Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Geçmişin Hazin Sonu

@startofthenight_

İyiiiiii okumalarrrrrr


Benim bir ikiz kardeşim vardı.En iyi yurt dışı üniversitelerinde okuduğu için beni hep magazin dünyası tek olarak bilmişti.


Her ne kadar kendimce onları yok saysamda benim onları öldürmek için ant içtiğim bu dünyada onlarda beni öldürmek için can atıyorlardı.


Ailemin bir terörist olduğundan ne kadar utansamda aklım ermeye başladığı ilk dakika onlardan ayrılmıştım .


"Ezgi"


"Özledin mi beni kardeşim ha".

Dedi ve o pis ağzıyla kahkaha attı.

Bu gülüşünün ardından dikkatinin dağıldığını anlayarak kolunu tutup çevirdim.

O kolunun acısıyla afallarken eline vurmamla silahın düşmesi bir oldu.


Tam ayağıyla kanrıma hamle yapıcakken ayağını tutup itledim.


Hamlemle yere düşmesini fırsat bilerek üzerine çıkıp yumruk atmaya başladım.

Sol kroşeden sonra sağ yumruğumu tutup kolumu büktü.


Artık o benim üstümdeydi.


Yüzüme inen iki yumruktan sonra ağzıma kan dolmaya başlamıştı.

Tam ayağa kalkmış karnımı tekmelemeye başlıyacakken ayağını iki elimle tuttum ve kendime doğru çektim ondan aldığım güçle kendimde ayağa kalktım.


Yere ani düşüşünden sonra bu sefer ben onu tekmelemeye başladım.


Benim aksime uzun saçları vardı.


Onları elime doladığım gibi yere kafasını vurmaya başladım.


"Geber orosbu çocuğu"

Bayılmak üzereydi nerdeyse.


Ama aileme olan sinirimi ondan çıkaracağımı bilerek Allah ' ın verdiği bütün güçle kafasını fayans zemine vuruyordum.


Elinin bişeyde olduğunu ve bunun silah olduğunu çok geç fark etmiştim.


O silah patladı ve omzumu sıyırp geçti.


Elindeki silahı alıp acımadan kafasına sıktım.


Başımı arkama doğru çevirdiğimde bütün timin burda olduğunu fark ettim.


"lan geberiyordum burda insan bir müdehale eder"


Yağız 


"Valla biz geliyordukta gerek kalmadı komutanım"


Yanıma geldi adeta tükürüp


"Tütüh maşşallah" yaptı


"Sağol ya banyo yaptım"


Gözümün kararmasıyla duvara tutunmam bir oldu.


Kan kaybetmiştim. 


Yüzbaşı 

"İzgi iyimisin?" 


"İyiyim ya bir an başım döndü

"Siz burasını halledin ben bir hastaneye gitsem iyi olur"


Yüzbaşı 


"Yanlız gitme bende geliyim"


"Sen burda kal ben giderim gerek yok"


Ne uzattın be adam yeter. 


"Saçmalama bu kolla arabamı kullancan"


Ateşin ısrarları üzerine onun arabasıyla şuan hastaneye gidiyorduk.


"Kimdi o?" 


"Şerefsizin teki işte kim olucak"

Ben öğrenmemesini isterken o inadına herşeyi sorguluyordu.


Hastaneye gelmiştik. 


Acile gidip doktorun birinin odasına gittik.


"Ne şikayetiniz vardı."


"Kardeşim görmüyon mu kolumu ya"


"Aa pardon ben fark etmemişim."


"E bunun dikilmesi gerek"


Yüzbaşı 


"Ciddi misin ya vay amk biz nasıl göremedik bunu"


"Ne agresifsiniz ya iki laf ettik"


İkimiz aynı anda 


"Etme kardeşim" 

Dedik. 


Yarayı temizleyip diktikten sonra bant yapıştırdı.


"Tamamdır bitti." 


Sedyeden kalkıp montumu üstüme giydim.


"Hadi çıkalım"


Arabaya binmiştik. Karargaha gitmem gerektiğini söylemeliydim.


"Karargaha gitmeliyiz komutanım"


"Görev dışı komutanım yok demedik mi"


"Dedik" 


Karargaha gitmemiz lazım"


"Zaten oraya gidiyorum başka nereye gidebiliriz kurşun asker"


"Bana niye kurşun asker dediniz? "


"Askerlere göre küçüksün çünkü"


"Ben kısa değilim ki sen çok uzunsun"


Kısa bir kadın değildim 1.74 boyum vardı. O çok uzundu. 1.90 boy vardı adamda belkide daha çok.


