Yeni Üyelik
31.
Bölüm

28.Bölüm|Sonu gelmeyen acı

@soldeinvierno

Ben geldim ne kadar oldu hiç bilmiyorum anca yazabildim çok şükür ilham geldi gider hemen maşallah diyelim dndmndneensmd...

Keyifli okumalar voteleri unutmayalım💚

Bölüm şarkıları:Onur can özcan-İntihaşk,

Bayhan-seninle olmak varya

Barış akarsu:Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş.

Cem yenel:Seni o gökyüzüne ben koydum.

⊱ ────── {.⋅ ♫ ⋅.} ───── ⊰

 

Yoncanın dediği şey ile salona koşmam bir oldu.

"Yekta susmayacaksın dimi vazgeçtin dimi intihardan artık ben varım beni bırakamazsın dimi? " şu kızın yanında bu soruyu sormak çok koymuştu çünkü o kadar emin bakıyordu ki. "Dalyam benim dolmasın o güzel gözlerin gidelim." Neden cevap vermiyordu neden böyle canımı yakıyordu yakmasındı çok acıyordu ama bu beni bırakacak mıydı sahiden bir söz uğuruna. Sadece kafamı sallamakla yetindim evde derdi nasıl olsa derdi dimi?

Neşeyle geldiğimiz yolu şimdi de birer ölüden farklı olarak dönüyorduk. Neşesi tamamen gitmişti benimki de. Sözünü tutup gideceğini düşünmek beni mahvetmekten öteye gidemezdi ki.

"Yekta susacak mısın böyle Allah aşkına? Kafayı yemek üzereyim şuan sen ise eski yüzüne maskene sığındın ama artık yemiyorum anlasana." tepkisiz yüzü korkuma rağmen değişmemişti. Kıymazdı ki bana.

"Y-yekta K-korluyorum yapacak mısın?" yine aynı ifadesizlik ile yola devam etti. Çıldırmak üzereydim neden susuyordu.

"YEKTA. SUSMA SUSMA ANLAT BİR AÇIKLAMA YAP."

"Bağırma." beni deli etmek için uğraşıyordu kesinleşmişti bu."Sende bana cevap ver açıkla şunu noluyor ne demek intihar edeceksin ne saçmalıyor bu İkizin." arabanın aniden durması ile başım öne savruldu kafamı çarpacakken yektanın kolu engel oldu. "Aptal aptal davranma napıyorsun acaba artık bana cevaplar ver."

"Vericem anasını satayım vericem artık bir dur bir durul sakin ol." benden istediği şeye bakın ya sakin olacakmışım.

"NASIL OLACAK O SEVDİĞİM ADAMIN İKİZİ GELİYOR BANA SEVDİĞİM ADAMIN İNTİHAR EDECEĞİNİ SÖYLÜYOR ONA İNANMIYOR AMA BEN APTAL GİBİ SEVGİLİME SORUYORUM SEVGİLİM SUSUYOR NASIL SAKİN OLAYIM." Susturacaktı beni biliyordum öpmek için uzandığı an başımı diğer tarafa çevirdim yanağımı öpmüştü. Konuyu asla dağıtmasına izin vermeyecektim.

"Sana söyleyeceğim zaten eve gidelim orada kavga etmeyelim diye yaptım bunu önceden de yapmıştım seninle kavga etmek istemiyorum insanların içinde sevgilim senden önce evet vardı öyle bir şey eğer o adamdan kurtulamazsak beş yıl sonra intihar edecektik gençtik toyduk dayanamıyorduk verdik bir söz ama yonca karşıma çıkmasaydı bile yapmayacaktım vazgeçmiştim, ilk kez sözümü çiğneyecektim ama asla ölmeyecektim çünkü artık sen varsın dalyam yıldız çiçeğim benim." rahatlamıştım her anlamda bir rahatlamaydı bu çok korkmuştum bu korkunun sebebi de yektanın susmasıydı ardı ardına sırtına vurmaya başladım.

"Sen varya sen şerefsizsin sen sen adisin köpeksin,piçsin hatta hatta sen odunsun odunun ta kendisisin senden olsa olsa siyah at olur nerde beyaz atlı prens siyah at neden susuyorsun o zaman piç herif yok öyle bir şey yürü demek bu kadar mı zor?" gülüyor kahkaha atarak gülüyordu hatta beni delirtmekti amacı yeminle yine vurdum bu sefer yanlışıkla kasıklarına savurmuştum yumruğumu belki de bilerek yapmıştım oh olsun bir inleme döküldü dudaklarından.

