
Keyifli okumalar acılar içinde kaldık çok ağladım yazarken bir ara vazgeçtim Allah biliyor ama olması gereken bu seviyorum seni burak içimde ölen şeylerden biriydin temsiliydi sadece... 🦋🦋🦋
Burak'tan
Kardeşimin emanetiydi kardelen ona sahip çıkmam gerekiyordu canım pahasına ne olursa olsun. Abandım hemen üstüne bu yoldan dönemezdim araba bize çarptı karnıma bir şeyin saplandığını hissettim kardelene bakmak istedim yapamadım Kan kokusu çok keskindi sesler gelmeye başlıyordu ama ben bilincimi daha fazla açık tutamıyordum. Ambulans sesini duyduğumda rahatlamıştım o rahatlama ile gözlerimi kapattım...
Bir rüya görüyordum sanırım bir parkta çimenlerin üzerinde gamze kucağında ben yatıyorum herşey çok aydınlık saçlarımı seviyor bana cıvıl cıvıl bir şeyler anlatıyordu. Ama ne anlattığını anlamıyordum o anın büyüsü ile ellerini alıyor defalarca öpüyorum iyiki varsın diyorum bana bomboş bakıyor aydınlık karanlığa bürünüyor
Ahu'dan
Kardeşim geleceğini hissetmiştim ama günlerdir ne haber vardı ne de bir şey herhangi bir mesaj bekliyordum ama yoktu yok. Yiğit çok kötü durumdaydı ağlama ve sinir krizleri geçiriyordu şuan en çok kardelene ihtiyacı vardı. Sabahtan uğur beni alıyor ben rüya ile ilgilenirken o yiğitle ilgileniyordu. Artık sinir krizlerini durduramaz hale gelmişti o yüzden birkaç kez sakinleştirici vermiştik ama o da sadece birkaç saatlik uyku için geçerliydi.
Kardelen nerdesin kardeşim nasıl bir kısıtlamanın içindesin napıyorlar sana bir bilsem...
Akşam olunca mecbur eve dönüyordum sanki üzerimizde karabasanlar vardı ve gitmiyordu. Uğur'un motorundaydık şimdi de yiğitte mecburen sakinleştirici vermiş rüyayı da komşuya bırakmıştık ne kadar kendim dönerim desem de kabul etmemişti akşam akşam kıta değiştirmek yorucuymuş saat çok geç olurmuş ne yapsam ikna olmamıştı. Yiğitlere olanları gördükçe üstümde daha da titriyordu. Sımsıkı sarıldım beline bende artık korkuyordum ya birgün görüşemezsek? O zaman napardım? Düşüncesi bile gözlerimin dolmasına neden oluyordu.
Evimden birkaç sokak gerisinde durdu.
"Neden ağlıyorsun ahum?" aklımdan geçen herşeyi tek tek anlatamaya başladım.
"Herşey çok ağır çok garip ölüm şurda ayrılık şurda kardelenden haber alamıyoruz yiğit günden güne daha kötü oluyor sen iki yerde yıpranıyorsun ya bizde böyle ayrı düşersek?"kafamdaki kaskı çıkarır çıkarmaz göğsüne sarıldım.
"Kötü şeyleri düşünmeyi ne zaman bırakacaksın acaba? Şuan güçlü durması gereken kişiler biziz sevgilim yıkılma lütfen anlıyorum seni en kısa zamanda bursaya gideceğiz zaten bir yiğit azcık toparlansın elimizi kolumuzu bağladı rüya bebeği burdan buraya sürükleyemeyiz şimdi de bize gelelim biz defalarca ayrı düştük gene birbirimize döndük gene döneriz ama korkma ben seni birdaha bırakmayı asla düşünmüyorum. Bekle biri arıyor." cevap vermedim göğsüne daha çok sindim kolları belimi buldu. Sımsıkı sarıldı. Telefondaki kişi ona ne dediyse kaskatı kesilmişti.
"Uğur noldu bir şey mi oldu? Birinden haber mi var? Kardeşimden mi?"
"A-ahu kardeşim ölmüş burak kardelen ile birlikte 4 gün önce kaza geçirmiş." dediği şeyle nefesim kesildi.
"Y-yalan Y-yalan YALAN SÖYLEME BANA KARDELEN İYİ DE NE OLURSUN." Vücudum titriyordu uğurun ki de tir tir tirtiyorduk. Kardeşim demişti onunda dostu ölmüştü gözlerinin doluşunu izledim bugün ne olursa olsun onu yalnız bırakmayacaktım.
