Yeni Üyelik
41.
Bölüm

37. Bölüm|Verilen sözler

@soldeinvierno

Ay sonda gülmekten kesinlikle yanlış yazdım dmmdmdmdmdmdmd

Keyifli okumalarrr🍁

Oy ve yorum yapmayı unutmayın 🦋

Bölüm şarkıları

Herkes gider mi?

Deniz toprak:Diz dize

Kolpa:Unutmadım

Can kazaz:Bunca yıl

Aşkın yalanmış

Öykü gürman:Deniz gözlüm

Melis'ten

Gerçekten bu doğru muydu? Bu çift çizgi gerçek miydi? Hamileydim. Hamile kimden olduğunu biliyordum ama şuan anıldığım kişi rüzgardı. Ama ben ondan hamile falan değildim o bana elini bile sürmemişti o beni hiç istemedi. Napacaktım şimdi ondan diyecektim herkese o zaman onu elde edebilirdim. Bu plan bu sefer işlerdi. O kızda onu asla istemezdi kim ister ki? Oyunu söylemiş olmalıydı rüzgar çünkü halit delirmişti. Meriç'ten almıştım haberleri. Onu parmağımda oynatmak çok zevkliydi. Herşeyden haberim oluyordu. Ve bunu zevk alarak taçkandırıyordum. Onunla uzun süredir yatak arkadaşı olmuştuk hatta baya uzun süredir ondan başkasıyla yatmamıştım istememiştim. Bunun ne olduğunu biliyordum. Ama babam bana bu hayatta bir şey öğretmişti. Hırsın sevgini dahi geçebilir. Sevgin seni hiçbir zaman ele geçirmesin. Bununla büyüdüm ben. Bunlarla büyüdüm. Ne kadar da acı ama. Sevgi yoktu. Hırs, kin ve öfke sadece bu üç duyguyu tatmama izin verilmişti bu evde. Bende tattım.

Çocuk Meriç'tendi. Ama bunu ona söyleyemezdim. Söylersem onu isterdi ve planım alt üst olurdu. Ama ona ihtiyacım vardı. Onun sevgisine içimde kilitlediğim sevgime. Aradım onu.

"Meriç akşam yanıma gel acil." cevap vermesine izin vermeden kapattım yüzüne.

Şimdi planı devreye sokmalıydım. Parti hazırlıklarına başladim. Rüzgar olmasa da olur partide şuan o salak kızın yanında olmalıydı. Haber onlara da uçardı gerçi o uçmadan ben kendim söylemeyi tercih ederdim. Bütün isteklerimi organizasyon şirketine bildirdikten sonra insanları çağırdım. Bunların olması akşamı bulmuştu ve meriç gelmişti.

Gelir gelmez öpmüştü beni. Mutlu olmuştum. Olmamlıydım sevgiye yer yoktu melis unutma melis.

"Hoşgeldin sana acil bir şey demem lazım." beni kucağına alıp koltuğa oturdu. Boynuna sarıldım yüzündeki hayal kırıklığını görmek istemeyecek kadar zayıftım.

"Hamileyim rüzgardan. " tenimi okşayan eli durdu. Herşey o an durdu. Bir hırs uğuruna. Mahvettiğim aşka bakamadım kafamı dahi kakdırmadım mis kokulu boynundan. Ben kötü bir kızdım ve değişmeyecektim. Kötü kızları kötü adamlar sevmeliydi. İyi adamlar değil meriç gibi iyi adamlar. Rüzgar kötü bir adamdı. Ondandır bu kadar ısrarım belki de. Bunu inkar etse de öyleydi.

"Tebrik ederim güzellik. Hayırlı olsun senden çok iyi anne olur." yapma bunu bana yapma canımı yakıyor ne olur.

"Teşekkür ederim yarın açıklayaağım herkese sende gel." bana öyle bir sarıldı ki. O an anladım bana veda etti gelmeyecekti orda yalnız kalacaktım.

"Olur bakarız benim işim var gideyim." başımı salladım hızlıca kucağından indim ve onu geçirdim. İlk ve son aşkımı hırsım uğruna kaybettim. Artık meriç yoktu. Gitmişti birdaha gelmeyecekti beni sorgulamadı bile nasıl demesini bekledim ona bile yalan uydurmuştum. Çünkü onunla da birlikte oluyordum. Ama o bunu bile sormamıştı. Beni hiç istemeyecekti artık. Çöktüm olduğum yere ağlamaya başladım olduğum kişiye, olmak zorunda bırakıldığım kişiye, hırsıma, öfkeme ve kalbimde dinmeyen yangına ağladım en çok...


