Yeni Üyelik
40.
Bölüm

36.Bölüm|Orman&Deniz

@soldeinvierno

Hoşgeldiniz efenim bölüme buyrun keyifli okumalar yorum ve vote atmayı unutmayın🪡🌸

Şarkılar:

Rafet el roman:Direniyorum

Rafet el roman:Kurşun

Yakın:Keşke

Müslüm gürses:Tutamıyorum zamanı

Çağan şengül:Canım yanıyor

Tuğkan:Elfida

Tuğkan:Ele layık

🌸 ⋆*・゚:⋆*・゚:⠀ *⋆.*:・゚ .: ⋆*・゚: .⋆

Dalyam ölüyordu dalyamı vurmuştu ona kıymıştı. Bende ona kıyacaktım. Artık oyun sırası bendeydi. Ama en önemlisi şuan dalyamdı. Herşeyimdi o iyi olsun diye bu saatten sonra herşeyi yapacaktım o beni ne kadar iterse itsin bu saatten sonra bu ilişki için ben çabalayacaktım dalya artık yorulmayacaktı gerekirse yorulan ben olacaktım yüzüne kapılar kapatılan kişi de ben olmaya hazırdım.Ameliyattaydı tek bir haber bekliyordum ölmeyecekti benim güçlü kızımdı o ölemezdi bu kadar erken göçemezdi benden bu dünyadan daha o doktor olacaktı giyecekti o önlüğü. Ben ise ben hayallerime çok uzaktım bu saatten sonra asker olabilir miydim bilmiyordum ama onu en son düşünecek yapacaktım. Telaşla gelen aşkın ve doruğa baktım işte geliyordu benim dayak ne kadar dövse yeridir aşkın hep bana gerçekleri söylemişti. Dalyaya zarar verdiğim hakkında dediği herşey doğruydu.

"YETMEDİ Mİ YAPTIKLARIN YETMEDİ Mİ KARDEŞİMİN HAYATINDAN ÇIK ARTIK ONUN HAYATINDA OLDUĞUN SÜRECE O HEP ACI ÇEKİYOR YA RUHU YA DA BEDENİ." Bana saldırdığında engel olmadım olmayacaktım. Ama doruk engel olmuştu.

"Aşkın ameliyathaenin önündeyiz seni atacaklar şimdi rüzgar vurmadı yüsrayı sakin ol." doruk onu benden uzaklaştırmıştı ama o da dayak yemişti.

"K-kardeşime bir şey olursa sonun ben olacağım bu sefer andım olsun rüzgar keskin." aramızda sessizlik oldu ona diyeceğim bir şey yoktu bile. Sessizliği bozan şey ameliyahaneden çıkan hemşireydi.

"Kan lazım Arh pozitif." aşkın hemen kalkmıştı.

"Ben ben kan grubumuz aynı alın bütün kanımı iyi olsun yeter." hemşireyle beraber gittiler dorukta peşinden gitti. Eski rüzgar olsa onun iyi olduğunu öğrendiği an ondan uzak dururdu ama öğrenmiştim artık ondan uzak durmam ona yaramıyordu gene zarar görüyordu her türlü hemde yanında duracak canım pahasına onu koruyacaktım.

Aşkın ve doruk gelmişti saatler geçti çıkmadı saatlerdir aramızda sessizlik vardı kimse konuşmuyordu sadece iyi haberlerini bekliyorduk. Kalbimde öyle bir sızı vardı ki gerçektende kalbim ağrıyordu. Ona öyle bağlanmıştım ki canı yanıyorsa kalbime ağrı giriyordu. Aşk buysa aşk çok tehlikeli bir duyguydu o zaman o da ben acı çekerken hissediyor mudur hissetmesin ben hep acı çekerdim. Hızlıca oturduğum yerden kalktım ellerimde onun kanı vardı kurumuştu. Midem bulandı. Onun o hali bir saniye bile gözümün önünden gitmiyordu. Lavaboya girdiğim gibi kusmaya başladım. Ben kusmaktan nefret ederdim ben kandan da nefret ederdim. Ben dalyasızlıktan da nefret ederdim. Olduğum yere çöktüm tir tir titriyordum. Kafamı kaç kere duvara vurdum bilmiyorum saymadım acısı geçmiyordu nasıl olsa. Elimin titremesi geçmeliydi hemde bir an önce. Dyvara vurdum defaşarca bu benim patlama anım olmuştu. Yaşlar öyle hızlı aktı ki gözlerimden önümü bile göremiyordum vurmaya devam ettim hissizleşene kadar titreme durana kadar vurdum. Artık daha çok taze kan vardı benim kanım evet olması gerekn buydu birinden kan akacaksa benden akmalıydı sevdiğim kadından değil.

