@soldeinvierno
|
Yağmur yağıyordu yağmur yağdığında hemen kendimi dışarı atardım annemim yanına gitmek için ama asla o mezarlığın kapısındam içeri giremezdim ben de böyle bir korkağım işte kapıdan içeri bakardım anneme ama o bunu bilmiyor ki sesimi duyması gerek biliyorum ama yapamıyorum yanımdan ışık hızıyla geçen kişiyle yere düştüm. "Ya önüne baksana." sadece dönüp baktı ama o gözler neydi? Mavi ama normal mavi değildi iki saniye bile bakmama rağmen o içinde barındırdığı acıyı üzüntüyü gördüm oysa o deniz böyle olmamalıydı. Denizi ve sahili çok severdim ama asla içine göremezdim denizin babam yüzünden... Dinlemedi bile ve ordan çekip gitti. Fısıltıyla söylediğim sözler içime işledi. "O deniz gözlerindeki deniz donmuş, buz tutmuştu... " Hava soğuktu kar yağacak olmalıydı. Yine giremedim bugün onun doğum günüydü biliyorum beni özlemişti özür dilerim anne. Yanına doğum gününde bile gelemeyecek kadar korkak olduğum için mezarına bir tane bile çiçek koyamadiğım için affet beni annem affet ne olur çok kızma bana illa birgün geleceğim yanına söz. Eve gittim yağmur ben ıslatmış srılsıklam yapmıştı. Ama şöyle bir içimdeki ateşe bakınca sönmemşti sönmeyecekti. Annemi özlemiştim ama yanına bile gidemeyecek kadar korkaktım, acizdim ölmek istemiştin ama hayat izin vermiyordu işte. Hemen üstümdeki kıyafetlerden tek tek kurtuldum en son iç çamaşırım ile kaldığımda aynaya baktım belimden aşağısına dökülen saçlarıma sonra gözlerimdeki ifadeye yorgundum, canım yanıyordu ve anılar peşimi bırakmıyordu. Annem saçlarımı hep örerdi ama artık öremeyecek o örmeyecekse kim örecek ki? kimse tabiki içimdeki yangın harlandı alevlere döndü ve gözüme çarpan makasla hiç düşünmeden o annemin sevdiği saçlarımı kesmeye başladım ağlaya ağlaya makas elimden kayıp düştü bende onunla beraber düştüm hıçkıra hıçkıra bağıra çağıra ağlamaya başladım artık o sevdiğim saçlarımı yoktu artık omzuma geliyorlardı ama içimdeki ateş hala sönmedi o an fark ettim o ateş asla dinmeyecekti asla. Uzun bir süre ağladıktan sonra yerden kalkmaya çalıştım kalkamadım o kadar yorgun düşmüştüm ki telefon çalıyordu bütün evi sesi dolduruyordu kalkmam gerekiyordu zorlanıyordum. En son gücümü topladım ve hemen ayağa kalktım arayana baktım. Şeyma arıyordu bir bu eksikti. Sınıftan arada bir konuştuğum şımarığın tekiydi ama bana bir kötülüğü dokunmamıştı. Bana kötülüğü dokunmayan kimseye kötü davranmazdım damarıma basılmadığı sürece. Telefonu açtım ve odama adımlamaya başladım. "Efendim" sesi ağlamaklı çıkıyordu. "Yüsra bak yardımına o kadar ihtiyacım var ki o matematik ödevini bu sefer yapmazsam kalıcam lütfen istediğini yaparım ama yarın bize gel yardım et. " Hiç şaşırmadım aylar önce verilmiş matematik ödevini herkes şimdi yapıyordu oysa ben onu ilk verildiğinde yapmıştım çünkü matematiğe aşıktım kafamı dağıtırdı. Şeyma saf bir kızdı aşkın ondan hiç hoşlanmazdı bende pek hazettiğimi söyleyemem ama işte biliyordum bu sefer yapmazsa kalacağından emindim ve yardım etsem fena olmazdı aşkın canımı okuyacaktı bu düşünce beni hafifçe gülümsetti onun şapşal hallerini çok seviyordum en azından kıskanması beni sahiplenmesi yurttan beri arkadaş,kardeş olmamız güzel.
