Yeni Üyelik
8.
Bölüm
@startofthenight_

Selammmm

 

Anne"

 

Yerde öylece duran kadın bana annelik yapmayan ama annem olan kadındı.

 

Yılların hüznü ve nefreti vardı üstümde.

 

Dünyanın en saygıdeğer kadını Duygu Alev benim gözümde bir hiçti.

 

Duygu Alev

 

"Kızımm"

 

Diyip üstüme atılması ile geri çekildim. Şuan hem bir terörist hemde o adi kadındı.

 

"Napıyorsun sen be"

 

Duygu Alev

 

"Kızım biz seni çok özledik kızım yuvana geri dön"

 

"Pardon ne yuvasından bahsediyorsun sen ya terör olan eve sence bir türk askeri adım atar mı?"

 

Duygu Alev

 

"Kandırmış seni onlar Türk diye bişey yok bile"

 

"Doğru konuş be sizin sahip çıkmadığınız öz kızınıza Türk Silahlı Kuvvetleri baktı be.Ben o kapıdan çıktıktan sonra hiç düşündünüz mü mesela bu kız ne yapıyor bu kız yanlız mı bu kız gidicek bir yer buldumu yada yiyicek yemeği var mı diye"

 

"Susarsın öyle işte benim bayrağımdan devletimden başka hiç kimsem yoktu arkadaşlarımın arkasında duran gururlanan bir ailesi varken benim kimsem yoktu."

 

Göz yaşlarımı tutamaz haldeydim.

 

O dönemde çok şey yaşamıştım.

 

Yaşımın küçük olduğu dönemde kendimden büyük dertler edinmiştim.

 

Acımın hırsa dönüştüğü hırsımında başarıya dönüştüğü dönemdi benim için.

 

" Tek bir sözün dahi yok dimi senden de anca bu beklenirdi zaten senin gibi adi bir halsiyetsizden ancak bu beklenirdi. Umrunda olmamama rağmen neden yapıyorsun bunu eline ne geçiyor."

 

Göz yaşlarımın ardı arkasını kesilmiyordu. Timin burda olmasını dert etmeden devam ettim.

 

" O kapıdan çıktım ya ben tam iki gün boyunca dışarlarda yattım biliyomusun sizin sırf onunla görüşüyorum diye bana orosbu dediğiniz kişinin ailesi aldı beni evlerine.Harp okulu beni alana kadar onların ekmeğini yedim. Onların evinde ısındım. Öz anne babamdan görmediğim şevkati ben onlardan gördüm. Ama siz mi ne yaptınız her seferinde okulu bitirememem için önüme taş koydunuz.Diğerleri destek olurken siz bana köstek oldunuz."

 

Daha fazla dayanamayarak köy meydanından ayrıldım. Peşimden birinin geldiğinin farkındaydım.

 

İlerdeki ağaçlardan birinin altına oturdum.

 

Ateş gelmişti.

 

Ateş 

 

" İyimisin? "

 

" Sence "

 

Ateş 

 

" Değilsin "

 

" Değilim hemde hiç değilim gelmiş karşıma pişkin pişkin kızım diyor birde varya bağım olmasa ağzına sıçmıştım orda onun"

 

"En çok ta ne koyuyo var ya onlarla kan bağım olması soy adımın aynı olması keşke varlıklarını bile bilmeseydim"

 

Ateş 

 

"Doruk yetimhane de büyüdü biliyormusun öksüzlerin yetimlerin arasında"

 

"Bilmiyordum"

 

Ateş 

 

"Hani dedin ya keşke varlıklarını bile bilmeseydim diye bazen bilmek istiyor insan neden sevmedi acaba beni diye sorguluyo"

 

İzgi

 

"Ne olduklarını biliyorum ve kendimden utanıyorum nasıl böyle bir aileden çıkmayım diye"

 

Ateş

 

"Şuan kendini üzmen onu mutlu edicek başka birşey olmayacak kendin için bizim için mutlu ol" dedi ve elini yanağıma koydu.

