@softgirl
|
Bir şeyler yapmak için mutfağa doğru yöneldim. Yeşillik dolu bir sezar salata hazırlayıp afiyetle yedim. Akşamüstü olmuştu, telefonum titreyince Miraç'tan mesaj geldiğini anladım. Partinin saati yazılı ve adresimi isteyen bir mesajdı bu. Adresimi attım altına teşekkür ederim yazdım. O da kalp mesajın altına kalp bıraktı. Telefonu kapatıp yukarı çıktım. Parti 9'da başlıyormuş. Saat 8'e doğru geliyordu. Partinin tam olarak nasıl olacağını bilmediğim için ne çok şık ne de sönük kalmamak için ortalama bir şey giydim. Vitrindeki görür görmez çok beğendiğim tam kırmızı şarap renginde, saten, göğüs kısmı büzgülü ve derin yırtmaçlı bileğime kadar uzanan uzun bir elbiseydi. Altına da siyah iplerini alt bacağıma doladığım bir topuklu ayakkabı seçtim. İlk önce az bir makyajımı yaptım daha sonra saçlarımı hafif bukleler hâlinde şekillendirdim. Daha sonraysa elbisemin etiketini koparıp giydim ama sadece bir sorun vardı. Elbisenin arkasındaki derin fermuarını kapatamamıştım. Telefonum çaldı ve tabii ki aşağı da Miraç beni bekliyordu. Daha 9 olmamıştı, erken gelmişti. Ne diyeceğimi bilemedim. Telefonu açtım ama suskundum. Miraç "Buse, aşağı da seni bekliyorum. Hazır değilsen acele etme." diyince "Hazırım aslında ama..." dedim. "Hadi öyleyse." dedi. O an ağzımdan çıkıverdi. "Ama bir sorunumuz var, elbisemin fermuarını çekemiyorum." dedim. Biraz durduktan sonra "İstersen yardım edebilirim." dedi. Bense çocuğu daha fazla bekletmemek için "Geç kalmayacaksak iyi olur." dedim. Aşağı inip kapıyı açtım ona. Beni görünce göz bebekleri büyümüş bana hayran hayran bakıyordu. O an gözleri gözüme o kadar güzel gelmişti ki... Sonra "Miraç" dedim. Aniden gözlerini kaçırdı. "Sen..." dedi "Çok güzel olmuşsun." Bense hafif bir gülümsememin ardından "Daha fazla geç kalmak istemeyiz değil mi? Elbisemin fermuarı çekte bende ayakkabılarımı giyip çıkalım olur mu?" dedim. Sadece kafasını onaylarcasına sallayıp saçlarımı sırtımdan omzuma doğru attı. Yavaşça fermuarı çekti. O garip havanın dağılması için aniden "Sen burda otur, ben ayakkabılarımı giyip geliyorum" diyip yukarı çıktım. Ayakkabılarımı giydim, vücuduma ışıltılı kremimden bolca sürdüm ve tabii ki parfümümü sıktım. Aynadan kendime baktıktan sonra topuklu sesi eşliğinde merdivenlerden indim. Gözlerimi ondan kaçıyordum ama o bana halâ hayranlıkla bakıyordu. Yine ortamın bu havası beni germişti. Bir anda "Melis'le konuştum." dedim. O da anlayamadı en başta şu an Melis ne alakaydı ama gerilince saçmalarım işte ben. Nezaketen "Daha iyi miymiş?" diye sorunca bende bu konudan konuşmaya devam ettim arabayla partiye yani eve varıncaya kadar. En azından aramızda gariplik olmamıştı eskisi gibi sadece arkadaştık. Arabasını evin önündeki arabaların yanına park etti. Evin bahçesine yani partinin olduğu alana doğru yöneldik. Herkes Miraç'a selam veriyordu ve partide beklediğimden oldukça kalabalıktı. Havuz başı partisiydi o yüzden |
0% |