@soldeinvierno
|
İyi okumalar başka bir şey diyemiyorum ağlıyorum çünkü... Model:Pembe mezarlık Barış manço:Kol düğümleri Müslüm gürses:Nilüfer Nilüfer:Kavak yelleri "YEKTA." onu çağırmıştım defalarca gelmeyecek miydi yoksa? Lütfen gelsindi lütfen bu nasıl çaresizlikti? Beni mahveden adam gelsin diye yalvarıyordum. "Bırak beni orospu çocuğu bırak." "Asla eğlencez burası tenha yerdir bulamaz her kimi çağırıyorsan." daha çok çırpındım ses yoktu gelen yoktu... Dudaklarıma yapışan pislik adamla şok oldum hayır izin vermeyecektim beni mahvetmelerine izin vermeyecektim. Kasıklarına attığım tekme ile inlemeye başladı fırsatı kullanıp geldiğim yönden koşmaya başladım hiç değilse aşkın ya da doruğu bulurdum. Sert bir bedene çarptığımda çığlık attım nasıl yetişmişti bana ama burnuma dolan deniz kokusuyla afalladım gözlerimi açmak istemedim. "Dalya." hayır bu sefer olmazdı bana dalya diyemezdi hemde asla. "B-bana sakın dalya deme dalya öldü." ölmemişti aslında denizini herşeye rağmen bekliyordu. "Dalyam aç gözlerini." yüzüne okkalı bir yumruk attım. "ANLAMIYOR MUSUN SEN DALYA ÖLDÜ HATTA YAŞASA BİLE SEN O HAKKI KAYBETTİN SEVMEDİĞİN BİRİNİN YANINDA DURMA GİT GİT." gitme lütfen gitme o adam gelebilir lütfen gitme rüzgar. Gitmedi hareket dahi etmedi benim mi gitmem gerekiyordu yani? İçtiğim günün Allah belasını versin. "Gitsene ne duruyorsun herşey senin yüzünden herşey pişmanlığımsın rüzgar keskin bunu defalarca diyeceğim. Şimdi birdaha hayatıma girmemek üzere çık." "Seni aşkının yanına bırakayım heryerde seni arıyor. " bu sefer kaldırdım başımı açtım gözlerimi ve gördüğüm görüntü ile dondum az önce bir şeyi yoktu şimdi ise yüzü kanlar içindeydi. Dayak yemişti. "Ben kendim giderim rüzgar çık hayatımdan sevmediğin birine gerek yok hayatında." bakışları niye eski rüzgardı o gitmişti eski o olamazdı. "Deme. Sesini duydum beni çağırdın noldu lütfen söyle gideceğim." söyleyip söylememekte kararsız kaldım tabiki söylemeyecektim. "Hiç yanlış duymuşsun." yalan söylüyorum lütfen anla. "Küçük orospu buldum senii." duyduğum sesle irkildim şuan napmam gerekiyordu? Kime sığınacaktım? "R-rüzgar." kaskatı kesilmiştim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zor duymuştum. "Hayırdır sende kimsin? Laflarına dikkat et pezevenk." beni yanına almıştı sımsıkı tutmuştu keşke şuan herşey normal olsaydı da ona sığınsaydım. "Seni ilgilendirmez yanındaki orospuyu ver." "NE DİYORSUN LAN." bağırış sesiyle olduğum yerde daha çok irkildim rüzgar bağırırken ondan korkuyordum. Uzaklaştım biraz ama anlamıştı daha sıkı tuttu elimi daha çok çekti kendine. Sondu biliyordum zaten ayakta zor duruyordum. Yasladım kendimi ona yoksa titreyen dizlerim asla bana yardımcı olmayacaktır. Umarım birdaha bağırmazdı. "Bu kız orospu ya babasıyla toplu sikmiştik çok zevkliydi." yektanın gözlerindeki ifade öyle bir değişti ki bu sefer gerçekten ondan korkmuştum beni yavaşça kaldırıma oturttu sonra öyle hızlı bir şekilde adamın yanına gidip yumruk attı