Yeni Üyelik
39.
Bölüm

35.Bölüm|Zalim

@soldeinvierno

Selamm keyifli okumalar bu bölüm artık büyük bir kırılma noktası artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bana acımasızsın diyenler az utansınnn

Keyifli okumalarr oy ve yorum atmayı unutmayınnn🌸

Şarkılar;

Yalın:Ben bilmem

Sezen aksu:Kaybolan yıllar

Gül'den:Ben olmalıydım

══✿══╡°˖✧✿✧˖°╞══✿══

 

Günler çok hızlı geçiyordu ne yekta ne de doruk gitmişti. Hep etrafımızdalardı özgürlerden de bunalmıştım artık. Hemde çok.

"Aşkın İstanbul'a dönelim mi bir haftalık? Boğuldum burda patron, özgürler falan." hızlıca başını salladı.

"Olabilir sıktı artık kafa dinleriz hep gittiğimiz yerlere gideriz paramızda var vakit geçiririz. " hızlıca başımı salladım.

"İzin alayım o zaman." bana hemen sert sert bakmaya başladı. O herifin bana ilgisi vardı ama napayım patrondu izin alacaktım.

"Ben alırım iki de yumruk atarım o pis suratına." bir kovulmadığımız eksikti.

"Aşkın hayır yapmayacaksın öyle bir şey ben gider konuşurum sonra gideriz yeni iş bulana kadar burdayız mecbur kira var."

"Haklısın tamam bende senin işlerini hemen bitireyim bilet bakayım." hızlıca başımı sallayıp patronun yanına gittim.

"Girebilir miyim hakan bey?" hemen oturduğu yerden kalkmıştı paniklemişe benziyordu.

"Tabi buyrun." odaya girdiğimde bilgisayarın başında başka bir adam vardı çok takmadım.

"Biz İstanbul'a gitmek istiyoruz da bir haftalık biraz uzun bir süre farkındayım ama kafa dağıtmak istiyoruz gelince işlerin başına geçeriz hemen." dibimde bitmişti ister istemez gerildim olduğum yerde.

"İyi misin? O gençler mi canınızı sıktı? İstersen bana gelin eğleniriz kafanıza dağılır." beni aptal mı sanıyordu bu?

"Gerek yok veriyor musunuz izin? Vermezseniz işten ayrılacağız zaten bunu söylemek için gelmiştim asıl."

"tehdit mi ediyorsun beni?" bir anda daha çok yaklaşmasıyla elimle durdurdum onu yeterdi yani.

"Tehdit etmiyorum ben sizi hakan bey haber veriyorum." bir anda duyulan bağrış çağrışla yerimden sıçradım. Bu rüzgarın sesiydi. Dorukta vardı. Başka bir çığlık aşkına aitti. Önümdeki hakanı sertçe itip indim aşağı.

"N'oluyor?" rüzgarın bakışları bana değmedi bile arkamdaki hakana öyle bir atıldı ki hızına dahi yetişemedim.

"SENİN SONUN BEN OLACAĞIM LAN PİS SAPIK SENİN SONUN BEN OLCAM." öyle bir vurmaya başladı ki. Kulaklarım uğulduyordu. Evet rüzgarı hep sinirli görmüştüm bu başkaydı. Rüzgarda bir şeyler değişmişti artık birilerini incitmekten korkmuyordu. Hemen yanına gidip onu sertçe ittim. Polislik olacaktı aptal.

"Ya sen napıyorsun? Dur artık bir durağın olsun artık."

"LAN BU ŞEREFSİZ NAPTI BİLİYOR MUSUN DA KORUYORSUN BANA?" irkilmiştim. Hani bana bağırmazdı? O artık yekta değil yektayı gömmüş görmüyor musun? Artık rüzgar var sert hırçın deniz. Esip gürlüyordu sadece.

"Bana bağırmayı kes ben senin bağıracağın biri değilim." anında sustu farkında bile değildi bana bağırdığından.