"Baba sana andım olsun o akan kan senden de akacak rüzgar yemini." ona bu mesajı attım. Ellerimi yıkadım ama unuttuğum bir şey varsa da kanın lekesinin hemen çıkmamasıydı olsun. Ondan olan her ize kabuldum ben...

Yonca'dan

Kahretsin o kız yüzünden yektayı yanımda dahi tutamıyordum. Eskiden bu kadar cesur değildi zaten. Onu kandırmak hep kolay olmuştu ama o kızdan sonra benimle doğru düzgün konuşmuyordu bile. Babama haber veremiyordum. Şimdi de beni çağrıyordu kesin yekta bir şey yapmıştı ve ben onu kaçırmıştım diye azar işitecektim.

"Babam noldu?"

"Ne mi oldu? Bu kıza herşeyi anlattı bende kızı vurdum. Şimdi hastanedeler bana attığı mesaja bak aptal yapamayacağını bile bile tehdit ediyor birde. Bak o kız meleğin kızı falan değil şuan anneniz bildiğiniz kadının kızı bunu öğrenmemesi gerekiyor. O zaman yekta tamamen bağımsız olur bizden. Bu benim tahtımı zedeler o benim varisim." babamı çoktan affetmiş hatta onun ortağı sayılırdım. O intihar bile benim fikrimdi. Uzaklaşmak istiyordum yekta beni çok sıkıyordu. İlgisi bir şeyleri değiştirmiyordu. Zaten o kızla onu ayırmak için ortaya çıkmıştım(Sizi nasıl göt ediyorum ama)

"Tamam hastaneye gidiyorum yanına sana haber vereceğim sıkma canını canım babam. Şeymayı ve annemi yurt dışına tatile gönder bence kan akacak belli."

"Sen çok fenasın tamam sana güveniyorum." gülümseyip ordan hemen ayrıldım.

"Sevgilim işimiz var gel bakalım." Atalay kapıda beni bekliyordu diğer suç ortağımda sevgilim atalaydı. Hep arkamdaydı hiçbir zaman yanlışsın demedi.

"Gene yaramazlık peşindesin resmen kötülükten besleniyorsun. " güldüm haklıydı dudağına sert bir öpücük bırakıp arabaya bindim. Yektayı manipüle etme zamanıydı. O kız uyandığında yektayı yanında görmeyecek ve boş bir tribe girecekti.

"Sevgiline güven akşamda eğleniriz." göz kırptım. O ise doymamıştı beni ensemden tuttuğu gibi öpmeye başladı. Gülümsedim. Bende tek kalan güzel şeydi ona olan sevgimdi. Zar zor ayrıldım ondan.

"Hadi gidelim." Beni onaylayıp arabayı sürmeye başladı.

Hemen ameliyathanenin oraya gittim. Ve aptal ikizimi gördüm. Cidden acı çekiyordu ne acı ama değil mi? Umrumda değildi babam aslında iyi biriydi ama bunu göremeyen oydu. Ve beni de kandırmıştı. Babasız kalmıştım onca yıl boşuna boşuna ters düşmüştüm babamla.

"Yekta." hemen sarılmıştım yanında olmalıydım sonuçta değil mi?

"Ölmesin nolur ölmesin yonca." hemen planımı devreye soktum.

