Keyifli okumalarr çok düzenleyemedim o yüzden af olun okuyun ayol mdmdmdmdmdmdm
Yorum ve oy vermeyi unutmayın💚
Tan taşçı:Yalan
Naz ölçal:Yoksun
Fatma turgut:İkimizden biri
Afgan:Sana zaafım var
∘₊✧──────✧₊∘
Gördüğüm yazı rüzgara aitti. Kime yaptığı açıkça belliydi. Ama benim tanıdğım yekta katil olamazdı korkardı. Artık o rüzgar acımasız ve sert. Sana kıyacak kadar acımasız. Rüzgar yüsraya kıyardı. Yekta dalya için ölürdü düntayı yakardı. Artık yekta yoktu benim karşımda acımasız rüzgar vardı. Bende dalya değildim. Acımasız yüsraydım. Bir ateşle yakılan yalan ikimizin de birbirini parçalamasına neden olacaktı.
"Aşkın ne okuduysan unut gidelim." bir şey demedi o da bana uydu. Hep böyle olmaz mıydı zaten? Bana uyardı anlardı çünkü. Arkamdan adımın seslendiğini duydum. Umursamadım. Ta ki bir kol beni durdurana kadar. Hemen kurtuldum teninden.
"Ellerini sakın sürme bana." bozguna uğrayan ifadesi şuan umrumda değildi.
"Ne o pislenir misin?" alay maskesini kullanmıştı. Bende kullanırdım.
"Aynen öyle." kırıldın biliyorum hiçbir olmamiş gibi bakma.
"Tüh be dudakların, boynun, göğüslerin ve niceleri onlar nasıl temizlenecek?" kırmak değil niyeti hatırlatmaktı ama gömdüm. Gömecektim.
"Geçti onlar çoktan yenisi eklenir temizlenir." sende biliyorsun kırmak için yaptığımı neden bu kadar paramparça olmaya razısn?
"Yenisi olmayacak dalya hayal kurma." cevap vermedim. Haklıydı artık olmazdı ama o bunu bilmeyecekti aksini düşünecekti. Bunu sağlayacaktım. O kadar şeyden sonra bu kadar emin konuşması o kadar çok sıkmıştı ki.
"Neyse ne dalya o kağıtta oluduklarını unut." asla unutmayacaktım. Benim için katil olmuştu. Bu kadar çok severken nasıl kıydın bize?
"Ben senden böyle bir şey istemedim. İstesem kendim yaparım zaten senden gelecek iyilik Allah'tan gelsin."
"İstedim ve yaptım emin ol devamı da gelecek." sonunu mu yazıyorsun? Seninle konuşamam ki istediğim gibi artık sen o değilsin ben yektayı istiyorum.
"Hapse girersin istemiyorum ben senden hiçbir şey çık git hayatımdan yeterli."
"Maalesef çıkmayacağım dalya. Unut dediğim gibi." sinir ediyordu. Karşımda rüzgarı görmekten bıkmıştım. Farkında bile değildi hala bana rüzgarı sunduğunu.
"Rüzgar anla artık istemiyorum yetmedi mi içerde dediklerim?"
"Kırmak istediğin kadar kırılmadım diye mi şaşırdın? Dalya eskiden ben ağzımı açmazdım gözlerime bakar anlardın. Şimdi konuşuyorum anlamıyosun." istediğim bu rüzgar ben seni anlıyorum ama bil istemiyorum.
"Rüzgarı anlamak istemiyorum nefret ediyorum belki de ondan bilemezsin benim birtek yektam varmış rüzgar yüsraya da kıyarmış. Gel gör ki yekta öldü o yüzden sen etrafımda olma unutmayacağım o kağıdı da istemedim senden." konuşmak istedi sustu. Birdaha konuşmak için ağzını araladı aşkın beni çekiştirmeye başladı.
"Yekta kayıp. Yapmaya devam edeceğim dalya."
"Ne halin varsa gör rüzgar! " sinir hastası ediyordu beni. Ordan uzaklaşır uzaklaşması ağlamaya başladım buna alışan aşkın hiçbir şey demedi. Saçlarımı sevdi göğsüne çekti verebildiği bütün tesellilere değdi bunlar.
3 ay sonra
Rüzgar
Üç ay geçmişti o yüzleşmenin üzerinden. Bu kadar ağır şeyler yaptığımın farkında değildim. Ya da ilk kez bencil olmak istemiştim. Ne olursa olsun yanımda dursun istemişimdir. Bencildim. Ben sevdiğime bencil olmuştum. Üç aydır neler yaşadığımı bende anlamıyordum. Herşey karışıktı karmakarışık ama bildiğim tek bir şey vardı. Ben bu yoldan dönmeyeceğim. Hem halit keskin yok olacak hemde ben sevdiğime kavuşacağım. Üç aydır toplantıya girmek için uğraşıyordum bugün bunu başarmış olmalıyım ki bugün büyük toplantıda yerim vardı.