ki ne ara oldu anlamadım bile korkuyordum. Çok korkuyordum dizlerimi kendime çektim. Baba nolurdu beni sevseydin nolurdu bana o acıları yaşatmasaydın. Nolurdu sanki senden nefret etmeseydim annemi öldürmeseydin. Bir silah sesi patladı çığlık attım korkuyordum ya rüzgara bir şey olursa? O silah ne zaman çıkmıştı ortaya? Kafamı dizlerimden kakdırdığımda rüzgarın değil o adamın yerde kanlar içinde görmüştüm. "Dalyam bitti hadi güzelim gidiyoruz." donnmuştum. Hareket dahi edemiyordum. Kan vardı hemde çok kan vardı o silah nasıl patlamıştı yekta mı yapmıştı? Ama o korkardı ki en büyük korkusu katil olmaktı. "Y-yekta korkuyorum." yine o güven dolu kollar beni sardı. Kafamı boynuna gömdüm tir tir titriyordum zaten yürüyemezdim. "O-o adama nolacak?" umrumda değildi ama rüzgara bir şey olsun istemiyordum da. Aptaldım hala onu düşünecek kadar. "Boşver birdaha karşına çıkmayacak emin olabilirsin seni aşkının yanına bırakayım." benim yanımda daha fazla kalamaz mıydı? Keşke kal diyebilseydim. "Hapse mi gireceksin yani?" güldü gerizekalı hep böyleydi konu oysa umrunda olmazdı. "Girmem bu adamın öleceğini de sanmıyorum alt tarafı karnına kurşun yedi." sözleri ve gözleri acımasızdı, sertti. Rüzgar gibi keskin ve sert. "Anladım hani öldürnezdin kimseyi?" "Bazı sözler çiğnendi bazı şeyler değişti diyelim." peki dercesine kafamı salladım. Biz bitmiştik. Biz en güzel anımızla bitmiştik. Biz kötü bitmiştik. Biz yaşarken bitmiştik. Bize yazıklar olmuştu. Bunu anlamak ve kavramak ne kadar da acı vericiydi. Bunu keşke hiç kabullenmeseydim ama şuan çok iyi anlamıştım. Biz bitmiştik. Otele kadar beni kucağında taşımıştı itiraz etmemiştim çünkü sondu biliyordum bu sefer veda edecek şekilde sarıldım son kez... Beni aşkınlara bıraktı aşkın çok korkmuştu hemen sarıp sarmalamıştı olanları sonra anlatmak istediğimi söyledim. O da bir şey demedi zaten. O böyleydi beklerdi beni bende zamanında anlatırdım. Rüzgarın yanında şuan kimse yoktu doruk benim yanımdaydı, aşkın zaten ona nefretle bakıyordu. Bana son kez gülümsedi ve yanımızdan ayrıldı gözlerindeki ifade enkazdan farksızdı. Bu enkaz bana ağır gelmişti. Ama yapacak bir yoktu artık o enkazı o yaratmıştı. Kendi elleriyle bizi bitirmişti. Kendi elleriyle bizi toprağa gömmüştü. "Neden yanındaydı bu pezevenk?" "Birinin elinden kurtardı." anlatmak istemiyordum şuan aşkının öfkesini görüyordum. Eline kaydı gözlerim kızarıktı aklıma gelen düşünce ile ona öfkeyle baktım. "Rüzgarın yüzünü o hale sen mi getirdin?" bendeki soruydu kesinlikle oydu. "Hakketti bunun için kızmayacaksın umarım." kızacaktım çünkü hala seviyordum ve yüzünün hali berbattı. Ama kızmamalıydım da farkındaydım. "Yapma demiştim." aşkının kaşları havalandı. "O da arsız gibi seni sormasaydı hiçbir şey olmamış gibi dalya nerde demeseydi." anında gözlerim doldu. "Dalya deme." bu sefer kırgın bakan oydu elimde değildi dalya anneme bide yektaya özeldi olmazdı. Yekta yoktu geriye kaldı bir annemde yoktu. "Ağlama birdaha