Yeni Üyelik
36.
Bölüm

33. Bölüm|Veda ve dostluk

@soldeinvierno

Keyifli okumalar🦋

Yorum ve oy vermeyi unutmayın🦋

Uzak yol

Son arzum

Son bakış

Halledemedik

Kapının tıklanma sesiyle olduğum yerden zar zor kalktım elimdeki mektupları atmak istedim. Yırtıp parçalamak istedim. Ama yapamadım yapabildiğim tek şey onları çekmeceye özenle koymak oldu.

Gelen belliydi aşkındı elindeki poşetlerle gülümsedim. Belli ki ikimizin de kendisini toparlaması gerekiyordu.

"Hoşgeldin yavrum."

"Hoşbuldummm hava buz gibi izmir çok sıcaktı dondum dondum."

"Geç geç salak incecik giyinmişin." koşarak yorganın altına girdi bu haline güldüm ve evi toparlamaya devam ettim onunla ilgili olan herşeyi bir poşete koydum. Kocaman bir poşet olmuştu ne ara bu kadar eşyası dolmuştu evime?

Banyoya girdiğimde yerler ıslaktı aklıma su savaşı yaptığımız anla doldu. Dolmamalıydı artık düşünmemeliydim. Orayı da temizledikten sonra en zor yere geldim mutfak çünkü darmadağındı rüzgar yemek yapmıştı ve yemek yaparken çok dağınık biriydi yaptığı yemek dolapta duruyordu acaba bozulmuş mudur? En sevdiğim yemeği yapmıştı annemden sonra ilk kez biri bana bu yemeği yapmıştı. Aşkından sonra. Korkuyla açtım dolaptaki biber dolmasını çıkardım tadı acıydı bozulmuştu ama olsun o yapmıştı çok az yemiştim olmamıştı ama olması için elinden geleni yapmıştı elimdeki tencereyi masaya bıraktım ben bu dolmaları yiyecektim. Ağlaya ağlaya yedim o kadar çok ağladım ki içler acısı bir haldeydim. Boğazıma takılan lokma ile öksürmeye başladım ölüyordum galiba yoksa kalbim bu kadar acımazdı.

"Kelebeğim sakin ol al iç şu suyu." aşkının bana içirdiği suyu içtim öksürmem kesilmişti ama hıçkırıklarm asla kesilmiyordu. Aşkına sarıldım sımsıkı sarıldım herkes gidiyordu o gitmiyordu.

"Ç-çok s-sevdim ç-çok ö-özledim b-bana dolma yapmış b-bak. " toparlamaya çalıştığım sesim sona doğru çıkmamıştı bile ondan önce hıçkırığım yayılmıştı.

"Şşşş ağla kelebeğim içinde tuttuğun yetti. " o da tutuyordu nasıl yardım edecektim ona nasıl?

"S-sende a-ağla." sanki bunu bekliyormuş gibi bana sarılıp hıçkırmaya başladı bu nasıl bir acıydı?

"Gerçekten sevmemiş miydi sevmeyen insan nasıl bu kadar çok güzel bakar nasıl bu kadar güzel öper nasıl bu kadar sarıp sarmalar nasıl nasıl kafayı yicem artık kafayı aşkın bana bir şey de bir yol göster deliriyorum gerçekten dayanamıyorum artık onsuzluğa daha ne kadar oldu? Bir gün bir gün görmedim kafayı yiyorum nefes alamıyorum gerçekler boğazımı kesiyor yüreğimin paramparça hatta tuzla buz olduğunu biliyorum ama toplar sanki herşeyi topladı bunu toplamayacak mı şimdi? Toplasındı lütfen."

"Bilmiyorum bilmiyorum benim bile aklım almazken seninki nasıl alsın bebeğim çok üzülüyorum bensiz ağlama olur mu?"

"Söz veremem heryerde o var aşkın baksana bu mutfağın halini o yaptı bana yemek yapmak için yaptı bak dolma bozulmuş ama yedim karnım çok ağrıyor." gerisi gelmedi midem çok bulanıyordu çok ağrıyordu.

"Sen sen naptın aptal." ambulansı ardığını duydum en son.

