@sorah777anna
|
Aradan nerede ise koca bir üç saat geçmişti, ve kulübenin camından idmanı biten askerlere bakıyordum. Aralarında gülerek birşeyler konuşuyorlardı ve nöbet kulübesine doğru ilerleyen jimini fark edip yerimde doğruldum. Tahmin ettiğim gibi neşeli sesi odayı kapladı. "JEONGGUK!! Akşam yemeği vakti hemde votka içicez!" Heycanla bütün kelimeleri ardı ardına sıraladı tek bir solukta. Onun bu heyecanlı ve tatlı hallerine gülerek kitabımı kapatıp kalktım ve açık çekmeceleri kapatıp kapıya doğru ilerledim. "Alkol tüketeceğimiz için silahı burda bırak jeongguk, komutan kim de bizimle olucak sevmiyor içerken savaş aleti içeri sokmamızı." Başımla onayladım ve silahı çekmeceye koyup birlikte çıktık. Yavaş adımlarla içeriye doğru ilerliyorduk, jiminin tanıdığı çok insan vardı. Her gelen geçen selam veriyordu, eh tabi gözüm benimde herkese ilişiyordu. Önümüzde durak iki kapı koluna ellerini koyarak açtı ve kollarını indirmeden havaya kaldırıp neşeli sesini tekrar yükseltti. "Selam dostlar bu gün içme vakti, yeni misafirimiz jeonggukta bizlerle, lütfen sapık olmayın gençler ve bu gece için izin veren komutan kime saygılar ile teşekkürler!" Jiminin seslenişi ile herkes komutanı alkışlamış ve teşekkür ediyorlardı, o ise başını eğmiş bıyık altı sırıtarak kollarını önünde birleştirmiş oturduğu yere iyice bacaklarını açarak yayılmıştı. Hoplaya zıplaya içeri geçen jiminin ardından içeri geçtim, yemek sırasına girmiştik. Bayağı geride kaldığım için biraz beklemek zorunda kaldım fakat nerede yiyeceğimi düşünürken aklıma jimin gelmişti, ama jimin tam bir sosyal kelebekti. Ağzı dolu eli ile gelmemi işaret eden somiye baktım, eli ile önünde ki boş tabureyi işaret ediyordu ona doğru ilerledim ve tam karşısında durdugum sırada ağzındakini zor bela yutarak konuştu. "Geç jeongguk tek oturma." Eş zamanlı gülümsememiz ile oturdum. Yanında kadın çoktu. "Tanıştırayım" kızıl saçlı ve büyüleyici bakışlara sahip kadına dönerek konuştu. "Bu seo soojin kendisi ile birlikte çıktık bu yola." Soojin bana baş selamı vermişti bende aynı şekilde ona karşılık verdim, ardından diğer yanına dönerek kendisine göre ve yeni tanıştığım soojine göre daha iri kalan kadını göstererek konuştu yeniden. "Bu ahn hyejin, ablamız olur kendisi." Son yudumunu alıp keskin bakışlarını bana çevirdi. "Kısaca hwasa desende olur genç." Gülümsedim. "İkinizlede tanıştığıma sevindim bende jeongguk biliyorsunuzdur gerçi ama buraya yeni geldim." "O zaman hoşgeldin jeongguk." Diyerek beni yeniden selamladı kızıl. " Hoşbuldum seo soojin." "Evet gençler, bu gece eğlenmeye geldik deli dolu içme vakti!" Tekrar jiminin o heyecanlı sesi kulaklarımda çınladı. Aşçılar tarafından masamıza dört bardak ve iki şişe votka koydular. "Oh, votka seversin jeongguk sizin oranın içkisi öyle değil mi?" Ne, hayır hayır. Kabul edilemez. "Birşey mi oldu jeongguk gözlerin açıldı? Yoksa çok mu seviyorsun." Alaycı şekilde konuşmasına gülerek yanıtlamıştım