demeyeceğim söz." ne ara ağlamaya başladığımı da anlamamıştım aşkın da benimle ağlıyordu. "Birdaha da dövmeyeceğim üzülme." başımı salladım uyumak istiyordum keşke kollarında uyusaydım ama artık o kollar bana haramdı. "Uyumak istiyorum sadece." ikimizde otele doğru yol almaya başladık doruk gelmemişti. Acaba yekta hayır diye geçirdim içimden rüzgar. Onun yanına mı gitmişti? Umarım giderdi yalnız kalmasın daha fazla. Şuan kendimi duvardan duvara vurmak istiyordum. Kafamı yastığa koyar koymaz uyumuştum. Doruk Olanları aklım hala almıyordu ortam çok karışıktı kime neye inanacağıma şaşırmıştım. Rüzgar aşıktı onu ilk kez böyle görüyordum. Tamam hayatındaki birkaç kadına rastlamıştım ama hepsi tamamen ona taciz eden kadını unutmak için kendini korumak için verdiği ters tepkiydi. Onlarla aslında tam yatmıyordu bunu sadece o kadınlar ve ben bilirdim sarhoş olunca yatıyordu ne taraftan bakarsak bakalım yanlıştı yaptığı ama ona bir şey diyemezdim bende asyadan sonra aynısını yapmaya başlamıştım. Aşkın şuan tam hayatımda olmasa da artık yapmayı kesmiştim ama beni birkaç kadınla gördüğüne emindim biz aslında o gün tanışmış sayılmazdık onun için öyleydi. Ben onu hep görüyordum hatta bir kere onunla yatmak istediğimi söylemiştim ve aldığım cevap okkalı bir yumruktu. Hala o yumruğu unutamıyordum ama gelip geçmişti. Ve ben Asya'ya olan aşkımı unutamıyordum. Aşkın Kardeşiyle ağlamış o uyuduktan sonra da onun acısına ağlamıştı şuan rüzgarın peşinden gidiyordum yüsra uyucaktı ve aşkın yine aynı yerde ona ağlayacaktı. Benimde artık bir şeyleri bulmam ve anlamam gerekiyordu biz barışmıştık ona wırtımı dönecektim ama yıkılmış hali içimi acıtmıştı onun yağmurdan hiçbir farkı yoktu kardeşim gibiydi. Tahmin ettiğim gibiydi sahildeydi ve içiyordu. Nefret ederdi gözlerinden ama yine denize kendine sığınırdı. "Abi iyi misin? Neden bunu yaptın?" cevap vermedi elindeki içkiyi başına dikti. "Birini öldürsek onu saklasak ve hapse girmesek nasıl yapılır?" kafayı yemişti kesinlikle. "Ne saçmalıyorsun abi?" "Bana yardım eder misin?" bir sorun vardı yediği boku bilmek için yanında olmalıydım. "Ederim kimi öldürüyoruz?" ne kadar riskli bir şeye giriştiğimizi biliyordum yakalanabilirdikte ama olsun değerdi. "Biri işte kapattım bir depoya işkence edeceğim orospu çocuğuna sonra öldürürüm gerisi sende düşünemiyorum hayatım durdu hayatım vardı benim hayatım gitti benim yüzümden." rüzgarı ikinci kez ağlarken görüyordum ama bu seferki farklıydı sessiz değildi sesliydi. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Şuan anlamıştım rüzgar mecburdu ve yapmıştı rüzgar mecburdu ve kendini yakmıştı. Şuan herşeyini kaybetmiş bir adam vardı. "Tamam bana konum atarsın yakalanmayacağız." "Aşkını üzme ona da üzülür dalya hem o kız iyi yani dalyayı çok seviyor dalya da onu." "Bunu neden yaptın? Canın bu kadar çok yanarken bunu neden yaptın rüzgar söyle kardeşim yardım edeyim hadi. " başını salladı kalktı ve gitmeye başladı dur demedim. Diyemedim. Ona