"Kelebeğim ambulans çağırdım geliyor ah aptal ah neden yaptın bunu neden o çocuğun allah belasını versin. "

Ağrı yükseldi çok büyüdü bu kadar ağrıya dayanamzdım kalbim atmıyordu hissetmiyordum.

Bilincim kapanmış olmalıydı yoksa şuan annem ve Rüzgar bana bakmıyor olurdu en çokta annem.

"Kızım beni çok üzüyorsun gelmiyorsun yanıma bak yekta her gün gelip senin adına özür diliyor. Gelsenize beraber." annenin mezarına mı gidiyordu?

"Anne o beni terk etti anne o beni aldattı biliyor musun? Niye şuan iyi bilmiyorum ama anne bana çok kötü baktı anne ben onun bakışlarında öldüm asıl. Onun sözleri bana koymazdı ama o bakışları beni yerle bir etti kalbim uyuşturdu anne şuan niye yanında? Niye iyi iyiymiş gibi davranyor? Anne sorsana ona değer miydi beni mahvetmeye. Nedeni var biliyorum ama nedenlerin artık önemi kalmadı anne." rüzgara baktım bana bir ölü gibi bakıyordu sanki ölmüştü ama rüzgar yaşıyordu annemin yanında ne işi vardı. Bu düşünce bile beni mahvediyordu.

"Kızım canın yanmasın artık rüzgarı yanıma alacağım mutlu ol kızım biz gidiyoruz." ne hayır hayır rüzgar ölemezdi. Gidemezdi o kadar değildi.

"ANNE HAYIR LÜTFEN ONU DA ALMA BENDEN ANNE LÜTFEN LÜTFEN. " rüzgara doğru koşmaya başladım ama o gittikçe daha da uzaklaşıyordu. Ama ben koşuyordum koştukça uzaklaşıyordu.

"RÜZGAR LÜTFEN GİTME GİTME YEKTA." Yekta diyince durmuştu bende bundan yararlanarak ona yetiştim sımsıkı sarıldım gitmesin diye anneme sarılamamıştım ondan gitmişti şimdi yektaya sarılacaktım ve gitmeyecekti. Evet gitmeyecekti.

"Annemin yanına gitme gitme." neden konuşmuyordu neden ölü gibi bakıyordu?

"YEKTA LÜTFEN KENDİNE GEL ARTIK YEKTA LÜTFEN." gerisi gelmedi bana öyle sarıldı ki kemiklerim kırıldı mahvoldum herşey geçti kalbimin kırıkları birleşti öyle çok ağlıyordum ki...

Ve bir anda yekta parçalanmaya başladı paramparça oluyordu silikleşiyordu tutmak istedim tutamıyordum. Dediği son şey vardı beni alt üst eden.

"Ben seni çok sevdim." ama sevmedim dedi sevmiyorum dedi. Gerisi gelmedi...

Aşkın

Hiç bu hayatta en çok değer verdiğiniz insan gözünüzün önünde eridi mi? Ya da bunlar olurken onunla ağlamaktan başka bir şey yapabildiniz mi? Ben yapamıyordum kelebeğimdi o benim ama ben yine de ona yardım edemiyordum ellerim uzanmıyordu saklamadan acısını çeksin istiyordum içine atsın istemiyordum bilirdim o hisleri bilirdim ağrlıklarını.

Şimdi elim kolum bağlı bekliyordum hastane kapısında zehirlenmişti kelebeğim zehirlemişti kendini resmen midesini yıkamışlardı o anlarda haber beklemek ölüm gibi bir şeydi insan korkuyordu canından çok sevdiği dostu için korkardı. Çok korkardı. Uyuyordu şuan bende boğulmuştum onun kötü oluşu bütün dengemi altüst etmişti hızlıca gördüğüm ilk banka oturup bu boğulma hissinin geçmesini bekledim bir an önce geçmeliydi bu ağrı. Allah'ım dostumun içindeki acıyı azalt nolur.

