Yeni Üyelik
26.
Bölüm

24.Bölüm|Deniz yıldızı

@soldeinvierno

Keyifli okumalar bu bölüm galiba bebeklerim için dönüm noktası oldu💙

Oy ve yorum atmayı unutmayın💚

Bölümü dinlerken bir sürü şarkı dinledim o yüzden birkaç tane şarkıdan oluşan video koydumm...

"Ben bu dudakları hep öpeceğim bu dudaklarda can bulaxağim bu güzel boyunda yaşam. Eğer olurda ayrı kalırsak ilk yaşamımı alacağım kendimden."

Rüzgar Y. Keskin

-2 hafta sonra-

Zar zor geçen iki haftanın sonunda Yektayla sonunda hastaneden çıkabilmiştik. O kadar çocuk gibi nazlanmıştı ki. Ve bu süreçte o kadar çok dayak yemişti ki benden oh olsundu. Yonca'nın varlığı beni rahatsız ediyordu elimde değildi hep gizli gizli Atalay ile konuşuyordu bu benim canımı bir hayli sıkıyordu ama yektanın umrunda bile değildi. Yonca ile konuşmuyor beni yanından ayırmıyordu birkaç gece kabuslarla uyanmıştı ve yine istediği bendim. Yoksa bana hak mı vermişti? Yonca konusunda sormak ve sormamak arasında kaldım. Sormamaya karar verdim bugün hastaneden çıkacağı için atış yapmaya gidecektik güya bana öğreteckti bilmiyordu ki benim başka planlarım vardı. Ve yine mızmızlanmaya başladı.

"Çıkalım artık burdan bunaldım bunaldım."

"Ya yekta bugün çıkıyorsun işte iki haftada çıkalım diye beynimi siktin be."

"Sıkıcı napayım yani öpüşünce eğlenceli oluyor bak gel öpeyim bakayım seni." tam dudağımdan öpmek için eğilmişti ki onu alnından öptüm ve aramızda bir kahkaha koptu yüzündeki şaşkınlık çok güzeldi.

"Ani ani şeyler yapma böyle mala dönüyorum." parmak uçlarımdan yükseldim ve bu sefer kafasını öptüm saçlarını da karıştırıp kaçtım odadan. Hayır herif bir doksandı uzun olmama rağmen yine yanında kısaydım ulan hayat.

Peşimden geldiğini duyuyordum malum uzundu daha çok effor sarf etmem gerekiyor. Bahçeye çıktım en hızlı şekilde soluklanmak için durduğumda arkadan sarılan elle neye uğradığıma şaşırdım.

"Ama bu haksızlık senin bacakların çok uzunn." boynumdaki nefesi sımsıcaktı nefesi bile bana iyi geliyordu bende onu daha çok görmek için kafamı arkaya attım.

"Sen küçüksün ben napayım." NE BEN Mİ KÜÇÜKTÜM LAN.

"Küçük değilim." güldü gülmek istedim ama olmazdı şuan değil

"Tamam miniksin."

"Yekta minikte değilim."

"Tamam minnak."

"Lan değilim minnak falan."

"Tamam tamam çocuksun."

"Değilim çocuk falan bırak be."

"Benim küçüğüm , benim miniğim , benim minağım , benim kızım olmaz mısınn?" bu kadar tatlı tatlı sormamalıydı ama bu sıfatlar sadece ona ait olması düşüncesi çok güzeldi.

"Bu olur sende benim koca bebeğim olursun." yüzündeki ifadenin değişmesi ile gülen bendim bu sefer.

"Abartmayalım kız çocuğu."

"Ona bakılırsa sende erkek çocuğusun." boynumdan ısırması ile ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı.

"Ayı herif ayısın senn." sevdiğinize nazlanmak ve bunu asla yadırgamaması Yekta'nın en sevdiğim özelliklerindendi. Gerçi herşeyini seviyordum.

"Hıhıı acıdı mıı?" başımı salladım belli belirsiz. Yumuşacık bir öpücük kondurdu ısırdığı yere ve her zamanki gibi yine ve yine geçti.

"Geçti mi?"

"Hep geçer ne olursa olsun sen öptüğünde herşey geçecek sevgilim."

"Ben bu dudakları hep öpeceğim bu dudaklarda can bulaxağim bu güzel boyunda yaşam. Eğer olurda ayrı kalırsak ilk yaşamımı alacağım kendimden." bende ona dönerek kollarımı o güzel boynuna gömdüm,sarıldım,kokladım uzun uzun.