"Kardelen iyiymiş hatta taburcu olmuş ama burak ölmüş." devam edemedi hıçkırarak ağlamaya başladı onunla ağladım. Göğsüme çektim daha şiddetli ağlamaya başladı sevdim saçını hayat bizd neden bunları yaşatıyordu? İnsanın kardeşim dediği dostunu kaybetmesi bana düşüncesi düştüğü an delirmiştim şimdi ise ssvdiğim adam kaybetmişti buna nasıl bir teselli cümlesi kurulur ki?
Belki kuramazdım ama ona iyi gelirdim yanında dururdum aynen bunu yapacaktım.
"Uğur arkama geç yiğitlere gidiyoruz."
"Saçmalama istersen evine geç iyiyim ben hadi." yiğitte nasıl kardelen ihtiyacı gördüysem aynısını sevgilime yaşatmayacaktım sonuçları ne olursa olsun.
"Geç dedim sana ben sürerim." zorlamadı zorlayacak gücü yoktu belki de. Hızlı sürmüştüm uğur beni bir kere bile uyarmamıştı ölüden farksızdı.
Onu yiğitte bıraktım tam komşuya gidip rüyayı alacaktım ki onu yiğit'in kucağında buldum gülüyordu o kadar masum gülüyordu ki yiğit'in bakışları ondan kopamıyordu biz geldiğimizde bile bize bakmamıştı.
"Birtane daha kötü habere hazır mısın?"
"Burağın haberi geldi." o kadar hissiz söylemişti ki kardelenden haberi olduğunu sanmıyorum ya da artık hissizlik evresine gelmişti.
"Yiğit kardelen de o arabadaymış." uğurun dediğiyle yanıldığımı anladım saklamaya çalıştığı acısı gözlerinden okundu.
"İyi mi?"
"İyi ailesi öğrendi kesin o yüzden hiçbir şekilde ulaşamıyoruz."
"Zorlamayın zor durumda zaten." rüyayı yanına yatırdı ve bu sefer sesli ağlayışları eşlik etmedi bize sessiz ağlayışları eşlik etti uğur'a sımsıkı sarıldım o da sessiz sessiz ağladı sanki bu gecenin sabahı yoktu o kadar çok süredir öyleydik ki rüyanın huysuzlanması ile uğur'u koltuğa yatırıp kalktım hemen. Yiğit uyanıktı ama hiçbir tepki vermiyordu rüyayı suaturmuyordu bile yadırgamadım rüyayı kucağıma aldığım gibi mutfağa gittim yemek yemesi gerekiyordu mamasını hazırladım sanki bizi anlıyordu hiç zorluk çıkarmadan yedi hepsini. Mutfakta ha bu yana ha şu yana dönüyordum çünkü rüya hanım bir türlü gazını çıkarmıyordu sadece gülücükler saçıyordu bu bile içimi sımsıcak yaptı öptüm defalarca.
"Çok güzel bir anne olacaksın sevgilim." Uğur'un sesiyle ona döndüm.
"Gelsene otur yemek yiyebilecek misin?"
"Yok sağol. Çocukluk arkadaşımızdı." yiğitle Uğur'un çocukluk arkadaşı olduğunu biliyordum ama bir kişinin daha olduğunu bugün öğrenmiştim ama anlamadığım şeylerde vardı burak denen çocukla kardelenin alakasını.
"Başın sağolsun Allah sevdiği kullarını yanına alırmış o artık cennette ve sizi izliyor biliyorum demesi kolay uzun bir süre için soğumayacak yaşa yasını yaşa ama yaşayanlar içinde Allah'a şükret ben bunu öğrendim bugün." rüyaya rağmen sarıldı bana bende ona sarıldım ama rüya hanım çığlık atarak bizi ayırdı. Uğur'un gözlerinden okunuyordu utandığı haklıydı arkadaşı sevdiği kadından ayrıkyen sevgi gösterisi yapamazdı. Çekildim ve sevmeye başladım rüyayı susmuştu anında öyle geçti o gece bilmiyordum ki sabahında bende kana bulanacağımı...