"Ölmeyecek sakinleş. Burda olmaman gerek o kadar şeyden sonra artık uzaklaşman gerekmez mi kardeşim? Yapma böyle ona zarar veriyorsun bizim babamız belli ne olduğu belli. İmkansızla ne uğraşıyorsun?" benden hemen uzaklaşmıştı.

"Boş boş konuşmak için geldiysen git uğraşamam. Ben dalyayı asla bırakmayacağım bunu herkes böyle bilsin. Gerekirse yolunda ölürüm." sinirleniyordum.

"Ben seni bir kız yüzünden kaybedemem yekta vazgeç artık."

"GİT VAZGEÇMEYECEĞİM GİT. " Bir anda bana bağırmasını bende beklemiyordum. O bana kıymazdı bağırmazdı da. Herşey o kız, yüzünden olmuştu.

"Bak şu kızın seni getirdiği hale bak. Bana bağırıyorsun beni kovuyorsun. En kıymetlin bendim." bir şey diyecekken o kızın arkadaşının sesiyle ona döndük.

"Seni gebertirim." bir anda bana saldırmasıyla neye uğradığıma şaşırdım.

"Alık şu Vahşi'yi üstünden ne izliyorsunuz?" beni öyle bir hırpalıyordu ki yetişemiyordum. Canım bir hayli yanmıştı.

"Sanane lan ilişkilerinden? Gelip bozacak mısın? Ben seni bir güzel bozarım." yüzümü çizmesiyle çığlık attım.

"Yekta bir şey yapsana. Atalay." Atalay onu sertçe üstünden çekti kızı çok sert itmişti.

"Ahhh." ondan da acı dolu bir inleme döküldü iyi olmuştu.

Ama durmadı atalaya bile saldıracaktı hasta. Allah'tan doruk tutmuştu. Bu kızla da uğraşacaktım.

Ama o da bir anda atalaya saldırmıştı. Allah'tan güvenlik gelmiş çıkarmıştı onları.

"Allah'ın cezaları."

"Yonca git anladın mı?" yektanın sesiyle ona döndüm. Resmen karışmamıştı.

"Hadi o kız sevgilin peki bu? Sevgilinin arkadaşı diye haklı mı bulacaksın? Engellemedin bile gerçekten yazıklar olsun gidiyorum ne halin varsa gör eninde sonunda babam onu öldürecek." Atalay'ın elini tutup ordan ayrıldım. Gereken mesajı vermiştim ama kahretsin ki uğruna dayak yemiştim.

Olsun kazanan bendim sonuçta.(aynen kanka iyi yapmışım)

Aşkın'dan

O kızı daha çok gebertmeliydim. Benim kardeşim orda ölümle savaşırken o vazgeç diyordu yalnız bırak diyordu ben bilmiyor muydum kardeşimi isteyecekti o piçi göremeyince de üzülecekti.

"Aşkın Allah aşkına sakinleş ver koluna bakayım kızarmış." birde o vardı değil mi? Kansız piç o kadar sert itmişti ki canım yanmıştı kolumu hissetmiyordum. Zor duruyordum acıdan ağlamamak için dudağımı paramparça etmiştim ama acı dinmiyordu. Eğer kırıldıysa şuan bu zamanda o piçin bütün kemiklerini kırardım.

"İstemiyorum beni yalnız bırak hava alacağım sonra kardeşimin yanına gideceğim." bahçedeki banka oturup acının dinmesini bekledim. Dinmiyordu artıyordu resmen. İstemeden birkaç yaş döküldü gözlerimden.

Doruğun koluma dokunmasıyla çığlık attım. Canım çok yanmıştı.

"D-dokunma." bu son damla olmuştu benim için saatlerce içimde tuttuğum gözyaşkarımı akıtmaya başladım.

"Şşşş gel buraya." beni göğsüne çekmişti ama bu benim çığlık atmama neden olmuştu. Gerçekten kırılmıştı.