"Ayrılmak yok." Aynısını tekrarladı. Yoktu biz ayrılsakta ruhlarımızı birbirimize mühürlemiştik yapmıştık değil mi?

"Hadi gidelim bana atış yapmayı öğreteceksin daha Yekta bey."

"Emrinizdeyim Dalya hanım." el ele aptal gibi sırıtarak gittik atış yapacağımız yere.

"Ooo kaçak gelmiş hergün gelirdin kaç haftadır yoksun." hep mi canı sıkkın olurdu? Canım sıkkınken atış yaparım demişti bir ara.

"Öyle oldu huzurumu buldum." daha çok sokuldum göğsüne.

"Hayırlı olsun oğlum küçük hanım ben erkan buranın sahibiyim seninki ile çok rakı masalarımız olmuştur." rakı masası eksikti!

"Merhaba içki içmesin artık." şuan söyle kızım hadi yaparsın. Erkan abi beni onayladı.

"Yekta bugün seni yenersem bana bir söz vereceksin."

"Allah Allah söyle bakalım neymiş o söz."

"Sigara ve Alkollü bırakacaksın." Erkan bey ikimizi de pür dikkat izliyordu bende yektayı pür dikkat izliyordum.

"Kazanamayacaksın zaten tamam söz."

"Sen beni küçük mü gördün bakayım?" işte şuan kaybetmişti yazık olacaktı canım sevgilim ağzına sıçıcam oğlum senin.

"Haşa yapar mıyım hiç öyle şeyler ama yanii bunlar gerçeek." sakin ol dalya bu adam senin sevdiğin adam öldürme dövme.

"Görelim hadi. Erkan abi hazırla bizim için ne lazımsa." erkan abi başını hızlıca salladı ve bana göz kırparak gitti.

"Dalyam bakma lan böyle." şuan onu öldürecek gibi bakıyordum emindim bundan.

"Banane istediğim gibi bakarım hadi başlayalım herşey hazır gibi iki şey göster." başını salladı ve bana göstermeye başladı sanki bilmiyordun! Öyle sanmaya devam etsin.

"Sıra sende güzelim." bilerek ilk atışımı kötü yaptım. Güldü o gülüş götüne girecek haberi yok.

"Yapamadımm." çok iyi oyuncusun ha. Sus iç ses.

"Olsun bebeğim öğreniyorsun yavaş yavaş ilke göre ehh işte ışık var gibi." ulan dalga konusu olmuştum adama söz verdirteceğim diye. Arkamda durması ile nefesimi tuttum bu yakınlıklar kalbime zarardı zarar.

"Bak şimdi şöyle yapacaksın. Bacağını biraz kır hedefe odaklan dalya sadece hedefe." dediğini yapmaya çalıştım ama bildiklerimi unuturmuştu bana bu yakınlığı. Bu sefer bilerek değil istemeyerek ıskaladım. Nefes alamıyordum heycandan ve korkudan. Gülerek kafasını boynuma gömmesiyle daha fazla dayanamadım ve geri çekildim. Beni anlıyor muydu? Ne zaman ondan uzaklaşsam şefkatle dokunur geçirirdi ama şuan ki bakışlar başkaydı. Sorgu vardı merak vardı.

"Yekta be-"

"Devam etme bana ne zaman kendini açacaksın ben ne zaman sevdiğim kadının acılarını bileceğim ona göre saracağım." yutkundum. Ne diyecektim şimdi ben buna hazır değildim. Korkularım vardı benim ya öğrenince giderse ya da benden iğrenirse bana bunları aşılayan babamdı.

"A-atış yapalım mı?" Allah kahretsin sesimin titremesine mani olmamıştım. Yekta lütfen burda kapat konuyu lütfen,sorma gelme üstüme. Ona yalvaran gözlerle bakıyordum galiba nasıl baktığımı bile bilmiyordum şuan. Beni kendine çekmesi ile afalladım. Sımsıkı sarıldı o kadar sıkıydı ki kemiklerimin kırlacağını bile düşündüm o anki ruh halim ile karşılık bile veremedim.

