aldım kucağımda Beliz’ le birlikte yemeğimi yemeye başladım. Yemek boyunca bana sorulan sorulara cevap veriyordum aynı şekilde Asaf’ ta öyle yapıyordu ama biz hiç karşılıklı iletişime geçmemiştik. Asaf’ ın olduğu tarafa da hiç bakmıyordum. Yemek bu şekilde bitti. Lina’ ya yardım etmek için Beliz’ i enişteme vermeye hazırlanırken Lina beni durdurdu. -Güzelim sen Beliz’ le ilgilen oturun siz Tunahan bana yardım eder, Asaf siz geçin rahatınıza bakın biz burayı halledip geliyoruz diyor. Ben de mecbur onaylıyorum onu. Ne kadar ısrar etsem de kabul etmeyeceğini biliyordum. Lina ne kadar sakin, ılımlı biri olsa da bazen inatçı bir keçi olabiliyordu. -Tamam. -Tamam. İkimizde aynı anda cevap vermiştik ama öyle aynı anda cevap verdik diye dakikalarca birbirimize bakakalmadık. Böyle durumlar bana hep saçma ve komik gelirdi zaten hatta en çok da sinir oluyordum. Küçük bir şey oluyor dakikalarca saf saf birbirlerine bakıyorlardı. Bu klişeye maruz kalmadığım için mutluydum. İkimizde yemek masasından kalkarak koltuklara oturduk. Ben minik kuşumla ilgilenmeye başladım. Allahtan o varda boş kalmıyordum, yoksa Asaf ile tek olmak daha çok gerecekti beni. Ne kadar Beliz’ in ufak ufak çıkardığı sesler benim onu sevme seslerim olsa da aramızda oluşan uzun bir sessizlikten benim gibi o da sıkılmış olacak ki boğazını temizliyor, ona baktığım da bana bir şey söyleyeceğini anlıyorum o da beni bekletmeden konuşmayı başlatmış oldu zaten. -Nerde çalışıyorsun yani ne iş yapıyorsun? -Özel bir okulda psikolojik danışman olarak çalışıyorum dedim. Gülümseyerek bana bakıyordu. -Ne güzel öğretmenlik sana yakışır çocuklarla iyi anlaşıyor gibisin dedi Haklıydı aslında gerçekten çocukları çok severdim. Ve onlarla çok iyi anlaşırdım. Ben de bundan ötürü mesleğimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyordum. -Teşekkür ederim. Evet, çocuklarla iyi anlaşırım, onlarla konuşmak sorunlarını dinlemek çok güzel dedim hemen. Konu mesleğim olunca her şeyi unutup mutlulukla işimle ilgili konuşmaya başladım -İstediğin bir meslekti o zaman diye sordu. -Aslında başta istediğim bir bölüm değildi ama sonra kazanınca sevdim iyi ki bu bölüm olmuş yani şu an olduğum yerden mutluyum. Konuşmam boyunca gözlerini gözlerimden hiç çekmemişti. O öyle gözlerime bakınca bende gözlerimi ondan çekememiştim. O sırada eniştem de yanımıza geldi. Hemen gelmeseydi bende ona soracaktım. Ne iş yapıyordu merak ediyordum. Ama eniştemin gelmesiyle bizimde konuşmamız bitmişti. Ben de yeğenimle ilgilenmeye devam ettim. Nasıl da güzeldi, masum hiçbir şeyden haberi yoktu. Keşke herkes onun gibi olsaydı. Ben Beliz’ le oynarken öyle bir dalmışım ki eniştemin bana seslendiğini duyamamıştım. Kendime geldiğimde anlamsız bir ses çıkardım. -Ha, yani şey efendim enişte diye bir şeyler geveledim. Utanmıştım biraz -Ooo baldız nerelere daldın böyle ya da kime mi demem lâzımdı? Eniştemin önce ne demek istediğini algılayamadım şaşırdım sonra da eniştemin her zamanki hali bana takılmadan duramadığını bildiğim için bende şaka yollu ona takıldım. -Ben de diyorum eniştem çok sustu ne zaman bana takılacak diye çok beklememe gerek kalmadı dedim gülerek. Bu dediğime Asaf’ ta gülüyor, sanki anlamış gibi fındığım da gülüyor. Tunahan eniştem de yalandan kızmış gibi kaşlarını çatarak bakıyordu bana. -Ha ha çok komik eğlence çıktı size de. Size ne oluyor küçük