@soldeinvierno
|
Keyifli okumalar en uzun bölümlerden biri oldu çok geçmiş gelecek sahnesi var umarım kafalar karışmazz⭐️ Yorum ve oy vermeyi unutmayın 💙🦋 Bölüm şarkısı|Nazan önceki:Beni bu koca şehirde yalnız bırakma ✧─── ・ 。゚★: *.✦ .* :★. ───✧
Rüzgarın kaskatı kesilen vücudu ile kötü olduğunu anlamıştım ikizini öldürmekle itham ediliyordu. Rüzgar yapmazdı, yapmamıştır yapsa bile kesinlikle bir açıklaması vardı kesinlikle. Onun yanına usulca yaklaştım zaten yanımdaydı, ama onun yanında olduğumu başka bir şekilde ifade etmek istedim. Herkes toplanmıştı melisin dediği şeyle aptaldı bu kız gerçekten. Elini tuttum ve sıktım, irkildi donmuştu kaskatı kesilmişti. Ona olan dokunuşum onu kendine getirmişti. Yüzünde muzip bir ifade belirdi, muzip bir gülümseme yeni maske takmıştı hemen kimse anlamasın diye yüzüne anında maske takması bana bunu başlarda çok yapmıştı ama bilmiyordu ki hep maske olduğunun farkındaydım. "Aynen öyle bir katile bulaşmadan önce iki kere düşün derim meliscim doğru yoldasın." Soğuk çok soğuk bıçak gibi bir ses, ürkütücü, korkutucu gözüken ama aslında içindeki acıyı saklamaya çalışan bir ses bu sefer elimi sıkan oydu benden güç almış gibiydi bu beni nedensizce çok mutlu etti ve bende onun elini daha sıkı kavradım yavaşça o kalabalığın içinden geçip okula girdik. Dayanamayıp konuşmaya başladım ondan uzaklaşmak için susuyordum ama yeter be. "Neden melis öyle dedi ikizin mi var yani vardı?" O da bunu bekliyormuş gibi bana döndü dönmez olaydı, gözleri kıpkırmızı kendini ağlamamak için sıkan bir rüzgar beklemiyordum o kadar sıkmıştı ki kendini yüzü kızarmıştı. "Okul birincisi derslerine odaklan sen kimseye kaptırma birinciliğini bu konuyu sonra konuşalım mı iyi değilim." Açıkça iyi olamdığını söylemesini elbette beklemiyordum ama bende buna karşin bir şeyler yapacaktım. "Seni yalnız bırakacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun rüzgar bey. Gel terasa çıkalım." Gözlerime derince baktı yine o yıkılmışlık ifadesiyle ne yaşamıştı sevdiğim diye düşünmekten ben de o da yorulmuştu belki anlatma vaktiydi ama ben hazır değildim nasıl diyebilirdim ki ona babam,annemi öldürdü ve bana dokundu. Aklıma anılarımın en acısı geldi en derini annemin ölüşü kaskatı kesildim. Geçmişten kesit Küçük kız daha ortaokul üçe gidiyordu herşeye rağmen neşe saçıyordu annesi ona öyle öğretmişti "Herşeye rağmen gülümse güzel kızım hakkettiğin tek şey gülmek olsun." derdi o da annesi mutlu olsun diye hep gülümserdi herşeye rapmen babasının dayaklarına,annesinin ağlayışına,can çekişlerine,yara bere içindeki vucuduna evet o güçlüydü buna inanıyordu inanacaktı annesi ona öyle öğretmişti. Yol boyu düşünceler kafasını şişirmişti tek umudu eve gidince babasının evde olmamasıydı ama hiçbir şey umduğu gibi gitmedi eve gittiğinde her zaman ki gibi hemen annesinin yanına gitti ama gördüğü manzara ile elindeki ilk yardım malzemeleri yere düştü annesinin yaralarına bakacaktı ama yatakta onu kanlar içinde görmek bakabileceği bir yara değildi babası ise gözünü kırpmadan genç kadının kanlar içindeki delik deşik bedenini zevkle seyraediyordu. Küçük kız ağlayarak annesine koştu,yüzünü kavrayıp onunla konuşmak istedi. "Annem uyan ,Anne korkuyorum,Aanne çok soğuksun,Aane ok kan var,Anne yalvarırım benimle konuş,Anne gitme sensiz yapamam ben." Ona yanıt vermeyen annesi ile hıkıra hıçkıra ağlamaya başlamış çığlıklar atmaya başlamıştı annesi onun herşeyiydi ama şuan karşısında onu duymuyor,dokunmuyor sadece buz kesilmiş teni vardı hep annesinin kalp attışlarını dinlemeyi severdi yaklaştı yanına uzandı ve kafasını annesinin kalbine koydu atmıyordu ki o sevdiği ritim sesi yoktu asla yoktu aniden içine doğan öfkleyle onları zevkle izleyen babasına kaydı gözleri o yapmıştı o yapmıştı kim yapabilirdi ki başka babasından başka. Öfkeyle yataktan kalktı annesinin buz tutmuş elini bıraktı bu sefer babasına doğru koştu,bağırarak ona küçük elleriyle vurmaya başladı gücü belki yetmiyordu ama elinden geleni yapacaktı. "SEN YAPTIN SEN YAPTIN ANNEMİ ÖLDÜRDÜN SEN ONA BUNU NASIL YAPARSIN ALLAH BELANI VERSİN BABA ALLAH BELANI VERSİN." Adam ise bu halinden memnundu o acı çeken birilerini izlemeyi severdi çok severdi hemde kendisi o acıyı vermişse kimse onun kadar mutlu olamzdı <psikopat kenan beyle tanıştınız< "Canın çok mu yandı kızım çok üzüldüm neyse gideyim ben uğraşamam senle." Gitti kızına verebileceği en büyük yarayı verip ortalıktan kayboldu. Küçük kız annesinin kanlar içindeki vücuduna saatlerce sarılıp, son