yardım edecektim. Gerekirse barışmaları için herşeyi yapacaktım. Otele geri döndüğümde aşkını locada dertli bir şekilde oturduğunu gördüm. Yüsra kadar üzülen biri varsa da o kişi aşkındı ben bile onun kalbini kırdığımda böyle davranmamıştı saklamıştı acısını ama şimdi şimdi o kadar çok saklayamıyordu ki gözleri hep yaşlıydı. Elini sarmanıştı sar dememe rağmen. Rüzgarın yüzünü dağıtan oydu onu gördüğü an dövmüştü engel bile olamamıştım çünkü bende ondan güzel bir tekme yemiştim. Bu kız nasıl bu kadar güçlüydü? "Elini sarmamışsın."Duymamıştı beni elini ellerimin arasına aldığımda irkilmişti. "Napıyosun?"sarmayacağını bildiğim için sargı bezini almıştım yanıma ve moraran güzel elini sarmaya başladım. "Sarıyorum sarmadığın elini." "Bunlara ihtiyacım yok asya burdaydı seni arıyordu onun yanına git istersen." bunu öyle soğuk demişti ki bir an düşündüm acaba asya ona ne demişti? "Banane ondan? Ben seninleyim senin yanındayım umrumda değil o." ifadesi hiç değişmedi önceden olsa gözleri parlardı. Onu kaybetmiş miydim? "Çocuğunu taşıyan kadın ben değilim hiçbir zaman da olmayacağım görüşürüz sabah uçağımız var bizim son görüşüm seni galiba mutlu ol sevgilin ve bebeğin ile. " ne diyordu dedikleriyle yerimde donakalmıştım hattâ o giderken durduramamıştım bile. YÜSRA Aşkın beni uyandırmıştı İstanbul'a geri dönüyorduk ve burda olan herşeyi burda bırakacaktık. Aşkında yıkılmıştı. Çünkü dediğine göre asya hamileydi elindeki DNA testini göstermişti aşkına ve gebelik testini. Aşkın hiçbir şey diyememiş ve ordan ayrılmıştı. "Aşkın yapamayacağız girmeyelim sınava başka şehre gidelim orda bir ev tutalım çalışalım birdaha hazırlanalım." "Sen nasıl istersen biliyorsun sen olduğun sürece bana fark etmiyor ama evlerimiz napacağız?" "Bilmiyorum mezun olalım bir düşünürüz." başını salladı usulca. İkimiz niye hep aynı şeyleri yaşıyorduk? Artık bu bizim lanetimizdi galiba. Bindik uçağa ikimizde izmir'de çok şey bırakmıştık en çokta kırık iki kalp geride kalmıştı. "İyiki varsın kelebeğim." "Sende iyiki varsın yavrum bugün bende kal." başını salladı hızlıca benimle uyurken kabus görmüyor demese de anlıyordum. İstanbul'a vardık ama artık istanbul bile eski istanbul değildi. "Sahile gidelim seversin." severdim ben sahili çok seven ama denizden korkan o kızdım ve bu kız bie denize aşık olmuştu boğulacağını bile bile deniz onu tutardı deniz boğulmasına izin vermezdi ama denizin ilk işi onu boğumaktı. "Artık sevmiyorum eve gidelim uykum var." "Hep uyuyacak mısın böyle?" usulca başımı salladım. Bitkin hissediyordum daha ne kadar devam edecekti bu durum bilmiyordum ama olsun ben evimde yıkılayım dışarda değil o bana yeterdi. "Yorgunum geçsin yeter başka hiçbir şey istemiyorum." "Tamam bende eve uğurayayım birkaç eşya alayım kilitleyeyim heryeri." sımsıkı sarılıp ayrılmıştık. Eve girdiğimde bir koku hakimdi onun kokusu biz aynı evde yaşamaya başlamıştık. Ve heryerde o vardı. Kokusu, dokunuşları heryerde rüzgar vardı. Koltukta