@ssuperisii0
|
24. Bölüm İçimde kötü bir his vardı. Ateşim düşmeyince Dolunay ile hastaneye gelmiştik. Ben her ne kadar gelmek istemesem de Dolunay bu konuda çok ısrarcıydı. Koluma bağlanan serum ile öylece tavana bakıp acı çekiyordum. “Gece daha iyi misin?” diyen Dolunay’a kafamı çevirdim. Sedyenin ucuna oturmuş beni izliyordu. Onu onaylayarak kafamı salladım ama hala her yerim ağrıyordu. İçeri giren doktor ile Dolunay ayaklandı. “Bir şeyi var mı Gece’nin?” sesi acı çekiyordu sanki. “Dolunay bey sizinle dışarıda konuşsak daha iyi olur.” Doktorun ağzından çıkanlar ile dilimin lal oluşu aynı anda gerçekleşti. Eğer bir doktor mutlaka dışarıda konuşuyorsa kötü şeylerin habercisi olduğunu annem ile babam ölürken öğrenmiştim. Dolunay son kez bana bakıp doktor ile dışarı çıktı. Güzel anıları hatırlamaya çalıştım ama hayatı kendime dar ettiğim için doğru dürüst güzel anımın olmadığını fark ettim. O aydınlanış anı belki de bir ömre bedeldi. Yaklaşık birkaç dakika sonra Dolunay tekrar odaya girdi. Yüzüne bakmaya korkuyordum ama Dolunay yanıma kadar gelip kedi gibi yanıma kıvrılmasıyla anladım. Bana bir şeyler olacağını anladım. “Dolunay… Ne oldu benim bir taneme? Ne diye gelip yanaştın yanıma?” dedim hafif çıkan sesimle. Onu endişelendirmek istemiyordum. “Gece seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?” dedi. Kafamı sallayıp ellerimle Dolunay’ın saçlarıyla oynama başladım. “Biliyorum tabii sen beni çok seviyorsun bende seni çok seviyorum. Bak ikimizde iyiyiz.” Kafasını koyduğu yerden kaldırıp bana baktı. Kızarmış gözleri dağılmış saçları ile hala benim kalbimin sahibiydi. “Dolunay neden ağladın sen bu kadar?” Sorum ile birlikte Dolunay yüzüme bakıp ağlamaya başladı. Gerçekten karşımda ağlıyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. “Dolunay ağlama lütfen. Bak ben iyiyim hadi evimize gidiyoruz.” Yataktan kalkmaya çalıştım ama beni tutan Dolunay ile tekrar ona döndüm. “Gece sana bir şey söylemem gerekiyor. Ben özür dilerim bunları sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum ilk defa böyle bir şey yaşıyorum.” dedi ağlamaklı sesi ile. “Gece’m… Sen hasta olmuşsun ama söz hemen geçecek bu hastalık.” “Hasta mı olmuşum?” “Ama bak söz hemen geçecek ben varım çünkü ben varım senin yanında. Sen benden yeter ki bir şeyler iste ben sen ne istersen yaparım.” Dedi o kadar hızlı konuşup bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ki ne anladığımı da unutmuştum. “Dolunay… Benim hastalığım neymiş?” dedim titreyen sesimle. “Lösemi…” diye mırıldanmasıyla başımdan aşağıya dökülen sular bir olmuştu resmen. Bir süre sessiz kaldık ama sessizliği bozan beni gülüşümdü. “Dolunay bende bir şey oldu sandım.” dedim gülüşümü bozmadan o ise şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Normalde bile gülmeyen ben bugün hasta olduğum için güldüm çünkü Dolunay’ın benim için endişelenmesini istemedim. İçimin kan ağladığını gösteren belirti gözlerimin dolmasıydı. İşte hikâyem buydu intihar edecekken başka bir intihara sürüklenmem.
|
0% |