@soldeinvierno
|
Barış akarsu-Islak ıslak Barış akarsu-Mavi Tan taşçı-Nasıl sevicem? Sezen aksu-Yandı içim Cem yenel-Seni o gökyüzüne ben koydum... Aslında o kadar çok şarkı yazarım ki bu bölüme ama çok sevdiğim biri şey demişti 'Şarkılar özeldir paylaşılmaz..' diğer şarkılar da yekta ve dalya'ya özel kalsın;) Keyifli okumaları🌸 Kötü bir şeyler oldu ama bir şeyler için bu gerekiyor... 'Öyle çekip gitmek içinden bir parça bırakıp çekip gitmek herkes yapamazdı... ' Y. Yektanın canı sıkkındı fark ediliyordu her türlü çok yorulmuştuk o yüzden uyumak istediğinde üstüne gitmedim. Sımsıkı sarılıp göğsüme yasladım birdaha onsuz uyumak istemiyordum dün olanlar bana travma yapmıştı galiba. İzledim o güzel yüzünü uzun uzun kaşının orda yara izi vardı yaramazlıktan mı yoksa çocukluğunda babasından çektiklerinden mi olmuştu sormak istemiştim. O benim bütün sırlarımı öğrenmişti. Peki ben onun bütün acılarını, sırlarını öğrenmiş miydim? Hayır. Öğrenmeliydim uyanınca soracaktım herşeyi annesi ile arası nasıldı mesela hiç bahsetmemişti bildiğim tek şey annesinin hiçbir şeyin farkında olmadığıydı. Şeyma peki? O neden böyleydi? Düşününce ne kadarda uzaktı yekta bana. Beyaz saçlarının boyası akmıştı onun saçını boyayabilirdim hem o zaman da konuşurduk. Yavaşça kalktım yanından zaten uykusu bazen çok ağır oluyordu fark etmedi bile şükür. Üstüme onun hırkasını geçirip çıktım evden ne zor birkaç gün geçirmiştik böyle benimle o kadar çok ilgilenmişti ki sanki artık onsuz yapamazmışım gibi geliyordu oysa bu hayattaki en önemli kuralımdı benim herkes olmadan da yaşamayı bileceksin hep bunu kendime hatırlatırdım ama işte hiç bu kadar güzel sevilmemiştim ki böyle çok güzel seviyordu. Sanki babam olsa böyle severdi. Bana herşey olmuştu. Görünüş olarak anneme çok benziyordu. Bunu söylememiştim ama o kadar çok mutlu oluyordum ki annemle aynı göz rengi tonuna sahipti bazen bakarken dalmamın nedenlerinden buydu belki de. Beyaz saç boyasını alıp birkaç aburcubur da ekleyip evin yolunu tuttum güzel bir film konuşmadan önce iyi gelebilirdi. Abartmanın dışında beni bekleyen yekta şaşırtmıştı bir şey mi olmuştu? "Nerdeydin yanımda göremeyince kafayı yedim." gerçekten korkmuş gibiydi. Kabus mu görmüştü yine? Bu aralar ikimizde iyi değildik kabuslar peşimizi bırakmıyordu. Sınavdan sonra tatile gitme fikri cazip gelmişti. Babası umrumda değildi gerekirse sevgilimi kaçırırdım aaa. Abartma abartma. Sus iç ses. Sustuk gıcık. İnsan iç sesiyle kavga eder miydi? Evet maalesef ben ediyordum çünkü kendisi çok gıcıktı. "Markete gittim sevgilim uyuyordun derin bende uyandırmak istemedim. Saçını boyamak için boya veee film izlemek için bir şeyler aldım." "Sağol birdaha yapma uyandır olur mu? Korktum öyle kokun olmayınca." iki adımda yanına gidip sımsıkı sarıldım. "Tamam koca bebekk hadi saçını boyayalımmm." ayrılmak için geri çekilmek istediğimde bırakmadı daha sıkı sardı bir anda ayaklarımın yerden kesilmesiyle çığlık attım. Dinlemedi sımsıkı tuttu koşarcasına eve girdi. "Napıyorsun delii. İndir beniii." banyoya götürüp duş kabinine soktu. "Yürüme diyee. Şimdi boyayabiliriz." çok komik olmuştu ikimizde gülmeye başladık. Beni indirdiğinde hemen salona geri koşup boyayı aldım o kadar hızlı koşmuştu ki elimden düşmüştü poşet yekta yere oturmuş beni bekliyordu. "Sandalye getirseydim. Yere oturma hasta olursun sen." "Olmam hadii." en sevdiğim tişörtünü giymişti valla izin vermezdim. "Ellerini yukarı kaldır bakayım." çocuk edasıyla dediğimi yaptı bende tişörtünü üstünden çıkardım. "Heh en sevdiğim boya olsun istemem." "Kaslarını görmek için bahane buluyorum demiyor daaa." muzip bir ifade vardı suratında. "Salak ya." inceledim göğsünü kalbindeki kurşun izi hiç aklımdan çıkmıyorfu küçükken bile birbirimizi korumaya çalışmışız aslında. Saçını boyamaya başladım ve dalgın dalgın aklımdaki soruyu sordum. "Yekta sen benim babamla hiç konuştun mu?" "Evet hatta ondan güzel dayak yemiş üstüne işkence de yapmıştı bana. " ne diyordu? Hiçbir şey anlamamıştım. "Ne düzgün anlatır mısın?"Ve anlatmaya başladı o sıra panik atak geçirmeden saçını boyamaya çalıştım. -Yıllar önce Halit'in yanında- "Yine hangi pis işine bulaştıracaksın beni Allahın cezası. Bıktım şu pis işlerinden eline ne geçiyor?" yine ve yine mafyacılık işlerine beni karıştıracaktı beyfendi. "Al şu paketi götür istediğim yere sorgulama yoksa annen tek kurşunla gider biliyorsun."yine tehdit ve yine tehdit başlamıştı yine. "İyi orospu çocuğu gidiyorum." "Kenan git onunla güvenmiyorum." "Güvenmiyorsan neden uğraşıyorsun lan." "Öğren diye benden sonra buraları sen yöneteceksin nasıl olsa." daha çok beklerdi ondan sonra buraları öyle bir batıracaktım ki bütün işlerini. Kimseye uyuşturucu satamayacaktı hiçbir kadını fuhuşa sokamayacaktı. "Tabi bundan emin olabilirsin babacım peşime adam takma." Bir şey demesine izin vermeden çıktım sikik şirketten arkamdaki adını kenan öğrendiğim herife dalmak istiyordum ama birazdan yapacaklarım onu zaten bozguna uğratacaktı ve babama yetiştirecekti beni işkence dolu bir gece bekliyordu buna ihtiyacım vardı canımın yanmasına. İyice hasta etmişti beni Allah'ın cezası. "O uyuşturucuyu yakamazsın küçük bey istediği yere