"Sana değildi gerçekten gidelim burdan hadi. " kolumdan tutup götürmeye başladı. Anında kolumu ondan kurtardım. Anlamıyordu eski dalya yoktu.

"Seninle hiçbir yere gelmeyeceğim rüzgar ikinizde gidin ya da Nolduğunu söyleyin."

"Tamam söyleyeyim bu orospu çocuğu varya sizin soyunma odanıza kamera koymuş hep izliyormuş. Az önce arkadaşı aşkına taciz etmeye kalkıştı doruk hemen görmüş girdi kavga çıktı." dedikleriyle gerçekten şok olmuştum. Bir anda üstüme binen öfke ile hakana saldırdım. Kimsenin gözü yoktu durdurmaya yumruk atttım.

"Napıyorsun? Dursana kızım." durmadım içimdeki bütün öfkeyi ona kustum.

"PİS SAPIK ŞEREFSİZ HERİF." bir anda beni sertçe inmesiyle cama düştüm cam sırtımda paramparça olmuştu.

"Dalya dalyam." başımı da çarpmış olamlıydım yoksa bu ağrı normal değildi.

"Kardeşim. Doruk ambulans çağır hemen."

Kavga gürültü oluşmaya başladı başımı zonkluyordu.

"Rüzgar." kısık sesime rağmen koşarak geldi bana.

"Sustur başım çok ağrıyor. " bedenimin havalandığını hissettim ama bu hamleyle sırtım o kadar çok ağrımıştı ki acı dolu bir inilti koptu dudaklarımdan.

"Hastaneye gidiyoruz az dayan." bir şey diyemedim malum acı devasaydı.

Polis arabalarının sesi geliyordu kim çağırmıştı ki?

"SEN YAPTIN ALLAH'IN CEZASI PİÇ." aşkınun sesiyle bağırdığı kişiye baktım o pis tacizci odada gördüğüm adamdı.

"Artık hiçbirinizin kaçış yolu yok. Bay bay."

"Rüzgar kardeşimi götür arka kapıdan biz hallederiz burayı hemen." hayır öyle bir şey olmayacaktı. Rüzgarın omzunu sıktım.

"Eğer öyle yaparsan kendime kıyarım kalacağız herşey doruk ve aşkının üstüne kalmayacak zaten suçlu sayılmayız o kadar anladın mı?"

"Sen beni mahvediyorsun." içeri girmiştik tamam gitmeyecektik işimiz neydi burda?

"Pansuman eşyaları nerde biliyor musun?" hızlıca başımı sallayıp karşıdaki dolabı işaret ettim. Benden çok paniklemişti.

Hemen başıma pansuman yapmıştı canım yannıştı da susmuştum o ise ona yaptığım gibi üfleyerek yapmıştı.

"Hadi oyalandık." ayağa kalkığımda dengemi koruyamadım. Ne zamandır burda olduğunu bilmediğim özgür hemen yanıma gelmişti.

"Yüsra iyi misin? Bana tutun istersen." kendimi ondan kurtardım cevap vermedim. Zorlanarakta olsa gittim ikisinin yanından arkamdaydı deniz kokusu hakimdi.

Zar zor yürüyordum. Ama düşersem tutardı. Tutmazdı o seni bir kuyuya atan kişi tutsa ne farl eder? Haklıydı.

Herkes kelepçelenmişti aşkının travmaları tetikleniyordu gittim hemen yanına sımsıkı tuttum elini tir tir titriyordu.

"Düşünme olmayacak öyle bir şey."

"Aptal niye gitmiyorsun gitsene yaralısın cam kırıldı üstünde cam ve ben o herifi öldürücem."

"Sus boş boş konuşma en fazla rüzgar ve doruğu tıkarlar." ikimizde güldük.

"Sizin bu olayda işiniz ne?" polisin sesiyle ona döndüm. Rüzgar sakin bir şekilde olan biteni anlatıyordu.

"İfadeniz alınacak o yüzden geliyorsunuz hepiniz." karakolardan nefret ederdim.