Aşkın canım, can yoldaşım yetiştirme yurdundan beri beraberdik asla ayrılmamıştık ama hayallerimiz bizi ayırmıştı sadece. O hukuk okumak istiyordu o yüzden eşit ağırlık seçmişti ben ise tıp. Annem için kendim için o beyaz önlüğü giyecektim. Annemin en büyük hayaliydi beni beyaz önlük ile görmek. "Tamam şeyma yarın adresi ver geleyim." ufak bir mutluluk çığlığı kopardı. "Gerçekten mı çok çok teşekkür ederim abimden yardım istedim ama bu aralar canı sıkkın başından savdı." o zaman yardım isteyeceğine derdine derman olsan demek varda aralarındaki ilişkiyi bilmiyordum. "Tamam yarın geliyorum o zaman görüşürüz." ve yüzüne kapattım. Abisi mı vardı? Evet aklıma geldi rüzgar keskin bütün okulun konuştuğu çocuk arada şeyma bunun havasını atardı ama iki yıl önce mezun olmuştu yani hatırladığım kadarı ile ama hala konusu açılırdı kulak asmazdım playboy işte. Çocuk demişken benim aklım fikrim deniz gözlü çocukta kalmıştı bembeyaz saçları vardı bana mı öyle geliyor yoksa fazla mı yakışıklıydı ya çekici. Benim aklımı kurcalayan şey o gözlerdeki acı ne olmuş olabilir de o güzel gözlerdeki deniz buz tuttu? Evet onu düşünmeye başlamıştım gözleri çok güzeldi ve büyülüydü. Kendine gel Yüsra kendine gel. Hızlıca bir duş aldım ve düşünceleri aklımdan hızlıca savdım ve uyumaya çalıştım.
Ertesi gün Yine kabus yine kan ve yine berbat bir sabah. Sabah sabah çalan telefonum ile uyandım maalesef bizimde uykumuz var hani neyse ki hafta sonuydu. Arayan şeymaydı evinin adresini atmıştı. Cevap vermedim. hızlıca üstümü giyindim ve şeymanın attığı konuma gitmeye başladim çok uzaktı bana anca birkaç otobüs ve metro ile varmıştım. Bu şeymada villada yaşıyordu. Zengin olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum aslında okulun sahipleriydi neyi bekliyordum ki? Keskin koleji bana ve aşkına burs gelmişti bizde eğitimi çok güzel diye gitmiştik. Arada gitmeseydik diyorduk o da okulun içindeki iki yüzlü, şımarık ve kendilerini bir şeyler sanan insanlar yüzündendi. Oldukça büyük ve gösterişli bir villaydi heryeri beyazdı ve bahçesi vardı. Bahçedeki çiçekler özenle seçilmiş ve bakımlıydılar. Etrafı incelemeyibir kenara bıraktım ve kapıyı tıklamaya başladım. Neyse artık şu ödev işini bitirip bir an önce evime kitaplarıma kavuşmak istiyorum. Kapıyı kaç kere tıklattım bilmiyorum ama kesin uyuya kaldı bu kız sabah aramıştı oysa. Delircem tam çekip gitmeyi düşünürken kapıyı biri açtı açmaz olaydı bnu dünkü çocuk gözlerinden anladım o gözleri unutmak mümkün değil sonuçta üstü çıplak ve bandajlıydı. "Sen kimsin?."Soğuk buzdan soğuk bir ses gözleri gibi. "Şey ben Şeyma'nın arkadaşıyım da ödev yapmak için çağırdı." karşımda üstü çıplakken ve gözleri uykudan şişmiş bir şekilde dururken adam akıllı konuşamıyordum. "Anladım uyuyor istersen git uyandır." "Tamam." arkasına dönüp giderken bişey fark ettim sırtındaki izler yeni olduğu çok belli olan yara izleri ve birkaç morluk biraz daha inceleyemedim çünkü kapıda dikilmiştim ve o bir odaya girmişti. Bandaj ve yaralar senin neyin vardı deniz gözlü çocuk? Sormak istedim kim yaptı demek istedim ama yapamadım nasıl sorabilirdim ki? Kimdim ben? Umrunda olmamıştım soramadım da en azından geceden daha ayrıntılı inceleyebildim kalkık burnu biçimli kaşları uzun kirpikleri en önemli de deniz gözleri bembeyaz saçları vardı yumuşacık gözüküyordu dokunmak istedim bir an. Hala kapıdaydım hızlıca içeri girdim ve arkamdaki kapıyı kapattım şeymayı aramalıydım ama şimdi evi mi karıştıracaktım? Acaba yanlışıkla girdiği odaya mı girseydim? Şeymanın