 

Rüzgar'dan

Dalyamın durumu birkaç günde iyiye gitmişti hatta Doktorlar bugün uyandıracaklarını ve durumu iyiyse onu normal odaya alacaklarını söylemişlerdi. Umarım hemen iyi olur ve çıkardı. Odasını süslemiştim heryeri masmavi yapmıştım. Sevdiği yemekleri,sevdiği çikolataları da koymuştum. Ona birkaç hediye almıştım. Kabul etmeyeceğini biliyordum ama olsun yüzünde tek bir tebessüm görsem o bana yeterdi. Aşkında oturmuş makyaj yapıyordu neymiş dalya görse endişelenirmiş öyle ulu orta yerde anlatamazmış. Moralini bozmak istemiyordu.

İşte şimdi uyandıracaklardı ben ve aşkın camdan izliyorduk kıymetlimizi. Uyandı da öyle mal mal bakıyordu ki etrafa bu beni güldürdü. Mallığını bile sevdiğim.

"Şuna bak ya salak oldu iyi ve etrafa bakıyor yanına gitsek nolur tabi sen gelme şerefsiz. İlk beni sorar zaten." ya sabır bu kızın kıskançlığını hiçbir zaman çekemeyecektim.

"Sus baldız sus. " beni umursamadı hemen kapıya gitti Doktor'un izni ile içeri girdi ve sımsıkı sarıldı sevdiğime. Bende öyle sarılmak istiyordum resmen kızın en yakın arkadaşını kıskanacak kadar özlemiştim. (Daha çok kıskanırsın)

Derin bir nefes aldım ve bende içeri girdim bakışları bana değmişti ama çok kısa sürmüştü bu hemen arkadaşıyla ilgilenmeye devam etti.

"İyisin dimi dalyam?" bunu sormak için bile beni yüz kere düşündüren hayatın anasını avradını.

Cevap vermedi haklıydı haklı olması bile can sıkıcıydı.

"Doktor normal odaya alacaksınız değil mi? Uyandı iyi değil mi?"

"İyi delikanlı normal odaya alıyoruz bir süre misafirimiz olacak." başımı salladım hızlıca umarım hemen iyleşirdi sevdiğim.

"Tamamdır odaya kaçar ben." dalya bizi dinliyordu ona göz kırpıp kaçtım hemen gözlerini devirmişti.

Hala evinin yandığından haberi yoktu bu bana fırsat doğurmuştu. O günlerde boş durmak yerine o evi de halletmiştik. Duvarlarını boyamıştık dalyanın odasını masmavi yapmıştım seviyor diye hatta resim yeteneklerimin hepsini ortaya koyarak gökyüzünü çizmiştim odasına yeni bir yatak almıştım umarım bunun için kızmazdı ve resimlerimizi asmıştım kitap okuma köşesine. Onu yeni yapmıştık duvarın kenarına yapmıştık ve oraya bir koltuk almıştık onu da mavi almıştım. Onu mavilere boğacaktım. Aşkın bayılacağını söylemişti. Umarım umarım çok mutlu olurdu canı yanmazdı.

(Yatak değilde koltuk var gibi düşünün)

Gelmişti odaya ve şaşkınlıkla etrafı izliyordu güldüm bu haline.

"Hoşgeldin dalya iyiki bizi bırakmadın."hemen çemkirdi.

" senin için yaşamadım zaten boşuna ümit etme." güldüm hatta hızımı alamayıp kahkaha attım.

"Komik olan ne acaba rüzgar bey acaba ne komik?" alnını öptüm anında itti.

"Dokunma lan bana şerefsiz elini dahi sürme." sürdüm yanağını sevdim. İtti yine elimi.

"Benden mutlusu yok istediğini yapabilirsin bebeğim yemek saatti." özellikle tembih etmiştim doruğu aşkını bir yarım saaatliğine tutmak konusunda yoksa ona öyle ilk sarılma şansını verir miyim sanıyorsunuz?(iyice arsız oldu)

"Senin elinden yiyeceğim yemek bana zehir olur siktir git." güldüm bu mallıkla çok gülecektim bugün.

