19. Bölüm

16.Bölüm|Bir tutam mutluluk

~Mariposa negra🪷
soldeinvierno

 

Ben geldimm bir mutlu ediyorum bir üzüyorum ortam yok cidden okuyun okuyun sonu hakkında da hemen yorum istiyorum🦋

 

Keyifli okumalarrr🦋

 

Yorum ve oy atmayı unutmayın 🦋

 

Bölüm şarkısı:Sezen aksu|Kaybolan yıllar

 

∘₊✧──────✧₊∘

 

Kardelen'den

Uğur evlilik teklifi edecekti yani benim anladığım buydu sevinmiştim ahunun adına en azından birimizin evlilik süreci normal geçecekti.

Ahuyla uzun bir süre sohbet ettikten sonra onlar gitmişti bende rüyayı uyutmuş yiğit'in yanına gitmeye yeltenmişken yiğit odaya girdi.

"Gamzelim bende sana geliyordum. "

"Al bunu giy akşam yemeğine gidelim." ne alalaydı şimdi? Yoksa yok be ne evlilik teklifi kardelen şuan ne yeri ne zamanı yapamaz o pskolojide değil.

"Ne gerek var şimdi buna?"

"Canım evlendik biz daha güzel kutlamak isterim ama elimden sadece bu yemek geliyor ne itiraz ediyorsun hadi giy elbiseyi çok önceden almıştım bunu sana." kafamla onayladım öyle istiyorsa öyle olsun kafasını dağıtırdım nasıl olsa.

Bana aldığı elbise beyaz ve kekebekliydi aklıma geçmiş geldi bu elbisenin anısı vardı...

 

Geçmiş

Yiğit her zamanki gibi uyuyordu bugün okula kerem gelmemişti o yüzden yiğitin yanına geçmiştim ama selamdan başka bir şey dememiş uyumuştu. Bende öylesine elbise bakıyordum dersimiz boştu yanımdaki yiğit'in hareketlendiğini hissettim umursamadım çünkü bugün ona tripliydim sohbet etmeden direkt uyumayı seçmişti gıcık. İstediğim gibi bir elbise bulmuştum ama yurdışı yazıyordu gerçekten mi ya?

"Kelebekli beyaz elbise mi? Nerede giyeceksin ki?"

"Seninle konuşmuyorum ben yiğit efendi."

"Naptım ya ben?" cevap vermeden aşık olduğum elbiseye bakmaya devam ettim.

"Kardo cevap versene." omuz silktim telefonun elimden alınması ile tripli bir şekilde baktım yüzüne.

"Versene telefonumu yiğit ya. "

"Yo sen söyle neden tripli benim kardom." dediği şeyle gülmek istedim trip attığım aklıma geldi. Tuttum kendimi.

"Bilmem kalsın telefon gidiyorum ben." koşarcasına çıktım sınıftan acıkmıştım yiğitte geldiğinden beri uyuduğuna göre o da acıkmıştı triplisin kızım tripli gene kıyamadım ikimize de tost aldım. Öküz gelmemişti bile peşimden ya.

Sınıfa giderken bir anda arkadan sarılması ile sırıttım görmüyordu sonuçta.

"Kardom nerede beni kurtlar sofrasında yalnız bırakıyor."

"Yiğitosuna tripli o yüzden." bu lakapları da yiğit bulmuştu o kadar çok gülmüştük ki ilk bulduğunda aramızda artık bir espiriye dönüşmüştü.

"Ama neden triplii," bir anda kaldırması ile çığlık attım.

"Dur dur sıcak çikolatan dökülecek yanacağız." durmuştu ve ağzında bir şeyler gevelemişti.

"Ben çoktan yanmışım zaten."

"Ne dedin anlamadım?" o zamanlar anlamamıştım tabiki ama şimdi herşey yerine oturmuştu ne aptaldım o zamanlar...