"Ç-çok acıyor kırıldı." beni hemen hastaneye soktu. Hemen bir film çekilmişti. Doğru tahmin etmiştim. Kırılmıştı o süreç boyunca hep ağlamıştım. Hem acı hem kaybetme korkusu canımı yakıyordu. Doruk konuşmuyordu ama asla yanımdan ayrılmıyor bir an olsun elimi bırakmıyordu. Onu itmek için gücüm bile kalmamıştı.

Alçıya alınmıştı. Doktor bana dönüp gülümsedi.

"Alçıya aldık iyi misin? Ağlamakta haklısın ama şuan azda olsa acısı dinmiştir." konuşmak istemiyordum bir an önce kardeşimin yanına gitmek istiyordum.

"Sizi ilgilendirmez işinizi yaptınız sağolun biz gidelim." oturup saçma sapan itirazlar etmeyecektim. Laf sokmayacaktım malum buna gücüm kalmamıştı.

"Aşkın susma böyle ağlama lütfen." cevap vermedim. O da daha fazla soru sormadı beni yavaşça göğsüne çekti. Bu sefer sesli değil sessizce ağladım göğsünde. Kokusu sakinleştiriyordu beni.

"Teşekkür ederim umarım karın yanlış anlamaz arkadaşız sonuçta." o cevap vermeden ondan ayrılıp ameliyathanenin oraya koştum. Benim gelmemle kapının açılması aynı anda olmuştu. Rüzgar hemen oldığu yerden fırlamıştı bende doktora koştum.

"Yüsra hanımın yakınları siz misiniz?"

"Evet evet kardeşim nasıl? Durumu nasıl?"

"İyi değil mi?" rüzgarla soruları hemen sıralamıştık Doktor'un bakışları ise sabitti.

"Kurşunları çıkardık. Hayati tehlikesi maalesef hala bulunuyor o yüzden yoğun bakımda uyutacağız bir süre geçmiş olsun." ne demek hayati tehlikesi vardı bu ne demekti?

Onu çıkardılar teni solgundu. Dudakları mor. Dokunmak istedim korktum dokunmaya. Ya buz gibiyse?

"Dalyam herşeyim benim güzel sevgilim geçecek sana söz geçecek." rizgarın sesini duyuyordum ama olduğum yere çakılmıştım. Kafamda dolaşan tek ses vardı. Hayati tehlikesi var. O iyi olacaktı evet iyi olacaktı. O piç babasına rağmen iyi olmayı başarmıştı şimdi de olacaktı. O benim kardeşimdi. Bu hayatta gördüğüm en güçlü kişiydi. Onu yıkmak isteyeni ise ben yıkardım.

Beni kendine çeken doruğa bu sefer sarıldım itmedim. İhtiyacım vardı. Güce ihtiyacım vardı.

"Geçecek sana söz o delidir güçlüdür ama benim yengem lan tabiki öyle olacak."

"O güçlü evet ama o kadar değil aldığı yaralar fiziken ve ruhen onu çok yordu. Tek korkum eskisi gibi olmaması o hale gelebilmek için çok çabaladı. Çok çabaladık doruk. Korkuyorum."

"Korkma yanındayım ben senin korkma." cevap vermedim kırgınlık öfke yerli yerindeydi.

"Onun yanına girebilecek miyim? Bunu sağlayabilir misin lütfen doruk." başımın üstüne bir öpücük bıraktı.

"Kızma ama rüzgar girsin ilk aşk iyleştirir aşkın." peki dercesine kafa salladım bende eve gider kardeşime kıyafet alırdım. Şu yamulmuş tipime çeki düzen verirdim. Malum uyanınca kızma ihtimali büyüktü.

"Tamam ben eve gidiyorum o zaman siz burda kalın."

"Aşkın seni yalnız bırakmayacağım." istemiyordum. Bu kadar yakınlık zaten yanlıştı. O artık baba olacaktı. Ortada bir çocuk konusuydu.