ulaştır yorma beni." anlaması umrumda bile değildi. Ondan biraz daha uzaklaşarak elimin yanmasını umursamadan uyuşturucuyu çakmağımla yaktım sonra ona fırlattım ne kadar başarılıydım bilinmez elim yanmıştı zor atmıştım. Amacıma ulaşmıştım onu bir ormana sürüklemiştim ki ondan kaçmam daha kolay olsundu. Koşmaya başladım sanki yakalarsa bir şey değişecekti hayır değişmeyecekti ama benimle uğraşarak az da olsa kötülük yapmayacaktı bir kızı olduğunu öğrenmiştim neler yapıyordur bu orospu çocuğu o kıza maalesef bu kadar yardımın dokunuyordu. Arkamdan gelen ayak sesleriyle daha hızlı koşmaya başladım. İyice ormanın derinlerine koştum. Ormanlar ve denizler aslında birbirlerine düğümlenmişti ikiside huzur ve özgürlüğü beraberinde getiriyordu. Kimine göre böyleydi kimine göre öylesine yerlerdi. Ben denizde nefes alıyordum, ormanda huzur buluyordum. Bir anda kulaklarıma yankılanan silah sesiyle eşdeğer bacağımda hissetiğim acıyla inledim. Orospu çocuğu silahını kullanmıştı. İkinci kurşunla yere düştüm umarım beni bu ormanda öldürürdü umarım amacımda buydu beni öldürecekti ve kısa bir süre sonra buraya polis gelecekti herşey hazır gibiydi. "Seni pezevenk geberticem seni eğer bu iz yüzümde kalırsa sana da aynısından yapacağım." "Ondan hadi öldürsene beni kurtul intikam al." histerik bir kahkaha attı ne kadar iğrenç bir kahkahası vardı öyle. "Yok öyle ölüm sana ödül olur orospu çocuğu. Baban eti senin kemiği benim eğit şunu dedi eğitelim bakalım." ne saçmalıyordu bu ne eğitimi? "Sana nasıl mafya olunur, nasıl can yakılır onları öğretceğim bu temiz kalple pis işler yapamazsın." yüzüme yediğim tekmeyle yere serildim zaten yürüyemiyordum bacaklarımdan vurmuştu it. Umarım şu polis gelir onu içeri tıkardı kızı da bir pislikten kurtulurdu. "İlk kural şu kalbini sök çünkü işe yaramayacak gereksiz bir şey." sökmeseydim zaten hislerim olurdu ama hissetmiyordum. Damarına basacaktım. "Tıkk sökemem ki kızını seveceğim daha it oğlu it." dediğim şeyle deliye dönmüştü ve ardı ardına vurmaya başlamıştı yüzüm kana bulanana kadar hiç durmadı. "Seni döl israfı kızımın adını anmayacaksın bile ona bakmayacaksın bile anladın mı orospu çocuğu. Anladın mı lan?" öyle sertti ki vuruşları karşılık bile veremiyordum acıdan heryerim uyuşmuştu. Mideme yediğim tekmeyle bir anda kan kusmaya başladım iyi dayak yemiştim galiba ama ona istediğini asla vermeyecektim kahkalarla gülmeye başladım. "Korktun mu kızına bakarım dokunurum diye belki yatağıma bile girer." özür dilerim küçük kız asla öyle bir amacım yok sadece piç babanı sinir etmek ve beni öldürmesini sağlamaktı amacım. Tanımadığım bir kızı kurtarıyordum şaka gibi. Daha çok gülmeye başladım ta ki hissettiğim keskin acıya kadar beni bıçaklamıştı öldürecekti galiba sonunda. "Sen kızımı yatağa almayı bırak göremezsin bile orospu çocuğu gelmiş damarıma bastığını düşünüyor seni öldürmeyeceğim varya sana ölümü yaşatacağım ama öldürmeyeceğim uzun bir süre burdayız beyaz kafa." enseme yediğim darbeyle daha fazla dayanmadan gözlerim kapanmıştı bayıltmıştı orospu çocuğu. Şimdiki zaman "Tamam bu kadar işte öyle eğitim adı altında bir şeyler yaptı hayat gözlüm seni tanımadan seni istemişim artık kader denen şeye inanıyorum senin sayende." hayır bu kadar değildi hemde hiç devamı vardı gözlerindeki derin acıdan anlamıştım. "Yektam ay parçam lütfen devamını da anlat kapatma kendini bana bu gece herşeyi anlatacaksın."başını hızlıca iki yana salladı. "Saçım yanacakk yıkamam lazımmm." kaçıyordu izin vermeyecektim. Allah'ım lütfen kriz geçirmeyeyim yekta'ydı bu bana hiçbir şey yapmazdı. Kucağına ürkek bir şekilde oturdum. Üstüne üstlük rahat edemediğim için tepinir gibi hareket yapmaya başladım. Yanlışıkla oldu yaa. "N-napıyorsun." sesi mi titremişti onun? Kıkırdamaya başladım. "Hiiç yerleşiyorum gitme kaçma diye. Çünkü bırakmayacağım yekta anlatacaksın orda başka şeylerde oldu." "Saçım yanacak kel mi kalayım?" yanaklarını uzun uzun öptüm. "İzin verir miyim sevgilimmm. Kapa gözlerini." bana uydu ve kapattı bende az ayağa kalkıp suyu açtım ikimizde ıslanmaya başladık ellerimi saçlarına daldırıp boyayı yıkamaya başladım. Tamamen bittiğinde dudaklarına bir öpücük kondurup havluyu almak için ayağa kalktım. "Kalkma gerek yok anlatacağım." dediği şeyle sessizce kucağına geri yerleştim, "Rahatsız olmayacaksan üstünü çıkarır mısın?" olmazdım o krizden sonra bir şeyleri içimde aşmıştım. "Hayır olmayacağım çıkar sen çıkar hatta." peki dercesine kafasını salladı ve usulca çıkardı üstümü sütyen yoktu bunu bilerek istemişti. Başını göğüslerime gömdü. Saçının ıslaklığıyla irkildim hemen kaldırdı başını ensesinden tutup geri koydum ıslak saçlarını okşamaya başladım ve bir şey demeden konuşmasını bekledim. Birkaç kez sokuklandıktan sonra o güzel sesiyle anlatmaya başladı. "İşte uyandığımda bir depodaydım klasik hiç şaşmaz neyse işte öyle birkaç saat kaldıktan sonra baban bir kadınla geldi ve sevişmeye başladılar buraya kadar herşey iyiydi bananeydi onların sik sik işleri ama o kadın babanla yetinmedi kolum kırıktı burnumdan habire kan geliyordu ama yüzümdeki kanlar temizlenmişti bacağıma da pansuman yapılmıştı o an anlamıştım asla öldürmeyecekti beni. Neyse işte