 

Elinin sıcaklığı ile irkildim. Yanağımı ve saçlarımı okşuyordu. Şaşırmıştım. Beklemiyordum.

 

"Yanımda olduğunuz için teşekkürler"

 

Dedim ve istemeden de olsa yanağıma koyduğu elini tuttum.

 

Ellerinin sıcaklığı benim ellerimin soğukluğuyla sanırsam üşüdü.

 

Ayağa kalktım ve hala birleşik olan ellerimize bakıp Ateş'e baktım.

 

Ateş

 

"Ellerin niye bu kadar soğuk ? "

 

"Bilmem hep öyledir benim ellerim"

 

Ateş

 

"Üşütme kendini gitsek iyi olucak"

 

"Evet " dedim ve tüfeğimi almak için ellerimizi ayırmak zorunda kaldım.

 

Uzaktan bizi izleyen Yağız'dan bir haberdim.

 

Koşarak tüfeğime uzandı.

 

Yağız

 

"Komutancığım ben alırım tüfeğinizi siz el ele tutuşmaya devam edebilirsiniz ."

 

İdolümsün çocuk adamm

 

Güldüm. Ama bu sinsi bir gülüştü. Söylediği şey komiğime gitsede tepki gösterdim.

 

"Yağız o tüfeğin dipçiğini kafana geçiririm senin boş boğazlık etme şerefsiz kaybol çabuk"

 

Yağızın gitmemesiyle tüfeğimi kaldırmam bir oldu.

 

Ayakları kıçına vura vura gidiyordu.

 

Büyük bir kahkaha attım.

 

Ateş 

 

"Hep gül sen gülmek sana çok yakışıyor."

 

Demesiyle utanıp ağzımı kapadım.

 

Aynı şekilde bende Yağız'ın arkasından gittim.

 

Timin olduğu yere geldiğimizde helikopter çoktan gelmişti.

 

Boş kalan yerden birine oturup o kadına baktım. Her yerimi inceliyordu.

 

" Ne bakıp duruyo bu "

 

Dedim yanımda ki Yağız'a

 

Yağız

 

"Harbi komutanım ya far görmüş tavşan gibi bakıyor suratında meymenet bile yokmuş."

 

Sesli bir kahkaha attım.

 

Mutlu olduğumu görmeliydi. Onun için üzülmediğimi bilmeliydi.

 

Karargaha inmişti helikopter.

 

Annemi saçlarından tutup aşağı indirdim.

 

Duygu Alev

 

" Kızım acıyor bırakırmısınn!!! "

 

" Ben senin kızın falan değilim bil bunu ve bir Türk subayı ile nasıl konuşacağını bil"

 

Saçlarından sürüklemeye devam ettim. Ayaktaydı ama saçlarını çekiyordum.

 

Bana gelen askerlere doğru fırlattım.

 

Rütbe sırasına göre dizildik.

 

Albay

 

"Afferim tim bu görevide başarı ile sonuçlandırdınız 2 gün istirahat edebilirsiniz"

 

Timce 

 

"Sağol" dedik ve soyunma odasına doğru yürümeye başladık.

 

Doruk

 

"Canım komutanım benim ya ne güzel çekti mendeburun saçlarını"

 

Sırıttım.

 

"Komutanım o kadının sorgusuna benden başka hiç kimse girmiyecek haberiniz olsun"

 

Ateş 

 

"Aksine ben senden başka herkesi sokmayı planlıyordum"

 

"Sakın ha öyle birşey yapma"

 

Ne saçmalıyordu bu ya.

 

Ateş 

 

"Yakınlık derecen olduğu için bizim karargah bile ilgilenemiyecek belkide birde seni mi alsınlar sorguya"

 

Almak zorundalardı.

 

"Benden neden çocukluğumu çaldığını bilmek hakkım!!"

 

Ateş

 

"Hırsını biliyorum ama elimde olan bişey değil bende üstlerden gelen emirlere göre hareket ediyorum."