"İstemiyorum çocuğun ile ilgilen azıcık o senin günahlarının bedelini ödemek zorunda değil." ondan ayrıldım hızlıca.

"Doğmamış bir çocuğu düşünecek kadar niye iyisin?" iyilikle alakası yoktu bunun. Ama bu dünyada hiçbir çocuk annesi ve babasının günahlarını sırtlamak zorunda değildi. Ben çok sırtlamıştım o kadar çok sırtladım ki kambur kalmıştım.

"Çünkü o çocuk benim. Annesi ve babasının günahlarını sırtlayan çocuk. Metres olarak görünmeyeceğim o çocuğa doruk olmayacak anla artık bugün için teşekkür ederim." hızlıca ordan ayrılıp bir taksiye bindim. Şuan hiçbir şey düşünmeyecektim sadece kardeşimi düşünecek uyanınca onu mutlu edecektim. Evimdeydi valizler hemen açtım ve rahat edeceği kıyafetleri bir çantaya koydum. Başka ne alabilirsem hepsini aldım.

Bir anda kapının yumruklammasıyla olduğum yerde sıçradım. Kim gelmişti? Doruk olamazdı çünkü böyle bir şekilde çalmazdı kapıyı.

Siz:Evime gel çabuk biri kapıyı yumrukluyor.

Ulan ondan başka yardım isteyeceğim birininin olmaması ne kadar da sinir bozucuydu,

Kapının deliğinden baktığımda gördüğüm görüntü ile titremeye başladım. Annem ve üvey babamdı bunlar. Aylardır yoklardı birdaha gelmezler sanmıştım. Öyle demişti annem.

"Aç şu kapıyı evdesin aşkın aç." açmadım. Açamazdım. Cama koştum kahretsin atlayamazdım bu sefer sadece kolum değil bütün kemiklerim kırılırdı.

"Bütün komşuları uyandırmadan aç bence." kahretsin. Doruk geliyordu o gelene kadar oyalayabilirdim değil mi?

Siz:Üvey babam ve annem en kısa sürede gel.

Gamzelim:Tamam çıktım yola geliyorum kendini koru hiçbir şey olmayacak söz.

Cevap vermedim. İçim azda olsa rahatlamıştı korkunu belli etme aşkın korkunu belli etme. Kapıyı açtım.

"Lavaboda bile rahat yok anasını satayım sizin ne işiniz var evimde?" bir anda yediğim tokatla olduğum yerden uzaklaştım. Bunu fırsat bulup hemen girmişlerdi eve.

"Terbiyesiz olmuşsun iyice. Babandan kalan mirasta bu evde varmış burda yaşayacağız." neden şaşırıyordum ki? Hal hatır sormak için gelecek değildi ya. Evimi benden alamazlardı.

"Bu ev benim üzerimde artık. Alamazsın yani anne. Para da zaten dediğim gibi bağışladım." üvey babamın sertçe saçımdan tutmasıyla ağzımdan bir çığlık kaçtı.

"Seni gebertirim bu evden ya git ya da sus" o paralar çoktan bitmişti. Ne babam ne başkasından para istemiyordum ama aptal gibi o paraları da sokağa atamazdım.

"Bağışladım bütün paraları ıslah evine bağışladım seversin anne benim yıllarca yattığım senin bir kere bile uğramadığın ıslah evine şimdi siktirin gidin evimden. Evide isteseniz alamazsınız benim üzerinde devam ederseniz polis çağırırım. " bu sefer bana kalkan eli durdursum ve sertçe burktum.

"Ahh mustafa şuna bir şey de iyice terbiyesiz olmuş."

"Bana bakan bir annem ve babam yoktu napalım bende terbiyesiz oldum anne." doruk nerdesin nerde başım dönüyordu istanbula döndüğümüzden beri ağzıma bir lokma bile almamıştım uyuya kalmıştım.

"Selin sen bekle beni salonda ben icabına bakacağım bunun." annem resmen beni bu sapıkla yalnız bırakmıştı.