kadın bir anda beni soymaya başlamıştı istemedim bilmiyorum farklı mı ama bir adamın tacize uğraması utanç vericiydi parmaklarımı tek tek bağlamıştı çıkış yolu yoktu ama o kadın asla durmuyordu beni soyup dokunmaya başladı kenan gülüyordu o sıra tabi neyse işte öyle taciz etti mesela sen artık dokunamıyorsun belki bende ters tepti ne kadar çok kadınla olursam o zaman o izler daha çok gider kafasına girmiştim ne kadar da aptalcaydı dimi? Ben o kadının yüzünü hiç unutmadım ben her olduğum kadında onu gördüm ve olduğum yerden kaçışmaya başladım sana nasıl dokunuyorum rahat cevabı çok belli dalyam onu sende hiç görmedim senin hayat gözlerin beni her şeyden soyutlaştırıyor ve hissediyorum onu sende asla görmeyeceğim." gözlerimden yaşlar akıyordu ne kadar durdurmak istesemde durmuyorlardı aynı yaramız vardı ama buna rağmen benim yarama merhem olmaya çalışıyordu hemde kendine merhem olmamamışken. Kafasını kaldırmaya çalıştı yine izin vermedim ağlamamı durdursun istemiyordum ona ağlamak istiyordum. Göğüsümde hissettiğim ıslaklıkla onunda ağladığını fark ettim konuşmak istiyordum, konuşamıyordum sadece ağlıyordum ağlıyorduk onu öyle bir göğsüme bastırıyordum ki boğmuş olabilirdim ama sanki kilitlenmiş gibiyim bıralamıyordum. Baba beni mahvettin neden sevdiğim adamı da mahvettin baba neden neden. "Y-yekta yektam, ay ışığım, ay parçam, deniz gözlüm benim seni çok seviyorum çok çok aşığım yekta ağlama lütfen ağlama." çocuk gibi kafasını iki yana salladı kollarımı sonında gevşetebilmiştim. Çocuk gibi çıktı kollarımdan ve alttan alttan bakmaya başladı. Gözleri kıpkırmızıydı kan çanağına dönmüştü hemen ıslak kirpikleri gözlerini gizliyor onlara ayrı bir güzellik katıyordu. "Ağlamıyorum kiii sen ağlama öperim he gözlerinden sonra ayrılırızz." gözyaşlarımın arasından bir kıkırttı döküldü dudaklarımdan. Yüzünü iki avucumun arasına alıp başparmağım ile gözyaşlarını silmeye başladım o da aynısını yaptı. Birbirimizin gözyaşarını sildikten sonra bir anda ayağa kalktı düşeceğimden korkup boynuna sımsıkı sarıldım. "Yavaş yaa korktum." "Ben seni hiç düşürür müyüm?" düşürmezdi dimi? "Düşürmezsin ya bir gün yere çakılmama izin verirsen?" havluyu eline aldı ve odama gitmeye başladık. "O günü ölüm tarihim olarak düşün ve unut beni. " hayır unutmak istemiyordum hiçbir zaman unutmak için çaba vermeyecektim ne olursa olsun... "Ben seni unutmam unutmak bile istemem sende unutma olur mu?" beni yatağa bırakıp saçını havluyla kurulamaya başladı. "Olur hiç unutmam." çok hırçın yapıyordu acırdı öyle. Hala üstüm çıplaktı ama asla bakmıyordu rahatsız etmemek için. Onu zor durumda bırakmamak adına üzerime bir tişört geçirdim. Ve havluyu elinden alıp yavaş yavaş kurulamaya başladım. "Sessiz olma zamanı mı? Şuan çok şey anlattım susma vakti diyorsundur içinden biliyorum ama yektam ben seni hep bilmek isterim, ben senden bıkmam içinden geldiği gibi anlat tartış benimle." "Susmayacağım sana susamam şarkı söylemek istiyorum." "Söyle sevgilim sesin çok güzel özlüyorum hemen." "Hmm sevdiğin bir sanatçıdan bir şey söyleyeyim." heycanla söyleyeceği şarkıyı bekledim ama o hemen söylemedi kapının arkasına astığı gitarını aldı bana gitar çalacaktı kalbim çıkacaktı heycandan. Duyduğum şarkıyla şoka uğradım nasıl? Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine? Ne olur ıslak ıslak, bakma öyle Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine? Ne olur ıslak ıslak, bakma öyle Saçını dök sineme derdini söyle Yeter ki ıslak ıslak, bakma öyle Saçını dök sineme derdini söyle Yeter ki ıslak ıslak, bakma öyle Sürerim buluttan tarlaları Yağmurlar ekerim göğün göğsüne Güneşte demlerim senin çayını Yüreğimden süzer öyle veririm Ben feleğin şu çarkına çomak sokarım Ben felegin tekerine çomak sokarım Yeter ki ıslak ıslak, bakma öyle Ne olur ıslak ıslak, bakma öyle...
"Yekta barış akarsu nerden biliyorsun?" "Tahmin diyelim sıra sende şarkı seç sen söylerken çalayım." madem barış akarsu'dan devam ediyorduk bende en sevdiğim şarkısını söylerdim. "Mavi onu çal benden sana gelsin deniz gözlü çocuk." şuan onu sarıp sarmalamak istediğim doğrudur ama şarkıdan sonra yapabilirdim. Gözlerimi kapatıp kendimi ritme bıraktım. Çile kokladım karanfil niyetine Sabrı okşadım zorladım sen diye Baktım dünyaya senin gözünle Hep savaş, hep yıkım, ateşler içinde Mavi mavi gözlerinde hep sitem mi var Yoksa insan sevdiğine böyle mi bakar? Mavi mavi gözlerinde top tüfek mi var Böyle haksız bir savaştan kim galip çıkar? Çile kokladım karanfil niyetine Sabrı okşadım zorladım sen diye Baktım dünyaya senin gözünle Hep savaş, hep yıkım, ateşler içinde Mavi mavi gözlerinde hep sitem mi var Yoksa insan sevdiğine böyle mi bakar? Mavi mavi gözlerinde top tüfek mi var Böyle haksız bir savaştan kim galip çıkar? Bir demet beyaz karanfil ne işe yarar? Bir demet beyaz karanfil ne işe yarar? Gözlerimi açtığımda yektanın göz kırpmadan beni izlediğini gördüm biraz utanmıştım ama az önce yapmak istediğim şeyi yapıp ona koşarak sarıldım. Odanın alt tarafı diğer ucu ne diye koşuyorsun off bu salaklık fazla aşk sana yaramadı. Kes sesini iç ses Allah aşkına düşman ya. "Güzel kızımm noldu birden?" cevap vermedim daha çok sarıldım. "Çok