ama içim yerini panik tohumlarına adamıştı çoktan, ve asıl korktuğum iki çakmak gözle göz göze gelmek. Kim taehyung. *Taehyung'dan* Korkunun yer edinmiş gözleri ile göz göze gelmiştim uzun bir süreden sonra, uzun kahkahası bir anda kesilmişti. Dona kalmış bir biçimde bakışıyorduk. Sominin hızla bana doğru başını çevirmesi ve iğneleyici bakışı ile dikkatimi başka yöne vermiştim. Gözlerim ile planı bozduğumu düşünmüyordum bir kere! Herkes çoktan ikinci bardaklarını doldururken tek olduğum masaya koyulan votkayı açıp yavaşça bardağı yarısına kadar doldurdum. Yavaş yudumlar eşliğinde kafası gitmekte olan jeona bakmaya devam ettim. Bu gece gerçekten rus musun değil misin göreceğiz jeon jeongguk. Düşünmeye başladım, Ruslar eş cinselliğe tamamen karşıt bir ülke fakat jeon onların içinde büyümesine rağmen neden kitaplığımda ki yasaklı kitapları okumayı seçti? Tamamen soru işareti oluşturan bir konu. Yinede buralı olmasını sayarsak babasının bu tarz şeyleri takmayacağını düşünebiliriz. Çünkü milliyetçi bir rus kore kadınına aşık olarak ülkesini bırakmış biri neticede. Kafamda bu şıkkıda eledikten sonra geriye kalan sarhoşluk durumunu düşünmeye başladım. Tam o sırada kulağa gayette hoş ve bir büyü içinde gibi hissetiren sesin sahibine hızla kafamı çevirdim. Bütün herkes susmuştu resmen ve onu dinliyordu. Jeon jeongguk? Şaşkınlığımı korumak istesem de bu çokta mümkün olmadı, saatlerdir şüphe duyduğum bu çocuk sesi ile büyülerdi adamı, ince ve hoş nameler güzel bir aksan ile ağzından dökülüyordu. Sarhoşluğun verdiği hoşlukla tatlı tatlı haraketler yapıyordu, başını bir sağa bir sola eğerek tatlı tavşan gülüşü ile kendince dans ederek şarkısını söylüyordu. "Tanrım! Jeongguk sesin muhteşem dostum!" İçeride dolanan sesleri umursamadan tek odağımı sarhoş olup herkesi sesi ile sarhoş etmiş jeondaydı. O cidden bu işi biliyor olmalıydı. Ona öyle bir katılmıştım ki sominin bana dönerek birşeyler anlatmaya çalışmasını anlayamamıştım bile. En son taburesini sinirle iterek yanıma doğru ilerledi, görüş alanıma girdiğinde sanki hiçbir şey olmamış gibi istafımı bozmamaya dikkat ederek önüme döndüm. "Komutan kim taehyung hâlâ, sarhoş! Değilseniz beni takip edin." Onaylanmış ve yerimden kalkıp peşinden ilerlemeye başladım lavaboya getirmişti beni. "Liseliler gibi burda mı buluşucaz somi?" Kalçasını lavaboya yaslayarak kollarını önünde birleştirdi bende ellerimi cebime sokarak kapıyı kapattım. "Aptal fikirlerini kendine sakla taetae çocuğa bakışın neydi öyle yiyecektin bildiğin? Benim bilmediğim bişey mi vardı?" "Yok somi nerden çıkardın bunu?" "Kim olsa o bakışlardan onu çıkarırdı, unutma taetae çocuğun ne için ve aslında kim olduğunu öğrenmek için bu planın içindeyiz." Sinirim tepeme dank etmeye başlamıştı ellerimi cebimden çıkarmayarak üzerine doğru ilerledim duruşunu daha çok dikleştirmişti. "Anlımda aptal falan yazmıyor subay! Haddini bil ve daha fazla saçmalığın yoksa çık