"Ah napıyorsun ya."

"Geber ayı herif anca delirt zaten beni gıcık."

"Hmmm çok seksisin şuan bence dokun oraya okşa çok acıdı öpte geçsin." yüzüm kızardı hatta kesinlikle morarıyordum yavaş yavaş dediği şeye bakın şerefsiz ya.

"Susta sür şunu yok sana öpmek geçirmek."

"Ayıp acıyor çok öpmen lazım ah ah sızlıyorr." rol yaptığı o kadar belliydi ki istemesizce güldüm.

"Yekta rol konusunda çok berbatsın sevgilim sür şunu." ayı herif yeminle aniden beni kucağına çekmişti.

"Böyle mi sürsem acaba arabayıı."

"Napıyorsun ya sürersen dikkatini dağıtırım ve kaza geçirirz hadi bırak."

"Öpüşmemiz gereken konular var nasıl bırakayım seni acaba?" öyle muzip bir şekilde söylemişti ki kıkırdadım ve oyununa uymaya karar verdim iyice dudaklarına yaklaşarak konuştum.

"Neymiş o konularr." ellerimi ensesinde toplayıp hafifçe kucağında kıpırdandım bu gözlerindeki arzunun büyümesine neden oldu.

"Dalyam şey mağaraya gidelim mii?"

"Olurr gideriz ee demeyecek misin neden öpüşmemiz lazım." bakışları her dakika öyle bir koyulaşıp arzuyla doluyordu ki bu hoşuma gitti. Kulak memesine öpücük kondurdum küçük bir inleme döküldü dudaklarından.

"Nolduuu sevgilimm?"

"Dalya dur güzelim bence de dur yoksa ne sen beni tutarsın ne başka bir şey pişman ol istemiyorum." dinlemeedim adem elmasını yavaş yavaş öperek aşağılara inmeye başladım bakışlarımı gözlerinden ayırmadan öpücüklerimi yavaşlattım elmacık kemiğinde durdum.

"Gidelim." daha bir şey demesine fırsat vermeden kucağından inip koltuğuma yerleştim yüzümdeki sırıtışa bakıp yüz kızartıcı birkaç küfür etti.

"Sen bunu gerçekten yaptın mı dalya ulan varya bunun hesabını soracağım ben sana görürsün."

"He he cezan olsun bu da senin sür artık eve gidip ders çalışmam lazım az kaldı." mağara sonraya artık malum orda ayrı bir arsızlaşıyordu.

"En iyisi yapacağına eminim güzelim seni evine bırakayım işim var benim bekleme beni uyu." Yerimde rahatsızca kıpırdandım hep böyle işim var diyince başına bir şey geliyordu.

"Babana mı gideceksin gitmesene boşver napacaksa yapsın ama gitme yanına." arabayı sürmeye başlamıştı bir elini tutmam için elini uzattı sımsıkı tuttum elini o da farkındaydı başka seçeneği yoktu annesi söz konusuydu."Ellerin çok küçük benim elimin yanında minikkk." ters ters baktım onun bir doksan olması ile benim bir yetmiş olmam haksızlıktı uzunum diye sevinirken hayat size bir doksanlı sevgili yolluyor işte.

"Sus be küçük değil elimi aaa göğüsüm kadar onlarda mı küçük hani büyüktü?"

"Dalya kaşınma bence çünkü o göğüsler senin elin kadar değil benim elim kadar." şerefsiz ölçmüştü resmen inadına bir elimi göğsüme yerleştirdim taşıyordu kahretsin yektaya baktığımda aç bir kurt gibi göğüslerime bakıyordu bu bakışı içimde bir şeylerin oynamasına neden oldu. Horon mu? kelebek mi?horon mu acaba?Sus iç ses.

"Noldu yekta bey hoşunuza mı gittii." bas kızım cilveyi bas.

"Çok ama devam edersen iyi şeyler olmaz güzelim." ikimizde kelimeleri uzaa uzata konuşuyorduk keyifliydikte.

"Ne olabilir ki en fazla olabilir kii. Söylesenee."