alıştım sana yekta çok güzel herşey arada aksilikler oluyor ama sen varsan herşey hallolacakmış gibi geliyor." "Olacağım hayat gözlüm hep olacağım yakınında uzağında olsam da hissedeceksin seni tutan ellerimi." gözlerine baktım yine boğuldum denizlerinde ama o deniz bana yorgun bakıyordu uykusu vardı. "Seni uyutalım koca bebek gel." "Hayır sabaha kadar bende senle ders çalışcam yoruyorsun kendini ama karışmayacağım hedefin büyük biliyorum." bu çocuk beni deli edecekti harbiden sınava az kalmıştı o yüzden okuldan sonra hemen derse başlıyordum bazen dozu kaçırıp sabaha kadar ders çalıştığım günler oluyordu o günlerde yekta bir baba edasıyla bana yemek yapıyor arada atıştırmalık, meyve getiriyordu alışık değildim genelde yapmak istediğim ama üşendiğim için yapmadığım şeylerdi bunlar benim. Ama kötü yanı sabaha kadar benimle oturuyordu o da uykusuz kalıyordu bu sefer izin vermeyecektim. "Hayır yekta kaç gündür uyuyamıyorsun ben sadece kısa bir süreliğine böyleyim sen ne diye yorulasın ya. Hadi uyutcam seni. " tam itiraz edecekken dudağını öpüp hemen çekildim. "İtiraz istemiyorum." hep aniden öpünce böyle oluyordu donmuş gibiydi çok komikti yine öptüm, hala aynıydı ardı ardına öyle öpüp çekilmeye başladım bir anda sertçe yapışıp duvara yaslayınca neye uğradığıma şaşırdım. Oh olsun kaşındın o kadar. O kadar sert ve tutkulu öpüyordu ki ayaklarım beni tutmadı ona tutundum sımsıkı asla durmak bilmiyordum öptükçe öpüyordu ve ben bayılacak hale gelmiştim bile. "Y-yekta." sesimin heycandan titremesi hiç umrumda değildi. "Hıımm." burnunu boynuma sürtmesiyle huylanıp kıkırdadım. "Uyutalım seni bence." dilini boynumda hissetmemle kasıldım. Ama sesimi çıkarmadım. "Uyut bakalım." elinden tutup yatağa götürdüm. Önce kendim yattım üstümü çıkardım sıcaklığımı sevdiği için üstünü çıkar diyordu bu sefer demeden kendim çıkardım ve göğsümde uyuttum belli ki çok uykusu vardı çünkü hemen uyumuştu. "İyi uykular deniz gözlüm umarım güzel bir rüya görürsün." ─── ・ 。゚☆: *.☽ .* :☆゚. ─── Rüzgar Bir hafta geçmişti ve babamdan ses yoktu bir bokluk olacaktı alıyordum kokusunu. Bu süreçte dalyaya ne kadar belli etmek istemesem de ediyordum ama bir şekilde konuyu dağıtıyordum ayrılmamız gerekecek bir şeyler olmayacak değil mi? Olmasın ben ona çok söz verdim onları tutmalıyım... Ama şimdilik beklemekten başka çarem yoktu. Bugün dalyaya süpriz yapacaktım sınava birkaç gün kalmıştı bende onu bir günlük İzmir'e kaçırmaya karar vermiştim. Aşkınla kütüphaneye gitmişlerdi o sıra birkaç kıyafetini çantasına koymuştum ve gelmesini bekliyordum. Doruk arıyordu eskisi gibi değildik olamazdıkta ama bir şeyler düzeliyordu hayatıma girdiği andan beri herşeyi düzelten kadın iyiki varsın. "Ne var lan lavuk?" "Bende iyiyim kardeşim teşekkür ederim sorduğun için." "Uzatma hadi söyle bakalım." "Abi ben kendimi affetiremiyorum aşkına buzdağı öyle böyle değil yani beni o kadar çok görmezden geliyor ki nasıl yapıyorsun diye sormama az kaldı anasını satayım." Aşkının inadını bu hafta içinde tanık olmuştuk asla doruğun ona yaklaşmasına izin vermiyor diğer deyişle ağzına sıçıyordu o da çok çalışıyordu dorukla onlar gelirse aslında iyi olurdu. "Aklıma bir fikir var ama aşkına senin geleceğini söylersek gelmez o yüzden sen izmire git benim sana vereceğim konuma biz akşama yola çıkarız dalyayı sınav stresinden biraz uzaklaştırmak için küçük bir kaçamak yapayım dedim sizde gelin ikisi de çok stresli sınav için zaten." "İyi fikir aslında tamam hep izmirde gittiğimiz yere mi?" sanki araya yıllar girmemiş gibi konuşuyorduk özlemiştim sahiden. "Hayır başka bir yer az merkezden uzak kafa dinlesinler." "Tamamm görüşürüz o zamannn." "Görüşürüz." Heycan yapmıştı salak kızın kalbini gerçekten çok kırmıştı ve çaba vermek zorundaydı. Dalyayı kütüphaneden almalıydım yoksa gelecek gibi değildi tıp istiyordu çok rahat kazanacağından emindim. Çok çalışıyordu zekiydi iltifat değildi bu gözlerinden zeka fışkırıyordu resmen. Motorla giderken bir anda önümü kesen arabayla az kalsın motorla yuvarlanacaktık kimdi bu orospu çocuğu? "Babandan mesajım var bebeğim." melis ne alakaydı şimdi de zaten attığı mesaj aklımı kurcalıyordu. "Naptığını sanıyorsun? Kaza geçiriyorduk." "İyi bir sürücü olduğunu biliyorum rüzgar o yarışları birincilikle boşuna kazanmadın neyse konumuz bu değil şu kız yüzünden yarışlara bile gelmez oldun." kime neydi benim gelip gelmemem sanki çok umrundaydım onların. "Sanane melis neden heryerdesin? Salsana beni anasını satayım sal bir nefes aldır." "Müstakbel sevgilimi nasıl salayım acaba?" "Sıkmaya başladın ne istiyorsun neymiş mesajın?" bana yaklaştığı an geri çekildim. "Noldu benden etkilenirsin diye mi çekiliyorsun? İşin sadece yatmakken benimle zaman geçirmek istedin boş değildin bana rüzgar." "Ne düşünmek istiyorsan düşün ve uzaklaş benden. Ne mesajı getirdiysen söyle." beni dinlemedi bile yine yaklaşmaya çalıştı elimle durdurdum. "Melis boşuna çaba hatırlatırım ki karşımda çıplak olduğun zaman da istemedim. Şimdi de istemiyorum seni boşuna çaba . Söylüyor musun söylemiyor musun ona göre işlerim var." "Hmm ne gibi işler rüzgar?" bu kız gerçekten laftan anlamıyordu. "Sevgilim gibi aldın mı cevabını şimdi