"Siksen neden olmasın." geçirdi bir sille kafama.

"Darbe mi aldın lan kafana? Nerde eski rüzgar iyice cıvık bir şey oldun sen." sırıttım mal mal.

"He başka dilden anladığın yok napalım güzelim? Güzel bebeğim aşk bahçem." devam etmeme izin vermedi eliyle ağzımı kapatmıştı öptüm. Çekti anında.

"Allah'ın cezası sus duymak istemiyorum daha fazla kusacağım üstüne. "

"Olur senin kus-" ne diyeceğimi anlamış gibi anında ağzıma tokat yedim. Isırdım bu sefer eline. Hala sırıyordum.

"İğrençleşme Allah aşkına sus yicem tamam." işte bu diye geçirdim içimden. Sonra yemeğini yedirdim ilk önce çorbasını içirdim üfleyerek sonra dolmaya uzandım.

"Onu istemem sağol." nasıl istemezdi çok severdi oysa.

"Seversin ama niye istemiyorsun?"

"Öyle şuan midem almıyor işte doydum sağol." zorlamayacaktım.

"Yerin rahat mı? İyisin dimi? Gel yastığını düzelteyim." hemen en rahat edeceği şekilde yastığı ayarladım.

"Tamam vazgeçtim pimpirikli rüzgar yerine cıvık rüzgar olabilirsin diğerini çekemiyorum."

"İstersen liste ver öyle karakter değiştireyim anasını satayım." omuz silkti öptüm omzunu anında ittirdi.

"Olur adam akıllı karakter bul napayım deli gibi değişim yaşayan ben değilim. Hem sen niye burdasın? Aşkın nerde onu istiyorum." (Ağlayavağım bu günlerde gelir umarım)

"Yok aşkın onu yok ettim aramıza resmen kuma ya bu nedir böyle." dik dik baktı.

"Naptın lan kardeşime?"

"Dorukla bıraktım öpüşüyorlardır hadi bizde yapalım." yaklaştım iyice eliyle yüzümü itti. Dudak büzdüm.

"O pislik kardeşimden uzak duracak sende benden anladın mı?"

"Anlamadım sikerek anlatsana." melül melül baktım maviş maviş bakarsam belki kıymazdı.

"Ya sabır!" yanağını öpücük attım yumruğu yemeden yanından kaçtım.

"Amin aşk bahçem benim."

"Sus sesini duymak istemiyorum sinirimi çok bozdun kardeşimi getir o pisliğin elinden." asla o cırtlak kızı tutabilen tutsun sevdiğim kadını alıyordu elimden hep.

"Banane kızım kumam o benim uzak tutacağım senden ben seni seviyorum ona noluyor yani hayırdır." alayla bakıyordu ana geliyor rüzgar hazır ol onun içini bilirim ben.

"Seviyor musun ya bir kes yeme beni sana inanmıyorum haberin olsun." bunu diyeceğini biliyordum be kızım.

"Olsun zamanla güvenini geri kazanırım ceylan gözlüm ormanlarında kaybolduğum."

"Yalvarırım sus sen bu değilsin." değildim ama korku bir anda beni mal etmişti napayım

"Ondan ondan rahatsın değil mi çikolata ister misi istersin istersin." zorla onu da yedirdim ağzının kenarına bulaşmıştı hemen yaklaştım silmek için anlamıştı napacağımı eliyle itti hemen kafamı.

"Siktir git rüzgar." ellerini öptüm doya doya bir kere öpsem ne kadar büyük bir darbe alırım diye düşündüm değerdi lan yapış oğlum. Ellerini çektim başında toplayıp deli gibi öpmeye başladım başta ittirmeyeçalıştı kafasını çekti gene durmadım. Ama kafasını yana çevirince durmak zorunda kaldım haklıydı sus.

"Dokunma bana ne demek istemiyorum anla çık uyucam başım ağrıyor." yutkundum haklıydı sus.

