@sorah777anna
|
Kulübe, nöbet kulübesindeydim. Çok rutubetliydi fakat bizim askeriye yerimize göre daha lüks sayılırdı. Masalar yataklar bir kaç erzak dolabı... Yatağa uzanmış bir şekilde komutandan aldığım kitapları okumaya başlamıştım. Bu adamın zevkine hiç güvenmiyordum fakat yasaklı kitaplar okuması beni amma şaşırtmıştı. Tabii onlar için yasaklı sayılır mı bilemem. İki adamın aşkından bahsediyordu bu kitap, biri genç yaşta kral olmuş diğeri ise prensti, fakat vampir bir prens. "Selam!" Hoş ve heyecanlı gelen ince sesin sahibine çevirdim kafamı yani kapıya, arkasından güneş vurduğu için yüzünü tam seçemiyordum. Saygı mı bozmamak adına yattığım yerden doğrulup kitabı kapatarak yorganın altına sıkıştırdım. "Korkma canım yabancı değilim, bende de aynı kitaplardan var." İceri girip kapıyı kapattı ve artık yüzü daha belirgindi. Sarı uzun saçları salınık, yeşil gözleri ise parlıyarak bir bana birde önünde ki dosyalara bakıyordu. "Heyy, burada yeni misin?" "Ah, evet." "Kim jeongguktu değil mi?" "Evet, sizde somi?" "Douma ennik somi. Tanıştığımıza memnun oldum kim jeongguk" "Bende tanıştığıma memnun oldum, anladığım kadarı ile her nöbette siz varsınız, yanlış mıyım?" "Yanlış değilsiniz ama doğru da değilsiniz. Nöbet görevlisi benim bu dönemler sıcak savaş söylentisi yüzünden nöbetçi seçemiyorum bu yüzden her daim burada kalmak zorundayım." Dosyaları birbirinin içine geçirip masanın kenarına sürükledi ardından bana dönerek kalçasını masaya yaslayıp kollarını önünde birbirine geçirdi. "Kaç yaşındaydın jeongguk?" "27 efendim." Başını öne eğip gülmüştü, iyi miydi kötü müydü? Sanırım ben kafayı yemeye başlayacaktım bu gidişle. Hayır jeon şüpheli olan sensin onlar değil rahat davransana ahmak! "Efendim demene gerek yok jeongguk, somi desen yeterli." "Ah, peki somi" Gülümseyerek tekrar önüne döndü. Çekmecelerin birinden silah ve şarjörü doldurmak için mermiler çıkardı ve sandalyeyi çekerek oturup inci gibi özenle hepsini dizmeye başladı. "Bu işte iyisiniz sanırım." "Bu işte herkes iyidir. Ee bahsetsene Rusya'da nasılsın hayatın falan?" İşte şimdi yalan hayatımı anlatma vakti idi, bir kaç saniye herşeyi gözden geçirip konuşmaya başladım. "Benim babam rustu, annem ise Güney koreli aşık olduğu adama kaçmak için ülkesinden vaz geçiyor fakat babamda aşık olduğu için ülkesinden vaz geçerek ortak bir noktada karar alıyorlar, bir kaç yıl kadar burda yaşıyorlar. O arada da ben doğuyorum daha sonra Rusya'ya geri dönüyoruz ve gerisi öyle işte." "Hangi üniversiteden mezun oldun?" Hassiktir ne? Üniversite neydi.. "novosibirsk devlet üniversitesi." "Anladım, güzelmiş." "Ya sen somi?" "Orbis edu." "Ne güzel burda okumuş olman çok güzel keşke bende burda okusaydım." Tek kası itina ile havalanmış ve bana dönmüştü. Ne demiştim ki? "Orbis edu, kanada devlet üniversitesi, koreden küçük yaşta mı ayrıldın?" "Ah evet biraz o yüzden ve Rusya'ya çok alışkın olduğu-" Hızla açılan kapı ardından tanıdık esmer ten belirdi, somi hemen ayağa kalmıştı bende ona uyarak kalkmıştım. "Bir sorun mu oldu komutan kim?" "Bir sorun yok subay." Subay mı? Somi subay mıydı!? Herkesle samimi olmamalısın jeon anla şunu! "Ne için gelmiştiniz o halde?" "Dinlen subay dün gecede burda nöbetteydin birazda biz yorulalım değil mi?" Daha önce bir defa şahit olduğum gülümsemesini şimdi somiye içtenlikle sunuyordu. Somi eğdiği başını kaldırıp başını hafif yana yatırarak aynı gülümseme ile ona bakmış ve teşekkür edip çıkmıştı. Komutan taehyung ise sominin yerine oturmuş ve inci gibi dizilmiş mermilere bakıp göz şarjörü silaha taktı. "Sominin kusursuz işlerini seviyorum, siz ne konuşuyordunuz?" "Okuduğumuz okulları falan o tarz efendim." "İyiymiş, somi aslen Kanadalı ne güney Kore uyruklu bir kadın. Onunla bu tarz bilmediğin sohbetlere girme. Ülkesini çok sever." "Peki efendim." Tekrar yerime oturup beklemeye başladım, birşey diyecek mi diye ödüm kopuyordu. Ve yanıma gelme sebebi asla sominin dinlenmesini istediği için olamazdı, ona deneni yapıyor ve beni denetliyordu. "Ne yapıyorsan ona devam et." Görmeyeceğini bilsemde başımla onayladım. "Sizin orda hep baş onayımı gerekir, sesin çıksın jeon!" "Emiredersiniz efen-" gözlerim şokla irileşmiş ve ellerim ayaklarım buz kesmişti. Jeon mu... Oturduğu yerden gülümseyerek ayağa kalkmış ve tam başımda dikilmişti. Ben oturuyordum o ise ayakta... "Buraya gelince tanınmayacağın için rahat mı hissetin jeon?" "Efendim herşeyi anlatabilirim lütfen." "Biliyorum jeon." "Bakın-'' "Rus olmaktan çekindiğin içini ismini biraz daha koreye uyarlamak istedin ama ismin yeterince kore uyruklu bu gibi bir yalana gerek yoktu jeon." Derin bir nefes almıştım, korkudan gözlerim bile dolmuştu. Önümden çekilip saatine baktı ve kapıya doğru ilerledi açıp gideceği sırada duraksadı ve tekrar yandan bana baktı. "Akşam yemeğine geç kalma." |
0% |