Hira malı:Attığım kafeye gel son kez napacağını konuşalım
Ben bilmiyorum zaten napacağımı salağa bak. Bu kızda ters şeyler vardı. Ama ne zaman hakana bahsetsem onun genel halinin bu olduğunu söylüyordu. Benim derdim tavırları değildi aslında hep birine rapor veriyormuş gibi halleri herşeyin en ince ayrıntısını öğrenme çabası bu saçma sapan bir ayrıntı da olsa. Onunla yalnız buluşmak istemiyordum dalya zaten bana güvenmiyor, inanmıyordu yanlış anlasın istemezdim o yüzden konumu hakana da attım.
Dalyam üç aydır o şerefsizin mekanında çalışıyordu. Bu bana o kadar çok dokunuyor ki çünkü yakınlardı. Ortamda kahkahalar yükseliyor ve herkes eğleniyordu defalarca izlemiştim. Orda aşkın ve benden başka kimse anlamazdı dalyanın o gülüşlerinin sahte olduğunu.
Ah yüreğimin en güzel sancısı bir gün yine alacak mıyım seni kollarımın arasına? O kadar ihtiyacım var ki sana seninde bana seni bu hale nasıl soktıysam öyle çıkaracağım kalbini nasıl kırdıysam öyle onaracağım.
Konuma ilk kez bakıyordum gerçekten böyle bir işin içine ama dalyamın çalıştığı yerdi. Kafanda umarım bir şeyler oluşmaz kalp sancım.
Kafeye girdiğimde dalyanın hira ve hakanın masasından sipariş aldığını gördüm. Hakan'la konuşuyordu samimi gülüyordu. Çünkü tanıyordu. O tanıdıklarına böyle olurdu. İnceledim o güzel çehresini bazen konuşurken bile çıkan gamzelere büzdüğü dudaklarına gözlerini tam göremiyordum bu benim canımı iyice sıkmıştı. Ne olurdu ben aptallık etmeseydim? Şuan sarılacak öpüp koklayacaktım.
"Rüzgar beyde geldi iş adamı mübarek dikti bizi buraya en son geliyor."Hira'nın konuşması ile dikkatim dağıldı. Gelde kavga etme.
"Sanane kızım Allah Allah." dalyanın bakışları bana asla değmiyordu canım sıkıldı. Canım çıktı o gün ki patlamasının etkisi asla geçmiyordu. Haklıydı sik herifin tekiydim o da uğraşmak zorunda değildi.
"Neyse ne başlayalım mı az kaldı." sus be bir sus. Bana sormadı hakana sordu.
"Neye az kaldı hakan?"
"Yenge anlatabilsem anlatacağım ama maalesef kusura bakma."
"Bana yenge deme dersen o dilini eline veririm. " sinirle yanımızdan ayrıldı. Bir anda kolumun cimciklenmesi ile sıçradım ne oluyor ya?
"Kızı soydun soydun devam etseydin izlemeye neyse ağzımı açtırma." göz devirdim. Sizene ben burda hasret gideriyorum.
"Neyse ne akşam herşey konuşulduğu gibi ben o masanın temsilcisi olacağım bu sayede öğreneceğimiz kadar bilgi öğreneceğiz benim sicilim temizlenecek sizde defolucaksınız hayatımdan." hakan göz devirdi Allah'tan ona dediğimi sanmamıştı.
"Çok umrumuzda bak hayatında olmak senin gerizekalı herif sen önce sevdiğim kadın diye zırladığın kadına bak başkası ile mutlu ve gülüyor." hiranın dediği şeyle dalyama baktım. Hazer ile gülüşerek sohbet ediyorlardı. Ben medeni bir insan değilim medeniyetin anasını satarım. Kalkacağım sırada koluma sarılan hakanla durdum.
"Ne var ne oturup izlememi mi istersin?"
"Hayır demem gerekenler var o adam mafyanın teki o da toplantıda olacak bu sene hep varisler masada ona göre davran. " mafyanın tekiydi ve dalya bununla beraber oturup vakit mi geçiriyordu cidden? Öyle bir sinirle gittim ki yanlarına hakan durduramadı.
"Dalya yürü gidiyoruz yürü." hemen kolunu benden kurtardı başladı inadı.
"İşim burası bu bir iki bana dokunma üç defol git." dalya yektasına bomboş bakıyordu canımı çıkar daha az acı vereceksin.
"Sen burdan defolup gideceksin başka iş mi bulursun ne bulursun bilemem ama bu adamın yanında olamaz." sinirleniyordu biliyordum ama onu öyle ateşin içinde bırakmazdım. Sen yaptın diyordu içimdeki ses gözleri de öyleydi. Sen yaptın sen beni ateşe attın kül ettin. Gerekirse tek tek küllerini toplar geri diriltirdim imkansızı başarırdım.
