@ssuperisii0
|
10.bölüm Eve döndüğümüz de herkes üstünü değiştirmek için odasına geçmişti. Bahçeye ışıklar falan konulmuştu malzemeler çıkarılmıştı. Tekrar aşağıya indiğimde sandalyelerden birine oturdum ve kafamı önümdeki masaya yasladım. Tek kalıp dinlenmeye ihtiyaç duyuyordum. Tüm aile dışarıdaydık. Edip Bey ve dedem mangalın başındaydı. Selda Hanım ve anneannem salata yapıyordu. Abilerim kendi arasında yere serdikleri piknik örtüsünün üstünde yatıyorlardı. Herkes kendi halindeydi. Gülüşüyorlar, konuşuyorlar ve eğleniyorlardı. Bu aile bensiz mutluydu. Ben fazlalıktım. Gözümden bir yaş düştü. Sevilmemek bazen kötü hissettiriyordu. Kafamı iyice masaya gömdüm. Kendime karanlık ortamımı yarattım ve uyumaya çalıştım. Çok geçmeden azalan sesler ile beraber dalmaya başlamıştım. “Uyudu galiba?” dedi bir erkek sesi. Sesler kulağıma çok az geliyordu. Kimseyi ayırt edemiyordum. Son hissettiğim üzerime bir şeyler örtüldüğüydü. Sonrası karanlıktı. . Uyandığımda masadaki sesler çoğalmış herkes bir şeyler konuşuyordu. Yavaşça kafamı masadan kaldırdığımda etraftaki herkesle şok yaşasam da hemen üstümden atmıştım. Ben yemek masasında uyumuştum. Beni uyandırmamışlardı üstüne bir de masada yemek için oturmuşlardı bu durum komiğime gitmişti. “Günaydın uykucu.” Dedi Ilgaz. “Günaydın.” Dedim pürüzlü bir sesle. “Günaydın canım kızım. Daha bizde yemeğe yeni başlamıştık. Bak bu senin tabağın ye bunu tamam mı?” dedi Selda hanım bana tabak uzatarak. “Teşekkür ederim.” Dedim gülümseyerek. Önüme koyduğum tabak mükemmel duruyordu. Bir yanda mangal yapılmış etler. Düğer yanda bembeyaz bir perde pilavı bir yandan da mükemmel olmuş bir salata. Midemiz bayram edecekti. Tabağımdaki yemekleri yavaş yavaş yemeye başladım. Sabah yaptığım kahvaltı ile durmak beni acıktırmıştı. Uyanır uyanmaz bu yenmezdi belki ama çok güzel olmuştu. Herkes yemeğini yavaş yavaş bitirmeye başladığında masadaki her şey toplanmıştı ve çay içmeye başlamıştık. Bir yandan sohbet ediliyor bir yandan radyoda müzik dinleniyordu. Sohbete çok dâhil olmamaya çalışıyordum. Hatta kafamı diğer tarafa çevirmiş yatıyordum. Yeri izliyor görüş alanımdaki ağaçlara bakıyordum. Dertlenmiştim gece gece yemin ederim. Hele radyoda üzücü şarkı çalmaya başlayınca bizimkilere bir haller oluyordu. Ben anlamıyordum bu erkeklerin nesi vardı? Radyodaki şarkı bir anda kesilince Ilgaz yanıma geldi. Gözlerim uzaklara daldığı için elini iki kere bana doğru sallamıştı. Kafamı kaldırıp ona baktığımda gülümseyen bir yüzle bana bakıyordu. “Şu güzel sesin şu ortama çok güzel gider diyorum acaba bir şarkımı patlatsan?” dedi. Onu kırmak istemiyordum. Zaten çıkışmam falanda hiç uygun olmamıştı bugün. O yüzden onu onaylayarak kafamı kaldırdım. Tüm masa sessizdi. Hepsi önündeki çaya dalmış gibiydi. Bu durumu fırsat bilerek şarkıyı söylemeye başladım. Önce kafamı gökyüzüne doğru çevirdim ve giriş yaptım. Gece gökte yıldızlarda Dinleyun dertlerumi (2) Yarde iman kalmadi hoy nayino Bilmeyi hallarumi, bilmeyi hallarumi Nayinoma kurbanis oy (2) Nayinoma nayino, nayinoma kurbani