"Dalyammm." kocaman ellerini kalçamda hissettim kucağına yerleşmek için inadına daha yavaş sürtündüm gözlerindeki denizin içinde fırtınalar kopuyordu şuan ve bu hoşuma gitmişti. Yine ve yine kucağındaydım.

"Efendim sevgilimmm." kollarımı boynuna sımsıkı sardım sertçe göğsüne çekmesiyle göğüslerimiz çarpıştı acı dolu bir inleme koptu dudaklarımdan anında kavradı dudaklarımı o güzel dudakları bir anda öyle hızlı ve hırçın öpüşmeye bnaşlamıştık ki istemeden kucağında kıvranmaya başlamıştım bile altımdaki erkekliğini hissetmemle irkildim yekta çekilecekken ensesinden tutup bu sefer ben öpmeye başladım. Öyle sert öpmüştüm ki dişlerimizin birbirine çarpması ile ikimizden büyük bir inleme kaçmıştı. Durmadım duramadım dudaklarından çenesine indim. Uzun uzun öptüm çenesini. Ordan boynuna ulaştığımda duraksadım yapabilecek miydim? Uzun uzun öpüp,ileri gidecek kadar hazır mıydım? Aniden yektanın elini tişörtümden sokması ile bu sefer daha çok irkildim.

"Şşşş noldu anlat bana sevgilim nasıl hissediyorsun?" iyi hissetmiyordum kulaklarım çınlıyordu babamın iğrenç kahkahası kulağımdaydı, susmalıydı lütfen sussundu daha fazla dayanamadım hemen indim kucağından susmuyordu.

"Güzel kızım özledim oyun vakti gel bakalım çok zevkli olacak."

"Baba canım çok yanıyor lütfen yapma yapma ne istersen yaparım çok acıyor."

"SUS SUS YALVARMA ŞU ADAMA SAKIN. " kulaklarıma vuruyordum susmuyordu, susmuyordu. Susmalıydı. Kimdi ellerimi tutan? Gelmiş miydi yoksa?

"Dur sevgilim dur lütfen dokunmuyorum hiç hadi. " bu sesi ayrıt edemiyordum babamın sesi vardı susmuyordu susmuyordu. Bıkmıştım bu anı krizlerden herşey iyiye giderken bir anda gelmelerinden.

"YALVARIRIM SUSTUR SUSMUYOR CANIM YANIYOR DURMUYOR." kendimi öldürmek istiyordum şuan yoktu farkındaydım ama çıkamıyordum bu ruh halinden kriz geçiriyordum o kollar sımsıkı sardı beni omzunı ısıra ısıra hıçkırıklarıma boğuldum...

RÜZGAR

Allah'ım bu nasıl acıydı? Bu nasıl bir sınavdı sevdiğim kadın karşımda delirmiş bir vaziyette bağırıyor acısını haykırıyor ama ben benim ellerim uzanamıyor ona uzandıkça itiyor gitmek istiyor boğuluyor gibiydi. Nasıl kıydılar Allah'ım sevdiğime nasıl? Şuan ona iyi gelmek zorunda kalmasam hıçkıra hıçkıra ağlardım sana nasıl kıydılar diye. Allah'ım bu acıyı al bana ver onun bütün dertlerini bana ver ben çekeyim de canı böyle yanmasın. Daha fazla kendine zarar vermesini izleyemezdim sımsıkı tuttum kollarını onu keşke göğsüme hapsetsem onu keşke kimse onu görmese. Canım yanıyordu, canım çıkıyordu omzumu var gücüyle ısırdığı için mi? Asla. Canımı yakıyordu her bir gözyaşı canımı okuyordu canım daha çok yanmaz dedikçe hayat yakıyordu ama bu acı dayanılmazdı sevdiğiniz kadın kollarınızda babasının ona verdiği acılar yüzünden kriz geçiriyordu.

Öyle çok ağlıyordu ki öyle içtendi ki ölüyordum kalbimin paramparça oluşunu hissediyordum içimde öyle bir öfke vardı ki o adamı öldürmeseydi çoktan katil olurdum şuan en korktuğum şeyi yapar masumiyetimi kaybederdim ne kadar o masumiyet gitmiş olsa da...