Gittik hepimizin ifadesi alınmıştı. Sonıuç ne miydi? Hepimizi nezarethanedeydik ne kadar ikonik. Birde gerizekalılar rüzgar ve doruğu o iki adamla beraber koymuşlardı.

Ben ve aşkın aynı yer. Aşkın donuktu kesin aklına buralarda yaşadığı anlar gelmişti.

"Aşkım şuraya bak birbirlerini yememek için nasıl da tutuyorlar." başını kaldırıp baktığında bende detaylı bakmaya başladım. Hakan beyimiz yaralı bir kuş gibiydi.

"İşte böyle sikerler sapık herif. " attığım lafla rüzgarın gülüşünü duydum. Bu hayatta belki de duymaktan asla bıkmayacağım tek sesti.

"Seni altıma alıp siktiğimde aynısını söylersin." dediği lafla herkes ayaklanmıştı.

"Yok bunun ayık hali gel beni öldür diyor." rüzgar hakanın kafasını sertçe duvara vurdu anında bayılmıştı.

"Aferin kanka." bana öyle bir döndü ki aşkınla olan kahkahamıza polis gelmişti.

"KESİN SESLERİNİZİ."

"Eğleniyoruz şurda polis beyciğim sende gel." cilvemle rüzgar ve poliste şaşırmıştı göz kırptım.

"Akıllısı beni bulmaz delisi götümden ayrılmaz ya sabır." bunu diyip gitti.

"Tühhh reddedildin kankacığımm."

"Kes sesini midemi bulandırıyor sesin."

"Aşkın iyi misin bebeğim?" doruğun sorusuyla rüzgar ve ben aynı anda bağırmıştık.

"KES SESİNİ BİR SEN." anında olduğu yere sinmişti aşkında gülüyordu sevinmiştim morali yerine gelmişti.

"Sakin olun gençlik öpüşecek gibisiniz."

"Ben bununla öpüşeceğime duvarla öpüşürüm daha iyi."

"Dedi deli gibi öpüşen kadın. " göz devirdim aklıma o anlar geliyordu ve sinir basıyordu.

"Eskidendi napalım hataydı insanız sonuçta hatalar yaparız değil mi?"

"Ooo yenge vurdu ve gol." doruğun dediğiyle hemen bağırdım.

"YENGEN DEĞİLİM LAN BEN SENİN." omuz silkti rüzgar bey gülüyordu öküz işte.

"Eski sevgilin demek tahmin edilmesi zor değil. Fazla yüzsüz sana göre değil." özgür sende başlama anasını satayım susmuyorlar.

"Gel ben sana ona göre ne göstereyim."

"Rüzgar o eline koluna sahip çık arakdaşıma dokunma susun artıkta çıkalım." hepsi suspus olmuştu şükür. Sessizliği bölen doruktu göz devirdim.

"Aşkın iyi değil titriyor nerde lan ikizin?"

"Ne bileyim gelir birazdan." diğer dediklerini dikkate almadım. Aşkına sımsıkı sarıldım. 7 yıl hapiste kalmak bir çocuk için çok zordur bunu o yaşamıştı. Islah evinde kalmıştı. Bir çocuk için çok zordu zaten intihar ediyordu onu bulduğumda.

"Birazdan çıkacağız korkma hiçbir şey olmayacak. Söz ben burdayım hem çok demek istemesemde sevdiğin çocuk burda." göz devirdi ne ya sanki yalan.

"Sadece uyumak istiyorum uyandığımda da burda olmak istemiyorum." onu göğsüme çekip uyuttum. Kimi güner ben ona anne olurdum kimi zaman o bana anne olurdu. Bizim annelerimiz kendimizdik.

Rüzgar'dan

Bu adamın sonu o adam gibi olacaktı. Onu diri diri gömecektim. Asla durmayacaktım.

"Rüzgar aklından dahi geçirme bir kere yaptık birdaha olmaz sakın döveriz birdaha hapse girersek ne sen yüsrayı görürsün ne de ben aşkını sakinleş."

