Sınıftan çıkınca adama kolumdan tuttu ve çekiştirerek bahçeye çıkardı. Ben kolumu bir anda çekince korumalar yanıma geldi. Bende o adamın kolundan tuttum ve çekişeirerek kameralara yakalanmayacak bir yere getirdim. Adama kim olduğunu sorunca adam bana söylemedi bende onu bir güzel benzetip adamlarıma verdim. Biraz yürüdükten sonra sınıfın kapısını tıkladım. Hoca gel deyince sınıfa girdim. Yerime oturdum. Dudağımda kan vardı. Biliyorum çünkü metal bir tat geliyordu ağzıma herkes bana bakıyordu. Hoca bana bir soru sordu. Bende onu geçiştirmek için dudağımın soyulduğunu bende onu koparınca kanadığını söyledim. Hoca tamam deyip arkasına dönünce bu sefer de Eda'dan gelen soruları cevapladım. Eda kendi kendine konuşmaya başladı.

"Sus artık Eda."

"Ya kızım madem tanımıyorsun niye gidiyorsun ki deseydinya hocaya ben bu adaları tanımıyorum diye niye sürekli şansını zorluyorsun."

Tam cevap vericekken zil çalmıştı. Kantine indik kantinci beni görünce şaşırdı sonra yanıma geldi.

"Burcu han8m sizin burda ne işiniz var?"

"Sen beni tanıyor musun?"

"Tanımaz mıyım? Ünlü holding sahibi Burcu Aksoy öyle değil mi?"

"Bunu başkasının ağzından duymak istemiyorum."

"Peki Burcu hanım siz birlirsiniz."

"Hanım kelimesini de insan içinde kullanma duymasınlar."

"Özür dilerim. İstediğiniz bir şey varmı?"

"Yak. Yada 3 tane kahve gönder."

"Hemen."

Adam gitti. Biz de kızlarla boş bir masaya oturduk. Bir kaç dakika sonra kahvelerimiz gelince hemen kahveleri aldık ve bahçeye çıktık.