kez kokusunu içine çekti kanlı deniz gibi kokan kokuyu. O gece küçük kız kendine söz verdi babasının canını o alacaktı. (Şimdiki zaman) Aklıma gelen anıyla ne ona iyi gelebildim ne de ben kendime ordan uzaklaşıp nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm uzun koridoru neden ona iyi gelmem gerekirken o anı aklımı başımdan almıştı ki belki yaklaşan ölüm yıldönümündendir bilinmez. Onu orda bırakmamalıydım yaptığım hataydı o bana iyi değilim derken onu yalnız bırakmıştım ne kadar da aptalca okuldan gitmiş midir acaba şuan okulun arka bahçesinde oturmuş önümde varlığımdan habersiz öpüşen çifti izliyordum ne güzel. Aklıma beni öpüşü geldi,onu öpüşüm ben öpüşünden asla korkmadım içimde korkuya dair hiçbir kırıntı dolaşmadı bilse bunu mutlu olurdu biliyorum. Ben onu gözlerinden tanımıştım o gözlerin içindeki, çocuk yaralı canı hala yanan çocuk. Hata yapmıştım onu orda bırakmamalıydım böyle olmamalıydı. O gece o beni sararken kaçmamalıydım. Hemen etrafımda bir tur döndüm nerde olabilirdi nereye girmiştir diye düşündüm onu tanıyalı çok olmamıştı ki ama aklımda en azından iki yer beliriyordu ikiside birbirine yakındı mağara ve deniz birinde olmalıydı. Ders başlamıştı ama bu şuan umrumda olacak bir şey değildi. Sınıfa bildiğim dalıp çantamı aldım ve çıkmaya koyuldum ama tabiki sınıftaki hoca vır vır edecekti. "Yüsra kızım nereye gidiyorsun?" Saygısızlık yapma yüsra sakın. "Hocam çok acil bir işim var kusura bakmayın gitmem gerek." Cevap vermesini beklemeden koşar adım sınıftan çıktım. Ama asla bela peşimi bırakmıyordu Allah kahretsin korkuyordum kendine bir şey yapacak diye ödüm kopuyordu. Ama şuan kolumu kavrayan sürtük melis'le uğraşacaktım. "O eli çek kırdırtma bana melis ne var. " Bana öfkeyle bakmaya devam etti. "Sen nasıl bir şey çıktın ya ben sana yıllar önce onun resmini gösterdim seviyorum dedim senden yardım istedim ama noldu geldin onun peşinden ayrılmıyorsun tam biz olduk dedim sen çıktın başıma." Sesi giderek yükseliyor ve benim sinir katlarım artıyordu aklıma anlattığı saçma sapan anı geldi o gün onu dinlememiştim bile. (Geçmişten kesit) "Yüsraa bakar mısın sana bir şey sorcammm." Allahım ya rahat rahat kitap bile okuyamıyorduk bu hayatta. Yanıma gelen okulun malum sürtüğü ile azda olsa şaşırmıştım. O bana gelmezdi beni sevmedi bile hadi hayırlısı. "Efendim melis." "Sana bir çocuk göstercemmm bana tavsiye vermen gerekk. " Erkeklerden nefret ediyordum artık korkmuyordum hoşuma gidenleri vardı ama sadece uzaktan! "Melis banane benim çocuktan git arkadaşlarına sor." Beni dinlemeyip resmi gözlerime soktu. "Bakkk buu bideee." "Şuuu." Aşırı heycanlı anlatıyordu ve instegramdan bir bir postları gösteriyordu bitirmesini bekledim çünkü aşka inanıyordum güzelliğine kim bilir belki gerçekten aşık olmuştu. Şu insanları anlamaktan bıkmadın mı kimse seni anlamıyor ama sen onları anlamak için beyin yoruyorsun pes! Maria'ya hak verdim iç sesim doğru söylüyordu ama elimde olan bir şey değildi aniden oluyordu bu kişi Melis'se bile. (arkadaşlar kendime pay çıkarmasam ölürümmm) "Son olarak şu zaten üç postu var." Resimlere baktığımda içimden gülmüştüm şu zenginim kendimi saklıyorum havalarıydı bunlar. "Meliscim acaba diyorum ki yanlış kişiye mı vuruldun çünkü bu zenginim kendimi saklıyorum çocuğu ek olarak herkesle yatmıştır doğru tahmin mı?" "Zengin, çoğu kişiyle yattı bizim okulun dişinda nedense ve uzun süredir kimseyle yatmıyor. Bilmiyorum ümit var gibi dün şeymalara gittim ordaydı konuştu benimleeee." "Ha bide son sınıf seneye yokkk. " Allahım ya o kadar heycanla anlatıyordu ki aklımı kaçıracaktım bu çocuktan olmaz diye haykırasım vardı. "Tek tavsiyem gördüğün anda kaç. " "Ya neden çok tatlı çocuk ya seksi de." "Tamam meliscim senin fantezilerini dinleyecek halim yok hadi bana eyvallah." Diyip kaçarcasına kantine indim off çikolata krizim geldi. "Ayşe abla fırlat bana burdan bir çikolataaa. " Sevdiklerime karşı hep kelimelerimi uzatırdım. Ve ayşe abla onlardan biriydi kantinde çalışan tontiş bir teyzeydi sohbeti sarıyordu. "Al bakalım kızım." Hemen açıçikolataytıktım çikolatayı sınıfa doğru çıkarken üstüme atlayan kara cadıyla afalladım. "Aşkınn napıyosun yaa." "Offf yavrum çok sıkıldım bu okuldan ben yaa. " "Dur daha ikinci sene sakin oll." "Yaaa herkes o kadar sahteki kusasım geliyo sende de oluyor biliyorum." İkimizde kahkaha atmaya başladık en azından dostum diyebileceğim biri vardı sahtelikten uzak. "Ben şey için gelmiştin kavga var hadi izleyek." "Allahım