"Uyu ben çıkmam burdan ama." koltuğa oturdum bana göz devirmişti ama birdaha da çık dememişti. Sırtını bana çevirmişti bu kötüydü güzel yüzünü görememek bana cehenemi yaşatmıştı o kadar ay. Uyuyor gibi hissettiğim an yatağın diğer tarafına geçtim ve yere çöküp onuz izlemeye başladım. Şahaser bir talo gibiydi ufak ufak çok belli olmayan çilleri vardı uyurken kaşlarını asla çatmazdı benim aksime dolgun dudakları ve en güzeli upuzun saçlar saçları uzamıştı fazlasıyla. Bu beni güldürdü yaklaşık bir yıl olacaktı tanışalı ama biz herşeyi yaşamıştık herşeyi artık kaybedecek vaktimiz bile yoktu. O üniversiteye gidecekti ama karım olacak dalya sakın andım olsun seni karım yapacağım. Dışarda duyduğum kargaşayla hemen çıktım odadan.

"Noluyor burda?"

"Seni öldüreceğim bu sefer bittin oğlum sen yüsrayı alıp siktir olup gidiyoruz karşına çıkarsan Allah belamı versin sıkarım kafana." bu kız gene neye delirmişti?

"Aşkın gene noldu neden bana saldırıyorsun?"

"ÇÜNKÜ PİSLİKSİN AL İZLE BUNU İZLE ALLAH BELANI VERSİN." verdiği videoya baktım. Melis konuşuyordu davet gibi bir şeydi.

"Hepiniz hoşgeldiniz umarım eğleniyorsunuzdur ben çok eğlendim ama alkole dikkat ettim çünkü hamileyim evet arkadaşlar doğru duydunuz hamileyim kimden olduğunu az çok biliyorsunuz rüzgardan zaten süren bir birlikteliğimiz vardı evliliği düşünüyorduk aileler yakın şimdi daha yakın olacak sadece hepinizi beklerim eğlenmeye devam edebilirsinizz"

Ne diyordu lan bu? Ne bebeği? Lan ona elimi dahi sürmemişken nasıl böyle bir işe kalkışır? Onu öldürmemi mi istiyordu? Babamın oyunu muydu gene? Dalya dalya bu sefer beni bile dinlemez zaten inanmıyor. Napacaktım? Neden neden bu kadar bize düşman şu siktiğimin dünyası? Biz neden iki dakika mutlu olamıyorduk. Ulan ben daha şuan ki hatamı düzeltmeden napacaktım gerçekten şuan o kadar çaresizdim ki.

"Abi benimleydin hep ya sarhoş olduğun zamanlarda bile onunla yatmadın yalan o yalanı ortaya çıkarana kadar yüsra'ya hiçbir şey belli etmeyelim kız yeni uyandı zaten zarar mı verelim?" doruğun sesiyle ona döndüm haklıydı. İkimizin de bakışları tek bir kişiye odaklandı aşkına.

"Hayır! Benim canımı alın ben bunu ondan saklamam aptal mısın? Onu tanımıyor musun? Ondan bir şeyler saklaman onun canını şuandan daha çok yakacak rüzgar onu tanımıyor musun? ÇEKİLİN ÖNÜMDEN." doruğa işaret verdim şu deliyi zapt edebilir herhalde ben test yapana kadar. Ama öyle olmadı aşkın erkekliğine tekmeyi geçirip dalyanın yanına girdi.

"Bittim bu sefer herşey bitti yüzüme dahi bakmayacak nefretine nefret katacağım. Onunla yatmadım yatmadım imkansız eminm ama şuan güveni kırılmış bir kadın buna asla inanmaz."

"Git o zaman kanıtlarla gel şimdi lafla anlatsan da sana inanmayacak hadi git." doruk doğru söylüyordu o melise zorla test yaptıracaktım. Gerisi umrumda dahi değildi.

Bize doğru gelen meriçle tebessüm ettim. O da yanımdaydı bu süreçte.

"Hayırlı olsun. Herşeyimi aldın benden sağol ya çok sağol." ne dediğini anlayamamıştım hemen gitti yanımızdan.

"Ne diyor bu lavuk şimdi de o eksikti." gerçekten anlamıştım ama şuan önemli bir işim vardı takamazdım.

"Gidiyorum ben doruk onlar sana emanet."

Melis melis ulan kabusum olacağım melis kabusun.

 

Yüsra'dan

Bir anda kapının sertçe açılmasıyla sıçradım gelene baktım aşkındı. Sinirliydi ne olmuştu gene?