Sakinleşiyordu yavaş yavaş ama bu günü asla unutmayacaktım unutamazdım ki sevdiğim kadının acılarının böyle gün yüzüne çıkıp onun canını bu kadar yakmasını asla unutamayacaktım ama birdaha da bu an yaşanmayacaktı. Ara ara böyle krizler geçirmesini de unutmayacaktım.

"Yyekta S-susmuyor S-susmuyor L-ütfen S-sustur D-dayanamıyorum." öyle içten ağlıyordu ki ağladıkça koparıyordu içimden bir şeyleri koydum ellerini kulakların ona öyle bir baktım ki ikimizde o bakışın altında kaldık. Ezildik, büzüldük...

"S-sustu meğer siyah atlar gerçekmiş." ikimizde bu kadar acının üstüne güldük dalya böyleydi işte hayatımda ne kadar acıya batmış olursak olalım güleceğim tek kişiydi.

"Sustu gerçeğim sevgilim kurban olurum ben sana kurban su ister misin?"başını bir çocuktan farksız salladı en sevdiğim hallerindendi çocuk hali bebeğim gibi oluyordu o zamanlar ve ben bebeklere bayılırdım.

"Al bakalım ben içireceğimm bebeğime."

"Yaa ama bebek değilim ki." kurban olurum o cılız çıkan sesine.

"Ne anlaştık biz seninle sadece benim bebeğimsin."

(Günler önce)

Yine ve yine kabuslar oysa dalyayla uyurken kabus görmezdim ki içimde bastırdığım acılar gün yüzüne çıkıyordu genelde böyle zamanlarda birkaç haftalığına uzaklaşırfım herşeyden ama bu sefer yapamazdım dalyam vardı artık sanki yepyeni bir kişiliğim ortaya çıkıyordu onunla beraberken o buz gibi adam gidiyor içe bastırılmış çocuk ortaya çıkıyordu bazen ona ebeveynlik yapmak hoşuma gidiyordu bir baba edası ile bana sarılıyor bir kız çocuğu nasıl babasına tatlı tatlı bir şeyler anlatıyorsa öyle anlatıyordu. Bende saçlarını severek onu dinliyor onunla atışıyordum. Artık daha rahattı bana dokunurken ilk zamanlar da dokunurdu ama hep bir tedirginlik vardı içinde şuan o tedirginlik gitmek üzereydi ve bu beni gerçekten sevindiriyordu. Kurban olurum derler ya hani öyleydi benimki kendimden sakınıyordum onu bazen çok bakınca kıyamıyor daha fazla bakmıyor bazense uzun uzun bakıyor ve doyamıyordum.

"Günaydın ay parçam uyanmışsın kahvaltı hazırlıyordum iyi misin?" düşüncelerimi o meftun olduğum sesiyle bölen dalyama baktım havanın soğukluğuna karşın şort ve crop giymişti gece boyu attığı yorganı ona sarmakla uğraşmıştım ama hanımefendi hala akıllamıyordu.

"İyiyimmm hala üstüne doğru düzgün bir şey almamışsın." anında o tatlı kaşlar çatılmıştı bu kızı neden kandırmak bu kadar zordu?

"Bana yalan söyleme. Uzattın bişey olmuş bu bir iki üstü çıplak uyuyan sensin şerefsiz." insan sevgilisinden korkar mı? Dalya sevgilinizse korkun anasını satayım.

"Şşş tamam sakin kabus gördüm. Gelsene yanıma az sarılayım."

"Kalk kahvaltı hazırladım yine kilo verdin yazık kaslar gidiyorrr." hayda dalga konusu olmuştuk önceden bu kadar yemek bozukluğum yoktu haliyle kaslarım yerli yerindeydi ama son beş yılda herşey alt üst olmuştu dalya'da eski kaslı bir resmimi görüp hep ağzıma bir şeyler tıkıyordu.

"Offf sarılmak istiyorum be kadın."

"Gelırsen kucağında sarılırsın." göz kırpıp çocuk gibi seke seke gitti ah ah bu nasıl güzellik yarabbim işini biliyordu yaramaz.

Bende gördüğüm kabusu bir kenara attıp arkasından gittim. Arkadan sımsıkı sarıldım omzundan öptüm zaafı vardı.

"Ohh şimdi gün aydı okula ne kadar var?"

"Gitmek istemiyorum çalışırım evde." okula gitmek istemiyorum demek dalya için kıyamet demekti.

"Bir şey olmuş benim güzel bebeğime. Noldu?"

