@sophia_zey
|
Yağmurlu hava, evdeki sessizlik, loş bir oda ve en sevdiğim film "gökyüzünden 3 metre yukarı". Benim huzur bulduğum şeyler bunlardı. İkilemde kalmayı konuşmaya zorlanmayi sevmezdim. Özgür olmak niyetindeydim yalnızca. Sınavı kazanıp kendi dünyamı kurmak istiyordum. Hava bir sonbahar günü için oldukça sıcaktı. Kestirme yol yerine uzun yolu kullanıyordum. Annem alışveriş için seni sectim diye söylenip sonra gülmüştü. Hava al biraz kızım dediginde hızlıca başımla onaylayıp çıkmıştım. Evin umarsız soğuk nevalesi bendim. Sevdiklerime karşı sıcaktım. Ama başkalarına karşı fazla tepkisizdim. Değişikliklere uyum sağlamaya üşenen bir yapım vardı. Marketten çıkarken biri hızla yanımdan geçti ve elimdeki cantaya çarptı. Olduğum yerde sendeledim düşecekken biri kolumu tuttu. Noluyor ya dercesine baktığımda burnuma gelen keskin sigara kokusu beni afallattı. Sigara sevmeyen ama kokusunu seven biriydim. Kafamı kaldırdığım an film ve dizilerdeki meşhur sahne canlandı. Sırıtan bir yüz. -"İyi misin, ufacık çarptım düşüyordun" dedi. Merak edip tekrar yüzüne baktığımda gülümsemesinin gözlerine hiç değmediğini farkettim. " İyiyim, biraz dikkatli olabilseniz daha iyi olur" diyerek kolumu çektim tabi birde göz devirme yaptım demek isterdim ama ela gözleri dikkatimi çekip sinirime dokunmaya başladı. Çünkü o sırıtış hala yüzündeydi. Tamam öyle olsun diyip uzaklaştı. Arkasından neden baktım öyle bilmiyorum. Kusura bakmayın falan demesi gerekirken gülüyordu. Uzun bir boyu vardı. Al bir bad boy dizisine koy yürür giderdi. Güldüm kendi kendime. Eve vardığımda ablam ve abim tartışıyordu. Sakince yanlarından geçerken abim yarın okula seni ben bırakırım Ela yürüme diye seslendi. Tamaaaaaaaam diye uzatarak cevap verip odama geçtim. Son yıl stresi vardı üzerimde. Sabah genel rutinleri geçip okula geldim. Sıra arkadaşim Esin uyukluyordu. Bugün dersanede sınav vardı. Sınavsız bir günümüz yoktu ki. Kerem arka sıramda oturuyordu en iyi arkadaşim oydu. Ve birde Sahra. İkisi sevgili olmuştu ve ben bu ara yanlarında aşktan bayılacaktım. Kerem saçımı çekti ve bugün sınıfa bizim mahalleden bir çocuk geliyormuş dedi sanırım belalı bir tipmiş okul değiştirmiş tanıdığım biridir belki"dedi. Tabi çok ilgilendim. "Seninle de konuşulmuyor ya oooo bakalım tipi nasıl merak ettim demen gerekmiyo mu" dedi. Gülümsedim. " Öyleyse gelsin bakalım, tipi benim tipimse ya benim ya da toprağındır artık dedim" gülmeye başladık. Kantine çikolata almaya indim. Bugün o şanslı kantinci bendim. Sıraya girdim ve arkamdan sigara kokusu geldi burnuma. Elimde olmadan döndüm ve bizim ela gözü gördüm. Aynı yalandan sırıtışla bakan gözleri beni hemen tanıdı. Kafasını salladı bende yalandan başımı eğip önüme döndüm. Sınıfa geçtiğimde Esin gözlerini kaydırıp arkaya bak isareti yapıyordu gülesim geldi. Baktığımda Kerem ela gözle konuşuyordu ama gergindi. Birbirlerine bakışlarını sevmedim. Yanımıza geldiğinde ne oluyo bir şeye mi canın sıkıldı diye sorduk. "Yeni gelen çocuk yani Ali, iyi çocuk ama çokta muhattap olmayın" dedi. Sahra ise " Kerem şu an ne alaka çocuk yeni