@soldeinvierno
|
Upuzun bir bölüm ile sizi baş başa bırakıyorum Allah'ım affett... 🤎 Keyifli okumalar oy ve yorum atmayk unutmayınn Bölüm şarkısı|Fikri karayel:Morg Sessizliğimiizi kahkahalarımız bozmuştu O günün üstünden bir hafta geçmişti ve Yekta artık herşeyin farkına vararak bana dokunuyordu bilmiyor ki ben ondan asla korkmazdım korkmadım o an ne ollduğunu bilmem tabi bir anda babam belirdi ve ben daha fazlasına dayanamadım. Peki küçüklüğümde kurtardığım yekta sahiden o muydu? Bu sorunun cevabından korkuyordum nedense oysa babam ona vurmamıştı babam ilk kez sözünü tutmuştu. Ve ben onun isteklerini yerine getirmiştim. İğrenç isteklerini. Eğer o çocuk yekta ise asla üzülmeyecektim ve babamla ilgili ilk kez bir iyikim olacaktı. Şimdi ise günlüklerimi karıştırıyordum o günün tarihini bulmak için. Aniden odaya giren yekta ile hepsini kucağımda topladım. "Hayat gözlüm napıyorsun?" ona bunları okutabilecek miydim acaba? "Hiç bir şey mi oldu?" anlamış mıydı? Bir şeyleri saklamak istediğimi ya da korktuğumu anlaşılmak ne kadarda uzak bir kavramdı bana böyle gözlerindeki ifade gerçekten beni bozguna uğrattı. Beni anlamıştı. "Öyle aç mısın sana özel tarifimden yaptım hadi gell." ona olan aşkım hep artıyordu taşıyordu artık içimden napacaktım bu sevda ile ya bir gün biterse herşey ya biz mahvolursak bir gün? Ama hayır şuan ondan kaçmayacaktım ona kendimi biraz daha açacaktım. "Açım ama önce gelsene yanıma sana bir şey göstereceğim." ikiletmedi bir şey demeden kuruldu yanıma. Kucağımdakileri yine yatağa bıraktım ve ona sımsıkı sarıldım. "Dalyam iyi misin güzelim?" tahmin bile edemezsin sevgilim o kadar iyiyim ki şuan. "Çok iyiyim iyiki varsın iyiki beni anlıyorsun ilk kez biri bu kadar anlıyor beni biliyor musun? Ben çok korktum babamın dedikleri olur diye biliyor musun? Senden bu yüzden acılarımı gizledim." Sarıldığım beden kasılmıştı öfkeli miydi? Babama acaba o zaman olsaydı kurtarır mıydı beni elinden? Çocuk sana o kadar güzel şey dedi sen hala burda mısın yaa. Bu sefer iç sesim haklıydı galiba... "Ne demiş o orospu sana söyle bakayım." söylemeeycektim bizzat okutacaktım. Açtım günlüğümdeki o sayfayı. "Okur musun?" teredüt etti ama bunu gerçekten istiyordum şuan hatta. "Emin misin? Bu senin özelin zorunda değilsin güzelim." bakma bana maviş maviş be adam. "Biliyorum ama ben bunu istiyorum eminim yektam hadi." peki dercesine kafasını salladı ve elimden günlüğü aldı nedense nefesimi tutmuştum ve acılarımı onun sesinden duymak istemiştim. "Sesli oku." ikiletmedi beni. 2013-08-28 cumartesi... Bugün okul yoktu bu demekti ki babasına daha çok maruz kalacaktı. Acaba küüphaneye gidebilir miyim dese babası ne derdi döver miydi yoksa yeni öğrendiği tabir ile siker miydi canı çok yanıyordu o zaman keşke hep dayak yese buna bile razıydı ama hayat her zmaanki gibi adil oynamayı sevmezdi ve kız adil oynamamayı öğrenmişti yapacaktı bir delilik ve evden kaçacaktı çok uzaklara gidemezdi biliyodu ama kütüphanede kafa dinleyerek ders çalışabilirdi dersleri düşmemeliydi yoksa