hanım babaya hiç gülünür mü diyerek kızını da azarladı çılgın adam. Beliz babasının konuşmasıyla daha çok gülüyordu ben de dayanamayıp yanaklarını sulu sulu öpüyordum bal yanağın. -Bal bu bal ya. Eniştem sorduğu sorunun pesini bırakmamakta kararlı, ısrarla tekrar sormaya devam ediyordu. -Baldız soruma cevap vermedin hala diyor. Bir an gözüm Asaf’a takılıyor o da merakla bana bakıyor. O da zaten benim ona baktığımı anladığında gözlerini benden kaçırmıştı. Ben de gözlerimi ondan çekip enişteme çevirdim. -Nereye dalıcam enişte ya Beliz’ le uğraşırken seni duymadım o kadar bir şey yok yani senin ima ettiğin şekilde dedim artık konuyu kapat der gibi bastırarak ama anlayan kim daha da üsteliyordu. -Hadi hadi yok mu biri dedi. -Biz nerden geldik bu konulara enişte ya hem olsa sanki bilmeyeceksin dedim sıkılmış bir sesle. Allahtan beni anlayan bir Allah’ın kulu çıktı da eniştemi susturdu. Ama bu beklemediğim birinden geldiği için oldukça şaşırdım. -Oğlum niye kurcalıyorsun rahat bıraksana başladın yine ahiret sorularına dedi Asaf. O an ona minnetle baktım. O da bana gülümsedi bana karşılık. Eğer eniştemi kimse susturmazsa uzatacağını o da biliyor ki işi o üstlendi. Bebeği enişteme verip mutfağa Lina’ nın yanına geçtim. -Ne yapıyorsun canısı? -Çay koydum canım ben de. -Bir türlü gelemedin kocanın sorularına maruz kaldım Allahtan Asaf vardı da onun sayesinde kurtuldum. -Hım Asaf sayesinde hemi diyor imalı bir sesle. -O ses tonu ne öyle imalı imalı kuzencim kocan bitti şimdi de sen mi başladın? -Ne iması canım öylesine yani diyor bende uzatmıyorum zaten o dayanamaz şimdi yumurtlar. -Anladım canım diyorum sadece. Aramızda uzun bir sessizlik oluyor sonra kuzenim dayanamıyor olacak ki hemen bana dönüyor. -Asaf nasıl sence diyor. Neden bunu sorduğunu anlamamıştım. Ama yine de sorusunu cevapladım. -İyi birine benziyor. -Sadece iyi biri mi? -Ne dememi bekliyorsun Allah aşkına Lina iyi birine benziyor Allah sahibine bağışlasın. -Kızım beni deli mi edeceksin ne demek istediğimi anlamamış gibi mi yapacaksın yoksa beğenmedin mi adamı? Bir solukta beni de azarlamadan geçmedi ama bu sorusuna cevap vermedim. Tamam, adam Allah var yakışıklı ama sadece o kadar hayatımda sadece bir defa göreceğim adam için ne diyebilirdim ki. Bu düşüncelerimi Lina’ ya da söyledim -Lina Araf’ la ilgili bir şey sorma bana tamam mı bu konu burada kapansın lütfen dedim ısrar etmemesi için. O da anladı zaten bu konuyu konuşmak istemediğimi sert söylemimden dolayı ama benim niye böyle sert çıktığımı anlam veremedi. Bunu ben de anlayamamışken ona nasıl anlatacağım bunu bilemiyordum. O adam da farklı bir şeyler vardı bende değişik hisler yaratan ama üzerine gitmek istemiyordum eğer gidersem istemediğim şeyler yaşanacağını düşünüyordum. Bu yüzden bu konuyu bir daha açılmamak üzere kuzenimle şimdilik kapattık. Mutfakta yapacak bir şey kalmayınca biz de içeriye geçtik. Eniştemle Asaf bir konu üzerine konuşuyorlardı biz içeri girdiğimizde Asaf’ la göz göze geldik anlık. Hemen gözlerimi ondan kaçırıp koltuğa oturdum. Güzel bir sohbet başlamıştı hepimizin aramızda. Lina ile dedikodu yapmayı da eksik etmedik tabi ki. Sonra telefonum çaldı. Annemin aradığını görünce çok bekletmeden açtım. -Efendim annecim. -Ne yapıyorsunuz kızım? -Oturuyoruz anne Lina’ da, ne oldu? -Yok, kızım ne olsun gelecek misin diye soracaktım diye