sıcaktan çıkartığı tişört vardı. Yeşildi benim için onlarca yeşil tişört almıştı. Elime aldığımda kokusu burnuma doldu daha yakından koklamak istedim. Burnuma yasladım dünyanın en güzel kokusunu. O kadar keskindi ki kokusu. Gözlerim doldu. Takıntılıydı ama benimle yaşadığından beri düzen takıntısı yok olmuştu resmen heryerde tişört vardı yeşil, mavi ve siyah rüzgar bundan ibaretti. Biz bundan ibarettik. Nasıl silecektim hayatımdan mavi rengini? Pişman mıydım? Asla hissetirdiği her duygu o kadar özel ve unutulmazdı ki. Unutmak istemiyordum o yaksın canımı eyvallah. Ama olsun onu unutmamak için elimden geleni yapacaktım. Rüzgar keskin istediğin olmayacaktı ben seni unutmayacaktım. Toplaya toplaya girdim odama masanın ortasındaki mavi ve yeşil kapaklı defterler karşıladı ilk beni. ~Geçmiş zaman~ "Günlük tutman çok güzel." günlüğümü okutmuştum herşey ortadaydı artık çırılçıplaktım. "Sende tutsana iyi geliyor." gözlerinde bir acı daha geçti artık benden saklamıyordu. "Naptı?" anlamıştım tabiki babası bir şey yapmıştı. "Eskiden öylesine tutardım hatta sözler yazardım babam görmüştü. Böyle on dört ya da on beş yaşlarımdı onu alıp yaktı bende o alevi izlemekten başka bir şey yapamadım." ben bu çocuğu içime hapsetsem olmaz mıydı? Böyle sımsıkı koydumda saklasam. Benim yanımda hep o acı çeken çocuk vardı saklamıyordu kendini. "Ohh yine yaparız sevgilim sen yeterki iste.* omuz silkti şuan çok tatlıydı. "İstemiyorum ki artık." kafasına bir tane geçirdim. "Acıdı anasını satayım." öptüm hemen başını. "Sus lan bebeeee uyuu." bunu hemen kabul etmişti sımsıkı sarıldı bana. Bende onu uyutup hızlıca üstüme bir şeyler geçirdim. Seke seke evden çıktım ve bir kırtasiyeye gittim ilk. Ve yemyeşil üstünde küçük yıldızlar olan bir defteri aldım ve koşarak eve gittim. İçine onu ne kadar sevdiğimi yazdım ona ufak ufak birkaç saçma resim çizip bizim resimlerim izden birkaç tane yerkeştirip yanına sokulup uyudum. "Dalya kalk kalk." boynuna sarıldım kalkmak istemiyorum kucağına al demekti bu. Hemende anlamıştı. Başımı güzel boynuna yasladım ve sımsıkı sarıldım. "Günaydın sevgilim kahvaltı hazırladım bize." kedi gibi burnumu boynuna sürttüm. "Hmmm ellerine sağlık şey hediyemi gördün mü?" "Ne hediyesi?" görmemişti başımı kaldırdım hemen. "İndir beniii hediyemi görnedinn öküz müsün baksana etrafınaa." kızmıyordum tatlı tatlı demiştim bunun karşılığında dudağıma minik bir buse kazanmıştım. "Uyanır uyanmaz saatlerce seni izliyorum ne ara bakayım? Nasıl senden başka tarafa bakayım? O uyurken ki güzelliğini bilir misin sen? Bilmezsin sevgilim hadi hediyemi ver." beni mest edip kucağından indirdi. Kalçama yediğim şaplakla cırladım. "Adisin yekta yok sana hediye yemek yicem ben." öyle bir kahkaha attı ki daha da sinirlendim bacağına bir tane tekme geçirip odaya koştum. Defter yerindeydi. Salak izlemişti saatlerce tipime baktım. Çığlık atmamak için kendimi tuttum lan bu tipi mi izlemişti saatlerce? Göz altlarım mosmordu ağzım burnum yer