siktir git başımdan." yine beni dinlemedi kollarını boynuma sardığı an itip uzaklaştım mide bulandırıcıydı. "Offf sıkıcısın be neyse halit babamı arayayım öğrenirsin mesajı." Aramasını bekledim tahmin ediyordum isteklerini ve reddedecektim benim dalya'dan ayrılmaya mecalim yoktu. Görüntülü arıyordu o adamı göresim yoktu oysa. "Aaaa halit babama bak sen şuan yüsracığımın başında silah var tüh." Dediği şeyle kafama kaynar sular döküldü ne diyordu dalyam'a zarar mı gelecekti? Hızlıca elinden aldım telefonu çoktan sırnaşmıştı umrumda değildi. Ekrana baktığımda kalbimde bir ağrı hissettim neydi bu? Kaybetme korkusu mu? Uzaktan keskin bir nişancı dalyanın kafasını hedef almıştı. "Halit o keskin nişancıyı durdur ne istiyorsun benden Allah'ın cezası ne ne?"kolumdan tutan melisi sertçe ittim yere düşmüştü kendime hakim olamıyordum. "Ben seni uyarmıştım yekta o kızdan ayrıl demiştim sen ne dedin? Ayrılmayacağım dedin zarar vereceğimi söylemiştim. Şimdi ya melisle beraber olup sevgili oluyorsun ya da bam dalyacık ölür ne kadar da hırslı ders çalışıyor değil mi?" Nefesim kesiliyordu sevdiğimle sınanıyordum istemiyordum ondan başkasını istemeyecektim de. "Halit başka bir şey iste onu yapayım ayırma beni ondan." yalvarıyordum kimse için yalvarmamıştım bu adama ama şuan yalvarıyordum ellerim titriyordu ona zarar mı vereceklerdi? Vermesinlerdi dayanamazdım ki onsuzluğa hayır bu kadar güçlü değildim. "Hayır ayrılacaksın o kızdan anladın mı beni? Yoksa ben onu öldürerek herkesten ayırırım suçlu sen olursun." susmuyordu hala aynı şeyleri söylüyordu beni ondan ayırmak istiyorlardı. Niye ben onsuz nasıl yapardım. Karar vermem gerekiyordu hemde bir an önce. "O adamı durdur halit lütfen gitsin yanından hadi." "Kabul ediyor musun? Davetlere melis ile katılacak onunla görüleceksin babası ortak olacak bize." ne anlatıyordu bu anlamıyordum nasıl dayanacaktım sensizliğe hayat gözlüm nasıl dayanacaktım kokusuzluğuna gözümden bir yaşın düştüğünü hissettim hemen sildim onlara zayıf görünmeyecektim olmazdı. "Tamam ne haltsa o adamı ordan çıkar götür bir şey yap uzaklaşsın dalyadan çabuk halit. Halit ben kabul ettim evet ama ona tek bir zarar gelirse senin yüzünden emin ol yarattığın canavarla bizzat tanışacaksın." bir şey demesine fırsat vermeden fırlattım telefonu melise. "Sakin ol sevgilim olan oldu ne bu sinir ne zaman ayrılırsın malum şuan metres oldu tüh." "Melis sus elimden bir kaza çıkmadan siktir git." dudaklarıma kapanan dudaklar ile midem bulandı ben dalyayı istiyordum o öpsün istiyordum ama ben su'ydum o ise ateş benden uzak durmalıydı sönmeneliydi. İçimde yanan fırtınalara rağmen tepkisiz kaldım aklıma dalya geldi o beni öperken kendimi kaybedişim kalbimin ritmi şuan hiçbiri yoktu cinsel arzu bile yoktu mide bulantısı vardı, kalp ağrısı vardı. Daha fazlasını dayanamazdım sertçe melisi itip kusmaya başladım neyi kusuyordum? Kusarken kalp ağrır mıydı? Ağrırmış. Yüzüne bile bakmadan gittim olduğumuz yerden.... Dalya Son zamanlarda yektanın durgunluğu aklımdan çıkmıyordu hep düşünceliydi sorunca da geçiştiriyordu beni. Neden? O gece bana bir şeyler anlatmıştı tamam sonrası yoktu geçmiyordu durgunluğu. Babası mı bir şeyler demişti ya da yapmıştı benimle yaşamaya başladığından beri evine çok az gidiyordu annesiyle görüşmüyordu benim yüzümden ama bu işte başka işler vardı annesi hiç aramıyordu sormuyordu bile şeyma zaten başka alemde. Aşkınla yine saatlerimizi kütüphanede geçirmiş yorulmuştuk ikimizde yüksek şeyler istiyorduk birimiz hukukçu olmak istiyor diğerimiz ise doktor. Aşkının mesleğini yapmama durumu vardı buna rağmen okuyacağım diyordu hayalini bile almıştı ailesi ondan. O ıslâh evinde yaşadığı şeylerden biraz bahsetmişti ama işte anlatmak farklı yaşamak farklıydı biliyordum. Buna rağmen şuan harıl harıl ders çalışıyordu bende mesleğini yapması için herşeyi yapacaktım. "Aşkın kalk yeter be dün sabahladık bugün sabahlamayalım bu gece uyucaksın çünkü." "Az kaldı uyuyamam ben yapamam uyuyamıyorum her türlü zaten ders çalışayım bari." doruk seni geberticem evet aşkın aramalarına cevap vermiyor olabilirdi ama o da gelsindi yani o kadar eşeklik yapmıştı. "Kabullendin mi artık?" ne demek istediğimi anlamıştı ama anlamamzlıktan gelmeyi seçmişti galiba. "Neyi kelebekk?" "Aşkın." "Hemen kız zaten salak kabul ettim tabi kim yakar bu kadar canımı kalbime girmiş bir piçten başka." kafasına bir tane geçirdim yanımızdaki tuhaf adam bize bakmıştı zaten oturduğumuzdan beri kalkmıyordu salak mıdır nedir. "Acıdı salak." "Sende kendi canını yakma salak salak sürünüyor işte bırak sürünsün birdaha kırarsa ben izin vermeyeceğim bu aşka." "He he kendi aşkına bak sen kapıda şuan neyi bekliyor aramak için bir anlasam hadi gidelim enişte denen hırsızın yanına." şunların atışmaları çok güzeldi aşkın bana aşık olduğunu söyleyip yektayı deli ediyordu yekta da ona inanıp en çok onun aşık olduğunu söylüyordu aşkın ise beni çıplak gördüğünü söyleyip daha da kudurtuyordu. "Gidelim bakalım." "Naber lan enişte." "İyi evine git birkaç parça kıyafet al gidiyoruz." neyden bahsediyordu yüzü bembeyazdı aşkına kaş göz yaptım o da hemen yanımızdan ayrılmıştı. "İyi misin yüzün bembeyaz." gözlerime