ya yürü bakalım." Hemen beni çekiştirmeye başladı gene kantin. Etrafta kalabalık vardı meraklı insanlardık biz hemen aynı anda hareket edip aşkınla olaya bakmak için azda olsa kalabalığın içine girdik. Kavga en sevdiğim şeylerden biriydi aşkınında öyle çünkü hep elinde çekirdek olurdu deli ne ara bulmuştu bilmiyorum ama bana uzattığında da seve seve almıştım. Karşımdaki kavgaya baktım sarı saçlı bir çocuk dayak yiyordu bildiğimiz kavga değildi ki bu sonra onun üstündeki cüsseye baktım bembeyaz saçlar ama tabiki duramazdım ben öldüresiye dövüyordu ama merti dövüyordu bana yürüyen ve rahatsız eden çocuğu intikam sıcak yenir bende. "Yumrukların çok zayıf be az daha vursana be adam." Beyaz kafa benim sözüm ile kocaman bir kahkaha atmış ve gerçekten de güçlü olan yumruklarını daha sağlam atmaya başlamıştı. Kavganın tadı kaçmıştı bende aşkını alıp ordan uzaklaştım. (Şimdiki zaman) Aklıma gelen anı ile duraksayıp daha çok düşündüm evet lan iki yıl önce bunlar yaşanmıştı ama o zamanki rüzgara olan düşüncelerim canımı yaktı. Boğazımı düğümledi ve kocaman bir yumruyu oraya koydu. "Melis çek git seninle uğraşacak ne halim ne de vaktim var ne düşüneceksen düşün." "Bu burda bitmedi yüsra sakın!" "Tamam melis çek o eli!" Bana dik dik bakmayı devam edip elini daha çok sıkılaştırdı. O kaşınmıştı elini döndürüp canını yaktım. Ağzından bir çığlık koptu dua etsin sadece incittim. "YAAA BİTTİN KIZIM SEN BİTTİN." Havlamasını dinlemeyecektim hem ne demişlerrr "Havlayan köpek ısırmaz." bu sözün hastasıyım be etrafımda o kadar havlayan köpek vardı ki bu söz cuk oturuyordu. Aklımdaki herşeyi boşalttıp hedefime odaklandım. Rüzgar onu bulmalıydım ve ona iyi gelmek için elimden geleni ardıma koymayacaktım. Mağaraya ulaştığımda en son üstünde olan sweati buldum başka bir şey yoktu acaba denize mi girmişti? Gitmemiş olsın lütfen giremezdim korkuyordum. Korkmana rağmen onun denizlerinde boğulmak istedin. İç ses haklı olmayı kes. Eşyalarımı mağaraya bırakıp denize doğru yol aldım. Gördüğüm görüntü ile kalbim tekledi bir yapacak demiştim denizin üstünde hareketsiz duran cüssesi ile kanım dondu hayır hayır bir şey olmamış olsun hiç düşünmeden denize daldım. Ona gitmeye çalıştım ama gidemedim ben yüzme bilmezdim ki. Suda boğuşmaya başladım sonra onun adını haykırdım altta doğru çekiliyor sanki biri beni ayaklarımdan çekiyormuş gibi hissediyordum. "RÜZGAR." Ağzımdan çıkan son sözcüktü çünkü kendimi bırakmıştım içeri doğru çekilmiştim. (Rüzgarın anlatımından) Ben gitsin istemezdim üstelesin isterdim beni iyi etsin isterdim ama gördüm ben onun gözlerinde acı gördüm aklına bir anısı gelmişti ve gitmişti ama içimdeki burukluk neydi böyle rüzgar kırılgan değildi ki. Yekta kırılgandı. Arlasından uzun uzun baktım ta ki gidene kadar. Sonra canımı siken konu geldi aklıma yonca geldi ikizim, diğer yanım. Önün ölümümün en büyük suçlusu bendim melis haklıydı inkar etmeyecektim. Asla yonca o gece kendini o ipe astıysa bunun sorumlusu bendim. Asla kendimi ne affettim ne de affetmeye çalıştım. Okuldaki herkes böyle biliyordu bildikleri tek yanlış detay elimle onu öldürmedim sadece koruyamadım. Mağaraya artık benim değildi bizim mağaramızdı. Oturdum yine ve yine çok düşündüm aklımı siken düşünceler ile boğulmaya başladığımı hissedip üstümü yırtarcasına çıkarıp boğulduğum yerden çıktım. Bu mağarayı sevmemin nedeni de buydu karşımda deniz vardı içimi rahatlatan deniz. Daldım en derinlere en uçlara azda olsa düşünceler kafamdan o denizde boğulsun o denizde kaybolsun diye bana deniz gözlüm demişti öyle miydim gerçekten? Ben nefret ederdim gözlerimden ama o hayran hayran bakardı bu kadın neydi beni baştan çıkaran, kalbimin ritmini siken. Nefesimi kesen. Güneş yoktu kimse olmazdı burda çok derindi çünkü ölme ihtimali yüksek bir yerdi amacımda buydu ya. Suyun üzerinde uzandım ve düşüncelere yeniden daldım... Saatler geçmişti sanırım aniden adımın haykırılöası ile kendime geldim. Denizde çırpınan bedeni gördüğümde kanım dondu onun burda ne işi vardı? Hızlıca yanına varıp onu çıkarmaya çalıştım aptal kendini bırakmıştı nasıl bırakırsın sen şuan ona öfkelenmek ağzina sıçmak istiyordum ama ne sırası ne de zamanıydı hızlıca kucağıma alıp kıyıya götürdüm. Çok su yutmuştu aptal kızım benim. Bildiğim kadarını yapmaya çalıştım. Suni teneffüs, kalp masajı ölemezdi. Buna asla izin vermezdim. Aniden suyu ağzından çıkarmaya başladı yaşıyordu. Büyük bir oh çektim. "Güzelim iyi misin?" Beni görmesi ile aniden yüzüme yediğim yumrukla neye