@ssuperisii0
|
1.bölüm Babamın evde yankılanan sessiyle birlikte olduğum yere iyice sindim. Gelen telefondan dolayı evde kıyamet kopuyordu ve bunun sonucunda zarar gören ben oluyordum. Sıkı sıkıya yaslandığım duvardan biraz kenara çekilip koluma baktım. Yeni yeni morluklar oluşmuştu. Sırtım, yüzüm her yerim acıyordu ama belli etmemeye çalışıyordum. Sen güçlü bir kızsın Gökçe kendine gel! Abin böyle öğretmedi. Doğruydu. Abim böyle görmek istemezdi beni. Son bir kez evin içinde babamın sesi yükselince ayağa kalktım. “Bana bak derhal o morlukları kapatıp hazırlanıyorsun duydun mu beni? Cevap ver bana! Hele bir ağzını aç orada bak sana neler yapıyorum.” Yavaşça kafamı sallayıp tepki gösterdim. Ben babama karşı gelemezdim. “Anladın mı?” diye sorunca hemen cevapladım. “Evet, efendim.” Bu kadardı o an başka hiçbir şey diyemedim. Hiç bir acımı belli etmedim. Belli edersem daha çok üstüme gelirdi. Korkuyordum. Hayatımda hiç korkmadığım kadar korkuyordum babamdan. Bana son kez bakarak dışarı çıktığında hemen odama geçip kapatıcımı aldım. Her yerimi kapattıktan sonra sırada patlak dudağım ve kaşım vardı ama onlara çözümüm yoktu. Üstüme yaz olmasına rağmen uzun şeyler tercih etmiştim. Siyah tişört siyah kot pantolon ve üzerime giydiğim hırkayla kimsenin bir şey anlamamasını umuyordum. Hızlıca çıktığımda kapıdaki babamın yanına geçtim. Sıkı sıkı topladığım saçlarımdan tutarak kulağıma fısıldadı. “Benden kaçamayacaksın.” Ne demek olduğunu anlamadım ama sorgulamadım da zaten bana yaşattıkları yeterliydi. Arabaya geçtiğimizde nereye gittiğimizi bilmiyordum ama sessiz davranmam gerektiğini eğer ağzımı açarsam beni orada öldüreceğini biliyordum. . Hastanedeydik. Tam şuanda hastanedeydik. Annem bile buradaydı. Doktorun karşısına oturmuş iki aile olarak karşı karşıya gelmiştik. Sorun şuydu: Bebekler karışmıştı. Yani ben aslında karşıdaki ailenin çocuğuydum. Karşıdaki ailenin kızı ise bu ailenin çocuğuydu. Şaka mıydı? Beynim durmuştu ama ağzımı açıp tek kelime etmeden yere bakıyordum. Kafamı kaldırırsam dayak yerdim. Ağlama sakın Gökçe bugün bu adamdan kurtulabilirsin. Ama karşıdaki kıza da aynısını yapar diye korkuyordum… Doktor bizden kan testi istediğinde iki ailede ayaklanmış babalar ve biz iki kız kan vermek için yerlerimize oturmuştuk. İğneden deli gibi korkardım. Babamın bana o iğneyle neler yaptığı aklıma gelince yerime iyice sindim ve kolumu açıp hemşireye uzattım. Eğer burada laf falan edip iğne olmak istemiyorum desem sanırım babam o iğneyle öldürürdü beni. Gözlerimi sıkıca kapatıp kendimi hemşireye bıraktığımda birkaç saniye sonra işlem bitmişti. Yerimden kalkıp annemin yanına geçtim o ise bana kötü kötü bakıyor benim yüzünden burada olduğu için bana sinirleniyordu. “Birkaç saate sonuçlar çıkar. O sırada kantinde bekleyebilirsiniz.” Herkes homurdanarak dışarı çıktığında iki aile olarak aşağıya inip kantinde bekliyorduk. Yavaş yavaş karşıdaki aileyi tanımaya başlamıştım. Edip bey ve Selda hanımın çocuğu Ayça’ydı. İkimizde bir gün arayla doğmamıza rağmen karışıklık yaşanmıştı. Ayça’yla aramızda çok fark vardı. Ayça sarışın ve yeşil gözlüydü. Ben ise kahverengi saçları olan mavi gözlü bir kızdım. Ayça’nın bana göre boyu uzundu. Ben ise çok kısa değil orta boyluydum ama dışarıdan bakıldığında acınası göründüğümün farkındaydım. Konuşulanları pek dinlemeyip abimi düşünüyordum. Abim görevdeydi. Kendisi bir askerdi. Beni terk etmiş bir askerdi. Kendisini bizden kurtarmak için okumuştu ve başarmıştı da. Bana verdiği ilk söz beni bu evden kurtarmaktı ama başaramamıştı. Üsteğmen Oğuz Demirel… O kahraman bir Türk askeriydi. Aramızda yaklaşık 8-9 yaş vardı. Aralarda gelip bana gizlice kendimi savunmamı falan öğretiyordu. Ben kendimi dışarıya doğru pek göstermezdim. Abim, babamın yaptığı çoğu şeyi bilmezdi. Keşke gelip beni kurtarsa diye ağladığım geceleri bilmezdi. Sorun değildi. Bir anda herkes kalkınca daldığım düşüncelerden kurtulup onlara ayak uydurdum. Doktorun odasına hep birlikte doluştuğumuzda nefesim kesilmiş gibi hissediyordum. “Evet, sonuçlar açıklandı. Ayça Ayyıldız %99,99 Celal Demirel’in kızıdır. Gökçe Demirel %99,99 Edip Ayyıldız’ın kızıdır. Bu da hastanede bebeklerin karışmış olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Buradaki geri kalan süreç size düşmüştür.” Doktor odadan çıktıktan sonra iki aile arasında soğuk rüzgârlar esiyordu. Sözü Ayça aldı. “Ben kendi öz ailemin yanında kalmak istiyorum. Sizin gibi kişilerle daha fazla uğraşamayacağım.” Deyip babama doğru geldiğinde şok içinde ona bakıyordum. Bana da sanırım karşı aileye gitmek düşmüştü. Kafamı yerden kaldırıp artık eski babam olan şahıssa baktığımda içimde volkanlar patlıyordu. Eski babam yavaşça gelip bana sarıldığında karşılık vermedim. Bana diyecekleri olduğundan emindim. “Susacaksın. Eğer konuşursan ölürsün.” Dediğinde ondan ayrılıp yeni aileme doğru yürüdüm. Beni kabul edecekler mi bilmiyordum ama yaklaştığım gibi ağlayarak bana sarılan Selda hanımdan sonra biraz olsun bende sakinleşmiştim. Sarılmasına karşılık vererek sıkı sıkı sarıldık. İlk defa bir anneye sarılıyordum. Kendi annem bile bana sarılmamıştı. Gerçi artık annem bile değildi… Edip beyde sıkı sıkı sarılınca tamamlanmış hissetmiştim sanki. Edip beyin konuşmasıyla beni biraz olsun kabullenmek istediklerini anlamıştım. “Evimize gidelim kızım.” Ev. Duvarları kanlı olan. . . insta: ssuperisii0
|
0% |