bakmıyordu. "İyiyim kustum sadece ondandır yani." başka şeyler vardı hissediyordum. Elimi yamağına koydum buz gibiydi irkilmişti de. "Yekta noluyor iyi misin sen? Gel eve gidelim duş al sana yemek yapayım." elimi çekmişti yanağından çekmişti dokunma der gibi... "İstemiyorum dalya İzmir'e gidiyoruz zaten hadi bin arabaya aşkını alalım dorukta gelecek çaba vereceğine söz verdi." "Yekta bir şeyler var geçiştirme beni." sinirlenmiştim sesimde yükselmişti o da anlatsındı bananeydi. "Dalya bir şey yok kötü oldum midem kustum sevmiyorum biliyorsun." yalanın kokusunu alıyordım bana yalan söylüyordu tam doğruları söylemiyordu. Cevap vermedim arabaya binip gelmesini bekledim aşkın da gelmeseydi gelmezdim konuşmazdım bile o anlatana kadar. O da arabaya bindi sessizdik ben bu sessizliği hiç sevmemiştim rahatsız olmuştum resmen. Şarkı açmalıydım belki eşlik eder bana şarkı söylerdi. Bizim şarkımız denk gelmişti gülümsedim. Seni birtek' kadının kısmında eşlik etmiştim sıra erkeğe gelmişti yekta hep söylerdi ama bu sefer söylemedi sadece bana baktı gözlerindeki duygular o kadar karışıktı ki bu sefer onu çözememiştim ağlama isteğimi bastırdım ve sessizce fısıldadım. "Söylesene." uzun bir süre ses gelmedi yola odaklanmıştı. "İstemiyorum." istemiyordu bizim şarkımızı söylemek istemiyordu. İyi değildi ondandır dimi? "Peki rüzgar." hakketmişti bunu. Gözlerinde bir şimşek çaktığını görmüştüm ama umrumda değildi. "Vardık yüsra." noluyordu gözlerim dolmuştu hemen gözlerimi kaçırıp arabadan indim aşkınla doruk bir evin kapısının önünde dip dibe girmiş kavga ediyorlardı. Eninde sonunda kavgayı keseceklerdi. Koşarcasına eve girip banyoya girdim. Yolculuk uzun sürmüştü ve o yolda uzun uzun konuşmak yerine susmuştuk. Birkaç gündür sadece durgundu şimdi ise soğuk neden? Bıkmış mıydı benden? Babam haklı mıydı? Beni hiçbir adam bu halimle sevemez miydi? Katlanamaz mıydı? Derin derin nefesler almaya başladım yekta yapmazdı bıkmazdı ki benden çok severdi... Kapının açılmasıyla kimin geldiğini anlamıştım ama ona dönmedim yüzümü yıkamaya devam ettim. "Sözler çiğnenmeye başlanmış bensiz ağlanıyor." cevap vermedim yanından geçip gitmek istedim izin vermedi nazikçe kolumu tutup kapıya yasladı beni. Gözlerine bakmamlıydım ama o soğuk bakışlar hala orda mı merak ediyordum. Baktım öyle uzun baktım ki gözlerindeki aşk beni mest etmişti çoktan. Ona çekiliyordum sessizlik vardı ama sessizliği ile çok şey anlatıyordu bana. Çekilmemeliydim bu sefer hayırdı. "Gitmek istiyorum rüzgar." "Gitme dalya." kinliydim sinirliydim de şuan bağırıp çağırmak istiyordum hiçbir şey olmamış gibi davranamazdı bana dalya diyemezdi. "Sen kendine çeki düzen verdikten sonra bana dalya diyebilirsin çekilir miisin?" (+18'msii) "Dalya'm." kokusu çok yakınımdaydı kokusunu içine çektim uzun uzun. O da aynısını yapmıştı bir şeyler oluyordu ama neydi anlamıyordum hemde hiç sadece ona çekildiğimi hissediyordum ve daha fazla çekilmek için kendimi ona itmiştim galiba bu son damlaydı bir anda kolu belimi kavradı kor dudakları da dudaklarımı sabırsızdı, tutukluydu hızlıydı bende de durumlar farklı değildi daha çok öpmek istiyordum o yüzden daha çok sokuldum hareketleri hızlıydı aceleciydi bir anda kucağında buldum kendimi hayır bu yetmiyordu bacaklarımı beline sardım ve kendimi ona bastırdım aynısını yapmıştı ikimizden de kısık sesli bir inleme dökülmüştü. Üstümdeki tişörtün yırtılma sesiyle gözlerimi açtım bende onun üstünü hızlıca çıkardım. Sanki dayanamıyormuş gibi yine buluştu dudaklarımız öyle bir hırslanmış ve kinlenmiştim ki ona Saçını sertçe çekip kafasını çektim. Dudaklarım sızlıyordu. Dudakları şişmiş tipi üst dudağını iki dudağımın arasına alıp emdim konuşmuyorduk artık birbirimizi böyle anlatıyorduk. Tüm sinirimle ısırdım dudağını kanamıştı. "Ah sil şimdi de o kanı." sesi o kadar boğuktu ki. Kanayan dudağını yaladım. İnlemesi doldu kulaklarıma çok güzeldi. "Sildim." şuan uslu bir kız olmak ona uymak istiyordum. Beni kucağından indirdi ayaklarım titriyordu tutundum gövdesine. "Y-yekta." kısıktı sesim. "Korkma bana uy sadece. " hızlıca başımı salldım. Suyu açtı içine bir şeyler koyuyordu anlamıyordum şuan üstüm çıplak karşısındaydım. Kahretsin geçmiyordu geçmek nedir bilmiyordu hala hazır değildim. Ona umut veriyordum. Vermemeliydim. "Yekta ben." "Biliyorum dalya korkma beraber olmayacağız yaralarını saracağız." hiç belli etmemiştim bu sefer çok cesur davranmıştım oysa beni bu kadar çok anlaması o kadar güzel bir duyguydu ki. "Nasıl olacak o?" artık bacaklarım titremiyordu dimdik durdum karşısında. Gözlerindeki şefkat ve merhamet bana ağırdı çok ağırdı. "Soyun güzel kızım." yenmem için yapıyordu biliyordum ama kelime can yakıcıydı buna rağmen ona uydum. Gözünün içine baka baka altımı çıkardım ama daha fazlasını yapamazdım biliyordum. Yekta fark edip o çıkardı gözü bir kere bile kaymamıştı çırılçıplaktım artık karşısında o da pantolonunu çıkardı ama boxer'ını çıkarmamıştı onu izliyordum sadece napacaktık nasıl kapatacaktık o kanayan yaraları. "Gel bakalım hayat gözlüm. " "Tamam." küvette oturdu bir babanın kızıyla ilgilenmesi kadar şefkatliydi hareketleri buna rağmen neden korkuyordum neden? Ona belli