"Sen kimsin de bana bunu söylüyorsun? Karışma hayatıma rüzgar defol git arkadaşların ile. " omzuma atıp götürmek varda işte durumu daha kötü etmekten başka bir şey değil.
"O adam pisliğin teki lan uyuşturucu satıyor içiyordur belki mafya mafya."
"Sende öyle değil misin? Toplantıya asla katılmam diyen ben miydim? Hatta babamla iş yapmam diyen? Söylesene rüzgar hayatın yalan olmuş o yüzden etrafımdakilete karışma emin ol senden daha az zarar verecekler bana. "Bana onun gibisin diyordu
"Bilmiyorsun hiçbir şey beni bilmiyorsun sanki. "
"Bilmiyorum ben rüzgarı tanımıyorum benim uğurladığım adam bu değildi gözleri anlatırdı bomboş bakmazdı rüzgar her zaman bomboş bakıyorsun artık dibe yine dönüyorsun ama bu sefer seni çıkaracak bir yüsra yok."intikam alıyordu diyordu içimdeki ses ama haklıydı ben yine dibi vurmuştum göğsüne sınacağım biri de yoktu. Her zamanki gibi diye fısıldadı içimdeki ses değil dalya hepsini geçirmişti.
"Bak bana bakma nefret et ama bu adamdan da uzak dur ne olursun seni bu işlerden uzak tutmaya çalıştıkça koşmayı bırak artık." beni dinlemedi tezgahta işine devam etti. Akşama kadar olmayacaktım o saatte kadar hazeri uzak tutmam gerekiyordu. Hem sevdiğimden hemde toplantıdan.
Başka bir çalışandan hazerin yerini öğrendim odası da varmış yine bir oda ve kamera faciasına hazır değildim yoksa yine ve yine katil olacaktım.
"Naber bebeğim benn geldim özledin biliyorum." taşşak geçe geçe seni sikeceğim it oğlu it.
"Ne istiyorsun seni tanımıyorum bile yüsra zaten senden iğreniyor istemiyor ne yüzsüz bir adam çıktın sen ya. "
"Sanane lan aramızdaki şeyden sen kimsin? Bir hiçlikten ibaretsin." pis yüzünü beklediğimden çabuk çıkarmıştı. Silahını doğrulttu kalbime.
"Benimle düzgün konuşmayı öğreneceksin rüzgar keskin."
"Bu manzarada sence yüsra kime koşar ilk kendine anlam mı yükledin çok üzüldüm şuan dünya tersine de dönse ne ben ne yüsra size istediğinizi vermeyeceğiz. Şimdi indir o silahı."
"Yüsranın senden vazgeçtiğini kanıtlayalım o zaman rüzgar sen gururlu bir adamsın sonuçta değil mi? Gözünle görmen yeterli." bende ona meydan okudum aradı sevdiğimi telefonundan da hayatından çıkaracağım sevdiğimi. İkimizde başka bir şeye inanıyorduk ama ben dalyamı ezberimde biliyordum o benim bırtanemdi bana bunu yapmazdı ben şerefsizdim yaptım o yapmazdı yapmasındı. Odaya girdiğinde bakmadım. Bakamadım.
"Ne oluyor burda?" dönmedim ona ama bana yaklaştığını hissediyordum kalbime doğrultulan silahın baskısı arttı umursamadım benim bakışlarım başkasındaydı yürek sancımda.
"Hazer napıyorsun? İndirsene."
"Yok indirmeyecekmiş sen vurmasını falan isteyeceğini düşüniyor."önümde durdu kalbim canlandı.
"Onu sadece ben vurabilirim hazer." hazerin elindeki silah bir anda nasıl dalyaya geçti dalya nasıl bana silah doğrulttu anlayamamıştım herşey ışık hızında olmuştu.
"Napıyorsun?" şaşırmamalıydım benim kızım deliydi benim deli yüreğimdi.
"İsteğini demedın mi bana bırakırsam seni vur beni diye kalbimden demiştin hatta." dün gibi hatırlıyorum seninle ilgili olan herşeyi bir tanem.
"Evet yapacak mısın?" gözleri doldu buraya kadardı ikimizin de gücü.
"İçim yanıyor benim soğumuyor. Ne yaparsan yap yekta çok zor soğumuyor omurgamı kırdın kalbimi parçaladın ama buna rağmen yine varsın yine kollarında senin için ağladım çok denedim senden nefret etmeyi çok denedim olmuyor olduramıyorum işledin kendini içime ince ince şimdi de nefretten değil çok kırgınlıktan ve çok kızgınlıktan yapıyorum bunu. " yapmıştı hissettiğim keskin acı bunun kanıtıydı dalya yektasını vurmuştu. Yekta işte şimdi nefes almıştı şimdi yaşamına devam etmeye başlayacaktı. Ölümle biten hayat bizde yaşamla yeniden başlayacaktı.