"ANNELİĞİN BATSIN SELİN KARA." üstüme gelen sapıkla önüme gelen herşeyi atıyordum.

"Yaklaşma sapıksın sen sapık." kafasına isabet etmişti kitap ne büyük marifet ama.

"Şşş ayıp ediyorsun sen ne büyümüşsün hemen."gerçekten akli dengemi kaçıracaktım şimdi. Üstüme abanmasıyla onu sertçe ittim. Ama o her zamanki gibi pis oynamıştı kırık koluma yumruk atmıştı alçlıydı aptal. Hisretik bir kahkaha kaçtı dudaklarımdan onun canı yanmıştı benim değil.

"SENİ OROSPU." Kahretsin bir anda öyle bir atılmıştı ki kaçmaya yetişememiştim. Üstüme abanmıştı sapık.

"Bırak paranın hepsi yok bende yok. Evde size yok. "Bakışları midemi bulandırıyordu.

"Şuan konu para mı sanıyorsun artık seni nasıl inleteceğim." annem bunları bile bile beni yalnız bırakmıştı.

"Dokunma bana sakın bak sakın dokunma bana." ne kadar itsem iteyim çekilmiyordu. Bir an dikkati dağılmıştı hemen kaçmaya kalkıştım üstümdeki tişörtten çekmişti üstüm yırtılmıştı.

"Dokunma bana dokunma."

"Ah istediğim manzara bu desem?" daha fazla çırpındım ama yediğim tokatlar canımı fazlasıyla yakıyordu.

"Dur artık ağzım kanla doldu bırak." üstümdeki sütyenin yırtılma sesi de gelmişti kulaklarım uğulduyor başım dönüyordu. Göğüslerimde hissettiğim dudaklar ile ağlamaya başladım. Doruk hep bana geç kalmak zorunda mıydı?

Doruk'tan

Aşkının mesajı ile hemen bir taksi bulmaya çalıştım ama yoktu. Kahretsin arabam ile de gelmemiştim. Gecenin kaçıydı bulamazdım. Koşarak gitmeye başladım illa yolda bir taksiye rastlardım. Kaybedecek zamanım yoktu. Baya koşmuştum ama öyle koşarak olacak iş değildi. Evi buraya uzaktı. Bana doğru gelen taksi ile önüne atlamıştım resmen.

"Napıyorsun delikanlı? Ezecektim seni." hemen bindim bir kadın vardı.

"Hiç önemli değil abim sevdiğim tehlikede sür sür. Lütfen oraya varayım istediğiniz kadar para vereceğim hanımefendi lütfen."

"Paraya gerek yok delikanlı sevdiğine yetişelim. Sür necati." nefes nefese kalmıştım azda olsa rahatladım. Aşkının mesajı ile yine panik başladı. Onu kurtaracaktım,

"Hızlı abim lütfen hızlı." on on beş dakika içerisinde ordaydık. Hemen cüzdanımdaki bütün parayı adama verip koşarak eve gittim. Kapıda bir kadın vardı annesi olmalıydı yüz hatları aynıydı çünkü.

"Aşkın nerde?" kadın cevap vermeden duyduğum ağlama sesiyle içeri girdim. Gördüğüm görüntü kalbime öyle bir ok sapladı ki olduğum yerde sendelendim.

"AŞKIN." O piçi hemen üstünden çektim ve vurmaya başladım. Ne kadar vursam da içim soğumayacaktı. Onu yok etmem gerekiyordu yok edecektim. Ama önemli olan aşkındı şuan. Kafasını duvara sertçe vurduktan sonra aşkına döndüm. Duvarın en köşesine geçmiş kendine sarılmıştı.

"Aşkım gel benim bitti bitti."

"Kardeşim nasıl uyandı mı?" ilk soracağı sorunun bu olacağına emindim. Onlar birbirine öyle bağlıydılar ki arada şaşırmadan edemiyordum. Ben bile kardeşime bu kadar bağlı mıyım diye sorgulamıştım.