etmemeye çalıştım. "Saklama hiç konuş benimle." "Özür dilerim." beni mi yıkıyordu şuan? Başımdan aşağı inen suyla irkildim. Beni yıkıyordu yumuşacıktı hareketleri. "Özür dilenecek bir şey yok dalyam kapa gözlerini ve kendini bana bırak seni yıkarken herşeyi de yıkadığımı seni geçmişinden arındırdığımı düşün sevgilim." "Hıhı tamam." dediklerini yaptım gözlerimi kapayıp kendimi ona bıraktım elleri heryerdeydi ama dokunmakta değildi bu sevmekti galiba yaralarımı seviyordu kabuklarından arındırıp onları tertemiz ediyordu. Sertçe çekerdi babam saçlarımı o ise severek yıkıyordu ne kadar uzun bir süre beni yıkadı bende bilmiyordum ama çok güzeldi herşeyi çok güzeldi. Ellerim buruş buruş olmuştu bu demek ki çok uzun süredir ordayız uyuya kalmama ramak kalmıştı çok mayışmıştım. "Gel bakalım uyku vakti küçüğüm." beni bir bebek edasıyla kurulayıp kucağına aldı. Sanki konuşursam bu büyülü an bozulur gibiydi sımsıkı sarıldım boynuna gömdüm başımı en güzel yuvama kokladım uzun uzun o kadar güzeldi ki kokusu kurban olurdum o bana hep kurban olduğum derdi oysa ona kurban olacak kişi bendim. "İyiki varsın yekta iyiki girdin hayatıma hiç ayrılma yanımdan uyurken olur mu? Korkuyorum içim kötü." tişörtünü giydirmişti hemen kokladım bu onun kokusu değildi ki burun kıvırdım. "Yektaaa." "Hııım noldu?" cevapta vermemişti zaten iyice huysuzlanmıştım. "Bu tişört deterjan kokuyor sen kokmuyor ki istemiyorum." çıkarıp yere attım ve çıplak göğsüne yaslandım ikimizinde üstü çıplaktı şimdi göğüslerim ona sürtünüyordu kocaman yutkundum. "Dalya uyku vaktin geldi artık bebeğim." bence de uyumalıydım yoksa ikimizin de içinden pek iyi kişiler çıkmayacaktı. Kucağına yerleşip kafamı göğsüne yasladım iyice yerleşmek için biraz kıvrınmıştım altımda hissettiğim sertlikle bu sefer sesli yutkunmuştum. "Ben en iyisi uyuyayım iyi geceler deniz gözlüm. " daha fazla uyanık kalırsak iyi şeyler olmayacaktı belli ki en iyisi uyumaktı. Keşke kollarımda ölsem ay parçam... ✰⋆。:゚・*☽:゚・⋆。✰⋆。:゚・*☽:゚・⋆。✰⋆。:゚・*☽ Ardı ardına yanaklarımdan öpülerek uyanmıştım be galiba hayal kırıklığına uğramıştım çünkü öpen aşkındı kesin yektayı kovmuştu yanımdan. "Günaydın kelebeğim uyann." "Yaaa yekta nerde be." siktir benim üstüm hala çıplaktı. "Bilemiyorum artıkk gece naptıysan çocuğun boynu mora dönmüşş." ne diyordu be o? Ben ona öyle dokunmamıştım ki. "Ne saçmalıyorsun be cadı dokunmadım öyle." hemen kıkırdamaya başlamıştı şeytan ya. "Valla eniştenin boynu ortada başka türlü mü dokundunn?" tövbe estağfurullah deli edecekti. "Git git giyincem." beni şöyle bir süzdü böyle süzünce bende kendime bakmıştım üstüm çıplaktı lan benim şimdi aşkına inandır birlikte olmadık. "Ah ah o göğüsler enişteye mi gitti be vah vah anam vah." "Salak mısın aşkın?" "Evet bu da soru mu kelebeğim neyse kalk seni hazırlayacağım." beni itekleyip duşa soktu. Sapıktı bu kız gerçekten. Kıçıma yediğim şaplakla cırladım. "Lan aşkına delirtme beni neye hazırlıyorsun sapık." kıkırdayıp saçımla uğraşmaya başladı "Düğüne. Evleniyorsun kelebeğim." dehşetle baktım ne ne evliliği? "Şaka şaka gül diye seni koca evine bırakır mıyım lan ben asla kattiyen evlilik yok benden söylemesi benden isteyecek bende vermeyeceğim gebersin. " ben bu kızı yekta konusunda anlamıyordum seviyor muydu? sövüyor muydu? Hiç belli değildi. "Kızım sen yektaya neden gıcıksın." yapmacık bir dehşetle bakmaya başladı komikti gülmeye başladım. "Soru mu bu kelebeğim? Çocuk senin sevgilin senin benim kelebeğimin anlatabiliyor muyum? İhanete uğradım ben bir kere hain hani sap kalacaktık hani hani benim sevgilim olmadan nasıl sevgili yaparsın lan hain. " artık kahkahalarımı tutamıyordum öyle bir anlatıyordu ki mimikleri çok komikti. "Ay offf pardon tamam pardon senin doruğun var dün naptınız onu anlat sen." bir anda ciddileşmesini beklemiyordum iyi şeyler olmamıştı belli ki. "Yavrum." "Hıımm?" "Eğer enişte bey seni üzerse ikinci kez hapse gireceğime emin olabilirsin gözlerindeki bu ışığı ilk kez görüyorum ve gözlerine çok yakıştı hiç sönmesin." sımsıkı sarıldım onun da gözlerinde ışık yavaş yavaş olmaya başlamıştı. "Birdaha hapse girmeyeceksin çünkü yekta beni hiç üzmeyecek." bundan emindim hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım. (🤭🤭🤭🤭) "Tamamm umarım kelebeğim sana motivasyon hediyesi almıştım dur." bazen çok düşünceli olabiliyordu bende onu mutlu etmek istiyordum dorukla olanları atlamıştı kaçmıştı resmen ama ben asla unutmazdım. "Bakk." elinde tuttuğu kelebek tokasıyla hayran kalmıştım çok güzeldi hatta efsaneydi yeşille mavinin karışımıydı kristal'dendi ve büyüleyici gözüküyordu. "Bu aşkın bu çok güzel nasıl nerde buldun aradım böyle bulamadım ki hiç." "Kendim yaptım o kadarda zor değilmiş aslında alt tarafı bir haftalık deneyimimle anca oldu aslında daha güzelini yapmak istedim de beceriksizim ben bilirsin." çok seviyordum bu kızı çok. "Hayır o kadar güzel ki büyülendim resmen hadi saçıma takkk. " heycanla taktı kelebek konusunda yekta'yla anlaşmışlardı çok şükür zor olmuştu ama yekta'yı bu konuda ikna etmiştik çok şükür. "Aşkın çok güzel oldu bu çok teşekkür ederimmm." "Sen yeterki iste kelebek doktor hanım çok hastayım ilaç lazım kelebek sevgimi fazla