@soldeinvierno
|
Keyifli okumalar yektalar dalyalar silahlar kafanızı karıştırsın mdmfödmbmdmxmc Yorum ve oy vermeyi unutmayın 🦋 Bölüm şarkısı|maNga:Işıkları söndürsrler bile (Resimleri instadan alınca böyle oluyor MSM dmdmdmmd) ✧─── ・ 。゚★: *.✦ .* :★. ───✧
O kadar mutluluktan sonra şuan karşımızda ki manzara en son görmek isteyeceğim manzaraydı. Rüzgarın babası karşımızda keyifle kadehini kaldırmış bize bakıyordu amacı belliydi rüzgarı mutlu gördüğü anda alt üst etmek. Ama artık ben vardım buna izin vermeyecektim rüzgarın mutlu kalmasını sağlayacaktım ha olmadı beraber üzülecektik bu ne be tek tek olmuyor. "Oğlum cevap vermeyecek misin? Çok ayıp ediyorsun?" Rüzgarın elimdeki elinden kasıldığını fark ediyordum. "Halit ne işin var burda?" aynısını bende bilmek istiyordum biz mutlu ve huzurluyduk. illa içine edilecekti. Halit piçi elindeki kadehi kafasına dikti o kadar umursanazdı ki ama rüzgar öyle değildi kaskatı kesilmiş elleri titemek üzereydi. Bir babanın çocuğuna yapabileceği en büyük şeydi bu onu görünce onu korkudan titretmek. "Oğlum böyle sert sert hiç olmuyor hem dalya hanımla bir işimiz vardı." Dalya mı? Bu piç herif benim eski adımı nasıl biliyordu? Rüzgar hızlıca bana döndü kızar mıydı söylemedim diye? Şuan helite açık vermemeliydik bunun farkına vararak dudaklarımı oynayarak ona "Sonra" dedim. Beni gözleri ile onayladı bile biz bakışırken Halit konuşmaya devam etti. "Aaaa oğlum sürtüğünün gerçek adını bilmiyor muydun yoksa? ups aranızı mı bozdum?" Rüzgar bakışlarını benden çekip sertçe halite bakmaya başladı. "Hayır biliyordum onun özeli bilmene şaşırdım doğrusu bir kadeh versene." Ney ne oluyordu lan cidden şuan içecek miydi? "Tabi oğlum ilk kez karşılıklı mı içicez?" Rüzgar onun yanına gidecekken kolunu sertçe tuttum ve engel oldum. "Rüzgar napıyosun ya sen içecek misin cidden?" Duraksadı aklında bir şeyler vardı ne dönüyordu acaba şu beyninde o kadar çok merak ediyordum ki. "Yüsram sakin ol aklımda bir şey var ki gidiyorum sen teknenin alt katına in ve beni bekle. Anladın mı?" Bunu kabul edeceğimi düşünmesi asıl aptallıktı. "Asla böyle bir şey yapmam seni bu adamla yalnız bırakmam gerekirse o zıkkımı içerim." Bana bıkkınlıkla baktı o da sıkılmıştı bu durumdan babasından oyunlarından alnını alnıma yasladım. "Yanındayım burdayım ve kurtulcaz. Aklında ne varsa sonuna kadar yanındayım." Halit bizi izliyor napcağımızı kestirmeye çalışıyordu. Ama biz beklenmeyen bir şey yapmıştık kurduğu iğrenç masaya el ele oturmuştuk. "Oğlum şaşırtıyorsun beni. " Rüzgar kadehi kafasına dikti ve konuşmaya başladı. "Artık daha çok şaşıracağın şeyler olcak halit keskin. " Babası aniden alkışlamaya başladığında artık gerçekten ürkmüştüm noluyordu burda? "Oğlum seni tanımıyormuşum gibi davranmayı kes. Sen istesen de beni alt edemezsin neden mi? Çünkü elin silah tutsa da sen o tetiğe basamazsın." Rüzgar bir kadeh daha dikti kafaya. Konuşmak istiyordum ama ağzımı araladığım an elimi sıkan elle susmak zorunda kaldım. Ne dönüyordu o güzel kafasından? "Ben seni uyardım halit dalya ya dokunmayacaksın." dalya demişti ilk kez ağzından o ismi duymuştum ve o kadar iyi gelmişti ki bu. Ama o anında kızmamdan korkarak bana baktı yine gözlerimiz konuştu. Halit'in iğrenç kahkahasını işittik. "Çok alemsin oğlum sen beni tehdit ediyorsun ama o tetiğe basmayorsun bu