Yeni Üyelik
27.
Bölüm

Kış Papatyası 21.Bölüm

@sn.bakar

Sessizce çekilirsin bir köşeye.

Gündüzlerin peşinden koşarken,

Oysa ufak bir veda gereklidir,

Usulca rüyalara dalabilmek için.

 

Hastaneden ayrılıp eve geçtim. Tam içeri girecekken Ferda önüme geldi.

"Sezen abla biraz dışarıda dolaşalım mı evde çok bunaldım. Zaten Yıldırım ile de kavga ettik. Sana söylediklerim içinde üzgünüm. Annemi öyle görünce kafam allak bullak oldu."

"İyi bakalım hadi gel dolaşalım biraz."

Birlikte yürümeye başladık. Gideceği yeri biliyor gibiydi. Biraz daha yürüdükten sonra bir parkta durduk.

"Ferda biz bu parka neden geldik."

"Sezen abla özür dilerim."

"Ne için özür diliyorsun."

Babası "Sezen" diye seslendi. Arkamı döndüğümde ise karşımda duruyordu.

"Hayır Ferda bunu yapmış olamazsın."

"Sezen abla sadece konuşup özür dileyecek."

"Sen gerçekten böyle bir şeye inandın mı. Ya bu adam senin anneni merdivenlerden aşağı attı. Yetmedi abine suikast düzenledi. Sen halen bu adamın düzeleceğine inanıyor musun"

"Çok ağladı pişman olmuş abla bir fırsat versen."

"Hayır Ferda ben şimdi gidiyorum. Sende ne yaparsan yap."

Arkamı dönüp geldiğim yöne doğru adımlar attım.

"Eğer gidersen seni öldürürüm." Omzumun üzerinden ona bakıp konuştum.

"Hadi ya gerçekten mi."

"Duydun öldürürüm seni."

Önüme dönüp adım atmaya devam ettim. "Öldür, öldür ki senin gibi bir ırz düşmanından kurtulayım."

"Madem ölmeyi göze alıyorsun o zaman ben de Ferda'yı öldürürüm." Söyledikleri ile buz kesmiştim. Nasıl olurda bir insanın gözü bu denli dönerdi aklım almıyor. Bir çırpıda arkamı döndüm. Önce Ferda'ya baktım oda aynı şekilde buz kesmişti.

"Ba-baba sen ne diyorsun."

"Ne dediğimi duydun Sezen. Ya benimle gelirsin ya da kızı öldürürüm."

Adımlarımı Ferda'nın yanına dönderdim. Babası ile onun arasında çok az bir mesafe vardı. Ben yanlarına yaklaşınca gözlerini Ferda'ya odakladı. O sırada çevik bir hamle ile silahı elinden aldım.

Namluyu ona çevirip konuştum.

"Demek sen kızını öldürecek kadar namussuz bir adamsın o halde bende seni öldürmeliyim."

"Çek o silahı üzerimden. Sen kimseyi öldüremezsin. Aciz kızın tekisin."

"Beni kışkırtmaya çalışıyorsun. Peki o halde bunun meyvesini yemelisin." Diyip sağ bacağını isabet alıp silahı ateşledim.

"Ah! Sen napıyorsun." Can havliyle hem bağırıyor hem de konuşuyordu.

"Sana seni öldüreceğim demiştim." Ferda hemen babasının yanına çöktü.

"İ-iyi misin?"

"Vurdu beni kızım. Sen nasıl bu kızla arkadaş olursun."

"Sezen abla sen ne yaptın."

"Yavrum sen şaka mısın nesin. Adam az önce seni vuracaktı. Sen halen kalmış onu mu savunuyorsun." Sinirli gözlerini bana sabitleyip konuştu.

"O benim babam. Bunu ona yapmaya hakkın yoktu."

Hiç bir şey söylemedim. Beni duymuyor, söylediklerimi algılayamıyordu. Ne yapsam tamamen boştu. Babası Ferda'ya elini uzatıp konuştu.

"Hadi kızım tut elimi kalkayım." Babasının uzattığı eli tutup onu kaldırdı. Daha sonra ise koltuğunun altına girdi. " Hayır bir yere gitmiyorum kızım. Sezen olmadan gitmeyeceğim."

"Baba çok kan kaybediyorsun hadi gidelim lütfen."

Babasının kolunu tutup çekiştirmeye başladı. Bu sırada ise babası cebinden bıcak çıkarıp Ferda'nın boğazına dayadı.

"Sen ne yapıyorsun be adam. O senin kızın. Sen ne zaman bu kadar pislik bir insan oldun." Ferda şok geçiriyordu. Bu yaşadıklarına inanamıyor gibiydi. Körü körüne inandığı babası şimdi onu ölümle aynı kefeye koyuyordu.

"Sözlerine dikkat yoksa onu öldürürüm."