"Bunu diyen sen misin? Şu herif taciz etti lan aşkına sen nasıl bu kadar sakinsin? Bana da söyle sakin kalayım kafayı yicem." derin bir nefes çekti içine tam olarak noluyordu anlamıyordum.

"Aşkın için susuyorum sakinim. Islâh evinde kaldı küçükken şuan tir tir titriyordur bunu bana o demedi asya dedi güya onu küçük düşürecekti. Şuan bu yüzden sakinim bir an önce çıkmak için çok kötü şuan." anladım dercesine kafamı salladım. Birazdan yonca ve Atalay gelirdi çıkardık o zaman onları tenhaya çeker bir şekilde işimi hallederdim.

"Şu özgür ve egemene de bir el atalım sikerim bakışlarını." doruğun sözleriyle ona döndüm beni şaşırtıyordu.

"Sen bu kadar kıskanç bir adam mıydın doruk? Hayırdır?" doruk asla kıskanç bir adam olmamıştı arada gavat diye dalga bile geçerdim.

"Ne bileyim anasını satayım aşkını deliler gibi kıskanıyorum elimde." doruğun bir gün gerçekten aşık olacağını söyleseler bir tarafımla gülerdim. Ama olmuştu aşıktı hemde deliler gibi.

"Tamam koçum döveriz." ikimizde sustuk ben sevdiğimi uzun uzun izledim anne şefkati vardı onda şuan da belli ediyordu. Aşkını göğsünde uyutmuştu. Az önce dediği kanka lafı aklıma gelince sinir yine hücum etti kesinlikle beni cezalandırma yöntemini biliyordu. Ama bende azda olsa dalyayı tanıdıysam burdan çıktıktan sonra İstanbul'a dönmek isteyecekti. Ne kadar belli etmese korkmuştu hemde deli gibi aklına babası gelmiş olamlıydı piç babası.

Aklıma gelen şeyle hemen ayaklandım.

"POLİS BEY HEMEN BURAYA GEL HEMEN." hepsi bana bakıyordu gelen polise yaralı olduğunu burdaki revire götürmeleri gerektiğini söylemiştim. Zaten beni tanıyordu belli etmemeyi seçmişti sıkıntı yoktu haklıydı.

"Yüsra sakın bizimle geliyorsun."

"Gelemem kardeşim uyuyor uyanmasın."

"Dalya sadece sırtına bakacaklar bak bayılırsan o zaman aşkın daha da panik olur." bana sertçe döndü.

"Uyuyor kör müsün?"

"İki dakikadan bir şey olmaz biz burdayız hadi." daha fazla itiraz edecekti onun inadını biliyordum.

"Ha yır. Daha ne kadar heceleyeyim anlayın diye salın beni uyucam." diğer hiçbir şeye cevap vermedi. Deliydi hemde nasıl deli delilerin en güzeliydi. Uyumuş gibiydi.

"Çıkabilirsiniz siz hariç." gelen kişiyle rahat bir nefes aldım sonunda atalaylar gelmişti.

"Bay bay sapık rüyalarında gör beni sana neler yapacağım." özgürlerde çıkmıştı maalesef hemen dalyayı kucaklayıp çıktım uyanınca kesinllikle ağzıma edecekti.

"İyisin değil mi? " yoncanın sorusuna kafa salladım sadece hemen hastaneye gitmeli ve yaralarına baktırmalıydık.

"Gidelim hemen hastaneye sonra istanbula gidelim."

"Bu kızdan ayrılmadın mı sen?" yoncanın sesi hoşnut çıkmıyordu. Bu beni rahatsız etmişti.

"Sana anlattım ya hani neden yaptığımı. Bu saçma soru da nerden geldi?"

"Hiç öyle merak ettim gidelim babam öğrenmeden." bilerek mi babamı hatırlatıyordu bana? dorukta aşkınla geliyordu uyanmış olmalıydı.

"Rüzgar beni hemen bırak kafanı kırmadan." ne zaman uyanmıştı? Umarım az önceki olanları duymayacak kadar.