Boğulma ve titreme aynı andaydı ikisinin de bir an önce bitmesi gerekiyordu bitmeliydi. Allah'ım lütfen onun acısına al bana ver Allahım lütfen geçerli bir nedeni olsun gözümün önünde erimesindi bu onun son noktaydı biliyorum dışarıya asla belli etmeyecekti rüzgara bile hiçbir şey belli etmeyecekti iyi olduğuna herkesi inandıracaktı ama bana asla buna inandıramazdı asla yanından ayrilmayacaktım artık hani derler ya bir zamandan sonra iki dost aynı şeyleri yaşar diye bizim aşk acımız bile aynı zamanda yaşanıyordu bına güldüm. İlk beraber regl olduğumuz zaman birbirimize girmiştik sonra ben bir yerde okuduğum şeyle oturup ağlamıştım o da bana gülmüştü. O da şöyle bir şeydi bir kız arkadaşınızla beraber vakit geçirdikçe regl zamanınız bile aynı zamanda oluyordu. Bizimki de öyle olmuştu ağlarken gülmüştük bir yerden sonra. Bu sadece güzel anlarımızdan birtanesiydi.

Önüme gelen gölge ile başımı yerden kaldırdım bilirdim onu gölgesinden bile tanımak benim aptallığımdı.

"Niye burdasın aşkın iyi misin?" gözlerimi yine ondan kopardım yere bakmaya devam ettim.

"Sanane doruk sende galiba bebeğin durumuna bakmak için buralardasın neyse çekil önümden." çekilmedi bir anda önümde diz çöküp yüzümü kavradı.

"Senden önceydi." öfkem daha da harlandı buydu işte açıklaması başka bir şey olamazdı.

"Bırak hemen gelir şimdi çocuğunun annesi." bırakmadı çekilmeye çalıştım izin vermedi bir anda bana yaklaşmasıyla beni öpeceğini anladım izin vermedim kafa attım anında çekildi beklemiyordu.

"Hayatımdan siktir olup git çocuğuna babalık yap." hızlıca hastaneye girdim almıştım alacağım havayı zaten kelebeğimin odasına gitmeden bir anda doruk benim kolumu tuttu bıkkın bir nefes aldım ben unutmaya çalıştıkça karşıma böyle çıkacak mıydı?

"Ne var doruk? Ne istiyorsun salar mısın beni artık he?"

"Rüzgar intihar etti o da şuan bu hastanede yoksa yüsra da mı?" ikinize de malzeme vermeyecektim. Rüzgarın amacı neydi Allah aşkına? İntihar edince açtığı yaralar geçecekti aynen.

"Hayır bir arkadaşımızı ziyaret etmeye geldik. Senin arkadaşın o kadar değerli değil yani ona da söylersin ikinizde önemli değilsiniz anladın mı? Naparsa yapsın ara melisini hemen koşar. Şimdi benim ve kardeşimin hayatından çıkın hepiniz. Geliyor seninki." cevap vermesine fırsat vermeden kolumu kurtarıp odaya girdim kapıyı da kilitledim. Uyuyordu birden bağırıp çağırmaya başlamasıyla hemen uyandırmaya çalıştım.

"Kardeşim uyan hadi kabus görüyorsun YÜSRA." bağırmamala sıçrayarak uyandı.

"A-aşkın gitmesin aşkın ölmesin lütfen lütfen." gördüğü kabustan bahsediyordu hissetmişti direkt intihar ettiğini nasıl bir sevgiyle bağlanmıştı böyle.

"Şşş kimse ölmüyor kardeşim kimse. Ne gördün ki?"

"A-annemin yanına gidiyordu izin vermedim sonra sonra bir anda parçalanmaya başladı aşkın nefesim daralıyor nefes alamıyorum çıkalım burdan lütfen lütfen. "

"Tamam kardeşim tamam çıkalım hadi gel." serumunu çıkarıp kolunu sıkıca tuttum söylemeli miydim? Söylemezsem ve öğrenirse ondan sakladım diye benimle bile konuşmazdı. O yüzden söyleyecektim.

"Kardeşim sana demem gereken bir şey var." ikimizde durduk kötü bir şey olduğunu hissetmişti.

"Az önce bahçeye çıktım hava almak için doruk geldi yanıma ve rüzgarın intihar ettiğini şuan bu hastanede yattığını söyledi." bir anda sendelenmesiyle onu sıkıca tuttum.

