@spsrebirth
|
Dudakları hiç beklemediğim anda bana verdiği en güzel hediyeydi. ❤️
"Lanet olsun bu kadar da olamazdı. Pamir amca buna oğlum mu demişti ? "
Hâlâ bakışları üzerimdeydi stresim iyice artmıştı. O sabah yan profilinden gördüğüm adamı şimdi daha net görebiliyordum. Gözlerini benden çekmeden ceketini çıkarıp yanında duran adama verdi.
"Toparlan Aysa, herşeyi mahvedeceksin" diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ama kalbim bana hiç yardımcı olmuyordu.
Şuan bir nabız ölçere bağlansam kesinlikle 200 çıkacağına emindim.
Gözlerimi ondan çevirip Magno'ya baktım belki o toparlanmama yardımcı olurdu. Magno'da gözlerini bana çevirip gülümsedi. Yüzümdeki endişeyi görmüş olacak ki yaklaşıp " İyi misin ? diye sordu . Yalandan gülümsemeye çalışarak " iyiyim " diye cevapladım.
Bize doğru adım atıyordu bedenim titremeye başladı ,her an kusacak gibi oldum. Magno'ya daha fazla sokulup gerginliğimi belli etmemeye çalıştım. Bana o kadar dikkatli bakıyordu ki beni hatırlamaz diye düşündüğüm bu adam , beni kesinlikle hatırlıyordu.
Ama ben hatırlamıyor gibi yapacaktım. Kendimi bir anlık kafa karışıklığına kurban edemezdim. O gece ben bir hata yapmıştım. Ve bu gece o hatadan kurtulacaktım.
Sonuçta olan olmuştu ve başka çarem yoktu.
Sırtımı dikleştirip yüzümdeki şaşkınlık ve endişeyi atmaya çalıştım.
"Merhaba Magno" diyerek elini uzattı. Magno onun eline karşılık verdikten sonra Yüzünü bana çevirip gözlerini , gözlerime dikip elini uzattı. " Arslan şirketler grubunun Ceosu Savaş Arslan."
Her ne kadar gergin olsamda belli etmemeye çalışarak uzattığı eline karşılık verdim. "Aysa Yaman , Magno Bermejo'nun tercümanı. "
Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Elindeki sıcaklık saç uçlarımdan, ayak parmaklarıma kadar alev alev yakıyordu. Elektrik çarpmışcasına elimi geri çektim.
Bu sıcaklığı çalışmak için can attığım Magno’dan bile hissetmemiştim.
İspanyollar grubuyla aynı tarafa otururken onlar da karşımıza oturmuştu. O adam tam karşımdaydı. Hâlâ yüzüme dik dik bakıyordu.
Gözlerimi o hariç her yerde dolaştırmaya özen gösterdim. Gerginlikten saçma sapan şeylerle kafamı meşgul etmeye çalışıyordum.
"Bu nasıl bir müzik ölü marşı gibi. Şu kadının elbisesi çok güzel. Davette kaç kişi var acaba. Salonun içi çok hoş her yer altın kaplama. Kafamdaki avize ya üstüme düşerse. " kendi kendimi i saçma sapan düşüncelerle oyalamaya çalışıyordum.
O geceyi birlikte geçirdiğim artık ismini öğrendiğim Savaş denen o adam yüzünden ne yapacağımı bilmiyordum. Utanmasam tırnaklarımı yiyecek duruma gelmiştim. Hayatım boyunca hiç bu kadar gerildiğimi hatırlamıyordum.
Bu yüzden tekrar kafamı Magno'ya çevirdim, belki o biraz gevşememe yardımcı olurdu.
Magno, aşırı çekici ve yakışıklı bir adamdı. Madrid’te bir çok otelin ve sosyal derneklerin başkanıydı. Yaptığı işler her zaman çok hoşuma gitmişti bu yüzden hep onunla çalışmak istemiştim.
Ama artık Magno bile dikkatimi çekmiyordu. Karşımda ki adam sayesinde bütün duygularım alt üst olmuştu. Şimdi sadece onu düşünüyordum.
"Aysa kızım, Rüya senden bahsettiğinde ne kadar mutlu oldum anlatamam. " diyen Pamir amcanın sesiyle ona döndüm. "Asıl ben, seni gördüğüm için ne kadar mutlu oldum , uzun zamandır görüşememiştik. "
"Baba , Siz tanışıyor musunuz ? " diyerek araya girdi. " Bugün bahsettim ya oğlum Kadir amcanın kızı, Atlas'ın ikizi. Sen, Aysa’yı nasıl tanımıyorsun?"