"Hiç demek tripli bir şekilde bana tost ve sıcak çikolata almışsın etkiliyorsun beni." göz kırpmasıyla içim bir tuhaf oldu. Erkek cilvesi dedikleri şey yiğit'te vardı gerçekten.

"Sevdiğimden değil açsındır diye" bu mu cevabını gerçekten gerize kalıydım yeminle.

"Dediklerin benim dediğim ile aynı anlama geliyorı

ama sen bilirsinn."bir insan kelimeler ile bu kadar oynamamlı ya dediği herşey içime işliyordu sanki.

"Yo gelmiyor neyse ne uyucam." kafamı masaya koyduğumda saçlarımda hissettiğim elle gülümsedim.

"Gece işteydim çok yorgundum ondan sabah enerjim yoktu." kafamı duvardan duvara vurmak istedim. Gerizekalı kardelen gerizekalı.

"Ben özür dilerim uğraşmak istedim sadece."

"Biliyorum kardo." bilmesi yetmiyordu. Sımsıkı sarıldım kalbi çok hızlı atıyordu.

"Kalbin çok hızlı atıyor." hemen çekilmişti bu da neyin nesiydi?

"Yorgunluktan hepsi." o zamanlar aptal gibi inanmış ve sarılmaya devam etmiştim.

Elimdeki elbise o elbiseydi benim aradığım ama yurdışında diye alamadığım kelebekli beyaz elbise...

Heycanla elbiseyi üzerime geçirdim çok güzel olmuştum. Hemen saçlarımı tarayıp çıktım odadan yiğit'te ördürecektim.

"Yiğitt bu elbise nasıl aklına geldi ya da nasıl alabildin ya nasıl olmuşum?" etrafımda dönmeye başladım. Rüyayla oynayan yiğit'in gözleri beni buldu.

"Nefes kesici olmuşsun sevdiğim. O gün bir teziyle gittim ve aynısını dikmesini istedim. Oldu da ama vermeye fırsatım olmadı sonra gittin zaten." bu sefer sımsıkı sarıldığımda kalbinin neden hızlı attığını biliyordum.

"Aşktan atıyor değil mi? Bak benim ki de aşktan atıyor artık karşılıksız değil aşkın yiğit kazdal." gözlerindeki aşk bana güç veriyordu kapkara gözlerindeki tek şey bendim bu çok özelmiş ve ben bu ışığı kaybetmeyecektim ne olursa olsun.

"O kadar çok imkansız geliyordun ki hala kabulenemiyorum."

"Neyi kocacım?"süzüldükçe süzüldüm. Cilvelendikçe cilvelendim.

"Karım olmanı kardelen kazdal olmanı nedense kabullenemiyorum çünkü çok imkansızdı."tokat attım bana şokla baktı. Ne rüya olmadığını anlasın diye.

"Kabullen ben kardelen kazdalım kocamın güçlü karısıyım."

"Kendime güzel geldim o tokat neydi lan ohooo evliliğin başından erkeğe şiddet." ikimizde gülmüştük bu dediğine. Rüyanın huysuzlanması ile ona döndük. Tam bir görümceydi!

"Aşkım noldu kıskandın mı yengeni? He kıskanma ama sen yokken o vardı." çocuk mocuk demeden rüyaya saç savurdum içimdeki çocuğu kimsenin öldürmeye gücü yoktu...

Ağlamaya başlaması ile cilvem yarıda kaldı.

"Of görümce iki cilve yaptırmadın kocamıza. " daha çok ağladı onu susturmak için herşeyi yapmıştım ama susmuyordu. Yiğit arkamda saçımı örüyor ben rüya ile uğraşıyordum. Altını değiştirmiş yemediğini de yedirmiştim. Ama yok başka bir şey vardı.

"Bu neden susmuyor yiğit korkuyorum."

"Çünkü prensesin gazı var yengesi." hih bu neden benim aklıma hiç gelmemişti?

"Özür dilerim düşünemedim yemeğini yedirdim altını da değiştirdim. Arkamdasın beş saat neden demiyorsun?"

"Öğren diye ben işte olacağım rüya aşkıma kim bakacak?" aşkım, canım, bebeğim ve prensesim demeyi ne zaman kesecekti acaba? Bizde insanız kıskanıyoruz çocukta olsa o kişi.

"Sen bak aşkına pabucum dama atıldı resmen ya." güldüğünü işittim hemen kaçtım yanından çıkarsın gaz maz. Saçlarımı bitirmişti. Aynaya baktığımda gerçekten yiğitin bu işte ne kadar iyi olduğunu yine ve yine anladım zapt edilemez kıvırcık saçlarımı zapt etmiş ve çok güzel örgü at kuyruğu yapmıştı.

Makyaj yapmama gerek var mıydı acaba? Omuz silktim olmasa bile birkaç şey yapabilirdim. Kirpiklerimi kıvırıp maskara sürdüm ok ok bakacağım sana yiğit'imm. Göz altlarım son olanlardan dolayı berbat haldeydi hemen kapatıcı ike kapatıp dudaklarıma lip Gloss sürdüm tamam şimdi hazırdım en azından yüzüm daha bakılası haldeydi. Kocamla ilk resmimizi çekecektim bugün kötü çıkmmalıydım. Hemen odadan çıkıp salona geçtim. Yiğitin üstü çıplaktı pantolonunun kemerini takıyordu hemen arkama döndüm o senin kocan kardelen kendine gel! Utanıyordum elimde değildi.

"Evliyiz güzelim neyine utanıyosun?" cevap vermedim yerdeki çanta dikkatimi çekti.

"Ne çantası bu?"

"Bu akşam istanbula dönelim diyorum rüyanın birkaç eşyası var." yutkunmak istedim beceremedim annem ve babamı geride bırakacaktım ne olursa olsun can yakıcıydı.

"Anladım akşam gitmeden eve gideceğim almam gereken şeyler var." olacaklar belliydi ama almam gereken şeyler vardı.

"Yanında olacağım her anlamda düşünme bunları şimdi bugün güzel geçecek rüya uyudu yavaşça taşı istersen bende arkadaşımdan arabasını ödünç aldım onla gidiyoruz." kafamı sallayıp dediğini yaptım. Allah'tan rüya uyanmamış ve sağ salim yola çıkmıştık. Vardığımızda ise bir sahil kenarındaydık şalırmıştım çünkü burda yemek yiyeceğimiz bir yer gözükmüyordu.

"Yiğit yemek yemeye gelmiştik ya neden sahil kenarı yani burda bir yer göremedin ama." rüyayı arabadan indirdiğin de çoktan uyanmış abisinin boyuna gömülmüştü.

"Var karıcım sadece buradan sonrasını yürümemiz gerek." içimde anlamsız bir heycan vardı elimi tuttuğunda ellerimizi kenetleyip daha sıkı tuttum.

"Tamam heycanlandım beni nereye getirdim acaba?"

"Herşey süpriz karıcım." olduğum yerde kıvranmaktan başka bir şey yapamadım ne kadar sorarsam sorayım cevap vermiyordu. On dakikalık yürüyüşten sonra kumarın üzerinde bir örtü vardı üzerinde çeşit çeşit yemek ve sönmüş mumlar vardı.

"Yapacağınız işe sokayım mumlar sönmüş ya." mutluluktan cevap bile veremedim rüzgar esiyordu tabiki de sönecekti elini bırakıp koşarak yerdeki örtüye gittim benim sevdiğim yemekler ile donatılmıştı hatta köşede rüya için muz, bebek maması ve biberon vardı. Biz artık bir aileydik ve bu aile bu örtüden ibaretti...

"Yiğit o kadar güzel ki çok beğendim çok sevdim. Herşey çok güzel."

"Bu kadar çok beğenmeni beklemiyordum aslında çünkü yemek diyince aklına restaurant falan gelir bunu görünce hayal kırıklığına uğrarsın sandım." ne diyordu bu adam? Anlamıyor muydu o varsa bu sofra benim için en lüks yerlerden daha lüks olduğunu?

"Sen anlamıyor olabilirsin ama sen benim en büyük lüksümsün yiğit kazdal." hemen yanıma kurulup sımsıkı sarıldı biliyordum bunun anlamını kendi dilinde teşekkür ediyordu.

"Benim en büyük ödülüm sensin." dudaklarımız birleşti ama bölen şey yine bir çocuk çığlığı oldu.

"Görümce can sıkmaya başladın haberin olsun." hemen biber dolmasından bir lokma aldım. Yiğit'te rüyaya mama yediriyordu. Huzurlu birkaç dakika geçirdik beraber o bana yemek yedirdi ben ona üşüdüm montunu giydirdi içime de rüyayı soktu. İkimizi ısıtıp üşümeyi göze aldı huzur buydu benim için yiğit bir sahil kenarı ve görümcem rüyamız.

"Yiğit ben çok mutluyum kafanada soru işaretleri varsa diye diyorum. Huzur bu huzur sen ve rüya benim için para pul değil." bir anda elimden tutup ayağa kaldırdı o ise önümde diz çöktü bu gerçekten oluyor muydu? Yiğitin elinde bir yüzük kutusu bana uzatmış gözlerime beklentiyle bakıyordu.

"Kardelen, karım, kardelen güzelim benim meyve demiştim o meyve artık seninle kocaman oldu. Şimdi ise herşey simsiyah geldin yine renklenmeye başladı hayatım. Kardelen kazdal benimle evlenir misin?" hem duygusal bir andı hemde komik artık karısıydım ama evlilik teklifi alıyordum. Mutluluktan gözlerim doldu. Düşünmedim neyini düşünecektim? Her koşulda evet derdim ben bu soruya.

"Evet evlenirim seninle Yiğit kazdal." elime takılan yüzük sadece bir gösteriydi çoktan karısı olmuş yüreğinde yer edinmiştim.

"Teşekkür ederim karıcım varlığın için." uzun bir süre lucağında kaldım rüya da şaşırtıcı derecede uyuyordu bize fırsat tanıyordu belli ki.

"Yiğit biliyorum sormam pek doğru değil ama yüzüğü nasıl aldın ucuz bir şey değil bu aralar durumlar kötü onu da biliyorum." örtüyü topluyordu durdu dediğim şeyle.

"Doğru söyledin sorman yanlış boşver aldım işte." örtüyü toplamaya devam etti. Merak ediyordum ama söylemiyordu bile.

"Yiğit söyle işte merak ediyorum artık biz evliyiz herşeyi benimle paylaşman gerek." yine cevap alamadım bende rüyayla arabaya adımlamaya başladım. Gıcık herif gıcık.

"Borç aldım kardelen oldu mu? Cevabını aldın he ne oldu şimdi?" canım yandı.

"Gerek yoktu işte yok ne borç alıyorsun?"

"Kardelen resmen evlilik teklifini ilk sen etmiş oldun kendimi sana mahcup hissediyorum anla işte." gerizekalı bu çocuk gerçekten ilk o demişti evlenelim kaçalım diye zaten de haklıydı.

"Sen demiş oldun aklıma yatınca da söylemiş oldum bende mahcup olma ama tamam bu konuyu uzatmadan susuyorum." öyle de yaptım evet yüzük çok hoşuma gitmişti ama borç meselesi can sıkmıştı. Şimdi konuyu uzatırsam hiçbir faydası olmayacaktı. Mahcup hissediyorum diyordu hissetmemeliydi ama galiba bu konularda erkekler daha hassastı bilmiyordum mahcup hissetmesin diye herşeyi yapacaktım.

Arabada yol boyunca rüyanın garip garip seslerinden başka bir ses duyulmadı yanlış mı yapmıştım? Hayır merak etmek hakkımdı çünkü durum belliydi. Şimdi neden uzaktık o zaman? Tam konuşacağım sırada evimin önünde durdu artık evim miydi bilinmezdi gerçi. Arabadan indiğimizde yiğit'in o bakışkarı yok olmuştu yine aşk ve şefkat yerli yerindeydi.

"Bana rüyayı ver istersen. Yanındayız biz unutma. Eve sokmasalara bile kapıda bekleyeceğim gerekirse zorla girerim." başıma onayladım çok stresliydim. Üçüncü kata çıkıp kapıyı tıkladım. Açan olmadı başta Yiğit'in eli sımsıkı sarmıştı elimi.

"Açmayacaklar galiba gidelim." dememle kapının açılması bir oldu babam açmıştı kapıyı göz altları mor saçları dağınıktı buna ben mi sebep olmuştum? Genzim yandı.

"Senin ne işin var burada bu piçle." yiğit'in kasıldığını hissettim daha sıkı sardım elini.

"Kocam piç değil baba. Eşyalarımı almaya geldim."

"Eşyalarını alacaksın öyle mi?" neden bana bu kadar sert bakıyordu bir anda kapının yüzümüze kapatılması ile neye uğradığıma şaşırdım. Evin içinden babamın bağrışları yükseliyordu.

"DUYDUN MU ZEYNEP EŞYALARINI ALACAKMIŞ VERELİM EŞYALARINI."

"Kardelen." gözlerimin doluşuna engel olamadım bu böyle olmamlıydı ben babasının prensesiydim benim babamda böyle bir adam değildi oysa. Ben sanmıştım ki yiğit babasız diye kollarını açar sevgi gösterir ama babam tam tersini yapmış elinden ne zaman gelse sevdiğim adamı kırmıştı şimdi de hiç acımadan kızını kırıyor paramparça ediyordu.

"Gidelim." sesimin titremesine engel olamamıştım bu da yiğitti üzmüştü ama elimde değildi babamın bu kadar değişmesi zoruma gidiyordu gerçekten.

"Titremesin güzel sesin akıtmasın gözlerin elmaslarını lütfen özür dilerim." suçlu olmayanlar özür dileyebiliyorken suçlu olanlar neden bu kadar arsızdı?

"Suçsuz olduğun hiçbir yerde hiçbir şekilde özür dileme yiğit suçlular belli." indim merdivenden apartmandan çıktığımda gördüğüm manzara ile olduğum yere çakıldım babam benim babam eşyalarımı camdan atıyordu. Kıyafetlerimi, kitaplarımı, takılarımı ve nicesi oysa babam bana çok hediye alırdı.

"Dur baba dur kırılıyorlar baba."

"Al sana eşya benim senin gibi kızım yok bu adam mı mutlu edecek seni? Etsin benim sunduğum hayatın çeyreğini bile sunamayacak sana kardelen babam dedi dersin ama senin dönecek bir evin veya ailen yok. " en son attığı şey içimdelki kor alevlerinin patlamasına neden oldu bebeklik battaniyem her zaman yatağımım ucunda olurdu çok severdim. Bir anda yağmurun bastırmasıyla herşey kirlenmeye başladı hiçbir şeyi toplayamadım yere çöktüm battaniyeme sımsıkı sarıldım artık ben de yağmurla beraber ağlıyordum kafamın üstündeki gölge ise sevdiğim adamdı rüyayla göz göze geldik anında ağlamaya başladı onu da göğsüme çekip ağlamaya devam ettim. İkimizde iki bebek gibi ağladık ben giden çovukluğuma o ise acıma yiğit ikimizi de kucakladığı gibi ordan ayrıldı...

 

Bölüm : 21.03.2025 12:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...