sesi düşüncelerimi böldü. Aramama gerek kalmamıştı tüh. "Yüsra hoşgeldin çok teşekkür ederim yeniden." az da olsa günahlarımı silmekti amacım ama o defter kapanacak gibi değil ya. "Rica ederim hadi hemen başlayalım." anında yüzünü astı. "Önce kahvaltı masasına geçip bir kaç şeyler atıştırsak?." Açtım hızla evden çıkmıştım."Olur." Beni çekiştirmeye başladı. Dokunma be kıskanç bir kardeşim var. "Şey abim varda rahatsız olmazsın dimi? Ve bulaşmasan bu aralar herşeye sinirleniyor" haspama bak sen sinirli demek acı çekiyor olmasın. "Anladım sıkıntı yok yemeğimizi yer derse başlarız."Masaya oturduğumda onu gördüm ne ara gelmişti ki? Hala üstü çıplaktı ve sigara içiyordu kahvaltıda. Sigara beni çok rahatsız ederdi babamdan kalma. "Şey başka yerden içsen?."çok kibar sormuştum valla itiraz ette kafanı koparayım. Tek kaşını kaldırıp bana bakmaya başladı. "Pardon bana mı dedin?." yok başkasına.Gene soğuk buz gibi bir sesle konuşmuştu. Başka ses tonu yoktu galiba. "Evet sana dedim." bu bana yaklaşıyor Yakınlığı kalbimdeki ayıların horon tepmesine neden oldu. Oysa erkekler uzun süre önce benim için hiçbir şeydi. Konuşurken ağzındaki duman yüzüme vurmuştu bilerek yapılan bir şey değildi. Gözlerime diktiği bakışları ile konuştu. "Banane önce gelseydiniz." ona aval aval bakmaya başladım şaşırmıştım ve sinirlenmiştim öksürmüştüm. "Sen sen napıyosun ya." Omuz sıktı sadece omuz silkti ve gene bu hareket çok yakıştı anasını satayım ne bu iş? "Abi yüsra yüsra bu da abim rüzgar yüsranın matematiği çok iyi bana matematik ödevinde yardım edecek." "İyi yardım etsin kız çocuğu çıkıyorum ben." bana dedi onu bana sigarasını söndürüp ayağa kalktı. Nerem küçüktü? "Ne zaman gelirsin bana söz verdin." şeyma abisini seviyordu belli ama buz dağımızın umrunda değildi ya da başka işler dönüyordu. "Şeyma başka zaman." kız gerçekten üzülmüştü sustum karışmak istemedim. "Ama." sesi ağlamaklı çıkmaya başlamıştı bu neden herşeye ağlıyor. "Başka zaman dedim." Bir insana sinirli olmak anca bu kadar yakışır be sus iç ses sus. Çalan kapı ile şeyma hemen kalktı."Kapı bakayım." bu kadar gerginlik bana fazla arkadaş. Rüzgarda kimin geldiğini görmek için durmuş bekliyordu hala üstü çıplaktı şimdi biraz daha inceleyebilmiştim bandajdan görebildiğim kardarıylq. kalbinde bir iz vardı. Bu da neyin nesiydi? "Hoşgeldin melis." bu bizim sınıftaki sürtük değil mi ya? "Hoşbuldum canım rüzgar nerde?." Sevgilisi miydi? rüzgar anlatıldığı kadar mısın? Playboy havaları falan sanmıyorum. Yani gördüğüm kadarıyla belki sadece dışı öyledir. "Gel salonda sanırım yukarı çıkmadıysa. Dışarı çıkacaktı en son yoksa seninle mı çıkıyor?." şeyma o kadar heycanla konuşmuştu ki olay belli olmuştu abisini arkadaşına ayarlamaya çalışıyordı. "Hayır canım ben süpriz yapmak istedim sadece." ondan sürtük. "Anladım bu ara süpriz istediğini sanmıyorum ama sen bilirsin. " melis kısaca gülümsedikten sonra bizim olduğumuz tarafa döndü ve bana baktı. İğrentiyle bakıyordu yanımdaki rüzgar beyde bunu sorguluyordu sanırım. "Senin ne işin var burda?" evet şimdi emin oldum bu bizim sınıftaki sürtük Melisti bana iğrenti ile bakıyordu oysa iğrenç olan oydu herkesle yatan sürtük işte. "Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum meliscim" öyle itici söylemiştim ki sinirlenmişti çokta umrumda bak. Bilerek sinir etmiştim birazcık kavgadan bir şey olmazdı. "Sen benle nasıl konuşuyorsun çirkin." Bana diyordu tipe bak asıl sensin çirkin sürtük tam cevap verecekken Rüzgar engel oldu. "Ne işin var burda