"Bu senin kısa olduğun gerçeğini değiştirmez"


"Türkiye standartlarına göre gayette uzunum bir kere"


Bu sözlerime karşı sadece sustu. Karargaha varmıştık zaten. Arabadan inip yüzbaşıya doğru yöneldim.


"Komutanım hap var mı sizde ağrı kesici"


" Noldu kolun mu ağırıyor?"


Hay Yarabbim Allah'ım ya niye sorguluyosun be köpek niye


"Evet komutanım" 


"Odama gel dolapta olması gerekiyordu."


"Tamamdırr." 


Ayının yavrusu gibi yüzbaşıyı takip ediyordum.


Bu durumda ikimizde ayı oluyorduk.


Bu düşüncenin bana komik gelmesiyle sessizce kıkırdadım.


Yüzbaşının arkasını dönmesiyle şimdi sıçtık düşünceleri yüklenmeye başladı.


"Neye güldün sen az önce"


Ne meraklı çıktın be adam


"Aklıma bişey geldide ona güldüm komutanım"


Odasına girdik ve çekmecesinden hap çıkardı.


"Çok güçlü bir ağrı kesici bu bak günde sadece bir tane iç"


"Siz bana bir tane verin ben çok canım acırsa 2 3 tane yutarım çünküde"


"Deli kız" 


Bir tane hapımı alıp odadan çıktım.


Albayın yanına gitmeliydim. Şu olanlar hakkında konuşmamız gerekiyordu.


Odasına gittim ve kapıyı tıklattım.


"Gel" 


"Üsteğmen İzgi Alev"


"Geç otur kızım"


Geçip koltuğa oturdum. 


"Olanlardan haberim var kızım"


" Komutanım benim karşıma çıkmaya başladıklarına göre durum gerçekten mühim"


"Kuzey Irak ta gerçekleştirdiğin patlamadan sonra herkes sana düşman kesildi bir şekilde bunlarında kulağına gitti büyük ihtimalle"


"Birşey daha var komutanım"


"Ateş yüzbaşı babamın terörist olduğunu biliyor."


"Normaldir kardeşi mitten"


"Büyük ihtimalle olayı kurcalıyacak komutanım"


"Kendisinin öğrenmesi daha doğru olur gittiği yere kadar saklayalım biz."


"Kolun nasıl kızım"


"Çok derin değil komutanım dikiş atıldı sarıldı fazla bişey olmamış."


"Dikkat et kızım doğu bölgesi sana ve bulunduğun time zıt kesilmiş durumda."


"Emredersiniz komutanım"

Dedim ve baş selamı vererek odadan çıktım.


"Adamın kardeşi mit çıktı anasını satıyım ıncığımı cıncığımı öğrenir ki bu benim şimdi."


Söylene söylene odama girdim. Kolumun ağrısının başladığını fark ederek yüzbaşının verdiği hapı içtim.


İşim olmadığı için bahçeye çıktım. Bankın birine oturup çakmağımla sigarayı yaktım.


Sigaranında bitmesiyle can sıkıntısından yüzbaşının yanına gitmeye karar verdim.


Yaylana yaylana odasına giderken duvar kadar sert bişeye çarptım çarpmanın etkisiyle elimin koluma gitmesi bir oldu acımıştı.


Kafamı kaldırınca çarptığım kişinin yüzbaşı olduğunu fark ettim.


"Pardon komutanım of"


" Kolun iyi mi senin taze yararı bu kadar zorlarsan düzelmez yanlız o"


"Düzelir o düzelirde ne zaman eve gitcez ben sıkıldım da"


" Albay bir sürü dosya gönderdi onlara bakmama yardım et çabuk bitsin işimiz çabuk gidelim"


"Tamamm." 


Odasına doğru yürümeye başladık. Odasının uzakta olmamasından kaynaklı hemen varmıştık odaya girdik.


Yüzbaşının oturmasıyla bende masasının karşısındaki koltuklardan birine kuruldum.

İşe başlamıştık. Bir dosyada yüzbaşının imzasının gerekli olduğunu fark ettim. Kalemle dürteledim.


"Piştt imzan gerekli"


Suratında muzip bir ifade belirdi ve

onu ilk defa gülerken gördüm.


" Ne için" 


Ağzımın içinden söylendim


"Bok için" 


" Ne için olucak komutanım dosyaya işte"


Edepsiz adam kesin evlenirken atılan imza olarak anladı.


Dosyaların az kalmasına rağmen bundanda sıkılmıştım.


"Komutanım gece oldu ya hadi gidelim eve."