nasıl doktor olurdu annesi onu beyaz önlükle görmeliydi. Yaptı da babası evde uyuya kalmışken haber vermeden kaçtı evden ve kütüphanede çalışması gereken herşeye çalıştı şuan gezmesi tozması ve eğlenmesi gereken yaşta bunları yapıyordu evet ama ders çalışmakran şikayetçi değildi keşke arkadaşı olsa diye düşündü ama yoktu şuan eve nasıl gideceğini düşünerek bu satırları yazıyordu tek arkadaşı,sırdaşı kitaplar ve yazı yazmak olmuştu bir sürü kitap okumuştu bir sürü yazı yazmıştı bazen iyi gelirdi ama yetmezdi işte şimdi evde nolacaktı düşüncesi ile eve gidecek ve türlü türlü şeyler olacakt. Öyle de oldu eve girer girmez bir tokat yedi babasından sonra bir tane daha ve devamı... "Kiminle firgindeşiyordun kızım seni kimse sevmeyecek ki kirlisin sen bunları birine anlattığın an seni bırakacak pislik gibi bakacak yüzüne anladın mı?"bunları demişti babası kıza Böyle yazardım işte sanki ben değil başkası yaşamış gibi... Devamı gelmedi yektadan o günü hatırladım ne kadar dayak ve tecavüze uğramıştım böyle daha 14 yaşumdaydım. "Yekta." elinde tutuğu deftere öyle bir nefretle bakıyordu ki nefretinden ürkttüm. Eli titriyordu pişman olmuşum. Keşke okutmasaydım gözlerime tırmandı denizleri galiba pişman olduğumu anlamıştı. "Sakın bana pişman pişman bakma sen sen dünyanın en güzel kızı,en güzel kalbine ruhuna sahip kızı seni nasıl kirlettirler kirletemezler asla o kadar temizsin ki. Seni kirletmeye çalıştılar ama sen kirli değilsin sen temizsin güzelsin dalya sen bu dünyadaki sevgiyi gerçekten hakkeden tek kişisin benim için anlıyorsun dimi beni anla beni." bana öyle bir sarıldı ki kemiklerim kırıldı sandım. Bana öyle bir sarıldı ki bütün bedenimi kapladı ruhu. Ruhu ruhumu kuşatmıştı ve şuan iki ruh çırılçıplak biririne sarılıyordu. Aynısını yaptım kemiklerini kırmak istercesine sımsıkı sarıldım o güzel gövdesine sustuk öyle uzun bir süre sustuk ki. Ama bu sarılma bana öyle iyi gelmişti ki bir anda kendimizi yerde bulduk yatağın kenarındaydık tabiki düşecektik. Sesaizliğimizi kahkahalarımız bozumuştu ve o kahkahalarımızın arasından benim hıçkırığım. Ne gözyaşları bunlar bilmiyorudum ama bir anda öyle bir ağlamaya başladım ki. Yekta bana dehşetle bakıyordu iyi değildim. Yaralarım gün yüzüne çıkmıştı hiç iyi değildim. Ama bir o kadar iyiydim. "Dalyam bir yerini mi çarptın güzelim bak bakayım bana birtanem." onu çok seviyorudm lan ben ama neden ağlıyordum bilmiyordum ki yine sarılması gerekiyordu şuan ama dövesim de vardı regl olacaktım büyük ihtimalle. Göğüsne bir tane geçirdim çıplak göğsüne bu adam hep evde böyle mi gezecekti? "N-neden daha önce gelmedin köpek madem bu kadar iyi hissetiriyorsun madem bu kadar iyi bir his N-NERDEYDİN YILLARCA ŞEREFSİZ." Şuan eminim ki bana deli misin bakışları atacaktı ama öyle olmadı öyle bir kahkaha attı ki kahkahası hıçkırığımın sesini bile geçmişti. "KOMİK Mİ KOMİK MİĞĞĞ." Yerde yuvarlanıyorduk ben ağlamaktan o gülmekten. İmdat biz iyi değiliz asla olmaya da çalışmıyoruz valla. "GÜLMAĞĞĞ." "Komikk." ve bende gülmeye başladım ve ona