"Sarmak için bazen yarayı bilmek gerekmez hayat gözlüm bende buna hazırım titremesin o güzel sesin ne zaman istersen ben cevabımı aldım sonuna kadar sen sen sen." bu adamı sevmeyeyim de ne yapayım ben? Babama hep beni sevecek biri olacak ama seni kimse sevmeyecek derdim öyle mi oluyordu? Seviliyor muydum gerçekten ben? Adam sana gel yaralarını ben sarayım öpim koklayayım karım çocuklarımın annesi ol diyor sen hala nerdesin. OHA AMA İÇ SES BİRAZ DAHA ABART. O kadar mıydı ister miydi beni karısı olarak?

"Teşekkür ederim deniz gözlüm söz bir gün hadi atışş." ve oyunuma son verdim. Bütün hedefleri tam ortadan vurdum. Yektanın şaşkın bakışları keyfimi getirmişti.

"Nolduu kaybettin sevgilimn tühh söz vereceksin."

"Sen lan sen beni mi kandırdın?" tepkisine kocaman bir kahlaha attım hem tatlıydı hemde dediklerini ona bir güzel yedirtmiştim oh olsun.

"Biliyordum ufak bir oyun içki içme diye ve ve ve sevgilim beni asla hafife alma."

"Beni kandırdın lan hem nasıl bu kadar iyisin bu konuda." gerçeği mi deseydim babam mı öğretti demeliydim yoksa öylesine bir cevap mı vermeliydim?

-GEÇMİŞTEN KESİT-

Dese miydi babasına hala o günkü gibi ne isterse yapıyordu sadece o çocuk için peki o çocuk iyi miydi sormak istemiyordu doğrusu çünkü bunu bahane ederek yeniden canını yakabilirdi. Başka bir şey sormak istiyordu şuan. Hep silahlara bir ilgisi vardı ama onları kullanmakta istiyordu babası silahını temizliyordu ve kız çocuğu onu ilgiyle izliyordu.

"Baba bana da öğretir misin?" babası bir düşündü o gün ilk kez kıymak istemedi ve kabul etti. Kız heycanla koşarcasına odasına gitti ve üstünü değiştirdi babasını bekletmemek adına hızlı hızlı yaptı herşeyi.

"Hazırım baba." o gün ilk kez içten dedi bu kelimeyi babası gibi hissetmişti çünkü.

"Çıkalım bakalım."

Poligona vardıklarında babası bir adamla konuştu ve etrafta olup biteni izledi kız çocuğu.

"Bunu tut bacağını kır hedefe bak." tek tek babasının dediklerini yaptı ve ilk atışını yaptı ilke göre gayet güzel atmıştı ve tam ondan vurmuştu kendi kendine yaşadı mutluluğıunu birkaç kez daha yaptı biraz babasının tecavüzlerine maruz kaldı ama olsun. Atış yapmayı öğrenmişti ve içinden babasını öldürmeyi diledi farkında değildi ama adam bir canavar yetiştiriyordu şuan ve o canavar onun sonu olacaktı.

-Şimdiki zaman-

"Öğrendim bir ara işte sözünü tutacaksın dimi dimi tut ya istemiyorum zarar görmeni artık."saçlarını karıştırdı stres yapmıştı.

"Dalyam çok şey istiyorsun." omuz silktim bir çocuk gibi ve gövdesine sokuldum.

"Lütfen yekta küserim." o bana kıyamazdı daha çok sokuldum kocaman elleri belimi kavradı ve kendine daha çok soktu.

"Tamam söz." yanağına ardı ardına öpücükler arada ısırıklar bırakmaya başladım. Kahkahası o kadar çok hoşuma gitti ki devam ettim gülmekten onu nefessiz bırakana kadar çok yaptım bunu.

"Dur tamam çok güldüm." daha çok öptüm gülsündü. Şuan herşeeyi geride bırakmış birbirimizle ilgileniyorduk.

"Banane bugün mağaraya gidelim mii?" yanağıma kocaman bir öpücük kondurup elimi tuttu ve gitmeye başladık bu onun için evet demekti.

"Yekta."

"Hıım."

"Sen sağ yanağımı öptün ya diğerini de öpsene ya küsersee." anında durduk.

"Küsmesin bana oh oh oh oh kurban olurum ona." dediğimi ciddiye mi almıştı? Şapşal.

"Tamam sakin ol şakaydı şakaa." son bir öpücük daha kondurdu.

"Olsun küsmesin." bu sefer onun elini ben tuttum.

"Hıhı tamam küsmedi."