"Ne oluyor aşkın iyi misin?"

"Özür dilerim ama ben senden böyle bir şey saklamam affetmezsin beni biliyorum. Al bunu izle kardeşim." elime tutuşturduğu telefona baktım. Melis konuşuyordu. Bebek diyordu. Bebek yekta'dan sevdiğim adamdan nefret etmek isteyip asla nefret edemediğim adamdan. Ne demekti bu? Kafam durmuştu. Onunla birlikte olmuş muydu? Hani hiç olmamıştı yanında hani oyundu hani inanmamlıydın diye fısıldadı içimdeki ses. Evet Haklıydı ben o mezarlıkta ona söylemesem de ona inanmıştım ben aptal bir kadındım. Sevdiğim adama herşeye rağmen inanmayı seçen aptal kadın. İçimdeki son dalya kırıntısı şuan ölmüştü. Dalyayı küle çevirmişti. Açıklama mı yapacaktı? Yapmasındı istemiyordum artık ondan hiçbir şey istemiyordum. O gün bile dilemedim ölümü. Ama bugün şuan öyle bir diliyorum ki ölümü. Umarım umarım ölürüm ben güçlü değilim bu kadar değil. Aşkına baktım böyle mi sızlamıştı onun yüreği? Asyanın hamile olduğunu öğrendiğinde kalbine böyle sancılar mı girmişti? Gözlerim doldu kendime değil kardeşime. O zaten çoktan ağlıyordu halimize.

"Aşkın diledin mi o zaman ölmeyi?" daha çok ağladı.

"Diledim sonra birbirimize verdiğimiz sözü hatırladım sustum intihar edemeyiz bozamayız o sözü." güldüm benim için yaşayan biri vardı bana gerçekten değer veren canı çıkarken bile beni düşünen. Aklıma o gece geldi. İntihar ettiği gece.

Yıllar önce yetimhane'de

"Bana söz ver deli kız birdaha intihar etmeyeceksin." vermedi daha yeni tanıdığım kız intihar etmişti ne kadar da trajedik. Oysa buraya güle oynaya gelmiştim. Baban beni bırakmıştı terk etmişti. Bu çoğu kişi için travma olabilirken bugün benim özgürlüğümdü. Artık canım yanmayacaktı. Her gece taciz yoktu. Burada neler yaşayacağım hiç önemli değildi. En önemli şey taciz ve dayak yoktu. Dayak konusunda pek emin değildim açıkçası. Aşkını kusturduğum için üstünü çıkarmıştık yer yer kırbaç izleri vardı. Kollarında morluklar. Burda dayak yiyeceksem de bana koymazdı nasıl olsa.

"Cevap versene ya hadi söz verelim bak arkadaş olalım hem ben seni çok sevdim."

"Hergün ölmek için dua eden biriyle arkadaş olma. Bir sürü kız var burda herşeye rağmen neşeli ve güçlü duran. Sende onlardansın. Onlarla takıl benimle değil." omuz silktim.

"Banane kızım ben seni seçtim. Birdaha da izin vermem intihar etmene dua etmene de." onu göğsüme çektim bir anne edasıyla

"Neden yapıyorsun enayi misin? Benimle arkadaş olursan bir sürü arkadaşın olmaz sadece ben olurum herkes nefret ediyor hepsini dövdüm kavga ettim diye. Bende onları sevmem zaten." yine omuz silktim daha çok sarıldım ona.

"Ne güzel işte daha az insan daha az baş ağrısı benimde insanlara bayıldığım söylenmez." ve ilk adımını attı bana kollarını doladı. Mutlu olmuştum. İlk arkadaşımı edinmiştim. Ne olursa olsun onu unutmayacaktım. İlkler unutulmazdı.

"Söz sende ver." düşünmedim çok artık yaşayacaktım çünkü ölmeye pek niyetim yoktu.

"Söz deli şey ölmek yok intihar etmek yok." o gün biz iki kız kardeş beraber uyumuştum ve ben yıllar sonra ilk kez gülümseyerek uyandım...

Şimdiki zaman

"Aşkın gidelim burdan nefes alamıyorum lütfen."

"Özür dilerim olmaz ki yoğun bakımdan yeni kalktın. Lütfen." gitmek istiyordum. Dar geliyordu bu hastane duvarları bana.