"Bebek değilim değilim bana bebek deme. Güzel kızımda deme o adam gibi." bunları nasıl düşünmemiştim o orospu çocuğu onlara bunları söylemişti kabus mu görmüştü?

"Kabus mu gördün?" belki rahatsız olur diye hemen sarılmayı bıraktım bu konu hakkında olan acımı ona haykırabilsem sımsıkı sarılır hıçkıra hıçkıra ağlardım tacizi bilirdim nasıl hissettirdiğini de bilirdim belki de dalyayla birbirimizi bu kadar anlamamızın sebebi de buydu aynı yerlerden yara almıştık hep.

"Uzaklaşma senden hiç korkmadım ben korkamam ki." öyle sımsıkı sarıldı ki boynuma kucağıma alıp koltuğa oturdum yoksa ben bu kokuyla bayılırdım.

"Sevgilim anlat bana hadi. "

"Neden böyle oluyor bilmiyorum bugün onu öldürdüğüm gün yekta hiç pişman değilim o kadar hissizim ki bu konuda kalpsiz miyim diye düşünmüyor değilim arada ama o hiç gitmemiş gibi kabuslarımı salmıyor sana da az önce ters davrandım zararım sana olursa kendimi affetmem. " onu içimde tutmak istiyordum göğsümde küçücük olsun hep orda kalsın istiyordum.

"Hmm değilsin ki kalpsiz emin ol bu hayatta belki de yaptığın en büyük doğru sevgilim ben sana baba olurum olmaz mı? Sevmiyorsun ya o kelimeleri sen bırak güzelleştireyim bırakta sevmediğin herşeye güzel anılar katayım güzel kızım."

"Nasıl olacakkk." anında heycanlanmıştı heycanlanınca, bir şeylerden kaçınca veya yalan söylemek istemediği için uzatırdı kelimelerini ne güzel detayların vardı böyle senin kadın.

"Şimdi ben güzel kızımı okula hazırlayacağım ne dersinnnn?" anında çocuk gibi boynuma sokuldu bende kendime daha çok çektim.

"Tıkkk burası çok güzel ve güvenilir bir yer bir günden bir şey olmaz hem sende kabus gördün bırakmam seniii."

"Hmm bebeğime bak sen hemen de sokuluyor kedi misali belli ki ikimizde uyuyamamışız gece uyuyalım mı? Ama böyle rahatsız olmayacaksan." yanağımı uzun uzun öptü bu öpüşü bile aklımı başımdan alacak kadar güzeldi.

"Şuan dünyanın en rahat ve güvenilir yerindeyim sevgilim rahatsız olmakta ne uyuyalım kokuna sana ihtiyacım var seninde var bebeğin olabilirimmm. "

Uzun uzun sokulduk birbirimize öptük kokladık oysa başımıza geleceklerden habersizdik(HDMKDŞSMSMS OLMAZ TABİ ÇÜNKÜ BEN YAZCAM)

(Şimdiki zaman)

"Hıhıı bebeğindim. Canım yanıyor sana dokunmak isteyip dokunamamak canımı yakıyor." bu durum hiçbir zaman beni rahatsız etmemişti ki bu salak ne diyordu?

"Bebeğim benim bu durum benim umrumda değil ki dokunma ne var bunda dalya dokunma bana ben sana dokunmayayım sen yeterki iyi ol sevgilim sikerim dokunmayı."

"Canımı yakan bu! Sen her şeye razısın ben kendimi zorlayamıyorum bile." yine ağlamaya başlamıştı gözyaşları canımı yakıyordu. Öptüm gözlerinden uzun uzun sildim o elmasları.

"Dalyam ağlama kurban olduğum anla artık umrumda bile değil gözlerini sevdim ben. Hayat dolu bana hayat veren gözlerini. " burnunu çekti.

"Sümük oldu üstün sen takıntılısın özür dilerim." kocaman bir kahkaha kaçtı ağzımdan bir insan nasıl bu kadar tatlı olurdu?