nasıl oluyor? Aaa küçük hanım içmez misin?" Yüzümü anında buluşturdum bu halleri mide bulandırıcıydı. "Hayır." sertçe söylemiş onu reddetmiştim. "Halit emin ol bu sefer o tetiğe basarım ne intikam alacaksan benden al o gece sana dalya vurmuş olabilir ama bedelini ben ödeyeceğim." Ne? Ne demişti o aptal zaten canı yanıyordu kendini siper mi etmişti şimdi de? Hiç mi kendini düşünmüyordu? Bıkmıştım artık bu hallerinden hep kendini siper etmeleri yok bana zarar versinler. "Rüzgar. Naptığını sanıyorsun sen?" sertçe ellerimi elinden çektim yeter ama. Bakışları bana döndü. "Sakın karışma güzelim." amacı ya beni deli etmek ya da deli etmek. Karışma mı? Tamam bir planı vardı ama bu yaptiği aptalıktan başka bir şey değildi. "Rüzgar saçmalama. " Göğüsüne yasladı kafamı off. Beni dinlemiyordu bile. "Oğlum ben sevgi pıtırcık hallerinizi izlemek zorunda değilim. " Rüzgarın gülen suratına baktım içi paramparça volkanken şuan güçlü duruyordu. "Babacım ayıp ediyorsun birazdan olacakları sende tahmin ediyorsun neyin yarası?" Ay yeter. "Noluyo lan burda yeter be sende bırak beni. " Rüzgar dediğim şeyle afallamıştı afalla be çok mu umrumda? Sen kendini ateşe bırak bende sana aferin rüzgar bravo diyeyim bunu mu bekliyordu benden? "Yüsra rahat dur bir lan." Asla. Ayağa kalktım. "Durmuyorum. Ne bu lan bu piç gelmiş bizi tehdit ediyor sen de ediyorsun içiyorsunuz eee sonra hayırdır oğlum." Bu sefer rüzgarın kahkahası yankılandı teknede. Gülüşüne öleyim adam. "Sakin ol kızım içinden ne çıktı senin? " hep vardı demek varda neysee. O da benimle ayağa kalktı. "Beğenemedin mi rüzgar efendi?" Bu ortamda bile anında sırnaşan rüzgara kocaman bir alkış (Dimiii sapık bu adam sapık ) "Bayıldımm." Ve herşey çok ani oldu rüzgarın beni arkasına alması ve belindeki silahı çıkarması. Babasının silahı bizde dayanmıştı rüzgarın silahı da ona.İki saniye içerisinde bunlar nasıl olmuştu? Rüzgarın kolu beni sımsıkı tutuyor bana güveni tattırıyordu. Bu güvene kan damlayacaktı. "Çok sıktı artık sinirleniyorum oğlum çekil şurdan küçük hanımdan intikam almam lazım." Beni arkasına daha çok aldı. Öne doğru adım atmak istedim. İzin vermedi ama benim halitten almam gereken bir kaç cevap vardı. Dalyayı nerden biliyordu? Başka neler biliyordu hakkımda? "Rüzgar bırak beni, hadi. " Daha çok arkasına aldı izin vermeyecekti. "Hayır dalya." Dalya demesi içime işliyordu. Ve daha çok demesi için elinden geleni yapmak istiyordum. "Oğlum silahı çıkardn sanki o tetiğe basacaksın. Çok komiksin. " Rüzgar daha çok kasıldı daha çok gerildi. Rüzgar Keskin'in en büyük korkusu katil olmaktı, rüzgar keskin katil olmaktan korkuyordu ama bir katili seviyordu bir katili babamı öldürdüğüm an geldi aklıma hiç bir şekilde ne pişmanlık vardı içimde ne de korku. (Geçmişten kesit) Babası küçük kızı yetimhaneye bırakmıştı kurtuldum derken bir gece yine gelmişti ama bu sefer genç kız tek değildi yanında kardeşi olmuş aşkın vardı. Ama adamın kötülüğü aikına dahi bulaşacaktı o adam kötüydü ruhu çürümüş,kalbindeki beyazlıklar tamamen siyaha dönüşmüştü. İyiliği hayatından atmış sadece şeytanı mutlu etmeye yemin etmiş gibiydi. Hızlıca yetimhaneye camdan sızmış içindeki kötülüğü dışarı vurmak için ilk hamlesini yapmıştı. Genç kıza yavaşça yaklaştı elleri ona uzanacakken bir çığlık koptu odada. Aşkının çığlığı. "İMDATTT SAPIK VAR