uğradığıma şaşırmıştım noluyordu lan. "Napıyosun yaa. " "Hakkettin aptal pislik, şerefsiz ölmek mi istiyorsun ya sen." Derdi belli olmuştu küçüğümün. "Şimdi ölmek istediğim doğru daaa boğularak ölmem merak etme." Sonra bir şey oldu bana yumruk atan eller boynuma sarıldı beni sımsıkı sardı başta tepki veremesem de anında kollarımı incecik beline doladım. O kadar sımsıkı sardık ki birbimizi bence kokularımız bile birbirine karışmıştı saçları kiraz çiçeği kokuyordu. Teni ise huzur, vanilyalı huzur. İlk çekilen oydu. Zaten ben asla ilk çekilen olmazdım. "Ben özür dilerim seni o halde bırakmak istemezdim affeder misin aklıma annem geldi yıl dönümü yaklaşıyor o an duramadım yanında affedecek misin beni ben kimseyi bu yüzden kırmam özür dilemesini bilmem çün-" Devam etmesine gerek yoktu anlamıştım ama korkudan ve sudan olsa gerek kıpkırmızı olan dudakları beni benden alıyordu. Sırılsıklamdık öpüşüme karşılık vermeye bile başlamıştı bana daha çok sokularak. Elleri boynuma sarılmış saçlarımı okşuyor bana şefkati de hissetiriyordu. Uzun uzun yavaş yavaş bazen hızlı birbirimizi sokulmuş, birbirimizde dermanı bulmaya çalışmıştık. Ondan ayrılmak neden bu kadar zordu bilinmez ama istemeye istemeye ayrıldım o aklımı siken dudaklarından. "Napıyosun ya sen istediğinde beni öpemezsin be." Suratımda bir sırıtış yerleşti. "Karşılık vermesen sana o günden sonra asla dokunmazdım bile ama görüyorum ki istiyorsun neden geri durayımmm?" Bana çıldırmış bir ifadeyle baktı işte onu sinir etmek çok güzeldi hatta mükemmel. Bugün onun doğum günüydü hala mı fark etmemişti yoksa görmezden mi geliyordu ama bu da işime gelirdi. Ona en azından unutulmaz bir doğum günü yaşatabilirdim. "Neyseee kalk bakalım bir yere gideceğiz önce evine üstünü değiştir." Şaşırdı eh haklı o kadar şeyden sonra normal bir şey söylermiş gibi gidelim demem. "Ne nereye ya." daha çok sokuldum boynuna. "Süprizzz. "Yaaa söylee." Yasını yediğim. "Olmaz hadi eve hadi hadii." "Yaaa rüzgar söyle işte." Onu kucağıma aldım ve motora doğru yürümeye başladım o debeleniyor indirmem için ısrar ediyordu ama kimse bugününü süprizini bozmayacaktı. "Lan indirsene beni şerefsiz insan indir yaaa." Onu dinlemiyor keyfime göre davranıyordum onu sinir etmek şahaneydi. Kaskı kafasından geçirip motora oturttum küsmüş bir ifadeyle bakmaya başladı lan bu kadını yemeyip napıcam ben acaba bir insan bu kadar tatlı olmamalı yasak kılınmalı. Hele ki gülünce yanağında çıkan çukur benim ecelim olacaktı. "Bana küsme hem öğrenince mutlu olacaksınnn." Gözlerini devirmekle yetindi şapşalım. "Tutun bana uçma vaktiii." İnatçı tabiki tutunmamıştı. Ama bende yapacağımı biliyordum sonuçta aniden gaza yüklenmemle belime sarılan kollar bana istediğimi vermişti onu hissetmek güzeldi inadına rağmen o güzel başını sırtıma yaslamıştı bende rahatsız olmasın diye yavaş sürdüm ama benim yaramaz kızıma yetmemiş olacak ki konuştu sonunda. "Uçur bizi yavaş gitmeee." Anında gaza yüklendim ve istediğini gerçekleştirdim. Daha da hızlandıkça kolları sıkılaştı boynuma çarpan nefesi herşeyi o kadar güzeldi ki. O benim boynuma nefes aldıkça benim yaşam enerjim artıyordu. Yaşam nedenim olmuştu bu kadın onu dakikada bir öptüğümü düşünüyordu belki ben onun dudaklarında herşeyi unutuyor nefes almak nedir biliyordum benn onsuz nefes alıyordum ama asla tadını alamıyordum. Yüze sakın ilk sevdiğim ve son seveceğim kadındı. Evine vardığımızda durmuş inmesini beklemiştim ama düşünmediğim bir şey vardı uyuya kalmıştı. Onu yavaşça kucağıma aldım uyanmamalıydı ne gerek vardı uyusun göğüsümde doğum günü beklerdi. Eve görmemizle aniden ışıklar yanıp birinin sesi yankılandı salonda. "İYİKİ DOĞDUN BENİM YAVRUM." Hay senin sıfatına tüküreyim. En yakın arkadaşı hatta kardeşim diye tanıtığı aşkın evi az süslemiş ortaya da bir pasta koymuştu o da kendince bir şeyler yapmıştı ama kucağımada ki minik sıçrayarak uyandı aşkın gördüğü görüntü ile şoka uğramış bize kocaman gözlerle bakıyordu. "R-rüzgar noluyo." Anında ellerimi sıkılşatırdım. "Sakın ol bişey yok." Anında aşkın bizim yanımıza gelip onu kollarımdan aldı. Yuh ama. "Yavrummm bu varlık neden yanında?" Yüsram hala kendine gelebilmiş değildi güzelim ya. "Lan noluyo burda en son motordaydık uçurdun bizii." Ah ah. "Evet uyuya kaldın ıslak kıyafetlerini değiştir diye de evine getirdim ve arkadaşında sana süpriz yapmiş." Aşkın yüzümdeki ifadeden süprizimi bozduğunu anlamış olacak ki konuşmaya başladı. "Ops enişte bozdum ben senii çok üzüldüm demek var ama üzülmedim