"Kardeşinin yanına gitmeye ne dersin odasına gireceksin onunla konuşacaksın o seni duyuyor olacak." üstü çıplaktı kapatmaya çalışıyordu. Hemen üstümdeki gömleği ve ceketi çıkardım. Bakmadan giydirdim.

"Tamam kardeşime gidelim." yüzü kanlar içindeydi. Ona vurmuştu kansız piç. Hemen polis arkadaşıma mesaj attım.

Siz:Utku sana atacağım adrese bir ekip yollar mısın? Ben en kısa sürede ifade vereceğim. Kısaca söyleyeyim taciz ve şiddet. Ordaki kadını da alın adamı bayılttım.

"Aşkın taşıyabilir miyim seni yürüyebilecek misin?" kafasını hızlıca sallayıp ayağa kalkmaya çalıştı. Kalkamadı hemen sendelenmişti. Kucakladım.

"Ben başım." başı göğsüme düştü bayılmıştı. Bu saatten sonra nasıl seni bırakmamı isteyeceksin deli kız. Bırakamazdım.

Yürüdüm o kucağımda hastaneye kadar yürüdüm.

Rüzgar'dan

Sevdiğini birdaha bırak diyorlardı resmen bana ama bunu yapmayacaktım. Kendime verdiğim sözü tutacaktım ve onu asla yalnız bırakmayacaktım. Cesedimi çiğnesinlerdi.

Yoğun bakıma girmek için hemşirenin verdiği herşeyi giydim.

"Sadece beş dakika cama tıklayacağım." cevap vermedim. Gördüğüm görüntü can yakıcıydı malum. Sevdiğini kadını bir sürü makineye bağlamışlar yüzü solgun. Göz altları şiş dudakları mosmordu.

"Dalyam ben geldim. Tabi bunu duyunca hemen sinirlenmişsindir ama olsun ben en çok o sinirli haline bayılıyorum. Şaka şaka her haline aşığım ve bayılıyorum. Ben sevme işini gerçekten beceremiyorum. Hep hata yapıyorum kırıyorum falan bilirsin işte. Boş boş konuşuyorum uyanık olsaydın bu konışmalardan sonra bana iyi tamam derdin seni ezbere biliyorum artık. Dalyam uyanıp beni terslemeye süründürmeye ne dersin? Dur ne diyeceğim sarıldığımızda dudaklarına yapışacaktım evet yapacaktım bunu sende bana okkalı bir tokat atacaktın ah pardon unutur muyum? Sana göre tokat hiçbir şey geçiriyorsun yumruğu. Seni çok seviyorum. Bana inanmıyorsun şuan onu da biliyorum ama olsun ben kanımın son damlasına kadar çabalayacağım. Dediğin gibi senin yolunda ölmeyeceğim. Senin yolunda yaşayacağım. Senin yolunda yaşayacağım ve yaşatacağım benim evlilik teklifime hayır dediğini de unutmadım. Oh olsun diyorsundur şimdi de. He oh olsun bana bana napsan müstahak ama unutma bir gün karım olacaksın ve seni o adamın soyadından kurtaracağım sanki benim soyadım çok temizmiş gibi olsun benim karım olacaksın sonuçta kızma hemen 11 tane çocuk düşünüyorum. Futbol takımı kuracağız Fenerbahçeye hayırlı evlatlar yetiştireceğim emin olabilirsin bundan. Seni sevmiyorum dedim aslında sana yalan söylemedim ki ben seni sevmiyorum çünkü ben sana meftunum. Hayat gözlü kadın aç gözlerini kaybet beni ormanında." camın tıklanmasıyla sürenin bittiğini anladım. Beni duyuyordu ve içinden çok sövmüştür arsızlığıma bu düşünce beni gülümsetti.

"Romeo mu olsam dur olayım yeminle uyanınca dayak yiyeceğim." dudaklarına bir öpücük kondurup çıktım hemen.

Dalya keskin yapacağım seni yüsra dalya keskin olacaksın. Doktor yüsra keskin.

 

Loading...
0%