YARDIM EDİNNN." Genç kız duyduğu sesle uyanmış ve karşınındaki şeytana baktı onun için bir şeytandan farkı yoktu. kekeledi. "B-baba ne işin var burda senin salsana beni." Adam ona usulca döndü ve yaklaşmaya başladı. Aşkın anlamıştı kim olduğunu ve korkusuzca adamın sırtına çıkıp ona elinden geldiğince vurmaya başladı genç kız arkadaşının yaptığı şeyle şaşırmıştı ve onu kurtarmak için yeltenirken bir şey oldu. Adam sırtındaki kızı duvara fırlatarcasına attı ve aşkının sırtı soğuk duvarla buluştu. "Seni lanet sürtük." bunu gören genç kız dayanamamış ve korkularını bir kenara iterek babası olacak adama doğru ilerledi. Arkadaşına tam tokat atacakken elini yakaladı adamın. "Sen beni istiyorsun onu napacaksan bana yap." sesi sert çıkmış adamın şaşırmasına neden olmıştu onun karşısında hep ürkekti sadece annesi için bu kadar güçlü olurdu. Adam konuştu keskin bir dille içindeki pislik kızın çığkıklarını özlemişti. "Yarın evde ol." bir şey demesini beklemeden orayı terk etti. Genç kız koşarcasına arkadaşının yanına gitti. "Özür dilerim canın çok yandı mı dondum onu görünce." aşkın ona sertçe bakmaya başlamıştı özür dileyecek kişi o değildi korkulara yenilmek onun elinde olan bir şey değidi. "Saçmalama yavrum senin bir suçun değil farkında mısın kimse gelmedi bizim ççığlıklarımız asla duyulmuyor." haklıydı öyleydi ikiside o kadar çok çığkık atmışlardı ki ama asla kimse anlamamıştı. Anlasa da ne yardım eli ne başka bir şey uzatmıştı. O gece dalya kararını vermişti sonuna kadar ne olursa olsun yarın o eve gidecek babasını öldürecekti. Evden çıkmadan aldığı silah aklına geldi. Onunla öldürecekti kendi silahı ile annesini öldürdüğü silah onun eceli olacaktı. O gece asla uyumamış kararını kesinleştirmişti kısaca aşkına da bahsetmişti aşkın sonuna kadar yanında olmuştu çünkü o da farkındaydı kabuslarla yaşamak gerçekle yaşamaktan daha çok çekilir olurdu. Gün aymıştı o saatte kadar düşünmüş ve karar vermişlerdi aşkın sadece kolçan edecekti onu ne kadar çok ısrar etsede dalya asla o eve girmesine müsade etmemişti aşkına da kabul etmek düşmüştü. İşte zamanı gelmişti babasını alt üst etmenin zamanı üstündeki elbiseye iğrenti ile baktı onu kandırmak için bu lazımdı. Çok açık bir elbiseydi göğüsleri meydandaydı yırtmacı da fazlaydı,rengi toz pembeydi en nefret ettiği renk. Kapıdan içeri girdi o kan kokan evin kapısı. "Baba ben geldimm." içindeki volkana bu sefer asla durdurmak gibi bir niyeti yoktu. Bugün o gündü annesinin yıl dönümü ve babasının ölüm günü. Adam onu içindeki bütün iğrenç duygularıyla bekliyordu... "Hoşgeldin kızım." hızlıca koltukta oturan adamın kucağına yerleşti yapacakları belliydi onunla uğraşacak ve onu beklemediği bir anda parampara delik deşik edecekti. "Hoşbuldum babaaa." hızlıca midesini bulandıran hareketi yaptı ve babasının kucağında az da olsa sürtündü bu anında adamın gözlerini koyulaştırmıştı. "Aferin benim kızıma." hafifçe gülümsedi istediği oluyordu. "Baba evde içki var mıı içmek istiyorum seninle." adamın gülümsemesi genişledi böyle istiyordu onu annesi gibi. "Var dolapta hadi git al gel öncee." dedikten sonra o pislik dudaklarını kızın yumuşacık dudaklarına bastırdı,dalya napacağına şaşırdı ve onu kandırmak için içinden son kez dedi tekrarladı tekrarladı ve ona karşılık verdi. Hızlıca ondan ayrıldı ve içkileri getirmek için yol