 

"İstemediğiniz zaman nasılda emirlere uymadığınızı gördük komutanım"

 

Dedim ve tüfeğimide alıp kendi soyunma odama girdim.

 

Dertleşme zamanı gelmişti.

 

Tüfeğimle.

Sırdaşımla.

Yoldaşımla.

 

Ekipmanlarımı çıkardım ve biraz oturdum. Timin hangardan çıkmasını bekledim daha doğrusu.

 

Yarım saatin ardından gittiklerini ümit ederek ekipmanlarımıda alarak önce hangara sonrada silah odasına gittim.

 

Tüfek bakım ürünlerini aldım ve tüfeğimle hem dertleşip hemde onu temizledim.

 

Hem tüfeğimin dipçiğini siliyordum hemde konuşuyordum.

 

"Uzun zaman olmuştu seni şöyle bir paklamayalı ha sonra tutukluk falan yapardın en heyecanlı yerde bende o zaman sıçardım senin ağzına. Sen benim tek dayanağımsın ha harbiden bak benim kıçımı kolluyon hep sen olmasan ebemi bellerler yeminle"

 

"O kadınında canını seninle almayı isterdim ama elbet bir gün onunda canına kıyıcaz korkma sen"

 

"Eğer bana bişey olursa arkamdakiler bir şekilde alır intikamını, zaten de biz alsak yine daha iyi olur"

 

Yağı alıp tüfeğimi yağlamaya başladım. Tetiğinide yağladıktan sonra işim bitmişti.

 

Kapıda ki Fırat Abi'yi görmem şaşırdım ne zamandır buradaydı?

 

Fırat Abi

 

"Geliyim mi İzgi?"

 

"Gel abi gel"

 

Gelip yanıma oturdu.

 

Fırat abiyle kardeş gibi olmuştuk. Yaşça büyük olmasından kaynaklı o beni kız kardeşi bende onu abim gibi görmüştüm.

 

Fırat

 

"Sende mi duygularını belli edemeyince silahını sarılıyorsun?"

 

"Eh biraz öyle tabi de duygularımı gayette malesef karşısında ağlayarak gösterdim."

 

Fırat

 

"Ağlamak güzeldir abicim ağla ağlaya bildiğin kadar sen ağlarsın biz daha da hırslanırız tek bir göz yaşının hesabını sormak için gün sayarız"

 

Gülümsedim. Bu kadar kısa süre de bu kadar yakın olmayı beklemiyordum. Çok sıcak kanlı bir tim olduğunu duymamıştım. Demek ki görevlere yansıtmıyorlar bunu.

 

"Sağol abi sağol olmayan ailem oldunuz hiç bir timde bu duyguyu tatmamıştım. Helede komutanlar of of despottu hepsi Ateş komutan yanlarında melek melek"

 

Fırat Abi

 

"Bakıyorum da Ateş 'le fazla yakınsınız ne iş" dedi gülerek.

 

Valla bizde anlayamıyoruz bunlar ne iş :)

 

Güldüm.

 

"Ne iş olucak ya o benim komutanım ben onun askeriyim işte"

 

Fırat Abi

 

"Ateş duygularını belli edemeyen ve önceden yaralı bir çocuktur İzgi ilk adımı bence ondan bekleme"

 

"Yok adım falan be abi ne adımı"

 

Fırat Abi

 

"Hadi öyle olsun bakalım ama dediklerimi unutma hadi bana eyvallah eve gideyim çocuklarımı özledim ha birde yarın akşam bizdesiniz time söylersin"

 

"Tamamdır abi"

 

Lafımı duymasıyla çıktı odadan.

Dışarı belli mi oluyordu ki acaba bişey de yoktu nasıl böyle bir kanıya varmıştı anlamadım.

 

Düşünmenin faydasızlığıyla tüfeğimi yerleştirip lavaboya doğru gittim.

 

Yağlanan ellerimi yıkadım fakat leke kaldı dert etmeyerek ellerimi peşete ile kurulayıp dinlenme odasına doğru gittim.