"Günaydın hayat gözlüm hastaneye giriyoruz aşkın çok iyi merak etme çıktık itiraz etme acıdan kendini tırnaklamışsın görmedim sanma sakın." göz devirip gözlerini kapattı. Harbiden bana gıcık oluyordu. Şuan ki tavırlarım onu bezdiriyordu çünkü ben bu değildim. Ama bilmiyor ki ben onsuz çok değişmiştim.

Babamı yenmek için onun etrafında dolaşiyor ne kadar bilgi öğrenebilirsem öğrenmeye çalışıyordum. Bu üç ayda kaybettiğim kiloları ve kasları da geri elde etmiştim. Onu alt edecek ve bir şekilde dalyamı geri kazanacaktım.

Hastanede işimiz bittiğinde benden en uzak yere geçti gelmesi bile mucizeydi buna laf edecek değildim.

"Bizi burdaki eve bırakın eşya alacağız ve sizinle asla gelmeyeceğiz anladınız mı? Hepiniz." doruk itiraz edecekken onu susturdum onları daha fazla zorlayamazdık dalyayı biliyordum eğer inada bindirirsek bu şehirde sonsuza kadar kalırdı. (harbiden bir inadı var varya)

İstanbul'a tek döndük sevdiğimiz iki kadın olmadan. Ama onlarda gelecekti bundan da emindim.

Beklemeye başladım onu sevdiğimi. Gelecekti biliyordum ama o geldiğinde herşey bambaşka olacaktı. Çünkü ona herşeyi anlatacaktım artık gizli saklıya gerek olmayacaktı.

~Birkaç gün sonra~

Babam çağırmıştı gene başıma nasıl bir iş açacaktı acaba?

"Ne vardı halit?" artık baba yoktu halit vardı.

"Birkaç gün önce eskişehirde o orospunun yanındaymışsın melis söyledi seni aramış aramış ulaşamamış. Amacın ne onu öldürmemi mi istiyorsun?" sinir bütün hücrelerimi yemeye başladı sakin olmalıydım sakin.

"Hayır onun orda olduğunu dahi bilmiyordum. Doruk bir arkadaşının yanına gitmişti eşlik ettim sorgu bittiyse çıkacağım."

"Ben seni uyardım birdaha uyarmam yaparım küçük bir ceza gibi düşün bunu." bana verdiği resimde dalyanın evi yanıyordu. Annemden kalan son şey demişti bu eve bizim burda anılarımız vardı. Canım yanıyordu benim bile şuan canım çıkacak kadar yanıyordu o geldiğinde napacaktı?

"ANLAŞMAMIZ BÖYLE DEĞİLDİ ONA HİÇBİR ŞEKİLDE ZARAR VERMEYECEKTİN ALLAHIN CEZASI NE İSTEDİN LAN EVDEN NE?" kafayı yiyecektim yemiştim hatta onu boğmaya başladım bana yaptığı gibi beni boğduğu gibi.

"Sakin öldürmediğime şükret sen bence."

"Ona gitmedim ama halit keskin sana andım olsun buna pişman edeceğim seni öyle bir pişman edeceğim ki ayaklarıma kapanacaksın bu savaşı ben değil sen başlattın." onu orda bırakıp dalyayı aramaya başladım açmayacaktı biliyordum ama bir ihtimal açabilirdi. Tabiki açmadı. Son kozumu kullanacaktım. Babam zarar verir diye uygulama indirmiştim telefonuna onu açtım. İstanbul'daydı ama evde değildi neresiydi burası daha çok incelediğimde bizim tanıştığımız mezarlık olduğunu gördüm.

Hemen oraya yol aldım. Gerçekler biraz erken ortaya çıkacaktı.

Yine kapıdaydı beyaz bir elbise vardı üstünde melek gibiydi benim meleğim annesinin meleği bizim meleğimz. Herkese el uzatmıştı bu hayatta ama o uzattığında kanadını kırmışlardı bende bunu yapmıştım. O kanadı geri onaracaktım. Ve birdaha asla kırmayacaktım.