" Daha işim var" 


" Aman be ben yürüyerek gidiyorum o zaman yolda otostop falan çekerim en kötü hadi size iyi işler"


Dedim ve söylediği şeyi dinlemeden yola koyuldum.


Varmam çok uzun sürmemişti zaten çok uzak olmadığından yarım saat gibi bir sürede eve gelmiştim.


Kapıyı açtığımda Ezgi'yi öldürdüğüm an geldi aklıma.


İçim acısada bu sonu vatana ihanet ederek o seçmişti.


Ben yapmam gerekeni yapmıştım.


Yavaş adımlarla merdivenleri çıktım.


Kapıma bırakılan lahmacunları görünce aklıma tim geldi.


Yiyememiştik. 


Hemen Yağız ' ların evin kapısını çaldım.


Kapıyı Doruk açtı. 


"Lahmacunları yiyemedik."


"Gelin bize komutanım yiyelim tamda böyle karnımız acıkmıştı."


Doruğun yana çekilmesiyle Lojman olduğu için dizaynı benim evimle aynı olan evin salonuna girdim.


PlayStation oynayan timi görünce hemen koltuğun kenarına oturdum.


"Hoş geldiniz komutanım"

Dedi Gökhan 


" Hoşbuldum Hoşbuldum"


"Ateş nerde?" 


"İşi vardı onun biraz daha gelir birazdan"


Doruk


"Ee siz nasıl geldiniz ki?"


"Yürüyerek"


Sözümün bitmesiyle kapının çalması bir oldu. Doruk kapıyı açmaya gitmişti.


O sırada Gökhan elindeki PlayStation kolunu bana uzattı.


Hemen alıp oynamaya başladım.


Ateş gelmişti. 


"Komutanım madem gelceniz ne diye söylemiyonuz yarım saat yol yürüdüm."


"Ben arkandan seslendimde duyan kim di ki"


"Haa duymadım pardon"


1 saat sonra 


Lahmacunlarımızı yemiştik. 


PlayStation da gol atmanın sevincini yaşıyordum.


"Gol be gol böyle olur takım işte"


Dedim Doruğa çak diye elime göstererek.


"Bu maç burda biter beyler"


"Maçta bitmişken ben gidiyim geç oldu"


"Yenin bizi tabi gidin sonra"

Dedi Yağız 


"Bir dahakine sen yenersin yavrum"


Dedim dalga geçtiğimi belli ederek.


Kapıya doğru ilerledim. 

Yüzbaşıda evine geçicekti.


Benimle beraber çıktı.


Tam daireme doğru giderken arkamdan seslendi.


"İzgi iyi geceler" 


"İyi geceler Ateş" 


İlk defa ona ismiyle seslenmemin verdiği şaşkınlıkla onu ardımda bırakıp evime girdim.


Yaramın acıyıcağını bile bile duşa girdim.


Kirli ruhumdan arınırcasına sıcak suda durdum.


Yarama şampuan bulaşmamasına dikkat ederek saçımı yıkayıp banyodan çıktım.


Rutin işlerimi halledip yatağa yattım.


Alarmımı kapattım. Yarın izinli olacağım için istediğim kadar uyuyabilirdim.


10.00


Kapının adeta yumruklanmasıyla uyandım


"Noluyo lan" 


"Kır kodumun kapısını kır"


Sinirli sinirli kapıyı açmaya gittim.


Karşımda Burağı görünce şok oldum.


Gözlerimi ovalayarak durumu idrak etmeye çalışıyordum.


Burak gelmişti. 


"Sen napıyon lan burda"


"Arkadaşımızı ziyarete gelmekte mi suç ya"


"Geç içeri"


İçeri geçip salona kurulmuştu bile.


"Haber verir insan ayrıca o nasıl kapı çalmak az kalsın silahı alıp çıkıyordum"


"Başına gelenleri duydum rahat bırakmıyorlarmış"


"Eh biraz öyle tabi"


"Ezgi'yi öldürmüşsün."


"Öyle gerekti yaptım işte."


"Bavulun falan yok mu? "


"Günübirlik geldim seni görüp gidicem"


"Gitme be "


Dertleşebileceğim tek insandı o diyebilirdim. Ailem konusunu o biliyordu o yüzden rahat rahat konuşabiliyorduk.


"Görev be İzgi napıcan"


"Neyse ben hazırlanıp geliyim kahvaltıya götüreyim seni."


"Hala mı be kızım iki kahvaltılık koycan masaya oda mı zor geliyor"


"Geliyo Burak napabilirim bekle burda giyinip gelicem"


Odama gidip dolabımın başına geçtim hava soğuk olduğu için kalın bişeyler giymem lazımdı.