iyiki varsın iyiki doğdun güzel bebeğim ruhumun köşesi." Kahkaha attı atma be kadın. "Teşekkür ederim yavrum benim. Çikolatalı pastaaaaa. Hadi yiyekk." Şapşal varlığımı unutmuştu diyecekken elimden tutup beni masaya götürdü güzelim benim. Ve anı tepkili arkadaşı da başladı. "DUR BEKLE HEDİYEEEE." "Ne gerek var acaba aşkınn." "Çok gerek var valla yavrum doğmuş be benim sen ne diyorsun umarım beğenirsin." Hediyeyi ona uzattığında bende merak etmiştim malum onu benden çok tanıyordu. Ve sanırım gereğinden fazla tanıyordu yüsra kiraz çiçeğini severdi kullandığı şampuan da öyleydi takı da severmiş şimdi anladım. İşime yarar. Çok mutlu olmuş ona hemen sarılmıştı. "Çok teşekkür ederim gerek yoktu amaaaa seni seviyorum yavrum. " "Bende seni senli yıllar kız kardeşim. " Ama artık bu kadar fazla yani sarılıp öpmelere gerek mi var? Sertçe boğazımı temizledim. "Enişte kılıklı da kıskandı daha çok kıskanırsın be ben onun göğüsünde uyudum. " Bu gözlerimi fal faşı açmama neden oldu hayır ya orası bana özeldi be. "Lan uzak dur ondan be orası bana özel. " Aşkından önce yüsra cevap verdi onun kıskanmam hoşuna gitmiş olmalıydı. "Yooo aşkım benim aşkınım yaa." Şapur şupur öpmeye başladı lan. "Höst be. " Anında yüsrayı kendi göğüsüme çekip sımsıkı sarıldım. "Kıskanma be neyse gidiyorum ben görüşürüz yavrummmmm." Tam yüsra itiraz edecekken aşkın koşarak hatta uçarak evden çıktı işte bu be. (Sen yeterki iste enişte yaaa.) •.:°❀×═════════×❀°:.• (Yüsranın anlatımıyla) Aşkının süprizi hoşuma gitmişti çok gitmişti hatta zaten beni seven önemseyen tek kişiydi buna seviniyordum bazen sahtelikten uzaktı dostluğumuz herşeyi yüzümüze söyler yanlışımızda kızar, doğrumuzda birbirimizi tebrik ederdik babamın bana verdiği ikinci şansı aşkın aklıma ilk tanıştığımız zaman geldi ölüm eşiğindeydi. (Geçmişten kesit.) Babası sonunda ondan vazgeçmiş yetimhaneye bırakmıştı yavaşça ona verdikleri odaya doğru kocaman gülümseyerek gidiyordu on beş yaşındaydı artık küçük kız büyümüştü canı çok yanmıştı ama artık kurtulmuştu şuan buna mutlu olmalıydı ve olacaktı da. Müdire kapının önünde durduğunda ona doğru dönmüştü. "Kızım şimdilik başka odada yatak boşalana kadar burda kal olur mu içerde ki fazla hırçın, kavgacı kimse istemez ama elden bir şey gelmiyor birkaç güne çıkartırım seni ordan. " Neden öyle demişti? İlla ki bir derdi vardır diye düşündü kız kafasını sallamaktan başka bir şey yapmadı çünkü içinde umut vardı umudunu artık kimse yıkamazdı. Odaya girdiğinde bahsettikleri kızı defterini delik deşik ederken buldu kızın kahverengi gözleri anında yeşil gözlerine değidi. Öfkeli ve hırçın bakıyordu neydi onu böyle yapan diye düşünmeden edemedi yüsra. Ama artık yeni umutlara yelkenleri açma vaktiydi. "Selam ben dalya senin adın nee?." Kız anında sertçe cevabını verdi. "Sanane geç yatağın sağdaki işte gidersin birkaç güne. Ya da pardon ben gidiyorum." Yalnızdı ona ılımlı yaklaşacaktı. "Tamam söyleme ama ben seni tanımak istiyorummmm." Kız şaşırmıştı ilk kez biri onu tanımak istemişti. "Neden istiyorsun?" Sesi çok sertti ama olsun. "Birilerini tanımak, bilmek için neden olmaz ki hep ben senin gözlerinde acı gördüm ve merak ettim bugün umutluyum belki sana da bulaşır umudum." Kız hafifçe gülmüş denen şeyle nedense şaşırmıştı. "Umut mı yeniyor mu?" Dalya ise ona ciddi bir şekilde cevap vermişti. "Hayır hayal ediliyor." "Şapşalsın senn sevdim seni aşkın." Adı aşk'tan geliyordu çok güzeldi. "Çok güzelmişşş çok sevdim." "Seninki de öyle." Dalya bir şey fark etmişti aşkının elleri hep karnına gidiyor elini oraya bastırıyordu. "Karnın mı ağrıyor ağrı kesici ya da sıcak bir şey yapalım mı? " "Hayır hayır boşver." Şimdilik diye geçirdi dalya. "Tamamm anlatsana hikayeniiii." "Yoo sen anlat." "Banane ya ilk ben sordum." Merak edilmek kızın hoşuna gitmişti zaten son günüm diye düşündü ve anlatmaya başladı. "Babamı annem için öldürdüm 7 yaşımdan beri çocuk hapsindeydim annem beni korumadı kaçtı daha geçen yıl çıkabildim sustum sordular kafamı sallamaktan başka bir şey yapmadım, hırçınlaştım nasıl yaşanır bilmiyorum ben okumayı yazmayı kendim söktüm hapiste bir abla vardı on yedi yaşında o bana yardım etmişti şuan burdayım ne bir umudum ne de bir amacım var bu hayatta." Dalya anında aşkına sarılmıştı yaşadıkları kolay şeyler değildi hep yalnızdı en azından o bir süreliğine de olsa annesiyle kalmış annesi onu korumuştu ama aşkını kimse korumamıştı kendi annesi bile. "Ne denir bilmiyorum üzgünüm desem nafile ama yanındayım artık