Pamir amcanın söyledikleriyle çok şaşırmıştı. Aslında ben de onun Pamir amcanın oğlu olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Ahu ve Can’dan başka çocukları olduğunu bilmiyordum.
"Nasıl yani tüm aileni tanıyorum ama seni hiç görmemişim , Neredeydin ki sen ? " diye sordu.
Rüya durur mu ? Asla ! Tabiki hemen konuşmaya atladı. "Aysa Madrid'te yaşıyor yeni geldi."
Rüya'nın söylediği sözle sanki bir fırsat yakalamışcasına yüzüne şeytani bir gülümseme yerleşmişti. "Öylemi ,geçen hafta bende oradaydım. Sanırım tanışmıştık ."
Kendimden emin ve soğukkanlı bir ses tonuyla, "Hayır. Tanıştığımızı sanmıyorum." dedim. " Emin misin geçen hafta cumartesi ? "
‘Hayır. Aysa bu oyuna düşme.’ Şimdi iyi bir oyuncu olma zamanıydı kendimi telkin edip konuşmaya devam ettim. “Hayır. Tanışmış olamayız. Ben tanıştığım insanları unutmam. “
Çarpık bir gülümseme takınarak alt dudağını ısırdı. Kendinden o kadar emindi ki bu konuşmanın uzayacağına emindim. O bir şey söylemeden önce konuyu değiştirdim.
İş" Can ile Ahu nerede ? Melek teyzeyi göremedim. " "Can keratası birazdan burada olur, kim bilir seni görünce ne kadar şaşıracak. Ahu Amerika'da orada bir proje bitirmeye çalışıyor. Melek teyzen biraz rahatsız böyle yerler ona iyi gelmiyor. Seni görse çok mutlu olur bir gün mutlaka gelmelisin." "Tabiki Pamir amca mutlaka ziyaret edeceğim."
Salonda bize doğru gelen Can'ı fark ettim. Duraksayıp doğrumu görüyorum acaba diye düşünür gibi gözlerini sildi şaşkınlığı üzerinden atıp yürümeye başladı. " Hayâl mi kuruyorum acaba ? " Ayağa kalkıp kocaman sarıldım. Geri çekilip elini tuttum . " Tamamen gerçek."
Tekrar sıkıca sarıldık, geri çekilip elleriyle kollarımı tuttu. " Gerçekten bizim prenses. Seni nasıl özledim. Neredesin kızım sen ? En son konuştuğumuzda bu sene yokum demiştin. Hemen bu dönüşünü ıslatmalıyız. "
Can gelince biraz olsun rahatlamıştım. Can ile çocukluk arkadaşıydık. Ben Madrid’e gidene kadar tüm hayatımız,okullarımız dahil beraber geçmişti. Onunla sohbet ederken Savaş pürüzünü bile unutmuştum. Ta ki Magno yeni bir konuşma başlatana kadar.
"Gloria'nın sizin gibi bir aileyi tanımasına gerçekten çok mutlu oldum. Ona çok güveniyorum. " dedi.
Bana sürekli Gloria demesine eriyordum. Hatta bitiyordum ! Savaş küçümser bir ses tonuyla, "Onun adının Gloria olmadığına eminim." diye cevap verdi.
Magno tekrar gülümseyerek bana döndü. “Gloria, ona tam anlamıyla yakışan bir isim. Gösterişli , görkemli ve çekici kadın anlamına geliyor. "
Bu güzel iltifatına gülümseyerek karşılık verdim.
Nihayet Savaş Bey masadan kalkıp salonun uzak bir köşesine dosyayı okumak için gitmişti. Sahneden yükselen tango müziğiyle Magno ayağa kalkıp kocaman gülümsemesiyle bana elini uzattı. " Benimle dans eder misin ? " diye sordu.
SAVAŞ'DAN
Bir an duraksayıp acaba yine hâyal mi görüyorum ? diye düşündüm. Yanımda duran Berkan'a döndüm. O da benim gibi şaşkınlıkla bakıyordu.
Ama hâyal değildi. Hayatıma anlam katan, yıllar önce sadece bir kez gördüğüm ve daha geçen hafta yatağımda kollarım arasında uyuyan kadın canlı kanlı karşımdaydı.
Hayat onu yeniden bana getirmişti. Magno'ya sokulduğunda derin bir nefes alıp masaya yaklaştım. gözünün içine bakıyordum ama o bana bakmıyordu.