 

Ateş hariç herkes burdaydı. Yağız'ın telefonundan sanırsam Yağız'ın anne ve babasıyla konuşuyorlardı.

 

Kapıda adımı atar atmaz telefonu elime tutuşturdu Yağız.

 

Yağız

 

"Ha işte anacım bak bu övüp övüp bitiremediğim güzeller güzeli korkusuzların korkusuzu biricikk komutanımızz"

 

Annesi

 

"Ay maşşallah pek güzel kızmış."

 

"Merhaba teyzecim nasılsın iyisindir inşallah"

 

Annesi

 

"İyiyim kızım iyiyim sizi gördüm pek te çok iyi oldum Ateş oğlum nerde?"

 

Elinin köründe töbe ya niye bu adamı herkes çok merak ediyor.

 

Yağız'ın annesinin yanında sarışın mavi gözlü güzel ama minyum bir kız vardı.

 

Dilim damağımın kurumasının ardından masanın üstündeki sürahiyi alıp bardağa suyu döktüm.

 

Ateş 

 

"Biricik komutanım lafını 10 metre ilerden duydum lan ben neciyim burda"

 

Yağız'ın ağzı durmadı ve yine konuştu.

 

Yağız

 

"Siz İzgi komutanımın biriciğisiniz komutanımmm"

 

Dedi ve ağzını yüzünü garip şekiller yaptı.

 

Bende o sırada içmekte olduğum suyu yere püskürttüm.

 

"Ulan Yağız bu sefer öldürücem seni"

 

Dedim ve kafasına vurdum.

 

O sırada hala aramada olan telefondan ses geldi.

 

Sarışının sesiydi.

 

Kız 

 

"Ateş'in sevgilisi mi var?" dedi.

 

Hadi panter kızım parçala onu telefondan.

 

Telefona doğru gittim ve konuştum.

 

"Yok bu dingil dalga geçiyor"

 

Sarışın

 

"Hee iyi o zaman"

 

Parçalara ayırma seansı yükleniyor....

 

"Pardon çakma sarışın iyi olan ne"

 

Çakma sarışın

 

"Ben çakma sarışın değilim bir kere orjinal bu"

 

"Dibin gelmiş be tattlım yeme beni görünüyor."

 

Dememle Ateş hariç tim kahkaha attı. Oda güler gibi oldu ama yine gülmedi uyuz adam.

 

Laf sokmamın ardından kız telefonu alıp konuşmaya başladı.

 

Çakma sarışın

 

"Sen kendine bak be dağlarda sürüne sürüne yaşlanmışsın"

 

Asla bozuntuya vermeden yine laf sokmak için hazırlandım.

 

"En azından beyazlarım çıkıpta saçımı boyatmadım ben ."

 

Dedim ve kapanan telefonu dinlemeden üzerimi değiştirmeye gittim. Islanmıştım. Sivil eşyalarımı giysem iyiydi birazdan zaten çıkıcaktık.

 

Soyunma odama girdim ve kamuflajımı çıkardım tişörtle kalmıştım.

 

Kapının hızla açılması ile oraya döndüm.

 

" Napıyorsunuz komutanım?"

 

Yanıma yaklaştı ve sorumu es geçerek gülerek bir soru sordu.

 

Ateş 

 

"Sen benimi kıskandın?"

 

Şimdi boku yedin canım:))

 

Sorduğu soruya şaşırmamıştım. O utangaç kızlardan değildim cevap vermeliydim.

 

"Onun ettiği laflara takılmadınız benim lafıma mı takıldınız şimdi"

 

Ateş

 

"Genelde ilgimi çeken kişilerde takılı kalırım belkide ondandır."

 

"Az daha belli etseydin"

 

Ateş

 

"Saklamaya çalıştığım bişey yokki ortada Kurşun Asker"

 

"Saklama o zaman devcim"

 

Dedim ve üniformalarımı yıkayacağım aklıma geldi.