yine sımsıkı sarıldım. O da bana sımsıkı sarıldı seviyorduk,aşıktık ve bu sevdaydı. "Dalya biz deliyiz biliyorsun dimii?" "Yekta biz zırdeliyiz direkt ve aşığız." "Çok aşığız." dudaklarımız birbirini buldu yine hep bulurdu bu dudaklar hep birbirini bulacaktı ne olursa olsun. "Okula gitme vakti küçük hanım silelim gözyaşlarını." ve tek tek parmak uçları ile şefkatli bir şekilde sildi gözyaşlarımı. Tek tek öptü gözyaşlarımı. Tek tek sevdi gözaltlarımı ilk kez silindi gözyaşalarım ilk kez öpüldü yekta iyikimdi. "Bana çoğu şeyin ilkisini yaşatıyorsun yekta sana yaşatıyor muyum bilmiyorum ama ben seninle çoğu duyguyu yaşıyorum." cevap vermeden kalktı ne demekti bu gerçekten bana demeyecek miydi? Bir şey o kadar güzel şeyler demiştim oysa öküz işte. Beklemedim bir şey ve okul için hazırlanmaya başladım moralimiz bozuktu dostlar. "Çıkıyorum ben." tam kapıdan çıkacakken beni durdurdu. "Nereye acaba doktor hanım?" aniden üstüme giydirdiği doktor önlüğü ile neye uğradığıma şaşırdım. "Yekta bu-" anında susturdu beni o da suskundu boynuma taktığı steteskop ile neye uğradığıma şaşırdım bu hayalimdeki steteskoptu nerden biliyordu nasıl öğrenmişti? Bunu sonra soracaktım illa. "Bunlar ne ki yani neden." "Dalya sakın sana herşeyi öğreteceğim söz her duyguyu her ilki ve her güzelliği. 14 mart doktorlar günün kutlu olsun geleceğin doktoru iyiki varsın ve iyiki bana ilkleri yaşatıyorsun ne dersin bende senin duygularının,hislerinin doktoru olayım he." bu adam bana inat mı?Bu kadar iyiydi bu adama her saniye aşkım bin kat daha artıyordu taşıyordu artık. Yeter be taşa taşa heryere bulaştı anasını satayım. Sus iç ses. "Her zaman evet teşekkür ederimm annem ve senin için söz doktor olacağım." "Olana kadar her yıl bu günü kutlayacağım ki." ağlamak yoktu o kadarda duygusal bir mal değildim ki ben ama işte yine bir gözyaşı döküldü gözlerimden anında öptü. "Ağlama anasını satayım ya hadi hadi okula." başımı salladım yalnızca ve okula gittik. Çok güzel bir yolculuk yapmıştık onun tabiri ile uçmuştuk. Onunla sevdiğim diğer şeylerden biriydi motoru ile uçmak deliydi deliydik ve bu bizi mutlu ediyordu. "Serserisin biliyorsun dimii?" yap kızım cilveyi. Yanaş yanaş. "Aaaa öyle miymişim tühh bilmiyordum." belimden tuttu veda zamanıydı galiba. Kendinize gelin alt tarafı birkaç saat anasını satayım. Sus iç ses özlüyorum işte. "Çıkışta beni bekle." okula bırakıyor okuldan alıyor, bazen ders çalışmaya dalıyordum yemeğimi bile yediriyordu sanki bir baba gibi... "Tamam görüşürüz deniz gözlüm." "Görüşürüz hayat gözlüm." ━━━━━━。゜✿ฺ✿ฺ゜。━━━━━━ "Aşkın uyan ya ne bu uyku dün gece uyumadın sanki." sabahtan beri ne zaman gelsem uyuyordu ilk iki ders saldım sabah diye ama yeter be. "Uyumadım ki." bu kızı uykudan mahrum edecek şey yoktu ki bu dünya da. "Naptın o kadar saat?" zaten bir haller vardı onda belliydi her türlü saklamaya çalışıyor bide salak beceremiyor ki en azından bana karşı. "Kitap okudum işte napabilirim başka aaa." eksik söylüyordu yaptığı başka bir şey vardı. Çaktım kafasına bir