değiştirmişti. En kötüsü de sütyen yoktu üstümde ve giydiğim beyaz tişört hiçbir şey saklamıyordu. Yerin dibine girmek istedim hatta girdim de kafamı yastığa gömüp çığlığı bastım bu kadar rezil bir insan olamazdım. "Dalya hadi ya acıdı bu arada yumurta soğuyacak ve soğuk yemiyorsun."Tanıma be adam bu kadar. Üstüme başıma çeki düzen verdikten sonra elimdeki defter ile koşarak gittim ve kucağına oturdum. "Alll" defteri verip tepkisini izlemeye başladım önce dışına baktı. Tebessüm etti herşeyi anlatan tebessümlerindendi bunlar. İçini açtı birkaç resimimizi de koymuştum ama onlar hızlıca açtı diye düşmüşlerdi. Hemen toplamaya başladı eli kanıyordu ve bizim gülerken ki bir resmimize damlamıştı. "Noldu eline yekta ya. " "Domatesi keserken oldu da durmuştu neyse yıkayayım dur." ~Şimdiki zaman~ Devamını hatırlamak istemedim çünkü çok güzeldi şimdi gibi değildi. Şimdi harebeydik. Elime aldım defterimi onunki de yanındaydı. İçini açtığımda yere düşen kağıtlarla dizlerimin üstüne düştüm. Bir sürü mektup vardı ve bu mektuplar o kadar çoktu ki elime bir tane aldım ve titreyerek okumaya başladım. Sevgilim bunları okuduğun zaman gül önce tamam mı benim hayat gözlüm. Bu satırları hem seni izlerken yazıyorum hemde içimdeki boşluğu güzelliğin ile dolduruyorum. Ben güzel söz bilmem çok malum hayvanım bilirsin ama sana dünyanın bütün güzelliklerini yaşatacağım. Bir ara internette açıp bakmıştım kadınlar ne sever diye sonra bir baktım ki sen eşsizsin sen onlar gibi değilsin aykırısın, hırçınsın ve çok güçlü. Bu bir iltifat değil dalyam sen bu dünyadaki en güçlü kadınlardan birisin buna inanarak yaşa ama bana sığınmaktan da sakın çekinme iki yaralı kuş gibi çırpınırız ama en sonunda kanatlarımız ile sararız birbirimizi. ~Seni çok seven deniz gözlü çocuk. 03/04
Bu başka bir mektup bunları ne zaman okuyacaksın acaba? Sınavına çok az kaldı gerginsin streslisin ama yapacağına inancın tam çünkü annen söz konusu sabaha kadar seninle çalışıyorum seninle beraber bende bir hayal oluşturdum ama kesin değil olana kadar da söylemem malum seni üzebilir... ~Seni çok seven deniz gözlü çocuk 12/04
Sevgilim iyi şeyler olmuyor ben senden artık bir şeyler saklıyorum özür dilerim... ~Senin için herşeyi yapacak deniz gözlü çocuk. 13/04
Güzel kızım bunu derken korkuyorsun biliyorum ama korkularını yenmeni istediğim için diyorum ve görüyorum işe yarıyor. Taciz nedir bilirim ayrıntılı anlatmadım sana zamanı geldi galiba. Babandan önce olan bir şeydi. 9 yaşımdaydım o zamanlar annem kardeşim ve yonca ile yurtdışına çıkmıştı cezalıydım. İşte odamdan çıkmazdım ama avıkmıştım çıktım. Çığlık duydum korktum oraya gittim çığlıklar daha da yükseldi meğerse inlemeymiş. Küçüktüm nerden bilecektim. Babamla bir tane esmer kadın annemi aldatıyordu. Ve bunu görmüştüm odaya ne zaman girmiştim bilmiyordum bile babam beni görünce hemen ayaklandı ve odama nasıl izinsiz girersin diye tokat atmıştı. İlk tokat mıydı hayır alışkındım hiçbir mimik oynamadı yüzümde.