dışarı." Gözlerini kapatıp dişlerini sıkarak kollarını çözdü ve keskin bakışları ile denk geldiğimde gözlerimi kaçırdım. "Emir edersiniz efendim." Üstüne basa basa söylediği kelimelerin ardından hızla çıktı lavabodan. Bu kadın işlerime çok karışıyordu. Kapının aralanması ile aynadan başımı çekip o yöne çevirdim. Gelen minik sarhoşumuz jeongguktu, minginin kollarında yüzünü yıkıyordu. Yanlarina gelip mingiye bakarak konuştum. "Sen çık mingi minik sarhoş bende." "Tamam efendim." Son bir kez jeongguk'a bakıp çıktı durduğu yerde yalpalaması arkasından ellerimi beline doladım ve yüzünü yıkaması ardından başını göğsüme yasladı, gözlerim şokla irileşmiş ve hemen aynaya baktım, gözleri kapalıydı. Bilinçsiz ve bilerek yapmıyordu. Ah tamam taehyung aldın başına minik belanı şimdi uğraş uğraşabiliyorsan. Kollarımda ki küçük bedeni birnevi kendim taşıyormuş gibi ilerletiyor hatta yürütüyordum, bir kaç sene ablamın çocuğuna bakıcılık yapmıştım ama o kocaman bir bebek değildi. Yol boyu kimse ile karşılaşmamak için tanrıya çok kez dua etsemde ne yazık ki şeytan vardı işin içinde. Benjm odama geldiğimizde ben utançtan o ise sarhoş olduğu için kıp kırmızıydı, hızlıca yatağa yatırdım ve dolabımın karşısına geçip hem ona hemde kendime bir kaç parça kıyafet seçtim ve önüne geçtim. Kıyafeti onun üzerine bırakarak arkamı döndüğümde ilk kendim giyinmiş ardından arkama baktığımda gördüğüm manzara göğsümde birşeyleri haraketlendirmişti. Kıyafetimi burnuna yaklaştırma kokumu içine çekerek uyukluyordu. Tamam tamam, sakin ol taehyung o şuan sadece sarhoş ayık olsaydı böyle birşeyi asla yapmazdı. Derin bir nefes verdim, onun üstünü ben değiştiremezdim sabah yanlış anlayacaktı bununda olmasını istemediğim için onu öylece yatakta bırakıp kendimi koltuğa attım. Elim tam masaya uzanıp kitabı alacağım sırada bir hıçkırık sesi ile jeona geri döndüm. Ağlıyordu, kahretsin bir bebek gibi ağlıyordu. "Jeon?" Yanıt alamayınca oturduğum yerden doğrulup yanına gittim ve bana dolu dolu gözleri ile bakıp kendini yana itti. Oturmamı beklermişçesine, ama bunu yapamazdım... Yapmamalıydım. Ama yaptım. Ne yani önümde bebek tatlılığında ağlayan biri var ve ben bir bebeğe kıyacak kadar cani bir komutan mıyım? Hayır ben kuzeyli değilim! Çekiniyordum, ama bir yandan bunların hiçbirini yarın hatırlayamayacağı aklıma geldi. O anki öz güven ile elimi saçlarına daldırıp okşamaya başladım. Vücudu bir anda kas katı kesildi ve ağlaması ile nefesinin durması bir oldu bana dönerek şaşkın gözlerle baktı. Rahatsız mı olmuştu? Yoksa yarası falan mı vardı başında? Okşadım her an yarası olup olmadığına kanaa getiriyordum ama yoktu. "Taehyung.." aegyo? Hayır hayır hayır, kadın güzelliğinde olup bu kadar cilveli ve çekici olmasının neresi doğru?! Derin bir soluk aldım bütün ciğerlerimi temizledim adeta. "Buyur jeon." Bir anda ağlamaya tekrar devam etti hıçkırıkları arasında bir kaç kelimeyi işitebildim. "Ö-ölmek istemiyorum taehyung..." |
0% |