"Koşalım mı mağaraya çok uzak değil." endişe etmeden duramadım. Onunla koşmak güzel olailirdi hele ki yağmur yağırken.

"Çok isterdim ama yekta hastaneden yeni çıktın dikişlerin açılır sevgilim yürüyelim." başını hızlıca iki yana salladı.

"Dalya iyiyim ya ufak bir iki dikiş abartma boşver hadi hadi." ben daha itiraz etmeden koştu elim onda olduğu için mecbur bende koştum. Mağaramıza kadar koştuk yavaşlatmaya çalışıyordum ama yekta hiçte durmayı düşünmedi. Mağranın önüne geldiğimizde ikimizde nefes nefeseydik ve ıslak. Buna rağmen aynı anda gülmeye başladık.

"Gel girelim ısıtacağım seni."

"Tamamm." mağaramız küçüktü ama bize yetiyordu zaten sarılırdık burda olunca bugünde böyle oldu. Yekta tam üstündeki sweati çıkarıp bana verecekken engel oldum.

"Daha güzel bir fikrim var benim duvara yasla sırtını ayaklarını uzatt."

"Peki." dediğimi yaptı bende aklıma gelen fikirle kucağına yerleştim ve kafamı sweathirtünden içeri soktum bu yakınlık ikimizi de bozguna uğratmıştı. Ben onun çıplak gövdesini hissediyordum o da artık ne hissediyorsa yüzü kızarmıştı.

"Olmadı mı? Kalkayım aynen." kalkmaya yeltendiğim an ensemden çekilerek dudaklarında buldum kendimi. Öyle yavaş ve buna rağmen öyle sertti ki öpüşü istemeden kıpırdadım kucağında. Bu onu delirtmiş olacak ki inleyerek daha sert ve hızlı öpmeye başladı. Korkmuyordum aksine arzu ediyordum boynundaki ellerim ensesini çizdi bununla birlikte ikimizden birer inleme döküldü neydi bu arzu nasıl bu kadar gelişmişti ki herşey sweatinin içinden çıktım ve nefes nefese ona bakmaya başladım. İkizimde aynı anda atak yaptık ve delircesine öpüşmeye başladık. Dilini ağzımın içine itmesi ile daha çok inledim. Ve omzundan tutnarak kucağına daha çok yerleştim. Alt dudağını iki dudağımın arasına alıp emmeye başladım. İkizimden çıt çıkmıyordu sadece inlemelerimiz doldurdu mağaranın duvarlarında yankılandı.

"Yekta."

"Söyle ruhum,söyle hayat gözlüm."

"Hiç adını demek isteedim." cevabını dudaklarımı yeniden hapse alarak cevap verdi. Üstümdeki tişört ve sütyenden kurtulması ile elektrik çarpmışa döndüm ama belli etmemeye çalıştım üstüm çıplaktı ve yektanın gözleri çok arzu dolu bakıyordu. Lacivert oldu adamın gözleri kızım sen ne diyon. Sus iç ses sus.

"Dalya dalya dalya neden bu kadar güzelsin be kızım nedenn?" kafam uçmuştu ne demem lazımdı?

"Sende öylesin." aniden kahlaha atması ile dediğim şeyin varkına vardım. Off ne diyordum ben. Heycandan mı korkudan mı saçmaladığını çöz ona göre da vran kızım. Haklısın bu sefer iç ses. Ama bunun cevabı bende de yoktu.

"Sakin ol hayat gözlüm nefes al." nefesimi mi tutmuştum?

" Hıhıı." dudaklarını göğüs aramda hissedince saçlarına asıldım. Orda durdu uzun uzun kokladı,öptü. Aşağı ineceği an daha fazla dayanamadım. Kendimden nefret ediyorum.

"Dur dur dokunma dokunma bana." kucağından hızlıca kalktım ve kaçabildiğim kadar kaçtım aniden babam belirmişti gözümün önünde ve o anılar. Bana kırgın mı bakıyordu? Ona bakacak cesareti kendimde bulamıyordum.

"Dalyam bebeğim benim Yektan başka kimse yok burda dur dediğinde durdum bak. Hadi canımın içi anlat bana bakma bana korkarak korkma benden Allah kahretsin sana bunu yaşatanların Allah belasını versin şuan o kadar çaresizim ki bak bana konuş benimle güzel kızım." güzel kızım,gel buraya kızım,acımayacak kızım. Sesi yankılandı kafamda susmuyordu sanki şuan kafamın içinde konuşuyordu.