Güldüm en içten şekilde vücudum beni taşımadı düştüm ama buna rağmen daha fazla güldüm. Yanıma yanaşan melekle gerçekten anladım ben yeniden yaşamaya başladım.
"Özür dilerim." sımsıkı tuttum elini bırakmayacaktım birdaha ona kanıtlamak istercesine ama sonrası gelmedi. Keskin acı beni ele geçirdi başımı ona yaklaştırmak istedim olmadı kucağındaydı başım gülüyordum. Sonrası kapkaranlık.
Yüsra
Yapmıştım yrktayı vurmuştum. Nasıl o tetiğe bastım nasıl oldu nasıl gelişti anlamakta zorlık çekiyordum o tetiği ben değil. Öfkem çekmişti. Ona olan öfkem ve kızgınlığım. Ellerim titremişti kalbini vurmamıştım vuramazdım o kadarını yapamazdım ama göremiyordum gözlerimden akan yaşlar buna engel oluyordu. Gülüyordu hemde o kadar huzurlu gülüyordu ki hızuru bana bulaştı bende ona güldüm ama bir şey diyecekti diyemedi başı kucağıma düştü bir feryat döküldü dudaklarımdan. Beni çektiklerini hissediyordum ama hayır çekilemezdim yektamı yalnız bırakamazdım elime bulaşan kan ile daha çok ağladım. Ben yaptım ama ne olursun bana bunu yaşatma diren ne olursun.
"Yüsra çekil ambulans geldi çekil alsınlar bırak artık." aşkının aniden beni sertçe çekmesi ile yelpandım.
"Aşkın ben yaptım ben onu vurdum ben yektamı vurdum aşkın ben yapmadım yemin ederim öfkem yaptı."
"Ağlama tamam gidelim hastaneye susacaksın. Hiç kimseye hiçbir şey demeyeceksin." sustum yeterki iyi olsundu.
3 saat sonra
Hala ameliyattan çıkmamıştı kalbine çok yakın bir yere vurmuştum onu öğrenmiştim birtek bunu nasıl yaparım nasıl. Yüsranın öfkesi diye mırıldandı iç sesim haklıydı. Yüsra öfkelenince kör olurdu dalya dizginlerdi ama artık dalya yoktu yekta ile bir mezara gömülmüştü diri diri hemde.
Hakan ve sabahki kızın gelmesiyle kaşlarımı çattım. Hakan olabilir ama bu kızın burda ne işi vardı?
"Ne oldu? Nasıl vuruldu yenge?" bakanın sorusu ile genzim yine yandı.
"Ben vurdum." kızın sesiyle ona döndüm.
"Al işte aşka gel birde napacağız şimdi? Toplantıda seçilecekti şimdi işimiz baya zorlaştı ihanet sayacaklar umurlarında olmayacak zaten bu salak kız vurmuş." sinirle olduğum yerden kalktım.
"Benimle düzgün konuşacaksın kim olduğun umrumda değil. Rüzgarı siz düşünmeyin bir zahmet ben düşünürüm sevdiğim adamı defolun hakan kal konuşacağız." hepsi gitti o kız gitmedi gözlerindeki endişe beni daha fazla sinir etti. Kolumda hissettiğim kol ile hakana döndüm.
"İçin soğudu mu?" bilmiyordum şuan ona bir şey olacak korkusu heryeri sarmıştı ama bildiğim tek bir şey vardı onu istediğim.
"Ayağa kalkıp bana kene gibi yapışmasını isteyecek kadar."
"O zaman toplantıya sen katıl onu temsil et bu gece tek amacın onun temsilci seçilmesini sağlamak. "
"Neyin içindeyiz anlamıyorum hakan bana anlatmak zorundasın öyle elimi kolumu sallayarak giremem. Ama bildiğim tek bir şey var rüzgar bu işten sağ çıkmazsa senin kafana sıkarım."