"Ya beni çıkartırsın ya da ansızın kaçarım yaparım bilirsin." omuzları düştü biliyordu beni.

"Tamam bir şey daha var." ulan daha ne olabilir? Daha ne kadar yıkılacağım?

"Dinliyorum aşkın."

"Rüzgar ona dokunmadığını söylüyor dorukta ona dedi ki git kanıtla öyle çık yüsranın karşısına zaten bana da dediler ama saklayamazdım."

"Artık umrumda bile değil ha doğru ha yanlış gerçekten sikimde değil. Çıkmak istiyorum evime gitmek istiyorum. Yalnız kalmak istiyorum." bana masum masum baktı.

"Seninle yalnız kalmak istiyorum hemen ağlama anasını satayım." güldü hemen bana getirdiği kıyafetleri giydirdi.

"Tamam hazırsın bebeğim bana tutun." tutundum ve çıktık hastaneden resmen beni kaçırmıştı hastaneden.

"Evinde çok büyük değişiklikler var söyleyeyim de şaşırma. Akşama kadar dınlen akşam bişey yapacağız." neyin peşindeydi gene ne yapacak acaba? Sormadım halim yoktu ama evime ne olmuş olabilir ki. İçeri girdiğim an gördüğüm mavi duvarlarla duraksadım. Kanepe değişmişti. Ev mavi ve yeşilden ibaretti. Ama niye?

"Bunu neden yaptı?"

"Biz buraya dönmeden halit evi yakmış yangın çıkarmış annenle anıların var ne kadar kötü olsa da onlar ölsün istemezsin diye rüzgar çeki düzen verdi. Odanı görmen gerek." evimi yakmıştı kansız döl israfı. Rüzgar ise hayalimdeki evi yapmıştı bir ara konuşmuştuk. Ben sadece mavi isterken o gözlerimi de seveyim diye evde yeşile de yer vermişti herşeye rağmen kalbimdeki yeri titredi sımsıcak oldu.

"Aşkın bu kadar seviyorsa neden bize bunları yaşattı? Bana gelse deseydi böyle böyle ben onunla o oyunu kurmaz mıydım? Ama rüzgar kırmayı tercih etti yektayı gömdü çünkü yekta beni kırmaz ama rüzgar çok acımasız. Rüzgar gerçekten kalpsiz insanlara karşı ama bana karşı olmamalıydı."

"Kardeşim benim haklısın ben bile onun soğukluğunu gördükten sonra senin yanındaki o sıcak halini görünce şaşırdım. Seçtiği yol yanlış ama melis ondan hamile falan değil yatnıştır birileriyle ne bileyim. Bırak sunsun kanıtını. Yıllar önce verdiğimiz bir söz daha vardı hatırlıyor musun?" biz birbirimize çok söz vermiştik hangisinden bahsettiğini çıkaramadım kafamı iki yana salladım.

"Eğer iki adam ikimizi de kalbimizi kırarsa rakı masası kuracaktık. Zamanı gelmedi mi sence?" gelmişti geç bile kalmıştık.

 

"Geç bile kaldık tamam al sen bende meze falan hazırlarım."ellerini çırparak hemen gitti. Biz de böyleydik işte hep aynı yerden yaralanırdık ondan çok konuşmazdık çünkü hisler aynı olunca insan gerek duymazdı. Kapının sesiyle hemen çıkım mutfaktan eve bayılmıştım tam gezememiştim ama şuan ki hali bile büyüleyiciydi.

"Hoşgeldiniz efenim mezeler hazır."

"Rakımızda hazır hanımefendi başlıyor mesai." başladı da. Karadeniz şarkıları daha çok can yakar diye oturup Karadeniz açtık, tuğkan açtık sezen aksu açtık son çalan şarkı beni derinden sarstı.

 

İlk değilsen bile

Son aşkım olup, kal

Senden öncesini

Yaşamadım sayarım

 

Böyle bir aşka ömür vermeye değer

Dillenir de nazara gelir diye korkarım

Böyle bir aşka ömür vermeye değer

Dillenir de nazara gelir diye korkarım

 

Deniz gözlüm benim

Senin için hazırım

Eğer ölüm gerekse

Ölmeye giderim

 

Yemin olsun seninim, çocuklar gibi şenim

Deniz gözlerinde hayat bulur gözlerim

Yüreğim acır, inan, senden uzak kalmasın

O deniz gözler benim, başkası hiç bakmasın

 

Son arzum nedir diye

Gelip te bir sorsalar

Haykırış olur sesim

"Sen, yine, sen" der

"Aşkın kapat kapat şunu kafayı yicem konuşamıyorum kapat." sözler ağzımdan zar zor çıkıyordu aşkın kahkaha atarak kapattı şarkıyı. Sezen aksu biliyorsun açtık bile bile kendi canımızı okuyorduk.