melis?" Herkese soğukmuş bune yüzü anında asıldı melisin oh olsun. "Seni görmeye geldim canım."kusmak istiyordum bu kızın tavırları o kadar iğrençti ki. Herkese böyleydi altında yattıktan sonra da görmezden geliyordu umarım rüzgar o kadar aptal değildir. "O zaman gidebilirsin işim var." Kızın yüzüne dahi bakmamıştı ve gitmişti. Kaba,öküz,odun ama en azından aptal değil. Melisa acımamıştım hakkettiği buydu. "Hey sana sordum ne işin var senin burda? Burda bile oturmuyorsun noluyo." sakinim sakinim. Nerden biliyor ve bu onu ne kadar ilgilendiriyor. "Sanane ya sanane." Bana sinirle dönüp konuşmaya başladı. "Sen benle nasıl konuşuyorsun ya nerden bu özgüven okulda hiç konuşmayan kıza bak." evet okulda pek konuşmazdım çünkü herkes sahteydi herkes. Sadece aşkınla konuşurdum ama bu onu ilgilendiren bir konu değil. "Senin seviyene inemiyorum da ondan." şeyma hemen tedirginlikle araya girdi "Lütfen yapmayın yüsranın evi buraya uzak olduğu için buralarda görmemişsindir kavga yok. " off bu şeyma neden bu kadar ürkek alt tarafı makyajla boyanan yüzüne okkalı bir tokat atardım yok ya ben yumruk severdim. Biz laf dalaşına girmişken üstünü giyinmiş kabanını giyen rüzgarın sesi böldü. "Ödeviniz ne kadar sürer?" Bize soruyordu tabi o sıra melis gözden düşmemek için susuyordu "Yarım saatte biter tabi şeyma hanım oyalamazsa." şeyma hemen lafa atladı. "Ben nasıl bitecek o ödev yarım saatte ya." ona dönüp sırıtmaya başladım matematik benim işimdi. "On dakikada bitirmiştim" bana şaşkın şaşkın bakıp bağırmaya başladı sonrada bağırmaya başladı. "NE NASIL" tam bağırma diyecekken rüzgar yerime söyledi. "Bağırma sabah sabah o zaman bitirin evin madem uzak ve şu küçük fare yüzünden geldin seni bırakırım"Allah Allah istemiyorum arkadaş fare demesi ayrı komikti çünkü aşkınla bizde öyle diyorduk. "Çok sağol gerek yok." bana tek kaşını kaldırıp bakmaya başladı tabi bu söylediğini duyan melis güzel kısılmıştı . "İtiraz et diye söylemedim." Pardon da ben çok gıcık olmuştum şuan evet yakışıklı deniz gözlü olabilirdi sus iç ses tavrı sinir bozucuydu. "Gerek yok dedim bende." Daha da dik dik bkmaya başladı. "Gerek var dedim bende." bu sefer ona dik dik bakan bendim. Dibime gelmişti zaten diktim bakışlarımı yüzüne. "Yok ama napcaz bak sen bu işe?" bıkmış bir ifadeyle bakıp laflarını sapladı. "İyilikte yaramıyor ne halin varsa gör." beni göz hapsine almıştı şikayetçi değildim o maviliklere biraz daha bakmak için herşeyi yapardım. Bakışları boştu bomboş, duygusuz. Melis hemen lafa atladı. Bakışlarını ilk çeken oydu. Az önce ne yaşanmıştı böyle? "Canım beni bırakır mısın hem biraz takılırız?" elini omuzlarına koymuştu ve anında uzaklaştım biz dip dibeydik oysa. "İşim var melis kendi arabanla dön görüşürüz."Demek sevgili değiller olsalardı kızı terslemezdi bende melise tek kaşımı kaldırarak baktım tabi hemen gitti onun gibiler hep öyle zaten şeyma yanıma gelip konuşmaya başladı şurda az düşünüyorumz be bir rahat. Rüzgar o sıra çıkmıştı evden. "Iıı şey hadi yüsra yapalım şu ödevi." bebek gibi söylemeye çalışmıştı ama olmuyor kızım anla. "Tamam." Yarım saat mı demiştim? Lafımı alıyorum bu şeyma ile yarım saat değil bir ömür yapsak bu ödev bitmez. Bana hala hiçbir bok anlamadım bakışları ile bakmaya devam etti. "Şeyma hala anlamdın mı ya kaç kere anlattım." hala aynı bakışlar. "Anladım tamam." hiç sanmıyorum... "Çok şükür saat geç oldu görüşürüz o zaman." yanıma gelip yanağımdan öptü Allahım aşkının gazabından koru amin. Hızlıca üstümü giyindim ve çıktım. "Görüşürüz." diyip kapıyı