"Anneme neden yaptın?"sadece bu çıkmıştı ağzımdab gerisi bana bağırışları ve hakaretleriyle dolu kadın onu durdurdu bana yaklaştı kurtaracak sandım çıkaracak beni burdan en azından iyi bir şey yapacaktı. Ama öyle olmadı. Pantolonumu çıkardı bana dokunmaya başladı o yaştaki çocuk o an napabilirdi bilmiyorum ben sadece durdurmaya çalıştım çırpındım aynı senin gibi sende mi böyle çırpındın? Babam sadece izledi biliyor musun? Dalya tek dileğim bu kadar çok canının yanmamış olması bu ilkti ben sana ikinciyi anlattım... ~ Seni her şeyden seven deniz gözlü çocuk... 18/04
Bırtanem bu mektuplar günden güne artmaya başladı. Sana yazmak iyi hissettiriyor. Ben ve yonca yaramazlık yapmıştık galiba şeymanın oyuncağı kırılmıştı. Babam çılgına dönmüştü. Yoncaya vurmak istedi izin vermedim vermezdim de zaten. Bizi evin bodrumuna soktu kapıyı kilitledi meğer cezaymış o kadar karanlıktı ki dalya yanımda yonca vardı güçlü durmalıydım tekmeler savurdum bağırdım haykırdım. Kimse gelmedi annem bile o gün anladım aslında ne kadar çığlık atarsan at seni duynak istemeyen duymazdı hayat gözlüm. Şimdiki çığlıklarımı duy lütfen... 26/05
Dalya herşey bitmek üzere napıcam ben? Dalya çok çaresizim dalya mahvoluyorum dalya ben sana sarılmaya doymamıştım ki daha. Dalya özür dilerim dalya öleceğim söz dalya sözüm olsun sana o gün öleceğim. ~Sensiz ölen yekta.... Tarih yoktu bunda ama üstündeki ıslaklıklar yeni olduğu belliydi. Bu mektuplar neydi böyle? Ne zaman yazmıştı heryerde mektup vardı okumak istemiyordum artık okursam kaybederdim okursam affederdim. Kalbim nasıl affetsindi. Çöktüm yere hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım ben yüsra dalya sakın asla bir adam için ağlamam demiştim. Büyük konuşmuştum. Ben yüsra dalya sakın bir adama asla kendimi teslim etmem demiştim teslim etmiştim. Ben yüsra dalya sakın babamın soyadını taşıdığım için kendinden nefret eden buna rağmen babasına saf bir sevgi besleyen o aciz kız çocuğu. Ben yüsra dalya sakın bu sondu dedim içimden bu sondu dalya artık sen bu sefer hiçbir şekilde dirilmeyecek şekilde öldün. Bu son ağlayışımdı sarsılarak bağıra bağıra ağladığım son ağlamamdı. RÜZGAR Dalyaya acılarını yaşatanlardan biri yaşıyordu artık yaşamayacaktı onu paramparça edecektim. Babamın yarattığı canavar işte şimdi ortaya çıkacaktı. Dalya yoksa yekta yoktu. Dalya yoksa rüzgar vardı ve rüzgar acımasızdı. Rüzgar dalya için katil olurdu hemde çok güzel olurdu. Kendimi gelerek hızla deponun yolunu tuttum artık gözüm dönmüştü bende farkındaydım. Olsun dönsün artık benim kaybedecek hiçbir şeyim kalmamıştı. Depoya girdiğimde onu bağladığım sandalyede çırpınırken buldum bu görüntü bana gereğinden fazla haz verdi. Benim güzel kızımı da böyle çırpınmıştı ama acımamışlardı. "Selammm nasıl hissediyorsun bakalım ölmeden önce orospu çocuğu?" (Buralar fazla kan ve vahşet içerdiği için uyarayım dedim bölüm öyle bitecek sevmeyen geçsin) "Öleceksin biliyorsun dimi? Burdan kurtulacağım beyaz kafa ve artık o zaman benden kaçamayacaksın." "Burdan kurtulacağını kim söyledi sana? Burdan cesedin çıkacak tühh spoiler verdim napalım artık arada kaçar ağzımdan bir şeyler." kıyafetlerini kesmeye başladım dehşetle bakıyordu daha çok dehşet verici şeyler yaşanacaktı. "Napacaksın bana?" kestiğim bıçakla bilerek kolunu şaşırmış gibi yapıp gülmeye başladım. "Aaa tühh bilerek oldu kusura bak canım benimm." ve çizdiğim yeri daha derin çizmeye başladım çığlık atmaya başlamıştı oysa bunlar ısınmaydı. "Bırak beni orospu çocuğu bak elimde videolar var yemin ederim ki heryere yayarım." öyle bir kahkaha attım ki bu kahkaha da ki psikopatlığı ben bile duymuştum. "BİRDAHA DESENE LAN OROSPU ÇOCUĞU NE VAR ELİNDE?" Elime aldığım makasla parmaklarından ikisini kestim. Çığlıkları o kadar çok hoşuma gidiyordu ki. Bir parmak daha ve bir parmak daha artık kan kokusu geliyordu burnuma itin kanı o kadar iğrenç kokuyordu ki. "O videoları verirsem bırakacak mısın?" kanacak kadar aptaldı burdan kaçamazdı öyle tenha bir yerdeydik ki. "Evet bırakacağım ver o videoları." "Telefonumda gizli sekme şifre 56499." cebinden telefonu aldım ve dediği yere baktım gerçekten de o videolar vardı. Beş tane beş kere beş kere dokunmuştu bu adam bile en az beş kere dokunmuştu babası kaç kere dokunmuştu o zaman? Kezzap döktüm vücuduna o çığlıklar eşliğinde yanarken yere çöktüm açtım bir video. Dalya çırılçıplaktı ve yatağa bağlanmıştı. "DOKUNMA YALVARIYORUM DOKUNMA." "BABA DOKUNMA." "AAHHH BABA LÜTFEN." "BABA CANIM YANIYOR DOKUNMAYIN. " "LÜTFEN KİRLETMEYİN ARTIK BENİ LÜTFEN BABA." Onu susturan şey yediği tokat olmuştu ve ağzına sokulan penis. Nefesim kesildi. Diğer videoları da izledim. Kadınlar vardı hepsi ona dokunuyordu herkes şen kahkaha içindeydi dalya ise sadece ağlıyordu hıçkıra hıçkıra şuan ki ben gibi öyle bir hıçkırarak ağlıyordum ki sesim bütün ormanda yankılanıyordu bu adamın çığlıklarını bastıracak kadar çok ağlıyordum. Videoların hepsini kendime yolladım. Ve telefonu paramparça ettim. Zar zor ayağa kalkıp adamın yanına kadar gittim yanmıştı heryeri bu yetmezdi bu bana asla yetmeyecekti. Büyük makası alıp penisini kesmeye başladım yavaş yavaş parça parça. Artık çığlık bile atamıyordu. Sesi kısılmıştı dalyamın sesinin kısıldığı gibi. "DUR ARTIK YALVARIYORUM DUR ARTIK." "O DA SİZE YALVARDI LAN KÜÇÜCÜKTÜ DAHA O YAPMAYIN DEDİ SİZ İKİ SİKİK SEVK UĞRUNA DEVAM ETMEDİNİZ Mİ? ETTİNİZ LAN HEPİNİZİN İLİĞİNİ KURUTUCAM." Yetmiyordu ne yapsam yapayım yetmiyordu kestiğim penisine kezzap döktim bu söndü galiba onun için çünkü acıdan bayılmıştı. Bulduğum kirli suyu yüzüne fırkattım irkilerek uyandı. "Daha bitmedi şampiyon." bıçağı heryerine en derinlere saplamaya başladım her sapladığımda yüzüme vücuduma kanlar fışkırıyordu ama o kadar zevk veriyordu ki bu kan bana alıyorum intikamını miniğim alıyorum intikamını hayat gözlüm alıyorum küçük kızım... Heryerini paramparça etmiştim yerlerde uzuvları vardır eli iğrenç penisi parmakları bu manzara midemi bulandırması gerekiyordu ama o bile yoktu artık babamın istediği o canavar olmuştum artık. Olsun dalyam bak intikamını aldım sevgilim. Şimdi sıra bendeydi. Bulduğum ipi duvardaki kanca ya sabitledim bu bir şanstı bununla uğraşmayacaktım. Bıraktım kendimi o ipten dalya benden nefret etmişti. İntikamını almıştım artık yaşama sebebim kalmamıştı...
|
0% |