tane. "Aşkın. Söyle dedim." "Hesap stokladım maşallah herife bak o kadar resmi var ki." kimden bahsediyordu? Yani kimse yoktu ki hayatında ya da olsa anlatırdı. "Kimden bahsediyorsun aşkın tane tane anlatma anasını satayım." "Doruktan. Merak ettim baktım. Bu kadar neyse kantine gidelim açım ben." sanki beni kantine çekiştirince ben ona hesap sormayacağım öyle de oldu yemeğini almasını bekledim masaya oturduğumuz an bakışlarım ile dökülmesini söyledim anladı ama anlamamazlıktan geldi dayak istiyordu. "Aşkın." "Offf aklımda kaldı işte bende stakladım bu kadar gerçeken bana iğrenç iğrenç ithamlarda bulundu sinirliyim öfkeliyim açığını bulmak istiyorum buldum da ama ona kullanacak kadar şerefsiz değilim malum açığı kalp kırıklığı."hoşlanıyordu ama her zaman zor biri olmuştu aşkın asla duygularını kabul etmezdi hadi biz aşmıştık beraber bunu ama diğerleri ile öyle değildi.Duygularını asla ama asla kabul etmezdi. Nefret hariç salak herkesten nefret etme potansiyeline sahipti. "Sana neler dedi ve ne zaman oldu bunlar aşkın siz nerde karşılaştınız başka Allah aşkına." "Tamam anlatıyorum şimdi kelebeğim rüzgar kaza geçirince falan hastanede biliyorsun zaten oraları eniştecim benden sana kıyafet getirmemi istedi sen uyuya kalınca bende benim evden sana alayım dedim giderken peşimden geldi umursamadım. Sonra evin orda bir gece geçirebileceğimizi ve onu zaten istediğimi söyledi. Çok iğrenç baktı be tek istediği bedenimdi biliyordum doruğun böyle bir adam olduğunu ama bu kadar ne bileyim kırıldım nedense evet onunla olabilir bunu düşündüm senden saklayacak değilim ama evden çıkarken onu Asya ile öpüşürken görünce o an tanıyamadım ama bu lise birdeki asyaydı sonra dank etti neyse ne onu seviyor mutlu olur umarım." sesi titremişti benim kardeşim aşkla boğuşuyordu ama umutlu bir vaka değildi. Doruk piçin tekiydi yani gösterdiği kadarı ile öyleydi. "Anlatırken sesin titredi sence sadece gıcık oldun diye mi? Yoksa sevdin mi? Aşkın istemem onu sevmeni seni maheveder ama kapatma da kendini." "Bilmiyorum yarı çıplak resimler atmış işte yorumlar mesela sinirlerimi bozdu nedense kafam çok karışık uyuyamıyorum." "Açığı ne açığını buldum dedin." "Asya lise birden sonra gitti ya meğer bunu terk etmiş işte geçen geri dönmüş öyle." asya lise birde eski bir arkadaşımızdı pardon yalancı. "Anladım napacaksın?" "Yoluma bakacağım ondan bana yar olmaz sikimde değil seninki geliyor enişte ile iyi günler ben kaçar." daha ben bir şey demeden uzaklaşmıştı kaçıyordu. Ve ben bu işin peşini bırakmam. Buraya gelen yekta ile ona gülümsedim ne işi vardı ama bu saatte daha erkendi. "Hoşgeldin erken daha amaa." aniden sarılması ile neye uğradğıma şaşırdım bir şeyler olmuştı. "İyi misin sevgilim?" "Değilim dalya." daha çok bastırdım göğsüme. "Anlatmak ister misinn?" "Dalya çocuğu zehirledi lan daha el kadar çocuğa içki,uyuşturucu verdi dalya nasıl dayanayım buna bu sefer durmadım ama çocuğu aldım elinden şuan senin evinde başka gidecek yerimiz yoktu." buna kızacağımı düşünmüş olamazdı çaktım kafasına bir