hep yanındayım." Kızın yüzünde bir tebessüm oluştu buruk bir tebessüm şuan bir sürü ilaç içtiğini ve ölümü beklediğini bilse ne derdi acaba ona? "Sen anlatt." Mecburen anlatacaktı çünkü aralarında bir anlaşma olmuş gibiydi. "Küçüklüğümden beri annemle beraber babamdan şiddet gördük, annem beni korurdu ama elinden ne kadarı gelebilirdi ki onunda onun da canı yanıyordu hergün her gece dayak, işkence ,çığlıklar sonra bbir gün bbabam annemi öldürdü gözlerimin içine baka baka bunları dedi. Sonra siktir olup gitti yıllar sonra ise hiçbir şey yokmuş gibi geldi ve bana tecavüz etti. Sonra bıkıp buraya getirdi işte. " Aşkının ağzından çıkan tek bir söz dalyanın canını yaktı içine ateş püskürttü. "Taciz çocuğuyum." Birbirlerine sımsıkı sarıldılar o anda ağlamaya başlamışlardı. Aşkının ağzından çıkan sözlerle ağlaması bıçak gibi kesildi kızın. "Ben ölcem bu gece." "Ne diyorsun sen ya." Aşkın çekmeceyi açıp kutu kutu boş ilaç şişelerini gösterdi. Dalya anlamıştı anında aşkını lavoboya götürdü. "Kus! Aşkın kus hemen. " "Hhayır istemiyorum ölmek istiyorum bırak canım yanıyor." "Aşkın lütfen kus bana bunu yaşatma bak ilk kez kendimi birine açtım beni pişman etme lütfen kus." Aşkının ağzından bir çığlık koptu içindekilerin çığlığı. "ÖLMEK İSTİYORUM" "HAYIR ÖLÜM YOK KUS! " Dinlemek istedi o da umut etmek istedi belki ama kusmaya başlanmıştı içindeki herşey çıkana kadar o kadar çok kustu ki canı yanmaya başlamış ağlamaya da başlamıştı. Halsiz düşene kadar kustu, ağladı o gece onun dönüm noktası olmuştu aslında ikisinin de dalya çaresiz bir insanı kurtamıştı ikisinin de hayatına bir dost gitmişti, birer kardeş girmişti. O geceden sonra ayrılmaz ikili olmuş herşeye rağmen yıllarca asla ayrılmamışlardı. ┈┈┈┈┈┈┈┈┈┈┈┈┈ (Şimdiki zaman) Rüzgar beni kollarımdan tutmuş küskün bir ifade ile sımsıkı sarnıştı. "Ay yeter be hazırlanayım mıı? " Anında ellerini gevşetmişti. "Ha evet o hazırlan da çok güzel olmaaa." Ona inat dolabımdaki en sevdiğim parçadan birinini giymiştim rahattı ve biraz açıktı ona süslenmek giyinmek güzeldi baya hemde kıskanınca tatlı oluyordu. Yanına gittiğimde pasta yiyordu ve her tarafına bulaştırmıştı koca bebek. "Hazırımmm çıkalımm." Bana döndüğünde dona kalmıştı hatta ağzındaki lokmayı düşürüyordu az kalsın bu haline kahkaha attım. "Hah hazır mı lan bu ne?" "Kıyafettt hadii." Yanına yaklaıp bir peçete aldım ve dudaklarındaki çikolatayı silmeye başladım. Bu adam her hareketime donakalıyordu be sonra gözleri göğüslerime indi azıcık eğildiğim için biraz daha açılmıştı. Bu sefer o beni bozguna uğratmıştı üstümdekinin fermuarını yukarı kaldırmış ama göğüslerimin büyüklüğünden fermuar gene inmişti. "Sikeyim ama bu işi başka bişey giyinsenn." O kadar tatlıydı ki onu deli etmek, çıldırtmak efsane bir şeydi. "Hadi ya gelmem bak." Anında susup ayağı kalktı. "Tamam be gidelim." Biz ne ara el ele tutuşuyorduk be anında elimi kavramıştı eh tabiki şikayetçi değildim sımsıcak elini tutmak benim için herşeye değerdi bu sefer kaskı kendim taktım ve zorluk çıkaramdan ona sımsıkı sarıldım o kokusunu içine yol boyu dolu dolu çektim deniz kokuyordu annem gibi kokuyırdu. Annemin son kokusu kanla denizdi ama rüzgar yaşam ile deniz kokuyırdu. "Vardıkkk." Dediği yere baktığımda bir lunaparktı hiçbir zaman annemden sonra giremediğim ama deli gibi gitmek istediğim yer nerden biliyordu? "Sevdiğimi nerden biliyorsun?" "Gözler hadi girelimmm." İçimdeki çocuksu coşkuyla başımı iki yana salladım. Hızlıca oyuncaklara koşuyor her birine binmek istiyordum rüxgrda asla beni çevirmiyor bana aynı çoşkuyla karşılık veriyordu neredeyse herşeye binmiş ve haliyle yorulmuştuk. Ona doğru dönüp yanağından kocaman öpüp çekildim bana bugünü o yaşatmıştı. "Bunu neye borçluyuzz?" "Bugünü bana yaşattığn için beni yeniden çocuk yaptığın içinn." "Sen zaten çocuksun bebeğim unutma." İtiraz etmek istedim ama o an çocuk olmak istemiştin onun bebeği. El elle yorgunca parkı geziyorduk sonra gözüme bir şey çarptı oyuncak öküz. Rüzgara hemen dönüp onu oraya doğru çekmeye başladım bunu ondan isteyecektim benim için unutulmaz bir doğum günü hediyesi olurdu. "Deniz gözlümm bişey isteyebilir miyimm? " "Tabiki güzelim." "Bana bu öküzü kazannn." Baktı baktı ve anında kahkaha attı. "Karşında gerçeği varken mi?" Eh insanın kendini bilmesi güzeldi. "Yanii öküz olduğunu kabul ediyorsunnn." "Maalesef sayende. " "Yaaa hadiiii." "Offf tamamm" "Pufff" Oraya doğru hızla yol aldık silahla olan bir şeydi becerir mi bilinmez. Anında tam ortadan vurması