"SUS SUS SUS BANA GÜZEL KIZIM DEME DEME O ÖLDÜ AMA BURDA BURDA DOKUNMASIN BANA YEKTA YALVARIRIM BANA DOKUNMASIN LÜTFEN CANIM ÇOK YANIYOR DİNLEMİYOR." çıldırmış gibiydim ardı ardına duvara başımı çarpmaya başladım aniden sertçe beni kendine çekmesi ve sarılması ile durmak zorunda kaldım.

"Şşşş kimse sana dokunmuyor şuan sadece ben varım ve ben sana asla dokunmayacağım şuan dokunuyorum ama sarılmak için biliyorsun anlıyorsun dimi? Anla ben sana zarar vermem her zerrem sakin ol artık burdayım ben yanındayım ve asla gitmeyeceğim."

"Çok acıdı. Dur dedim durmadı yapma baba dedim yaptı yekta durmadı canımı yakmaktan asla çekinmedi ama ben küçüktüm ben çok küçüktüm. Yekta durmadı yekta çok kan olunca bana vurdu çok vurdu." daha fazlasına dilim izin vermedi ve dudaklarımdan bir hıçkırık şuan ruhum çırılçıplaktı ve o benim çıplak,soğuk ruhumu sarmalayıp ısıttı. Kimdi bu adam? Nasıl bu kadar merhamet,şefkat taşıyabiliyordu kalbinde.

"Ağla her zerrem,ağla ruhumun köşesi,kalmasın o güzel yüreğinde yaşanmamışlık ağla bebeğim." dedikleri bağıra çağıra koynunda ağlamaya başladım.

"Y-yekta S-seni İ-itmek İ-istemedim. Ö-özür D-dilerim." daha çok sokuldum boynuna.Omzumda hissetiğim ıslaklık ile hızlıca ondan ayrıldım. Hiç biri sizin için ağladı mı? Hiç kimse sizin acınız için size ağladı mı? Sevdiğim adam acıma ağlıyordu ben acıma ağlıyordum.

"Sakın dileme böyle bir özür benden dalya gel göğsüme gel gitme ordan." son bir yaş aktı gözlerinden acıma. Dudaklarımı o damlanın üzerine bastırdım. Ve bende ağlamaya başladım. Aramızda sessiz bir anlaşma başladı. Brirbirimizi gözyaşlarımızdan öpmeye başladık. Oysa gözden öpmek ayrılık derlermiş hayır öyle değildi. Biz şuan acımızı paylaşıyorduk. Siliyordu benim gözyaşlarımı onun yerine çiçekler açıyordu tenimde. Kiraz çiçekleri açıyordu her öpüşünde peki onun teninde ne açıyordu merak etmiştim.

"Sana sözüm olsun hatta ant içerim ki geçecek unutulmayacak ama ben ağrıyan ruhuna rağmen seni ruhundan öpeceğim kadın."

"Ya bir gün öpmekten bıkarsan ya bir gün sana istediğini veremezsem." bakışları o kadar kararlıydı ki.

"O zaman dediğim gibi kafama sık. Hatta kalbimin ortasına sık."

"Bunu hiçbir zaman yapmayacağımı biliyorsun neden diyorsun?"

"Derim ben." aniden bedenimi geçiren ürperme ile titredim. Anında anladı ve üstümü nazikçe giydirdi bir kere bile gözleri kaymadı tenime.

"Seni çok seviyorum dalya çok seviyorum."

"Yekta bende ama ya yenemezsem bana dokunamayacak mısın istemeyecek misin hiç san-" devam etmeme engel olan ağzımı eliyle kapatması oldu.

"Tenini isteseydim çoktan sahip olurdum dalya ama hayır ben ruhunu istiyorum bana ruhunu ver." yine ve yine aşık oldum nasıl bir şeydi be bu aşk daha çok aşık olamam dedikçe daha çok aşık oluyordum.

"Sen bana ruhunu teslim edecek misin?"

"Çoktan ettim ben sana ruhumu hayat gözlüm." boynuna sokuldum küçük bir çocuk gibi.

"Uyutsana beni bu sefer sen uyut beni sevgilim." öyle de oldu saçlarımı sevdi,ördü,okşadıkça okşadı ve ben kendimi dünyanın en güzel uykusuna bıraktım.