 

Üstüme ceketimi alıp yeşil tişörtle odadan çıkmaya hazırlandım.

 

Ateş 

 

"Bana dev deme demedim mi ben sana" dedi. Yüzüme yaklaşarak.

 

"Bende sana bana kurşun asker deme demedim mi "

 

Ateş

 

"Kaç yıldızın olduğuna bakarsak ben senin üstün gibiyim dimi."

 

"Bakarsın üstünüz olurum bir zaman"

 

Güldü.

 

Ateş 

 

"O nasıl olucak?"

 

"Şehitlik en yüksek merte-"

 

Bir anda şaşırdığım bir hamle yaptı beni kendine çekip sarıldı.

 

Ateş

 

"Senide kaybedemem deme öyle şeyler"

 

Güldüm.

 

"Henüz bir yere gittiğim yok ilerde belki"

 

Dedim ve bende ona sarıldım.

 

Kalbim çok değişik hissediyordu. Sanki dışarıda atmak istiyor gibiydi. Hızlıydı.

 

Ateş

 

"İzgi"

 

Kafamı yasladığım omzundan kaldırıp cevap verdim.

 

"Efendim"

 

Ateş

 

"Sen hiç gitme tamam mı ben senden gitsem bile sen benden hiç gitme"

 

Neden diyordu ki böyle şeyler şimdi.

 

"Noluyor sana devcim ya"

 

gülsün diye parmaklarımı gamzelerinin olduğu yere yerleştirdim güldü ve yanağında ki ellerimi alıp ısıtmak için kendi ellerine sardı.

 

İzgi sen iyisin ama yakında ki kocanda adam çıktı yanii. :)

 

"Artık gitmemiz gerek sen hazırlan bekleriz biz seni"

 

Ateş

 

"Bu gece burdayım nöbetim var. Hepiniz var rütbe sırasına göre timede iletirsin."

 

"Biz hani izinliydik."

 

Ateş

 

"Asker kalmamış İzgi ben napıyım ha birde kızınca dahada kurşun oluyorsun"

 

Dedi ve çok tatlı güldü.

 

"Varya üstüm olmasan kollarını yumrukluyor olurdum şuan senin"

 

Ateş

 

"Hadi gidin siz yorgunsunuz zaten"

 

Kapının hızla açılmasıyla Ateş hızla önüme geçip beni kapattı.

 

Yanlış anlaşılmak istemiyordu.

 

Anlayan anlasın be kızım.

 

Doruk 

 

"Ben İzgi komutanıma bakmıştımda."

 

Ateş 

 

"Yok burada"

 

Doruk

 

"Ee sizin ne işiniz var burda"

 

Ateş 

 

"Doruk çok sorguluyorsun hadi siktir olup git kızdırma beni"

 

Dedi ve Doruk odadan çıktı.

 

"Ben boşu boşuna sana dev demiyom sakladın işte beni"

 

Ateş

 

"Hadi git sende"

 

"Aşk olsun kovuyormusun beni?"

 

Ateş

 

"Olsun mu?"

 

"Ney olsun mu?"

 

Ateş

 

" Aşk dedin ya olsun mu diyorum

işte."

 

Püfleyip odadan çıktım.

 

Dinlenme odasına sonrada arabalara doğru gittik. Hızlı yolculuğun ardından lojmana gelmiştik.

 

Time veda edip evime girdim.

 

Soğuk duş ile rahatlıyıcağımı bilerek duşa girdim.

 

Hızlı duşun ardından hızlıca işlerimi halledip salonun sıcaklığıyla mayışıp uyudum.

 

7 saat sonra

 

Saat 3 tü dışarıdan gelen sesler ile uyandım.

 

Dışarı bakmam ile şaşırdım.

 

İlk defa kalbim acıdı.

 

"Aa-teş"

 

"Aa - te-ş!!!"

 

Güzellliklerimmmmm güzelll günlerrrr güzelll okumalarrrrr

Loading...
0%