Üzerinde kırmızı derin yırtmaçlı bir elbise vardı. Kırmızı bir kadında ancak bu kadar özgün durabilirdi. Onun ay gibi parlayan teniyle buluştuğunda renk olmaktan çıkıp yansıması olmuştu.
Gözlerinden, gözlerimi çekmeden elimi uzattım. "Arslan şirketler grubunun Ceosu Şavaş Arslan. " diyerek kendimi tanıttım.
Uzattığım elime karşılık verdi. Küçük narin eli, elime değdiğinde tüm bedenimi yakacak kadar şiddetli bir elektrik yüklenmişti.
Gözlerim cam gibi parlayan kahverengi gözlerinden inerek elbisesiyle aynı renk olan kırmızı dudaklarına kaydı. Aklıma beni öptüğü an geldi.
Dudakları hiç beklemediğim anda bana verdiği en güzel hediyeydi.
O tadı unutmamıştım ve yeniden o tada sahip olmak istiyordum.
Magno'nun yanına oturmuş olduğundan bende tam karşısına oturdum. Beni hatırlamıyormuş gibi yapmaya çalışıyordu ama hareketleri hiç öyle göstermiyordu.
Yüzünü, bedeni kollarım arasındayken incelemiştim. Çok güzel bir yüzü vardı. Burnu, dudakları, elmacık kemikleri, tüm hatları kusursuz özenle çizilmiş gibiydi.
Saatlerce sıkılmadan bakabilirdim.
Babamla koyu bir şekilde sohbet ediyorlardı. Samimiyetlerin nereden geldiğini sorduğumda duyduğum cevapla çok şaşırmıştım.
Kadir amcanın kızı demişti . 'Ay tenli kadın ' Kadir amcanın kızıydı ama ben onu hiç tanımıyordum. Babası ve babam şirketimizin kurucularıydı ve çok yakın dostlardı. Ailecek iç içeydik ama Aysa’nın varlığından haberdar değildim. Hatta onu hiç görmemiştim.
Uzun zamandır aradığım, rüyalarıma giren kadın burnumun dibindeydi.
Can ile sarıldıklarında içimden bir şeyler akıp gitmişti. İçten ve samimi sarılışları çok yakın olduklarını gösteriyordu. Eğer ona sarılan kişi aptal kardeşim olmasa kıskançlıktan delirmiştim.
Ama Magno öyle değildi. Aysa’ya bakışları çok farklıydı. Ondan hoşlandığına emindim. İşte bu delirmeme sebep oluyordu.
Tüm gece boyunca Aysa'ya yavşayan Magno, ona bir takma isim bulmuş “Gloria “ demişti. “Gloria “
Neymiş! Gloria, gösterişli , çekici hoş kadın falan demekmiş.
Onun takma isme ihtiyacı yoktu. İsmi zaten derin ve anlamdıydı. “ Aysa ; ‘Ay tenli kadın’ demekti.
O zaten kendini yansıtıyordu.
Sinir katsayım iyice artmaya başlamıştı. Benim olan bir kadınla bu kadar ilgilenmesine artık dayanamıyordum.
Evet benim diyordum. Çünkü ona benden başka hiç kimse dokunmamıştı.
Benimdi. Çünkü, yıllar önce onu sadece iki dakika gördüğümde tüm hayatımı esir almıştı. Sonunda onu bulmuştum,şimdi tam karşımdaydı ve tamamen benim olmalıydı.
Sakin bir alanda sözleşmenin şartlarını okurken salonda çalan tango müziğiyle kafamı kaldırıp piste baktım. Gördüğüm manzara sinir kat sayımlarımı yoğunlaştırmaya başlamıştı. Aysa ve yavşak Magno sahnede dans ediyorlardı.
Aralarına girip bacaklarına dokunan eli kırıp bir tarafına sokmamak Aysa'yı cehennem ateşinde yakmamak için kendime engel olmaya çalışıyordum.
İçimde biriken öfkenin sesi ; " Ulan ne diye kendine engel oluyorsun git piçin ağzını burnunu kır , tut kızın elimden çık git buradan. " dedi.
Bu dansı bulanı çıktığı yere geri sokmak gerekiyordu. Böyle dans mı olur !
Sinirden damarlarım kasılmaya başlamıştı. Masada ki viski bardağını tek dikişte içtim .
Tekrar birbirlerinden uzaklaşıp onu göğsüne çekmesine göz yumamadım . Berkan'ın elinde ki içkiyi de alıp kafama dikledim.