yüzüme kapattı yok artık iyilik yapmıyorum artık. Dışarı çıktığımda buz dağını yani namı değer rüzgar pisliğini yağmurun altında sigara içtiğini gördüm arabasına yaslanmıştı ve çok güzel bir manzara sunuyordu. Daha fazla izlemeden yanından geçip gitmeyi planlıyordum ki kolumdan nazikçe tuttu. Sinirle soludum. "Ne var ya?" bana yine dik dik bakmaya başladı. "Bin arabaya. Bırakayım evine hava bozdu baya." bir dakika bu bana emir mi verdi sakinim sinirle kolumu ondan kurtarıp konuşmaya başladım. "Sanane ister bozsun ister fırtına çıksın sanane. " sabır dilercesine bakmaya başladı beğenmediysen yallah rüzgar bey sanki ben zorla istedim. "Ne çok soru sordun ya yağmur yağıyor benim kardeşim yüzünden evin uzak olmasına rağmen geldin seni evine bırakacağım." (Bahanenin kaçıncı evresi oğlum???) keyfin ve kahyası bunu istiyor diye ben senle mi gelecektim? "İstemiyorum diyorum ya." mala anlatır gibi tane tane anlatmaya başladı. "Üşüteceksin tamam mı?" omuz silktim. "Olabilir belki yağmuru seviyorum Allah Allah sanane arkadaşım." bana sinirle bakmaya başladı ama bu sinirin altından bir bok çıkacak gibi bismillah. "Zorla mı yapayım herşeyi lan. " Pardon bir dakika şuan bu beni omzuna mı aldı bağırmaya başlamıştım. Bana neden klişe yaşatıyordu biraz daha yalvarsa zaten gelecektim. "İNDİR LAN İNDİR YA." dinlemiyodu bile öküz herif. "Bağırma kulağımın dibinde!" buna inat kulağına yaklaşıp bağırmaya başladim. "BAĞIRITIRMA VE İNDİR" bana dokunuyordu ama rahatsız edici bir şekilde dokunmuyordu yoksa kriz geçirirdim. "Nah sen kaşındın." Allahım sakinim sakinim. "YA SANANE SANANE ÖLMEK İSTİYORUM BELKİ BELKİ ÜŞÜMEK İSTİYORUM." duruldu ama hala omzundaydım. "Sana bir tavsiye ölmek bir çözüm değil kız çocuğu." biliyordum Allah kahretsin ki biliyordum. "Bilemezsin." indirecek derken beni arabaya yasladı üstüme doğru eğilme. "Bilirim denedim." "Ne nasıl yani?" daha ne oldığınu anlamadan kendimi araba buldum. Ben ne ara arabaya bindim kapıyı açıp bildiğimiz attı beni dalıcam az kaldı ama aklım hala az önce dediklerinde belki cevap verir. Yandan dimdik önüne bakan adama baktım neden bu kadar farklı neden bu kadar değişik düşüncelerim ile boğuşurken buz gibi sesi gene kendini belli etti. "Evin nerde?" çocuk gibi kollarımı göğsümde bağladım. "Söylemicem." o da çocuk gibi omuz silkti. "Hay hay sabaha kadar bu arabada geçiririz benim için hiç sıkıntı yok." Rahat bir pozisyon alıp sigarasını içmeye başladı. "Ya sen şaka mısın aç şu kapıları sanane ya benden Allah Allah." umrunda olmadım içmesine devam etti hatta telefonundan melodili bir şarkı açtı. "Bir şaka değilim evinin nerde olduğunu söyleyeceksin iki cırlama bir Allah aşkına." Yüz buruşturmak neden bir insana yakışır Allah aşkına hala sigarasını içiyor benim travmalarım var Allah'ın cezası. "İçme şu zıkkımı zehirlencem şimdi sonra ölürüm sana kalır gerisi arabanda öldüm sonuçta." Bana hayretle baktı işte böyle getirirler adamı yolla. Bu gene yaklaşıyor ya sabır. dibime girme artık. Adam adam mı dedim pardon bundan olmaz yani üfledi pislik. "Umurumda değil." ona dönüp tehditkar bir ifadeyle bakmaya başladim. Artık delirmişim. "Öyle mı?" başını salladı. Omuz silkti omzu silkişini sakinim bunu sen istedin sigara ile çakmağı alıp arka koltuğa fırlattım hatta yetmedi uzandım ve camdan fırlattım. Bana hayretler içinde baktı ben mı dedim yüzüme üfle diye yüzüne bilmiş bir şekilde baktım kaşlarını öyle bir çattı ki birleşecekler az kaldı ama çokta umursamadım çünkü beni sinir etmişti. "Naptın sen az önce?"
|
0% |