ile afalladım. Yuh ama bir insan neden herşeyde iyi olabilir. Anında bana dönüp kazandığı öküzü verdi ondan hızlıca alıp sımsıkı sarıldım. "Yuh ama yuh anında satıldık be." "Banane banane bu daha tatlı hadi gıdek." Gözlerini devirdi yapma be adam. "Tek bir şartla bana o kediyi kazan. " İşaret ettiği yere baktığımda altlarda ve vurması oldukça kolay bir oyuncak kediyi işaret ettiğini gördüm bu iyiydi çünkü atış yeteneğimi başka bir şey için kullanacaktım. "Tamamm deneyeyim." Bilerek ikinci atışımda vurmuştum onun iyiliği için. O da hemen kediyi alıp bana inat sarıldı çok tatlıydı. "Yaaa bana inattt. " "Yoo sana benziyorrrr. " Omzuna ufak bir yumruk attım. "Yaaa kedi miyim ben be. " "Evett" "Yaaa." "Yapma şunu artık be bir yicem göreceksin. " Ona inat önden yürüyüp şarkı söylermiş gibi yalamaya başladim. "Yaa yaaa yaa yaa yaa yaa yaaa yaa-" Beni durduran dudaklarımla buluşan sımsıcak dudaklardı bu adam beni hep aniden mi öpecekti ya her öpüşü farklıydı her birinde ayrı şeyler hissediyor ve ona daha çok bağlanıyordum. Ellerim ensesindeki saçlara uzandı yavaşça kışkırtıcı bir şekilde okşamaya, çekmeye başladım lunaparkın ortasında herkesin önünde öpüşüyor ve asla bundan çekinmiyırduk sanırım aşk buydu. Birbirimizden uzakaştığımızda nefes nefeseydik hem o hemde ben. Yüzüm kesinlikle kıpkırmızı olmuştu bundan emindim. Yüzüne bakamıyordum bile o da bunu fark etmiş olacaktı ki beni daha da delirtmek için iki yanağımdan da hızlıca öptü. "Utandınn mı güzelimm." Yalan.... "Ne utancam be hadi gidelim." "Nereye süprizim bitmedi ki benim. " Şaşırdım daha ne yapabilirdi ki. Hızlıca motoruna doğru gitmeye başladık. "Yaa ne süprizi başka napabilirsin ki ne gerek var rüzgar yaa. " Beni dinlemiyor çekiştiriyordu. Büyük bir off çektim. Kısa bir yolculuktan sonra limana varmıştık be işimiz vardı bizim burda hava kararmak üzereydi hem. "Napcaz ki burda?" "Güzelim az sabırr tekneye bincezz sonra görürsünnn." "Bu kadar gizemli olmak zorunda mısın?" "Bil küçük kız süprizler özeldir söylenmez." "Yaa ama merak ediyorum." "Tamamm ipucu adaya gidiyoruz." Ona daha çok sokuldum artık kollarının arasındaydım. Bana sımsıkı sarılmış denizden dolayı uçuşan saçlarımız birbirine karışmıştı saölarım uzuyordu zamanla. Saçlarımdan rahatsız olduğumu fark edip bana döndü neydi bu şefkat dolu bakışlar? "Saçlarını ölmemi ister misin?" Bu cümle içime neden bu kadar oturdu. En son annen örnüştü örecek kimse kalmadı diyip kesmiştin de ondan. Ulan Maria hep haklı olmak zorunda değilsin. (Öyleyim) "O-olur." Kekelemiştim kendime hakim olamamıştım. "Neden kekeledinnn." Ona arkamı dönüp tokamı uzattım. "Hiiç örer misinn?" İçim yine o çocuk coşkusu ile doldu. "Tamam başka tokan var mıııı?" "Var al bakalım." "Hıhıı." Burnunu saçlarımda hissettim ve sırtımı göğüsüne daha çok bastırdım. Saçlarımı örmüştü boğazıma oturan yumruyla ona dönememiştim sadece göğüsümde sımsıkı sarılan kolları sımsıkı sarmıştım karşımızda kocaman deniz ve dalgaları o ve sıcak nefesi huzurluydum huzuru onunla tadıyor onunla hissediyordum. "Bak ileriye ordaki adada süprizim az kaldıı." "Hmmm öyle mi? Teşekkür ederim rüzgar herşey için." "Ben bir şey yapmadım bu senin ışığın ışığının farkına var." Neyden bahsettiğini anlamamıştım. "Işığım yok ki benim." "Nasıl yokmuş görmüyor musun yüsra parlıyorsun güneş gibi değil bir yıldız gibi, küçük ama heryeri aydınlatan bir yıldızz." "Yaaa küçük değilim benn." "Tamam minnaksın o xaman." "Lan o da değilimmm. Küçük değilim minmakta." Kahkahası kulağıma doldu komik değildi be adam. "Tamam tamam minnacık oldu muuu?" Hemen ondan ayrılıp göğüsüne birtane geçirdim. "Lan değilim dedim ya değilim küçük, minnak ya da minnacık nerem küçük lan benim? " Sinirli sinirli söylemiştim bunları bu ne be küçük küçük. Beni baştan aşağı süzüp dudaklarını dişlemeye başladı noluyo lan. "Şimdi haklısın düşününce kalçan ve göğüslerin dışında küçük." Oha ama yuh tüş hatta pis sapıktı lan bu. "Lan pis sapık sen nereme bakıyorsun?" Gözleri açıkta kalan göğüslerime öyle bir bakıyordu ki yedin be adam. Omzuna bu sefer sertçe yumruk geçirdim. "Bakma sapık." Dinlemiyor gülmekle meşgüldü şuan bay sapık. "Ama yalan mı ulan avucumdan büyükler." Gözlerimi devirdim. "Abartma istersen." Bana tek kaşını kaldırdı. "Deneyelim? " Gözlerim fal faşı gibi açıldı yok artık. "Sakın öyle bir şey yapma." Çok sert söylemiştim anında pişman olmuştum aklımda geçmişim varken zordu çok zordu. "Sakın ol sen izin vermeden saçının teline dokunmam ben." Başımı