-RÜZGARDAN-

Benim sevdiğime kıymışlardı benim sevdiğime babası kıymıştı benim sevdiğimi babası mahvetmişti benim sevdiğimi kahretmişlerdi. Keşke yaşasaydı dedim sonra hemen geri çektim yaşasaydı sevdiğimin canı daha çok yanardı ve bunu asla istemezdim. Ağladı öyle sesliydi ki hıçkırıkları,haykırışları mahvolmuştum. O kadar çok seviyordum ki gözümden ardı ardına yaşlar gelmişti. Keşke o günler yanında olsaydım. Keşke sarıp sarmalasaydım. Keşkeler ile olmak istemiyordum ama madem bir geçmiş vardı. Madem sarılması gereken yaralar vardı bende bu yaralar için çaba vereceğim. Sarıp sarmalayacağım. Şuan onu uykusunda izlemek bile bana huzur verirken ona nasıl kıydılar? Buna bir türlü aklım ermiyordu. Kucakladım. Sanki onu bir cehhennemden çıkarmışım gibi o mağradan ayrıldık. Eve gidecek ve onu nasıl saracağımı düşünecektim. Keşke arabamı alsaydım arabam arabam kızım. O kazada gitmişti kesin öyle olmuştu Allah kahretsin o benim kızımdı tamam mı? Off.

Önümde beliren araba ile hiç ama hiç şaşırmadım. Halit'in arabalarından biriydi ama içinden inen kişi gerçekten beni şaşırtmıştı.

"Yonca senin burda bu araba ile ne işin var?" koruma iç güdüsü ile neden bu kadar sıkı sarılmıştım Dalya'ya yonca bizim için bir tehlike değildi ama nedense bunu hissetiriyordu.

"Yekta ortaya çıktım iki hafta doğru düzgün konuşamadık ki dalya yüzünden seviyorsun farkındayım çokta mutluyum bunun için ama bana da zaman ayırsan olmaz mı?" tamam haklı olduğu yerler vardı ama dalyayı yalnız bırakmazdım. Ve ona dalya diyemezdi.

"Yonca benden duydun Dalya'yı ama ona sakın dalya deme sadece ben diyorum. İkinci olarak düşünürüz şuan iyi değil onu yalnız bırakamam istersen beraber bir şeyler yaparız." ona neden böyleydim o benim ikizimdi hala onun için canımı verebilirdim ama içimde bir şeyler kopmuştu çoktan.

"Ben ikizimle yalnız olamayacak mıyım yekta."

"Yonca abarttın yeter. Bu arabada ne işin var senin bir kere." sinirleniyordum artık ve hava soğuktu dalyam üşüyordu.

"Halit kaçtığımı öğrendi evde kal dedi ne bileyim bende senin için evet dedim." histerik bir gülüş döküldü dudaklarımdan.

"Evet aptalım ama sadece dalyaya yonca sen bir dediklerini düşün." cevap vermesin izin vermeden ayrıldım yanından. Dalya hala kedi misali sokulmuştu boynuma. Mağara zaten evine yakındı. Eve girer girmez ısıtmayı açtım daha çok ısınsın diye kalın bir hırkayı giydirip yatağına yatırdım. Ne güzel uyuyordu böyle uzun uzun izledim saçlarını açtım,ördüm sonra yine aynısını yaptım. Yaralarım sızlıyordu birkaç dikiş açılmış olmalıydı onu yatakta bıraktım ve kısa bir duş aldım çoğu yaram açılmıştı sonumuz hayrolsun. Tek tek pansuman yaptım siktiğimin yaralarına hep yara beree içindeydim anasını satayım. Dalya hala uyuyordu kıvrıldım yanına anında başı evini buldu göğsümü. Telefonumdan gelen bildirim ile elime aldım almayalı çok oldu umrumda da değildi.

 

Halit:Senin sevgilin çok ileri gitti sen ameliyattayken dikkat ette ölmesin. Seni bekliyorum.

 

Allah kahretsin artık yeter sevdiğim kadının canı ile tehdit edilmekten bıktım. Bir şeyler yapmam gerekiyordu artık. Halit için önemli bir belgeyi yok etmek gibi.

❛ ━━━━━━・❪ ❁ ❫ ・━━━━━━ ❜

Birileri sevdiği kadın için bir boklar yapmaya gidiyor hadi hayırlısı... 🦋

 

 

 

 

Loading...
0%