geldi zaten ve bizim sorduğumuz şeye cevap verir misin ?" dedi. Anlayamamıştık Kerem sorun yok demiş ve Sahra'nın elini tutmuştu. Kerem genelde neşeli biriydi. Hepimizden olgundu malesef hep önce başkalarını düşünen güzel bir kalbi vardı. Bir yaş büyük olmasıyla şakadan övünür ve bize kendince abilik taslardı. Netti her zaman. Ve gerçekten çok güzel bir yüzü vardi evet güzeldi yakışıklı demek yetersizdi. Kalbi yüzüne vurmuş derdi hep annem. Uzun boylu esmer bir çocuktu. Esin ona esmerbomba diyordu hemde Sahra'nın yok ol bakışlarına hiç aldırmadan. Sahra sakin bir kızdı biraz soğuk bir havası vardı. İyi anlaşıyorduk. Çok güzeldi. Uzun boylu bir kızdı. Kumraldı. Yeşil gözleri ve sevimli yüz hatları vardı. Ikimizi benzetiyolardi bence alakamiz yoktu. Ben ondan biraz kısaydım. Saçlarım ise koyu kahveydi ama tarzlarımız benzerdi. Esin üc yıldır sıra arkadaşımdı. Çok severdim onu sadece biraz fazla neşeliydi. Çabuk panik olurdu. Dedikoduyu çok severdi ve en çokta uykuyu. O dersleri uyuya uyuya nasıl geçiyordu merak ediyorduk. Kerem gün boyu biraz sessizdi. Sahra ile bakıştık ve bunu sonra telefonda konuşalım bakışı ile anlaştık. Ve yeni gelen Ali. Rahatsız eden bakışlarına denk gelmiştim. Esin hemen vay vay vay hoşgeldin bad bod diye ona seslenince o an oradan kaybolmak istedim. Ne çabuk samimiyet kurabiliyordu. Ali gülümsedi ve - Hoşbulamadım ama bulurum insallah ben Ali- dedi ve yine sırıttı. Peki sen dedi bana bakarak. Bende " ben ne?" dedim. Esin hemen bekleme o söylemez adı Buz dedi ve gülmeye başladı. Çok komik. Ders başlayınca sustular. Neden bu kadar yakına oturmuştu ki. Gözlerim istemeden ona gidiyordu. Yakışıklıydı farkındaydı ama oyuncuydu. Rolünü iyi oynamaya çalışan gergin bir oyuncu. Sınıfa bu sene dört kişi gelmişti. Neden Ali dikkatimizi çekmişti. Kerem tanıyordu ama benim bir sebebim yoktu. Rahatsız olmuştum. Herkesle gülerek konuşan rahat tavrı benimle konuşurken sinir bozucuydu. Son derste bitmişti ve okul çıkışında abimi bekliyordum. Ali yanımdan çarpar gibi yapıp bakmadan geçti birşey diyecek oldum ama abimin sesini duyunca sustum. -" Ali" diye seslenince ben şok oldum. "Hey Ali " diyip duruyordu. Ali ona baktı hemen yanına geldi. " Nasılsın Ömer abi" dedi ben öylece bakıyordum. " İyiyim. Abin söylemişti bizim soğuk nevalenin okula geleceğini gel atla bırakayım seni itirazda etme abinin yanına uğramam lazım zaten" dedi. Sonra beni hatırladı. " Ela, benim güzel kardeşim davet mi bekliyorsun canım" dedi ve gülümsedi. "Dersaneye yetişesin yok galiba yine ve yine " diye de ekledi. Abime göz devirdim elimizde olmuyormus bu göz devirme. Sonra öylece bakarken Ali' nin yüzü gözüme carpti. İlk defa içten gülümsedi ve başını eğdi yanağinda ufak bir gamzede vardı. Yeni farkediyordum. Bana bir bakış atıp arka koltuğa geçti. Abimin ön koltukta eşyaları vardı. O yüzden arka koltuktaydık ikimizde.Ben çekingen biri değildim. Etrafı çok umursamadığımı söylemiştim. Ama binlerce dakika sürecek bir yol beni bekliyordu sanki. Sebebi ise yanım oturan ve bana yine o sahte gülüşle bakan ela gözlü çocuktu.
|
0% |