"Ölmedi de lütfen."

"Ben bilmiyorum burda yattığını biliyorum yaşıyordur."

"Yanına gideyim aşkın lütfen yanına gideyim son kez ona yardım edeyim niye yaptı ki? O çok mutludur onunla yani o öyle dedi öyle yaptı niye yaptı söz verdi yapmam dedi bütün sözlerini çiğniyor kafayı yicem." bir anda onu susuturdum.

"Kardeşim nefes al lütfen nefes almadan konuşuyorsun gidelim yanına tamam gel." onu hastanedeki koltuklara oturttum ve doruğu aradım.

"Uzatmayacağım rüzgar hangi odada?"

"Aşkın aşkın."

"Uzatma dedim. "

"Yoğun bakımda üçüncü kat."

"Biz gelene kadar kardeşimi içeri sokmak için ne bok yapman gerekiyorsa yap. " o cevap vermeden yüzüne kapattım yapacağına emindim.

"Gidelim gel yanına bile gireceksin hallettim."sımsıkı tuttum kolunu o da bana tutuna çıktı doruğun dediği yere.

"Hallettin mi?" başını salladı.

"Bunları giymesi gerekiyor." sertçe elinden aldım ve kardeşime giydirmeye başladım.

"Özür dilerim yanında olamayacağım ama içinden nasıl geçiyorsa öyle davran öyle konuş tamam mı içinde hiçbir şey kalmayacak çıkınca güçlü kelebeğimi istiyorum."

"T-tamam iyiki aşkın." yanağını öptüm.

"İyiki kardeşim."

O girince ayakta beklemeye başladım göz ucuyla doruğa baktığımda bana bakıyordu göz altları çökmüştü haklıydı bende aynısını yaşasaydım ayakta bile kalamazdım yüsrayı öyle düşünmek bile ürpermeme yetti. Yanına gittim oturmadım yanına önünde dikildim artık ne arkasında ne de yanındaydım karşısındaydım.

"Korkma o piçe hiçbir şey olmaz yaşar herhalde oturup yas tutma yani şimdi kardeşim iki konuşur yaşar kankan." buruk bir tebessüm geçti dudaklarından bir anda beni kendine çekmesiyle dengemi kaybettim. Karnıma sarılmıştı bir anda ağlamasıyla neye uğuradığıma şaşırdım öylece kaldı ellerim sonra yerlerini buldular kıvırcık saçlarını okşamaya başladım izin verdim öyle ağlamasına aptal aşkın vardı şuan acısını hissetmişti. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama kardeşimin çıkmsıyla ondan ayrıldım.

"Haber edersin görüşürüz. Bundan sonra ben değil çocuğunun annesi teselli eder seni. " yüsra gerçekten dediğimi yapmıştı daha dikti omuzları gözünden yaşlar eksilmişti ama gözleri bomboştu.

"Gidelim kelebeğim benim." ve ordan ayrıldık.

 

Yüsra

Odaya girdiğimde gördüğüm görüntü ile hıçkırdım kollarında serumlar vardı yüzü öyle beyazdı ki en son bu beyazlığı annemde görmüştüm ölümle burun buruna gelmşti belli ki.

"Yekta yekta naptın sen? Nasıl bozarsın sözlerini? "yanına yaklaşınca gördüğüm görüntü ile olduğum yere çöktüm boynu mosmordu asmış mıydı kendini. Kollarında kesikler vardı Hiçbir sözünü tutmuyordu hiçbirini içmiştir de sigara da içmiştir bu şerefsiz. Boynuna sayısız öpücük kondurdum geçsindi. Dudakları mosmordu. Onları da öptüm.

" Güzel sevgilim benim artık değilsin sen bizi mahvettin. şimdi de kendini mi yok etmeye çalışıyorsun hayır gidemezsin sen benim nefretimi çekeceksin onunla olmanın bedeli bak o yok ben varım sen bize bunu neden yaptın yekta neden. " ona vurmak istiyordum onu gebertmek. Ama kıyamadım ben birine kıyanmadım.

