@ssuperisii0
|
6. bölüm Akşam eve Selda Hanım ve Edip Bey geldiğinde hepimiz salona oturmuştuk. Selda Hanım oturduğu yerden meyve doğruyor ve bizlere veriyordu. Daha doğrusu ben yememeyi tercih etmiştim. Canım hiçbir şey istemiyordu. Selda Hanım bu sessizlikten dolayı şaşırmış olacak ki konuşma başlattı. “Ee çocuklar ne yaptınız bugün?” dedi neşeli çıkan bir sesle. Aramızda yedi kişi ufak bir bakışma geçti. Oğullarınıza sormalı Selda Hanım ne yapmışlar bugün acaba?? Ufacık bir şey fark etmiştim. Pişmanlık duydukları falan yoktu. Anlık bir duygu değişimi yaşamışlardı ve bitmişti. “Hiç film falan izledik. Eğlendik biraz.” Dedi Arda. Selda Hanım bana döndü. “Senin için nasıldı kızım?” dedi sevecen sesle. Onun aksine biraz daha soğuk bir sesle “Bende baya eğlendim Selda Hanım.” Dedim. Her ne kadar morali bozulmuş gibi gözükse de eğlendiğim için gülmeye devam etmişti Selda Hanım. Ne eğlence ama az kalsın kefeni giyiyorduk. O da değil kadın en azından avucumun içindeki yarayı görmemişti. Birkaç tane yara bandı vurmuştum kafama göre daha elimin içi denk gelmemişti demek ki. Edip Bey sohbeti devam ettirdi. “Gökçe bana kimliğini verir misin? Şu ufak işleri de halledelim.” “Bu kıza cidden soyadımızı mı vereceğiz?” diyen kişi Sinan’dı. Edip Bey sinirlenmiş olacak ki sert çıkan sesiyle sınır çizmişti. “Bu kız dediğin kişi senin kardeşin benim kızım. Bundan sonra laflarınızı seçip konuşun.” Etraf tekrar sessizleşince içeri Suna abla girdi. “Gökçe kızım senin ilaçların geldi odana koydum. Bir de çöpün içinde fark ettim de cam kırılmış galiba bir yerinize bir şey oldu mu?” dediği gibi Selda Hanım ve Edip Bey’in gözleri bizim üzerimizde dolandı. En son bende durduğunda konuşma ihtiyacı hissetmiştim. “Şey benim canım mısır çekince kalkıp mısır yapmak istemiştim. Her şeyi hazırladıktan sonra kâse elimden düştü. Özür dilerim gerçekten.” Dedim gözlerimi kaçırarak. Selda Hanım’ın ve Edip Bey’in içleri rahatlayınca derin bir nefes verdiler. “Ay ne özrü bir tanem benim. Sana bir şey olmadı ya orası yeter bize.” Dedi Selda Hanım gülümseyerek. “Aslında oldu.” Diyen Gökmen ile bakışlarım ona döndü. “Elini kesmiş Gökçe.” Dediğinde bunu da hemen açıkladım. “Ben paketi açamayınca bıçakla açmaya çalıştım o sırada elimi kesmişim ama ufak bir şey bantladık zaten hemen.” Dedim. “Gökçe bakayım mı kızım eline?” dedi Edip bey. “Edip Bey gerçekten hiçbir problem yok sapasağlam elim.” Dedim gülerek. Peki dercesine kafasını salladı. “Yemek hazır bu arada.” Diyen Suna abla ile hepimiz ayaklandık ve yemek masasına geçtik. Canım hiçbir şey yemek istemiyordu ama yine de oturdum ve önüme koyulan yemek ile ilgilendim. Eskiden bunu bile zor buluyorken şimdi kocaman sofrada yemek yemek değişik bir histi. Önümde ki çorbadan birkaç kaşık içtikten sonra Edip Bey’e döndüm. “İzninizle kalkabilir miyim?” dedim en nazik sesim ile. “Daha bir şey yemedin ki bebeğim. Çorbanı iç öyle kalk o zaman.” Dedi Edip Bey. Ben bu adamı yerim. “Efendim bugün gerçekten çok yedim çok tokum. Odama gitmek istiyorum.” Dedim. “Peki, kızım sen bilirsin ama acıktığında gel hemen tamam mı?” Kafamı salladım ve masadan kalktım. “Kızım.” Diyen sesle çıkmadan önce başımı Selda Hanım’a çevirdim. “İçerisi çok sıcak istersen çıkar uzun kollu kıyafetini ben bissürü kıyafet koydum. Onlardan birini giy istersen bebeğim.” Dedi. “Böyle daha rahat ediyorum Selda Hanım teşekkür ederim.” Dedim ve odama çıktım. İlk işim getirilen ilaçları birer birer içmek oldu. Elim ayağım titriyordu içicem diye. İlaçlarımı içtikten sonra kendime gelebilmek için oturdum ve birkaç dakika dinlendim. Sonra ayaklandım ve bir çantaya kıyafetlerimi ve ilaçlarımı koydum. Bu gece bu evden gidecektim. Kapının tıklatılması ile çantayı kenara koyup kapıyı açmaya gittim. Karşımda gördüğüm Gökmen ve Ilgaz ile şaşırmıştım. Ellerinde yastıkları ile odama gelmişlerdi. “pijama partisi yapmaya geldik. Sen bizi içeri almayacak mısın yoksa?” diyen Ilgaz ile gülümsedim. “İnanamıyorum size geçin haydi içeri.” Dedim. İkisi de içeri girip yatağıma yerleştiğinde aralarına girdim. “Bugün olanlar için-“ diyen Gökmen’in sözünü kestim. “Bugün olanlar da sizin hiçbir alakanız yoktu. Asıl ben size teşekkür ederim.” Dedim. “Ne teşekkürü ya. Hiçbir şey yapamadık bile.” Dedi Ilgaz. “Olsun yanımda olmanız yeterliydi.” dedim. “Size bir şey söyleyeyim mi?” diyen Gökmen ile yüzümü ona çevirdim. “Benim çok uykum var.” dediğinde gülmeye başladım. “Burada mı uyuyacağız üçümüzde. Gerçi yatak hepimizi aldı madem böyle uyuyalım.” Dedim. İkisi de zafer kazanmış bir edayla gülümseyip yattılar. Üçümüz yan yana dizilmiş tavana bakıyorduk. “Eskiden annem uyuyamadığımız zamanlarda ninni söylerdi. Keşke söylemeye devam etseydi.” Dedi Gökmen. Yüzüme ufak bir gülümseme kondurdum. “Benim annem bana hiç ninni söylemedi zaten eve de gelmezdi. Babamı zaten anladınız az çok. Geceleri evde tek kaldığımda bir şeyler mırıldanırdım.” Dedim. “Ben özür dilerim canım kardeşim öyle demek istemedim.” Dedi Gökmen hemen. “Onu kastetmiyorum zaten. İsterseniz size şarkı söylerim diyecektim.” Dedim. “Ciddi misin?” diyen Ilgaz’a kafamı salladım. “İki koca bebeğe bir şeyler mırıldanırım isterseniz.” Dedim kıkırdayarak. “Bu iki koca bebek seni dinlemek için hayatlarını verebilir.” Dedi Gökmen. “Peki madem söylüyorum o zaman.” Dedim. İkisi de “Söyle.” Deyince ufak bir şeyler mırıldandım.
Uykudan uyanmış Gülermiş, bakarmış Annesi onu çok öpermiş, severmiş Okula gidermiş, yazarmış, çizermiş Babası onu çok öpermiş, severmiş Annesi onu çok Babası onu çok Herkesler onu çok severmiş, severmiş Annesinin yavrusu Kuzusu, pamuğu Annesi ninni söyler Can kuşu dinlermiş (KAYAHAN-NİNNİ)
Beni hiç kimse sevmemişti… Şarkının sonlarına geldiğimde kendimi bir tık fazla kaptırdığımı anlamıştım. Mırıldanalım dedik ama baya baya söylemiştim. Bana sarılmış uyuyan iki yüze çevirdim bakışlarımı. Derin bir uykuya dalmışlardı gerçekten. Yavaşça aralarından ayrılmaya çalıştım. Yataktan çıktığımda kenarı koyduğum çantamı alıp odamdan çıktım. En son hatırladığım şey evden ayrılışımdı. Asıl ninni şimdi bitmişti. . .
|
0% |