Kırmızı polarlı bir dar fermuar detaylı crop altınada siyah dar pantolon giydim.

Saçlarımıda çıtçıtlı toka ile topladım.


Üstümede kısa deri ceketimi giydim.


Salona doğru girdim. 

Komidinin üstündeki silahımı belime yerleştirip telefonumu ve kartımı cebime koydum.


"Hadi çıkalım"


Kapıdan çıkınca karşımda timi görmeyi beklemiyordum.


Bir bana birde Burağa baktılar.


" Eeee ben sizi Burak'la tanıştırıyım harp okulundan arkadaşım üst devrelerdendi."


"Burak tim arkadaşlarım"


Hepsini sırayla birbiriyle tanıştı.


Yağız 


"Bizde kahvaltıya gidiyorduk komutanım sizde gelsenize"


Bizde gidiyorduk zaten "


Gökhan


" Hadi beraber gidelim o zaman "


Anahtarları alıp kapıyı kapattım.


Asansöre bindik Ateş önümdeydi kokusunu alabiliyordum. Etkileyici bir kokusu vardı.


Kapının açılma sesiyle kendime geldim.


Burak'la Yağız şimdiden gayet iyi anlaşmıştı.


Sadece Ateş pek sevmiş gibi değildi.


Ateş eliyle önümü açtı ve.


"Buyrun üsteğmenim"


Dedi. 


"Teşekkürler yüzbaşım"


Dedim.


Bir soğuk yap bir ısın yok öyle paşam ben sana bir İzgi tribi atayımda aklın şaşsın.


Arabama doğru yürümeye başladım.


Gökhan 


"Boşu boşuna 3 araba gitmeyelim 2 kişisiniz zaten sıkışırız"


"Tamam o zaman" 


"Ulan Burak insan bir çekinir lan benden daha yakın oldun timimle"


"Ne çekinicem kızım o senin asabiliğin normal insanlar biz böyle takılıyoruz"


"Cık cık cık" 


"Fırat abi gelcek mi?"


""Tek izin günümde ailemle kalıyım" dedi komutanım adeta bize rest çekti"


Hepimiz bıyık altından güldük.


Ben Doruk ve Ateş aynı arabadaydık.


Diğerleri biz beraber gidicez diyip yol boyunca Gökhan'ın kafasına sıçmaya hazırlanmışlardı.


Arka kapıya doğru gittiğimde Doruk beni durdurdu.


"Ayıp oluyo komutanım lütfen yani benim gibi bir celtirmen erkek varken siz asla arkada oturamassınız."


Ateş 


"Ney erkek ney erkek"


Doruk


"Celtirmen" 


Ateş 


"Senin celtirmenliğini sikiyim"


Demir 'in ısrarları üzerine yüzbaşının yanına oturdum.


Yol boyunca çıt çıkmamıştı.


Taki boş boğaz canımız ciğerimiz askerimiz konuşana kadar.


"Komutanım" 


Ateş' le birbirimize baktık çünkü ikimizde konutanıydık.


"Rütbenin gözü kör olsun neyse İzgi komutanım hayatınızda biri var mı?"


"Var" 


"Kim?" 

Dalgaya alarak cevapladım. 


"Siz varsınız askerlerim var arkadaşlarım var varda var daha ne sayıyım"


"O anlamda demedimki komutanım"


"Deme Doruk deme" 


Yüzbaşı 


"Time alışabildin mi?"


"Evet niye sordun ki"


"Merak ettim ailemizden biri sayabilirmiyiz seni artık diye"


"Sayıcakmısınız ailenizden biri?"


Nikahına alırsan neden olmasın :)


"Saydık bile" 


Kahvaltı mekanına gelmiştik.

Arabadan inip timin yanına doğru yürümeye başlamıştım.

Ateş'lerinde gelmesiyle mekana doğru girdik.


Masalarandan birine oturduk. 


Yanımda Burak ve Yağız vardı.


Karşımdada Ateş.


Serpme kahvaltı söyleyip gelmesini bekledik.


Ateş


"Senin görev yerin neresi Burak"


"Mardin' deyim şuanlık bakalım"


"Soy adın neydi." 


" Tekin" 


Kahvaltı gelene kadar dikkatimi çeken şeyler konuşulmamıştı.


Kahvaltının gelmesiyle kahvaltımızı güzel güzel yaptık.


Kolum sızlıyordu. 

Doktor ağrısının 1 hafta gidiceğini söylemişti.


Ateş büyük ihtimalle hesabı ödemek için kalkmıştı.


"Niye Ateş ödüyor ki hesabı"


Gökhan

"Bulunduğumuz ortamda o olduğu için şuan asla hesap ödetmez bize"


Valla garip adamdı. 