"İçeri girelim annen seni çok özledi mezarlığı çok güzel oldu. Sana kızmamasını söyledim anladı seni." sen yokken hergün geldim anneni sevdim sevgilim. Ona anlattım. Onun mezarını güzelleştirdim.

"İstemiyorum içeri girmek girmeyeceğim anneme de bulaştırma babanın kötülüğünü." haklıydı bir şey demedim. Zorla kolundan tutup soktum içeri.

"İstemiyorum diyorum aptal herif." dinlemedim onu daha sert tutup götürdüm melek teyzeye melek sakın yazıyordu ölüm tarihi yoktu. Doğum tarihî de.

"Senden nefret ediyorum ne zaman duracaksın canımı yakmak için yakıyorsun dur artık dur."

"Birazdan dinecek acın annene selam vermeyecek misin?" başını hızlıca iki yana salladı. Bırakmadım elini.

"Bırak nolur bırak ben burda nefes alamıyorum." nefesimi verirdim o zaman. Dudaklarımı dudaklarına bastırdım öpmedim bastırdım. İteceğini anladığım an deli gibi öpmeye başladım. Deliler gibi özlemiştim itiyordu çekilmem gerekiyordu yapamıyordum çekilemiyordum.

"Özür dilerim özür dilerim dayanamıyorum özledim deli gibi özledim."

"Bana dokunma bana elini sürme bana dudaklarını sürme benden neden uzak durmuyorsun rüzgar? Giden sensin git artık git istemiyorum git. " benden uzaklaşmıştı gözleri dolu doluydu.

"Oyundu. Herşey sana oynadığım bir oyundu."

"N-ne ne diyorsun lan sen?" anlatmak zorundaydım herşeyi en başından beri.

~3 ay önce~

"Baba bunu yapamam yüsrayı bırakamam derdin ne onunla? Ne istiyorsun?"

"Ayrılacaksın ayrılmam dersen de yekta cesedini kucağına veririm bunu yaparım. Ayrılacak ve melis ile sevgili olacaksın onun babası ortağımız çok önemli o." bunlar benden neler istiyordu dalyasız bir hayat cehenem gibiydi.

"Ben melis ile konuşurum ortalık için olur biter benden bunu isteme baba isteme."

"Hayır melis bunu istiyor ve ben o kızı istemiyorum annende istemiyor gerisi beni ilgilendirmez diyeceğimi dedim." kalbime bıçak saplasaydı daha az acı çekerdim. Dinlemeyecektim benim dalyadan başka kimsem yoktu ki. Onsuz hayat nasıldı unutacak kadar alışmıştım.

Cevap vermeden gittim ordan sokuldum sevdiğimin koynuna işim vardı demiş gitmiştim. Hemen sarıp sarmalamıştı. Yapmayacaktım. Yapamazdım. Birkaç gün böyle geçmişti babamdan ses yoktu bir planı olmalıydı dikkat etmeliydim dalyayı asla yalnız bırakmayacaktım. Bir şeylerin olduğunu anlamıştu ama hep geçiştirmiştim. Uzun uzun öpüyordum koparsam unutmamak için.

"Yektam niye böyle öpüyorsun?"

"Nasıl öpüyorum sevgilim?"

"Veda eder gibi." cevap vermiyor sadece sarılıyordum bu döngü birkaç gün devam etmişti. Bir gece uyuya kalmıştı ben ise onu izlemeye karar vermiştim. Babam gelmişti ona silah dayamıştı.

"Yapma nolur."

"Dediklerimi yap yekta son şansın sonraki adım ölüm olacak." o zaman ne la ciddi olduğunu anlamıştım ve kabul etmiştim. O gece sevdiğimi yatakta tek bıraktım gittiğim kişi melisti.

"Hoşgeldinn kabul mu ettin?" bana dokunmaya çalıştı anında çekildim.

"Ne kadar yüzsüz birisin sen kalbim dalya diye atıyor seninle sevgili olmam bir şey değiştirmeyecek saçma sapan bir hırs uğruna yaptığın şey karaktersizlik senin için değil sevdiğim kadın için anladın mı beni."

"Artık sevgiliyiz sonuç bu." bir anda yapışmasıyla sertçe ittim.

"Yavaş gel dalyadan ayrılmadım ayrılsam dahi sana asla dokunmayacağım."

"Ayrılmadın geldin sevgililiği kabul ettin buna ne diyoruz biliyor musun? Aldatmak." hayır hayır bu aldatmak değildi bu aldatmak sayılmasındı lütfen ben bunu ona yaşatamam ben bunu yapamam.

"Kes sesini boş boş konuşma melis." Hemen uzaklaştım. Midem bulanıyordu.

Benden uzaklaşmazdı dalya öyle kolay bilirdi çünkü beni ama aramıza bir kadın girerse arkasına bakmadan giderdi. Gitsindi ben onu terk edemezdim ben bir ona bencildim.

~Şimdiki zaman~

"Öyle işte." ağlıyordu gözyaşını görmeyi dayanamıyordum onsuzluğa katlanmamı istemişlerdi.

"Yalandı bana bomboş baktın bomboş anlıyor mısun? Melis haklı rüzgar sen beni aldattın sen bize ihanet etmişsin. Seninle sevgiliydik o seni öptü. Bana anlatsaydın ben senden uzak durmaz mıydım? Asıl biz babana oyun oynardık sen sen bana oynamayı seçtin. "

"Dalya öyle değil silah dayadılar sana.Bir kere sarılayım nolur ağlama nolur. Bize şans ver."

"Asla sana şans vermeyeceğim ağlama yekta sende ağlama oyundu oyun kalbini kırmak istiyorum kıramıyorum ben herkese kıyardım biliyor musun? Bir sana kıyamıyorum." çektim kendime sımsıkı sarıldım öyle sıkı sarıldım ki geçen zamana inat herşeye inat. Ne ara ağladığımı bile bilmiyordum.

"Dalyam benim bırak özlem giderelim sonra bırakır gidersin affetme zaten beni hemen sakın ağzıma sıç mahvet beni." bir anda öyle sıkı sarıldı ki ben döver sanarken o bana sarılıyordu bu kız hep beni şaşırtıyordu.

"Yekta." bir şey diyecekti sözünü kesen bir silah sesiydi sevdiğimi vurmuşlardı sırtından hemde ikinci kurşun sesiyle hemen yere yatırdım.

"DUR DUR ALLAH'IN CEZASI HERİF DUR."

"Dalyam herşeyim nolur yaşa nolur dayan hemen arayacağım ambulansı hemen." ambulansın numarası neydi lan sikeyim kafam durmuştu. Kalbim durmuştu.

"112." kekelemişti canı yanıyordu kurban olduğum. Hemen 112'yi tuşlayıp çağırdım.

"Geliyor bebeğim benim geliyorlar hiçbir şey olmayacak lütfen kendini asla bırakma asla."

"C-canım Ç-çok Y-yanıyor G-galiba A-annemin Y-anına G-gidicem." kalbime ok saplıyordu gidemezdi ona izin vermezdim.

"Asla gidemezsin. Buna izin vermem şimdi değil sonra şimdi değil." cevap vermedi. Aklıma gelen şeyle gözümden birkaç yaş döküldü.

"Dalya benimle evlenir misin?" bakışları evet diye haykırdı.

"H-hayır S-sinirliyim S-sana A-ağlama." güldüm bu dediğine.

"G-gül B-böyle U-uyucam B-ben."

"Hayır hayır uyuma nolur uyuma herşeyim benim uyuma." gözlerini kapattığı an benden bir feryat döküldü gidemezdi bu kadar çabuk bitemezdi hiçbir şey. Kan o kadar kan vardı ki...

- - ┈┈∘┈˃̶༒˂̶┈∘┈┈ - -

Ben kötü biri değilim dimi DNDMDMDNDMDMDMDMDMDMDMDM

 

 

Loading...
0%