Yazardan
Büyük bir kaza olmuştu kardelen ve burak biri ölü biri diri birinin sevdikleri vardı birinin sadece bir secdiği kimsesizdi burak kimsesizliği yıllarca yaşamış sonra dostlar edinmişti. Sevdiği olmuştu onun için dünyayı yakıp kül edebileceği bir sevdiği. Çok sevmişlerdi birbirlerini onlar burak ve gamzeydi kaderin acı yüzüyle her zaman beraber el ele karşı gelmişlerdi ama şimdi gamzenin elini tutacak kimse yoktu hemde kimse. Annesi ve babası hiçbir zaman burağı istememişti buna rağmen kızlarının bu halini gördüklerinde içleri yanmıştı. İçler acısıydı çünkü gamzenin hali kimi neyi neden suçlayacağını bilmiyordu başta kardeleni duyunca aldatıldığını sanmış kardelene hasta yatağında saldırmaya kalkışmış gerçekleri öğrenince acıdan bayılmıştı. Kardelen suçlu değildi yiğiti tanır ve severdi. Burak gamze için bursaya taşınmış ve yurttan iki senesi kalmasına rağmen kaçmıştı, gamze herşeyiydi gamze içinde öyle ondandır içininin yanışı ondandır mezarının başından hiç ayrılmayışı yalnızdı burak yalnız hissetsin istemezdi. O haber vermişti uğura anca kendine gelmişti. Mezarın başında ağlaya ağlaya gelin yalnız hissetmesin dedi Uğur'a bilmiyordu ki hemen gelemeyeceklerini ya da uğur öyle düşünüyordu oysa yiğit hazırlanmış rüyanın eşyalarını bir çantaya koyuyordu. Onunda neyi kalmıştı ki? Bir rüyası vardı birde kardelen güzeli güzeline kavuşamıyor dokunamıyordu ama o da biliyordu ki sevmek için dokunmak gerekmezdi iki kalp birbirine tutunmuşsa ölüm bile onları ayıramazdı...
Kardelenin evinde ise kıyamet kopuyordu babası günden güne daha da sinirleniyor annesi ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu aklı almıyordu kızı İstanbul'a gitmeye cesaret edecek kadar mı seviyordu o adamı? Hayır umrunda değildi gidemezdi o şerefsize. Hastanede iyi davranmıştı ama eve gidince cehennem hayatı yaşatmaya başlamıştı. Telefonunu ve tabletini almış odadan çıkmasına izin vermemişti. İçi yanıyordu kardelenin burağa mı üzülsün yoksa yiğitte mi? Ne olduğunu da bilmiyordu annesine ne olmuştu tam olarak bilmiyordu. Ölmüş müydü? Kurtarabilmişler miydi? Bilmiyordu işte hiçbir şey bilmiyordu sadece ağlıyordu neden herşey tepetaklak olmuştu ki? En azından burağı ziyaret etseydi olmsz mıydı? Sanki onun yüzünden ölmüştü burak gamze de öyle dememiş miydi?
Yine ağlayarak uyuduğu bir gecenin sabahına uyandı kalbi acıyordu çünkü kalbinin içindekinin canı yanıyor, acı çekiyordu. Kapının açılma sesini duydu umursamadı babası yine gelmişti azarlamaya sanmıştı ama öyle olmadı. Gözlerini açmasa da saçlarını seven elleri tanıyordu annesi saçlarını yıllar sonra okşuyor ağlıyordu. Defalarca öpücükler konduruyor özür diliyordu kızından.
"Telefonundan o kızın nunarasını buldum konuştum bugün Bursa'ya burağı ziyaret etmeye geleceklermiş seni götüreyim mi mezarlığa?" kardelen şaşkındı hatta küçük dilini yutacak kadar annesi miydi gerçekten konuşan?
"Anne beni oyuna getiriyorsan lütfen yapma çok yorgunum."
"Oyun yok ben zalim bir anne değilim kızım gözümün önünde erirken öyle oturup izleyemem bu zamana kadar ne yaptıysam şuan olduğun güçlü kız ol diye yaptım hatalarım var mı maalesef var. Ama ömrümüz kısa birgün iki gün belki birkaç ay kalbini onarırım belki." artık kardelen gerçekren ne diyeceğini bilmiyor sadece annesinin göğsünde ağlamak istiyordu öyle de yaptı. Hıçkıra hıçkıra annesinin göğsünde ağladı. Hatalar yapıldı kalpler kırıldı ama olan olduktan sonra dilenen özrün faydasını da zaman gösterirdi. Annesi yıllar sonra sevdi saçlarını yüzünü sildi tek tek gözyaşlarını...
Anneydi o kıyamazdı bu kadar kızına severdi sayardı sevgisi sertti belki de pişmandı kızı ona herşeyi anlatabilirdi aa buna müsaade etmemiş kızını kırmayı seçmişti. Pişmanlığın acısı göğsünü daralttı kardeleni uyutup kocasının yanına gitti. Kıvrıldı yanına yarın sabah yapacağı şey için sessizce özür diledi sonrası karanlıktı...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 728 Okunma |
318 Oy |
0 Takip |
23 Bölümlü Kitap |