"Seninle tanıştıktan sonra dağınıklığa alıştımmm. sana alıştım bazı şeyleri salmayı öğrendim. Sen bana çok iyi geldin hayat gözlüm. Güzel kelebeğim benim. "

"Ne kelebeği aşkına duyarsa seni keser ve engel olamam kiii." heh şu aşkına güya baldızım olacaktı oysa düşman çıkmıştı bana hep sevgilime sarılıyor bana nispet yapıyordu ama dalya biz atışırken bizi huzurla izliyordu bu gözümden kaçmamıştı. En son yumruk yemiştim gerçi o cadıdan neyse ki canım sevgilim beni korumuştu ne değişik bir ilişki yaşıyorduk biz.

"Banane ona inat yanında da diyeceğim sana kelebeğim dediğini hatırlamıyorum gerçi ama."

"İspanyolca ya da Rusça diyor çünkü senin İspanyolcan yok rusçam da bu kızda nasıl var bende bilmiyorum bir ara hırs yapıp öğrendi keşke bende öğrensem o kadar çok şey öğrenmek istiyorum kii." bakarken bayılacak gibi oluyordum o bir şeyler anlatınca ve şuan bildiğim tüm dilleri ona öğretmek istiyordım.

"Ne istiyorsun mesela?"

"Hmm piyano çalmak istiyorum, Rusça ve İspanyolca öğrenmek istiyorum şuan öncelliğim bu iki dil bir sürü şehir var gezmek istediğim kuzey ışıkları çok klasik ama o kadar çok görmek istiyorum kii." heycanını sevsinler kadınım benim.

"Hmmm İspanyolca ve Rusça'yı ana dilim kadar iyi biliyorum, piyano çalmayı biliyorum, gitarda kuzey ışıklarını gördüm ve güzel kızım hayallerin klasik değil büyüleyici bir manzara sana söz bütün hayallerini tek tek gerçekleştireceğim. Bir kitabında gördüm kitaplığına bakarken ege sözü yazıyordu altını çizmişsin bende sana diyorum ki yekta sözü sevgilim." dediğime şaşırmıştı beklemiyordu ve galiba onu etkilemiştim.

"Şerefsiz herşeyi bil bana hemen öğretiyorsunnn eee eve gidelim. " nasılda kaçıyordu tatlı tatlı.

"Hemen leydim kemerinizi takın lütfen öğreteceğim herşeyi bebeğime."

"Hıhı uyumak istiyorum. Şey eve gidince uyandırma sadece o sıcak göğsünde uyut olur mu sevgilim?" sen böyle tatlı tatlı konuşursan sana nasıl kıyayım be kadın uyurken o kadar masum oluyordu ki izlerken içim gidiyordu.

"Hmm emrin olur hayat gözlümm uyu güzel kızım uyu güzel kadınım." bana bazen öyle bir bakardı ki demek istediği herşeyi sesizliğinden bile anlamak o kadar güzeldi ki hemencecik uyuya kaldı krizler onu etkiliyordu hemde fazlasıyla sınava az kalmıştı bu karmaşadan uzak tutmalıydım ama nasıl? Acaba kısa süreliğine tatile mi çıksak? Sınava hazırdı beraber çalıştığımızda anlamıştım zehir gibiydi her konuda olduğu gibi. Bu konuyu bir an önce onunla konuşmalıydım.

Yatağa yatırıp onu rahat bir pozisyona soktum sadece tişörtünü ve sütyenini çıkarıp en sevdiği tişörtlerimden birini giydirdim elbiseyle altını kapatıp onu pantolondan da kurtardım anında kuruldu yatağa.

Bugün iyi geçmemişti bizim için en iyisi uyanınca güzel bir yemek yiyelim diyerekten mutfağa geçtim. Genelde kızlar sevglilerinin evinde kalırdı ben dalya da kalıyordum biz hiç normal olmayacak mıyız anasını satayım. En sevdiği yemek dolmaydı ama o kadarını yapamazdım yetenek makarnaya yetiyor sadece. Aklıma uçuşan düşüncelerle yığıldım sandalyeye.

Şeymayla konuşmayalı çok olmuştu ne olursa olsun maalesef kardeşimdi ve beni ilk kırışı değildi.

Telefonu elime aldığımda bir sürü bildirim vardı bu kadar kişi beni merak etmezdi oysa ilk gözüme çarpan doruğun mesajı oldu özlemiştim tek arkadaşımı hatta kardeşimi ama o en zor zamanlarımda bir kadın için eni harcamıştı yapmazdı oysa suçlu ama nedenleri olsun isterdim oysa affedici biri değilimdir dalyadan geçti galiba.