Elimi sıktı unursamadım boynunu daha çok öpmeye başladım. Öyle sıkı sarıldım ki ona bu bir vedaydı artık bu veda da ben gidiyordum benliğimi ona bırakarak gidiyordum. Dudaklarının tadına son kez baktım ve derince öptüm.

"Artık çıkmanız gerek beş dakika doldu." başımı hızlıca salladım ve kalktım dik durdum gözyaşlarımı sildim ve orda o an dalyanın kalbine hançeri sapladım. Ve dalyayı o an öldürdüm.

Çıktığımda gördüğüm görüntü ile aşkına kızacaktım ama benim kızmama kalmadan o sözlerini saplamıştı o hastaneden çıktığımızda ikimizde gerimizde iki adam bıraktık ve bu iki adam bizi yaktığı kadar bize hayat olmuştu.

"Bitti mi dayı?" dediği şeyle kahkaha attım.

"Bitti yeğenn."

"Bitmeseydi."

"Bitmeseydi." bir anda ikimizde kaldırıma oturup ağlamaya başladık farkındaydık bu son ağlayışımızdı iki adam için bu sondu ondandır bu kadar çok hıçkırığımız ondandır bu çığlıklar. İnsanlar bize bakıyordu ama biz umursamıyorduk bir anda yağmur yağmasıyla ikimizde deli gibi gülmeye başladık. Beni elimden tutmasıyla ayağa kalktım yine yapacaktı deliliğini beni etrafımda döndürdü defalarca aynısnı ben yaptım herkese inat deli gibi yağmurun altında ağlamaya ve dans etmeye devam ettik.

Eve gittiğimizde ikimizde kendimizi yatağa ıslak bıraktık artık çoğu şeyin pek bir önemi kalmamıştı yarın ki üniversite sınavının bile...

Doruk 

Aşkına olan aşkımı yeni fark etmem benim hatamdı onu kaybetmiştim bunu fark ettiğim zaman şuan önümde uzun bir yol vardı neyi kimi nasıl seçecektim? Asyaya inanmamıştım ama DNA testi yapmıştık ve o çocuğun babası bendim. Şuan önemli olan rüzgardı. İstediğini yapmıştım şimdi ise gelip gömmemi istemişti. Şimdi depoya gidiyordum. Gittiğimde gördüğüm görüntü ile titredim kardeşim kendini asmıştı. Hemen ipi kesip etrafa baktım. Heryerdr kan vardı ve o piçin uzuvları bu adam kimdi de rüzgarı bu kadar çok vahşileştirmişti? Şuan bunun sırası değildi yetişmiştim şükürler olsun yetişmiştim. Onu hızlıca arabaya bindirip depoyu kilitledim burayı sonra halledecektim.

Hastaneye götürdüğümde yüzünün beyazlığı beni korkutmuştu ama iyi olacaktı iyi benim kardeşim neler atlatmıştı onu hemen sedyeye almışlardı. Arayan kişiyle daha çok küfrettim.

"Ne var asya ne var sal artık beni sonra ara işim var. "

"Aşerdim ben. " dediği şeyle daha çok sinirlendim.

"Geber umrumda değil siktir git hastanedeyim." nefesim daralıyordu hemen kendimi dışarı attım o o niye burdaydı? Bir şey mi olmuştu?

 

"Aşkın." kafasını kaldırıp yine yere baktı yüzünü avuçladığımda üzgün çehreyi gördüm bunun sebebi bendim buna sebep olan kişi bendim. Öpmek istedim yarasını öpemedim yediğim kafayla neye uğuradığıma şaşırdım. O da bunu fırsat buldu zaten.

Dediğini yapmıştım hemşireyi halledip onu bekledim son bakışlarımdı farkındaydım.

Karşımda dikilip bana teselli vermesi herşeyi sıfırlamıştı ona öyle bir sarıldım ki öyle bir ağladım ki ben ömrümde hiç bu kadar içten ağlamamıştım annem bile okşamamıştı saçlarımı böyle ama o okşamıştı o benim saçlarımı bir anne gibi okşamıştı. Doğruymuş ben kıymet bilmezin tekiydim. Ben bencil bir adamdım. Şuan sevdiğim kadın kollarımın arasında eriyordu ve gidiyordu gitme demeye yüzüm bile yoktu. Kokusunu çektim uzun uzun ve buna rağmen kokusunu anlamamıştım.