sallamakla yetindim biraz fazla abartmıştım sanırım elimde olan bir şey değildi maalesef. Dakikalardır kimse konuşmadı az önceki kadar yakın da değildik biraz uzaklaşmıştı ona doğru döndüğümde denizi çok dikkatli izlerken buldum. Bende fırsattan yararlanarak onu izledim ne kadar izledim bilmiyorum ama varmıştık. Bana döndüğü anda bakışlarımı kaçırdım. Bu sefer elimi tutmadı yaklaşmadı bile çok mu yanlış yapmıştım kontrol edebileceğim bir konu değildi ki. "İnelim burası." "Hıhıı" Diyecek bir şeyim yoktu. Sonra bir şey oldu sanki çok önemli bir şeyi hatırlamış gibi bana döndü burnum göğsüne çarpmıştı malum yapışık bir şekilde arkasından gidiyordum. Ağzımdan ufak bir inleme kaçtı anında elim burnuma gitti. "Özür dilerim bilerek değildi bakayım." Elimi indirip okşamaya başladı burnumu ne aptaldım bana şefkatle yaklaşan adama sert çıkışmıştım. "Önemli değil azıcık acıyor sadece. "Hmm öyle mii?" Kafamı salladım Sonra kalbimi alt üst edecek bir şey yaptı. Burnunun ucunu öptü. Sonra ki sözü mahvedici mi yoksa iyi mi anlayamamıştım. Demişti bunu bana ve işe yaramıştı. "Öpsem geçerdi bende öptüm." "H-hıhı" Yüzünden muzip bir ifade belirli. "Nolduuu?" "Hiiç hiç hadi inelim." Kafasını sallamakla yetindi hala sırıtıyor yaa. "Gülmeee." Devam etti. "Offf." "Pufff" Sonra yine bir şey oldu bana elini uzattı şu damarlı olan. Anında parmaklarımı parmaklarına kenetledim. Adaya doğru yol aldık bisiklete binelim dediğinde yarış yapmak istedim ama dönüşte diye beni geçiştirdi noluyordu ya. Aniden gözlerime kapatılan fularla neye uğradığıma şaşırmıştım başta az da ürksem kullağıma gelen ses anında rahatlattı. "Benim korkma bana tutun sadece." Sonra kucağına alan sımsıcacık kollar. "Offf aç artık be." "Az kaldıııı." Beni aşağı indirdiğin de heycandan bayılmak üzereydim bu kadar gizeme gerek mi vardı? Gözlerimi açtığında gördüğüm şeyle konuşma yetimi unuttum.
O kadar güzeldi ki herşeyi kendi elleriyle yapmıştı. Herşey o kadar mükemmeldi ki belki de ilk kez mutluluk gözyaşları döktüğüm andı bana beklentiyle bakıyordu bir şey dememi bekliyordu ama benim dilim lal olmuştu sadece ağlıyordum. "Lan lan ağlama neden ağlıyorsun ya beğenmedin mi? Olmamış mı tamam olabilir ya başka bir şey yapa-" O an yapabileceğim teşekkür edebileceğim aklıma gelen tek şeyi yaptım ve sözünü dudaklarımla kestim. Bu sefer ona tüm duyguları ile öpen bendim çekinmeden etmeden, hatta hiç korkmadan. Belimi kavrayıp beni bir yere götürmeye başladı ona ayak uyuduruyor elimden geldiğince öpüşüne karşılık vermeye çalışıyorrum sonra bir şey oldu ve biz birbirimizi yerde bulduk hala öpüşmeye devam ediyor duramıyorduk. Havai fişekler patlıyordu ama benim umrumda olan tek şey oydu şuan ona daha çok sokuldum daha çok öptüm. Dillerimiz birbirine karışıyor nefes alamıyorduk ama asla geri çekilemiyorduk. En son bana acımış olmalı ki o çekildi. "İyiki doğdun güneşim." "Hmmm öyle miyim ay parçam?" "Öylesin film izlemek ister misin?" "Seni izlemek isterim." Artık çekinmek yoktu korkmak hiç yoktu herşeyi içimden geldiğince söyleyecektim. "Mmm bakıyorum da açılmışız. İzle bakalım bende izleyeceğim." "Tamammm. Seni uyutayım mııı?" Bana minnetle baktı ihtiyacı vardı gözlerinden belliydi. "Çok isterim. " Başını kucağıma koyup saçlarını okşamaya başladım anında mayışmıştı. Dakikalar sonra ise derin bir uykuya dalmıştı ay parçam. Sabaha kadar beraber uyuduk sarıldık, ara ara öpüştük. Gitme vakti gelmişti maalesef bunun için üzülüyordum onunla yalnız kalmak daha çok vakit geçirmek istiyordum. "Gitme vakti güneşim." "Hıhıı gidelim yine yaparız dimii?" Yanağımı okşamaya başlanmıştı. "Bu savaşi kazanalım güzelim hep yaparız." Ne savaşı olduğunu anlamıştım dile getirmeye gerek yoktu. Dönüş yolumuzda bisikletle yarış yapmıştık ve ben kazanmıştım tabiki onunla bu konu hakkında o kadar çok dalga geçtim ki sonunda " Tamam sen kazandın sus." demek zorunda kaldı çünkü inkar ediyordu şapşal. Tekneye el ele binmiş tam denizi izlemeye koyulacakken bir ses yükseldi. İçim ürperdi içime öfke topu patladı. "Oğlum hiçte haber vermiyorsun sevgilin olmuş ölecek olan." ✧─── ・ 。゚★: *.✦ .* :★. ───✧ Evettt gelelim açıklamaya bu bölüm erkenden doğum günü hediyesi kelebeğim çin yavrum iyiki doğdun iyiki varsın iyiki o gün benimle kavga ettin daha erken biliyorum ama hediyemi şimdi vermek istedim seni çok seviyorum iyiki varsın kız kardeşim benim sana olan sevgime kelimeler kıfayesiz o yüzden susayım sen biliyorsun iyiki doğdun kelebeğim🦋 》* 。 • ˚ ˚ ˛ ˚ ˛ • 。* 。° 。* 。 •
|
0% |