"Sıkarsın gördük gizli bir görevdeyiz yer altındaki pislikleri temizlemek istiyoruz rüzgar çıkış biletimiz kendi ayaklarıyla geldi ellerinde öyle büyük kanıtlar var ki hiçbir ajanımız bulamadı hiçbir istihbaratçı bulamadı operasyon başladı işte şuan başındayız temsilci seçilirse artık eli kolu daha uzun olacak babası da bunu istiyor o yüzden yardım edeceğin eminim ama şimdi boku yedik rüzgar ameliyatta bugün oraya biri gitmezse rüzgar başarısız olacak." sen nasıl bir şeye bulaşmışsın kendini diri diri mi gömmek amacın? Ben artık rüzgarı gerçekten tanıyamıyordum uğurladığım adam demiştim ona evet uğurladığım adam bir saat öncesine kadar benim yaralarımı saran gözlerime aşkla bakan ve hayat dolu bakan adam bunların hiçbiri artık yoktu. Rüzgar yalnızdı hemde yapayalnız dibteydi. Kimse yoktu yanında benim aşkın vardı hatta hakan, doruk,uğur ve hazer bile heps benim yanımdaydı rüzgar ise yalnızdı. Kalbim sıkıştı neden böyle olmak zorundaydı herşey?
"Akşam ben o masaya rüzgar Keskin'in sevgilisi olarak oturacağım. "
"Tamam seni daha fazla bilgilendireceğim üstünde bir dinlenme cihazı olacak ve silah her an herşey olabilir seni koruyor olacağız ama ne olur ne olmaz seni o masaya oturttuğum için rüzgar kesinlikle kafama sıkacak." göz devirdim o önce bir iyileşsin de iyi olsun da gerizekalı herif yapayalnız halletmeye çalışmış herşeyi buna son verecektim.
Kırgınlığın öfken onun tek bir acısına bakıyormuş demek ki diye fısıldadı iç sesim.
Haklıydı.
"Onu boşver delirsin dursun akşama doğru beni almaya gelirsin rüzgar ameliyattan çıkmadan şurdan şuraya gidemem. " o da ablayışla baktı zaten.
"Tamam kardeşim."
Bekliyorduk saatler geçiyordu. Dört kişiden ibarettik şuan hirayı saymayacaktım o kızda bir şeyler vardı nefret ediyorum ayağına rüzgara aşıktı ama başka bir şey daha vardı. Onu da en kısa zamanda çözecektim.
Doruk gene soluğu aşkının yanında almıştı aşkın bu sefer terslememişti çünkü doruk kötüydü uzaktan bakan herkes anlardı rüzgar ile aralarında başka bir bağ vardı suskundu başını aşkının omzuna yaslamış parmaklarıyla oynuyordu. Yanımfaki hakanın bakışları hissizdi ama bize üzüldüğü de belliydi. Hıra bir anda bana saldıracakmış gibiydi denesin sonucu görsün.
Çıkmak nedir bilmiyordu 5 saatten fazla bir zaman geçmişti akşama çok bir şey kalmamıştı. Hazerin gelmesiyle sinirlendim kesinlikle götü kalkmıştı. Onun için yaptım sanmıştıt.
"Canım sen neden burdasın?" canını siksinler artık sabır namına bir şey kalmamıştı.
"Sanane? Asıl sen neden burdasın? Defol git."
"Noldu birden iyiydik." lan ne iyisi diye çığlık atmak istiyordum.
"İyi falan değildik sen kendi kafanda kurmaya devam et benim için bir hiçsin." hiranın sesiyle sinirle ayağa kalktım.
"Bu kızın diğer sevgilisi ile olan durumunu izlemektense hakan kalk ben giderim o m
Toplantıya zaten rüzgar bu kızı toplantıda istemez."
"Neyi olarak oturacaksın sen o masaya? Sevgilisi? Eşi? Arkadaşı? Hiçbiri yok sende sen bir hiçten ibaretsin rüzgar için ve öyle kalmaya devam edeceksin şimdi tepemi attırmayın ikinizde defolun gidin burda rüzgarı sevenler zaten sizde fazlalıkşsınız işte."bir anda bana tokat atmasıyla aşkınlar hemen ayaklandı. Boş durmadım vurmak istedim ama çıkan doktor ile işi aşkına bıraktım hakkını verecektir.
"Rüzgar Keskin'in yakınları olmalısınız kurşunu çıkardık zor bir ameliyattı hastamız kendini bırakmıştı direnmedi bu bizim işimizi bir hayli zorlaştırdı. Hayati tehlikesi hala devam ediyor kendini daha fazla bırakırsa her şeye hazırlıklı olun. Şimdi yoğun bakıma alacağız geçmiş olsun." herşeye hazırlıklı olun ne demekti? Ne diyordu bu yalancı doktor? Rüzgar direnmiştir değil mi? Yapmıştır kendini bırakamaz bırakmamalı. Bakışlarım doruğu buldu önceden de o beni sokmuştu içeri belli ki tanıdıkları vardı. Omuzları çöktü geldi yanıma sımsıkı sarıldı o an bir abim var zannettim içim titredi bana kol geren bir abim olsaydı ben bambaşka biri olurdum.
"Beş dakika bekle sokacağım seni içeriye kardeşim." bir şey diyemedim gülümsedim sadece. Hira ya baktım yüzünde beş parmak izi vardı kahkaha atmak istedim gücüm olmadı sanki gücüm elimden alınmış gibiydi.