kaçırdımmm." gülüşerek beraber hazırlandık bu kafa dağıtma iyi gelmişti bana. Hazır olduğumuzda erkekler çoktan sofrayı hazırlamış akşam mangal yapma fikrini konuşuyordu. Yektanın yanına koşup arkasından sımsıkı sarıldım. "Günaydın hani bırakmayacaktın küsüm sanaaa." "Dalyam sence ben nasıl gittim?" ikimizde aşkına düşmanca baktık o ise aheste aheste çikolatasını yiyip göz kırptı manyak yeminle. "Tamam barıştımm." "Hımm gel bakalım kahvaltı zamanıı. " hemen herkes sofraya kurulmuştu aşkınla doruk arasındaki soğuk rüzgarlar çok belliydi artık el atma vakti gelmişti bunlara. "Doruk yaptığın şeyin farkında mısın? Yoksa hala fark edemedin mi canım?" "Canın benim lan. " konuşan yektanın koluna bir şımar indirdim. "Sus bakayım." masum masum bakıp ağzına yemek tıkttı. Şapşal sonra ilgilenecektim onunla. "Farkındayım yenge özür de diledim ama işte keçi bir arkadaşın var." "Hala inat diyor lan şerefsiz herif ben seni başkalarıyla da yatarken gördüm başkasına aşkla bakarken de. Buna rağmen oturdum aptal gibi teselli verdim ama kusura bakma ben yarabandı değilim çok istiyorsan kendine eskort tut pardon ya o aşkından öldüğün kadın eskortu dimi?" "Aşkın haddini aşma." gerizekalıydı bu çocuk. "Bak hala onu savunma peşindesin aptal herif aşkına git hala ona köpek gibi aşıksın nasıl olsa git parmağında oynatsın gitte onu sev senin sevgine ihtiyacım yok benim." Aşkının sesi titremişti hemde tir tir o da istiyordu sarıp sarmalanmak ama kalbini belki de bunu kolay yapamayacak birine kaptırmıştı. Sustum dahil olmam gereken yerde dahil olacaktım. "AŞKIN BENİ BABANA BENZETMEYİ KES ARTIK O ADAM DEĞİLİM." "APTAL HERİF ONUN GİBİ DAVRANDIN BANA." Artık müdahale etmem gerekiyordu aşkın ağlamamak için kendini çok sıkıyordu kıpkırmızı olmuştu. Ayağa kalktım aşkın onun yanında ağlamak istemiyordu o kimsenin yanında ağlamak istemezdi. Ben hariç. "Doruk." Yekta kolumdan tutup tekrar oturttu. "Hayır karışma dalya bırak içindekileri atsın." "Yekta aşkın şuan ağlarsa geri dönüş olmayacak daha çok kaçacak doruk'tan ağlamak onun için acizlik." "Bırak sevdiği adama aciz kalsın o zaman." bende ona aciz kalmıştım ama bundan hiçbir zaman göcünmamıştım göcünmam da bana iyi gelmişti beni iyleştirmişti. "Yekta bilmiyorum şuan kavga ediyorlar bunlar ne zaman düzelecek anasını satayım." "Doruk Asya'dan her anlamda vazgeçtiğinde aptal herif hala seviyor." kahretsin bu kadarına izin veremezdim. "Aşkın gidiyoruz hadi." kavgayı kesip hızlı adımlarla salondan çıktı. Doruğun karşısına geçip yüzüne yumruğu geçirdim. "Şerefsiz herif aşkından emin ol öyle çık kardeşimin karşısına." bir yumruk daha. "Bu da ona bağırdığın için." hiçbir tepki vermiyordu belli ki aşkın buna iyi ayar vermişti belli. "Yekta biz gidiyoruz teşekkür ederim bugün için istersen arkadaşının yanında kal." kapı çaldı yekta bana cevap vermeden kapıya gitti kim gelmişti ki? İçimde kötü bir his vardı. "Hazırım gidelim." aşkının sesini duymuştum ama dimdik önüme bakıyordum melis yektanın boynuna sarılmıştı tamam ama neden yekta onu itmiyordu hep iterdi niye itmiyordu? "Ben geldim sevgilimm." ne diyordu bu? "Yekta ne işi var bunun burda?" bana neden bakmıyordu? Ona neden bakıyordu? "Bilmem." sesi neden hissizdi? "Ne demek bilmem yekta cevap versene düzgün." "Oyy yüsracık demedin mi canım kıza ayıp ama ben bir kadın olarak derim." neyden bahsediyorlardı. "Melis sus." hayır susmayacaktı yektanın konuşacağı yoktu çünkü. "Konuş neyi bileceğim." yekta hemen önümde durmuştu. "Çekil ya o konuşur ya da sen n'oluyor burda?" "Dalya." sesi neden bu kadar acizdi? Kötü şeyler olacaktı biliyordum hissediyordum ama beni asıl korkutan şey onları yektanın yapacak olmasıydı. "Rüzgar noluyor şuan burda bu kız ne saçmalıyor?"bana döndüğünde omzuları çöküktü. "Saçmalamıyor dalya ben bir şey fark ettim." gözlerine noldu diye sormak istedim neden bu kadar boştu şuan bana bomboş bakıyordu eski rüzgar gibi. Aynı onun gibi o da bana bomboş bakardı. Bakmasındı. "Neyi fark ettin?" "Offf drama gerek yok anlatsana sevgilim." sevgilim diyordu hala yekta lütfen konuş artık. "Dalya ben seni hiç sevmemişim gönlüm hala meliste kalmış." bakma bana bomboş deme nasıl yani nasıl sevmedi? Bakışları o kadar boştu ki. "Herşey yalan mıydı yani söylesene." asla güçsüz durmayacaktım senin karşında rüzgar keskin. "Evet." işte bu son darbeydi. Daha çok baktım gözlerine kendimi aradım ama yoktum orda karanlık vardı. "Anladım rüzgar mutluluklar." herkes şaşkındı belki de rüzgar bile ama tepkisiz kalacaktım. Dış kapıya yöneldim yavaşça açtım herşey çok yavaştı kalbimin ritmi bile. Öyleyce gittim ordan arkamdaki deniz bakışları sırtıma birer bıçak saplamıştı yara açmıştı kanıyordu oluk oluk ayakta nasıl duruyordum ben? Ayaklarım nasıl tutuyordu? Ağlamak istiyordum ağlamaloydım ama ağlarsam gözyaşlarımı silecek adam yoktu ki o saplamıştı hançerlerini bana hani yekta yapmazdı artık içimden bile ona yekta diyemiyordum. Öyle bir acıydı ki bu... Öyle çekip gittim oralardan arkamdan aşkının sesini duyuyordum ama duramıyordum da. En acısını yaşatmıştı bana. Öylece onda benden büyük bir parçayı çalmış öylece gitmeme neden olmuştu... ❀══❀ Allah belamı verecek biliyorum MDMDMDÖDÖDÖSÖSÖ |
0% |