aldı. "Baba yatağa geçççç." adam ikiletmeden karısını öldürdüğü yatağa geçti ecelinin geldiğini bilmeden. Bu oyuna daha fazla dayanamayacağını anlayan dalya eline silahı ve içkileri alıp hızlıca babasının yanına gitti adam onu arzuyla ve sabırsızlıkla bekliyordu. Yatağa baktı o yatakta annesi ölmüştü o da bu yatakta öldü ve dirildi defalarca. "Geldim kenan sakın." cevap vermesini beklemeden kadehleri yere fırlattı ve elindeki silahı daha ne olduğunu anlamayan adamın kafasında boşaltmaya başladı. Boşalmıiştı şarjörü yeniden doldurdu ve yılların acısını çıkardı her yerini delik deşik edene kadar durmadan vurdu ona ve artık kurtulmuştu bunlar onun mutluluk gözyaşlarıydı ya da acı artık fark etmiyordu kabusu,şeytanı ölmüştü. (Şimdiki zaman) Rüzgarın arkasında durmuş aklıma gelen anıyla hem kendimden korkuyor hemde gurur duyuyordum. İyiki diye geçirdim içimden iyiki onu gebertmiştim. Şimdi ise farkına varmadan rüzgara güç vermek istiyordum katil olmayacaksa ben yine olurdum. Elini sıkı sıkı tuttum yanında olduğumu bilsin istiyordum. "Baba indir şu silahı elimden bir kaza çıkmasın." o iğrenç kahkaha midemi buandıran içimdeki bütün herşeyi öğürme hissi olan kahkaha. Babasının kahkahası. "Sence kimin çekmesi gerek şuan oğlum" rüzgar alaylı bir ifadeyle omuz silkti. "Ben sen diyorum çünkü senin tanıdığın yekta öldü rüzgar doğdu" babası bu sefer alay eden taraftı. Rüzgar acımasızdı. Rüzgar katil olabilirdi ama yekta hala bir çocuktu güçlü ama zayıf bir çocuk. İkizinin kanlı bedenine yaklaşmayacak kadar korkak bir erkek çocuğu. Yüsra katildi,acımasız ve güçlü. Dalya ise küçücük bedeni ile annesinin kanlı bedenine sarılan korkak bir kız çocuğuydu. "Sen buna inanıyor musun sen hala o yektasın adını değiştirmen hiçbir boku değiştirmez.Sen hala karşımda tir tir titreyen çocuksun." o da benim gibiydi o da kendini değiştirmek için ilk adını değiştirmişti ama o içindeki herşeye kırılan yektayı sadece dışarıya yansıttığı bir maskeydi rüzgar ben kırılgan yektayı tanımıştım bana başlarda acımasız rüzgarı göstermiş sonra da o maskesi paramparça olmuştu ağladığı gün artık aramızda birbirimizi gizleyen maskeler kalkmıştı benim ruhum bütün çıplaklığıyla onun karşısındaydı. Onunda öyle ruhu çırılçıplaktı bana karşı bu mutlu edici bir şeydi düşüncelerimi bölen şey iki patlayan silah sesiyle. Rüzgar babasına ateş etmişti ve nasıl olduysa Halit'in yanındaki sarışın çocuk rüzgarın yanında karşıyı nişan almıştı. Kimse beni dinlemedi ve sarışın çocuk konuşmaya başladı. "Abi aşağıda bir sürü adam var burayı terk etmeniz gerek." Rüzgar ellerini o hep dağınık olan saçlarına götürdü şuan içindeki fırtınaları görüyordum. Pişmandı çok pişmandı. Elini saçlarından uzaklaştırdım. Çekiştirmeye başlamıştı. "Yapma acırrr." fısıltıyla söylemiştim onu sakinleştirecek bir sesle ama nafileydi çok öfkeliydi ve pişman. "Sen nasıl vurdun onu? Neden içimde fırtınalar kopuyor neden? Neden bu kadar güçsüzüm." Ellerimle yanaklarını kavradım yanlış düşünüyordu çok yanlış. "Yapma böyle rüzgar hadi gidelim burdan konuşuruz." kafasını hızlıca sallayıp etrafı kolçan etti nasıl kurtulacağımızı düşünüyordu. Aklıma gelen fikirler korkularımı siktir edip onu kolundan tuttuğum gibi tekneden atladım. Aniden kolumda hissettiğim keskin acıyla inledim vurulmuştum. Ayyyy yavrumu vurdularrrrrr pislikler.
|
0% |