Bir anda kapının tıklanmasıyla sıçradım çok sert yumruklanıyordu lan kapı. Yalpanarak açmaya gittim kapıyı gelene baktım gözlerim tam görmüyordu ki.

"Açmağğğğğğ piç dorukturrrrr." aşkının sesiyle açmadım daha çok tıklandı.

"Offff çekil sıkayım kafasıba." güldüm mal mal baya sarhoştu.

Kapıyı açtığında gördüğümüz siyah takımlı adamlarla kahkaha atmaya başladık adamlar neye uğradıjlarına şaşırmıştı.

"Wattpad hikayesi bizi kaçırmaya mı geldinizzzzzzz zengin mısınız ona göreeee. " bunu ben demiştim yaylana yaylana yürüdüm mavi gözlüyr bu benziyordu lan rüzgara.

"Ayyyy para varsa varım valla bizi yurtdışına kaçırsanızaaaaa." aşkınjn dediği ile kıkırdadım.

"Ulan sizin ben içmişler deli gibi napcaz doruk?"

"Oğlum unutmayalım görevi bayılt kucakla bebeğim."

"Offff bu gerizekalının sesine neden benziyor bıktım ondan yeter yaaağğğğğğğ."

"Offff aşkın gözlere bak aynı rüzgarrrr ama bunun kirpikleri kötüüğğ rüzgarın ki olayyyy." bizi tutmaya başladılar ay höst ne oluyor

"HÖST BE."

"Abi ilk deliyi aldım gerisi sende." ayyyyy aşkımdan bahsediyordu onu götürüyordu aşkımda doruğu anlatıyordu bende rüzgarı anlatıcam bende.

"Şşştttttt biliyor musun ben çok aşığımmmm ama çok şerefsiz aynı onun gözleri gibi gözlerin ama o daha güzel hıhhhh."

"Neden şerefsiz?" çocuğun sorusuyla ofladım.

"Ayyyy erkek işte erkek hepsi şerefsiz ama o varya daha da şerefsiz bak beni bırakmadı sonra bıraktı sonra düştü peşime bir anda karakter değiştirdi cıvık oldu sonra sonra hehhhh başkasını hamile bıraktı çok şerefsiz değil mi amaağğğğ." beni de götürüyordu ayol kaçırılıyordum ben.

"Hmmm çok şerefsizmiş sık bunun kafasına."

"Ayyy kıyamam ki o maviş gözlerine ama döverim çok döverim ayy döveyim miii?" karşımdaki adam kahkaha atıyordu çaktım ağzına bir tane yüzündeki ifade beni çok güldürdü seke seke indim Merdivenden umarım kafamı yarmam. Apartmandan çıkar öıkmaz bağırmaya başladım yağmur yağıyordu

"ALLAH BELANI VERSİN RÜZGAR YEKTA HER NE BOKSAN AY ALLAH'IM VALLA ŞAKA VALLA VERME AŞIĞIMMMM." arkadan biri sarıldı bana höst.

"AY OLMAZ DOKUNMA BANA SADECE YEKTA DOKUNUR."

"NİYE BAĞIRIYORSUN?"

"SANANE BE ONA BAĞIRSAM BANA BAĞIRMAZDI SEN KÖPEKSİN KÖPEK UZAK DUR BENDEN." ve kaçmaya başladım peşimden geliyordu ayyy bayılcam başım napıyorum ben. Bir anda dünyam karardı sonrası yoktu. Sonrası sıcak kollar oldu.

˚˙༓࿇༓˙˚˙༓࿇༓˙˚˙༓࿇༓˙˚

Çok gerizekalı oluyorlar bunlar sarhoş peki doruk ve rüzgarın başka kılığa girip kaçırnaları SMDMMDMDMDMDMDMDMMDMD

Loading...
0%