Doruk:Konuşalım hep gittiğimiz uçuruma gel.

Gidemezdim dalya şuan iyi değildi.

Siz:Ne için?

Doruk:Konuşmak için.

Siz:Konuşacak bir şey yok.

Doruk:Yekta var sende biliyorsun.

Arada yekta derdi nadir derdi zaten fazlasına izin vermezdim.

Siz:Rüzgar benim adım bunu da mı unuttun geçmişi unutup bir kalemle sildiğin gibi tühh çok üzüldüm bak.

Doruk:Biliyorum ama ben rüzgarı sevmiyorum yektaydı benim kardeşim.

Siz:Senin kardeşin yok doruk senin bir tek asyan var. Neyse gelmem bay bay.

Doruk;Yüsranın evindesin geliyorum.

Siz: gelme sikerler.

Görüldü atmıştı piç.

Dalyayı kontrol edip aşağı indim bu iş burda bitmeliydi. Beyfendi gelmiş yaslanmış arabasına bekliyordu ona öyle öfkeliydim ki şuan kafasını o arabanın kaputuna çarpmak istiyordum.

"Geleceğini biliyordum."

"Kısa kes yüsra uyuyor yanına gidicem uyanırsa korkar."

"Vay bak sen o sürtük gerçi kaçıncı sürtüğün ama bu farklı gibi eee hangi arkadaşının ki bu sefer ah hatırladım mertin mert aşıktı ona." bunun için mi gelmişti gerçekten hatta benim dalyama sürtük diyerek. Mesajlarda kardeşim diyordu oysa nolmuştu aniden.İki adımda ona ulaşıp boğazına yapıştım yeterdi artık.

"NE DİYORSUN LAN PEZEVENK. ULAN ANLA ARTIK ANLA SENİN O SEVGİLİN UMRUMDA BİLE DEĞİL."

"Güzel hareket ama maalesef sana inanmıyorum bir kere yapan bin kere de yapar." hala yaptın diyordu hala. Ardı ardına vurmaya başladım. Karşılık vermiyordu.

"KARŞILIK VERSENE PİÇ HADİ DOLMUŞSUN BAYA YAZIKTIR." Attığı tekmeyle sendelendim ama istediğim buydu.Büyük bir kahakaha dökülmüştü dudaklarımdan delirmişim gibi baktı sanki bilmiyordu delirmiştim zaten ben.

"Heh şöyle korkaksın sandım bir an bak." durmadık ikimizde amacımız sanki öldürmekmiş gibi dövdük biraz fazla hırpalamıştım galiba karnına sert bir tekme atarak üstümdeki bedeninden kurtuldum.

"Önceden dalya hakkında konuştuğun için." elinin üzerine var gücümle bastım kırılma sesi gelene kadar.

"Aaahh Aptal herif çizim yapıyorum biliyorsun."

"Bir süre yapmazsın o zaman umrumda bile değil birdaha çıkma karşıma benim hayatımda sana yer yokmuş."

Cevap vermesini beklemeden eve geçtim çok şükür dalya uyanmamıştı yüzümdeki kanları suyla temizleyip makarnayı yapmaya başladım bide pansumanla mı uğraşacaktım?Herşey hazır olunca hep içtiği vişne suyunu da koydum mu herşey tamamdı.

Vücudumun alkolle ihtiyacı vardı canım yanıyordu az uyuşturuyordu ama söz vermiştim dalya için katlanırdım anladığım kadarıyla o piç babasıda içki içiyordu.

Yanına gidip onu izledim uzun uzun darmadağın uyuyordu üstü yine açılmıştı balkonun kapısıda açıktı bu kız beni deli edecekti. Tam sarılmak için uzanmışken. Çalınan kapıyla onu uyandırmadan hemen bakmaya gittim aşkın değildi çünkü o cadı bir kere çalmayla durmazdı yüz kere çalardı ardı ardına.

"Rüzgar keskin siz misiniz?" polis eksikti başıma hay sikeyim.

"Hakkınızda şikayet var bizimle gelmeniz gerekiyor." ebenizi sike sike sikeyim.

──────⊹⊱✫⊰⊹──────

Böyle bölümler yazınca hem içim huzurla doluyor hemde içim burkuluyor nedense dmddmdldmdmdmdmdmdmdmd

 

 

Loading...
0%