tane. "Buna kızacağımı mı düşündün? Salak iyiki yaptın o çocuğa iyi geleceğiz hatta son birkaç dersi ekebilirim." sınav vardı ama olsun sonra girerdim biliyordum sonuçta konuları. "Hayır derslerinden zaten yeterinde geride kaldın haber vermek istedim ve salak sevgilim matematik kitabını unutmuşsun onu da getirdim al bakalım." ben böyle bir salaklık yapmış olmamazdım. Gerçkten aşk IQ düşüyormuş. "IQ mu düşürüyorsun gör gör. Ama gelicem." ayağa kalktı bende aynısını yaptım pıtı pıtı gidecektim arkasından işte. "Hayır dedim gidiyorum ben görüşürüz." vallahi de billahi de bırakmam beline sarıldım ve bir şey olmamış gibi yanında yürümeye başladım. "Daly-" cümlesini tamamlamadan bir şahsiyet onun adını haykırdı. "Yektaa hoşgeldin canım." melis melis seni sikicem bu sefer sarıldı. SARILDI. YEKTA DEDİ YEKTA. Anında çektim ellerimi yektanın gövdesinden. "Bana yekta diyemezsin demedim mi ben?" biraz sert ittin sevgilim ama oh olsun. Bir dakika ne ara uyarmıştı bunun için?" "Dün çok güzeldi aklımdan çıkmış affet ama o sana diyorsa bende sana derim bananee." Allahım kelimleri uzatıyor,cilve yapıyor. Sence konumuz bu mu? Dün neden görüştüler bunlar onu düşün salak. Haklısın iç ses yekta bahsederdi oysa. "Melis sana dünde dedim benden uzak dur hayatımda ve kalbimde de biri var diye bunu anlamayan sensin. Şimdi çekil önümden ya sabır." "Yo dün başka şeylerde yaşandı pardon sevgilin yanında haklısın sende." saldırma sakın hesap sorman gereken kişi yekta aynen ondan sonra saldırı serbest. "Ne saçmalıyorsun melis dün sadece konuştuk konu kapandı çekil önümden artık." melis zaten istediğini almıştı bunu da anlamıştı gayet açık bir şekilde o yüzden bir şey demeden çekildi. Yektanın gözleri beni buldu sonunda teşrif ettiniz beyfendi. "Görüşürüz çıkışta yorulma boşuna ben gelirim tek başıma." bir şey demesine izin vermeden ayrıldım yanından peşimden gelsene neden gelmiyordu? En son gelmediğine onu hastanede bulmuştum ama şuan hiç umrumda değildi. Neden dememişti ki? Tamam melis abartıyordu farkındaydım tabiki ama dün onunla konuştum diyebilirdi. Neyse ne madem böyle bende dersime girerim. Dersteki hiçbir boka odaklanamadım ki anasını satayım düşünceler uçuşmuştu ve başıma ağrılar girmişti düşünmekten. Ulan maviş maviş,deniz deniz bak sonra bu kız sana kızsın nasıl kızayım? hani herkese kıyıyordun ya sen. Bu konuda nedense yektaya kıyamıyorum iç ses ben napayım. Sınav saatti gelmişti ve ben baş ağrısından okuduğum bir boku anlamıyordum sonra annem düştü aklıma onun için kafamı toparlamam gerekiyordu sonra dağılırdım. Öyle de oldu kafamı toparlayıp sınavı hallettim hepsini cevaplamıştım Allahtan ve zorlanmamıştım. "Buyrun hocam başım ağrıyor gidebilir miyim?" "Tamam kızım dikkat et." başımı sallayıp koşarcasona çıktım okuldan. O çocuğu merak etmiştim ama ondan önce kafamı toparlamam gerekiyordu o yüzden sahilin yolunu tuttum. Ama sahilde beklemediğim bir manzara ile karşılaştım yekta,köpek ve bir çocuk. Köpeğinden az çok bahsetmişti Adı Flashtı ama onu ilk kez görüyordum. Dondurma