Kolumun ağrısının kendini belli etmesiyle yüzüm buruştu.


Oğuz


"Komutanım kolunuz nasıl oldu?"


Bak işte onu demicektin Burak vurulduğumu bilmiyordu.


Burak


"Noldu ki?" 


"Ufak bir sıyrık bişey yok ben bir eczaneye uğriyim hem pansumana yaptırırım hemde ağrı kesici alırım."


"Eve gel bakıcam o koluna"


"Tamamm" 


Kapıya doğru ilerlememle yüzbaşınında beni görmesi bir oldu.


"Nereye erken ayrılıyorsun?"


"Eczaneye kolum için hap alsam iyi olucak"


"Pansumanda lazım ona"


"Onu kendim hallederim ya"


"Sen solaksın sol kolunda yaralı olduğuna göre zorlanırsın yaparken eczanede yaptıralım işte"


Vay anasını solak olduğumu nerden biliyodu bu adam.


"Tamam yakınlarda bildiğiniz eczane var mı?"


"Sol da var" 


"Komutanım siz durun iki dakkada gelirim ben"


"Dikkat et başına bela alma"


"Tamammdırr" 


Hızlı hızlı sola doğru yürümeye başladım köşede gördüğüm eczaneyle daha da hızlı yürümeye başladım.


Eczaneye girdiğim gibi bir eczacının yanına gittim.


"1 gün önce yaralandım sıyırdı ama ağrısı hala var bir ağrı kesici ve pansuman yapmanızı rica etsem sizden"


Kadın eczacı güler yüzle beni onayladı.


İşini halletmişti eli hafifçikmiş maşallah.


Ağrı kesicileride alıp restoranta doğru gittim.


Tim dışarda beni bekliyordu. 


"izgi görev çıkmış."


"Kimin kellesini alıyoruz komutanım ha birde biz ne zaman tam olarak izinli olucaz "


"Kodsuz piçin kimin olcak diğer sorununda cevabı emekli olunca "


Karargaha gitmek için arabalara binmiştik.


Karargaha gittiğimizde albay kısaca özet geçmişti.


Üniformalarımızı ve ekipmanlarımzı giyip, alıp silah odasına gittik.


Kaskımı takıp boyunluğumu boyun kısmımda bıraktım.


Silahımı alıp herkesin hazır olmasıyla helikopter pistinee doğru ilerledik.


Albayın karşısında dizildikten sonra


Ateş'in


"Bozkurt helikopter binn"


Emriyle sırayla helikoptere bindik.


Irak taydı bu sefer şerefsiz 


Yakın olduğu için helikopterle yarım saatte varmıştık.


Araziye indiğimizde tim önde ben ve Ateş arkada olmak üzere kontrol biçimde ilerliyorduk.


Ateş sadece benim duyabileceğim bir şekilde lakabımı söyledi.


"Gece" 


Ona dönmemle boynumda olan boyunluğumu gözlerime kadar çekti. Sadece yeşilin daha çok olduğu ela gözlerim görünüyordu.


"Niye sadece ben kapatıyorum yüzümü hepsi kapatsın"


"Tim boyunluklarınızı gözlerinize çekin"


Emriyle kısık sesle güldüm


Böyle yola geliceksin işte


aslanım herkese aslan bana kedi olucaksın iştee.


Baskın yapıcağımız araziye konuçlanmıştık.


Yine timden uzak bir yerdeydim.


Hepsinin arasında 1 metre var yada yoktu.


Keskin nişancı olduğum için en tepede görünmeyen bir yerdeydim.

Üzerimde ghillie suit olduğu için görünme ihtimalim çok düşüktü.


Ateş konuştu. 


"Bozkurt 2 atışınla başlı- "


Sözünün bitmesini beklemeden hedefimdeki iti indirdim.


Yağız 


"Gelin kodumun çocukları"

diye bağırıyordu. 


Çatışma sıcak bir şekilde devam ederken roket atarı görmemle bizimkilere doğrulttuğunu fark ettim.


"Roketttt" 


Bende ateş etmiştim ama artık çok geçti.


Onun alnına kurşunun gelmesiyle roketin isabet etmesi bir oldu.


Her yer bir anda mahşer meydanına döndü.


Toz toprak içindeydi heryer.


"İyimisinizzz!! " 


"Ses verin" 


Ses yoktu.


selammm pıtırcık okurlarım Wattpad açılıcak gibi durmadığı için burdan elimde olan bölümleri atıyorummmm


hadiii size iyi okumalarrrrrrr 😻😻😻😻


Loading...
0%