O yetmezmiş gibi kaşından kanlar geliyordu dudağından da gözü morarmaya da başlamıştı aşkın gerçekten iyi benzetmişti hemde bir polisi ona baktığımda dağılan saçını düzeltiyordu sonra rujunu çıkardı ve onu tazelemeye başladı işte o an kahkaha atabilmiştim bu kız gerçekten deliydi.
"Ne ya dudağım bembeyaz mı kalsın aaa gel sana da yapayım o itin yanına böyle gitme."
"Aşkın o bir polis."
"Bende aşkın karayım tanışıyoruz sanki? Stanışmıyorsak kesinlikle tanışalım bebek taş gibisiniz maşallah yatağıma beklerim." birdaha kahkaha attım. Beni güldürmeyi başarıyordu.
"Polis ise polis ikimizde biliyoruz ki sende onu bu hale getirirsin kırardın bir yerlerini bak ben yapmadım yapsaydım keşke. " daha çok güldüm. Gitmem gereken iki yer vardı. Yektam ve yektamı temsil edeceğim yer.
"Haklısın yapardım ki yapacağım çünkü o kızda bir şeyler var yektadan nefret ettiğini gösterip seviyor ben onun sevgisini alırım sakinim bak ben yektanın yanına gittikten sonra başka bir yere gideceğim sonra uzun uzun anlatırım ama senden tek isteğim bu kızı yektadan uzak tut." soru sormak istedi ama attığım bir bakışla kaderine razı geldi.
"Tamam asla denesin hele bu sefer kırarım bir yerlerini onun." sımsıkı sarıldım. Bunu yapacağından şüphem yoktu.
"Herşey hazır al giy bunları." doruğun sesiyle hemen ayrıldık ve bana verdiği kıyafetleri giydim.
Aşkın
Sinirle önümdeki kıza bakıyordum utanmadan burdaydı hayır yani o kadar çok dayak yedin buna rağmen utanmadan otur. Yüzsüz insanlara tahammülüm yoktu. Elime vaktım kızarmıştı bir köpek için yuh yani değer mi be güzel elim? Yavrum için değerdi.
Bir anda birinin önümde diz çökmesiyle elimdeki olan bakışlaeım ona döndü doruğa elinde bir krem ve sargı vardı yok artık küçük bir şişme ve kızarıktı.
"Gerek yok saçmalama küçük bir şey defol dibinden."
"Olsun saralım daha çok şişmesin ellerin bana lazım." anlamayarak bön bön baktım pardon neye lazımdı?
"Çizim öğreteceğim istemiştin bir ara ya sakat bir elle olmaz." ben bunu çok eskiden öylesine bir hikayesine yanıt vererek istemiştim işi buydu takı tasarlamak babasından kalan tek mirastı. Dorukta bu konuda hayatımda gördüğüm en yetenekli insandı ama bunu tabiki yüzüne söylememiştim mesajla söylemiştim öyle götünün kalkışını izlemem diye.
"Geçti onun üzerinden artık hevesim kalmadı oğluna öğretirsin o senin varisin sonuçta." laflarım onu incitti unutmamı istiyordu biliyorum ama mümkün değildi.
"Aşkın sence bu olanlar ne kadar ağır? Kardeşin kardeşimi vurdu ama şimdi sorsak canını verir onun için ve rüzgar eminim ki çok mutlu olmuştur çünkü biliyor artık kardeşin ona kapılarını aralıklı bırakacak ve o kapılardan içeri girecek peki sen? Sen ne zaman kapılarını aralıklı bırakacaksın ne zaman kilidini açacaksın bana?" bunu herşeyden çok ben yapmak istiyordum ama doruk gerçekten anlamıyordu yüz kere mi demem gerekiyordu illa?
"Doruk." dayanamadım alnunı alnıma yasladım yanağını sevdim öyle devam ettim konuşmaya. "Sen baba oluyorsun ve bebeğini taşıyan kişi ben değilim yetti mi? Oldu mu? Aldın mı cevaabını anla artık anlamamakta bu kadar ısrar etme." elime gelen ıslaklıkla gözlerimi hemen açtım sessizce hiçbir şey demeden ağşıyordu sadece bana değil olan herşeye olacak olana son kez ağlayacağının bilincinde olarak. Rüzgar onun kardeşiydi üzülüyor ve korkuyordu bunu bende yaşıyordum kardeşimin deli yanını biliyordum da bu kadarını rüzgara yapacağını bilmiyordum içindeki savaş öyle bir büyümüş olmalı ki bu hale gelmişti. Ama bugün ikisi içinde herşey son bulacaktı buna inanıyordum oturduğum yerden kalktım bende dizlerimin üzerinde oturdum sessizce ağlayan doruğu göğsüne çektim bir anda öyle bir ağladı ki kulaklarım uğuldadı kalbime sancı girdi. Benim de gözümden yaşlar akmaya başladı sessiz sessiz. Saçlarımı okşayan eli sonradan fark ettim buna ne kadar ihtiyacım olduğunu ağzımdan çıkan hıçkırıktan fark ettim.
