Yeni Üyelik
29.
Bölüm

27.Bölüm|30 Aralık

@soldeinvierno

Geldim valla geldim gelebildimmm⭐

Hemen okumaya hemen keyifli okumalar

Yorum ve oy vermeyi unutmayınn💙

∘₊✧──────✧₊∘

"Bizim neden başımızda hep birileri var bir düzgün öpüşemedik." dediğimle kocaman bir kahkaha döküldü dudaklarından onun yaptığı gibi yaptım öptüm gülüşünden.

"Bugün romantik mod'unuz açık galiba dalya hanım. " yanağına derin bir öpücük bıraktım.

"Olabilir öyle şeyler hadi şunun derdine bakalım." tamam dercesine kafasını salladı bende o sırada arabadan iniyordum. Yanındaki Dorukla afalladım hadi ama affetmiş olamazdı dimi?

"Evet ne vardı sevgilimi çağıracak yalancı." asyanın kaşları anında çatılmıştı o sıra yekta yanıma gelmiş belime sarılmıştı.

"Sevgilin mi? Yok artık nasıl tanışmış olabilirsiniz ki siz." yanında onu seven adam vardı ama o hala başka adama kur yapıyordu onu hala yanında tutan doruğun aptallığıydı bu bende az da olsa belki akıllanır diye yüzüne bir şeyler vurmam gerekiyordu.

"Bu seni ilgilendirmez Doruk sevgilin ya da takıldığın biri değil mi ayıp olmuyor muu yaa doruk varken başkasına kur yapman." buraya kadar herşey iyiydi asyanın suratı düşmüş doruğun ise kaşları çatılmıştı ama yekta efendi asla ama asla yardımcı olmuyordu malum şuan boynuma burnunu sürtüyordu konudan alakasızdı beyfendi. Dirseğimle sertçe karnına vurdum ama ayı herif daha çok sokuldu boynuma bu demek ki bırakmayacak iki dakika daha sabredeyim sikecektim belasını kafamı bulandırıyordu.

"Ben öyle bir şey yapmadım. Sadece soru sordum neyse ne gidelim aşkımmm." uzata uzata aşkım dedi ve dorukla ordan gittiler sessiz kalmıştı gerizekalı bazen hep salak taraf kadınlar olmuyordu.

"Ya napıyorsun ya dikkatimi dağıtıyorsun havalı havalı konuşuyordum ben şurda şerefsiz herif." yok herifte tık olmuyordu daha çok sokuldu boynuma.

"Bende seni seviyorum sevgilim gidelimmm." oyun oynamaktam zarar gelmezdi.

"Şerefsizsin hemde çok çok ödül verilmeli sana bu konuda." boynumdaki kafasını kaldırdım ve o tadlarına asla doymayacağım dudaklarına kışkırtıcı bir öpücük kondurup koşarcasına arabaya bindim. Adam arabada öpemez sanki seni. İç sesime göz devirdim sussun o iki dakika.

"Seni ordaki kayalığa yatırıp sabah kadar öpmem için mi yapıyorsun acaba? "

"Yooo hem insanlar var nasıl yapacaksın acabaa." yüzünü iyice yüzüme yaklaştırmıştı alışamıyordum şu yakınlığa hep nefesimi kesiyordu.

"Banene be insanlardan sevgilimi öpüyorumm."

"He he sür sür geç kalacağız kız bekliyor. Önce dolunay'ı eve bırakalım aşkını dikelim başına." göz devirdi bu adam hep tatlı oluyordu başka bir şey olamıyordu gözümde.

"Kalalım sevgilim ile yaramazlık yapıyoruz derizz." ona takılmak güzeldi onunla uğraşmak..

"Terbiyesiz,sapık heriff." hızlıca yanağıma derin bir öpücük kondurup yola koyuldu.

"Hep sevgiline hakaret ediyorsun güzelim öpersen affederim." orta parmağımı kaldırdım. Öptü ay gerizekalı.

"Salaksın yeminle."

"Sana salak,sana aptal, sana sapık, sadece seninim." tamam evlenelim artık ne uzattık be.

"Hmmm hep öküz olacaksın böyle şeyler deme de alışmayayım."

"Yalnız bence de alışma. Neyse ilk çıkan şarkı benden sana gelsin hayat gözlüm." sabırsızlıkla bekledim şarkıyı çalan şarkıya anında ayak uydurdu ve sesli söylemeye başladı onu ilk kez bu kadar enerjik, eğleniyor görüyordum.

Tenime yazılmışsın (yazılmışsın)

Elimden ne gelir

İçime kazınmışsın (kazınmışsın)

Beynim kalbime yenilir

Çıkmadın (çıkmadın) aklımdan bir gün (aklımdan bir gün)

Yüzün hep, (yüzün hep) gözümün ucunda (gözümün ucunda)

Kendini bi' duvar gibi

Ördün karşıma

Bulursun, (bulursun) ararsan hata (ararsan hata)

Hep ölçer (hep ölçer) biçersen cefa (biçersen cefa)

Unutulur (unutulur) gidersin (gidersin)

Kaldırırlar rafa (kaaldırırlar rafa)

"Sen bana hep şarkı söyle sesin çok çok güzel." yalan değildi iltifat hiç değildi. Sesi sesi o kadar güzeldi ki kelimelerime sığmıyordu hep duymak istiyordum. Bütün şarkıları ondan duymak ne güzel olurdu.

"Sen ne zaman istersen o zaman şarkı söylerim sana ama bu konuda anlaşalım sesim konusunda abartmıyor musunn? Çok güzel değil çünkü."gözlerimi devirdim az kaldı o da kendini sevecekti. Değer verecekti.

"Sus sus kendinin farkına bir varamadın bir şarkı var onu şuan bana söyler misin? Buna ihtiyacım var o şarkıyı güzelleştir istiyorum." varmıştık durmasından anlamıştım ama ben şarkımı istiyordum. Ellerimi boynuna sardım anında karşlığını almıştım malum kucağına çekmişti.

"Emret bakalım neymiş o şarkı?"

"Fikri karayel-Morg." yüzünde garip bir ifade oluştu. Yoksa o da mı benim gibi dinliyordu? Acılı hissederek. Yaşayarak.

"Bu şarkı her cümlesi ile benden sana gelsin ve umarım yeni anılar eklenir."

Emin adımlarla terk ettim enkaz bölgesini

Daha önce tatmadım ihanetin böylesini

O öldü benim için diyorum sorulduğunda

Aslında hep saklı durdu hafızamın morgunda

Senden sonra hiç yaşamadım ölen bendim aslında

Ben her gece ağladım yorganımın altında

Uyandığımda aklımda gece ise başucumdasın

Gelip gidenler oldu sen hep burda kalırsın

Sendin be kadın elimi uzattığımda kapıp giden

Hep başka yerlere

Döndüm dolaştım hangi yola saptıysam düşünmeden

Çıktı ayrı yerlere

Emin adımlarla uzaklaştım hayatın sesinden

Buzluklarda sakladım mikroplardan pislikten

Buz tutmuş her yerin adeta, sen fark etmeden

Sarıldım hiç korkmadım ne soğuktan üşümekten

Sendin be kadın elimi uzattığımda kapıp giden

Hep başka yerlere

Döndüm dolaştım hangi yola saptıysam düşünmeden

Çıktı ayrı yerlere

Sendin be kadın elimi uzattığımda kapıp giden

Hep başka yerlere

Döndüm dolaştım hangi yola saptıysam düşünmeden

Çıktı ayrı yerlere

 

"Teşekkür ederim. Bu şarkıyı bile güzelleştirdiğin için." kucağında hafifçe kıpırdandım kalkmak için ama izin vermedi.

"Hopp kal böyle sana yakın olmak çok güzel ben sana şarkılar armağan edeceğim sadece birtane değil yüzlerce binlerce." hep biraz daha çekiliyordum ona ama bildğim bir şey vardı ki herkes giderdi ama eğer yekta giderse napardım bunu düşünmek bile beni mahvediyordu.

"Hmmm bende sana şarkılar armağan ederim amaaa gitmemiz lazım kız bekliyor." kucağından yine inmeme izin vermedi.

"Tamam be gidelim bakalım." yine kucağından inmeye çalıştım ama izin vermedi arabadan beni kucağına alarak çıktı.

"Napıyorsun yaa düşcez yekta lan indir."

"Sevgilimi taşıyorum zaten tüy gibi sana kilo aldırmak şart oldu."

"Saçmalama normal kilom bu."

"He hee seni obez mi yapsam yaa?" dehşetle baktım yüzüne ne diyordu bu aptal?

"Yekta çakıcam şurdan bir tane göreceksin şimdi obezi siktir git." dişlerini boynuma sürttü amacı neydi sahiden?

"Asla bırakmam bugün kokun ayrı bir yoğun." aklımı kaçıracaktım şimdi,elleri kalçamda geziniyor tüy kadar hafif dokunuşlar ile beni çileden çıkarıyordu.

"Hıhı vardık kapının önünde böyle mi duracağız ya indirsene."

"İndirmem sevgilim değil misin kucağımda taşıyasım var belki aaa." bu çocuk gerçekten deliydi bugün ayrı bir enerji vardı üstünde ve bu hoşuma gitmişti. Değişiyordu iyi oluyordu espiri yapıyor gülüşünü gizlemeden gülüyordu.

"Ya ayıp olacakk." burnunu inadına boynuma sürttü huylanıyordum bunu belli etmemeliydim çünkü fark ettiğinden beri hep yapıyordu.

"Olmaz ayıp falan sevgilim yorulmasın diye kucağıma aldım ne var bunda Allah Allah." tam cevap verecekken kapı çalınmadan açıldı açan atalaydı ve bu hayliyle Yektayı germişti hadi ama abilik duygusu mu basmıştı bununla çok eğlenirdim ben.

"Hoşgeldiniz Yonca yemeğe bakmak için mutfağa gitti."

"İyi." ooo soğuk çıkmıştı sesi sevdireceğimin başlasın eğlence. Aşkımın intikamını alırım ben.

"Hoşbulduk Atalay piçi." iğneleyici bir ses tonu kullanmıştım ve bu yektanın hoşuna gitmişti canım sevgilim onun için yaptım sanıyordu.

"Ne yaptım yenge." bunun üstü neden çıplaktı kesin bir boklar yiyorlardı yonca ile.

"Bilmem düşün bence ve üstünü giyin be."

"Ha pardon." hızlıca salondan çıktı bende kırmızı gören boğa misali soluyan sevgilimin boynuna sokulup alttan alttan bakmaya başladım.

"Canımm bence sakin olabilirsin bunu başarabileceğine inancım tam." boynuna birkaç öpücük kondurdum mimik oynamadı ulan beni boynumdan öpse hemen huylanırdım.

"Bunlar aynı evde yarı çıplak ne bok yiyor lan." oh be sinir iyi yaramıştı buna he beni sonunda yere bırakmıştı.

"Yanii sevgililer sende evde üstün çıplak geziyorsun hem öyle düşün." oturduğu yerde bacağını biraz daha sallayıp bana öldürücü bakışını attı şuan keyfim şahane,efsane yaşasın Yektayı sinir etme seansları.

"Dalya aynı şey değil sende biliyorsun sen beni sinir etmeye mi çalışıyorsun bakayım." yüzüme kınayeci bir ifade takındım.

"Ne münasebet sevdiğim aaa yapar mıyım öyle hiç sen abii kıskançlık krizine mi girdin sen he sen büyüdün de abi mi oldun senn." daha fazla dayanmayarak kahkahayı patlattım.

"Ulan dalya nerde kaldı lan bunlar. YONCA GEL ŞURAYA ABİCİM CANIM İKİZİM GEL."Bağırınca bir anda yerimde sıçradım ani olmuştu ve beklemiyordum amacı sadece seslenmekti bunları ne zaman atlatacaktım ben ne zaman bitecekti bu işkence.

"B-bağırma." kahretsin sesimin titreyişini sikeyim. Yektanın bakışlarında hemen endişe tohumları belirdi ama suçluluk bunlar görmek istemiyordum suçlu o değildi suçlu babamdı asla affetmeeyeceğim katili olduğum babam. Herşeye rağmen o adamın sevgisine ihtiyacı olan yanıma küfrediyordum.

"Bebeğim güzel kızım benim özür dilerim korkma sana bağırmadım ki bağırmam da nasıl bağırırım ki küçüğüme ben." yanına çekmiş kafamı göğsüne yaslamıştı tam onun suçu olmadığını söyleyecekken yoncanın neşeli sesi odayı doldurmuştu oysa onu soğuk bulmuştum.

"Hoşgeldiniz ayrılın be bir." der demez yektanın göğsünden uzaklaştım ikisi uzun uzun sarıldı yektanın yüzündeki ifade beni mutlu etmişti huzurluydu yoncaya sandığımdan daha çok değer veriyordu.

"Karışma sevgilime. Seninle de görüşeceğiz." yonca kıkırdayıp bana yöneldi sımsıkı sarıldı bunu beklemiyordum aklıma aşkının bu manzarayı görünce yoncayı yollacağı sahne canlandı deli kız ne kadar kıskançsa aklıma ilk o geliyordu.

"Hoşgeldin teşekkür ederim gerçekten bu benim için önemliydi." ufak bir tebessüm kondurdum yüzümde yektaya da iylikti bu.

"Her zaman." yoncanın boynuna takıldı gözlerim ufak tefek morluklar vardı bu durum beni güldürmüştü o da hemen baktığım yere baktı hemen kızarmıştı.

"Neye gülüyorsunuz siz." gıcık Atalay konuşmuştu yine.

"Sanane şerefsizsin sen konuşma."

"Yüzde yüz sevgilime katılıyorum sus şerefsiz." Atalayın homurdanması daha çok hoşuma gitmişti oh olsun.

"Naptı Atalay sana anlamadım." şimdi seviştiğin adamın başka bir kadına yakın baktığını nasıl anlatayım sana.

"Hiç o biliyor piçliğini neyse ne açım ben." konuyu dağıtma başarılı bence.

"Hemen getireyim herşey hazır oturun lütfen." itiraz edecek değildim mutfak konusunda pek başarılı olduğum söylenmezdi sakarlık yapmaktansa susmak en iyisiydi.

"Olsun edeyim yine de sana yardım ben yürü."yektanın hızlıca mutfağa gidişi ile yoncaya elimle sen öldün işareti yaptım ürkek adımlarla mutfağa gitti. Ürkecek bişey yok ya benim sevgilim çok minnoştur bir öpüyorum eriyor dondurma gibi.

"Yüsra neyden bahsettiğini söyler misin artık merak ediyorum ve aklıma bir şey gelmiyor." Biz atalay ile yalnız kalmıştık dimi işime gelirdi.

"Yoncaya aşıkken ve yoncanın yaşadığını bilirken sakın öyle bakma çok belli ettin Atalay yaşadığını biliyordun neden sakladın onun hesabını elbet ben değil yekta soracak sana ama benim soracağım hesap şu yonca varken nasıl aşkına öyle yakın davrandın acaba." yüzündeki renk çekilmişti resmen o gün aşkının ilgisini tabiki çekmemişti ama öyle düşünerek pişman olabilirdi çünkü hiçbir kadın bunu hakketmiyordu yonca dahil.

"Sen beni yanlış anladın o an dorukla aralarındaki çekişmezliği gördüm ve el atmak istedim sadece sakın o arkadaşın bana aşık deme çünkü yanlış yapar." ne sanıyordu bu kendini Allah Aşkına ya sanki Aşkın iki bakışla Aşık olacak biriydi.

"Ne saçmalıyorsun benim sana demek istediğim bu değil sende çok iyi biliyorsun haddini ve yerini bil Atalay kim olursa olsun yonca bir kadın ve hiçbir kadın sizin pisliğinizi çekmek zorunda değil aptala bak sen benim kardeşimi basit mi gözünde."

"Yüsra bana karşılık verdi farkında mısın acaba." bu çocuk beni deli edecekti.

"O hastanede hepimiz perişandık Aşkın dahil kafasını omzuna koyması mı karşılık ya bir siktir git sinirlerimle oynama benim hatanı anla." git gide sinir katsayım artıyor ve saldırmama az kalmıştı.

"Dalyam hadi gel yemekler hazır açsın."Atalaydan cevap beklerken ne geliyorsun be yekta.

"Geliyoruzzzz." neşeli sesime tezat yüzüm kıpkırmızıydı sinirin yanakalrıma hucum etmesi berabettı neyse.

"Son uyarım yoksa herşeyi yoncaya anlatırım." Cevap vermesine izin vermeden muftağa gittim tezgahta bir şeylerle uğraşan yektanın sırtına atladım.

"Delisinn dikkat ya düşseydinn." sımsıkı boynuna sarılıp yanağını kocaman öptüm seviyordum ulan ben bu adamı.

"Sen tutarsın beni düşmeme izin vermezsinn."

"Asla vermem sakuram benim." sakura sevmiştim bu lakabı en sevdiğim çiçeğin adıydı kiraz çiçeği...

"Hadi açım aç."

"Ya mutfağımda yiyişmeyin nimet var çarpılacaksınız." ikimizde güldük.

"Görümcecilik yapma be kötü yenge olurum he."hepimiz gülmeye başladık yektanın bu kadar içten gülmesi beni o kadar çok mutlu ediyordu ki bazen içten güldüğünü zannedip sahte gülüşlerinden bahşediyordu bana o zamanlar daha çok güldürmek ister ve bunun için çaba verirdim gerçek gülüşünü görene kadar.

"Hadi hadi içki içer miyiz?" öldürücü bakışlarımı hepsine çevirdim içki artık yasaktı yektaya hele bir evet desin baksın.

"Biz içmiyoruz sizde içmeyin sarhoşlar ile ilgilenemem sevgilimi alır giderim ha." gülüşmeler arttı. Güzel bir gece olmuştu yekta espiri yapıyor herkesi güldürüyordu ara sıra düşen suratı da düşündüğünün belirtisiydi ne düşünüyorsun be adam gerçekten de zor bir adamdı yekta hemde çok.

"Yüsra benimle mutfağa gelir misin? Patlamış mısırları yapalım film için." konuşmamız gereken konular var gel demekti galiba bu. İyide yonca benimle ne konuşacaktı?

"Geldim." gitmeden yektanın yanağına öpücük kondurdum tabiki yetmedi beyfendiye dudaklarıma öyle kışkırtıcı öpücük kondurdu bir an bacaklarım tutmadı belli etmeye gerek yoktu koşarcasına uzaklaştım yanından.

Mutfağa girdiğimde yonca çoktan yapmıştı mısırları masada oturmuş beni bekliyordu galiba.

"Otursana ne bakıyorsun." o ses tonunu bana mı kullanmıştı? Korkutmak mı istiyordu? Daha çok beklerdi. Sandalyeye oturup bacaklarımı masaya uzattım.

"Evet ne konuşmak istiyorsun?"

"Konuşmak istediğimi anlaman güzel."

"Zekamı hafife alıyorsun ama sen bilirsin bozguna uğrayacak kişi ben olmam."

"Neyse ne konuşmak istediğim iki konu var aslında. Bana o arkadaşının numarasını verir misin?"

"Hangi arkadaşım yonca?"

"Hastanede atalaya yakın olan ve üstüme yürüyen o vahşi." vahşi ha bu kız daha vahşilik görmemişti gerçekten bir anda nasıl bu kadar değişebiliyordu içerde iyi rolü kesiyordu o kadar neyse ne bende ona öyle davranırdım. Ah be yekta etrafında hiç mi düzgün insan yok yoncanın ona değer verdiğine bende inanmıştım ta ki şuana kadar.

"Bir kardeşim o benim iki onun hakkında düzgün konuşacaksın yonca kim olduğun umrumda dahi olmaz yakarım canını. Bu da sonuncusu Atalay benim kardeşime yakın davrandı sevgilini sorgula önce."gözlerinden nefrettin kırıntıları etrafa saçıldı benden nefret ediyordu öyle çok ediyordu ki şuan beni öldürebilirdi.

"Yekta 30 Aralık'ta intihar edecek beraber edeceğiz bizim birbirimize verdiğimiz en büyük sözümüz vazgeçilmez veda edersin artık."

Ne? Ne saçmalıyordu bu aptal? Kalktım koşarak yekta'ya gidip hesap sormalıydım ama zaten kafamı çevirdiğim gibi onu görmüştüm gözlerindeki ifade yoncanın son dediği şeyi duyduğundan emin olmamı sağlamıştı....

✧─── ・ 。゚★: *.✦ .* :★. ───✧

Yonca sen kahpesin çok emin konuşma yani

 

Loading...
0%