yediriyordu çocuğa hava soğuktu çok olmasa da şapşal der bide bana. "Hoşgeldin geleceğini biliyorudm." hadi canım inanmam. İnan herif seni tanıdı ağlayabilirsin. Sus iki dakika sende iç ses. "İyi adı ne?" direkt çocukla ilgilenmiştim. "O söylerr." yine cevap vermedim. "Merhaba benim adım dalya senin adın ne bakalım." çocuklara dalya derdim onlar masumdu ve bende temizleniyordum onlarla. "Benim adım dolunay yani yekta abi öyle dedi artık adım dolunaymış." o da yekta diyordu demek. "Çok güzel demiş." çok zayıftı çok çelimsizdi. Ama buna rağmen gözleri ışıl ışıldı bizim gibi umudunu kaybetmemişti izin vermeyecektik buna. Yektanın gözlerindeki kararlılık benim gözlerimdekii umut "Dondurma ister misin dalya abla?" "İsterim bebeğim." "Yekta abi ben gidip alabilir miyimm?" "Tabiki al bakalım vişneli olsun kendine ve dalya ablana birer çikolata al." "Tamammm." ve koşarak bir çocuk umudu ile uzaklaştı yanımızdan. "Dalya." cevap vermedim bu sefer de flashla oynamaya başladım. "Flash git." sanki köpek seni dinleyecekti ama beni bozguna uğratan şey flashın dolunayın arkasından gitmesi oldu. "Haksızlık bu neden gitti oynuyordum." ilk kez konuşmuştum. Ve onu dibimde bulmuştum. "Gözlerinde öfke ve kırgınlık vardı herkesin önünde tartışmak istemedim çünkü onları biliyorum bu onlar için sadece malzeme olurdu ve canın sıkılırdı." haklıydı bu okulda okumuştu ve biliyordu ki herkes malzeme arayışındaydi tamam gelmemesini anladım ama dün. "Dünü neden anlatmadın yekta ondan duymak yerine senden duymak daha iyi olurdu yanlış bir şey yapmadığını biliyorum ama isterdim." arkamdaki varlığını sürdürüyordu ama her lafımda daha çok yaklaşıyordu tam arkamda durdu nefesi boynuma çarpıyordu çok seviyordum bu hissi çok. "Haklısın sana ulaşma peşindeydim o yüzden erteledim hata etmişim dün sen okuldayken babamın bir işi için bardaydım orda geldi yanıma saçmaladı bende benden uzak durmasını söyledim umrunda olmadı bende orayı terk ettim." anladım dercesine başımı salladım o sıra dolunay gelmişti. "Al abla." "Teşekkür ederiim bebeğim." sessizce dondurmalarımızı yemeye başladık. Sessziliği bozan yekta olmuştu. "Dolunay bir süre bizde kalmak ister misin?" "Olur yekta abi teşekkür ederim ama dediğim gibi kardeşlerimin yanına gitmem lazım." "Biliyorum kardeşlerin artık güvenli bir yerde gitmek ister misin bugün yanlarına akşamda bizimle kalırsın." neyden bahsediyorlardı? Sormam gerekiyordu. Saçmalama şuan trip evresindesin sen sus. Ulan iç sesim bile bana hatırlatıyor ama ben kimseyi dinlemem. "Neyden bahsediyorunuz bakayım." "Benim bir sürü kardeşim var dalya abla biliyor musun onlardan bahsediyorduk yanlarına gideceğiz sende gelsene." yektaya baktım aklımdaki şeyden mi bahsediyorlardı? Bir süre büyüdüğüm yer ve bana kardeşim aşkını veren yer. Herkes yetimhane hakkında kötü şeyler söylerdi evet lüks içinde büyümedik. Evet hep bir şeyimiz eksikti ama orası babamın bana yaşatıklarının yanında cennetti. Beni oraya ilk bıraktığında dünyanın en mutlu çocuğu olmuştum. Bir çocuk yetimhaneye bırakıldı diye mutlu olur muydu? Ben olmuştum. "Gidelim mi ne dersin?" yekta yanımdaydı ve yine kötü anılarıma çiçek açtıracaktı. "Gidelimm." 🌸 Çocuklara bir sürü şey almıştık çikolata,oyuncak kıyafet aklınıza ne gelirse hadi ben öğrenciydim de bu şerefsiz neden bu kadar zengindi? Adam babasının parasını böyle şeylere kullanıyor demek ki. Haklısın iç ses. Tek tek herşeyi arabaya yerleştirdik ve yola koyulduk. Aniden içimde patlama yaşanan sevgi patlaması ile yektanın yanağını kocaman öptüm. "Sen çok güzel kalpli bir adamsın." "Bir şey yapmadım ki imkanı olan herkes yapar." dünyadaki kötülüğü tatmış biri olarak kendini iyi görmemek için verdiği örnek olmadı be sevgili. "Hayır kimse yapmıyor bunu artık yekta herkes paranın efendisi olmuş kimsesizler yoksullar umurlarında bile değil bu yüzden sana güzel kalpli adam diyorum öylesin çünkü bana demiştin ya benim kalbim siyah diye senin kalbinde ufakta olsa bir siyahlık olsaydı bunu,bunları yapmazdın." "Hmmm peki öyle olsun vardık siz içeri geçin bende poşetleri getireyimm." tamam dercesine kafamı salladım. Ve Dolunayı kucakladım. "Kardeşlerine kavuşmana az kaldıı." "Evett teşekkür ederim dalya abla ikinizde çok iyisiniz gerçekten. Bir şey sormak istiyorum yekta abi o kötü adama baba dedi ama yekta abi çok iyi." çocukların kalbi hep temizdi yekta da böyle bir çocuktu işte gözümde. "Dolunay herkes aynı değildir bazen babalar kötüdür ama çocuklar bu kötülüğe rağmen iyi olurlar kötülük bana göre bir seçenektir sen seçersin sen istemediğin sürece asla kötü olamazsın. Evet denerler çok denerler seni kötü yapmayı ama sen izin vermedikçe bunu kimse başaramaz yekta abinde öyle anladın mı?" "Anladım dalya abla ben kötü olmayacağım." "Aferin bebeğim kardeşlerin nerde biliyor musun?" anında kucağımdan indi ve bir yere koştu. Tam yanına gidecekken yanımda eline poşetler ile gelen yekta engel oldu çünkü çocuklar etrafımızı sarmıştı. "YEKTA ABİ GELMİŞŞŞŞ GELİNN." "Evet ben geldimm." ve çocuklaın üstüne atlaması ile yere düştü ve bir sürü çocuk bu manzara bana tek bir şey kanıtladı o da Yektanın mükemmel bir baba olacağı. Bana uzattığı el ile bende yerde yattım ve çocuklar ile oynamaya başladık. Saattler geçmişti çocuklarla oynayalı onlarla o kadar çok oynadık ki hepsi yorulmuş ve uyumuştu bende uyumak üzereydim valla. "Dalyam işimiz var uyuma." neyden bahsediyordu? O kadar çok yoruldum ki şuan başımı asla onun göğsünden çekmek istemiyordum. "Ya yekta yarın olsa olmaz mı çook yoruldum kalkmak istemiyorum burdan." aniden kalkıp kucaklaması ile ağzımdan çığlık kaçacakken aynı hızla dudaklarıma kapandı çığlığımı ağzında atmıştım bildiğimiz. "N-napıyorsun ya sen." "Şşş sessiz ol miniğim." ben bir şey demeden kucağında ben ile yürümeye başladı bu adam hiç mi yorulmuyordu yahu. "Nereye demeyecek misin?" "Göreceksin senin için herşey bil." bana zarar vermezdi bana zarar verecek bir şey yapmazdı o yüzden sokuldum boynuna ve gideceğimiz yere kadar konuşmadık.Bir ara arabadan inmişti ve hemen gelmişti. Ve araba bu sefer durdu tamamen. Gördüğüm yer ile yerimde hafifçe kıpırdandım. Mezarlık annemin olduğu mezarlık. "Yekta istemiyorum." "Yanındayım beraber atlatacağız bunu tamam mıı?" hala atlatabilmiş değildim ama denemye değerdi. Bana uzattığı elini tuttum ve fark etmediğim şeyle şok oldum. Ellerinde menekşe demeti vardı. Nerden biliyodu? "Annem en çok menekşeyi severdi yekta bliyorsun." hayretler içerisinde söyledim beklemiyordum. "Biliyorum o yüzden her hafta mezarına yeni yeni menekşeler dikiliyor birtanem tanıştım onunla seni çok özlüyor ne zaman geleecek diyordu hadi gel özlemini gidersin." "Sen sen nasıl bir adamsın böyle hergün daha çok hayran kalıyorum sana ben ona hiç gitmedim biliyor musun?" "Tahmin ettim diyelim hadi gel bakalım." ve ilk kez o kapıdan içeri girdim. Ellerimde anneme ait menekşe çiçekleri diğer elimde sevdiğim adam. Ellerim tir tirdi annemi son gördüğüm an gözümde canlanıyordu resmen. Aniden yekta durunca bende durdum. "Titremesin o güzel ellerin. Sevgilim ben varım şuan seni zorladım farkındayım ama bende kendime söz verdim. Senin yaraların saracağım bu yaranı da korkunu da saracağız. Ve yaralarına deniz dalgaları çizeceğim." içimdeki hüzne rağmen kocaman gülümsedim. Aklıma gelen soruyu sordum bilmem gerekiyordu. "Yekta nerden biliyorsun annemin menekşe sevdiğini?" "Defter ders defteri gibiydi öyleydi de aslında sana minik bir not bırakmak istedim orda annene olan özlemini ve ona menekşe götüremediğin için özür dilediğin bir mektup vardı daha devamı da vardı ama o kadarına inmek istemedim sen anlatırsın diye ordan hayat gözlüm." ben daha fazla aşık olmak istemiyordum kalbime zarardı bu adam. Şuan ona sımsıkı sarılmak ve asla ayrılmamak ama ondan önce bir şey vardı beni bekleyen bir annem... "Sana o kadar aşığım ki içime o kadar güzel işliyorsun ki." "Meftunum kadın." boynunda solukladım ondan güç aldım galiba o yanımda olduğu sürece ben hep ondan güç alacak ve hep güçlü kalacaktım. "Bize kızgınlıkla bakıyor hangi anne kızını başka bir adamla bu kadar yakın görmek ister kii." güldürmek için söylemişti ve başarmıştı valla. Güldüm en kocamanından. "Benim annem anlayışlı bir kadın valla hadi gelde gör." ve benim bilmediğim yolu ezbere gitti.ilk kez soğuk mermere dokundum. Ayaklarım tutmadı çok soğuktu annem çok üşüyorsundur sen burda. "Annem bak geldim. A-anne ç-çok ö-özledim. A-annem ö-özür D-dilerim Ggelemedim. A-annem O-o K-kadar G-güçlü D-değilim. A-affet." daha fazlası çıkmadı ağzımdan sımsıkı sarıldım annemin mezarına. Bağıra bağıra ağlamaya başladım omuzlarım o kadar sarsılıyordu ki. Durmadan mermere vurdum. "Annenin canını yakıyorsun şuan dur dur." duramadım yapamadım. Bana öyle bir sarıldı ki donp kaldım hareket dahi etmedim. "ANNE. ANNE NEDEN GİTTİN ANNE ANNE ÇOK YALNIZIM anne." sonlara doğru sesim kısılmıştı daha fazla dayanamadım ve başım yektanın göğsüne düştü bayılmış mıydım... ✿°•∘ɷ∘•°✿ ... ✿°•∘ɷ∘•°✿ ... ✿°•∘ɷ∘•°✿ Ben neden böyle bir şey yazıyorum??? MAL MİYİM BEN HE MAL MIYIM? Dalya yekta herşeyimsiniz sizi çok seviyorum... (Yazara gelmişler)
|
0% |