Öfkeyle yürüyüp sahnedeki müzisyenlere kes işareti yaptım. Bu hareketle tüm gözler bana dönerken pistte birbirinden ayrılmayan ikiliye doğru gittim . "Dans etmeniz bittiyse işimize bakalım başka işlerim var burda sabaha kadar dans etmenizi bekleyemem." sinirli çıkan sesimle, gözlerimden çıkan ateşle Aysa'nın şaşkın gözlerine baktım.
" Seni buraya tercümanlık etmen için getirdik. Adamın kollarında kendinden geç diye değil. "
Kahretsin yine burnuma içimi yakan saçının kokusu doldu. Gözlerimi kapatıp içime çektim . "Öncelikle Savaş bey araya biraz mesafe koyun. Ayrıca magno ile ne yaptığım sizi hiç ilgilendirmez " diyerek arkasını dönüp gitti.
Söylediklerini kafamın içinde bir sağa bir sola çarpıyordu. Ne demek seni ilgilendirmez ? Nasıl ilgilendirmez ? Sen bana aitsin, benimsin.
Aradığım kız burnumun dibinde çıktı onu kimseye bırakmak gibi bir niyetim yoktu.
Magno’nun sürekli yakınlaşma çabasına yüz veriyordu. Bunu asla kabul edemezdim. Aysa benimle olmalıydı.
Bu yüzden bir an önce ikisini birbirinden uzaklaştıracaktım.
AYSA’DAN Magno ile dans ederken Savaş bey'in araya dalmasıyla daha fazla gerilmiştim. Bu adam sürekli beni sözleriyle, davranışlarıyla tedirgin ediyordu .
Gereksiz bir kaç formaliteden sonra nihayet imzalar atılmıştı. Magno ayağa kalkıp biz artık odamıza dönüp dinlenelim gülümseyerek, " Bana eşlik edermisin Gloria ? " diye sordu.
Cevap vermemi engelleyen Pamir amca oldu. " Size oğlum can eşlik etsin. Biz biraz sohbet edeceğiz. “ Otelin üst katındaki büroya çıktık . Tamamı siyah eşyalarla kaplanmış odaya girdik. "Kızım karşıma otur. " diyerek siyah deri koltuğa yönlendirdi. Karşısında ki koltuğa oturup söyleyeceklerini beklemeye başladım.
" Annenle baban öldüğünden beri görüşemedik. Biliyorsun ki Kadir çok samimi dostumdu, yıllarca beraber sırt sırta verdik. Kadir benim ailemdi 45 yıllık dostum, kardeşimdi. Her zaman onun arkamda olduğunu bilerek adım attım. Ona güvenim sonsuzdu, keza Nergis' inde öyle Ahu'nun üzerinde çok emeği var onları kaybetmenin acısını senin gibi bende yaşadım. “
Arkamda ki duvarı işaret etti. Döndüğümde gördüğüm fotoğrafla kalbimde asla yeri dolmayan o boşluk yeniden acımaya başlamıştı.
Babam ile Pamir amcanın otel açılışında ki fotoğrafıydı.
“Bu ikimizin açtığı ilk otel. Kadir'in şirkette emeği çok. İlk günden beri yanımdaydı düştüğümde kaldırdı, pes ettiğimde cesaretlendirdi. O beni hep kaldırmasa ben çoktan pes etmiştim güzel kızım “
Bu sözler karşısında gözlerim dolmaya başlamıştı. Hatırlıyorum da ikisi ne harika dosttu. Hep sırt sırta verir herşeyin üstesinden gelirlerdi. " Bunları ağlaman için söylemiyorum kızım gözyaşlarını sakla güçlü bir evlat ol."
Koltuktan doğrulup bacağımın üzerindeki elimi tuttu . " Babana o kadar benziyorsun ki seni gördüğümde Kadir'i görüyor gibi hissediyorum. Seni buraya çağırmamın sebebi senden bir iyilik isteyeceğim . " "Tabiki " dememe kalmadan bay pislik , boğa gibi içeri daldı.
Ağzımdan aniden çıkan Boğa lakabı ona tam anlamıyla yakışırdı. Bir kaç saat öncede matadorundan kamçı yemiş boğa gibi Magno ile aramıza dalmamış mıydı ?
" Ne gibi bir iyilik baba " diyerek tüm öküzlüğüyle patron koltuğuna oturdu. "Aysa'dan, Magno gidene kadar ona eşlik etmesini istiyorum. Bu gece iyi bir iş çıkardı." Cevap vermeme fırsat kalmadan kendinden emin ve bağırak “Asla olmaz.” dedi.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum ❤️
|
0% |