"Bak tamam onu bırak. Kız zaten hamile. İki cana birden nasıl kıyacaksın." Duyduklarına şaşırmıştı.

"Ne demek hamile lan. Sen bu kızın abisiyle evlendiğin yetmedi birde çocuk mu yaptın lan. Ben sadece o eve gir demedim mi sana lan." Ferda'yı daha çok sıkıyordu. Duyduklarım ise acınası türdendi.

"Napıyorsun sen sana kız hamile dedim bırak onu." Bir müddet düşünüp konuştu.

"Bırakacağım ama sen benimle geleceksin. Yoksa Ferda'yı öldürmek yerine çocuğu öldürürüm." Ferda çocuğuna zarar vereceğini duyunca babasını bir hışımla itti. Onun bu hareketini beklemiyor olacak ki sendeleyip yere düştü. Kafasını kaldırıma sert vurduğu içinde hemen bayıldı.

Ferda ellerini kafasının yanına koyup "Babamı öldürdüm" diye yakınmaya başladı. Resmen film izliyor gibiydim.

Üzerimdeki şaşkınlığı atlatıp Ferda'ya sarıldım.

"Tamam bak bir şey olmamıştır."

Ferda tekrar aynı cümleyi kurdu. " Babamı öldürdüm."

Ferda'dan uzaklaştım babasına baktım. Ona yaklaşmak istemiyordum Ama yaşayıp yaşamadığına bakmak zorundaydım. Yanına ulaşıp yavaşca eğildim. Parmaklarımı boynuna koyup nabzını hissetmeye çalıştım.

"Ferda sakin ol yaşıyor o. Telefonun nerede onu bana ver ambulansı aramalıyım." Artık babasına tiksinerek bakıyordu. Çocuğuna dokunacak olması onu gerçekleri görmeye yöneltmişti.

"Bırak ölsün Sezen abla böyle bir adam babam bile olsa yaşamaya hakkı yok. Kimse benim bebeğime zarar veremez."

"Öyle deme güzelim. Bekle ben bulup arayacağım."

Yaklaşık yarım saat sonra ambulans ve polisler gelmişti. Neyse ki adam halen yaşıyordu. Kim olduğunun bir önemi yoktu. Ferda'nın ayağına dolanmasın yeter.

"Hanımlar sizi karakola almamız gerekiyor ifade için."

"Tabi beyefendi gidelim ama Ferda babası ile hastaneye gitsin."

"Hayır Sezen abla onunla gitmek istemiyorum. O benim babam değil artık. Bunu kabul etmiyorum." Bir müddet sessizlik oluştu. Polis memuru tekrar lafa girdi.

"Buyrun ikinizide alalım."

Polis arabasına geçtik. Yol boyunca ne Ferda konuştu ne de ben. Onun bu sessizliği bir noktada bozulacaktı ama ne zaman onu kestiremiyorum. Sessizliği bozan ben oldum.

"Annene ve abine haber vermelisin. Benim telefonum kırıldı."

"Onlarla konuşamam ki abla."

"Tamam şöyle yapalım karakola geçtiğimiz zaman sen bana telefonunu ver haber edeyim."

"Abla ya bana cephe alırda istemezlerse beni. Ya babam ölürde hapise atılırsam."

"Alt tarafı kafasını çarptı hiç bir şey olmaz babana. Her zaman olduğu gibi olan iyilere olur."

"Sezen abla ben çok özür dilerim. Babamın niyetini anlayamadım. Ben sen onu hapise attırdın diye intikam almak isterken o seni istiyormuş. Affet ben göremedim bunları. Annemde hep senin onu baştan çıkardığını kendinden uzaklaştırdığını söyleyip durdu. Yıllardır kafamda hep bunlar döndü. Aslında iyi olan sen, kötü olan onlarmış."

"Tamam bu kadar mutsuzluk yeter. Bak sen hamilesin bunu sürekli hatırlatmama gerek yok. Lütfen çocuğuna zarar verecek şeyler yapma."

"Sezen abla beni affedebilecek misin?"

Tam ona cevap verecektim ki araba durdu ve polis memuru dönüp bize seslendi.

"Hadi hanımlar geldik."

Karakola girip ifadelerimizi verdik. Daha sonra ise Ferda abisine haber verdi. Ardından hastaneye annesinin yanına gitti. Bende eve geçtim.

Abisi daha gerçekleri öğrenmenin şokunu üzerinden atmadan başka bir şok daha yaşamıştı. Onun için çok zor zamanlar yaşanacaktı. Kaldığı bu büyük ikilem yüreğini köz edecekti. Belkide kendisi ile herkes yanacaktı. Ama elbet güneş tepeye çıkacak, papatya yeniden çiçek açacaktı. Aşılamayan yollar bir bir aşılacak, bertaraf olmuş orman yeniden yeşerecekti. Feza'nın mavi göğü, benim yeşil denizimde can bulacaktı.

Loading...
0%