Çatma kaşlarunida al vereyim bu cani (2) Derdumi yazacağumda Komar yapraklarina (2) Okurken aksun yaşlarda nayino Duşsun yanaklaruna, duşsun yanaklaruna Nayinoma kurbanis oy Okurken aksun yaşlarda nayino Duşsun yanaklaruna, duşsun yanaklaruna Nayinoma kurbanis oy Nayinoma nayino, nayinoma kurbani Çatma kaşlaruni da al vereyim bu cani (2) Sevdaluk ince marazda Yakayi canumuzi (2) Vazgeçersak eyersada nayino Döksünler kanumuzi, döksünler kanumuzi Nayinoma kurbanis oy (2) Nayinoma nayino, nayinoma kurbani Çatma kaşlaruni da al vereyim bu cani (2) (KARMATE- NAYİNO) Şarkıyı bitirdiğimde derin bir sessizlik oldu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra Gökmen’in alkış sesi etrafta yankılandı. Ardından herkes alkışlamaya başladı. Onlara hafifçe gülümseyerek teşekkür ediyordum. “Benim canım kızımın sesi ne kadarda güzelmiş. Yüreğine sağlık kızım. Bayıldım.” Dedi Edip Bey. “Teşekkür ederim.” Dedim gülerek. Selda Hanımda Edip Beyde bana gururlanarak bakıyorlardı. Şu bakışlar için neleri vermezdim… Gelen tüm yorumlara teşekkür ettikten sonra önümdeki çay ile ilgilendim. Birden masadaki telefonum çalınca ona odaklanmak zorunda kalmıştım. Bağımlı arıyor… Umarım kimse görmemiştir diyerek telefonu hızlıca elime aldım. Bu adamın şuan beni aramasına anlam verememiştim. “İzinizle ufak bir telefona bakmam gerekiyor da.” diyerek ayaklandım. Kimse bir şey demeden hemen en uzak köşeye doğru geçtim ve telefonu açtım. Çok telaş yapmıştım. “Alo.” Dedim kısık çıkan bir sesle. Karşı taraftan da “Alo.” Diye bir ses gelince konuşmaya başladım. “Ne istiyorsun? Niye aradın beni?” dedim. “Paramı getir.” Dedi karşıdan gelen soğuk ses. “Ne parası? Ben tüm borcu ödedim.” Dedim. Bütün borcu ödediğime emindim. “Baban yeni malzemeler aldı. Senin ödeyeceğini söyledi. Ödemezsen sonucuna katlanacakmışsın. Ya paramı getirirsiniz ya da hepinizin kellesini uçururum duydun mu beni?” dedi. Ben ölsem bile bu adamdan kurtulamayacaktım sanırım. Yine de bir şey yapar korkusu ile ödemek zorundaydım. “Tamam bana bir hafta süre ver. Şuan şehir dışındayım.” Dedim. “Bu son süreleriniz haberin olsun.” Dedi ve telefonu kapattı. Boku yemiştim. Ne yapamayacağımı bilemez halde birkaç dakika orada durmuştum. Aklımdaki tek şey gidip motordan kazandığım parayı adama teslim etmekti. En kısa zamanda buradan gitmek istiyordum. Masaya geri döndüğümde rengimin falan attığının farkındayım. Sandalyeye oturup bardaktaki suyu kafama diktim. İçim soğumuyordu. Selda Hanım’ın “Kızım iyi misin? rengin falan gitmiş senin. Bir şey mi oldu?” diyen sesiyle ona döndüm. “gayet iyiyim havadan olmuştur çarptı beni sanırım.” Dedim. “Odama gidip uyusam iyi olur aslında.” “Peki, güzel kızım. İyi geceler sana.” “İyi geceler.” Deyip masadan ayrıldım. Başımız ne zaman beladan kurtulacaktı merak ediyordum. . . selam millet, umarım hepiniz iyisinizdirr.. bugün biraz üzgünüm valla ben sizde durumlar nasıll? ay bu arada diğer kurgu olan Gece-texting'i de okuyabilirsiniz onunda bölümlerini atıyorum... insta,: ssuperisii0 (yeni açıldı sizleri bekliyor)
|
0% |