"Şşş aşkın aşkım aşkın en güzel hali özür dilerim bunun için ama hep saçlarını okşayan o adam olacağım." cevap vermedim boynuna daha çok gömüldüm. Artık yerler değişmişti ağlayan ben göğsünde dindiren doruktu. Saçlarım hiç babam tarafından okşanmadı benim elime bir bıçak verdiler ve ben o bıçağı kullanmıştım. Şimdi elleri kanlı olan küçük aşkın bana bakıyordu hissiz bakıyordu çünkü o bir katildi. Şimdi ise çocuk çünkü saçları onu seven bir adam tarafından okşanıyordu.
"İmkansız kelimesinin karşılığısın hayatımda şimdi de saçlarımı okşuyorsun bınu bana neden yapıyorsun? Neden? Benim saçlarım hiç okşanmadı şefkatle bana bu hissi tattırmaya hakkın yok neden şimdi hep isteyeceğim ve olmayacak olmaya-" devamı gelmedi dudaklarıma kapanan dudaklar ile susmak zorunda kalmıştım. Beni öpmüyordu bana o kötülüğü yapmıyordu sadece dudakları dudaklarımın üstündeydi canımı daha fazla yakmamak için çekildi.
"İster sevgili,eş, düşman veya herhangi bir şey olalım sana yemin ederim ki saçlarını hep okşaycağım." içim ürperdi bu benim için çok büyük bir yemindi buna ihtiyacım vardı.
"Tutmayacağın bir yemin mi? Ona göre kendimi hazırlayacağım?" hala çok yakındık konuştukça dudaklarımız birbirine sürtüyordu.
"Gel lan buraya." daha ne olduğunu anlamadan kendimi omzunda buldum.
"Ne dedim ya indirsene beni kötü adam indir."
"Bana bak sus delirtme adamı götten yemin ediyoruz çünkü biz."
"Allah'tan kork be adam Allah'tan cehhennemde cayır cayır yan inşallah."
"Emin ol ki o ceheneme seni de sürükleyeceğim beraber cayır cayır yanacağız."saçlarını çektim. Yollacaktım o saçlarını!
"Seninle şurdan şuraya gelmem be ben cehenneme mi geleceğim güldürme beni indir ayı herif." indirmedi bir anda kendimi arabanın üstünde buldum.
"Ya salak mısın sen arabaya atsaydın ayı işte." kalkmak istedim yine izin vermedi.
"Gitme kal biraz."
"Orda gitmiyordum yalnız." yalandı onu söyledikten hemen sonra gidecektim.
"Aşkın ben seni bir bakışından tanıyorum artık dediklerini diyecek sonra gidecektin."yutkundum ben kolay kolay anlaşılmaya alışık değildim. Yüsra'dan başka da anlayan olmazdı zaten.
"Yoo neyse neden burdayız inicem yanlış anlaşılıyor." fesat aklım varsa napayım?
"Yanlışı yapalım o zaman." göz devirdim onun aklı daha fesattı direkt teklif ediyordu!
"Doruk gitmem lazım yüsra'nın yanında olacağım."
"Zaten bu yüzden buraya getirdim seni. Akşam yüsrayı koruyacak kişiler biziz." kimse adam akıllı Anlatmıyordu ki akşamı anlayayım.
"Bana kimse hiçbir şey anlatmıyor sen nerden biliyorsun hep aşkın sonradan öğrensin." sesimdeki kırgınlık onu üzmüştü elleri yine uzandı saçlarıma sevdi korgınlığımı almak ister gibi.
"Akşam bütün yer altı mafyaları toplanacak ve genç bir temsilci seçilecek bugün amaç rüzgarın seçilmesiydi ama olan belli yüsra'da onu temsil edecek işte bende o masada olacağım seni de yanımda korumam olarak istiyorum bu konuda ne kadar iyi olduğunu biliyorum." herşey şimdi yerine oturmuştu. Bir dakika?
"Sen niye masadasın? Rüzgarın babası piç anladık ama senin baban." bana öyle bir baktı ki midem kasıldı onun babası da öyleydi ama onları terk etmişti yani bunu yapmak zorunda değildi başka bir şey var.
"Hem o var hem başka bir şey zaten babam bizi bırakalı yıllar oluyor ama şirket benim herşeyim çizimlerim iyi olmadığım zamanlar aksadı herşey batacaktı şirket batsaydı babam haklı çıkacaktı ben bu hazzı ona yaşatmak istemedim birkaç kötü adamdan borç almış olabilirim sonra kendimi masada buldum." kafa attım.