Aşkın aşkınım aşkım gitmişti birdaha gelmeyecek gibi bakmıştı.

 

Birkaç ay sonra

Aşkın ve yüsra İstanbul'u terk etmişti nereye gittiklerini istesek bulurduk ama yüzümüze kapanacak kapılar yüzünden arayamıyorduk rüzgar iyileşmişti ve o cinayet aramızda sessiz bir sır olmuştu.

"İçme artık komalık olacaksın yok işte yüsran benimde aşkım."

"Senin çocuğun oluyor farkında mısın şerefsiz?"

"Farkındayım keşke o kişi aşkın olsaydı." bana acıyla baktı bu sefer sanki benim için içmişti.

"Aşkın anne olamıyor konuşurken duymuştum onları." dediği şeyle kalbim sıkıştı canı daha çok yanmıştır böyle.

"Rüzgar senin şansın var sen kimseye dokunmadın sevmedin sen en çok onu sevdin belki küçük bir ihtimal varken git ona git dene şansını rüzgar benim hiç şansım yokken senin var git." daha çok içti bende diktim kafama çıkmıyordu aklımdan çıkmıyordu.

"Dalya beni affetti diyelim ben kendimi affedecek miyim? Sence bu yaşanır mı? Oğlum ben ikimizi de diri diri toprağa gömdüm. Onu başkasıyla görsem kalbim durur ama gidipte bu kim bile diyemem bu nasıl bir araf biz naptık ben zorundaydım sen doruk sen onunla tanıştıktan sonra mı oldu?" hayır ben aşkınla tanıştığımdan beri asyanın yüzüne bile bakmamıştım ondan önce olmuş bir şeydi zaten asya üç ay olmasını beklemişti aldıramamak için.

"Hayır ben ona bakmadım bile aşkını tersleidğim zamanlarda bile önemi yok ki ama ben zorundayım uzak durmaya sen değilsin siktir et artık babanı yüsra ölümü dilerdi sensiz yaşamaktan." yeni bir şişe açtı birazdan sarhoş olup dalya dalya diye ağlayacaktı hergün yaşanan bir olaydı bu erkekler ağlamaz derlerdi ulan biz onu çoktan yıkmıştık.

"O yaşasın dedim ben ben ona oyun oynadım oğlum bıraksaydın da ölseydim. Ölemem ama zamanı geldi. Onun nefretini yaşayacağım onsuzluktan daha az acı verecek bana." hastanede dediği şeylerin hepsini hatırlıyordu anlatmıştı bana.

"Seninle geleceğim şuan asya umrumda bile değil. Onu görmek istiyorum uzaktan da olsa." başını salladı daha çok içmeye başladı bu sefer bende içtim kolay kolay sarhoş olmazdım ama iki çift kahverengi göz beni sarhoş etmişti.

"Oğlum ben defalarca melis ile davetlere katıldım kaç tane resmimiz heryerde kesinlikle görüyor eminim bundan yüzüm yok yüzüm yok." haklıydı aylardır babasının istediği şeyleri yapıyordu davetten davete koşturuyordu.

"Gidelim rüzgar bunları sonra düşünürüz."

O gün birkaç yaptığımız şeyi yaptık içtik ağladık pişman olduk ve anladık ki bizim bu iki kızdan başka kimsemiz yoktu ne kadar büyük yara açtıysak şimdi gidip o yaraları kapatacaktık ben korkumu söylemedim. Ama bu korkum beni ele geçiriyordu ya başkası varsa? O zaman hiçbir şey yapamazdım izlemekten başka...

· · ─────── ·💙· ─────── · ·

Bu bölüm baya acı ve dostluk içeriye rüzgar ve doruğun aşkın ve yüsranın dostluğu buram buram hissediliyorfu bence yazarken aklımda tek bir kişi vardı çünkü dostluk diyince bir o gelir aklıma🦋

 

 

Loading...
0%