sordu. Lina hemen dibim de olduğu için annemin sesini duyuyordu. Fısıltıyla orada kalmam için baskı yapıyordu. -Bugün burada kal işe buradan gidersin diyor eniştem de onu destekleyerek. -Bugün olmaz canım evden almam gerekenler var o yüzden eve gitmem lazım başka zaman kalırım dedim. Onlar da mecburen kabullendiler. Annemi telefonda unutmuştum onlara cevap vereceğim diye hemen anneme döndüm -Ne oldu kiminle konuşuyorsun beni unuttun cadı dedi. Kadın haklı unuttuk vallahi. -Güzellik seni hiç unutur muyum azcık şey oldu ondan yani. Neyse annecim eve geleceğim burada kalmayacağım dedim. Vedalaşarak telefonları kapattık. -Niye gidiyorsun baldız zaten ne zamandır gelmiyordun diye soruyor eniştem. Eniştem haklıydı aslında. Normalde çok sık kalırdım burada ama bu aralar çok yoğun olduğum için bir türlü vaktim olmuyordu. Bugün bile Beliz’ i çok özlediğim için yorgun yorgun gelmiştim. -Okula götürmem gereken belgeler var enişte yoksa kalırdım. Çaya bakmak için mutfağa giderken Asaf’ ın sesini duydum. -Gökçe zahmet olmazsa gelirken su getirebilir misin? Adımı seslendiği anda ona döndüm. -Tabi ki. Kısa bir kafa onayı ile mutfağa geçtim. Çaya bakıp eniştemin aldığı tatlıları tabaklara herkese eşit olacak şekilde koydum. Sonra da bir bardağa Asaf için su doldurup içeri ilerledim. Suyu Asaf’a verirken eli elime değmişti. O ufak temasla ufak çaplı bir çarpılmanın ardından hemen elimi bardaktan çektim. Yaptığım çok saçmaydı, ama istemsiz olmuştu. Allahtan Asaf bardağı tutmuştu yoksa bardak yere düşecekti. O an aramızdan bir elektrik geçmiş gibi oldu. Çok değişikti. Böyle ufak bir olaydan bu kadar etkilenmem normal miydi yoksa ben mi çok abartıyordum? Bunu sadece ben mi hissetmiştim yoksa Asaf’ ta benim gibi hissetti mi bakmak istesem de utandığım için hemen yerime geçip oturdum. Akşam boyunca çaylar içildi, sohbetler edildi tabi daha çok Ali Asaf ile eniştem arasında geçti. Artık kalkma vakti gelmişti. -Ben artık kalkayım yarın iş var daha geç olmadan gidiyim canım dedim kuzenime bakarak. Lina da beni onaylayarak ayaklandı. Tam Asaf’a dönmüştüm ki onun da ayaklandığını gördüm. -Ben de kalkayım kardeşim dedi Asaf’ ta. -Otursaydınız daha erken dedi eniştem. -Geç bile oldu iş güç var yarın yine gelirim diyerek kapıya doğru ilerledi Asaf’ ta benim gibi. -Peki, o zaman yorgunsunuz diye bugünlük bir şey demiyorum. Baldız iki dk bekle ben seni bırakıyım. -Gerek yok enişte. Uzak değil zaten ben kendim giderim dedim her zamanki ufak tartışmamız başlamasın diye acele ile. -Olmaz öyle şey kız başına bırakmam dedi eniştem beklediğim tepkiyi vererek. Eniştem öyle deyince sinir oldum tabi ki. Ne desem beni dinlemeyeceği o yüzden bir şey demekten vazgeçtim. Tam o an Asaf benim sessizliğimden sonra hem şaşırmama hem de gerilmeme neden olan şeyi söyledi -Gökçe’ yi ben bırakırım Tunahan sen hiç çıkma. Asafi’n bunu demesiyle hemen ona baktım. O da zaten bana bakıyormuş göz göze geldik. Benim ne diyeceğimi bekliyordu. Tam itiraz edecektim ki canım eniştem yine her lafa atladığı gibi buna da atladı. -Çok iyi olur kardeşim zahmet olmazsa sana da dedi. Keşke benim fikrimi de sorsalardı. -Yok, ne zahmeti bırakırım ben. Bana bakarak çıkalım istersen dedi. Yeni tanıştığım biriyle tartışmamak için mecburen kabullenerek kafamla onu onaylayıp kuzenim ve eniştemle vedalaşıp merdivenlerden inmeye başladık. |
0% |