"Hasta kadın. Delisin sen yatıracağım seni tımarhaneye." güldüm hatta yetmedi Kahkaha attım.
"Deli olan sensin nasıl kurtulmayı düşünüyorsun?" gerçekten bu çocuk gerizekalıydı. İstese öyle güzel bir şekilde çizim yapıyor ki ve bilmiyor ki ben onun çıkardığı koleksiyonlar için zamanında köpek gibi çalışmıştım.
"Bende hakana anlattım yardım edeceğim sonra güzel bir Tanzimat ödeyeceğim çizim yapamaya başlamam gerek. "
"Bir zahmet mükemmel bir markayı mahvedemezsin o benim en sevdiğim takı markası. "
"Sana iş buldum." ney tabi ya ben işsizdim
"Neymiş?"
"En sevdiğin markanın modeli olmaya ne dersin? Yeni bir koleksiyon için birini arıyorduk. " ağzım açık kaldı ciddi miydi şuan? Gerçek mi?
"Gerçekten mi? O kadar güzel miyim ki? Bütün mankenleriniz çok güzel." güzel biriydim bunun da farkındaydım ama o kadar güzel mankenleri vardı ki insan düşünmüyor değil.
"Emin ol aralarında en güzel kişi sensin esmer tenin, güzel boynun, dudakların ve bakmaya doyamadığım bal gözlerin." dediği heryeri öpmeye başladı gözlerimi öpmek istediğinde izin vermedim. Bana soran gözlerle bakıyordu.
"Gözlerimi öpme ayrılık getirir zaten ayrıyıx her anlamda daha fazlasına gücüm yetmez." cevap vermedi saçlarımı sevdi uzun uzun uyumak istiyordum ama hala arabanın üzerindeydim inmeye kalkıştığımda izin vermedi kucakladığı gibi arabanın arka koltuğuna oturttu o da yanıma oturdu. Şimdi de ben ona soran gözlerle bakyordum.
"Uyutmam gereken bir kız çocuğu var diye düşünüyorum." gerisi gelmedi beni göğsüne çektiği gibi saçlarımı okşamaya başladı. Yutkunamadım diyeceklerim boğazımda asılı kaldı. Az uyur az yerdim çünkü en çok bunlar esirgenmişti benden. Bağrışlar ile dolu geceler yemek yapmayan anne.
"Doruk herşeyi o kadar çok zorlaştırıyorsun ki bir bilsen."
"Bildiğim için yanındayım aşkın en güzel hali ve hep olacağım." Sustum uzun uzun her zamanki gibi.
Şefkatle saçlarımı okşuyordu buna bir son vermeliydi hemde en acilinden. Yoksa uyuyacaktım uyumamam gereken kollar arasında.
"Neyse yeter bu kadar aç kapıyı." beni kendine daha çok çekti. Sesli bir şekilde nefes verdim zorlaştırma dedikçe zorlaştırıyordu.
"Doruk lütfen."
"Senden tek isteğim biraz uyuman bir tanem." küçüldükçe küçüldüm. Ben alışkın değildim birilerinin beni böyle sevmesine yüsra dışında.
"Tamam sus uyucam." uzun bir süre uyumasam da susmuştum kendimi onun kollarına bırakmış güzel bir rüyanın tadını çıkarıyordum çünkü biliyordum bu rüya uzun sürmeyecekti...
Yüsra
Herşey hazırdı üstümde vücudumu saran siyah bir elbise vardı topuklu ayakkabılarımı giyerken arayan hakan ile geldiklerini amlamıştım. Çantamı ve kabanımı alıp indim aşağı. Bugün o toplantıya rüzgar Keskin'i temsil etmek için orda olacaktım. Hakan'dan aldığım bilgilere göre rüzgar bu işte gerçekten çok yol katettiği yönündeydi. Yememiş içmemiş yer altında ne uyuşturucu sevkiyatı varsa hepsini patlatmıştı. Deli herif. Kötülükte yapmak zorunda kalmıştı o süreçte belki de bu yüzden çökmüştü. Bu yüzden bu kadar dibe çökmüştü. Beni bekleyen arabaya bindim arabada sadece hakan vardı.
"Hakan senden bir şey isteyebilir miyim?" Onaylayan bir mırıltı çıkardı. Oda dağılmış gibiydi dışardan ne kadar basit görünse de aslında şuan bulundukları görev onları yıpratıyordu.
"Rüzgarın kaldığı yere gidebilir miyiz? Çok kalmayacağım orda sadece beş dakika." bunu isterken nerden bilebilirdim ki o beş dakikanın bir ömre bedel olacağını?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
772 Okunma |
174 Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |