@sondunya
|
" Sana dediğimi mi sandın?" "Bir an evet." Onun üzerine doğru yürüdüm. Ne ileriye ne de geriye gidiyordu. Zaten Gülümsüyordum,gülümsemem yüzüme dahada yayıldı. Tam önünde durdum. Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Ayak parmaklarıma yükseldim. Ellerimi omuzlarına koydum ve kulağına doğru konuştum. "Ben kimseyi hakettiği yerden kovmam. Tabi bana zararı yoksa." Yutkunmuştu bu sesi duymuştum. Ellerimi omuzlarından indirdim ve geriye çekildim. Yanından geçtim ve koltuklardan birine oturdum. Birkaç saniye öylece bekledikten sonra yerine geçip oturdu. "Bir şey istermisin?" "Çay. Bana kahve yasak." "Sen normalde kimsenin sözünü dinlemezsin. Bir anda dinlemek mı istedin?" "Yok bana zararı olanları öldürmeden ölmek istemiyorum." Tek kaşını kaldırdı. Daha sonra bana bir soru daha sordu. "Kaç şeker?" "Sıfır." "Sıfır için çok genç değil misin?" "Evet ama acıyı sevdiğim için acı çay içiyorum. Acı doğamda var." "Peki." Masanın üzerindeki telefondan söyledi. "Ee niye geldin?" "Seni özledim." "Anlamadım." "Ahhh benimle dalga mı geçiyorsun." "Hayır." "Bak Demir. Benimle dalga geçmen hiç hoş değil. Bu sözlerin canımı çok sıkıyor. Bana daha dün yarın bu konuyu konuşuruz diyordun. "Ne? Bak ney..." "Abi... Ooo ne yapıyorsunuz burda?" Demir bana döndü ve konuşmasına devam etti. "Bak neyden bahsettiğini gerçekten anlamıyorum. Hem ben niye seninle konuşucam demedim." "Burcu. Burcu benimle gelsene sana bir şey demem lazım." "Tamam. Geliyorum." Gökhan çıktı. Ben Demir'in gözlerine bakıyordum. Daha sonra bende çıkmıştım.
|
0% |